Ulan çevrede herkesin yanında erkek belirmeye başladı ve biz amsalak gibi gözüküyoruz. Hem amsalak gibi hem de salak gibi. Dayanamadım ve zütüm zütüm cüzdan muhabbeti açtığım kızların yanına gittim.

"Arkadaş cüzdanı buldu." dedim.
"Ee bize ne bundan" dedi.
"Hani bilmek istersiniz diye.."
"Hiçbir şey bilmek istemiyoruz. Ne senin hakkında ne de arkadaşının" dedi.

Ulan ne özgüven kaldı ne motivasyon kaldı. Tamam kabul yannan gibi giriyorum sohbetlere ama en azından yüzün bi tebessüm etsin be. Okanın yanına tekrar gittim. Sadece mekana para kazandırıyorduk. Bizim karımıza olan tek şey bile olmadı. O gün içerisinde sohbet ettiğim kadınları yazıyorum. 1)kevser teyze 2)kimlik olmadığı için rica ettiğim dam. 3)Cüzdan muhabbetindeki kız.

Ulan böyle bi durumda insan nasıl hareket eder ki dedik ve dışarı çıktık sigara içmek için.
Sigara içilen ortam çok dar ve insanlar çok dip dibe. Ulan be bu gece de bize 31 yolları yine bize Hakanın gibtiği karının sesi kaldı diye çekiyorduk sigaraları ki yanımıza dişi erkil bir canlı yaklaşmaya başladı. Baştan aşağı siyah giyinmişti ve topuklu ayakkabısının sesi tahrik ediciydi. Ruju bordoydu ve beline kadar uzanan saçları vardı. Yaklaştıkça parfümünün kokusunu alıyordum. Sanırım bizden ateş isteyecekti. Evet evet bizden ateş isteyecekti. Bunu biliyordum ve ateşi o sormadan çıkarttım.

Sigarasını yaktı ve yanımızda durdu. Dip dibe olduğumuzdan dolayı hemen sordum.
"hangi bölümdesin?" dedim
"Seramik. Siz?" dedi.
"ikimiz de xx okuyoruz." dedim.

Bir 10 saniye kadar suskun kaldım ama pozisyon gol olmaya müsait. Kendimi yere atmanın lüzumu yok. Hakemi kandırmaktan sarı yemeyelim durduk yere.

"Seramik derken sadece kütahyada iş imkanı vardır" dedim
"ahahah" diye hayvan gibi güldü.

Ulan ben bile esprinin tutacağına inanmadım ama kız bildiğin kahkaha attı.
Sonra içeri birlikte geçtik. Okan da soru falan sordu. Ama kız benimle daha ilgili gibiydi. Arkadaşın var mı diye sorduk. Yok yalnızım dedi. Okanla göz göze geldik.

Yok aslında ne ödev ne de başka bilgisayarla ilgili bir şey için geldik. Bizim sizi birkaç sorumuz olacak ama çok da çekiniyoruz bunu sorarken. dedim
"Sorun tabi" dedi.

"Bakın şimdi bizi kesinlikle yanlış anlamanızı istemiyorum, bizim sadece aklımıza takılan birkaç soru var. Biz sizi uzun zamandan beri görüyoruz ve çok güzel bi kişi olduğunuzu, iyi bir insan olduğunuzu düşünüyoruz" dedim

burada karıyı biraz yağlayıp yıkayayım ki direk mevzuya girersem gibtirin gidin evden deme ihtimali var.

"Evet dinliyorum" dedi gülerek.

Ulan şu yüzünü ekşiten kızlar vardı ya. Onlar geldi aklıma. Onları şurada öldürsem diye düşündüm. Kadına böyle çekingen ve ürkekçe soru soruyorum ve o bana rahatlamam için gülerek cevap veriyor. Yüzünde hiçbir asilik belirtisi yok.

"Şimdi biz sizin bize yalan söylediğinizi ve otelde çalışmadığınızı biliyoruz."

Kadın burada bi şaşırma ifadesi attı
"Nasıl yani" dedi. Hala gülümsüyor.Ama şaşkınlıkla karışık.

okan kulağıma mırladı "Sakin git, güzel gidiyorsun" dedi.

"Sizin aslında en eski mesleklerden birine sahip olduğunuzu biliyoruz ve bunu asla yadırgamıyoruz." dedim
"Nereden anladınız peki" dedi.

Ulan dumur oldum. Nereden anladık işte baya huur gibi yürüyorsun huur gibisin işte diyemedim. Nasıl desem ne desem yanlış anlaşılacaktı burada.

