1. 51.
    +1
    Ali Baba'nın bir çiftliği vaar,
    Çiftliğinde inekleri var..
    Möö..Mö.. Diye bağırır..
    Çiftliğinde..Çiftliğinde Ali Baba'nın..

    Not:Bir başkadır benim memleketim..Lay lay lay.. Devdıbını getirin binler. Alakası yok aklıma geldi.
    ···
  2. 52.
    0
    up up up up up up
    ···
  3. 53.
    0
    up up up up up up
    ···
  4. 54.
    0
    up up up up up up
    ···
  5. 55.
    0
    iki denizim var

    Biri dalgalı öteki derin

    Biri karanlık öteki aydınlık

    Dalgalı olanda yorgunum

    Derin olanda yalnız

    Karanlık olanda mutluyum

    Aydınlık olanda çocuk

    iki yolum var

    Biri uzun öteki kısa

    Uzun olandan umutluyum

    Kısa olanı seçmem

    Onurluyum



    iki rengim var

    Biri sarı öteki mavi

    Sarıda korkuyorum

    Mavide uyuyorum

    iki kalbim var

    Biri gerçek öteki sahte

    Gerçek olanla dostum

    Sahte olanla arkadaş

    iki dünyam var

    Biri kolay öteki zor

    Zor olan benim

    Kolay olan ise sizin
    ···
  6. 56.
    0
    belkim bir kertenkeleydim

    belkim bir kertenkeleydim
    bin edilmiş bir yağmurun serini
    bir güzelin çirkiniydim
    çirkinlerin en güzeli
    yeşil koşsa güneşlerin gölgesi
    ben en hızlı yeşiliydim
    kurbağa yarışlarında annemin
    çatal matal kaç çataldım kimbilir
    bin dereden bir kendimi getirdim
    haydan gelip huya giden bir huysuz
    heyheyler içinde bir heydim
    belkim yedi belkim sekiz belaydım
    düdük çalar hırsızlanmış polisler
    ben korkudan üstlerime işerdim
    üç yıldızlı bir albaydı gökyüzü
    karşısında önüm açık gezerdim
    ağzı bozuk meymenetsiz bir ozan
    rus cenginde cağanozdum bir zaman
    iki gözüm iki koltuk-eviydi
    mavilerim bir miyobun koynunda
    kendi düşen köyler kentler ağlamaz
    sur dısında ben oturur ağlardım
    ekmek diye bağrışırdı bebeler
    elma derler ben ortaya çıkardım
    ağıtlarla kutlanırdı isa - doğdu gecesi
    fil dişinden bir kuleydim yıktım kendimi
    bilmem hangi keloğlanın fesiydim
    bir püskülsüz sümbülteber tohumu
    fesleğenler yaprak dökmüş şerrimden
    bir naraydım kimse bilmez nereden
    ya yakından ya uçmaktan gelirdim
    belkim ince belkim kalın bir sestim
    belkilerin kol gezdiği saatta
    belkim belki bile değildi
    ···
  7. 57.
    -1
    up up up up up up
    ···
  8. 58.
    -1
    up up up up up up
    ···
  9. 59.
    -1
    up up up up up up
    ···
  10. 60.
    -1
    up up up up up up
    ···
  11. 61.
    -1
    mc klima ustası serkan
    bu şarkı tüm orusbu çocuklarına gelsin
    yani yılmaza yani serhoşa
    lan oruspu çocuğu(2)
    senin ben ananı gibim
    sen daha düne kadar
    gelmişsin üstüme ya da abime
    diyodun ki abi çocuğumun ayakkabısı yok
    otsüç numara ayakkabı giyiyor
    ben de yanınızdaydım
    sen o lafı dediğin zaman
    benim içim sızladı ağlamam geldi
    dedim bu nasıl baba
    her akşam içiyor,eve 1 kuruş para zütürmüyor
    karı bırakmış, çocuk bırakmış
    ne yapacağını bilmiyor
    yapayalnız oralıkta kalmış rezil ortalıklarda
    şerefsiz...

    neyse..
    ustam sana 40 milyon para verdi
    dedin o çocuğuma ayakkabı alıcam
    niye o akşamı gittin çocuğuna ayakkabı almadın
    gittin dağa 2 rakı aldın oturdun içtin
    ne gibim anladın dıbına kodum evladı
    orrruspu çocuğu yılmaz
    dıbına koduğum serhoşu
    şimdi çocuğun ayakkabısız kaldı
    ne olacak, için rahat mı?
    nasıl babasın sen için rahatsa
    demekki sen baba değil hayvan değil
    senin cinsin belli değil yaa...

