Eve geldiğimde Buse ve Okan’ın yan yana bilgisayar başında olduklarını gördüm. iyi anlaşmalarına sevindim elbette. Yeni bir arkadaşımız oldu, ne kadar muallak olursa olsun. muallaklik insanın karakterinde olmasın. Yoksa oğlanları seviyoruz. Bilmem? Seviyor muyuz? Numaradan çok uykum varmış ayağı çekip odaya geçtim. Bilgisayarımı açtım ve film filan izledim. izledikten sonra uykumun hala gelmediğini düşündüm. Kulaklıklarımı çıkarttım, içeriden hooo hasgibtir vay amk tarzında şeyler geliyordu. Ne oluyor lan dememe kalmadan sesler artmaya başladı. içeri geçtiğimde ne oluyor lan diye azarladım bunları.

“Yok lan bir şey. gibtir git yat sen” dedi bana

Okan. Bu tavrı üzücüydü ama üzerine gitmek istemedim. Yatağa uzandım ve hayal kurmaya başladım. Ahsenle beni düşünüyordum. Düğünü bizim memlekette yapardık, çocuklarımız olurdu belki de. iki hatta üç tane. Üçü de erkek olursa kesin birisini futbolcu yapardım. Maça falan giderdik belki de. Hödükçe bir hayal olduğunun farkındayım ama işte bunları düşünüp uyuyakalmıştım.

Nasıl gidiyor lan. Böyle daha mı iyi bak bir sürü betimleme kastırıyorsunuz adama.

Otobüs yavaş yavaş geri gelmeye başladı. Otobüs boş gibiydi. Ben yalnız oturuyordum. Yalnızlık iyi midir? Belki de iyidir. insan kendi başına her işi yapmak için çabalar. Toplumdan uzaklaşmak mıdır yalnızlık yoksa bizzat toplumun içinde girip sadece toplumla birlikte düşünen aptal bir koyun gibi olmak mıdır? Yürürken yanındakinin adımlarına bakmadan yürüyebilen insanlar, mastürbasyon yaparken neden p0rno izlerler?

Garip ve tuhaf. Yalnız kalmayı sorguladım saatler boyu. Evet, belki yanımda birisi oturursa onunla muhabbet etmeye çalışırdım. Kim bilir belki de kafa bir çocuğa benzerdi.

Dışarıda kimler kalıyor? Buralarda niye insanlar yaşıyor? Bu geçtiğimiz beldenin adı ne? Ben işte o şehirleşememiş beldeler gibiyim. içimde birçok insan var. Her insanın ayrı bir yeri ayrı bir köşesi var. Kimisi sadece gelip geçti beldeden, kimi muhafazakar davranarak sevdi ve ayrılmadı. Konup göçenler oldu, sevilip sevenler oldu. Soğuk insanlar da yaşadı evet. Kısa ve uzun insanlar. Mesela ben kısa olsam hayata küserdim belki de. Dünyaya bir kere gelmişim ve boyumun kısa olmasını sindiremezdim galiba. Kısa boylu insanlar da yaşarlar bir şekilde. Ama onlara da sorsak "daha kısa olmak ister miydiniz" diye, eminim yok derlerdi.

Demek istediğim şey aslında boyumuzun uzayıp kısalması değil. Elde ettiğimiz şeylerin kısalması. Kısalarak kaybolmaları. Azalarak bitmeleri. Hiç azalmayacak gibi harcadık tüm servetimizi. Kadi kıymet bilemedik. Kadir kıymetimizi bilmediler. Bilmek istemediler veya çok erken demiş de olabilirler.

çayları içerken öyle dedikodu yaptık. Şu komşu böyle bu komşu şöyle. Yok kevser böyle dedik dedik ve birden okana "hayatım bi bardak daha çay alır mısın?" dedi.

