• 4 / 4 / 576 entry
  • 24 başlık
  • 354.64 incipuan

nihilistimsi "yazar, ne yazar, ne yazamaz"

  • 0
    atila kaya dan cumhur başkanına açık mektup
    evet diyecekler okudu mu ?
    ···
  • 0
    atila kaya dan cumhur başkanına açık mektup
    lan eksi verin. yerin dibine, itin zütüne sokun ama bu dıbına koduğumun sözlüğünde bir şey bir kere okunsun artık. sadece 5 dakikanızı alır. okuyun. giberim artısını, giberim trend primini okuyun yeter amk.
    ···
  • 0
    atila kaya dan cumhur başkanına açık mektup
    devamı...

    “vatana ihanet” sizin kullanmayı sevdiğiniz bir itham. peki, kendi atadığınız kadrolardan bu kadar vatan haininin nasıl çıkabildiği sorusuna da verecek bir yanıtınız var mı? hem bu kadar isabetsiz atamalar yapıp hem de her şeyi en iyi bildiğinizi, ülkeyi en iyi şekilde yönetebildiğinizi nasıl savunabiliyorsunuz? eğer işbirliği içinde olduklarınızın gerçek yüzlerini anlamanız en az on yıl sürüyorsa, siz de güvende değilsiniz, ülke de sizden emin değil demektir. bu sorgulamaları yapanları “ankara’dan kuru sıkı atmakla” eleştiriyorsunuz, her önünüze çıkana “delikanlılık” dersi veriyorsunuz ya, hadi siz -kabe’yi bile bir orduyla tavaf edişinizde gördüğümüz- o dillere destan cesaretinizle cevap verin. sayın başkan; sahip olmadığınız şeyin kıymetini bilemezsiniz. siz hiçbir zaman ‘tarih’ veya ‘devlet’ bilincine sahip olmadınız. edindiğiniz ideolojik formasyon buna uygun değildi ve bu formasyonu koruduğunuz sürece de olamayacaksınız. sizin gözünüzde ‘ülke’, islam tarihi boyunca bile sınırları belirlenememiş olan muhayyel “darü’l islam” olduğu için, kendinizce müslüman gördüklerinizin ideolojik çıkarı uğruna onu kesip biçmekten çekinmeyeceksiniz. bu işe “çözüm süreci” demeye sadece diliniz varmayacak, gönlünüz de ona eşlik edecektir. siz, başkanlığınızı ‘millet’ kavramından türetemeyeceğiniz için, ‘başkanlık’ kavramından millet türetebileceğinizi sanıyorsunuz. böyle yaparsanız, “milletiniz” sadece “evde zor tuttuklarınız” olacaktır. sayın başkan; ‘tarih’ bilincine sahip olmayışınızla özlemini duyduğunuz “dindar ve kindar nesil” arasındaki ilişkiye dair de bir şey söylemek isterim: ‘tarih’ bilinci olmayanda –‘din’i tarihselliği içinde kavrayamayacaklarından- gerçek anlamda bir ‘din bilinci’ de olamaz. insanları tarihlerine yabancılaştırıp hatta “düşman” kılarak “dindar nesil” yetiştiremezsiniz. hz. peygamber örneğinde gördüğümüz islam, cahiliyye’ye bile böyle yaklaşmamıştır. çevrenizde bunları sorup öğrenebileceğiniz çok insan vardır. eğer günün birinde bu ülkede –kefen giymiş partizanlar değil de- gerçekten dindar bir nesil yetişirse; onların dilinde arzuladığınız şekilde anılmayacaksınız. zira onlar cihadın en üst derecesinin zalim sultan karşısında hakkı söylemek olduğunu bileceklerdir; onlar, tanrı’nın, kullarının ellerinin dolumu boşmu olduğuna değil, kirlimi temizmi olduğuna baktığını bileceklerdir; onlar, haram yemenin fetvadan kılıfı olamayacağını bileceklerdir; onlar, bir devletin küfr ile değil zulm ile çökeceğini bileceklerdir; onlar, ‘adalet’in en üst değer olduğunu ve sadece müslümanlar için değil bütün insanlar için olduğunu bileceklerdir. gerçekten “dindar” olan insanda “kin” bulunmaz; biz, sizin sözünüzü sadece maksadımızı anlatmak açısından kullanalım: eğer, o görmeyi çok arzuladığınız “dindar ve kindar nesil” gerçekten dindar olursa, minnetinin değil kininin konusu olmayı da göze almış olmalısınız. sayın başkan; günü geldiğinde hangi tarihte, nasıl anılırsınız bilemem ama türk tarihinde utanılmayacak bir yer edinmek isterseniz, nedamet getiriniz. “türk tipi başkanlık”ı savunmaya hakkınız olsun istiyorsanız, öncelikle siz “türk tipi” olmayı denemelisiniz. o müthiş egonuz milletin her ferdini kefen giymiş partizanlara dönüştürebileceğinizi düşündürtmesin size. bakın, anlayasınız diye osmanlıca söylüyorum:
    “ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
    çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten”.
    ···
  • 0
    atila kaya dan cumhur başkanına açık mektup
    devlet bahçeli'nin anayasa değişikliğinde erdoğan ve ak partiye destek vermesi sebebiyle görevinden istifa eden eski mhp genel başkan yardımcısı ve istanbul milletvekili atilla kaya tarafından kaleme alınan ve zehir zemberek cümleler içeren basın açıklaması.
    aynen şöyledir:

