1. 26.
    +1
    Telaşla müfettişin yüzüne baktım. ifadesinden bir şey anlaşılmıyordu. Yanına yaklaşıp oyunu nasıl bulduğunu sordum.

    - Surun dışındakiler Bizans askeriydi değil mi?
    - …

    Mına koyayım kadrolaşa kadrolaşa böyle yannan kürek cahil cühela takımı bürokrat oluyordu işte. Oyunu da boşu boşuna değiştirmiştik.

    - Evet müfettiş bey.
    - Güzeldi. Bizans’ın zenci askerlerine değinmeniz hoş olmuş.

    He amk he. Ulan şunu da atlattık ya allah’ım şükürler olsun.
    ···
  2. 27.
    +3
    Hapishane adeta bir yeryüzü cennetiydi son olaylardan sonra. Nazi eşcinsellerle zenci eşcinseller kız alıp verebiliyordu artık, kan davası bitmişti. Gerçi bu çok da iyi bir şey değil galiba…

    Bir süre böyle yuvarlandıktan sonra hapishane yeni bi haberle çalkalandı. Azılı bir çin organize suç örgütü yakalanmış, bizim hapishanede tutulacaklarmış. Amk amerika’sında ne ararsan var.

    Tam hapishanede dirlik düzen sağladık derken piyangodan çıktılar sanki. Çinlilerle ilgili bildiğim tek şey atsız’ın mektubunda bahsettiği gibi ezeli düşmanlarımız oldukları. Atsız hakkında bildiğim tek şey ise oğlunun solcu olduğu. Biraz kitap okusam fena olmayacak.
    ···
  3. 28.
    +2
    Çinliler bizden ayrı takılıyor. Ocak reisine sordurdum, bu adamların numarası dövüşmüş. Hapishanede dövüş tertipleyip bahis düzenlemek en sevdikleri hobileriymiş. iyi dedik bize de malzeme çıkar.

    Misafire hoş geldin demek adetimizdir diye bahçede ayrı duran bir çinli gruba yanaştım.

    - Hoşgeldiniz kardeş.

    Tip tip bakıyorlar.

    - Dövüşçüymüşsünüz ha?

    Belki anlamıyorlardır diye dövüş derken guard alıp havaya iki yumruk salladım, bir anda çığlıklar eşliğinde havada uçan tekmeler döndü.

    - Lan sakin lan sakin. Biz de kuzey güney izlemiş adamız biliriz yeraltı dövüşünün adaplarını.
    - Sen dikkatli olmak.
    - Kardeş sözlüğe yazıyorum, hiç uğraşamayacağım sizi dandik konuşturmakla. Türkçe bilmeyen konuşmasın.
    - Yarın dövüş var. isimleri bize ver.

    Hızlı çıktı binler.
    ···
  4. 29.
    +1
    Bizim elemanları toplayıp anlattım olayı.

    - zütüne güvenen ismini yazdırsın beyler adamlar Bruce lee torunu.

    Birkaç naziyle zenci yazdırdı ismini. Tüm gün kas çalışıyor zaten herifler, bi gibe derman olacaklar sonunda.

    Gardiyanlara da komisyonlarını verip bodrumda toplandık sonraki gece. Millet çığlık çığlığa, nazi-zenci dostluğundan beridir şiddete açlar. Çinlilerden bi herif öne çıktı, kuralları anlattı. iki grup da beşerli gruplar oluşturacak. Daha sonra bu 5’ten birer adam seçilip dövüştürülecek, yenen sahada kalacak yenilen de grupdaşıyla değişecek. Sona adamı kalan grup kazanacak. Basit.

    Çinlilerin adamı çıktı, tıfıl bişey. Ergen ergen hareketler yapıyor ringte. Bizim ayı zencilerden biriydi ilk adam. Eşcinsellerden biri round yazısıyla geçti, gong çaldı. Ve çinli, hakan şükür’ün golünün intikdıbını alırcasına daha 9. Saniyede indirdi bizim zenciyi.*

    • tüm çekik gözlüler çinlidir.
    ···
  5. 30.
    +1
    Diğer 4 dövüşte de sonuç değişmedi. Çinlilerin yedek elemanları kulübedeki semih Şentürk edasıyla formalarını bile giyememişlerdi. Paramızı alıp tek söz söylemeden çekip gitti tıfıllar.

