/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 76.
    +24 -2
    5 Şubat 2001

    Türkiyeye döndüğüm günden itibaren görev alamıyordum. Ertuğrul Ağabeyin yanında oturup bekliyordum sadece. Nişanlımın ailesi iyice baskıyı arttırmıştı evlilik için en azından gün alın öyle yapın böyle yapın diye, evlenemeyeceğimi biliyordum.

    Vatanı geldiğim günden beri hiç görmemiştim. Nişanlısına yurt dışında işim var diyip gitmişti. Ertuğrul ağabeye sorsam bile cevaplamadı. Ay olmuştu neredeyse, büyük bir görevde diye düşündüm. Dikkat çekmemek için çalışıyor gibi yapıyordum ama bir mesleğimde yok sayılırdı.

    Görev bekliyordum fakat ses seda da yoktu. Faridin söyledikleri aklıma takıldı. Devlet seni de bırakacak, harcayacak diyordu. Aslında böyle çok olay vardı fakat devlete biz kayıtsız şartsız bağlanmıştık. Sonunu düşünmemiştik bazı şeylerin.
    ···
    1. 1.
      0
      rez 31. sayfa
      ···
  2. 77.
    +25
    20 Haziran 2001, Çarşamba *

    Vatan dönmüştü. Yanında bir çocuk vardı. Neyin nesi neyin sesi bilmiyordum. Tek bildiğim üniversiteden yeni mezun olmuştu. Kendisine bir yerde görev yaptın mı diye sorduğumda Galatasaray-Juventus maçında görev aldım sadece demişti. 98 yılında. Daha detaya girdiğinde Juventusun kendi yemeğini bile getirmediğini filan konuşmuştu. Onun gibi birçok kişi tribünlere girmiş.

    O maçı herkes bilmez. Çok sıkıntıydı hatta ben yanlış hatırlamıyorsam bir helikopter hazır bekletilmişti olası bir ohal durumunda. konu terörist başıydı. Çok sakat bir maçtı kısaca.

    Sevmiştim çocuğu, genç yeni. Ertuğrul ağabey artık bizimle çalışacağını filan söyledi. Aslında Ertuğrul Ağabeyin komuta ettiği sadece biz yoktuk, çok fazla kişi vardı fakat biz sadece izin verdiklerini tanıyorduk. Zaten Vatan ve ben tanışıyorduk. Bu çocuk ise piyasaya yeni çıkmıştı.
    ···
  3. 78.
    +23
    13 Ağustos 2001

    Ertuğrul Ağabey bizi çağırıp bir şeyler olacağını, hazırlanmamız gerektiğini Amerika'nın Türkiyeyi de oyunun içine sokarak Irak'a girmek için bahane uyduracağını filan anlattı. Irak'a her an gidecekmiş gibi hazır ol dedi. Tamam mı, tamam.

    Nişanlımın babası beni çağırmıştı konuşmaya gittim el mecbur. "Oğlum ne zaman evleneceksiniz, yaşınız geliyor. Sanki erteliyormuşsun gibi." dedi. Haklıydı. Erteliyordum. Kem küm etsem bile tavrını koymuştu. "Evlenmeyeceksen oynama kızımla." dedi. Bu olay çok farklıydı. Ne Irakta keskin nişancılık yapmaktı ne de Lübnanda amerikan ajanı öldürmekti. Her şeyden fazlasıydı.

    En başından hata yapmıştım ben. Nişanlanmayacaktım. Tüm sevdiklerimin hayatından sonsuza kadar çıkmam gerekiyordu. Yapamadım. işte Ağustosta farketmiştim. Ben sevdiklerime yarar değil zarardım. En azından o zaman zarardım. Benim duygularım kişiler üstüne değildi.
    ···
  4. 79.
    +22
    16 Ağustos 2001

    Ertuğrul Ağabey ile dertleşiyordum. "Ağabey beni dış göreve göndermen lazım. Uzak durmam lazım, göz önünde olunca şüpheleniyorlar." dedim. "Kendini kandırmanın işe yaramayacağını öğrenmişsindir. Bugün ertelemesen, seni göreve göndersem ki benim böyle bir yetkim yok. Bu ay değil, 5 ay sonra yine gündeme gelcek. Nereye kadar zütüreceksin işi?" dedi.