    başkan’na açık mektup
    “neyin ‘türk tipi’ki başkanlığın da ‘türk tipi’ olsun?”

    sayın başkan;

    ikimiz de biliyoruz ki, ne sizin duymak istediğiniz ne de benim söylemek istediğim hitap budur. sizin bir parti sözcüsü gibi meydanlarda dilendiğiniz “devlet başkanı” hitabıdır; benim gönlümden geçen ise, bağımsız türk yargısının karşısına çıktığınız gün, onurlu bir türk savcısının dudaklarından dökülecek olandır. merak buyurmayınız; bulunduğunuz makamda halen akp genel başkanı’ymış gibi davranmanıza dair söyleyecek sözüm yok. zira, üzerine aldığı görevi “tarafsızlıkla” yerine getirmek için namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini zevkle çiğneyebilecek tıynette bir insana etki edecek kudrette bir söz yok. öte yandan; ‘tarafsızlık’ı bir kavram olarak algılamanızı beklemek de -entelektüel düzeyiniz göz önünde bulundurulduğunda- size haksızlık olacaktır.
    sayın başkan; ,
    başkanlık hırsını bir zırh gibi üzerine geçirmiş pgibolojinizin size söylettiği garip sözler ve yaptırdığı garip işler vardır. nedamet getirip bunlardan kurtulmayı dilerseniz, sarayınızda saraçoğlu’dan farklı uzmanları danışman olarak istihdam etmenizi tavsiye ederim. zira sağlığınızı tehdit eden haller, otlarla şifa bulacağınız türden değildir. bu kabilden bir hâl “türk tipi başkanlık” lakırdısını dilinize pelesenk edişinizdir. sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: sizin neyiniz “türk tipi” ki, başkanlığınız da “türk tipi” olsun! ne oldu ki; bırakın sahiplenmeyi hatta söylemeyi- “türk” sözünü duymaya bile tahammülü olmayan, anayasa’dan “türklüğü” çıkartmayı siyasi gayretlerinin baş hedefi gören siz, “türk tipi” bir yönetim modelinden bahseder oldunuz? kalkmış, “bizim tarihimizde, genlerimizde, geleneğimizde başkanlık sistemi var” diyorsunuz. siz değil miydiniz; türk milleti’ni 36 etnik parçaya bölen. şimdi, hangisinin tarihinden, geleneğinden bahsediyorsunuz? “tarih”, “gelenek” yetmezmiş gibi bir de ırkçı duyguları okşamak için genlerden söz ediyorsunuz. siz değil miydiniz onları ayakları altına alan? biz sizi tanıyoruz. siz, elinizden gelse, adında “türk” geçiyor diye “türkü” bile söyletmezsiniz. ama adadaki dostunuz ciddiye alırsa alınabilir, dikkat.
    sayın başkan;
    “bizim tarihimizde esas olan budur” dediniz ya… hani, söyleseniz de bilsek: sizin tarihiniz hangisidir? hangi milletin tarihidir? türk tarihinde de, bu tarihin belli bir döneminden itibaren iman ettiğimiz kur’an’da da esas, yönetimin şekli değil dayandığı ilkeler olmuştur. bu ilkelerin uygulamaları da –ne yazık ki- sizin eylemlerinizle örtüştürebileceğimiz türden değildir. mesela, siz; mete han’ın, attila’nın, bilge kağan’ın türk milleti’ni 36 etnik ve mezhebi parçaya ayırıp bunlardan bir kısmını aşağılayabileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; sultan alparslan’ın devleti 10 yıl gerçek haşhaşîlere teslim edebileceğini, “ne istediler de vermedim” diyebileceğini, sonra da “saflığımdan yararlandılar” diye bir savunma geliştirebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; kılıçarslan’ın haçlı seferleri projesi’nin eşbaşkanı olabileceğini, “kahraman haçlı askerlerin