• 0 / 0 / 3535 entry
  • 401 başlık
  • 460.49 incipuan

kayip peygamber seksinci nesil normal

  • +1
    hypatia
    http://4.bp.blogspot.com/...ine_my9i3auQAG1rpr1t4.png

    Raffaello'nun Atina Okulu tablosunu incelerken,birden bire bir çift göz üzerinde dondu kaldı,nice şeylere şahit olmuş yerim.Ah dedim,kim bu beni benden alan,dünyadan koparan gözlerin sahibi.Hypatia imiş.Kim olduğunu ve nasıl bir hayat yaşadığını araştırmadım.Ta ki başka bir yerde karşılaşana dek.Gördüğüm vakit,tek tanrılı dinlere tapan,insan kılığındaki iblisler tarafından çektiği ızdırapları,dayanamadı uyuyan yüreğim,patladı hırçın bir volkan gibi.
    Sanzio,her ne kadar Papa'dan azar işitmemek için onun yeğenine benzetmeye çalışmışsa da en önemli yeri olan gözlerinde ustalığını konuşturmuş.
    ···
  • +1
    temiz yüreğin tezahürü üzerine
    Bazı insanlar, temiz ve berrak bir kalp gördüklerinde neden hüzün duyarlar bilir misiniz ? Onları derinden etkileyen şeyin sebebini hiç düşündünüz mü ?

    düşünmeyin, boşverin.
    ···
  • +3
    neden sexten zevk alıyoruz
    Karşı cinsle aramızda oluşan etkileşim sonucu duyulan aşk ve cinsel ciksten alınan haz, varlığımızın devam edebilmesi için doğanın oynadığı bir oyundur. Gönül isterdi ki ananız, babanız böyle bir oyuna düşmemiş ve sizin gibi huur çocukları türememiş olsaydı. xd
    ···
  • +2
    dead man
    Doğallığımızın, saflığımızın,iyi dileklerimizin ve altın gibi yüreğimizin, vahşi insanlar tarafından kırılıp parçalandığı ve geriye sadece içi boş bir kabuğun bırakıldığı andır, öldüğümüz an.Karanlık bir bulut çöktü ve yok etti, sıcak yüreğimizin en masum ürperişlerini.Ölü bir adamın nasıl öldüğünün hikayesidir. Aslında hepimizin hikayesi.
    ···
  • 0
    allah niye bizi sınar
    Onlar da bilmiyorlar ki.Bilmedikleri içinde verdikleri cevaplar, tanrısal değil dünyevi oluyor. Neoplatonizm'den beri inançların temellerinin bilinmezlik ve mistisizm üzerine kurulu olması ve ardından gelen dinlerin de bu yolu izlemesi, açıklık getiremedikleri muğlak durumlardan spekülatif yollarla sıyrılmalarını sağlıyor ki işlerine yaramıyor gibi de değil. *
    ···
  • 0
    harvest moon
    insanı bulunduğu zaman ve mekandan alır zütürür, güzelliklerin hüküm sürdüğü diyarlara.Şekil verir dansımızın her bir hareketi, yorgun düşmüş zavallı dünyaya.
    ···
  • +1
    zeki adam okumaz
    Hiçbir şey yoktur ki sürekli olarak değişmeden ayakta kalabilsin. Maddeler ve düşünceler sürekli bir dönüşüm ve değişim halindeler. Zamanın hakim olduğu bu yapıya ayak uydurmak da ancak değişime ayak uydurup, yükselmekle mümkün.
    ···
  • +8
    zeki adam okumaz
    Sistem, sayısız çeşitlilikte insanın potansiyelini eşit(!) sayarak ,hepsinin de aynı direğe tırmanmasını istiyor.Her bir çocuğun, dünyaya kendisiyle birlikte getirmiş olduğu doğal potansiyelini keşfetmesine ve geliştirmesine yardımcı olmak yerine,yok ediyor ve boğucu sistemin örüntüsü içinde eritip, entegrasyonunu sağlamaya çalışıyor. Sanat ve yaratıcılık ile şekillenen, özgür ve açık görüşlü eğitim sisteminden uzak sistemlerin çıkardığı mezunlar ancak, makinanın içinde sabit ve sürekli bir biçimde kendi çevresinde dönüp duran çarktan ileri gidemez.
    Sorulması gereken soru ise belli bir otorite ve sistem içinde şekil almaya başlayan bireyin, (özellikle 10 yaşından sonra) dünyasını değiştirdiği bu örüntüyü nasıl kırıp, parçalayarak aşacağı ve gelenekötesi düşüncelere (insana yaraşır, etik bir çerçevede) ulaşacağı olmalıdır.
    ···
  • +2
    akkuyu nükleer santrali
    Aynı verimi alabileceğimiz ve sadece 9.2 milyar dolara mâl olan güneş panelleri bir kenara dursun,bir güneş ülkesi olan Türkiye,20 milyar dolara nükleer santral yaptırmaya devam etsin.Üstelik güneş panellerinin kapladığı alan, nükleer santralin 35'de biri kadar. Atıkların yol açtığı zararlara değinmeye gerek yok.
    Birçok ülkenin nükleer reaktörlerini kapatıp, yenilenebilir enerji sistemlerine geçtiği şu günlerde, elektrik ihtiyacımızın sadece %10'unu karşılayacak ve bir devrim niteliğinde olacak olan santralimiz, vatan millete hayırlı olsun.
    ···
  • +3
    elon musk
    Hayal gücü bir hayli yüksek olan girişimci ve mucit.Onu özel kılan nokta ise bu hayallerini gerçekleştirebiliyor olmasıdır. internet,enerji ve uzay üzerine kurduğu şirketleri ile (paypal, tesla,solarcity) dünyayı tehlikelerden bir nebze uzak, daha yaşanılabilir kılmayı ve bunla da yetinmeyip Mars'da bir koloni oluşturmayı hedefliyor. Parayı amaç değil insanlığa harcanacak bir araç olarak görüyor. Teknolojilerini açık bir şekilde paylaşıp rekabeti arttırarak, gelişmelerin daha hızlı ve yaygın bir şekilde hayata geçmesinin önünü açıyor. Projeleriyle her kesimi kapsamaya çalışıyor. ismi yaptığı hayır işleri ile de ön plana çıkan Musk, Nisan 2012'de servetinin çoğunu hayır işlerine bağışlayacağını da taahhüt ediyor.

