1. 42.
    0
    ···
  2. 41.
    0
    ···
  3. 40.
    -1
    huurnun evladı senin ananı gibeyim okumayın beyler sizin kafanızı yıkamaya çalışıyor baksanıza türküm diyip eyleme gidiyor huur cocugu

    edit: devrimci huur cocugu daha geçen bi grup devrimcinin anasını gibtik arkadaşlarımla hepinizi gibecez huur cocukları
    ···
  4. 39.
    0
    emrah serbes lan bu, mükemmel yazıyor herif ya.
    ···
  5. 38.
    0
    @36 yarram anlattığın hikaye emrah serbesin romanıymış amk
    ···
  6. 37.
    0
    @35 sonuna kadar okumadın sanırım.bi hikaye bu.abimin şehit olduğunu falan anlatmadım. inandırma gibi bi çabam da olmadı.
    ···
  7. 36.
    0
    @33 ekşiden görmedim.
    ···
  8. 35.
    -1
    eğer yalan söylüyorsan allah belanı versin.
    ···
  9. 34.
    0
    http://ubormetengadanbiri...vatan-icin-sehit-oldu-siz adam yaş değiştirerek ölmüş beyler
    ···
  10. 33.
    0
    ekşiden çalmış bin

    http://www.eksisozluk.com...Cst+kattaki+ter%C3%B6rist
    ···
  11. 32.
    0
    Ütüyü aldım. Arkasından yaklaştım. Döndü.

    ‘‘O ütüyle ne yapacaksın?’’ diye sordu.

    ‘‘Hiç,’’ dedim.

    Gözlerim dolmuştu, kendimi daha fazla tutamadım.

    ‘‘Dönünce ara,’’ dedim. ‘‘Emlakçı tanıdıklar var, her türlü yardımcı oluruz.’’

    Bana uzun uzun baktı. Omuzlarımdan sarstı.

    ‘‘Ne oldu Nurettin? Sen böyle duygusal bir tip değildin’’

    ‘‘Değildim ama işte bu durum şimdi çok üzdü beni. Sen gidince canım çok sıkılacak. Yine yalnız kurt gibi kalacağım ortalıkta. Günler yüzüme tükürecek.’’

    Kendimi tutamıyordum bir türlü. Sıkıca sarıldı bana, ‘‘Ağla o zaman,’’ dedi. ‘‘Açılırsın.’’

    ‘‘Peki, ben ağlarsam Semih,’’ dedim. ‘‘Sana bunları yapanlar sevinmez mi?’’

    ‘‘Boş ver onları kardeşim,’’ dedi. ‘‘Kimin umurunda ki…

    Emrah Serbes

    not : sonunda da görüldüğü gibi "emrah serbes" adlı kişi yazmıştır bunu. benim abim falan şehit olmadı. okuyun istedim.
    ···
  12. 31.
    0
    Babam akşama eve girer girmez iki tokat attı bana. Beş sene sonra ilk defa el kaldırıyordu, amcamın oğlu anlatmış meseleyi. Babam ağbimin duvardaki resmine bakıp ağlamaya başladı, ‘‘Bundan sonra üst kata çıkarsan hakkımı helal etmem sana,’’ dedi. ‘‘Bizi düşünmüyorsan onu düşün.’’

    Gene yapayalnız kaldım. On beş gün dayanabildim, sonra babam dükkandayken çıktım yine üst kata. Semih eşyalarını topluyordu, her tarafta koliler vardı. ‘‘Ne oluyor,’’ dedim. Okuldan uzaklaştırma vermişler altı ay. Boşa kira ödememek için memleketine dönüyormuş. Seneye gelecekmiş.

    ‘‘Bu eşyalar niye ortalıkta, zütürmeyecek misin?’’

    ‘‘Taşıyamam. Arkadaşlara dağıtacağım eşyaları. Sen de bak, istediğini al. Filmleri sana bırakayım istersen.’’

    ‘‘Yok,’’ dedim. ‘‘Seyrettim zaten hepsini.’’ Kolinin birinde ütüyü gördüm, ‘‘Şu ütüyü versene bana,’’ dedim.
    ···
  13. 30.
    0
    Gittik. Şehrimizdeki ilk YÖK karşıtı eylem. 26 öğrenci, iki Kürt, bir Türk milliyetçisi, altmış çevik kuvvet polisi, yirmi özel güvenlik görevlisi ve her an müdahale etmeye hazır takviye esnaf kuvvetlerinin katılımıyla gerçekleşti. Polisler grubu çembere alıp ellerindeki biber gazlarını sıkmaya başlayınca herkesin gözleri doldu.