evlerine dönebilmeleri için dua ediyorum” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; fatih’in “dindar ve kindar nesil” yetiştirmeyi hedefleyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; yavuz’un “yargının vatana ihanetten başka derdi yok” diyebileceğini, kanunî’nin yasalarla yap-boz oynayabileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; abdülhamid’in “ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; atatürk’ün anzavur için veya şeyh said için “yani ne istendi de 12 yıllık başbakanlığım döneminde verilmedi” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; iranlı dolandırıcı bir tıfılın, o dilinizden düşürmediğiniz osmanlı’nızı rüşvetle esir alabileceğini, dahiliye nazırı’nın onun önüne yatmaktan çekinmeyeceğini, rüşvet ve yolsuzluğun fetvalarla meşrulaştırılabileceğini düşünebilir misiniz? yeri gelmişken; hani 21. yüzyılın kayserili davud’u olduğunu düşünen birini başbakanlık koltuğuna oturttunuz ya… mesela, siz; orhan gazi’nin 14. yüzyılın kayserili davud’unu medreseden çıkartıp devlet işlerinin başına oturtacağını düşünebilir misiniz? yine yeri gelmişken; siz hiç türk tarihinde vatan toprağını savaşmadan bırakıp da atasının türbesini sırtlayıp kaçan sonra bunun büyük bir zafer olduğunu söyleyen devlet adamı gördünüz mü? mesela, siz; emperyalist güçler ve yerli maşaları tehdit ediyor diye medine kahramanı fahrettin paşa’nın böyle bir yola başvurabileceğini düşünebilir misiniz? sayın başkan; bütün bu yapıp ettiklerinizin ardında hangi tarihten alınan ilham vardır? söyleseniz de bilsek allah aşkına. belli ki, bu türk tarihi olamaz. zaten şahsınız ve bağlısı bulunduğunuz zihniyetin varlığıyla ilgili temel sorun kendinizi türk tarihine ait hissetmeyişinizdir. biliyoruz ki, ideolojik mensubiyetiniz buna engeldir. sizin dâhil olduğunuzu düşündüğünüz şey, sömürgecilik sonrası arap kimliği arayışından doğmuş olan ihvan’ın kurguladığı ideolojik bir tarih yorumu ve sınırları belirsiz ‘dârü’l-islam’ kavramıdır. iktidarınız boyunca etkilerine açık olduğunuz liberalizmin “şirket olarak tasarlanmış devlet” anlayışını da eklemek gerek. bunları türk tarihinde bulabileceğinizi sanmak –en iyimser yaklaşımla- türk tarihine yabancılığınızın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. sayın başkan; bu millet –ne yazık ki- ideolojik tercihlerinizin bedelini ödemek durumunda kaldığı gibi, kendisini dünyanın merkezinde gören egonuzun bedelini de ödemek durumunda kalmaktadır. siz her fırsatta bunun hazzını tadarken, millete acı sonuçlarına katlanmak düşmektedir. örneğin; bir bürokratın vatanseverliğine kefil olup –hatta edep sınırlarını zorlayarak- sahiplenirken bir başkasını vatana ihanetle itham etmek sizin harcınızdır ve ancak bu çerçevede anlamlıdır. terör örgütünün kontrolünde, vatan toprağını bırakıp sandukayı taşıdı diye birisine meydan muharebesi kazanmış komutan muamelesi gösterdiniz. bıraksaydınız bu kadarını merkez bankası bile yapardı. oysa ondan diğerinin tırnaklarına gösterdiğiniz ilgiyi esirgediniz ve onu vatana ihanetle suçladınız.
    sayın başkan;
    ···
  • +1
    türkiye asla düzelmeyecek vesselam
    işte açıklıyorum kardeşlerim...

