anlatıyımmı sabahı gören tayfaa

o akşam panpalar, hayatımın tartışmasız en güzel akşamıydı, her tarafta elli yaş üstü adamlar kokonalar, yaş ortalamasını düşüren bi biz varız. tam kaptırdım kendimi panpalar, bu kadar kafa dengi, bu kadar mütevazi, bu kadar aşmış, bu kadar güzel bütün “en” leri bir bedende barındıran bu kıza aşık olmuştum. yani artık bunu itiraf etmiştim kendime. bıraktım kendimi zamanın akışına, o akşam nasıl bitti anlamadım. kısaca özet geçecek olursak panpalar, yine birbirimizin hayatına dair pek konuşmadık ama, birbirimizi çok iyi tanıdık. ben uzatmalı öğrenciyim, üniversitede okuyorum, daha da okuyacam amk, kız arkadaşım yok, inciciyim(bunu demedim amk), internet kullanırım tv seyretmem falan filan, o ise tam tersi lise bile okumamış. internet hiç kullanmıyor. cep telefonunu bile zorla almışlar türkiyeye geldiği için kitap okumaya bayılıyormuş, tv de bazı dizileri takip ediyormuş. bu arada dikkat ettim yazmamışım panpalar, kız kanada da yaşıyor ilköğretimi bitirince taşınmışlar liseyi okumaması meseleside bu, sanırım orda bazı yolları varmış ama kız zaten kendi istememiş. oturmuş kitap falan okumuş, resim falan çizermiş canı sıkılınca. akbil meselesinide sordum, değirmenin suyu bol bu belli ama hal böyleyken senin otobüste ne işin var bi de sabahın köründe, teyzesinde kalmış o gece, bu da aynen benim gibi sabah erken çıkarmış dışarı bazen, istanbulda bunu yapmaya bayılıyormuş, zaten binmemiş arabaya, kuzeninden almış akbili, içinde varmı yokmu bilmiyormuş. hatta aramamı bile beklemiş. anlattım bütün meseleyi tabi, muhabbet hep bunların etrafında döndü dolaştı. o akşam oradan çıktığımızda, beni eve bırakmak için çok ısrar etti ama ben kabul etmedim, taksimde bıraktı yine beni, atladım otobüse eve dönüyrom. bir kaç durak önce indim, biraz yürüyüp hava alıp yaşadığımın tadını çıkaracaktım. etiler durağında indim, yürümeye başladım, kaldırım taşlarının çizgileri umrumda değildi, basıp basıp geçiyordum o gece, sonra ilerde kaldırımın kenarına konmuş bi kola kutusu gördüm, o kadar mutluydum ki amk, normalde yere çöp atarken bile sıkılan ben koşup bi tekme savurdum dıbınakoduğumun kutusuna, içi doluymuş orrrrrrroooosspu çocuğu, tam içmedin ne bırakıyorsun ulan, nasıl bi açıyla vurduysam, içindeki kola boyumun bile üstüne kadar sıçradı, ağzıma yüzüme geldi amk. üstüm başım battı amk.

