Yaklaşık iKi sene önce dünyada bir hastalık yayılmaya başladı….
Önce bunun normal bir grip salgını olduğunu sandık….
insanlar soğuk kaptığını veya üşüttüğünü düşünerek hastanelere akın etmeye başladılar….
Fakat durum hiçte böyle değilmiş….
Kandırıldık…..
Sonradan anladık….
Milyonlarca kişi hastalandı….
Fakat ölmediler….
Hepsi yürüyenlere dönüştüler…
Beyinlerinin bazı kısımları sağlam kaldı fakat vücutları tamamen öldü…..
Amaçsızca etrafta yürüyen milyonlarcası vardı….
Dünya üzerindeki tüm hiyerarşik yapı çöktü….
Devletler, Hükümetler…..
Emniyetimizi sağlaması gereken kurumlar….
ORDU…..
Hepsi….
Dünyada çok az kişi hayatta kalmayı başardı…..
Hayatta kalanlarda kendi başlarının çaresine bakmak için türlü yollara başvurdular….
Kendi imkanları ile hayata tutunmak isteyenlerde oldu….
Hazır olanı toplayan TOPLAYICILARDA….
Çok yakın bir arkadaşım bunun TANRI’nın bir laneti olduğunu söylemişti…,
Başka bir açıklaması olamaz zaten….
TANRI BiZi UNUTMUŞTU RESMEN….
Adım AHMET BAŞBUĞ….
Bu lanet dünyada hayatta kalmaya çalışan eski bir ordu mensubuyum…
Mücadele ederken başka insanlarla tanıştık…
Başka hayatlar….
Sönen umutlar…
Yıkılan hayatlar….
Hayat maalesef her şeyi altın tabak içinde sunmuyor…
MADEM TANRI BiZi BU DÜNYADA BIRAKIP GiTTi…..
BiZDE KENDi DÜNYAMIZI KENDiMiZ KURTARIRIZ…..

evet arkadaşlar çok beğendiğiniz (bkz: ankara gün ışığı) hikayemizin ilk bölümünü bitirmiştik hatırlarsanız...
ikinci bölüm bu başlık altından yükselecek ve sizlerle buluşacak...
ilk partları bu gün okuyabileceksiniz diğer günlerde de bir önceki hikayemizin devamı niteliğinde hikayemizi devam ettireceğiz...
yerlerinizi alın...
arkanıza yaslanın ve ilk part için hazırlanın...

diğer hikayeler için
sağlam bir ajan hikayesi : (bkz: perdenin arkasındaki kişi)
marvel hikayeleri için : (bkz: inci sözlük marvel hikaye ağı)
her zaman ziyaretlerinize açıktır...

iyi okumalar...

Uzun zaman önce bulduğum bir günlük var..
Zamanla okunamaz hale gelmiş...
içindekileri temize çekip buraya yazıyorum...
adım ALi CEM...
Babamın anlattığına göre çok uzun zaman önce bir hastalık dünyayı bu hale getirmiş...
Annem yok...
Yürüyenler tarafından yok edildi...
Abimde TOPLAYICILAR tarafından öldürüldü...
Her yerde bu s.ktimin Zombileriden var...
HERYER ONLARLA DOLU...

22 AĞUSTOS 2016…..
PAZARTESi…
POLATLI….

3…..
2….
1….

Polatlı Yer Kontrol, Burası Yalnız Şahin 62,Kayıttayız……
Sivas üzerinde uçan bir AC-130 Lockheed uçağı ile telsiz bağlantısı kurdum bugün ilk iş olarak…
Günlerdir süren yoğunluktan dolayı günlüğe hiçbir şey yazamadım….

Karanlık bölgeye en yakın yer olan SiVAS 5.PiYADE ER EĞiTiM Tugay’ından günlerdir çok değişik bilgiler alıyoruz..
Söylediklerine göre yürüyenler karanlık bölgeden geldikleri zaman çok değişik davranıyorlarmış.
Koşabiliyor….
Ve sesleri duyabiliyorlarmış….
Günlerdir Polatlı’daki Topçu ve Füze Okulundayız. Artık buranın bir personeli haline geldik.
Beni muhaberatın olduğu grupta görevlendirdiler.
Burak ve Kutay bulunduğumuz yerin güvenliğinden sorumlu olan gruptalar…
Doğan elektronik işlerin olduğu kademe katında görevli.