    "Ağabey bahsetsem bu işlerden?" dedim. Bakışları değişti. "Bunu ben ne sen söyledin, ne ben duydum." dedi. Çıktım gittim. Ayrılmak lazımdı. Umutlandırmamak lazımdı ama nasıl? Cidden uzun süre olmuştu. Uzun süre nişanlı kalmıştık. Karşısına çıkıp sevmiyorum desem inandıramazdım.

    Geçerli bir yalan bulmak lazımdı. Vatan'ın yanına gittim. Oda aynı şeyleri yaşıyordu. "Bir gün evlenebiliriz şehirler bize tamamen verilirse. Yine de aylarca gidip evimize dönemeyeceğiz." diyerek gerçekleri yüzüme vurmuştu. Evlenmek, sevilmek bize göre değildi.
    ···
  5. 80.
    +24
    9 Eylül 2001

    El-Kaidenin bir operasyon içinde olduğunun bilgisini almıştık. Ertuğrul Ağabey güldü. "Büyük ihtimal en kalabalık yerde bombayı patlatırlar. Amerika engel olmaz buna." demişti. Zaten o günler Saddam hakkında iyice El-Kaideye destek veriyor vs vs diye iftiralar çıkmıştı. Güzel bahane olacaktı.

    Bizim aldığımız bilgiyi Amerika'da alabilmiştir. "Irakta mı olacak eylem?" diye sordum. "Bilmiyorum." dedi Ertuğrul Ağabey, yeni çocuk "Bir tane saldırı olacağını sanmıyorum, Dünyayı ikna etmeleri gerekiyorsa eş zamanlı 2-3 saldırı olması lazım. Amerika böyle bir şeye kolay kolay izin vermez." dedi.

    Biz yine de hazırdık. Akşam eve dönerken kızın babası ile karşılaştım. "Kararını verdin mi?" diye sordu. Düşündüm bir süre, "1 haftaya kadar kararını vermiş olarak gel karşıma, adam gibi." dedi çekti gitti. Bende gittim eve yattım.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervasyon
      ···
  6. 81.
    +20
    11 Eylül 2001, Salı **

    Dünyanın dönüm noktasının olduğu gün belki de, Ertuğrul Ağabeyin üst üste aramasıyla uyanıp yanına gitmiştim. "Irak sınırına gönderileceksin." dedi. Tamam eyvallah dedim sadece. Zaten tüm Dünya'nın ayağa kalktığı bir olay vardı ortada bizde etkilenecektik belli.

    Benim kafama yatmayan şey şuydu. Biz almıştık böyle bir saldırı olacağı haberini, Amerika'da almıştı büyük ihtimalle. Nasıl bu kadar büyük bir güvenlik zaafı verdiler? Aklım almıyordu. Çok sıcak günler, aylar, yıllar bekliyordu bizi bunu anlıyordum.

    Eve bile uğrayamadan sınıra gönderildim. Belimde bir silah, başka hiçbir şey yok. Yeni çocukta benimle birlikte olacak. Şırnağa gittik. "Ağabey anladığım kadarıyla Kerkük ve Musul için Irağa bizde gireceğiz. Amerikaya yem etmemek için." dedi.

    O zamandan kesinleşmişti aslında Amerika'nın Irakta yapacakları.
    ···
  7. 82.
    +20
    12 Eylül 2001

    Silopi, Uludere, Çukurca yanıyordu resmen. Hazır kıta bekliyoruz. Haberleri de alıyoruz. Çukurcaya şu kadar asker gitmiş, Silopiye şu kadar. Tanıdık bir yüz arıyorsunuz. Yok. O kadar çok asker, görevli var ki sizin gibi.

