/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    +24
    26 Eylül 2000

    Yine nişanlım ve ailemle vedalaşıp en son Ertuğrul Ağabey ile görüşüp Ahmet El-Hassan kimliğim ile Lübnan'a doğru yola çıktım.

    27 Eylül 2000

    Lübnandaydım. Bu sefer farklı olacak şeyler vardı. Iraktakinin aksine silahı bir yerden temin etmeyecek kendim bulacaktım. Beyrut iyi yerdi de bazı sokaklarında sorun vardı. Oralara gidip silah temin edecektim. Özellikle çok tehlikeli olan yerleri vardı. Yine bir otele yerleştim. Şehrin haritasına göz gezdirmeye başladım.

    28 Eylül 2000

    Bir araba kiralayıp şehirde gezmeye başladım. Bulmam gereken isim Salih Fariddi, adresi belliydi, kumaş alıp satıyordu. "Bu adamla ne işimiz var anasını satayım?" diyerek aramaya başladım bu adamı. Abdul Karim caddesine dümdüz giderken, Nasrallah yoluna saptım. Dümdüz devam ettim bir süre, dümdüz ilerlerken karşıma hiç görmediğim bir kavşak çıktı. Sağa sola baktım. Girsem çıkamazdım. Dümdüz devam ettim. Nasser yoluna girdiğimde sokaklara bakmaya başladım. Nasser yolunda giderken sağa saptım. Küçük bir caddeye indim, caddeden yine sağa saptım ve Al Bonian sokağına girdim. Burada bir yerde olması lazımdı.

    Salih Farid yazmıyordu ama bir kumaşçı vardı. Zeki birisi olduğunu düşündüğüm için girip soruşturmayacaktım ben şunu şunu alacağım diye anlama şansı vardı. Sokak birazda olsa büyüktü. Arka sokağında hastane vardı, kısaca karışıktı. Beni farketmesi zordu.
    ···
    1. 1.
      +1
      Bir yerden mi kopyalayıp yapıştırıyosun yoksa ciddi ciddi bu kadar imla kurallarına düşkün müsün
      ···
  2. 52.
    +22
    28 Eylül 2000

    "Ulan kim bu lavuk?" diye soruyordum durmadan kendime, harbiden kimdi bu? Neden takip ediyordum. Sonradan aklıma bana yol gösteren adam geldi. Bir Türk olabilir miydi acaba? Türk olsa neden takip ediyordum ki?

    Bir şekilde Salih Farid'in kim olduğunu anlamam ve izlemem lazımdı. içeride gözlüklü bir adam vardı ama güneş gözlüğü tarzında bir şey değil. Normal gözlük. "Bundan başka kumaşçı yok, bu herhalde." dedim, göz gezdirdim yoktu. "Bu o zaman diye düşündüm."

    Akşama doğru bir şeyler atıştırıyordum ne giren vardı ne çıkan. Boş boş bir şeylerle uğraşıyordu. "Bu adam hiç mi sıkılmaz?" diye düşündüm. işin en garip yanı bende sıkılmıyordum. Adamı izliyordum sürekli, ilk gün ters bir şey olmadı adam kapattı dükkanı çıktı erkenden. Yayan olarak takip ettim. Bir eve girdi. Çok dikkat çekmemek için arabaya dönüp otele geçtim uyudum.
    ···
  3. 53.
    +25
    29 Eylül 2000

    Erkenden sokağa girip beklemeye başladım. Bekle Allah bekle, bekle Allah bekle ne gelen var ne giden. Kuşkulanmaya başlamıştım. O sırada ezan sesi duydum. "Cumayı burada kılmakta varmış." diyip arabadan indim. Ben gelene kadar dükkanı açar diye düşünüp camiye gittim.