    kimse kendi işini yapmıyor, herkes egoist ve kimse bir şeyleri bilmiyor.
    tübikat'a hayvanat bahçesi müdürü atarsan, rektörlük seçimlerinde 4. olan adayı atarsan düzelmez. makam sahipleri zütlerinin altındaki koltuğu başlarının üzerinde taşırsa düzelmez.
    herkes övgü peşinde olursa tribünlere oynarsa bu ülke düzelmez. bilimadamlarına itibar edilmez sarıklılara kulak verilirse bu ülke düzelmez.
    (bkz: çevre ve şehircilik bakanı sahte sabından kendini överkense) -> http://i.hizliresim.com/ZMYaGZ.jpg http://i.hizliresim.com/yNVvby.jpg
    halk, haberlerde gördüklerinin hiçbir zaman başına gelmeyecek düşünürse, düzelmez.

    soru sorulmaz ve özellikle "neden" sorusu sorulmazsa düzelmez.
    (bkz: kendi zütümüze gireni çıkarmadan ırak ın suriye nin zütüne girenin peşine neden düşülür)
    cahiller tarafından yönetilmeye devam ederse,
    kanıtlara değil; sözlere aldanırsa düzelmez. hani derler ya "söz uçar yazı kalır" tak kalır amk ülkesinde. bu ülke saçmalıklar ülkesi söz de yazı da uçuyor. lozan, serv, ankara antlaşması, 2023, bor falan filan hakkında söylenenlerin hepsi yalan. hepsi yazılı, hepsi belgeli kaynaktır ama benim saf halkım cahil olduğu için başka bir cahilin sözüne kanabiliyorsa düzelmez.

    hatalardan ders alınmazsa düzelmez. hata şu ki: cemaati getirdin durdun, "ne istedilerse verdin" ne dedilerse yaptın, onların önünü açtın sonra başımıza gelecek en kötü felaket senaryosunu oynadılar ama akıllanmadın onları gönderip başka bir cemaati getirmeye çalışıyorsun. (bkz: menzil cemaati) onlarla suç ortağı oldun ama onlarla suç ortağı olduğunu iddia ederek atatürkçüleri tutukladın, kendi içindekilere ve kendine toz kondurmadın.

    bu ülkede herkes kahramanlık taslar. herkes hoplar zıplar. yok şam'da namaz, moskova'da bayram. hala türkiye'nin büyük bir bölümü şehit yakını değil anlaşılan. birinin egosu ve saçmalığı yüzünden gariban şehit olacak siz de bunu "şehadet" mertebesi diyerek geçiştireceksiniz. neyin şehadeti ? neyin şehidi ? kimin şehidi ? vatan mı koruyoruz ? namus mu koruyoruz ? körpecik yavruları dağda kurda kuşa yem ediyorsunuz sonra da "allah hepinize şehitlik nasip etsin" madem o kadar güzel bir şey de sayın amın oğlu, senin binin nerede ? çürük mü ?

    milli eğitim bakanı pisa'da çuvallayan türkiye için şöyle diyor "fen liseleri ağırlıkta olsaydı derece daha iyi olurdu" peki o zaman neden hayrat çeşmesi gibi her köşe başına imam hatip açıyorsunuz ? fen lisesi açın. bir de övüyorsunuz imam hatipleri. sizin çocuğunuz neden yurt dışlarında okuyor.

    "ama yol yaptı"
    tamam da kardeşim ötv'sini ödeyemediğin için, hadi ödedin vergisini veremeyeceğin için araba alamıyorsun, alsan da benzinine para bulamıyorsun, buldun diyeli m o yoldan geçmek için yığınla para istiyor, onu veremeyeceksin ama yol yaptı diye sevineceksin aptal. (bkz: am a yol yaptı)

    her mahallede kaç camii var ? inançlı ve imanlı olan imanı için inancı için iki adım daha fazla yürüse de onun yerine okul yapılsa, orta okullu bebeler o yaşında başka ilçelere okumaya gitmese, züt verenlerin yurdunda kalmasa, yanmasa ve tecavüze uğramasa daha iyi olmaz mı ? camii uzak diye namaza gitmeyecek adamın inancına sokayım gitmesin. ama o küçücük yavrular en azından kendi mahallelerinde okuyacak bir okul bulsun.