    Çok hareketli gördüm oraları, hiç o kadar hareketli görmemiştim. Belli bir şeyler olacak. Amerika intikam yeminleri ediyor. Bulacağız şöyle yapacağız böyle yapacağız. Bedel ödeteceğiz. Şimdi Amerika nereden girecekti Irağa biz bunu düşünmeye başlamıştık. Bizim üstümüzden geçmeleri de gerekiyordu. Musul ve Kerkük için boynumuzu eğeriz diye düşündüm.

    Ertuğrul Ağabeyden mektup gelmiş bana şifreli yine. Çözdük şifreyi. Her an hazır olmam gerektiğini Irakta ki karakollardan birisinin bana Musul ve Kerkükte ki Türk sayısını bildireceğini söylemiş kısaca. Yani, Amerika girerse Irağa elimizde Türk nüfusunun sayısı olsun diye garantiye alıyoruz işi.
    ···
  8. 83.
    +23
    21 Eylül 2001

    Olayların daha süreceği belli olunca beni geri çağırdılar. Yeni çocuk kaldı. Gittim istanbul'a, Ertuğrul Ağabey pek bir dertli. "Yok kesinleşti, sadece tarihi kesin değil." dedi. "Ağabey engelleme şansımız yok mu bunu?" diye sordum. "imkansızla eşdeğer. Bu kadar güvenlik zaafını vermez bunlar. Planlı." dedi.

    Kimse görmemiştir o zamana kadar Amerikadan öyle bir güvenlik zaafı, hak verdim. "Ne zaman olur?" diye sordum. "2002 ortası veya sonu girerler." dedi. "Bizim tutum ne olacak?" diye sordum. "Bizim üstümüzden girmeleri lazım. Meclis karar verecek. Geçmezse... " dedi durdu.

    Anlamıştım az çok, iyi şeyler olmayacaktı ne ülke için ne bizim için. "Hayırlısı olsun ağabey. Ben eve gideyim." dedim. Çıktım eve gidiyorum. Habersiz ortadan kaybolmuşsun. Aklından binbir yalan geçiyor, hangisini söylesem diye düşünüyosun. Birini ileri atıyorsun, devamında ne derler diye düşünüyorsun beyninde konuşmayı canlandırıyorsun o sırada nişanlımın babası ile karşılaştık.
    ···
  9. 84.
    +16
    21 Eylül 2001

    "Nişanı attık biz oğlum, bu kadar sorumsuzluk olmaz." dedi çekti gitti amk öyle kaldım. Biraz ilerledikten sonra düşünemeden gittim koştum tuttum adamı kolundan. "işim vardı. Yurt dışında çıktım yoksa istemeye gelecektik." dedim. "Aileninde haberi yokmuş. Benim kızımla oynamazsın." dedi kolunu çekti gitti.

    Kaldım öylece eve yürüme şevkim kaçtı. O gece yürüdüm. Düşündüm. Aslında bir nevi iyi olmuştu. Boş hayallerden kurtulmuştum. Benim hayatımda toz pembe yoktu. Simsiyahtı. iyi oldu diye düşündüm. Amerika Irak'a girdikten sonra bana uyku yoktu. Bir de evliliği mi düşünecektim?

    Rahatlamış hissettim. Yapacak bir şey yoktu. Gittim eve sessizce girdim yattım sabaha karşıydı. Sabah gürültüyle uyandım annem ortalığı yıkıyor oğlum gelmiş neredesin merak ettim diye. Bir yandan üzgün, nişan işini anlatıyor. "Biliyorum." dedim sadece donuk bir sesle.
    ···
  10. 85.
    +20
    5 Ocak 2002

    Eski nişanlımın, nişanlandığını haberini almıştım. Ertuğrul Ağabeyde biliyordu konuyu. "Bizim görevimiz evlenmek değil. Bunu biliyorsun. Kimse seni zorlamadı unutma sen girdin buraya. Bende gençken senden farklı değildim." dedi. Haklıydı, ben seçmiştim. Bizim görevimiz vatanı korumaktı, vatana aşık olmaktı.

