Saat 12ye gelirken Burak beni dürtüp hadi gidelim geç oldu dedi, Ertuğrul baya ısrar etti kalın diye, Damla da aynı şekilde ama kabul etmedik. Burak Aylinle olsa sadece bu teklifi geri çevirmezdi de, çocuk olunca farklı oluyormuş bazı şeyler. Kapıya kadar geldiler ikisi de, sarıldık birbirimize orda.

D: Abi sen ne zaman dönüyorsun
K: 30unda
D: Gitmeden gelin tekrar bak, bunu saymıyorum hiç bir şey yapamadım
B: Daha ne yapacan
E: Harbiden, bir kaç saat durdunuz bitti gitti resmen. King gitmeden yine gelin, ben izin alayım o gün full takılalım dördümüz
K: Bakarız ya
B: Aynen hallederiz onu, görüşürüz

Ayrıldık evin ordan, yolun ortasında Burak beni dürtmeye başladı

K: Ne var amk dürtüyon ikide bir
B: Şuraya bak ne var
K: Nerde
B: Sokağın başında
K: Bişey yok ki orda
B: Nasıl yok, ben hayal mi görüyorum
K: Ne diyon ya
B: Köpekleri diyorum amk
K: Ha tamam var köpekler nolmuş
B: Başka yerden gidelim gel
K: Tamam da niye
B: Gel işte amk uzatma

Tuttu beni kolumdan başka sokağa soktu oradan yürümeye başladık, çok ısrar ettikten sonra söyledi, bunu burda köpekler kovalamış bir ara durduk yere, o günden beri korkuyormuş köpek görünce.

Biraz yolu uzattığımız için geç geldik eve, çocuk Aylinin kucağında uyumuş Aylin de film izliyordu eve girdiğimizde. Oturduk Aylinin yanına konuşmaya başladık, o sırada bana bir mesaj geldi, sesli mesajınız var şu numara bıraktı. Aradım dinledim sesli mesajı bir tane kız "King merhaba, ben Tuncayın kardeşiyim, müsait olunca beni arar mısın" demiş ve orada bitti sesli mesaj, iyi de ne alaka amk dedim Burağa bi dakika dursana diyip saat farkını düşünmeden aradım, baya bi çaldı tam kapatacaktım açıldı telefon

TK: Merhaba King
K: Merhaba
TK: Müsait misin
K: Müsaitim, buyrun
TK: Belki ne alaka diyeceksin ama Tuncayın zamanında belki de sana vermek üzere hazırladığı bir şeyi buldum, bir kağıt bu ve içinde bir şeyler yazıyor. Adresini ver istersen göndereyim sana
K: Ben şu anda yurtdışındayım, bir süre daha dönmeyecem. Ne yazıyor kağıtta
TK: Burada okumam uygun olur mu, sana göndersem sen okusan daha iyi olmaz mı
K: Şu an gerçekten yurtdışındayım ve onun elime geçmesi 2 hafta alacak minimum, dönme sürem de dahil buna.

TK: Tamam o zaman buradan okuyayım, sonra da gönderirim olur mu
K: Olur da, aklıma şey takıldı nerden buldun numaramı sen
TK: Tuncayın defterlerini karıştırınca buldum, anca buldum desem daha doğru olur.
K: Anladım, neyse oku sen dinliyorum.
B: Lan ne oldu
K: Bir saniye bekler misin
K: Tuncay abinin kardeşi telefondaki, Tuncay abinin ne zaman bilmiyorum artık bana vermek üzere hazırladığı bir şeyi bulmuş nerede bulduysa, adresimi sordu dedim ya duydun sen de yurtdışındayım falan
B: Ne alaka
K: Bilmiyorum, bekle hoparlörü açayım dinleyin siz de ama sessiz olun olur mu
A: Merak etme ses çıkarmayız
K: Orda mısın
TK: Evet evet burdayım
K: Şey nerde buldun sen onu
TK: Bursadaki evinde
K: Ne zaman buldun peki
TK: Oldu bir kaç gün, senin telefon numaranı aradım baya bi az önce de buldum, aradım direkt ama kapalıydı sesli mesaj bıraktım ben de
K: Yurtdışındayım ya, ondan kapalı demiştir veya senin hat yurtdışı giden aramaya kapalıdır, gerçi öyle olsa farklı söylerdi
TK: Bilmiyorum artık ne

Başla okumaya madem dedim, başladı.

