1. 1.
    +78 -5
    tabi dersde o bakışmalar, gülümsemeler filan,

    hafifden gazı aldım ya ben,

    ders bitti, toparlandık çıkıyoruz, koca sınıf kapıya hücum etti,

    baktım bu ağırdan alıyor, dedim "oğlum fırsat bu fırsat, yarat bir bahane"

    ben de acele etmedim, aq o yaşta bebenin yaratacağı bahane ne olacak, çıkışımızı ayna ana denk getirip kapının önünde yol vereceğim de o da teşekkür edecek filan öyle oradan muhabbet olacak..

    sonra baktım bu hafiften ilerliyor kapıya doğru, bir tane de samimi bir kız arkadaşı var, sıra arkadaşı, yani samimi dediğime bakmayın işte 1 hafta içinde en yakınlaştığı diyelim.

    bunlar ilerliyorlar kapıya doğru, ben de adımlarımı hızlandırdım, önce önlerine geçtim bunların, sonra da yol verecem aq,

    neyse, harbiden de kafamda kurduğum gibi oldu lan,
    yol verdim, gülümsemeye çalıştım, teşekkür etti, gülümsedi, gözlerini ayırmadı..

    "-selam" dedim, jest ve mimiklerimle de desteklemeye çalışarak,

    "-merhaba" dedi gülerek, harika bir ses tonu.. hayal etsem o kadar güzelini, o tipe yakışanını bulamazdım.

    "- ismin ne? tsigalko ben"
    "- ayşen ben de, memnun oldum, nerden?"

    "-bursa, sen? (gene gülümsemeye çalışıyorum, o ara elde kitap defter yürüyoruz bir yandan)

    "-istanbul benimde"

    bursa ya gelmiş bir kaç kere, kapalı çarşıyı, zafer plazayı filan konuştuk, eh tabi ben de istanbul gezilerimden bahsettim biraz.

    neyse biz böyle konuşa konuşa servislere kadar geldik nerdeyse, o ara yanındaki tipsiz arkadaşı demesin mi;

    "ya ayşen ben senden fotokopi alacaktım, onu halledelim mi?"

    diye, vay aq..ne güzel yan yana gidecektik, yol da merkeze kadar en az 25-30 dakika, iyice tanırdım, tam da ideal bir başlangıç olurdu işte..

    ama illa birileri hayatınıza limon sıkmak zorundadır ya beyler, bu her zaman böyledir işte, sen plan yaparsın, birileri gelir içine sıçar
    ···
   tümünü göster