    "Haklısın ağabey." dedim. Vatanın yanına gittim. "Şaşırmadım, bende yakında senin durumunda olacağım. En başında yapmayacaktık bunu." dedi. Haklıydı da, erkenden evlenecekti kız.

    Kendime yediremiyordum ama kabul etmekten başka çaremde yoktu. Kızın hayatını kendi hayatımla birlikte mahvedemezdim. Zor işti. Evlenenler olsa bile aylarca babasını göremeyen çocuklar, gece birlikte uyuduğu adamı sabah yanında bulamayan kadınlar. Her an ölüm haberini bekleyen bir aile. Tetikte büyüyen çocuklar. Yapamazdım bunu.
    ···
  11. 86.
    +24
    7 Mart 2002

    Kız evleniyordu. Evlendiği çocuğu araştırmıştım uzun süre, babasının işinin başına geçmiş. Okuduğu okulda ki sicili bile temizdi. içim bir nebze de olsa rahatladı. O akşam evlendiler. Bense içim içimi yiye yiye dolandım.

    Aklımda vatan vardı aslında, bilincimi kaybedip adımlarıma daldığım zaman düşündüğüm tek şey ıraktan bize sıçrar mıydı? Sonra kendime gelince aklım düğün olduğuyla meşgul oluyordu.

    Yapacak bir şey yoktu. Seçimimi yapmıştım. Kabullenmekten başka bir şey gelmezdi elden. Ben bu hayatı seçmiştim.
    ···
    1. 1.
      +8
      Devlet sana bir bilgisayar bir de iyi internet bağlamıyor mu ajan olmadığını düşündüğüm ama süper anlattığı için cem yılmaz filmleri gibi takip ettiğim abim
      ···
  12. 87.
    +74 -1
    Burada olanlar kendisini gösterebilir mi?
    ···
    1. 1.
      +1 -3
      Burdayız Gardaş
      ···
    2. 2.
      +3
      Beklemedeyim
      ···
  13. 88.
    +32
    2 Haziran 2002

    Sınırda güvenlik hat safhaya çıkarılmıştı. Artık geliyorum diyordu savaş fakat nasıl yapacakları hakkında bir fikrim yoktu. Ertuğrul Ağabey bir şekilde bizi ikna edecekler diyordu sadece. 2002 çok durgun geçiyordu. Zaten 2002 Türkiyesinde siyasetten başka bir şey olmamıştı.

    16 Temmuz 2002

    Ertuğrul Ağabey beni acilen çağırdı. Yanına gittiğimde ateş küpüydü. "Her şey hazırlandı, 3 Kasımda erken seçim var. Gerekli kişiler seçilecek. Kendini hazırla, aileni sevdiklerini uzun süre göremeyebilirsin." dedi.

    3 Kasımda erken seçim olacaktı. Sonra da Amerika'nın Irak'a girişi ile her şey hareket kazanacaktı. Vatan nişanlısı ile ilişkisini bozmuştu. Bir nevi savaşa kendisini hazırlamıştı oda.

    Yeni gelen çocuk ise sessiz sakindi. Görevden gelmişti. Kendi halindeydi. Sessizliği bana huzur vermiyordu ama neden sessizsin diye hesap soramıyorduk. Böyle şeyler, bu tip insanlar anormal değildi bu iş için.

    Ağabey dedim, TBMM'den geçmesi gerekmiyor mu bu erken seçimin? Evet dedi geçmesi gerekiyor ama bu karar alındıysa ya geçecek, ya geçecek. Sekmez. Bir şeylerin planını yaptılar. Engelleyemiyoruz.
    ···
    1. 1.
      0
      29 Haziranda dünya kupası 3. sü olmuştuk atlamışsın
      ···
  14. 89.
    +24
    3 Kasım 2002

    Seçimler tamamlanmıştı. "Sence nasıl oldu Ertuğrul Ağabey?" diye sordum. "Savaş kesinleşti." dedi sadece donuk bir sesle. "TBMM'den tezkere geçirecekler." dedim. "Evet." dedi sadece "Engelleyebilir miyiz?" diye sordum. "Tüm siyasetçilerin kafasına tek teker sıkarsan engellersin. 250 den çok evet çıkacak. 250 kişiyi öldürebileceksen buyur." dedi.