    Önemli projeleri;Güneş enerji sistemleri, Tesla powerwall, Hyperloop,Uydu ağıyla dünyanın dört bir yanına interneti ulaştırabilmek ve Uzay kolonizasyonu.
    ···
  • 0
    antik yunan döneminde inci başlıkları
    Kiniklerin mekanına üç dansözle girip alem yaptım capsli
    ···
  • 0
    felsefeden anlayan panpalar gelin bi
    Schopenhauer burada Kant'ın yapmış olduğu bir tanımlamayı aktarıyor.Ona göre, gerçek hayatta uygulanabilir kurallar (ilkeler),sadece kişinin kendi amaçlarını ve isteklerini karşılıyor ve başka bir kişiyi gözetmiyorsa maksim(öznel),akılcı bir şekilde birçok insan tarafından paylaşılıyor ve ortak bir çıkar ve hedef gözetiyorsa, genel yasalar (pratik yasalar) ortaya çıkmış oluyor.
    ···
  • 0
    beyler montaigne nin denemeler kitabının
    Algıların ve düşüncelerin farkındalığı üzerine yazmış olabilir.Öyle ki kitabın önceki bölümlerinde, insanların bir anının diğer anını tutmadığını, saatler içinde bile düşünce ve davranışların değişebileceğini dile getirmiştir.
    ···
  • +2
    leviathan
    Thomas Hobbes'un bir din ve dünya devletinin nasıl olması gerektiğine dair teorisini paylaştığı kitabıdır. Kitabın ilk bölümünde
    insanların doğal eğilimlerini tanımlayarak;yaşantı, davranış,düşünce ve duygulara açıklık getirmeye çalışmış, eserlerinde tanımlamaya
    yer ayırmayan filozofların kitaplarını ise anlam bütünlüğünden uzaklaştığı ve belirsizliğe yol açtığı gerekçesiyle eleştirmiştir.