    `Öne çıktım, ‘‘Göz yaşartıcı gaz sıkmanıza gerek yok,’’ dedim. ‘‘Arkadaşlar zaten yeterince duygusal insanlar.’’
    `

    Polisin biri copunu kaldırdı. Hem de bana! Müthiş sinirim bozuldu, ‘‘O copu alırım bir tarafına sokarım bak,’’ diye bağırdım. ‘‘Ben şehit kardeşiyim! Sen kimsin lan bana cop kaldırıyorsun!’’ Polis afalladı bir an, copla birlikte donup kaldı. Arkasından iki üç polis daha geldi, konuşmaya fırsat vermeden vurmaya başladılar. Hangi birine dert anlatacaksın. Semih kolumdan çekip üstüme kapandı, dayağın çoğunu o yedi. Dayağı yedikten sonra amcamın oğluna şikayet ettim bizim üstümüzde bizzat çalışanları. Çevik Kuvvet memuru olan amcamın oğlu tanımaya çalışır gibi baktı bana, tanıyınca da, ‘‘Senin burada ne işin var Nurettin?’’ diye sordu.

    ‘‘Hiç. Arkadaşlara bakmaya geldim. Babama söylemezsen sevinirim.’’

    Öğrencilerin hepsini topladılar, beni bıraktılar.
    ···
  14. 29.
    0
    Bir gün mutfakta makarna yapıyordum. Evde dünyanın adamı vardı. Ortama lüzumsuz bir ciddiyet çökmüştü. iki saattir, ‘‘Yapalım mı yapmayalım mı?’’ tartışması vardı.

    Semih, ‘‘Bu ufacık yerde ne yapabiliriz ki?’’ dedi. ‘‘Kimse gelmez.’’

    Makarnayı süzerken, ‘‘Yaparız,’’ diye seslendim içeri. ‘‘Merak etmeyin.’’

    Kürtler, ‘‘Şu küçük Faşo kadar olamadın,’’ dediler Semih’e. Semih sinirlendi, ‘‘Tamam lan yapalım,’’ dedi. ‘‘Ama demedi demeyin.’’

    Yaparız diye atlamıştım ama ne olduğunu bilmiyordum. Salona girip ‘‘Ne yapıyoruz?’’ diye sordum.

    ‘‘6 Kasım.’’

    ‘‘6 Kasım ne?’’

    Yine güldüler. Alışmıştım artık bana gülmelerine, ben de güldüm. 6 Kasım’da Semih’in yanına gittim.

    ‘‘Ne yapıyoruz Semih,’’ dedim.

    ‘‘Eylem. Sen otur evde.’’

    ‘‘Hayır, ben de geleceğim.’’

    ‘‘Otur.’’

    ‘‘Ne eylemi?’’

    ‘‘Teröristlerin eylemi.’’

    ‘‘Çocuk mu kandırıyorsun, öğrenci onlar. ikisinin arasında fark var.’’

    ‘‘Baştan öyle demiyordun.’’

    ‘‘Olabilir.’’

    ‘‘Sen milliyetçi değil misin?’’

    ‘‘Hiç kuşkun olmasın,’’ dedim. ‘‘Özbeöz Türküm ve şanlı milletimin milliyetçisiyim.’’

    ‘‘Gelme o zaman.’’

    ‘‘Türklük şuur ve gururun bunu gerektirir Nurettin.’’

    ‘‘Geleceğim.’’

    ‘‘Neden?’’

    ‘‘Gelirim kardeşim, Allah Allah. Benim de arkadaş çevrem sonuçta, hepsini tanıyorum elemanların. Ayrıca siz çocukları ön saflarda kullanmaya bayılırsınız zaten.’’
    ···
  15. 28.
    0
    allah rahmet eylesin panpa
    ···
  16. 27.
    -1
    Annemle de ipleri attım. Gittim sahilde oturdum gün ağarana kadar, dalgalara baktım. Çırpınırdı Karadeniz’i söyledim. Gerçi deniz Marmara’ydı ama mühim olan duyguya girebilmekti. Gözlerim doldu, neredeyse beş sene sonra ilk defa ağlayacaktım. Çevreyi kolaçan ettim, kimse yoktu. Ama yumruğumu dişledim, tuttum kendimi. Teröristler uydu kamerasıyla fotoğrafımı çekerler Allah muhafaza, ondan sonra da ‘bu muydu lan ağlamıyor dediğiniz çocuk’ diye bir karşı propaganda başlatırlar hemen, sen en iyisi ağlama oğlum Nurettin dedim, sık dişini.

    Semih’le küsüşünce yaşamın bir anlamı kalmadı. Günler sakız gibi uzamaya başladı. Ne cinayet planları, ne bir ağız dalaşı, ne bir soğuk savaş atmosferi. Yalnızlık berbat bir şey, Kürtleri bile özlemiştim neredeyse. Dayanamadım, gittim kapısını çaldım. Öyle baktım boş boş. Sarıldı bana.

    ‘‘Özlemişim lan seni,’’ dedi. ‘‘Küçük Faşo, gir içeri.’’

    işte böyle barıştık, bir şey diyemedim girdim içeri, şeytan tüyü vardı şerefsizde. Biralarla, Avrupa sinemasıyla, geniş arkadaş çevresiyle, fıstık gibi kız arkadaşıyla kandırmıştı beni. Bu ne biçim memleketti böyle, muhabbet edecek tek arkadaşım vardı, o da teröristin biriydi.
    ···
  17. 26.
    0
    Anneme, ‘‘Çabuk silahı ver,’’ dedim. Vermedi. Bir bardak fırlattım kafasının üstünden, duvarda kırıldı. Başörtüsünün ucuyla ağzını kapatıp ağlamaya başladı. Üstüne yürüdüm.