Oha diye geçirdim içimden ama ağız alışkanlığıdır diye düşündüm. Kadın da bi duraksadı. Neden böyle dedim gibi oldu. Okan orada altına sıçacak kadar heyecanlandı. Sonra yok dedi. Ulan neden yok dedin bi bardak daha çay içerdik dedim içimden.

Sonra bize müsade dedim. Eve geldik sordum. neden yok dedin lan dedim. Kanka ben yok derken hani koy manasında dedim. "olm salak mısın nesin ya" dedim. "Lan heyecanlandık işte uzatma" dedi.

Eve geçtik de bu bebe evde tek kalıyor herhalde diye düşünmüştüm. Eve gittik iki dallama daha var evde. Onlar da pisliğin içinde bilgisayar falan karıştırıyorlar. Daha sonra madem kafalar iyi ve kız popülasyonu var biraz daha içip sevişme faslına geçeriz diye düşündüm. Tamam kabul ediyorum asumanı bu sözlükte kimse gibmez. Kız huur ve çirkin.

Yani dolce gabanna ve rayban giyinir ama suratı çok leştir. Burnunu gibtiğim bak yine geldi aklıma.

Her neyse bilirsiniz zaten alkollüyken libidonun %95lere ulaştığını. Zaten durum böyle olunca kibariyenin annesi de gelse bir şekilde karanlıkta maranlıkta halledersiniz.

Okan boş oda neresi biz asumanla geçelim dedim sesli bi şekilde. Elif atladı hemen "ben de geleceğim" dedi.
Ulan ne denir ki şimdi. Tamam sen de gel dedim. Okanla göz göze geldim. Biz üçümüz bi odaya geçtik. Tek kişilik kanepede bunun ikisini kanatlarımın altına aldım ve ikisi birden sızdı.

Sonra kalktım salona geçtim. Okana kardeş kusura bakma benlik mevzu yok ama yapacak bir şey yok dedim. "yok problem değil" dedi ve elindeki kondomları verdi. Sen işin gör kardeşim dedi. Ulan aldım iki tane. Biraz inceleyim dedim üstünü okuyorum falan son kullanma tarihi geçmiş amk şeyinin.

Kafeye girdik. Halit amca bahsetti bizden. Bunlar iyi çocuklardır serdar. Bak amcan olarak değil de halit bey olarak söylüyorum. ihtiyacın varsa kaçırma bunları. dedi.

Ulan hem torpilliyiz hem de eve yakın. Üstelik ücret konusunda da elini korkak alıştırmayan birisi. Zaten orada işe başladık ikimiz. Evde gibi daşşağı yayıp cs go oynamaktansa böyle bir şey daha mantıklı.

Ben de dün seni bulamayınca aradım telefonun kapalı..
"Aynen lan oyun oynarken bitti. Hem hüseyin amcayla sohbet ettik biraz. Olm hüseyin amcanın 3 çocuğu da trafik kazasında ölmüş. Bunları karısıyla tatile yollamış. Karısı iki kızı bi oğlu kazada ölmüş." dedi.
"vay amk ciddi misin lan?" dedim
"Aynen. Sonra fotoğraflarını gösterdi falan. Ulan aile çok kıymetli bi de onu kaybedince düşünsene.." dedi.

Bundan sonra adama alkolik demeyiz artık. Adam her gece içiyor amk ayyaşı demiştik. dedi
Bu kıssadan sonra hüseyin bakkala borcumuzu kapatmak istedik. Baya borç birikti, adama ayıp olur falan diye gittik verdik parasını. Sonraki bir hafta boyunca makarna tabi. Makarnayı da borçla aldık. giberler böyle işi ama yapacak bir şey yok. Okul ile ev arası 1 saat kadar olduğu için çoğu derse gitmiyoruz. Evde ampır ampır geziyoruz ve muhabbetin, oyunun sonunu alamıyoruz.

cs go oynayarak kız tavlanmaz okan. Kalk okula gidelim, belki bir şeyler olur? dedim.