    ikinci bölümde bir devlete neden ihtiyaç duyulduğuna dair gerekçelerini sıralar ve uyrukların egemene karşı sorumluluklarını açıklar.
    insanların doğal ortamlarında herşey üzerinde hak iddaa etmesi, çıkarlarının çatışması ve can ve mal güvenlikliklerinin kendi insiyatiflerinde
    olmasından dolayı oluşan savaş ve kargaşa ortamı, beraberinde korkuyu ve güvenliğe olan arzuyu getirir. Devletin varlığına duyulan
    ihtiyaç bu noktada başlar. Varlığını güvence altına almak isteyen toplum, kendilerine egemen olacak bir kişiye bütün yetkilerini
    devrederek bir antlaşma yapar. Halk,geleceklerini güvence altına almış olan monarka koşulsuz bir şekilde itaat etmekle yükümlüdür.
    Bu düzenin devam etmesi, egemenin her buyruğunun, yasasının,öğretisinin ve davranışının uyruklar tarafından benimsenip, uygulanmasıyla
    mümkündür. Böylece kişisel yetkilerini tek bir egemen insan üzerinde toplayan uyruklar, kaos ortdıbının korkusu altında yaşamaktansa,
    kendi elleriyle kurmuş oldukları yapay hukukun kılıcı altında yaşamayı kabul ederler. Hobbes,itaatsizliğe başvuran uyrukların, yapılan
    sözleşmeyi bozması nedeniyle önceki kaos ortdıbına döndüklerini belirtir ve bunu dev bir insanın vücudunda oluşan yaralara benzetir.
    Egemen, sözleşmeyi bozmuş olan veya varlığını tehdit eden her türlü unsura karşı istediği müdahaleyi yapma hakkına sahiptir.

    Üçüncü bölüm ise eski ve yeni ahitten yola çıkarak, peygamberlerin başlarından geçmiş olayları ve mucizeleri açıklığa kavuşturma
    çabasını, kutsal kitabın ve yorumcularının yorumlanmasını, tanrının krallığı ve otoritesini ve kurtuluşa ermenin püf noktalarını içerir.

    Dördüncü bölüm ise kutsal kitabın yanlış yorumlanmasından gelen manevi karanlığı, pagan dinlerinin demonolojisine dair eleştiriyi,
    boş felsefenin saçmalığını ve bunlardan kimlerin kazançlı çıktığını açıklar.

    - Paganların eleştirisinde, dinlerin ortaya çıkışını doğru ve yerinde tespitlerle açıklığa kavuşturan Hobbes,her ne hikmetse aynı hassasiyeti,
    fanatiği olduğu hristiyanlık üzerinde gösteremez ve mucizelere bir kanıt sunamaz. Dinine kör bir bağlılık duyan Hobbes'un doğal-yapay
    hukuk analojisi buradan gelir. Bizim imam Gazalimiz varsa onların da Hobbes'u var. Nitekim görüldüğü üzere Gazali kadar başarılı olamamıştır.

    - Hristiyanlığın temel ilkelerinden sapan ve dünyevi arzulara kapılan ruhban sınıfını;manastır, kilise ve kilise mezarlıklarında yaşayan
    perilere ve hayaletlere benzetmiştir. Kutsal kitapta bahsi geçen tanrının krallığının, Roma imparatorluğu olduğunu ve mesihin yolundan
    gitmek isteyenlerin, imparatorluğa itaat etmeleri gerektiğini vurgulayan buyrukları eleştirmiş, katolik kilisesinin evrensel monarşisine
    ateş püskürmüştür.Bu hastalıklı zihniyetten kurtulup, ülkelerini temizleyen VIII. Henry ve kraliçe Elizabet'ten övgüyle bahseder.

    - Greklerin okullarını faydasız bulmuş, platonu da antik yunanın en büyük filozofu kabul etmiştir. Platonun idealarının, mistik literatüre
    olan katkıları göz önüne alındığında bu'beyhude'hayranlığı anlamak zor olmasa gerek. Aristoteles metafiziği, politikası ve etiği de
    fazlasıyla eleştiri konusudur.