    "Tezkere geçerse Irak'a asker sokarız, iyi olmaz. Bizim savaşımız değil, sokmazsak amerika bizden intikam alacaktır." dedim. "Elimiz kolumuz bağlı, savaşı engelleyemedik." dedi Vatan. "Denediniz. Bilmediklerinizde var." dedi Ertuğrul Ağabey.

    Savaşı engelleyememiştik sadece geciktirmiştik. Er ya da geç gelecekti. Burnumuzun dibinde bitecekti.
    ···
  15. 90.
    +22
    9 Ocak 2003

    Artık planlar bitmiş planları uygulama zamanı gelmişti. Televizyonu izliyorduk. Uçağımız düşmüştü. "Ertuğrul Ağabey, bizim görevimiz ne olacak, girecek miyiz Irak'a?" diye sordum. "Ordu sokmasa bile sizin girme şansınız var." dedi. Yani bireysel olarak Irakta bulunacaktık, sadece biz değil her ülkeden illa ki en kötü bir ajan savaşın ortasında bulunacaktı.

    Bizde büyük ihtimal girecektik. "Irak dayanamaz fazla Amerika girerse." dedim. "1,5 ayda biter iş." dedi Ertuğrul ağabey, yeni çocuk sakindi. "Amerika savaşmaz, satın alır. 1,5 ay sürmez." dedi. Sonra devam etti. "Bizim 1 aylık savaş için Irakta bulunmamız yanlış." dedi. Kafamı sağa sola hayır anlamında salladım. "Amerika Irağı 1 ayda işgal edecekte. 10 yılda çıkmaz." dedim.
    ···
  16. 91.
    +27
    7 Şubat 2003

    Apartopar çıktık, havaalanında birisi rehin almış 3 tane hostesi. Önce bize gelen haber uçak kaçırmaydı ama öyle olmadı Ankara-istanbul arası sefer yapan uçaktaydı adam. 3 Hostesi rehin almış şov yapıyordu. Bizde apar topar çıktık.

    Özel kuvvetler gelmiş, tim hazır. Adam kendi isteği ile teslim olmazsa iş uzamadan operasyon yapılacak. O yıl başka bir olay daha oldu, uçağımızı kaçırmışlardı. Bundan cesaret aldılar sanırım, tabii biz uçağın kaçırıldığını sonradan öğrendik.

    Biz olaya girmedik. Normal vatandaş gibi olayı gözlemledim, acil bir durum olursa müdahile edecektik. Yürüyüşünden bakışlarından bizim gibi olduğunu düşündüğüm kişilerde vardı. Herkes hazır kıta bekliyordu. Özel kuvvetler bize gerek bırakmadı, aldı adamı. O günde öyle bir aksiyon yaşamıştık. Savaş için gün sayarken hostes rehin alma olayları ile uğraşıyorduk.
    ···
    1. 1.
      0
      Değiştir
      7 Şubat - Türk Hava Yolları'nın (THY) TK 143 sayılı Ankara-istanbul seferini yapan A-310 Airbus tipi yolcu uçağında bulunan Ali ilker Urbak adlı bir kişi, uçak Atatürk Havalimanı'na indikten sonra 2 hostesi rehin aldı. Eylemini 2 saat sürdüren Urbak, yapılan operasyonla ele geçirildi.
      ···
  17. 92.
    +28
    1 Mart 2003 ***

    işte bugün, terörün yeniden ayaklandığı gündür. Şuan başımızda olanlar bas bas bağırmışlardı o gün "Evet." diyin diye, 1 Mart Tezkeresi geçmesi lazım diye. Geçmedi. Irak'a bizim üstümüzden giremezler dedik. 4 oy daha evet çıksaydı geçecekti, 264 evet çıktı. Salt oy çıkmadı.