Ulan 6 yıldır okuyorum bir şey olmamış, şimdi mi olacak amk keşi. Otur oyununu oyna dedi.
Haklıydı. Ama ısrar ettim. Hazırlandık okula çıktık.

Hüseyin amca bi müzeyyen senar plağı koydu. Hemen bi masa hazırladı. Çok abartlı değildi lan böyle beyaz peynir, domates ve roka koydu masaya.

"çocuklar önceden söyleseydiniz kavurma falan da koyardık masaya. Eğer açsanız söyleyin getirtelim bir şeyler." dedi.
"yok hüseyin amca. 1-2 saat önce yedik. Karnımızı rakı içecek kadar boş bıraktık zaten" dedim.

Hüseyin amca başladı anlatmaya. Askerdeyken devrem vardı. Çok sakat adamdı. Yan ranzada kalıyordu ve her gece yatmadan bi fotoğrafa bakar bakar ağlardı. Görseniz boyu 2 metre, bu adam ağlar mı dersiniz. Adam hiç konuşmaz, sessiz bi adamdı. Bi kere yanlışlıkla çarpıştığı adamı dövmüştü. Ters adam işte. Bu adama kimse yaklaşıp konuşamıyor. Hüseyin amcanız da böyle değil tabi. Bizim de racon anlayışımız var, biz de halden anlarız. Merak ettikçe adama gidip sorasım geliyor. Devrem hayırdır neyin var diye.

Bir gün dayanamadım, hem kuytu bir yerde sigara içerken yakaladım bunu. Selamın aleyküm dedim geçtim yanına. Başladık sigara içmeye. Adam baktım hala konuşmuyor. Hep kısa cevaplar veriyor. Tam o sırada komutan geldi. ASKER NÖBETiN YOK MU SENiN dedi. HAYIR KOMUTANIM dedim. SENiN ASKER? dedi. BENiM DE YOK KOMUTANIM. dedi.

Komutan oracıkta birer fiske vurdu çekti gitti. Küfür ettim arkasından. Bana döndü şöyle. Ettiğim küfürü hatırlamıyorum ama küfür ona komik gelmişti. Sonra sohbet etmeye başladık. Anlattı anlattı anlattı.

Sevdiği kızı vermişler muhtarın oğluna. Bu da askere gelmiş ardından. Sevdiği kız dedikse çocukluktan beri seviyormuş. Yani bir koskoca adamı sadece bir kadın ağlatıyor. Zebellah gibi adam geceleri durmadan ağlıyor.

Ben bir kadın sevdim çocuklar.. Sevda teyzenizi. Ben hiç ağlamadım. Ağlamak yerine içtim. içtikçe ağlarım dedim ağlayamadım. Ağlamak istedikçe daha kötü oldum ama ben hiçbir zaman ağlamadım. Evlatlarım öldü ağlamadım. Fener yenildi ağlamadım. Ben duygusuz biri miyim çocuklar diye sordu bize.

Sonra oturdu yanımıza ve hangi bölümde olduğumuzu falan sordu. Biz de anlattık. Ama önemli olan onun ne iş yaptığıydı. Ne iş yapıyorsun diye sordum

"Bi otelde rezervasyon ve danışma olarak çalışıyorum" dedi. He amk biz de yedik. Duvara bitişik dolapta green label, jack daniels'ı da oradan aldığın paralarla aldın de mi amk. Neyse zaten benim sorunum seninle değil, benim sorunum sana tutuklu kalan okanla. Ulan okan tamam karı güzel ama fahişe be oğlum. Şu haline bak. Gözünü alamıyor karıdan. Ohoo bu uçtu gitti. Nereden sardık biz buna. Bak bak memelerine bakıyor amk salağı. Ulan belli etmeden bak. Heeey kime diyorum. Neyse

çaylar geldi bu arada

giberim bu sözlüğü ama. O kadar yazı yazdık girmedi entryi huur çocuğu.