    Bizden biraz farklıydı adamların namaz kılışı. Araplar ile aramızda ki farkı ilk kez burada anladım. Biz her şeyi kurallı nizamlı yapıyorduk, adamlar kafasına göre yapıyordu. Cuma bitti çıktım. Çıkar çıkmaz Salih Farid'in cami çıkışında 2 tane adamla görüştüğünü gördüm. Adamlardan bir tanesi hiç araba benzemiyor, diğeri ise arap gibiydi.

    Süzmeye başladım. "Adam kaçmamış, Cuma olduğu için açmayacak dükkanı." diye düşünüp takibe başladım. Adamlarla bir şeyler konuştuktan sonra dükkanına doğru yürümeye başladı. Adamları mı takip etsem, Farid'i mi takip etsem kararsız kaldım. "Farid'i takip edeyim çıkar kokusu." diye düşünüp arabaya geçtim. Dükkanını geçte olsa açmıştı. Akşama kadar bir şey olmadı. Akşamda erkenden kapattı gitti dükkanı, yine yayan olarak takip ettim.

    Yaklaşık 10 dakika yürüdük. Bir okulun önünden gerçeken arkasını döndü, o sırada okul dağılmıştı. Okuldan bir çocuğun yanına eğilip velisi gibi davranmaya başladım.
    ···
  4. 54.
    +23
    29 Eylül 2000

    Bir şey anlamadı, takibi sürdürdüm. Issız mahallelerde yürüyorduk. Kalabalık tamamen yerini ıssızlığa bırakmıştı. Silah temin edip etmeme konusunda fikirsizdim. Görevim ani bir şey olursa müdahile etmekti, bunun için silah lazımdı fakat ani bir şey olacak gibi durmuyordu. Kendime güveniyordum, kendimi korumamı gerektirecek bir duruma getirmeden dönecektim fakat tedbiri de elden bırakmamak lazımdı.

    Bir benzin istasyonunda durdu. Etrafına baktı. Duvarın arkasına attım hemen kendimi. Yine sabah ki iki adamla bulumuştu. Bir süre konuştular. Sonra iki adam arabaya binip oradan uzaklaştılar.

    Salih Farid ise benim olduğum yere doğru geliyordu. "Dönüş yolunu nasıl hesaplayamadım. Beni bir kez daha görürse şüphelenir." diye düşündüm etrafıma baktım yüksek bir duvar vardı. Duvarın üstünden atladığım anda bir evin bahçesine düştüm. Köpek havlamaya başladı.
    ···
  5. 55.
    +25
    29 Eylül 2000

    Çok geçmeden elinde av tüfeği ile bir adam çıktı. Bense yerden kalkmaya çalışıyordum. "Yanlışlıkla düştüm. Çıkacağım." dedim. Belki de hayatım boyunca uydurduğum en saçma yalandı. Adam bağırmaya başladı. Duvarın bir tarafında Salih Farid yürüyor idi, diğer tarafında ben kafama silah dayanmış adama bakıyordum.

    Köpekte havlıyordu. "Hırsız." diye haykırdı adam. "Yanlışlıkla düştüm. Şimdi çıkıp giderim, silahını indir." diye uyardım. Adam korkmuş bana bakıyordu. Sanırım hırsızlık vakaları çok oluyordu. Silahını indirecek gibi değildi, köpek havlamaya bu bağırmaya devam ederse Salih Farid ne oluyor diye bakar mıydı acaba duvardan? Bu adam beni öldürürse şimdi görev başarısız olacaktı. Hadi öldürmedi polise zütürdü. Yine başarısız olacaktı. Bir şeyler yapmam lazımdı.