Gölge her zaman benimle değil artık, eğitimlere başladı içindeki gerçek karakterini ancak bu yolla bulabilirmiş.
Hulusi’yi çok fazla görmüyoruz, sürekli araştırma görevlerinde olduğu için kendisi ve ekibi için ayrılan bölmeden çıkmıyor.
Rütbede aldı bu arada albay oldu kendisi.
- Yer kontrol şu anda kayıttayız….unsurları çağırabilirsiniz.
- Anlaşıldı 62….unsurlar gönderiliyor…
Plana göre iki helikopterin içinde yeni kesilmiş hayvanlar SiVAS DiVRiĞi tarafına bırakılacak ve oluşan kan kokusuna gelen yürüyenlerin tepkileri ölçülecekti.
iki tane UH-60 BLACKHAWK tipi helikopter girdi görüş alanımıza ve yukardan yere boynu kesilerek kanı iyice akıtılmış hayvanlar bırakılmaya başlandı.
Bir süre hiçbir şey göremedik.
Ne gelen vardı ne giden…

Sonra onları gördük….
Yürüyenler…..
Sadece beyninin bazı yerleri çalışan ama geriye kalan bütün organların işlevselliğini kaybetmiş ölüler….
Yerde yatan hayvanların üzerine normal şartlarda yürüyerek gelmeleri gerekirken….
Bu defa….
Koşarak gelmeye başladılar…..
Koşuyorlardı…..
Birbirlerini iterek koşuyorlardı….
Vahşi birer hayvan gibilerdi sanki…
Kesilmiş hayvanları dakikalar içinde parçalayarak yediler….

Tepedeki uçaktan sürekli bu olanları görüyor musunuz diye çağrılar geliyordu.
Kimse gözlerine inanamıyordu.
Burak’ın yanıma geldiğini fark etmemişim bile
“ ANASINI S.KiYiM….BU GÖRÜNTÜLER EŞ ZAMANLI MI ? “ dediği zaman farkettim.
Evet dedim ekrandan gözümü alamayarak….görüntüler şu an da canlı….
Koşuyorlar dedi Burak…evet dedim koşuyorlar…
O sırada arkamızdan başka bir tanıdık ses geldi.
Demek koşmayı öğrendiler dedi Hulusi….bu kötüye işaret……
Yalnız Şahin 62 bölgeden ayrılıyor dedi uçak ve bölgeyi terk etti.

Hulusi bunu yakından incelemeliyim diyordu elindeki kağıtlardan bir şeyleri incelerken.
O sırada her yerdeki hoparlörlerden “ TÜM BiRiMLER…YAKLAŞMAKTA OLAN BiRDEN FAZLA DÜŞMAN UNSUR GÖZLENDi….HERKES GÖREV YERLERiNE” anonsu geldi.
Burak silahını omzuna asarken “ BU OR.SPU ÇOCUKLARINI ÖLDÜRMEKTEN BiZ BIKTIK….ONLAR ÖLMEKTEN BIKMADILAR S.KTiKLERiM” dedi.
Dışarı çıktığımızda Kutay ile karşılaştık, elindeki kağıda bakarak konuşmaya başladı
“ GÜNEY TARAFINDAN GELEN 7 TANE MAKiNALI TÜFEK TAKILMIŞ KAMYONET VAR……SONRA KUZEY TARAFINDAN KASASI KAPATILMIŞ HALDE GELEN 3 TANE KAMYON VAR…..MUHTEMELEN iÇi ADAM DOLUDUR BUNLARIN…..SONRAAAAA HA EVET BiDE KUZEY BATI TARAFINDA YAYA OLARAK GELEN 20 KADAR SiLAHLI KiŞi VAR” dedi.
Kağıtları eline alan Burak…tamam dedi o zaman şu şekilde yapalım….