Göğüs dekoltesi her zamanki gibi olağan üstü gözüküyordu. "Ne içersiniz?" dedi. Okan söze girdi. " Ben ıhlamur varsa alayım, çok hastayım" dedi. Ben de ıhlamur alayım o zaman dedim.

içeri geçti. Mutfak amerikan zaten, ne yaptığı gözüküyordu. Normalde amerikan değil bina ama o özel olarak kırdırmış duvarı. Duvar ustasına vermiş midir? Bilmem belki vermiştir.

En önemlisi de çabuk ve elinin hamarat olmasıydı. Başka bi kurabiye getirmişti geçen seferden farklı olarak. Çikolata damlaları vardı. Ne ara yaptın diye sordum ben. "Geceleri uyumuyorum ki ben" dedi. "Nerede çalışıyorsun peki, yani mekan olarak" dedi okan. "** oteline gidiyorum çoğu zaman." dedi.

Genelde kaç dakika sürüyor boşalmaları diye sordum.
"ERKEN, KESiNLiKLE ERKEN" dedi

Ne kadar erken?
"Yani ister 10 saniye ister 5 dakika. Bir kadını başlangıçta 15 dakika gibemiyorsan onun için hep erkendir" dedi.
En kısası ne oldu peki dedim
"En kısasını hatırlamıyorum ama bugün mesela 1-2 dakika sürdü adam 100 lira verdi ve çekti gitti" dedi.

Sabah uyandım ve salonda uyuyakalmışım oradan mutfağa geçtim. Ağzımın içi lağım gibi olmuş. Bi su içeyim derken olayın ciddiyetini kaçırmış vaziyette ilerlerken aklıma okan bininin kayıp olduğunu hatırladım. Hemen odaya girdim bu dallama cs go oynuyor.

"Ulan zütveren. Gece aklım çıktı neredesin sen?"dedim.
"Ulan hiç sorma ya. Baktım sen kızla çocuğu koyuyorsun ben de yalnız sıkılınca eve geleyim dedim. Baktım anahtar yok, seni arayayım dedim, baktım telefonun kapalı.. Kapının önüne oturdum telefonla oyun oynuyorum, eski manitaları yokluyorum falan.. O sırada binaya bakkal hüseyin (karşı komşumuz) geldi. Hayırdı evlat bu saatte kapıda mı kaldın dedi. Evet hüseyin amca, anahtar arkadaşta kalmış, onu bekliyorum dedim. O da, gel bu gece bizde kal dedi. Rahatsızlık vermeyeyim falan diyince de ısrar etti ve orada uyudum." dedi

Uyumayıp burayı okuyan yok mu ulan!

Sonra hüseyin amca bize hak verdi. Üçüncü bardaktan sonrasını içmedi Bize bakıp
"belki de bugünlük acılarımı sadece üç bardakta yok ediyorum ne dersiniz" dedi ve güldü. Evet hüseyin amca gülümsedi ve biz de kalkma kararı aldık. Tabi yok olmaz bi kahve içip gidin o zaman dedi. Türk kahvelerimizi içtik ve eve geçtik.

Hayatı ve duyguyu sorguladık. Son dönemdeki bu kadın profilleri yani araban olmazsa bana YAZMA sakın diye bağıran kızlar, beni STARBUCKS'A zütürmeyecek erkekler bi uzak dursun gibi kızların duygularını sorguladım.

Her şey para ile satın alınabilinir bi ortamdayız belki evet ama duygular para ile satın alınabilir mi? dedim. Sonra incide okuduğum bi entry geldi aklıma

"Kadınlar, bir erkek zengin diye onunla çıkmazlar; zengin olduklarını öğrenince zaten aşık olmuşlardir" diye.

Ulan evet kesinlikle böyleydi. Kadınların (hepsini değil. Bahsettiğimiz tipleri canlandırdınız gözünüzde) duygularını para ile kontrol edebiliriz.

Sonra para mevzusu açılmışken bi çılgınlık yapıp sistem kuponu oynayalım dedik. Oturduk iddaa bültenine. Yazdım 6 maç sistem 5-6. Çiçek gibi kupon oldu. Sıfırdan birler, altlar üstler..