    bu ve binlerce örnek yüzünden bu ülke DÜZELMEZ...
    ···
  • 0
    a101 de gülmekten geberiyordum
    tamam güldük eğlendik hadi şimdi resmi göster.
    ···
  • 0
    devletten tecavüzü meşrulaştıran yasa
    http://www.incisozluk.com.tr/e/181285386/
    ···
  • +1
    tecavüz edilen kız çocuğunun itirafları
    bir de olayın erkek çocuklarına olan tecavüz kısmı var ki o zaman ne olacak hiç tahmin edemiyorum.
    ···
  • 0
    tecavüz edilen kız çocuğunun itirafları
    madde 102 --> https://www.feritbarut.av...sel-saldiri-tck-5237.html
    madde 103 --> https://www.feritbarut.av...el-istismar-tck-5237.html
    madde 104 --> https://www.feritbarut.av...nsel-iliski-tck-5237.html
    madde 105 --> https://www.feritbarut.av...insel-taciz-tck-5237.html
    ···
  • +13
    tecavüz edilen kız çocuğunun itirafları
    bu ülkede naaş pazarlığı yapılıyor, kan parası alınıyor ölen kişinin yakınları davadan vazgeçebiliyor. yeni cinsel istismar kanunu da böyle sonuç doğuracak.
    15 yaşındaki kız çocuğumuz tecavüze uğruyor. bunu yapan yetişkin bir iş adamı. yani oldukça zengin. 15 yaşındaki birinin evlenmesi için vasinin iznine ihtiyacı var. e yeni kanun onaylanırsa, o iş adamı o kızla evlendiği zaman affedilecek. kızın veya ailesinin rızası lazım. malum az önce belirttiğimiz gibi bu ülkede her şeyin bir fiyatı var. ölülerin bile. tecavüz mağduru kızımız eğer yetişkinse, paranın cazibesine kapılıp o şerefsizle evlenmeyi kabul edebilir. onu suçlamamak lazım, çünkü bu ülkede böyle. fakat evlilikleri kesinlikle olumlu gitmeyecek ve çocukları bu olumsuzluk altında yetişip topluma pek de hayırlı olmayacak.
    eğer tecavüze uğrayan kızımız reşit değilse ailesi o şerefsizin parasını kabul edecek ve kızlarını da bir şekilde ikna edeceklerdir bu evliliğe. sonuç, sonuç yine aynı. o küçük kız hayatının travmasını yaşatan namussuzun her gece aynı şeyi yapmasına katlanacak ve büyük ihtimalle bir gün katlanamayacak ve intihar edecek. intihar etmezse bile pgibolojisi kesinlikle düzgün olmayacağı için çocuklarına anne gibi davranamayacak ve çocukları yine toplum için tehlikeli bireyler olacak.
    yani bu kanun hem namusu parayla satın alınır bir hale getirecek, hemde evlendirilen çocuğumuzun çocukları ileride düzgün bireyler olmayıp kanunlara karşı gelmeye meyilli bireyler olacak. aksini söyleyemeyiz. tck 102-105 maddeleri arası cinsel istismar ve tecavüz suçlarını barındırıyor. girin bakın. en az cezası 18 yıl olan bir suça böylesine ahmakça bir istisna getirilemez.