    O sırada adam kafasını köpeğine doğru çevirdiğinde beline doğru hamle yaptım birlikte yere düştük. Parmağımı tetiğin arka kısmına sokup adama kafa attım yerdeyken, tetiğe basmaya çalışıyordu. Parmağımda ki baskıdan bunu hissediyordum bir kafa daha attım. Silahı zor bela alıp uzağa fırlattım adamı bayıltana kadar vurmaya devam ettim. Köpekte çıldırmış gibi havlıyordu.
    ···
  6. 56.
    +20
    29 Eylül 2000

    Adamın belini kontrol ettim silah filan yoktu. Geldiği yerden evine girdim. Evi aramaya başladım kabataslak, silah yoktu. Banyoya girdim. Bir ustra gördüm. Onu alıp evin çıkışına doğru yürüdüm. Bir kadınla karşılaştım. Kadını kenara itip evin kapısını açtım ve mahalleye çıktım. Tam çaprazımda benzinlik vardı.

    Terlemiştim. Normal bir insan gibi gözükmeye çalışarak dükkanın sokağına doğru yürüdüm. Arabayı oradan çıkarmam gerekiyordu. Oradan da otele geçip bir duş alacaktım. Kendime gelmek istiyordum. Adımlarımı hızlandırıp sokağa girdim. Arabaya bindim ve otele doğru sürmeye başladım.

    Otele gittiğimde o gün olanların hepsini not ettikten sonra kafamı soğuk suyun altına soktum ardından uyudum.
    ···
  7. 57.
    +24
    30 Eylül 2000

    Arabayı kiraladığım yere gidip arabayı değiştirdim, başka model, başka renk araba kiralayıp eski arabanın ücretini ödedim. Sokağa girdim. Dikkat çekme olasılığım biraz daha azalacaktı.

    Yine inceliyordum, adam normal işinde gücünce birisi gibiydi. Artık gidip temasta bulunacak, iletişime geçecektim. Bu şekilde devam etmeyeceğini düşündüm. Bir şekilde konuşmalıydık.

    içeri girdim. "Selamun Aleyküm." dedim elimden geldiği kadar aksanımı değiştirerek. Konuşmaya başladık. Saçma sapan sorular soruyordum. En sonunda bana ciddi ciddi bakarak "Buralı mısın yoksa buraya sonradan mı geldin?" diye sordu. "Ailem buralı ben burada büyümedim." dedim. Kafasını salladı. "Sen?" diye sordum.

    "Burada olmak zorundayım." dedi. Kafamı sallayan bu sefer bendim. "Hayat şartları." dedim bir kaç sipariş verip dükkandan çıktım. Adam bir ajandı da, Türk müydü? Hiç benzemiyordu. O günde takip ettim yine evine gitti. Bende otele gidip düşünmeye başladım.
    ···
  8. 58.
    +25
    1 Ekim 2000

    Diğer gün uyanıp adamı takip ettim. Birkaç sipariş verecektim. Bitirmesi en kötü, 10 günü bulacak olan. 10 gün içinde bende öğreneceğimi öğrenip gidecektim. Hem bu sırada yakınlaşacak, adamı tanıyacaktım. Neden bu adam hakkında bilgi isteniyor keşfedecektim.

    içeri girdim. "Dün görüşmüştük." dedim. Kafasını kaldırdı. Sonra, "Evet." dedi. Ben istediğim şeyleri saydım, kaç gün sürer ortalama diyince "En geç 5 gün." dedi. Gülümsedim. "Bu kadar değil başka isteklerimde var bunların üstüne fakat size zahmet olmasın?" diye sordum. "Her şey parasıyla." dedi.

    Önceden söylediklerime denk şeyler ekleyince "9-10 gün sonra ancak." dedi. "Kabul." dedim. Biraz para bıraktıktan sonra çıktım. Günlük gidecek biraz biraz para bırakacaktım. Hem ciddi bir müşteri gibi gözükecek hem bilgi edinecektim.
    ···
    1. 1.
      +1
      2 ekim doğum günüm
      ···
  9. 59.
    +24
    9 Ekim 2000

    Her şey standart gidiyordu. işinde sonunda gelmişti Farid, hiçbir şey öğrenememiştim. Yine bazı günler adamlarla buluşuyordu. Cumadan sonra şiddetli bir konuşma olmuştu aralarında. Silahta bulamamıştım. Kuşkulanacaktı. Yeni bir iş istesem meraklanacaktı. Yine dükkanına gittim. Konuştuktan sonra tuvaleti sordum. Dükkanının arkasında bir tuvalet vardı.