Ulan 5 dakika oldu yok, 15 dakika oldu yok, yarım saat oldu yok. Ne oldu amk merak ettim ben de yukarı çıktım. Yukarı çıkmasam mı diye baya düşündüm ama çıktım. Geçen seferki gibi yannan kürek iş yapmasın diye çıktım.

Kapıyı çaldım açan yok, bir daha çaldım ve kapıyı esra açtı.

"Bizim arkadaş yukarı tabak vermeye çıkmıştı, merak ettim" dedim
"Gel gel içeri, benim bilgisayar bozuldu da, arkadaşın da anlıyormuş, rica ettim bi bakıyor." dedi

ulan bizim okanın tek bildiği stream'den oyun indirip oynamak. Bu alagavat ne anlasın bilgisayardan. Geçtim içeri. Baktım bu bilgisayar karşısında sağa sola bakıyor, internetten bilgisayar aniden güç ışığını kapatıyorsa ne olur diye yazmış forum falan okuyor. Ulan sinirlendim gece gece ama seven adam işte ne yaparsın.

Dur ulan dur dedim geçtim bilgisayarın başına. Önce adaptörü kontrol ettim. Sonra tornavida istedim ama tornavida yokmuş. Uğraşıp açamadım içini ve bilgisayarcıya zütürmesini tavsiye ettim.

Böyle devam ediyorum öyleyse. Ulan üniversite öğrencisiyiz zaten bir sürü anı biriktirdim. Bırakın da şuraya boşaltayım hepsini.

Benim cüzdan da bi tane kondom var zaten. içeri geçtim baktım elif uyumuş. Asuman da uyumuş. Asumanı dürttüm biraz. Noldu dedi. Gel dedim. Ulan insan bi nereye diye sorar amk. Kalktı hemen geldi benle başka odaya. ışığı kapattım pencerenin güneşliğini de açtım. Hafiften loş bi ortam yarattım. Sonra güzel kafayla sevişmeye başladık. Ulan hiç unutmam hayvan gibi bağırıyor kız. Lan sus bağırma ayıp olacak diyorum. Ulan böyle olunca da hevesim kaçtı. Tamam bi taraftan seviyorum ama diğer taraftan ayıp olacak diye geçiriyorum içimden. Karı hayvan gibi bağırıyor. Sus ulan bağırma diyorum. Hiç dinlemiyor beni. Neyse benim direnebileceğim son noktaya gelmişken aklıma "ne olacak bu japonyanın hali" diye düşünüyorum. Hem güzel kafadayım hem de karı ağır bağırıyor.

Sonunda "geliyorum aşkıım" dedi de bu sansasyonel mevzu sona erdi. Aldım bunu kucağıma zütürdüm elifin yanına. Sonra salona geçsem mi diye düşündüm de bebelerin yüzüne bakacak halim yoktu.

Sonra sabah oldu çıktık gittik işte. Neyse burayı çabuk geçiyorum. Sonra uygun ortam ve şartları sağlamamı ve elifi becermesi için küçük bi pekekentlik yapmak istedim. Ama olmadı beyler. Kızın okana hiç veresi yok.

Sonra gide gele okanla anlaştık ve ikimiz eve çıkalım dedik. Sonra hakan da dahil oldu ve başka bir yere taşındık. Böyle bi tanışmamız oldu. Neyse nerede kalmıştık.

Çalışma saatlerimiz akşam 5 gece 12. Hem gün boyu rahat ederiz, istediğimizi yaparız.

Bir hafta çalıştıktan sonra iyice alıştık işe. Kafede çalışanlarla da arkadaş olduk. Patron da iyi ve cebimiz para gördü. ilk haftalıkla gittik halit amcaya güzel bi kravat aldık. Kendisi zaten sürekli takım elbise ile dolaşır. Tam bir ankara beyefendisidir kendisi.