    Ortama sessizlik hakimdi. Söz alma gereği duydum.

    - Bugün biraz şanslıydılar. Daha fazla ağırlık kaldırarak onların üstes…
    - Yenmelerinde etkili olan son şey şanstı…

    Çatallı, görmüş geçirmiş birine ait bir sesti. Sesin geldiği yöne baktım, genç irisi bir zenciye aitti. Daha sonra onun çekilmesiyle sesin gerçek sahibini gördüm. Saçı sakalına karışmış, yaşlı bir elemandı. Dikkatimi çekmemişti daha önce.

    - Hadi ya? Bir dahaki dövüşe senin ismini yazıyorum o zaman.

    Bilmişçe gülümsedi.

    - Onların tekniğine teknikle cevap vermelisiniz.
    - Michael owen’in tekniği 20’ydi o aklıma geldi şimdi.
    - Ve bunu kas gücüyle başaramazsınız.
    - Ee sonuç?
    - Çinlileri ancak vücut geliştirerek hantallaşmamış, mental açıdan dövüşe uygun birisine teknik eğitim vererek yenebilirsiniz.

    Etrafıma şöyle bir baktım. Biceps ve triceps’ler halay çekiyordu. Daha sonra dönüp dolaşıp çırpı kollarıma takıldı gözüm.

    - Benden bahsetmiyorsun değil mi?

    Yine o bilmiş gülümsemesini takındı.

    - Kabul ettiğimi varsayalım, hocayı nerden bulacağız?
    - Orasını bana bırak.

    Sapık eşcinsel… check
    Yaşlı dövüş ustası… check
    Hangi klişe kaldı geriye?
    ···
  6. 31.
    0
    - Karaciğere çalış, karaciğere.

    Yo dostlarım yo, sandığınız gibi değil. Ciddi anlamda anatomi çalışıyordum. Bunun yanı sıra rakibin nasıl düşündüğünü öğrenmek için çin tarihi, rakibin duygularını çözebilmek için de Budizm eğitimi alıyordum. Sizin anlayacağınız hapishaneden çıktığımda çin’de kpss’ye girsem, atama garanti.

    - Hocam dövüş kısmına ne zaman geçeceğiz?
    - Sabırlı ol çekirge.

    dıbına kodumun pgibopatı çekirge besliyordu bir de kafeste. Onunla konuşuyordu arada.

    - Dövüş mü? Esas dövüş zihinlerin dövüşüdür sevgili aykut.

    Ya he amk he. Uçan tekmeyi yiyecek olan benim.

    - Unutma aykut, Budistler yaşama isteğini terk etmekle yükümlü insanlardır. Dolayısıyla karşındaki insanlar için ölüm hiçbir şey ifade etmiyor.
    - Yani?
    - onları yenmek istiyorsan sen de dövüşte ölümden korkmamalısın.

    Ulan ben felsefeyi sokrates’te bırakmış adamım, iki yumruk öğreteceğine hala tatava yapıyor bana.
    ···
  7. 32.
    0
    1 haftalık hızlandırılmış bir teknik eğitimden sonra ilk antreman dövüşüme çıktım. Karşımda level 1 olarak bizim esrarkeş bağlamacı vardı. Onu üfleyerek düşürdükten sonra dazlağın biri geldi karşıma.

    Olayımı anlatmak için yeni bir deyim icat etmeye gerek yok, kelebek gibi uçup arı gibi sokmam gerekiyordu. Yerimde durmuyordum, karşımdakinin hantallığı büyük avantaj sağlıyordu bana. Boşluğu bulduktan sonra da indiriyordum. Böyle böyle bizimkileri harcadım sırayla.

    - Aykut, joe’yla dövüşmek ister misin son olarak?
    - Joe kim lan?

    O sırada derinlerden jooo diye bi böğürtü yükseldi.

    - Joe’yu kilit altında tutuyorlar. Eskiden hapishaneler arası dövüşlerde kullanırlarmış onu.
    - Kalsın kardeş o ne öyle canavar gibi.

