1. 351.
    0
    reserved
    ···
  2. 352.
    0
    uuuuu rezerved
    ···
  3. 353.
    0
    geç kalmışız amk. arkalardan rezerved
    ···
  4. 354.
    0
    ayraç, süper gidiyon ama michael scofield ıda unutma
    ···
  5. 355.
    0
    devaaaam
    ···
  6. 356.
    0
    reserved helal lan
    ···
  7. 357.
    0
    reversed
    ···
  8. 358.
    0
    hadi amk hadi
    ···
  9. 359.
    0
    devam panpa
    ···
  10. 360.
    0
    süper lann
    ···
  11. 361.
    0
    rezonans
    ···
  12. 362.
    0
    r
    e
    s
    e
    r
    v
    e
    d
    ···
  13. 363.
    0
    hadi amk hadi
    ···
  14. 364.
    +1
    5 yıl tüketmiştim bu amk hapishanesinde. Dile kolay, 5 yıl. Aynaya her bakışımda başka bir aykut görüyordum, hapishaneye giren adam değildi bu. düşünce tarzım değişmişti, çabuk sinirleniyordum artık her şeye. Bu durumda etkili olan bir diğer şey de gardiyanların ve hapishane yönetiminin üzerimizdeki baskısını artırmasıydı. Yeni bir kanun geçmişti, artık bahçede daha az dolanabiliyorduk. Yemeklerin kalitesi düşmüş, 3 kişiden fazla kişi dolaşmak yasaklanmıştı. Hapishane yönetimini eleştirmek de yasaktı öte yandan, kulaklarına giderse eleştiriyi yapan kişi ağır şekilde cezalandırılıyordu.

    Yine kafamda deli sorular, bahçede gezerken, birkaç köklü ağacın kesilmekte olduğunu gördüm.

    - Napıyorsunuz burda?
    - işine bak sen.
    Ulan zaten sinirim tepemde, bir de ters cevap veriyor hırpo.

    - Kardeş bak adam gibi soruyorum.

    Şöyle bir baktı, tanıyınca cevap verme gereği duydu herhalde.

    - Kantin yapılacak buraya.

    Gardiyanla tartıştığımı gören hapishane ahalisi yavaş yavaş çevremde birikmeye başlamıştı.

    - Ulan zaten içerde kantin var, ne diye bir tane daha yapıyorsunuz?
    - Ben bilemem, müdür içerde, ona konuş.
    ···
  15. 365.
    +7
    Arkamda ahaliyle bir hışım müdürün odasına çıktık.

    - Oo aykut toplamışsın ekibi.
    - Müdür bey, o ağaçları kesmeyeceksiniz.
    - Allah allah, sana mı soracağız?
    - Ulan zaten gölgesinde serinlediğimiz iki ağaç var bahçede, bırakın kalsınlar.
    - Ne güzel mescit yapılacak oraya ama?
    - Kantin değil mi?
    - Yoo müze.
    - Müze mi?
    - Belki de olimpik havuz yapılır canım.

    Adam bildiğin bizle taşşak geçiyordu.

    - Kardeş bak, zaten ağzını açanı hücreye atıyorsunuz, sinirler gergin daha da germeyin ortalığı.
    - Muhafızlar muhafızlar zütürün bu çapulcuları!
    - Sarayda mı sandın lan kendini? Yanına bırakmayız bunu senin.

    Odaya doluşan gardiyanlar yaka paça dışarı attılar bizi. Ya herro ya merro artık, ok yaydan çıkmıştı.
    ···
  16. 366.
    +7
    Gardiyanlara yakalanmamak için gece saatlerinde koğuştan koğuşa fısıldaşarak konuşuyorduk.

    - Abi iki ağaç kesilir, üç ağaç dikilir niye bu kadar önemsedin ki?
    - Mesele sadece ağaç değil kardaş, sen daha anlamadın mı?
    - Yarın bahçede eylem yapıyoruz, koğuştan koğuşa aktarın. Trend koğuş olsun.
    - Tamam abi.

    Kafamda değişik planlar kendilerini kabul etmem için kur yapıyordu. Yarın zor bir gün olacaktı.
    ···
  17. 367.
    0
    Bahçe saati geldiğinde dışarı çıktık. Öncesinde tembihlemiştim adamları gardiyanlara saldırmak kesinlikle yoktu. Haklıyken haksız duruma düşmemek lazımdı ne de olsa. Eylemimizi yapıp sessizce dağılacaktık. Megafonu aldım elime.

    - Bugün burada…

    Der demez gardiyanlar saldırdı üstümüze. Sürükleyerek zütürüyorladı bizi, açıkçası orada polisler her tarafından çekiştirmesine rağmen slogan atma yeteneğine sahip olan eylemci kızların ekgibliğini hissettim.