- Kalbim teklemeye başladı iyiden iyiye, benim gitme vaktim gelmiş sanırım King. Umarım işler iyice kötüye gitmeden bunu sana verebilirim kendi ellerimle, eğer veremezsem de ne diyeyim, sağlık olsun. Seni o atari salonunda ilk tanıdığım zaman gözlerindeki yeteneği ve ışığı görmüştüm, o yüzden seninle iyi vakit geçirmeye karar verdim bir yerden sonra. Tahminlerimde de yanılmadım, gerçekten yeteneklisin bunu bana çok kez gösterdin. Eğer yarın bir gün ben bu lanet kalpten gidersem de yüzüne söyleyemezsem sakın KOF oynamayı bırakma diye, buradan söyleyeyim. Ne olursa olsun, önüne ne engel çıkarsa çıksın KOF oynamayı asla bırakma, resmi olarak ilk çıktığın turnuvada Asya şampiyonunu devirdin, Asya şampiyonu, şampiyon o adam kıta şampiyonu, bunu başardın sen. Ben çok büyük ihtimalle Dünya Şampiyonasını göremem bu şekilde devam ederse görsem bile yapamam, sen onu yapabilirsin. O oyunda senin eline su dökebilecek kişi sayısı üç, bilemedin beş altı kişidir şu anda. Pas tutturma kendine, oynamaya devam et. Sen bunu yapabilecek, Dünyanın en iyisi olabilecek potansiyele sahipsin, bu yüzden ne olursa olsun bu yolda yürümeye devam et ve önce kendine sonra bana güven. Böyle düşünüyorum ya, o kadar mutluyum ki tanıdığım birinin o oyunda bu şekilde yetenekli olmasından, keşke öz kardeşim falan olsaydın sen. Ben sana inanıyorum, çizgini asla bozmadan önüne geleni döv ve yoluna devam et. Kaybetsen de kazansan da sevildiğini asla unutma olur mu

TK: Burada bitiyor
B: King
K: Efendim
TK: Bunu sana göndereyim mi King

Verdim evin adresini

K: Yarın gönder
TK: Tamam o halde, kendine iyi bak
K: Sen de

Kapattım telefonu, ne konuşacak halim kaldı ne bir şey

Burakla Aylin bana bakmaya başladılar ama ben sadece boş boş etrafa bakmaya başladım.

A: iyi misin King
K: iyiyim
A: Emin misin
K: Ben yatağa geçiyorum, iyi geceler size
B: Tamam aga, güzelce uyu sen dağıldın çünkü şu an
K: Topla o zaman dağıldıysam, ne diyeyim ki

Kalktım yanlarından geçtim odaya. Bir kaç dakika geçti geçmedi Burak geldi, oturdu yatağa

B: Adama bak, ne düşünmüş neler yazmış nerden gelmiş aklına
K: Tuncay abi bu, delidir yapar
B: Ne düşünüyorsun yazdığı şeyler hakkında
K: Bilmiyorum
B: Söylediklerinde haklılık payı var biliyorsun dimi bunu
K: Biliyorum
B: Diyecek pek bir şeyim yok, aslında işin doğrusu ne diyeceğimi de bilmiyorum şuanda.
K: Deme bir şey boşver, hadi git yat sen de, ben uyuyacam şimdi
B: Ben seni tanıyorsam eğer gibseler uyumazsın bu gece
K: Bu kadar iyi tanımasan olmuyor mu
B: Olmuyor, neyse o zaman gittim ben bir şey olursa odayı biliyorsun, konuşmak istersen falan
K: Tamam aga, iyi geceler sana
B: Sana da ondan olsun, gerçi ihtimal vermiyorum ama

Kalktı çıktı odadan, uyuyamayacağımı bilecek kadar tanıyor beni. Gözlerimi kapatamıyorum ki nasıl uyuyayım diye söylendim bir süre, döndüm durdum yatakta bazı şeyleri düşündüm durdum hep. Herşey bir yana da, onu ne kadar çok özlediğimi fark ettim o an. Tıpkı Zeliha gibi, onu da özledim, fazlasıyla hem de.

Bu akşamı bitireyim, şayet Pazar günü izinli olursam yarın akşam o upuzun olan güne başlarım, zaten bu yazdığım günden sonra fazla bir şey yok. Eğer izinli değilsem de yapıcam bir şeyler o gün için.

iyi geceler herkese

Roman mı yazıyorsun pnp? Neredeyse 160 gün olmuş

hikaye bitmiştir diye rahat rahat okuyordum halen daha devam ediyormuş amk

Yarın evdeyim, bu gece biraz uzun olacak.

Bu gece için rez

Park edelim şuraya

rez

10-15 dakikaya çıkıyorum işten, bir yarım saat 40 dakikaya başlarım

7 Kasım

---

Uzun zamandan sonra ilk kez bu şekilde üstüme başıma dikkat ederek giyindim bir yere giderken, belki de sırf Aleynayı daha rahat ikna edebilmek için, bilmiyorum. Otogarda indiğimde Aleyanayı aradım.