    Hazırdım artık bu geceki dövüşe.
    ···
  8. 33.
    0
    Çinliler gelmişti. Hoca artık son taktikleri veriyordu.

    - Tehlikeli bölgede suat’ın adamı belllli. Unutma aykut, ölümden asla korkma.
    - Ölümden korkan muallak olsun hocam.
    - Ayıp oluyor kardeş.
    - Ha pardon kardeş görmedim seni.

    Ringe çıktım. Çinliler yine dövüş öncesinde şovlarını yapıyordu. Hoplamalar zıplamalar uçan tekmeler. Ben cevabımı ringte verecektim zira hoca bana çok güveniyordu. Beşli grubu bile ayarlamamıştık.

    - Aykut sana bir şey vermeyi unuttum.
    - Nedir hocam?
    - Bu eldivenler… yıllar önce hapishaneler arası turnuvada şampiyon olmuştum, final dövüşünde giydiğim eldivenler. Bunları giymeni istiyorum.

    Leş gibi koksa da giydim eldivenleri. Manevi değeri var ne de olsa.

    - Hadi aykut, bundan sonrası artık senin, derken hocanın gözleri dolmuştu. Gençliğini hatırladı zaar…
    ···
  9. 34.
    +8
    ilk rakibimi zorlanarak da olsa yenmiştim. Fare gibiydi muallakler köşeye kıstırıyorsun bi delik bulup kaçıyor karşından. ikinci ve üçüncü rakipleri de az zarar alarak harcadım fakat dördüncü dövüşte fazlasıyla yumruk yemiştim. Sağ gözüm şişerek görüşümü kapatmıştı. Bilincim kapanıyordu ağırdan hüloğğ…

    - Aykut beşinci dövüşe çıkabilecek misin?
    - Biz dövüşe çıkmasını da iyi biliriz.
    - Eyvah eyvah.
    - Çin lobisinin işleri bunlar.
    - Beşinci dövüşe çıkarsa öldürürler onu.
    - Biz kefenimizle çıktık bu yola.
    - Bilinci gitti, kendisini başkası sanıyor.

    Sonradan anlattıklarına göre burada bayılmışım.***
    ···
  10. 35.
    +2
    - aykut iyi misin?
    - biliyorsunuz, çinliler budi.. ahh başım..
    - kendine geldi.

    etrafıma göz gezdirdim, koğuşumdaydın, tüm millet de kıç kadar koğuşa doluşmuştu.

    - dövüş noldu?

    hepsi başını önüne eğdi.

    - hocam nerde?

    başları daha da eğildi.

    - lan biriniz cevap versin.

    sonunda rus söz aldı.

    - sen bayıldıktan sonra kimi dövüşe çıkaracağımızı tartıştık. biz çıksak yenilecektik bu kesindi, sonunda hoca tek şansımızın kendisi olduğunu söyledi. itirazlarımıza rağmen ringe çıktı ve... maalesef eskisi kadar güçlü değildi.

    istemsizce dolan gözlerimden, hocanın eldivenlerine damlıyordu gözyaşlarım. çinliler savaş istemişti, istediklerini de alacaklardı. hem de bu sefer hun ataklarına karşı diktikleri çin seddi de yoktu.
    ···
  11. 36.
    +2
    Savaş tamtamları çalmaya başlamıştı. Uyararak sessiz olmalarını istedim, düşünmeye ihtiyacım vardı. Çinlilere karşı geniş alanda avantaj sağlayamazdık, yapmamız gereken şey savaşı dar bir yere yıkmaktı. Adamlarımı gözden geçiriyordum, bunca kas, bunca karın kası bana bir şeyler hatırlatıyordu… bunun ne olduğunu bulmaya çalışırken adamlarım çinlilerin bir elçi gönderdiğini söyledi.

    - Söyleyin gelsin.

    Elçi, elinde hocamızın kafatasıyla içeri girdi. Dişlerimi gıcırdatsam da ses etmedim.

    - Merhaba aykut. Sana şefimizin seldıbını getirdim. Ne kadar güçlü olduğumuzu görüyorsunuz, dolayısıyla sizi haraca bağlama isteğimizi anlayı…
    - Bizim koğuşlarımızda olduğunu unutma, dedi eşcinsel nazilerden biri.
    - Nasıl olur da erkeklerin yanında eşcinseller konuşabilir?
    - Ancak nazi eşcinselleri, gerçek nazi erkeklerini tatmin edebilir.
    - Sözlerim kesindir aykut, bundan sonra bize haraç ödeyeceksiniz.