    Eylemimizi gerçekleştiremeden içeri tıkılmıştık yine. Başka bir çözüm gerekiyordu, tüm dünyanın ilgisini buraya çekecek bir şey…
    Hapishaneden kaçmak gibi…
    ···
  18. 368.
    0
    Yaklaşık 250 kişiydik, dolayısıyla topluca kaçmak çok zor olacaktı. Öncesinde tek başıma hapisten çıkarak etrafta neler olup bittiğini inceleyecektim. En yakın kasaba nerededir, demiryolu ne tarafta kalır… böylece hapishaneden kaçan adamları hızla etrafa dağıtabilirdim.

    Bunun için eleman’dan bir hülya avşar posteri ve çekiç istedim. Geceleri koğuşumun duvarında delik açıyordum gizlice, gündüzleri ise hülya avşar’la kapatıyordum deliği. Bir hafta içinde delik oldukça büyümüştü. işler tam yolunda gidiyor derken bir gün hapishane müdürü teftişe geldi koğuşa.

    - Bismillahi..
    - Kolay gelsin aykut. Ne okuyorsun.
    - Kuran okuyorum.
    - En sevdiğin sure hangisi?
    - Sübhaneke hep ayrı bir güzel gelmiştir bana.
    - Güzel, güzel. Abdestim olsa ben de okurdum da dokunmayayım şimdi. Bu poster ne?
    - Hülya avşar. Türk aktris.
    - Yaşlı lan bu karı. Ben alayım bu posteri sana kate upton getireyim.
    - Sağ olasın müdürüm, fantazim vardır kendisiyle askerden beri.
    - iyi sen bilirsin, hadi eyvallah.

    Huh, ucuz yırtmıştım.
    ···
  19. 369.
    +1
    Düşüncem şu yöndeydi, koğuşların kapısını otomatik olarak kapatan düzeneğin geceyarısında bozulmasını sağlayacaktık bir şekilde. Böylece tüm adamlar benim koğuşuma gelerek açtığım delikten tüyeceklerdi. Hazırladığımız sahte kimlikler ve yeni giysilerle de polise yakalanmadan kaçıp gideceklerdi amerika’dan.

    Bu elektronik işini kim yapar diye düşünürken mahkumlardan biri çıkageldi:

    - Ben bu düzeneği bozarım.
    - Sen kimsin?
    - Uydu tamirciliği yapıyordum sivilde. Beni düzeneğe ulaştırırsanız hallederim.

    işin esas çetrefilli kısmı düzeneğe ulaşmaktı. Sürekli gardiyan dikiliyordu başında. Eleman’dan bir tavla, bir torba da çekirdek istedim. Yanıma da tamirciyi alıp düzeneğe doğru yola koyuldum.

    - Selamun aleykum.
    - Yasak burası koğuşunuza gidin.
    - Çekirdeğimiz var ama?
    - O nedir?
    - Al ye bir tane. Dişlerinin arasında kıracaksın böyle.

    ilk çekirdeği yiyen gardiyan kutsal çekirdek döngüsüne girmişti. Tavlayı da kurdum tezgaha. Kaş göz ettim tamirciye, o da gardiyanın arkasına geçip işe koyuldu.

    - Beş üç geldi kapı alsana.

    Tamirci işine bitirdiğini belli edip tüydü arkadan. Ben de 3. Marsımı alarak bitirdim oyunu.

    - Kardeş koltuk altı sökülmüş giysinin. Hoppa hadi geçmiş olsun.

    Bu gece sondu artık. Biraz sonra o kapıdan son kez çıkıp yine…
    ···
  20. 370.
    +12
    Işıklar söndü, gardiyanlar inlerine çekildi. Saat 1’de kapıların kendiliğinden açılmasını bekliyorduk artık.

    - Abi biz şimdi dışarı çıkacağız ya?
    - Evet.
    - Ama benim dışarda kimsem yok ki. Tüm arkadaşlarım burda.

    Off bu duygusal muallaknin kaçışı bin etmesine izin veremezdim.

    - Dışarda da ayrılmayacağız ki. Bu 250 hep görüşecek birbiriyle.
    - Mutlaka görüşeceğiz di mi abi?
    - Tabi ki, bi ara mutlaka görüşeceğiz.

    Hepimizin söylediği ufak beyaz bir yalandan kimseye zarar gelmez… kapılar açılmıştı bu arada. izdihama yol açmadan sırayla dışarı çıkıyordu adamlar. Bir sorun çıkmaması için en sona kaldım. En son koğuşuma şöyle bir göz attım, üniversite bitiren bir öğrencinin evine attığı bakıştı bu. bir daha buraya gelmeyecektim, öte yandan burada yaşadıklarım beni asla terk etmeyecekti.

    - Elveda dostlar…

    --- son ---
    ···