K: indim ben
A: Güzel, ben de yoldayım geliyorum seni almaya
K: Harika, ne zamana burada olursun
A: Bilmem, 10 dakika sürmez sanırım, biraz geç çıktım evden kusura bakma
K: Yok canım ne kusuru olur mu öyle şey
A: Neyse, gelince görüşürüz
K: Bekliyorum bak
A: Az kaldı merak etme
K: Tamam, ben de bişeyler yiyeyim bari sen gelene kadar
A: Yeme, beraber yeriz
K: iyi peki sen bilirsin

Gözüm havaya çarptı, utanmasa yakacaktı güneş beni. Bursadan buraya gelene kadar 4 mevsim birden yaşadım sanki, Bursada felaket yağmur var diye montla geldim buraya ama durum tam tersi oldu. Oturdum yaktım sigaramı Aleynayı beklemeye başladım, bir dakika geçmedi bile Burağı aradım.

K: Müsait misin lan
B: Müsaitim söyle
K: Kocaelideyim ben
B: Aleynayla mı buluşacaksın
K: Yesssss
B: Konuştuğumuz şeyleri unutma, insan gibi söyle ne olacağını o da zaten durumu anlarsa kırmaz seni delirtirsiniz Senayı beraber
K: Ya ben artık onu düşünmüyorum, doğaçlama girecem bir noktadan sonra
B: Umarım bozmazsın her şeyi, planın sağlam da işte bir kısmı baya kırıcı olur karşıya
K: Bilemiyorum işte, bozmazsam iyi, doğaçlama takılcam
B: Neyse bakalım, yanında mı kız
K: Yok aga bekliyorum hala
B: Tamam, görüşürüz bir şey olursa haber verirsin
K: Tamam aga eyvallah, dikkat et kendine
B: Deplasmandasın, sen de dikkat et

Deplasman lafına nedense baya bi güldüm olduğum yerde, aslında haklıydı ama işte. Burak kapattıktan bir kaç dakika sonra Aleyna aradı beni, nerdesin diye sordu, çıkıştayım dedim. Bu yandan girip peronların oraya gitmiş, tamam kapat geliyorum dedi, çok geçmeden geldi. Canlı canlı görünce bi şaşırdım, fotoğraflarında göründüğünden çok daha güzel ve sevimli bir yüze sahipti Aleyna.

A: Hoşgeldin
K: Sen de hoşgeldin
A: Gel önce bir şeyler yiyelim, sonra takılırız. Kaça kadar buradasın
K: Bilmiyorum ki, bir bakalım akşama doğru bir arkadaşı ararım sorarım müsait mi diye, müsaitse kalmamın sakıncası olup olmayacağını sorarım, gel kal derse bugün buradayım
A: Vaay arkadaşında mı var burada
K: Var tabi olmaz mı
A: Vay be, iyiymiş he sevdim bunu

O anlık gelen bir şeydi, aklımda hiç öyle bir şey yoktu aslında ben akşam dönerim diyordum. Nedense aklıma Tayfun girdi, bir kaç saat takıldıktan sonra arayabilirdim aslında onu

Saat 11e geliyordu kahvaltımızı bitirdiğimizde. Çıktık oturduğumuz pastaneden, yürümeye başladık yoldan. Aleyna gülmeye başladı

A: Nerden çıktı bu buluşma fikri
K: Bilmem, bayadır konuşuyoruz bi yüzünü göreyim dedim, kötü mü oldu bana sorarsan hayır
A: Yok canım kötü olmadı da ne bileyim, bir garip yani. Facebooktan bakmadın mı hiç fotoğraflarıma yüzümü görmek için
K: Baktım da ben canlı canlı bu kadar tatlı olduğunu bilsem çoktan buluşalım derdim sana

Kızardı biraz

A: Teşekkür ederim
K: Gerçekten öyle bak
A: Ne diyeyim ki, sağ ol. Bak şurda güzel bi park var oraya gidelim mi
K: Olur, sen biliyorsun buraları ben değil, güzel diyorsan güzeldir gidelim oraya

Sustuk bir süre, geldik parka oturduk Aleyna beni süzmeye başladı.