    ‘‘Sen söyledin bana! Üst kata ne idüğü belirsiz biri taşındı, kesin teröristtir dedin.’’

    ‘‘Ne bileyim evladım, saçlı sakallı görünce öyle zannettim. Bana da komşular söyledi zaten. Ne bileyim, öğrenciymiş çocuk.’’

    ‘‘Öğrenci möğrenci fark etmez, etkisiz hale getireceğim onu, çabuk silahı ver.’’

    ‘‘Vermem.’’

    ‘‘Sen ne biçim şehit annesisin! Ağbimin cenazesinde de ayıldın bayıldın zaten, senin yüzünden teröristler bayram etti. Yazıklar olsun sana!’’
    ···
  18. 25.
    0
    ‘‘Ne yapıyorsun o ütüyle?’’ diye sordu.

    ‘‘Hiç,’’ dedim, bıraktım ütüyü. Birden, ‘‘Bana doğruyu söyle,’’ dedim. ‘‘Terörist misin?’’

    Güldü yine.

    ‘‘Gülmeyi bırak, bir sefer de adam gibi cevap ver, iki dakika delikanlı ol, rengini belli et. Teröristsen teröristim kardeşim de.’’

    ‘‘Değilim.’’

    ‘‘Kürt arkadaşların var ama.’’

    ‘‘Evet var, ne olacak?’’

    ‘‘Şerefsiz,’’ dedim.

    Ayağa kalktı, ‘‘Ne diyorsun lan sen!’’

    Yakasına yapıştım.

    ‘‘Benim ağbim sizin yüzünüzden öldü lan,’’ dedim. ‘‘Siz öldürdünüz onu!’’

    ‘‘Ben kimseyi öldürmedim.’’

    ‘‘Ağbim senin yaşındayken öldü. Bir ay vardı terhisine. Cenazesini bile göstermediler, paramparça olmuş.’’

    ‘‘Bilmiyordum Nurettin. Çok üzüldüm.’’

    Sustuk on dakika.

    ‘‘Sen kimden yanasın,’’ dedim.

    ‘‘Ben barıştan yanayım.’’

    Beynimden aşağı kaynar sular döküldü. ‘‘gibtir lan ne barışı,’’ diye bağırdım. ‘‘Ağbimin katilleriyle mi barışacağım! Kafama sıkarım daha iyi!’’

    ‘‘Bu savaşın sonu yok ama.’’

    ‘‘Olmasın! Sana ne! Senin keyfin yerinde tabii. Millet dağda savaşsın sen burada otur! Tembel herif! Vize haftası gelene kadar ders bile çalışmadın. Kız arkadaşın var, sarılıp yatıyorsun, günde kırk sefer öpüyorsun, kapıyı açmaya bile onu gönderiyorsun. Geceleri yurttan kaçıyor, senin yanında kalıyor, arkadaşları imza atıyor yerine. Yurt müdürünü aradım, şikayet ettim zaten.’’

    Yakamdan tuttu.

    ‘‘Sen miydin lan o ihbarı yapan. Vay adi şerefsiz! gibtir git!’’

    Vileda sapını kavradım.

    ‘‘Öldüreceğim lan seni!’’ diye bağırdım. ‘‘Ölü olarak ele geçireceğim lan seni!’’

    Sapı çekti aldı elimden, bir yumruk oturttu çeneme. Bıçağı o gün yanıma almamıştım, lanet ettim, çıktım gittim. Eve indim hırsla, sinirden titriyordum
    ···
  19. 24.
    +1
    ‘‘Tam faşoymuş bu,’’ dedi Kürdün biri. ‘‘Küçük Faşo,’’ dedi öbürü. O günden sonra adım öyle kaldı, Küçük Faşo aşağı Küçük Faşo yukarı. Kendilerine taktıkları gibi bana da bir kod adı takmışlardı.

    Kürtlerin ana dillerinde bölücülük yaptıkları bir gündü yine. Sinirim tepeme vurmuştu. Onlar gittikten sonra evin içinde sert bir cisim aramaya başladım. Bu sefer kesin öldürecektim Semih’i, hazır kız arkadaşı da yoktu, yalnız kalmıştık, aylardır beklediğim fırsat ayağıma gelmişti. Arka odada bir ütü buldum. Semih, Mali Tablo Analizi isimli saçma bir dersin fotokopi notlarını okumakla meşguldü, vize haftasıymış. Arkasından sessiz adımlarla yaklaştım, kafasına indirecektim dan diye, görecekti esas tabloyu, şanlı Türk’ün analizini. Tam vuracakken döndü. Çakal! Arkasında da gözü vardı sanki, o kadar gerilla eğitimi almış tabii, kolay lokma değil.
    ···
  20. 23.
    0
    hayal gücü ile 250 kilo kaldırır bu
    ···