    O gün işte Ertuğrul Ağabey ilk kez bu kadar tedirgindi. "Amerika terörü yeniden diriltecek." dedi. Şuan başımızda olan RTE o gün ben sizi uyardım, anlamadınız şimdi çekin cezanızı dercesine cümleler sarf etti. (Başbakan değildi A.G başbakandı o zaman.)

    Ertuğrul Ağabeyi çok çaresiz görmüştüm. "Yavaş yavaş yok oluyoruz. Sadece biz değil ordu ve poliste tehlikede. Bir şeyler yapmak lazım fakat adımız vatan hainine çıkacak." demişti. Bense artık işlerin çok ciddileştiğini anlamıştım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Ayraç iyi hikaye
      ···
  18. 93.
    +27
    10 Mart 2003

    Abdullah Gül'ü istifa etmesi ile başlayan gün. Ahmet Necdet Sezer'de kabul etti istifayı. Kendilerine en yakını başbakan yapacaklar diye geçirmiştim içimden, Abdullah Gül, görevi RTE'ye bıraktı. Savaş başladı başlayacak ve bizde üst üste yönetim değişiyordu. RTE yeni başbakan oldu bu olaylardan sonra. Ne olduğunu çözemeyecek duruma gelmiştim. Tek bildiğim bir şey vardı, bu kadar olay tesadüf değildi altında çok şey yatıyordu.
    ···
  19. 94.
    +27 -1
    20 Mart 2003***

    Amerika Irak'a girmişti Kara harekatı başladı. Ailemle vedalaştım o gün. Ne olduğunu anlayamadılar. Çıktım gittim Ertuğrul Ağabeyin yanına, "Sen Serdarla birlikte Irağa gireceksin, benle Vatan istanbulda saklanacağız. Fazla vaktimiz yok, içeri alınabiliriz. Her şeyi hesaplıyorlar. Yollarına taş koyduğumuzu öğrenmeleri yakın." dedi.

    Kısaca vatan haini ilan edilmeme az kalmıştı. Silahlarımızı aldık, Irağa dağlardan girecektik. Serdar yeni çocuktu hafif heyecanı vardı ama vatan için gözünü kırpmazdı. "Ağabey biz Irakta ne yapacağız?" diye sordu. "Türkleri koruyacağız. Türk sayılarını alacağız." dedim.

    Amerika tek başına değil BM ile girmişti Irağa düşmesi çok basitleşecekti Irağın, zaten iran ve körfez savaşında Irağı tuzağa çekip gücünü azaltmışlardı. "Kaç gün kalacağzı ağabey ırakta?" diye sordu. "Bilmiyorum belki ay, belki yıl." dedim.
    ···
    1. 1.
      +2
      olaylar olaylar ekşın başlıyo hadi yaz panpa
      ···
  20. 95.
    +21 -1
    23 Mart 2003

    "Ağabey devletin haberi var mı burada olduğumuzdan?" diye sordu. "Bilmiyorum." dedim. "Sen Irakta bulundun mu hiç?" diye sordu. "Bulundum." dedim. "Nasıl?" diye sordu. Cevap vermedim.

    Etrafı inceliyordum. Irak iyice cehenneme dönecekti. Süleymaniye'de bir tane askeri birliğimiz vardı. Büyük ihtimal sayıyı onlar bildirecekti. Yanımda telsiz vardı. Ertuğrul Ağabey ile konuşmaya başladım.

    "Ağabey burası yaklaşık 48 saat sonra cehenneme döner, adamlar dalga gibi her yere yayılmaya başlamışlar. Halk korkuyor. Karşı koyan güçte yok. Sayıları çabuk öğrenmemiz lazım." dedim.

    Cevap gelmedi. 5 dakika sonra. "Gerekli işlemleri yaptım, beni bilgilendirmeye devam et. Gerekli sayıyı almışlar. Bize ulaştıracaklar." dedi.

    içim rahatlamıştı. Erbildeydik. Halkın tepkisinden, hainlerden anladığım kadarıyla Irak 1 ay bile dayanmayacaktı.
    ···