K: Ne oldu neye bakıyorsun
A: Hiç, Kübranın anlattığı gibi birisin sadece onu anladım şimdi
K: Nasıl yani
A: Yüzünden kimseye zarar vermeyeceğin belli oluyor, bu sabah içimde bir şüphe vardı acaba gitsem bir şey yapar mı veya yapmaya kalkar mı diye, o şüphe uçtu gitti
K: Bana dokunmayana ben dokunmam, ama eğer rahat olmayacaksan şu an kalkıp gidebilirim sıkıntı değil, 1 saat gördüm yeter yani, darılmam da
A: Otur oturduğun yerde, gitme bir yere
K: Pekala, öyle olsun bakalım
A: Sesin, konuşman, mimiklerin çok güzel yani ne bileyim, Sena senden neden ayrıldı
K: Uzun hikaye
A: Bak Senayı senin kadar ben de tanıyorum belki senden bile uzun süredir tanıyorum, istersen anlat eğer hata ondaysa veya sendeyse o ayrılma olayında söyleyeyim
K: Ben Senayı 13 senedir tanıyorum
A: 13 mü, ben de 12 hemen hemen aynı süredir tanıyoruz
K: Ben 1 yıl fazla tanıyormuşum
A: Anlatacak mısın, yabancı biri değilim bence konuya, seni de seneler önce gördüm çünkü okulun orada

Alinin bize yaptıklarından başladım, en son beni vurmasında bitirdim.

K: O olaydan sonra ben hastanedeyken ayrıldık işte, insan az bi bekler dimi hastaneden çıkmamı
A: Bunu kime anlatırsan anlat sende hata bulmaz, sende hata bulanın kafasında sorun vardır. Gerizekalı Sena
K: Öyle işte ayrılma sebebimiz o. Ben o kadar Aliyle uğraştım, o ne yaptı biliyor musun en son
A: Ne yaptı
K: Benim bir arkadaşım var yarı Türk, onunla sevgiliymişiz gibi davrandık onun yanında ama Sena ile ayrıyız ha, o da bunun üstüne gitmiş Aliyi aramış barışmak istiyorum demiş, halbuki Aliyi de kandırmış.
A: Aa nasıl kandırmış, nasıl Aliyi aramış onca şeyden sonra
K: Ali o günün akşdıbına geldi Bursaya, biz Senanın yanından gittikten sonra Sena Alinin kasıklarına tekme atmış gitmiş yanından
A: Aklı sıra aynısını sana mı yapmış
K: Evet, ama Aliyle yapması işleri karıştırdı biraz, sonrasını boşver. Dedim ben de bunun acısını senden çıkartmazsam adım King değil
A: Sen ne yapacaksın
K: Bilmiyorum işte, onu düşünüyorum. Yardıma ihtiyacım var sanırım biraz
A: Ne gibi bir yardım, yapabileceğim bir şeyse yardımcı olayım
K: Boşver ya
A: Söylemezsen darılırım bak, söyle hadi

K: Şimdi yanlış anlama beni yapacağım şeyi söylüyorum, birini bulmam lazım yanımda sevgilimmiş gibi davranacak, özellikle Senanın yanındayken, gözüne soka soka. Tanıdığı biri, yakın bir arkadaşı olması çok daha iyi olabilir. Düşünsene aşık olduğun çocuğu samimi olduğun arkadaşlarından biriyle görüyorsun
A: Senanın yapısını bilemem ama ben öyle bir şey görsem sanırım ağlarken ölürüm nasıl olur bu diye, ben çok duygusal ve hassas birisiyim o konuda
K: Öyle yani yardım dediğim şey o, bakalım arıyoruz birilerini
A: Sen benden bunu istemeye gelmedin dimi buraya
K: Hayır, ne alaka
A: Ne bileyim birden buluşalım demen falan
K: Lan hayır be, kaç sene önce tanıştık bi yüzünü göreyim dedim anlattığıma pişman etme lütfen
A:(Güldü) Şaka yapıyorum, hemen de kızıyorsun
K: Bu nasıl şaka ya
A: Özür dilerim kızdırdıysam
K: Yok kızmadım da, yersiz bi şakaydı, sorun yok

Aleyna telefonunu cebinden çıkarırken "Sen çok aptalsın Sena" dedi, yaklaştı bana başını omzuma koydu fotoğraf çekti ve benden Senanın numarasını istedi

Hiç düşünmeden verdim.

A: Gönderdim Whatsapptan, çift çizgi oldu iletildi mesaj. En son 3 dakika önce çevrimiçiymiş zaten, görür birazdan
K: Niye yaptın bunu
A: Benden başkasını bulamazsın bu şekilde, az biraz da olsa yardımım olur belki.
K: Gerek yoktu
A: Sen kendi ağzınla dedin yardıma ihtiyacım var diye

Aleynanın telefonu çaldı, Sena arıyor.

A: Açayım mı, arıyor
K: En son ne zaman konuştun Senayla
A: Hatırlamıyorum hiç, eski numarası var bende bu yeni numarasıymış yeni numarasıyla hiç konuşmadık, belki 2-3 sene olmuştur
K: Aç ama hoparlöre ver ben de duyayım ne diyecek
A: Ben ne diyecem peki ona
K: Soru üstüne soru soracak muhtemelen, aklından ne geçiyorsa onu söyle hiç önemli değil
A: Bak açıyorum
K: Aç aç

Gülmeye başladık