    sonra bu evlatlarımızın yürek burkan hayat hikayelerini ve itiraflarını haberlerden izler izler ağlarız hallerine. yakındır bekleyin.
    ···
  • 0
    suçlu olmayan kimdir
    çok oturaklı ve çok açık bir şekilde belirtmiş @1 şimdi züt kılları gibtirsin gitsin lütfen.
    ···
  • 0
    enes batur olayını noktalıyoruz
    o kim amk ?
    ···
  • +1
    damla suyun gerçek yüzü
    çok güzel bir bilgilendirme çalışması olmuş. herhangi bir trol, gibertme eylemiyle güzelce cilalarız bu olayı.
    ···
  • +1
    günaaaydıııınnn aaarkaaaadaaşlaaaaaaaar
    ulan ne güzel aklına gelmiş be.
    ···
  • 0
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    kediyi giben fare, söyle uleyn kaç para aldın vodafone'dan söyle ederini uleyn. ne kadar verdilerse niki katını vermeye nıhazırım uleeyn.
    ···
  • 0
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    yılmak yok mücadeleye devam
    ···
  • 0
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    benim dediklerime zıt hiçbir şey söylemedin sadece ttnet ile kıyasladın. bilgin olsun kardeşim ben hiç ttnet kullanmadım, bilemem.
    ···
  • +1
    11 şehit varken köprü açılışına katılmak
    normaldir. bir o kadar şehit varken genel kurmay başkanının nikah törenine katılmışlığı, şahit olmuşluğu var lan.
    ···
  • +1
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    o zamanda haksız yere ceza parası istiyorlar.
    ···
  • 0
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    geçicem zaten geçicem de işte zaten haksız oldukları konuda benden iptal parası istiyorlar.
    ···
  • 0
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    bilemedik bi tak yedik işte napalım amk.
    ···
  • 0
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    ya küfretmiyim diyorum ama yani müşteriyim lan ben. ayıp yani yaptıkları.
    ···
  • +1
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    vay anasının amı kardeşim umarım burası senin de sesin olur da duyurursun.
    ···
  • +51 -3
    26 ağustos 2016 vodafone rezaleti
    ulan millet ekşi'de desteğin dıbına koyuyor, inci'de bunun tillahı var dedim ve geldim.

    Sinirden ağlayacağım panpalarım.
    Vodafone’dan evime internet bağlattığım günden beri yaşadığım sorunlardan dolayı Vodafone’u her gün arama gereği duydum. Çeşitli ufak tefek sorunlara
    göz yumdum ama Vodafone’un bazı konularda müşterinin kendilerine muhtaç olduğunu düşünen bir kurum olduğunu anlamam uzun sürmedi. Port onayı için yasal süreyi aşarak 17 gün bekletildim. Sürekli internet bağlantımda kopmalar oluştu. Telekom yetkilileri gelip
    sorunu incelediklerinde alt yapısal veya türevi bir sorunun olmadığını rapor ettiler. Vodafone’dan bana mesaj bile geldi “Bir daha aynı sorunla karşı karşı kalmayacaksınız” diye. Fakat sorun devam etti. Şuan da hala devam ediyor. işim web yazılımcılığı ve internetle yapılabilir
    olduğunu daha öncesinde de belitmiştim, işin ortasında her 5 dakika internet kopması bana çok zaman ve çok para kaybettirdi. Port işlemi için beklediğim ve beklettiğim müşterileri söylemiyorum bile. Bir internetin her 5 dakikada kopması günümüz koşullarında
    pek mantıklı bir durum değildir. Ben bu interneti bu şekilde kopsun diye tutmadım, her gün Vodafone’u arayayım diye de tutmadım.. Hala “yönlendirmelerimizi yapıyorum” diyerek zamanımı çalmaya çalışıyorsunuz ve cezai fatura ile gözümü korkutmaya çalışıyorsunuz.
    Vodafone kendi üzerine düşen sorumluluğu yapmadığı halde kullanıcılarına ‘ceza’dan falan bahsedemez. Hiçbir şekilde bir bedel ödemeyeceğim ve tüm yasal haklarımı kullanıp Vodafone’a dava açacağım. Bu vesileyle de Türkiye’nin en vasat operatörünü öğrenmiş oldum.
    Tek pişmanlığım ise Turkcell’in internetini kullanarak sanal ortamlarda Vodafone’u desteme salaklığında bulunmam oldu. Şimdi ise tam tersini yapmamam için hiçbir sebep yok. Vodafone kulllandığım için, böyle oyalanıp oyalanıp aptal yerine koyulduğum için vicdanen
    rahatsızım. Söylediğim gibi her türlü yasal hakkımı kullanıp dava açacağım.
    vodafone almayın. vodafone kullanmayın.
    vodafone'a bana cevap verebilmeleri için bir e-mail bırakayım da bakayım kalıbının şirketimi acaba.
    frontendyuser@gmal.com

    -Destek olan arkadaşlarıma sonsuz hürmetler dilerim-

    edit: ulan senkronize giblenmemek nedir dıbına koyim ya.
    edit2: ulan notere gittim vodafone'a ihtar çekmek için, benden 120 tl istediler. ulan sonrasında avukattı davaydı derken ne kadar olur şimdi. onun yerine 200 tl verip vodafone'dan kurtulurum daha iyi be.
    edi3: ama sonuna kadar devam edicem amk. haberlere çıkıcam hukuki mücadelemden dolayı. dha ile görüştüm bile. eğer çıkarsam yemin ederim inci sözlük ailesi sayesinde sesimi duyurdum diyeceğim.

