1. 276.
    0
    O günden sonra, hiçbir şey için izin almadım babamdan.
    ···
  2. 277.
    0
    Annemden zaten izin almama gerek olmuyordu. Bilirsiniz, çoğu anneden izin almak daha kolaydır. Sırnaşırsınız, öpersiniz, bi şekilde ikna edersiniz. Ama biraz önce bahsettiğim “baba” figürü o kadar serttir ki, özellikle erkek çocuklar için, bunları yapmaktan kaçınırsınız.
    ···
  3. 278.
    0
    işte ben bu baba figürün yenmeyi başarmıştım. Zihinde başlar her devrim.
    ···
  4. 279.
    0
    Kendi küçük devrimimi tasarlamaya başladım. Nasıl davranacaktım? Kolay bir iş değildi kuşkusuz, ama yapmaya mecburdum. O yüzden, nereden başlayacağımı düşünmeye başladım. Ve burada, tabii o zamanlar bilinçsiz bir şekilde, toplumun erkeklere verdiği avantajdan yararlanmaya karar verdim: Gece dışarı çıkabilme özgürlüğü. Önce bununla başlayacaktım.
    ···
  5. 280.
    0
    ilk günlerde, akşam saat 9- 10 gibi eve gelmeye başladım. Babam, “neredeydin?” diye sorunca, her seferinde “dışarda” demeye başladım. içimden o kadar çok gülüyordum ki. Sonra, bunu çeşitlendirmeye başladım.
    ···
  6. 281.
    +1
    burda mısınız gençler?
    ···
  7. 282.
    +1
    reserved biraz beni anlatıyo panpa 2. sayfadayım babamı pek sevdiğim söylenemez okula gitmeden okumayı öğrenmişim nasıl olmuş bilmiyorum karne günü heycanım olmadı hiç babam karneme bile bakmadı sınıftakiler kalma geçme hesabı yaparken ben takdirle eve döndüğümde yüzüme bile bakmıyodu neyse panpa devam et
    ···
  8. 283.
    0
    @228 hepimizden bir parça var panpa, incidekilerin çoğunun babasıyla problemi vardır diye düşünüyorum. eyvallah, devam ediyorum.
    ···
  9. 284.
    +2
    “Kiminleydin?” “Arkadaşlarla.”

    Hangi arkadaşlar?” “Erkek”

    Adları yok mu?” “Var.”

    “isimleri ne?” “Hasan, Hüseyin, Ali, Veli ne fark eder.”

    “Lan düzgün cevap versene” “Veriyorum ya. Hadi iyi geceler” diyip, odaya gidiyodum.
    ···
  10. 285.
    +1
    Saçma soruya, saçma cevap.
    ···
  11. 286.
    +1
    Sonra, dışarıya çıkarken bir şey dememeye başladım. “Ben çıkıyorum.” Eğer, “nereye” diye sorarsa, yine başa dönüyordum: “dışarıya.” ilk birkaç gün söyleniyordu, sonradan baş edemeyeceğini anlayınca, bıraktı peşini. Ben de, planımın bir sonraki aşamasını devreye soktum:
    ···
  12. 287.
    +1
    Gece eve geç gelmeye başladım. 1’den önce eve dönmüyordum. Eğer uyumamışsa, yine tek diyalog: “Nerdeydin?” “Dışarıda.”
    ···
  13. 288.
    0
    Bu, böyle böyle baya devam etti. Tabii, o ara hayatta en sevdiğim şeylerden birin de denem şansını bulmuştum: Alkol.
    ···
  14. 289.
    0
    Geceleri arkadaşlarla sahilde oturup bira içerdik. Ortaokuldayız tabii, bi yere gidecek durumumuz yok. Anca, tuzlu fıstık + bira yapıp, efkârlı muhabbetler yapıyoruz. Herkes bir şeyler anlatıyo, bense iyi bir dinleyiciyim. Dinleyip mantıklı yorumlar getirince, herkes derdini bana anlatmaya başladı. Bu da, hayatımda kendimle ilgili sevdiğim bir özelliği beraberinde getirdi: iyi bir dinleyici olmak.
    ···
  15. 290.
    0
    Etrafınıza bir bakın, herkesin bir derdi, anısı, fıkrası, hikayesi vs. var. Peki, kaç kişi gerçekten dinliyo karşısındakini? Ben söyliyim, düşündüğünüzden daha az kişi. Aslında, dinler gözüken kişilerin çoğunun aklında iki şey vardır: Ya kendi anlatacağı şeyi düşünüyordur ve sıranın kendisine gelmesini bekliyordur (Ya o da bi şey mi, benim başıma bak ne geldi; evet, hatta benim hala kızıma da şu olmuştu gibi) ya da başka bir şey düşünüyordur. O zamanlarda verdiği tepkilerden anlarsınız zaten. (Hı hı, evet evet, tabii kanka ya aynen gibi) Ancak, ben gerçekten dinliyordum, hala da dinliyorum. insanların, dinlenilmeye ne kadar muhtaç olduklarına, gerçekten kendilerini dinleyen birini bulduklarında neler anlattıklarına inanamazsınız.
    ···
  16. 291.
    0
    Ben de, bundan oldukça keyif alıyordum. Karşımdaki insanı gerçekten tanıdığım anlardı bunlar. Maskelerin düştüğü bu anlarda, o kişilerin gerçek kimlikleri ortaya çıkıyordu. Bakmak ve görmek arasındaki fark gibi, ben de bu sayede karşımdakine bakmıyordum, onu gerçekten görüyordum. Bu bana inanılmaz bir haz veriyordu.
    ···
  17. 292.
    0
    Ama ben anlatmıyordum.
    ···
  18. 293.
    +1
    Herkes derdini anlatırken, ben geçiştiriyordum.

    “Ee kanka, sen anlatsana nasılsın” “”iyidir yaa, nolsun.”

    “Ailenle durumlar nasıl?” “iyi yaa, aynı.”

    “Sevgilinle durumlar ne alemde” “Aynı şeyler işte, boşver.”
    ···
  19. 294.
    0
    Bu muhabbetlerle geçiştiriyordum. Anlatmak mı istemiyordum, yoksa utanıyor muydum? Bilmiyorum. Tek istediğim, kendimi bırak, başkalarının dertlerini çözmekti. Belki de, kendimi böyle rahatlatıyor, dertlerimden, huzursuzluğumdan bu şekilde kaçıyordum.
    ···
  20. 295.
    0
    Ama artık anlatan taraf benim.
    ···