    Eşcinsele baktım, başıyla onay verdi.

    - Koğuşuma geldin. Hocamızın kafatasını yanında getirerek, eşcinsellerimize laf atarak, bizi haraca bağlamayı isteyerek bize saygısızlık ettin. Sana bundan sonra söyleyeceğim tek bir şey var. BURASI SPARTA!!!

    Atmosferin verdiği gazla herifin karnına okkalı bir tekme yapıştırdım. Mekanda çukur yoktu yanarım yanarım hala ona yanarım.
    ···
  12. 37.
    +2
    Elçinin işini bitirdikten sonra en iyi adamlarımı seçerek sıradan bir yürüyüşe çıkmışçasına ana koridora ilerledim. Gardiyanlar kalabalıktan şüphelenmemeliydi. Volta atmaya çıktığımızı sanıp kendi halimize bıraktılar bizi.

    Elçilerinin öldüğünü haber alan çinliler de çığlıklarla koridora ilerliyorlardı. Adamlarıma safları sıkı tutmalarını söyledim, sevabı bol olsun deyu. Saldırmayacaktık, elçinin intikdıbını almak için onların bize saldıracaklarını düşünüyordum. Bizim kas duvarımıza çarpıp açık bulamayan her bir çinli sinek gibi ezilecekti böylece. O sırada kambur, eciş bücüş bişey yanaştı yanıma.

    - Aykut abi, ben de savaşabilir miyim?
    - Sen kimsin lan?
    - Ben de sizin tarafınızdayım, tipime aldanma savaşabilirim.

    Kalbini kırmak istemedim şimdi yok yere öksüzün. Hem savaş öncesi yetim ahı almak iyi olmazdı.

    - Sık bakayım biceps’ini.

    Zorlanarak sıktı, pek bir şey yoktu.

    - Bu bicepslerle bizim aramıza girersen safımızda gedik açmaları kolay olur küçük dostum. Hadi şimdi git kenarda savaşı izle.
    Reddedilmek çok üzmüştü ucubeyi. Ağlayarak uzaklaştı. Herkesi aynı anda mutlu edemiyorsunuz bu hayatta.
    ···
  13. 38.
    0
    Çinliler karşımıza sıralanmıştı. Komutanları artık son gaz konuşmasını yapıyordu. Adamlarımın benden de aynı şeyi beklediğini fark ettim.

    - Bugün burda bulunmamızın sebebi, hocamızın intikdıbını almak arkadaşlar. Öldürdüğünüz her çinli, hocamızın mezarında daha huzurlu uyumasını sağlar. Gazamız mübarek ola kardeşler.

    Çinliler atağa kalkmış geliyordu. ilk posta uçan tekmelerle duvarımıza çarptı, ön saftaki adamlarımız duvara çarpıp yere düşen çinlileri toplayarak arkaya atıyordu biz de arkada iç dış gereken muameleyi çekiyorduk ibişlere.

    Böyle böyle, yarısını tükettik düşmanın. Gelmiyordu artık muallakler, biz ilerliyorduk ağır ağır. insanlardan oluşan bir biçerdöver gibi altımıza alıyorduk düşmanı. Gün ağardığında, ortalıkta çin ndıbına kalan tek şey, dün söylediğim çin yemeğinin kalmış paketiydi…
    ···
  14. 39.
    +4
    Olaysız geçen birkaç ayın ardından reis yeni bir haberle geldi.

    - Aykut duydun mu yeni adamı?
    - Yok kim?
    - iki çocuğu öldürmekten içeri almışlar, herif her hastalığı iyi ediyormuş.

    Allah allah? Vardım gittim koğuşuna, millet kapısında sıra olmuş. Geçtim yanına. Zebellah gibi bi herif.

    - Kolay gelsin kardeş.
    - Kolaysa başına gelsin.
    - Ya benim bele de bi bakacak mısın sana zahmet?
    - Öncesinde giriş yapmanız lazım kimlik numaranızla.