    edit4: destek olan tüm herkese bilhassa "armudun iyisini yiyen ayi"ya hürmeti borç bilirim, çok teşekkür ederim güzel insanlar.
    ilk ihtarımı çektim ve vodafone'u arayıp kendi ağızlarından doğrulattım yaptıkları yanlışı. madem kayıt altına alınıyor konuşmalarımız, inkar etsinler de göreyim.
    ···
  • +1
    gelin darbenin bilinmeyenlerini bilelim
    -biliyorum belki uzun bir yazı ama sabredip okuyabilecekler için gerçekten bakış açısı değiştirici bir yazı. Yılmaz Özdil'in kaleminden...

    Darbenin Elebaşı

    Akp'nin başımıza ne çoraplar ördüğünü anlattığım “Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda” isimli kitabımda yazmıştım.

    2012'de Yüksek Askeri Şura toplandı, Ergenekon ve Balyoz iftirasıyla tutuklu bulunan 40 general ve amiral emekliye sevkedildi. Hasdal'dan doooğru Silivri'ye gönderildiler. Beraat etseler bile, geriye dönüşleri yok artık… Kesilip atıldılar. Liyakat sistemi allak bullak edildi. Normal şartlarda iki-üç aday olur, aralarından biri terfi eder. 40 general ve amiral tasfiye olunca, elde kalan yetersiz adaylar otomatik olarak terfi eder hale geldi. Bana sorarsanız, kimlerin tasfiye edildiğinden çok, onların yerine kimlerin oturtulduğu önemli… Akp hükümeti, tasfiye edilenlerin yerine kimleri oturttu?

    Bunları yazdığım için mahkemeye verildim, Akp medyası tarafından Ergenekoncu ilan edildim. Bugün ibretle görüyoruz… Atatürkçü subayları tasfiye edip, onların yerine kimleri oturtmuşlar!

    Akp'yle cemaat'in imam nikahını anlattığım “Beraber Yürüttük Biz Bu Yollarda” isimli kitabımda yazmıştım.

    2014'te Yüksek Askeri Şura zart diye kesti attı, Balyoz sanığı olan general ve amirallerin hepsi emekliye sevkedildi. Güya kumpas çökmüştü, haklarının ihlal edildiği Anayasa Mahkemesi tarafından tescil edilmişti, asrın iftirasına uğradıkları kesinleşmişti ama, nafile… Tasfiye edildiler. General-amiral olmalarına kesin gözüyle bakılan Atatürkçü kurmay albayları, temize çıktıkları halde, pasif görevlere verdiler. Adeta “istifa edin, defolun gidin” deniyordu. Gayet açıktı… Terfi sırasında yarışarak geçilemeyen subaylar, TSK'dan atılarak, tasfiye edilerek geçildi. Komuta kademesi onlarsız şekillenecekti. Temize çıkmalarının önemi yoktu, Atatürkçü subaylar orduda istenmiyordu. “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diyenler, tasfiye edilen Atatürkçü subayların yerine kimlerin önünü açıyordu?

    Bunları yazdığım için mahkemeye verildim. Akp medyası tarafından Balyozcu ilan edildim. Benim için “gazeteci değil, militan” diyen herif, şu anda Tayyip Erdoğan'ın başdanışmanı… Netice? Hazin şekilde görüyoruz, Atatürkçü subayların yerine kimlerin önünü açtıklarını!

    Donanma komutanı olmasına kesin gözüyle bakılırken, Balyoz davasına isyan ederek, protesto için kariyerinden vazgeçen, kendisini feda eden, istifa eden Atilla Kezek'i anlatırken yazmıştım.

    Kumpas davaları olmasaydı, kimse tutuklanmasaydı, şu anki amiral ve generallerin kaç tanesi general ve amiral olabilirdi? Ben size söyleyeyim, sadece yüzde 10'u… Asrın iftirası atılmasaydı, iftiraya uğrayanlar tasfiye edilmeseydi, şu anki komuta kademesinin yüzde 90'ı terfi alamayacaktı. Terfi alması gerekenler tasfiye edilince, geriye bunlar kaldı. O halde şu soruyu sormalı, bunları oraya kim oturttu?