    Tuvalete geçtim, tam işimi bitirmiş ellerimi yıkamak için musluğu açmıştım ki dükkana iki tane adamın girdiğini seslerden çıkardım. Bu hep gördüğüm iki adam mıydı?

    Dinlemeye başladım. Bağırışıyorlardı. "Devletine ihanetini anlatmamızı istemiyorsan bunu yapacaksın." diye bağırdı bir tanesi. Arap aksanı değildi anlamıştım. Amerikan veya ingilizdi. "Bu zarfı alın, bir daha benimle temasa geçmeyin, yoksa ikinizi de öldürürüm. Gözümü karartırım." dedi. Sonra kapı açıldı ve kapandı. "Kim bunlar? Ne zarfı?" diye sordum ve suyu açtım ellerimi yıkayıp çıktım tuvalletten adamın beti benzi atmıştı.
    ···
  10. 60.
    +21
    9 Ekim 2000

    "Ben çıkayım artık." dedim. Benim duyduğumu biliyordu. Kafasını salladı sadece. Adamları takip etmeye başladım. Cebimde ki usturadan başka bir şey yoktu yanımda .

    Arap olduğunu düşündüğüm yolun yarısında ayrıldı adamdan, zarfın bu ajanda olacağını düşünerek onu takibi sürdürdüm. Yine ıssız sokaklara girmiştik. Hızla adama yürüyüp ıslık çaldım bana döndü, adama sertçe bir yumruk attım.

    Yere yığıldı. Hemen ayağa kalkıp 2 tane sağlam düz yumruk attı. Çekilsem bile diz attı ondan kurtulamadım. "Bir Türk ajanı daha." dediği anda her şeyi çıkarmıştım. Farid bizim ajanımızdı ve bizi satıyordu. Zarfın içinde ne vardı?
    ···
  11. 61.
    +25
    9 Ekim 2000

    Adam üstüme doğru sağlam geliyordu. Bense kendimi savunuyordum. iyi yetiştirilmişti belli. Kavga ettiğimiz yer işlek değildi ıssızdı fakat birkaç insan bizi görmüştü bile fakat gelmeye cesaret edemiyorlardı.

    Adam yumruklarını sallarken kendimi savunuyordum. Boşluğunu bulduğum anda boğazına yumruk attım. Yere yığıldı. Adamı kıyafetinden çekip sürükleyerek iki kerbin evin arasına soktum.

    Usturayı çıkartıp boğazına dayadım adam kendine geldiğinde boğazında usturayı görünce bekledi. "Sen kimsin? Farid ile biz iş yapıyoruz. Seninle de yapabiliriz." dedi.

    "Zarfın içinde ne var?" diye sordum.

    Şaşkın şaşkın bana bakmaya başladı.
    ···
  12. 62.
    +22
    9 Ekim 2000

    "Farid ile birlikte değil misin?" diye sordu. "Zarfın içinde ne var?" diye sordum. "Zarf bende değil." dedi ingilizce olarak. "Nerelisin?" diye sordum ingilizce olarak. Bir şey söylemedi, Ustura ile çizmeye başladım boğazını.

    "Amerikalıyım." dedi. "Amerikan ajanı, zarfı çıkar." dedim. "Zarf bende değil Saidde." dedi. "Said kim?" diye sordum yanında ki Arap geldi aklıma. "Nerede kalıyor o?" diye sordum. " Al Shouhada dükkanı var." dedi. Derince bir of çektim. Bunu burada bıraksam sıkıntıydı, bırakmasam yine sıkıntıydı.