saat onu da geçiyor artık, neyse trafiğe kalmıştır herhalde, gelince arayacaktı ama ben mi arasam diye düşündüm, elimde telefon bekliyorum, dayanamadım aradım, isim hala irem otobüs amk, güldüm. aradım, stemkar bi sesle ya bulamıyorum dediğin yeri dedi, nerdesin ne var etrafında dedim, bi camii var burda dedi, tamam seni almaya geliyoorum dedim bekle camiin girişinde. gittim, uzaktan farkettim onu, hava soğuk kollarını bağlamış etrafına bakınıyor, canım benim biricik aşkım, sen ne yaptın bana böyle ya, başında hiçbirşey yok, üzerinde diz kapaklarının altına kadar uzanan bi pardesü, sade tek renk bi atkı, saçlar açık uzun, iki ince örgü, arkaya doğru birbirine bağlanmış. geçen iki abaza delecek gibi bakıyor amk, lan bu kadar sinirlendiğimi hatırlamıyorum, baka baka geçiyorlar, hemen yüzünü çevirdi, göz temasını kesti onlarla, o an birşey deseler dalacam, hızlandım hemen, sonra beni gördü, gülümsedi, hızla ona doğru yürüyorum, amk abazalarıda döndü baktı, hemen yüzlerini çevirip yürümeye devam ettiler, akıllı olacaksınız böyle, o da bana doğru yürümeye başladı koşar adım belli ki o iki herifle irtibatımı kesmeye çalışıyordu, bi baksalardı ya, neden boyle oldum şimdi ben, çok zoruma gitmişti ya, bu kıskançlık beni giber amk. neyse fazla uzatmayayım, line’a girdik, müthiş bi müzik, gittikçe kalabalıkşalan ortam, kan ter içindeyim, oturuyoruz, içiyoruz, sadece birbirimize bakıyoruz, içkilerin biri bitiyor diğeri geliyor. hepsini ben çekiyorum bu arada, kredi kartı bi gecede gibi tuttu, benim neyime bile demiyorum, hepsi gitsin amk, gittiği yere kadar. kafalar iyice hoş, bakışları baygın, huri kızı ya, budur kesin budur, lan sarhoş hali bi başka gibiyor adamı, şaşkınım bi yandan, beni dört extra zor çakır eder bu normal, hayvan gibi adamım, ya bu hatun, demekki uzun zamandır içici, beni toplasan üç senedir ya içerim ya içmem, son zamanlarda iyice arttı zaten. neyse kral bi grup, kral bi müzik, kalktı aniden, elimden tuttu çekti beni, hafif sahneye doğru yürüdük, önde o arkada ben, milleti yara yara gidiyoruz, onu gören pek tınlamıor ama beni gördüler mi açılıyolar hemen, vay amk, bu bedenin avantajını çok gördüm ama hiç bu kadar zevk vermemişti, tam ortaya değil ama sahnenin kenarında döndü sarıldı bana, sonra ayrıldı, deliler gibi dans etmeye başladık. amk hiç beceremem dans etmeyi, içimden geldiği gibi dans etmeye başladım, uff herşey mükemmel, kusur yok. baya bi dans ettik, ben çok hareket etmiyorm ama o çok terledi, yüzü parlıyor barın spotu yüzüne değdikçe, yüz hatları tuba büyüküstünü andırıyor bu arada panpalar. neyse ne kadar dans ettik bilmiyorum ama sonunda tuttu beni çıkardı dışarı, cebimden sigara çıkardım, yaktım bir tane, o içmiyor biliyorum, ama alkollüylen sigaranın tadı bi başka olur içen panpalar bilir, uzatıyım bi tane dedim, ters ters baktı, ağzımda yanan siraryı çekti, hemde ne çekiş, vay amk, on yıllık içiciyim boyle nefes almadım, sonra çıkardı ağzından sigarayı tekrar ağzıma taktı, ıslatmış namussuz, nefret ederim ama bu başka, baldan tatlı amk. hadi dedi gidelim, nereye diye sormadım bile, kolkola yürüyoruz istiklalde, bide kahkaha atıyoruz, bi koşuyoruz bi duruyoruz. galatasaray lisesinin ordan sola döndük, o zütürüyor, hiçbirşey umrumda değil, inandım ona, kolay güvenmem insanlara, gidecekse böbreğim dalağım gitsin amk, biraz yürüdük, bi anda karanlıkta dudaklarıma yapıştı amk, ufffff, ne his ya, bütün elektriğim bütün strasim, bütün birikmişliğim gidiyorrrr, çekti aniden dudaklarını, duramadım, tutamadım kendimi, çektim bi daha, bi daha yapıştım dudaklarına, yemek istiyoorum ya resmen, daha bi şehvetle yapıştı yosma, o kadar sıkmışım ki çekip içime geçirmek istiyorum...