    Herife bak tezgahı kurmuş mis para. Çalıştırırlar mı lan seni burda?

    - Senin diploman nerde onu bi göster hele?

    iki kem küm’den sonra kabul etti muayene etmeyi. giberler olm adamı. Kanunsuz iş mi olur? Belimi sıktı falan baktım herif kendinden geçiyor, uzaklaştım yanından. Böğürmeye başladı bu, bir baktım ağzından börtü böcek kene saçıyor pekekent içine şeytan girmiş sanki. Aldım yandan demir bir sopa kafasına vura vura öldürdüm. Mikrop saçacak pekekent hapishaneye.

    Baktım yanda da bi herif fareyle oynuyor. Aldım elinden ezdim vik etti hamster. Veba getirecek o da hapishaneye, 2 çinlilerle uğraştık sirke çevirmişler caaanım hapishaneyi.
    .
    ···
  15. 40.
    +1
    5 yıl tüketmiştim bu amk hapishanesinde. Dile kolay, 5 yıl. Aynaya her bakışımda başka bir aykut görüyordum, hapishaneye giren adam değildi bu. düşünce tarzım değişmişti, çabuk sinirleniyordum artık her şeye. Bu durumda etkili olan bir diğer şey de gardiyanların ve hapishane yönetiminin üzerimizdeki baskısını artırmasıydı. Yeni bir kanun geçmişti, artık bahçede daha az dolanabiliyorduk. Yemeklerin kalitesi düşmüş, 3 kişiden fazla kişi dolaşmak yasaklanmıştı. Hapishane yönetimini eleştirmek de yasaktı öte yandan, kulaklarına giderse eleştiriyi yapan kişi ağır şekilde cezalandırılıyordu.

    Yine kafamda deli sorular, bahçede gezerken, birkaç köklü ağacın kesilmekte olduğunu gördüm.

    - Napıyorsunuz burda?
    - işine bak sen.
    Ulan zaten sinirim tepemde, bir de ters cevap veriyor hırpo.

    - Kardeş bak adam gibi soruyorum.

    Şöyle bir baktı, tanıyınca cevap verme gereği duydu herhalde.

    - Kantin yapılacak buraya.

    Gardiyanla tartıştığımı gören hapishane ahalisi yavaş yavaş çevremde birikmeye başlamıştı.

    - Ulan zaten içerde kantin var, ne diye bir tane daha yapıyorsunuz?
    - Ben bilemem, müdür içerde, ona konuş.
    ···
  16. 41.
    +7
    Arkamda ahaliyle bir hışım müdürün odasına çıktık.

    - Oo aykut toplamışsın ekibi.
    - Müdür bey, o ağaçları kesmeyeceksiniz.
    - Allah allah, sana mı soracağız?
    - Ulan zaten gölgesinde serinlediğimiz iki ağaç var bahçede, bırakın kalsınlar.
    - Ne güzel mescit yapılacak oraya ama?
    - Kantin değil mi?
    - Yoo müze.
    - Müze mi?
    - Belki de olimpik havuz yapılır canım.

    Adam bildiğin bizle taşşak geçiyordu.

    - Kardeş bak, zaten ağzını açanı hücreye atıyorsunuz, sinirler gergin daha da germeyin ortalığı.
    - Muhafızlar muhafızlar zütürün bu çapulcuları!
    - Sarayda mı sandın lan kendini? Yanına bırakmayız bunu senin.

    Odaya doluşan gardiyanlar yaka paça dışarı attılar bizi. Ya herro ya merro artık, ok yaydan çıkmıştı.
    ···
  17. 42.
    +7
    Gardiyanlara yakalanmamak için gece saatlerinde koğuştan koğuşa fısıldaşarak konuşuyorduk.

    - Abi iki ağaç kesilir, üç ağaç dikilir niye bu kadar önemsedin ki?
    - Mesele sadece ağaç değil kardaş, sen daha anlamadın mı?
    - Yarın bahçede eylem yapıyoruz, koğuştan koğuşa aktarın. Trend koğuş olsun.
    - Tamam abi.