    - Hobbes, Platonun Devletinin hüsranla sonuçlanmasından dolayı, kendi teorilerinin de gerçekleşmesi konusunda duyduğu karamsarlığı,
    birgün bu kitabın her noktasını inceleyip, doğru bir şekilde uygulamaya geçirecek kişilerin eline geçmesi temennisiyle umutlanarak
    gidermiştir.
    ···
  • +1
    a clockwork orange
    Filmin ambiyansı ve konusu gerçekten güzel. Ortaya konulan ince bir eserin güzel bir şekilde işlenmesinde ise Kubrick ustalığını konuşturmuş. Sistemin hırsızlık, tecavüz ve cinayet karşısında ne kadar esnek ve yetersiz durumda kaldığını ve adaletin sağlanamadığı ortamlarda gösterilen keyfi uygulamaların iç karartıcı taraflarını gözler önüne seriyor.
    Hükümet tarafından suçlu ve hasta bireylerin sağlığına kavuşturulması ve tam bir iyileşme halinin sağlanmasını, bireyleri pasifleştirip, itaatkar bir hale sokarak (şartlı koşullanma yöntemi) yerine getirmesi sonucu daha uysal fakat seçim yapma hakkı elinden alınmış bir kişiyi ortaya çıkartıyor ve aynı zamanda politik bir malzeme haline getiriliyor.
    Devletin insanlık dışı politikasını eleştiren sözde düşünür kesim bile,bu uygulamalara antitez sunarken, kendi çıkarlarından geri kalmıyor ve harcanan yine hastamız oluyor.
    Böyle bir ortamda sosyal çevrenin ne kadar koruyucu ve kucaklayıcı olacağı da düşündürücü.
    Filmde özellikle yazarın, Alex'in kendi hayatını mahveden katil olduğunu anlayıp anlamadığı konusunda 3 defa gel-git yaşatıp, tongaya düşürmesi çok güzeldi.
    izleyin-izlettirin.
    ···
  • +8
    kadınlar neden hep aynılar
    Arz talep meselesi. Toplumun kültür seviyesi ve cinslerin birbirlerinden beklentisi ortada. ilişkiler karşılıklı maddi manevi sömürü üzerine kurulu.Ne koparırsam kardır kafasındalar. Karşısındakini mutlu etmekten alınan zevkin ne olduğunu dahi bilmiyorlar, vermiyorlar,paylaşmıyorlar.
    Farklı insanları görmek için farklı olmak ve düşünmek gerekir. Ucunda yalnızlık olsa dahi söylev ve eylemlerinin aynı olması gerekir. Kurak bir toprakta rengarenk bir çiçek bulamazsın.
    ···
  • +1
    insan şeytanın yeryüzündeki halidir
    Hayal etmesinde de hiçbir sakınca yok. insanoğlu şeytanı tasvir ederken kendi kötü ve günahkar varlığından yola çıktı. Kendisini merkeze koyarak dünyayı ham madde, hayvanları ise birer araç olarak kullanarak her şeye değer biçti. Kusurlu yapısına rağmen kendisini hiyerarşinin en üst noktasına yerleştirdi ve dünyaya istilacı bir şekilde hakim oldu.Ama kendisine hakim olacak erginliğe bir türlü ulaşamadı.
    Bu olayı gayet normal karşılayan değer ve vicdan algısı bozulmuş insanlar,bu hayvanı 20 yıldır suçsuz bir şekilde hapis yattıktan sonra kaçarken vurulan bir insan olarak düşünebilirler. Belki o zaman hayatınıza biraz değer ve bütünlük katarsınız.
    ···
  • +2
    kendini beğenmiş ve gereksiz özgüvenli insan
    insanın bilgi düzeyi ne kadar yükcikse mütevazılık, hoşgörü,empati gibi değerlerinin de aynı oranda yüksek olması beklenir. Farkındalığı ile kendisini ve dünyayı tanır, insani yetersizliklerinin ve kusurlarının farkına varır. Hayatın hiçliğini ve boşluğunu kavrar ve sonrasında yaşamaya niyetliyse eğer, idealize ettiği değerler uğruna yaşar.