Güney tarafına şu bizim NSV’lerden iki tane koyalım, birini kuleye çıkarın biride aşağıda kalsın.
Sence iki tanesi bu gelen 7 kamyoneti alabilir mi Kutay ? dedi elindeki kağıtlara bakarken.
Kamyonetlerin durumları hakkında hiçbir bilgimiz yok….şasisi güçlendirilmiş araçlarda olabilir diyerek cevap verdi Kutay.
Tamam o zaman şöyle yapıyoruz NSV’lerden iki tane kalsın orada….ayrıca bir yanındaki kuleye M-248 HAFiF MAKiNALI TÜFEKLERDEN birini koy ve yanına yeterli miktarda mühimmat koy…..Kutay bak oraya aklı başında bi adam yerleştir geçen ki gibi olmasın…S.k gibi kalırız bak ona göre…

Tamam dedi Kutay….Adamları kendim seçicem bu sefer….
Burak kağıda bakarak devam etti..
ANASINI S.KTiKLERiM BiDE BUNU ÖĞRENDiLER…..KAMYONUN KASASINI KAPATMAK NEDiR LA ?
Bunun içinde şunu yapalım….o taraftaki kuleler varya ordaki silahlı adamlar kalsın….Kamyonların herhangi bir yerinde silah eklentisi falan yok dimi ? diye sordu burak…
Görünüşe göre yok…..dedi Kutay….
Tamam o zaman o kulelerdeki adamlar sabit kalsın yanlarına RPG-7 ve SMAW roketlerinden koy…..bide adamlara söyle kamyonun motoruna nişan alsınlar…kasasına değil…kamyonları durdursak içindekiler kolay hedef olur….
Geriye kalan o silahlı yayalar var ya onların işini de 120MM’LiK HY-1 YiVLi HAVANLAR ile hallederiz…..O taraftaki askerleri uyar silahlarını hazır halde tutsunlar….geriye kalanlar olacaktır mutlaka…kaçmalarına izin vermesinler

Eğer durumu kontrol edemezsek ESKiŞEHiRDEN hava desteği isteriz dedi.
Tamam diyerek Burak’ın elindeki kağıtları aldı Kutay ve hızla uzaklaştı….
Alarm sesleri bütün birliğin içinde çalmaya devam etti.
Ben yerime geçtim ve bütün telsizleri faal duruma geçirerek işime başladım…
Beklemeye başladık..
Adamların gelmesini bekliyorduk.
Bölgedeki toplayıcıların elebaşı sürekli değiştiği için her değişmede mutlaka bu tip saldırılara maruz kalıyoruz.
işin garibi adamlarda yürüyenlerden çekindikleri için geceleri dışarı çıkmıyorlar ve saldırıları sabah yapıyorlar.

Sonuna kadar çatışıyoruz, her zaman galip gelen taraf biz oluyoruz ama her defasında tekrar saldırıyorlar.
Kutay bunu bölgeden sürekli adam toplamalarına bağlıyor.
Yeni topladıkları adamlarla yeni saldırılar yapıyorlar, çekirdek kadro hiç değişmiyor ama emir altında piyon olarak kullandıkları kişiler sürekli değişim halinde. Durum böyle olunca saldırıların ardı arkası kesilmiyor.
Doğanın olduğu grup kulelere gece görüşü ve termal görüş özelliği bulunduran kameralar yerleştirdi. Bu sayede önümüzdeki ekranlardan sürekli olarak etrafımızı eş zamanlı izleyebiliyoruz.
ilk olarak kamyonetlerin geldiği taraf olan GÜNEY kulelerinden rapor verildi.

Merkez burası GÜNEY KULELERi haber verildiği gibi 7 ADET SiLAH EKLENTiLi KAMYONET şu an görüş alanımızda……..menzile girdiği zaman ateş edilecektir…..Bilginize…
Anlaşıldı dedim aynı zamanda kameraları izliyordum..
Kamyonetler ve kasasına takılmış makinalı tüfekler….
Hatta birisinde DOÇKA bile vardı..
Anlaşılan bu adamları biri sıkı gaza getirmiş ve saldıracakları yer hakkında en ufak bir bilgi bile vermemiş…
Atış menziline girdikleri zaman kulede bulunanlar tekrar bağlantıya geçip atışa başlayacaklarını haber verdiler.

Bunu haber verdikleri zaman zaten DOÇKA kulelerin olduğu yere doğru ateşe başlamıştı.
NSV’lerden direk karşılık verilmeye başlandı.
ilk atışta kamyonetlerden iki tanesi uçmuştu ve ateş devam ediyorlardı.
Yanlarındaki araçların kâğıt gibi parçalandığını gören diğerleri araçlarını terk ederek M-248’lerin menziline girerek kaçmaya başlamışlardı.
Makinalı tüfekten açılan ateşte sonucunda adamların parçalanan vücut parçalarını kameralardan canlı olarak izledik.
Son olarak DOÇKA taşıyan kamyonete ateş edilmeye başlanmıştı ki birliğin içindeki havan toplarının ateşlenme sesleri gelmeye başladı.