    Benim orayı bulmam da uzun sürecekti. Adamın belinden silahını çıkardım belime koydum üstünü aradım, bıçağı vardı, cebime koydum. Kimliğini, parasını her şeyini aldıktan sonra. "Sen artık bir hayaletsin, önden yürüyüp beni Said'e zütüreceksin. Bende seni karşılık olarak serbest bırakacağım." dedim. Kafasını salladı.
    ···
  13. 63.
    +21
    9 Ekim 2000

    Said'in dükkanına yaklaştığımızda parmağı ile gösterdi. Birlikte içeri girdik. Kimse yoktu "Said." diye seslenince Said arka taraftan geldi. Silahı çekip Said'e doğrulttum. "Şimdi bir ip bulup bunun ellerini bağlıyorsun." diye üzerine doğru ittim adamı Said'in.

    Said adamı bağladı. "Zarfı ver." dedim. Çekmeceden zarfı çıkardı verdi. "Farid ile aranızda ki olayı anlat." dedim hala silah ona doğruydu.

    "Türk ajan. Türk ajan olduğunu farkettikten sonra para ile onu satın almaya başladık. Bize diğer Türk ajanların isimlerini söylüyor, bizde temizliyoruz. Bir zaman sonra bunu yapmamaya başladı. Son olarak Irakta ki işte kim varsa onların isimlerini istedik, ülkesine hain olduğunu ihbar etmekle tehdit ettik. Kimin düzenlendiğini bilmediğini ama orada ki ajanların ismini verebileceğini söyledi. Zarfın içinde de isimleri ve fotoğrafları ile birlikte ajanların ismi var. Kontrol ettim." dedi.

    Not : Bir yerden kopyala yapıştır yapmıyorum. Bölüm aralıklarından anlarsınız diye umuyordum. Bazende hata veriyor site, geç yazarsam bilginize...
    ···
  14. 64.
    +26 -1
    9 Ekim 2000

    "Tamam, diz çök. Seni bağlayıp. Zarfı alıp gideceğim." dedim. Said dediğimi yaptı diz çöktü. Silahı belime koyup usturayı çıkardım ve Said'in boğazını kestim.

    Ardından Amerikan ajanına yöneldim. "Irakta ki ajanları bulunca ne yapacaktınız?" diye sordum. "Öldürecektik. Türk kurşunu ile." dedi. Onunda boğazını kestim, dükkanın arka tarafına sürükledim ikisini de, Said'in ceplerinden dükkanın anahtarını bulup kilitledim, sokağa gittim.

    Arabayı çalıştırıp, 4 tane çuval satın aldım. Ardından Said'in dükkanına gidip çuvallara ikisini de koyup arabanın bagajına attım. Ömer Beyrum caddesi üstünde sürmeye başladım. Uzunca bir süre sürdükten sonra Allenby yoluna döndüm ve çöl yoluna saptım.
    ···
  15. 65.
    +27
    9 Ekim 2000

    iki leşi gömdükten sonra Saidin dükkanına döndüm. Etrafı düzenleyip, temizleyip arabaya bindim. Zarfı açtım ve incelemeye başladım.

    Ahmed Muhrinin adı ve fotoğrafı vardı. Terzi olduğu yazıyordu. 7 kişi daha vardı. Farid'i öldürmek için dönecektim fakat emir almamıştım. Ertuğrul Ağabey üstlerine danışacak ona göre bir şeyler söylecekti. Büyük ihtimal öldürecektik ama kafama göre iş yapamazdım.

    9 Ekim günü hakkında da notlarımı yazıp bilet aldım ve istanbul'a uçmaya başladım.
    ···
    1. 1.
      +1 -26
      tamam ajansın da uçmak ney amk? uçakla git. illa ben uçacam diyorsan sıkı giyin, her ne kadar huur ağızlı olsan da bize lazımsın.
      ···
  16. 66.
    +25
    10 Ekim 2000

    Ertuğrul Ağabeyin dükkanı kapatmasını bekliyordum. Uzaktan dükkanı izliyordum. Dükkanı kapatırken gidecek, olayları anlatacaktım. Tam dükkanı kapatmak için çıktı, sokakta kimse yokken yanına doğru yürüdüm. Silahını çekip döndü.