    Onları oraya “ben bu davaların savcısıyım” diyenler oturtmadı mı?

    Tayyip Erdoğan, irticaya bulaştığı için Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ordudan atılanlara “şerh” koyuyordu. Aynı Tayyip Erdoğan, dün akşam darbe girişiminde bulunanların terfisine “şerh” koymuş muydu?

    Cemaat'in kadrolarını general yapan, amiral yapan kimdi? Fethullahçıları TBMM'ye, emniyete, yargıya monte edenler kimdi? Kendi listesinden milletvekili yapan, bakan yapan, vali yapan, rektör yapan, bu yollarda beraber yürüyen kimdi? Bunlara sahip çıkan, palazlandıran, ne istediniz de vermedik diyen kimdi?

    Bundan sonrasını daha dikkatli okuyun lütfen…

    Asrın iftirasına uğrayan, kendi ordusu tarafından esir alınan, Maltepe'deki arkadaşlarımı anlatırken yazmıştım.

    Sınıflarında birinci, kariyerlerinin zirvesindeki bu pırıl pırıl adamları, nizami rekabetle geçebilmeleri, komuta kademesindeki ilerleyişlerini durdurabilmeleri normal şartlarda asla ve asla mümkün değildi. Tek yolu vardı. Önce içeri tıkmak, sonra silahlı kuvvetlerden atmak. Başka yolu yoktu. işte bu arkadaşlarımdan birinin eşi, hiç olmazsa manevi destek versin diye, hava kuvvetleri komutanının eşini aramış… Kuvvet komutanının eşi ne demiş biliyor musunuz? “Size üzüntümüzden dışarıda yemeğe çıkamıyoruz” demiş iyi mi… Vah vah. içim parçalandı hakikaten. Yaptığınızı beğendiniz mi diye çıkıştım arkadaşlarıma… Siz içerde afiyetle 16'şar sene hapis yiyorsunuz, komutanınız sizin yüzünüzden dışarda yemek yiyemiyor!

    Bu adı geçen hava kuvvetleri komutanını, hava kuvvetleri komutanı yapan kimdi?
    Tayyip Erdoğan hükümetiydi.
    Ne zaman kuvvet komutanı yapılmıştı?
    2013'te, Atatürkçü subaylar ordudan atılırken yapılmıştı?
    Kuvvet komutanı olmaya layık mıydı?
    Değildi. Orgeneral bile değildi. Korgeneraldi, pasif görevdeydi, emekliliğine gün sayıyordu. Hava kuvvetlerindeki tüm orgeneraller tasfiye edildiği için, bunu apar topar orgeneral yaptılar, hava kuvvetleri komutanı koltuğuna oturttular.
    Sonra ne oldu?
    Sonrası daha enteresan… Akp bu arkadaşı o kadar çok seviyordu ki, 2015'te görev süresi doldu, emekli etmediler.
    Ya ne yaptılar?
    illa karargahta otursun diye Yüksek Askeri Şura üyesi yaptılar.
    Kim yaptı bunu?
    Tayyip Erdoğan yaptı.

    Peki, kim bu Akp'nin pek sevdiği, koruyup kolladığı komutan biliyor musunuz?
    Dün akşam darbeye kalkışan Akın Öztürk!

    Akp'nin sihirbaz şapkasından tavşan çıkarır gibi, sürpriz şekilde orgeneral yaptığı, kuvvet komutanı yaptığı, emekli olmasına izin vermediği, illa komutan olarak kalsın diye yüksek askeri şura üyesi yaptığı Akın Öztürk… Meğer darbecilerin elebaşıymış!

    Akp'nin hiç haberi yokmuş!

    Oldu olacak, basit bi soru daha sorayım. TSK bile darbeye karşı kendisini savunmak için organize olamazken… Türkiye'nin ücra köylerine kadar tüm camileri, nasıl oldu da, bu kadar çabuk organize olup sela okudu? Nasıl oldu da, tüm imamlar, tüm müezzinler bu kadar çabuk organize olup, memleketin tüm minarelerinden aynı anda, aynı cümlelerle “sokağa dökülün” çağrısı yapabildi?

    Uzun lafın kısası…

    “Sahte darbe”nin rüzgarıyla başkan oldu.
    “Monte darbe”nin rüzgarıyla başkan oluyor.

    Olan Türkiye'ye oluyor.
    ···
  • daha çok