Yayan olarak gelen toplayıcılar menzile girmiş olmalıydı….
O taraftaki kameraları açtığım zaman ilk düşen havan toplarıyla kaçıştıklarını gördüm.
Yanımdaki asker haritadan bakarak telsizden sürekli havan toplarına koordinat veriyordu. Havan topu ile dağılan toplayıcıların üzerine kulelerdeki askerlerden sürekli ateş ediliyordu.
Sonra bir ara bir sessizlik oldu.
Kamyonlar geliyordu…..
Kameralardan görüyorduk gelenleri , kasaları olduğu gibi kapatılmış AS-950 markalı büyük kamyonlardı bunlar ve iki tanesi kalın duvarlara bir taneside ana kapıya doğru ilerliyordu.

Burak yanıma gelerek bu kamyonlar normal davranmıyor dedi.
Arkama bakarak neden dedim.
Şu ana kadar kasasındaki adamların çıkması gerekiyordu dedi ekranlara bakarak.
Kulelerden birindeki askerlere dürbün ile bakmalarını söyle dedi Burak ekranlardan kamyonları izlerken.
- Kuzey kule… gelen kamyonların kasalarında normal olmayan bir durum saptadınız mı ?
- Kontrol ediyorum……merkez….kamyonların kasalarında….şoförlerin olduğu yerden çıkıp kasalarına giren kablolar görüyorum…..kalın kablolar…

ANASINI S.KiYiM…..KAMYONLAR OLDUĞU GiBi PATLAYICI iLE DOLU…..PATLATIN ÇABUK ŞUNLARI YOKSA AĞZIMIZA S.ÇARLAR…..
Burak eline telsizlerden birini alarak PATLATIN LAN ŞUNLARI iÇiNDE TONLARCA PATLAYICI MADDE VAR diyerek bağırmaya başladı.
Kulelerdeki askerleri ellerindeki roket atarlar ile kamyonlara ateş etmeye ,etrafındaki kulelerden de şoförün olduğu yere ateş edilmeye başlandı.
Kamyonları kameralardan izliyorduk…
Sol duvarlara ilerleyen kamyon tozu dumana katarak çok büyük bir gürültü ile patladı.
Ardından sağ duvarlara doğru ilerleyen kamyon şoförün olduğu yere atılan bir roket ile patlamadan durdu.

Ana kapıya gelen kamyon hızlanmaya başlamıştı.
Kuledeki askerler kamyonun hızlanarak kapıya doğru geldiğini söylüyorlardı sürekli.
Eğer ana kapı hasar alırsa onarmak uzun sürebilirdi…üstelik bu şiddette bir patlama çevresine de büyük oranda zarar verebilirdi…
Kamyon kapıya yaklaşmıştı…
Kulelerden atılan roketler ile kapıya yakın bir mesafede büyük bir patlama ile etkisiz hale getirildi…
Patlama o kadar şiddetliydi ki kapıya nispeten uzak olan haberleşme merkezinde bile ayaklarımızın altındaki toprak titremişti ve o bölgedeki kameraların lensleri tuzla buz olmuştu….

Bölgeden herhangi bir görüntü elde edemiyorduk…
Bora Albay koşarak içeri girdi ve durum nedir diye sordu.
Düşman unsurları etkisiz hale getirdiğimizi…..kamyonları durdurmayı başardığımızı söyledim…..
Eline kâğıtları alarak incelemeye başladı ve sonra şu patlamayan kamyonu da kontrollü bir şekilde patlatın diyerek elindeki kâğıtlarla çıktı.
ADAM HiÇ ÖLÜ VARMI YARALI VARMI NE B.KLAR YEDiNiZ BURDA DiYE SORMADI LAN…dedi Burak.
Adam profesyonel dedim bende kim bilir bu şekilde kaç tane olay geçti başından.
Ortalık sakinleşince bir grup asker Kutay, Burak ve ben kamyonun yanına gittik.