    "Ağabey benim. " dedim. Dükkanı tam kilitleyecekken kapısını kapatmışken açtı. "Geç." dedi. içeri girdik. Arka tarafa geçtik.

    "Adamı uzun süre takip ettim. Bir tane Amerikalı diğerinin ne olduğunu bilmiyorum Muhaberattan olabilir, kısaca araptı, bunlarla iş birliği yapmış. Oraya yerleştirdiğimiz adamların ismini, fotoğrafını bunların eline ulaştırmış. En son Irakta ki olayla ilgili aramaya tutuşmuşlar. Adamları aldığım zaman konuşturdum. Irakta ki adamların ismini, fotoğraflarını iş yerlerini her şeyini söylemiş. Son iş olarak konuştular. Türk kurşunu ile öldürülecekti bu adamlar. Bize mesaj vermeye çalışacaklardı." dedim ve zarfı uzattım.

    "Köstebek, vatan haini." diye söylendi Ertuğrul Ağabey.
    ···
    1. 1.
      +6 -7
      Ertugrul hain. cikiyor kuzey iraga kaciyor bizimkiside vatanla. birlikte gidiyor ve vatan. catismada hayatini kaybediyor
      ···
    2. 2.
      +4
      Panpa sen devam etsene senin ki daha iyi sardı
      ···
  17. 67.
    +21
    10 Ekim 2000

    "Ajanları öldürdün mü?" diye sordu. "Evet boğazlarını kesip gömdüm." dedim. "Suriyenin ne işi var orada, Amerika ile ortak mı hareket ediyorlar. Bilmediğimiz şeyler var." dedi. Bir şey söyleyemedim. "Farid'i ne yaptın?" diye sordu. "Ne yapacağımı öğrenmek için buraya döndüm." dedim.

    Zarfı iyice inceledikten sonra "Ne yapman gerektiğini biliyorsun, aynı yere göm, bu gece burada dinlen, sabah ben geleceğim. Döneceksin işini halledip geleceksin." dedi kafamı salladım.

    11 Ekim 2000

    Sabah erken saatlerde Ertuğrul Ağabey geldi biletimi verdi. Bir şey demeden çıktım. Yaklaşık 1,5 saatte Beyruta vardık. Yine araba kiralayıp dükkanı izlemeye başladım.

    Üstümde silah yoktu. Yeni bir ustura almıştım. Bununla halledecektim işi. Gece oldu. Yayan olarak takip ettim. Evine girdi. Kerbin evdi. Duvardan atlayıp evin bahçesine indim sessizce. Bir cam açıktı. Hava sıcak sayılırdı. Camdan içeri girdim. Tüm ışıklar kapalıydı.

    Usturayı açıp bakınmaya başladım. Kapıya geldiğimde vestiyerde susturuculu bir silah gördüm. Silahı aldım. Jarjörünü yavaşça çıkardım mermiyi kontrol ettim. Gerçek mermiydi. Jarjörü yavaşça taktım ama sessizlikte büyük bir ses gibi çıkıyordu. Duymuş olabilirdi. Yavaş yavaş evi gezmeye başladım.
    ···
    1. 1.
      +12 -1
      kardeş dediklerinle çelişiyorsun. Faridi tehdit eden 2 adam ortadan kaybolmuş rahatsız eden yok bi anda yok olmuşlar ve faridi hiçbirşeyden şüphelenmeyip silahını yattığı yerde saklamıyorda başka odanın dolabında saklıyor bana biraz saçma geldi

      edit:hadi diyelim yattığı yerde de silahı var başka odada. peki bu adam üst düzey ajanlık görevleri yapmış ve tehdit ediliyorken camı pencereyi açık bırakıpta uyur mu?? hem başka ajanlar tarafından tehdit ediliyor hemde kendi devletinede hainliği ortaya çıkıcak diye korkuyor bu durumda kalan insan hemen olduğu yerden kaybolur ve izini kaybettirir ben böyle yapardım yani
      ···
  18. 68.
    +24
    11 Ekim 2000