    Adına en çok acıyacağımız ama merhamet göstermeyeceğimiz insanlar da bu seviyeye ulaşmış fakat içgüdülerine hakim olamayıp, büyüklük kuruntusuna kapılmış insanlar olmalıdır.
    ···
  • 0
    dark city
    --spoiler--
    Karanlığa, bilinçsizliğe gömülmüş bir evren ve bu evren içinde kendisinin ve gerçeğin peşine düşmüş bir adam John. insanların fareleri, doğaya nasıl ayak uydurdukları ve daha uzun bir yaşamın formülünün ne olduğuna yönelik olarak deneylerde kullanılmasının bir benzeri daha üst bir varlık tarafından insanlara uygulanmakta. insanların anılarını silmeleri, karıştırmaları ve bunların sonuçlarını izlemeleri aslında 2.dünya savaşı sırasında ve sonrasındaki yaygınlık gösteren kitle iletişim araçları tarafından, ideolojilerin insan beynine bir şırıngadan zerk edilircesine aşılandığını hatırlatmakta(hipodermik şırınga modeli).Sonucunda ise gerçek dünya yanlış algılanmakta ve bireyler bedensel ve ruhsal pasifliğe gömülmektedir.
    işte tam da burada kendi iradesi ve gücüyle ayakta kalabilen John,bu karanlığın üstesinden gelebilmek için yegane yolun akıl ve yürekten geçtiğini filmde göstermekte ve insanlığın kurtuluşunu temsil etmektedir. Altın değerinde de öğütler vermektedir;
    -Bu makinelere istediğim
    her şeyi yaptırabilirim.
    -Dünya ben nasıl istersem öyle olacak.
    -Sadece yeteri kadar konsantre olmalıyım.
    Ayrıca anılar, hatıralar,hafıza ne kadar silinse de aşkın yine aynı kişileri bulduğunu da hoş bir şekilde göstermektedir.Ve film sanatın, aydınlanmanın ve uygarlığın simgesi olan güneşin doğuşuyla anlamlı bir şekilde sona ermiştir.

    --spoiler--

    izleyin mk.
    ···
  • 0
    lan harbiden ben yanlış zamanda yaşıyorum
    Sanayi devrimi öncesi dönemlerde katı sınıflar bulunsa da insanların birbirleriyle arasındaki bağ (büyük oranda) çıkarcılığa ve maddiyata değil sevgiye, paylaşıma ve samimiyete dayanıyordu. Yeni yerlerin keşfedilmesi ve kolonileştirilmesi ile de zenginleşen tüccar artık yeni dünya da söz sahibi oldu.
    Şimdi gurbetçi bile gurbetçiyi tanımıyor, özellikle Türkiye gibi demokrasisi oturmamış ülkelerde millet 'samimiyet' adı altında birbirini dolandırıyor, gencinden yaşlısına herkesin elinde bir telefon, hayatı bile gözlemlemekten yoksun koca bir toplum oluşuyor. Gerçeklikten bu kadar uzakken insanın hayatını devam ettirebilmesi büyük bir irade meselesi.

    https://s-media-cache-ak0...01ee8011e0fd797110e88.jpg
    ···
  • +1 -3
    bilginin efendisi olmak içinn
    Balzac güçlü ve derin gözlemlerde bulunmuş, insanın içindeki tutkuları, arzuları ve duyguları çok iyi bir şekilde tasvir etmiş bir dehadır oçları.
    'Otuzunda Kadın' kitabını okuyup da ertesi gün milf milf diye zütlerini yırtacak ergenler gelmiş eleştiri yapıyor mk.
    ···
  • +1 -1
    yıl 2015 ve namuz diye bi kavram kalmadı
    Verdiğin bütün örneklerle artık namus yoksunu bir kültüre sahip olduğumuz çıkarımını yapıp, namussuzluğu millete yorumlayarak mı genelleme yapmıyorsun ?

    Bilinçsiz bir özgürlük köleliğe dönüşür. Medeni olarak gördüğümüz ülkelerin namustan daha büyük sorunları varken kimse kimsenin organına kafayı takmaz, işlerine karışmaz ve özel hayatlarına müdahalede bulunmaz.
    Namus kavramı cinsellikle sınır değildir. Yozlaşma,maddi manevi sömürüde bulunma, hile ve yolsuzluk yapma varlığını sürdürürken cinselliğe saplanıp kalmak irade zayıflığıdır. Fikirlerini savunamayacak kadar aciz bir insan isen bir daha mesaj atmam.
    ···
  • +1
    yıl 2015 ve namuz diye bi kavram kalmadı
    21.yüzyılda olmamıza rağmen hala milletin namus değerlerini genelleme yaparak aşşağılamak, namusu üzerinde söz sahibi olduğunu düşünmek ve bekçiliğini yapmak henüz uygarlıktan nasibini alamamış, ilkel toplumlara has bir durum olsa gerek.