    senin gibi babamın ben dıbına koyayım ya
    senin yüzünden şaşırdım babama küfür ettim
    babmın ne günahı var allahtan öz
    her baba senin gibi değil yaa allah korusun
    allah senin gibileri hemen öldürmüyor da kurtulalım
    o çocuğun günahı ne
    çocuğa niye ayakkabı almadın niye almadın niye
    sebebi ne o taku içtin de ne oldu hee?
    o taku içtin de ne oldu?
    dıbına koydum çocuğu
    ertesi gün benle ustam gittik çocuğuna ayakkabı aldık
    senin haberin var mı?
    o çocuğun ne sevinçler içindeydi biliyor musun?
    senin almanla bizim almamız bir mi?
    sen onun evladısısın babasısın
    nasıl bir babasın dıbına kodumun çocuğu
    sana bu şarkıyı söylerken ağlamam geliyor biliyon mu?
    nasıl söylediğimi bile bilmiyom
    ağzıma ne geldiyse söylüyorum

    ustam..
    sen aklı başında bir insansın
    senin gibi delikanlı mert insan olmaz bu dünyada
    olur bazen şerefsizliğin tutar
    hiç yalan olmasın
    ama harbi delikanlı adamsın
    bu zamana kadar çok işte çalıştım
    sana helal olsun hakkım sana helal
    nolursa olsun

    orruspu çocuğu yılmaz
    kendine iyi bak...
    ···
  12. 62.
    0
    HiÇBiR ŞEYiMSiN

    Sen benim hiç bir şeyimsin
    Yazdıklarımdan çok daha az
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Lüzumundan fazla beyaz
    Sen benim hiçbir şeyimsin
    Varlığın anlaşılmaz
    Galiba eski liman üzerindesin
    Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
    Dudaklarınla cama çizdiğin
    En fazla sonbahar otellerinde
    Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
    Yalnızlığı öldüresiye çirkin
    Sabaha karşı öldüresiye korkak
    Kulağı çabucak telefon zillerinde
    Sen benim hiçbir şeyimsin
    Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
    Henüz boş bir roman sahifesinde
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Ne çok cığlıkların silemediği
    Zaten yok bir tren penceresinde
    Sen benim hiçbir şeyimsin
    Yabancı bir şarkı gibi yarım
    Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
    Hiç kimse misin bilmem ki nesin
    Uykum arasında cağırdığım
    Çocukluk sesimle ağlayarak
    Sen benim hiçbir şeyimsin.

    Attilâ ilhan
    ···
  13. 63.
    0
    Kadırımlar 1 - (son dörtlük)

    Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
    Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
    Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
    Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...

    şu da küllen beter, kamyon gibi çarpıyor:

    Çile

    Gaiblerden bir ses geldi: Bu adam,
    Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
    Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
    Gök devrildi, künde üstüne künde...

    Pencereye koştum: Kızıl kıyâmet!
    Dediklerin çıktı ihtiyar bacı!
    Sonsuzluk, elinde bir mâvi tülbent,
    Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

    Ateşten zehrini tattım bu okun,
    Bir anda kül etti can elmasımı.
    Sanki burnum, değdi burnuna "yok"un,
    Kustum öz ağzımdan kafatasımı.

    Bir bardak su gibi çalkandı dünyâ;
    Söndü istikamet, yıkıldı boşluk.
    Al sana hakikât, al sana rûyâ!
    işte akıllılık, işte sarhoşluk!

    Ensemin örsünde bir demir balyoz,
    Kapandım yatağa son çâre diye.
    Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
    Yepyeni bir dünyâ etti hediye.

    Bu nasıl bir dünyâ, hikâyesi zor;
    Mekânı bir satıh, zamânı vehim.
    Bütün bir kâinat muşamba dekor,
    Bütün bir insanlık yalana teslim.

    Nesin sen, hakîkat olsan da çekil!
    Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
    Otursun yerine bende her şekil;
    Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!

    .
    .
    .
    .
    Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
    Benliğim bir kazan ve aklım kepçe.
    Deliler köyünden bir menzil aşkın,
    Her fikir içimde bir çift kelepçe.