Delikten baktık ki zümrüt teyzenin kızı geldi. Okan bana döndü ve
"doymadı yarrağa amk kızı doymadı." dedi.

Ulan kapı önünde bana gülme krizi geldi amk. Ulan sanane elin kızından, ister gibişir ister sakso çeker.

"Ulan yalnız güzel sakso çeker bu ha" dedi bana.

Sevgilisi var hayvan deme öyle şeyler dedim ama dedikten on on iki saniye sonra; bence de güzel sakso çeker lan. dedim. Muhabbet böyle saksoya falan geldiğine göre çomağı andık it birazdan gelir gibiydi.

Kapı yarım saat sonra tekrar gıcırdadı ve gelen o idi. Evet apartmanımızın güzelliği ve memelisi. Tek memelisi (kevser teyzenin dümbüller hariç) gelmişti.

bi on dakika bekledik ve okanı yolladım yukarı. Evden çıkarken de sırtını yumrukladım binin.

MERHABA. diye bağırdım.
Yüzünü ekşitti. Ulan huur çocuğu daha bi dur bi merhaba dedim. Neden yüzünü ekşitiyorsun. dedim içimden.
"Mrhba" dedi.
"Buralarda bir yerlerde cüzdan gördünüz mü?" dedim. Kafasını sağa sola salladı.
"Arkadaş cüzdanı düşürmüş de" diye devam ettim
"Hyr görmedik" dedi.

Ulan buradan sonra nasıl kıvırırım diye düşünürken...
"Her neyse çok mühim değil. Eğer bize eşlik ederseniz mutlu oluruz" dedim.
"Yk hyr tşkkrler biz iyyz byle" dedi.

Eeeh giberim ananı avradını dedim ve okanın yanına gittim. Hayırdır dedi. "giberim ulan hayırını pekekent. gibtir git sen konuş eğer çok istiyorsan" dedim.

Okan orta kısımlara doğru gitti. Bana anlattığına göre şöyle demiş.

"Bizim arkadaşın doğumgünü de. Onunla dans eder misiniz?" demiş.

Ulan ne yaratıcılık ama amk salağı seni. Neyse kızlar rahatsız olmuşlar tabi. Güvenliği çağırdılar. Güvenlik okanı atmayakayarken gittim güvenliğe "arkadaş biraz alkollü ben dinginlerim. Teşekkürler" dedim ve okanı aldım yanıma. "Tamam lan ben gider konuşurum başkasıyla da" dedim.

Sigaramın bittiğinin farkına varmamıştım. izmarit aşırı derecede ısınınca attım. O son çekişi yapamadığım için içimde kalmıştı. Otobüsün de kalkası tutmuştu tam o sırada. Benden ateş isteyen lolita da uzaklaşmıştı. Lanet olası kadın nereye kaybolmuştu. Otobüse bindim. Şoför koltuğunu inceledim. Sanki uçak gibiydi. Bir sürü düğmesi falan vardı. Şoföre baktım, bu adam kaza yapmaz amk belli şoför gibi şoför dedim.

Koltuğumu bulmak için ilerlerken dışarıda sigara isteyen hatunun otobüste olup olmadığını da kontrol ettim ama otobüste yoktu. Nereye gidiyordu kim bilir. Belki başka otobüste gideceği yere kadar birileri ile oynaşa oynaşa gider diye düşündüm. Saçma ve boş bir düşünceydi biliyorum. Otobüsün için gayet konforluydu ve sıcaktı. Otobüsün saati benim saatimden 2 dakika gerideydi. O saatin nasıl düzeleceği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Telefonumu kontrol ettim. 8 cevapsız çağrı vardı. Bunlardan 7si Ahsen 1i okana aitti. Telefonumu kapattım. Otobüste televizyon filan da vardı. Uçak gibi güzel olduğunu söylemiş miydim? Evet evet unuttum sandınız ama unutmadım. Elbette otobüsün perdeleri de gayet şıktı.