    Yatak odasına girdiğimde sırt üstü uzanmış, kollarını iki yana açmış tavana bakıyordu. Işığı açtım. Göz göze geldik silahı doğrulttum. Bana bakmaya başladı. "Zarfı aldım." dedim. Şaşkınlığı artmıştı, yüz ifadesinden belli oluyordu. "Türkiye'den seni araştırmak için gönderildim. Irakta bizzat ben görev aldım. Şimdi senin gibi bir haini de ben temizleyeceğim." dedim kin ve nefretle bakıyordum.

    "Oda bana kin ve nefretle bakıyordu. "Ben vatana senden daha çok hizmet ettim. Ben milletimi senden daha çok sevdim. Senden daha çok icraat yaptım. Aldığım karşılık buraya gönderilip beklemek miydi? Bunu mu hakettim. Devlet beni sattı." diye bağırdı.

    "Devlet böyledir. Bende senden farklı değilim böyleyim. Bak bir o ülkeye, bir bu ülkeye gidip geliyorum. Suikastleri engelliyorum. Senin gibi hainleri layık olduğu şeylere kavuşturuyorum." dedim.

    "Sen benden küçüksün, ben senin hayal edemeyeceğin işler yaptım. Beni bu hale koyan devlet kim bilir sana ne yapar?" diye sorduğu anda tetiğe basmaya başladım.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezervee
      ···
  19. 69.
    +17 -2
    Herkesten özür diliyorum, acil çıkmak zorunda kaldım. Bugün az yazdık. Devam ederiz. Elimden geldiği kadar yazmaya çalışıyorum çalışma saatlerim ile uyuşmuyor ne zaman yazacağım da belli olmaz gerçi, herkese hayırlı geceler dilerim. Bugün 2003'e geçmek lazım geliyordu aslında. Tekrar kusura bakmayın.
    ···
    1. 1.
      +1
      devam panpa. bizi sardı hikaye. sadece çelişkili ve açığını bulacağımız şeyleri az yaz. inandırıcılık düşmesin.
      ···
    2. 2.
      0
      Rezzzzzzzz
      ···
    3. 3.
      0
      panpa hadi artık ya bağımlılık yaptı okumayınca bi boşluk oluşuyo
      ···
    4. 4.
      0
      gelmeyecek o gemi.
      ···
    5. diğerleri 2
  20. 70.
    +16
    Herkese iyi akşamlar, dün gece yazamadım bu kesinlikle benden kaynaklı bir durum değil. Dün eve geç saatlerde gelebilmeme rağmen yazacaktım. Uykusuzluk alışık olmadığım durum değil ayıp etmek istemedim size fakat ne hikmetse bilgisayar açılmadı. Bilgisayarı açtım bir süre sonra uğraşıp bu seferde internet olduğu halde bağlanmadı internete bir süre de onunla uğraştım. Telefonumda internet vardı çünkü Türkiye geneli bir şey değil emin olmuştum. Bunu aştıktan sonra internete bağlandım ama çeşitli sitelere girmedi bu sefer, en son inci sözlüğe girmeyi başardığımda saat epey geç olmuştu. Başlasam çok kısa yazabilirdim. Kapattım. Bugünde eve bu saatte geldim, ne zaman giderim belli olmaz yazabildiğim kadar yazacağım. Tekrardan kusura bakmayın.
    ···
    1. 1.
      0
      gibin sağolsun panpa
      ···
    2. 2.
      +10
      senide vurdular sandık mk
      ···