    Kafamda değişik planlar kendilerini kabul etmem için kur yapıyordu. Yarın zor bir gün olacaktı.
    ···
  18. 43.
    0
    Bahçe saati geldiğinde dışarı çıktık. Öncesinde tembihlemiştim adamları gardiyanlara saldırmak kesinlikle yoktu. Haklıyken haksız duruma düşmemek lazımdı ne de olsa. Eylemimizi yapıp sessizce dağılacaktık. Megafonu aldım elime.

    - Bugün burada…

    Der demez gardiyanlar saldırdı üstümüze. Sürükleyerek zütürüyorladı bizi, açıkçası orada polisler her tarafından çekiştirmesine rağmen slogan atma yeteneğine sahip olan eylemci kızların ekgibliğini hissettim.

    Eylemimizi gerçekleştiremeden içeri tıkılmıştık yine. Başka bir çözüm gerekiyordu, tüm dünyanın ilgisini buraya çekecek bir şey…
    Hapishaneden kaçmak gibi…
    ···
  19. 44.
    0
    Yaklaşık 250 kişiydik, dolayısıyla topluca kaçmak çok zor olacaktı. Öncesinde tek başıma hapisten çıkarak etrafta neler olup bittiğini inceleyecektim. En yakın kasaba nerededir, demiryolu ne tarafta kalır… böylece hapishaneden kaçan adamları hızla etrafa dağıtabilirdim.

    Bunun için eleman’dan bir hülya avşar posteri ve çekiç istedim. Geceleri koğuşumun duvarında delik açıyordum gizlice, gündüzleri ise hülya avşar’la kapatıyordum deliği. Bir hafta içinde delik oldukça büyümüştü. işler tam yolunda gidiyor derken bir gün hapishane müdürü teftişe geldi koğuşa.

    - Bismillahi..
    - Kolay gelsin aykut. Ne okuyorsun.
    - Kuran okuyorum.
    - En sevdiğin sure hangisi?
    - Sübhaneke hep ayrı bir güzel gelmiştir bana.
    - Güzel, güzel. Abdestim olsa ben de okurdum da dokunmayayım şimdi. Bu poster ne?
    - Hülya avşar. Türk aktris.
    - Yaşlı lan bu karı. Ben alayım bu posteri sana kate upton getireyim.
    - Sağ olasın müdürüm, fantazim vardır kendisiyle askerden beri.
    - iyi sen bilirsin, hadi eyvallah.

    Huh, ucuz yırtmıştım.
    ···
  20. 45.
    +1
    Düşüncem şu yöndeydi, koğuşların kapısını otomatik olarak kapatan düzeneğin geceyarısında bozulmasını sağlayacaktık bir şekilde. Böylece tüm adamlar benim koğuşuma gelerek açtığım delikten tüyeceklerdi. Hazırladığımız sahte kimlikler ve yeni giysilerle de polise yakalanmadan kaçıp gideceklerdi amerika’dan.

    Bu elektronik işini kim yapar diye düşünürken mahkumlardan biri çıkageldi:

    - Ben bu düzeneği bozarım.
    - Sen kimsin?
    - Uydu tamirciliği yapıyordum sivilde. Beni düzeneğe ulaştırırsanız hallederim.

    işin esas çetrefilli kısmı düzeneğe ulaşmaktı. Sürekli gardiyan dikiliyordu başında. Eleman’dan bir tavla, bir torba da çekirdek istedim. Yanıma da tamirciyi alıp düzeneğe doğru yola koyuldum.

    - Selamun aleykum.
    - Yasak burası koğuşunuza gidin.
    - Çekirdeğimiz var ama?
    - O nedir?
    - Al ye bir tane. Dişlerinin arasında kıracaksın böyle.

    ilk çekirdeği yiyen gardiyan kutsal çekirdek döngüsüne girmişti. Tavlayı da kurdum tezgaha. Kaş göz ettim tamirciye, o da gardiyanın arkasına geçip işe koyuldu.

    - Beş üç geldi kapı alsana.

    Tamirci işine bitirdiğini belli edip tüydü arkadan. Ben de 3. Marsımı alarak bitirdim oyunu.

    - Kardeş koltuk altı sökülmüş giysinin. Hoppa hadi geçmiş olsun.

    Bu gece sondu artık. Biraz sonra o kapıdan son kez çıkıp yine…
    ···