    Türkiye'deki cinsel açlığı görmezden gelmek ve bastırmak, olayları daha karmaşık hale getirir, sapmalara sebebiyet verir.Az buçuk insan doğası ve tarih bilgisine sahip olanlar otoriter ideolojilerin akıbetini kavrayabilir.

    insanların namusu veya olumsuz gözüken bir niteliği üzerinden, doğru ve etik olan düşüncelerini dahi o insanla bağdaştırıp aşağılamak, yapılabilecek en hayasızca iştir. Gelişmenin ve sağlıklı bireyler yetiştirmenin yolu, insanlar üzerinde baskıcı tutum sergilemekle değil bilinçli bir şekilde yetiştirmekle gerçekleşir ki ülke böyle bir eğitimi verebilecek aile kurumundan yoksundur.

    Bu meseleler hakkında düşünen kişinin cinsel açlığından sıyrılması, mantıklı,doğru ve etik unsurlar ile geleneksel düşüncelerden ileri bir seviyede akıl yürütmesi ve başka kültürlerle kıyaslaması gerekir.Şuan ülkenin içinde bulunduğu daha büyük sorunlar varken böyle konuların tartışılması bile yersizdir.
    ···
  • +1
    contact
    --spoiler--
    Kendimi bildim bileli bir şey arıyorum, niçin burada olduğumuzu. Burada ne yapıyoruz ? Kimiz biz ? Cevabın sadece bir bölümünü bile verecek fırsat,bir insan hayatına değer.

    --spoiler--

    insanların olayları ve gerçeklikleri kendi bakış açılarından nasıl yorumladıkları, boş ve yüzeysel yaşam sürdükleri, hırsın ve bencilliğin bilim dünyasının içine kadar nasıl sızdığı, hükümetin gerçeklikleri saklama politikaları ve daha birçoğu.

    Bu film insanların kabullenemediği ve görmezden geldiği bütün her şeyi gözler önüne seriyor.Ve bu dünyaya gelmiş en değerli insanlardan Carl Sagan nasıl olmamız gerektiğinin evrensel bir tarifini veriyor. Hükümetlerin bilgileri saklamaması gerektiği, toplum üzerinde söz sahibi olan 'büyükler' in artık halka vefa borçlarını ödemesi gerektiğinin ve en önemlisi teknoloji ne kadar ilerlese de içinde bulunduğumuz boşluğu ve yalnızlığı çekilir yapan şeyin beraberlikler ve SEVGi den geçtiğini gösteriyor.

    edit:Bir de öyle bir kızım olmasını çok isterdim.
    ···
  • 0
    var olmamızın hiçbir anlam ifade etmediği ihtimali
    Bir yaratıcı tasarladığın vakit onun yaratılmamış-sonsuz olduğunu kabul etmen gerekir. Aksi halde sonu gelmeyen bir paradoksa düşmüş olursun. Varlığı her zaman olasılıklar arasında yerini alsa da evrenin düzensizliği ve yaşamın mantıksal anlamlandırmasını yapmaya çalıştığın noktada zayıf kalır.Şuan ki dünya düzeninde din her ne kadar insanları kutuplaşmaya sürüklüyorsa da diğer taraftan toplumsal bir yapıştırıcı görevini görüyor ve mistik bir örüntüde, tanrı kudreti altında (anlamlı) bir yaşam sürdürüyor. Hiç olduklarını fark ettiklerinde, dünyanın daha mutlu-yaşanılabilir bir yer olmasından ziyade cehenneme ve kaosa dönüşeceğini düşünüyorum. Evrensel değerlerin bilincini kavrayamayan insanlığın doğru yola yöneleceğini düşünmüyorum.
    ···
  • daha çok