    Niçin küçülüyor eşyâ uzakta?
    Gözsüz görüyorum rûyâda, nasıl?
    Zamânın raksı ne, bir yuvarlakta?
    Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

    Bir fikir ki, sıcak yarada kezzab,
    Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
    Selâm, selâm sana haşmetli azâb;
    Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

    Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
    Ey yedinci kat gök, esrârını aç!
    Annemin duâsı, düş de perde ol!
    Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

    Uyku kaatillerin bile çeşmesi;
    Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
    Tesellî pınarı, sabır memesi;
    Size şerbet, bana kum dolu çanak.

    Bu mu, rûyâlarda içtiğim cinnet,
    Sırrını ararken patlayan gülle?
    Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
    Karınca sarayı, kupkuru kelle...

    Akrep, nokta nokta rûhumu sokmuş,
    Mevsimden mevsime girdim böylece.
    Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş,
    Fikir çilesinden büyük işkence.

    .
    .
    .
    .

    Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
    Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
    Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
    Yetişir çektiğim mesâfelerden!

    Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
    Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.
    Her gece rûyâmı yazan sihirbaz,
    Tutuyor önümde bir mavi ışık.

    Büyücü, büyücü, ne bana hıncın?
    Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
    Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
    Bir zehirli kıymık gibi, beynimde.

    Lûgat, bir isim ver bana halimden;
    Herkesin bildiği dilden bir isim!
    Eski esvablarım, tutun elimden;
    Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?

    Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
    Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
    Belâ mîmârının seçtiği arsa;
    Hayattan muhâcir; eşyâdan öksüz?

    Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
    Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
    Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
    Dev sancılarımın budur kaynağı!

    Ne yalanlarda var, ne hakîkatta,
    Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
    Boşuna gezmişim, yok tabîatta,
    içimdeki kadar iniş ve çıkış.

    .
    .
    .
    .

    Gece bir hendeğe düşercesine,
    Birden kucağına düştüm gerçeğin.
    Sanki erdim çetin bilmecesine,
    Hem geçmiş zamânın, hem geleceğin.

    Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
    Atlas sedirinde Mâverâ Dede.
    Yandı sırça saray, ilâhî Yapı,
    Binbir âvizeyle uçsuz maddede.

    Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
    Ve çevre çevre nûr, çevre çevre nûr.
    içiçe mîmârî, içiçe benlik;
    Bildim seni ey Râb, bilinmez meşhûr!

    Nizâm köpürüyor, med vakti deniz;
    Nizâm köpürüyor, tâ çenemde su.
    Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
    Suda ezel fikri, ebed duygusu.

    Kaçır beni âheng, al beni birlik!
    Artık barınamam gölge varlıkta.
    Ver cüceye, onun olsun şâirlik,
    Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta!

    Öteler, öteler, gayemin malı;
    Mesâfe ekinim, zaman mâdenim.
    Gökte saman-yolu benim olmalı!
    Dipsizlik gölünde, inciler benim.

    Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
    Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
    Sen, bütün dalların birleştiği kök;
    Biricik meselem, Sonsuz'a varmak...
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    0
    kel başa şimşek tarak,
    bu ayakları artık bırak.
    neyşin varki diskoyumda
    yanında bir kız sarımtırak

    ayranın yok içmeye
    atla gidersin çeşmeye
    bu ne perhiz vatizdiz
    aman ismail cant touch this.

    hafif piskopattır kendileri
    buna enayilikde dahil
    aman amcası daha çok cahil
    iiis maaa il.
    ···
  15. 65.
    0
    Ben sana mecburum bilemezsin
    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
    Büyüdükçe büyüyor gözlerin
    Ben sana mecburum bilemezsin
    içimi seninle ısıtıyorum.

    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
    Bu şehir o eski istanbul mudur
    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
    Sokak lambaları birden yanıyor
    Kaldırımlarda yağmur kokusu
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
    insan bir akşam üstü ansızın yorulur
    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
    Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

    Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
    Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
    Durup köşe başında deliksiz dinlesem
    Sana kullanılmamış bir gök getirsem
    Haftalar ellerimde ufalanıyor
    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
    Ben sana mecburum sen yoksun.

    Belki haziran da mavi benekli çocuksun
    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
    Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
    Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
    Kötü rüzgar saçlarını zütürüyor

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Bu kurtlar sofrasında belki zor
    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
    Ne vakit bir yaşamak düşünsem
    Sus deyip adınla başlıyorum
    içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
    Hayır başka türlü olmayacak
    Ben sana mecburum bilemezsin.

    atilla ilhan reyiz ccc
    ···