Haftalıklardan baya para kaldı. Hem alışkın değiliz bu kadar paraya. O yüzden gittik izin gününde bira içtik. Gittik kokoreç yedik. Sonra eve geldik çiğ köfte yapalım dedik çiğ köfte yapıp binaya dağıttık. Tabi üçüncü kattaki afet henüz evde değildi. Onunkini ayırdık. Gece gelirse okan zütürecek diye kararlaştırdık. Hem görüşmüş olacak hem jest yapmış olacak. Böylece esraya bir adım daha yaklaşmış olacaktık.

Gece kapı önün kurulduk yine. Kahvemizi aldık oturduk. Kapı önünde sohbet ediyoruz. Camdan bakarsak ve yakalanırsak kötü olur diye düşündük. Ne saçma düşünce ama.

Bina kapısı tıngırdadı. Hemen delikten bakmak için hareketlendik.

Oturun bi bardak bir şeyler için dedi ve ısrar etti. O yüzden oturup bir şeyler içelim bari dedik. Kadın dolapta soğuk sadece bira var, isterseniz çay demleyeyim dedi. Çay daha uzun süreceğini tahmin etti heralde bizim dallama hemen "çay içelim" dedi. Ulan aslında bira da olurdu diye geçirdim içimden ama artık içerideydik ve etrafı incelerken ayık olmamız önemliydi.

O sırada kapı çaldı. Gelen esraydı ve "çocuklar müsait misiniz?" dedi

gelmek istediği en son vakitte geldi esra. Esra o gecemize damga vurabilirdi ama içeriden gelen kız seslerini duyunca, "hadi size kolay gelsin" dedi ve gülümseyerek yukarı çıktı. Merdivenden silüeti kaybolana kadar baktım. Döndüğünde bana baktı ve göz kırptı. Ulan gebereceğim sandım. Tekrar içeri geçtim. Perdeleri inceledim biraz. Ne güzel lan perdeler falan. Şu şekillere bak, üzerinde danteller falan var. Hah tamam ne diyorduk. Oyun oynuyoruz. Tamam oyun oynayalım da şu ihtimaller beni bitiriyor. Belki de okandan daha fazla arzuluyordum esrayı. Hem bugünlük sevişebilecek iki tane kız mevcut. Zuhal bana vermeyecek kesin. Zaten en son 1 sene önce sevişmiştim. Kendime ciks yaparken güvensiz olabilirim. Bilemiyorum.

Kapı tekrardan çaldı.

insanların tuhaf ruh halleri vardır. Bazen sadece kaybedeceklerine inanırlar. Kendilerinin bu dünyanın kaybedenler sınıfına ait olduğunu düşünürler. Ben en çok kaybedenlerden birisiyimdir belki ama inancımı sizin gibi delikanlılardan gençlerden alıyorum. Siz de gelip burada şu halinizde kaybettiğinize inanırsanız ve hayatı yenebileceğinize inanmazsanız beni üzersiniz. Ben üzülür geçerim ben de çok sorun olmaz ama siz kendinizi ve güzel yaşanmışlıklarınızı düşünmeniz gerekir.

Haklısın hüseyin amca dedik

Hüseyin amcanın üçüncü bardağını bitirdi. Benden bu kadar" dedi.

Hüseyin amca peki insanlar? Yani insanlar ne zaman bize inanacaklar? Sen inanıyorsun, ben okana inanıyorum. Bize inanacak insanlar lazım" dedim

"Bence bunu senin kendi kendine sorman lazım. Ben ne dersem boş evlat. Eğer birisine inanırsan ve o başarısız olursa yine inanmak için çaba harcarsın. Bir insana sonsuz inanacak tek kişi annesidir. Başka kimsenin sonsuz kredisi yoktur bana kalırsa. Ama sen bunu iyice düşün. Birisinin her zaman sana inanmasını gerçekten ister misin?

"Bilemiyorum hüseyin baba" dedim

"Eğer sana sürekli inanan birisi olursa, onun umutları hatta bütün inanmışlığının yükü senin omuzlarında olur ve yürüyemezsin. Eğer birisine inanmışsan, senin yükün onun omuzlarındadır. Bir karar alırken sürekli onu düşünürsün ve çabuk yorulursun. Koşamazsın. Koşman gerekir. Hadi bakalım genç aslanlar.. Gidin de ben de uyuyayım.

"tamam hüseyin baba iyi geceler" dedik ve eve geçtik.

Okan'ın kulağına eğildim. "Eğer istersen sana paslıyım lan" dedim. Ama yok istemedi.

Kızla baya goy goy yapıyorken okan mekandan ayrılmış. Ulan dostum dediğim adamı böyle satmış gibi oldum o yüzden kendimi tak gibi hissettim. Kıza numaramı bıraktım ve hemen eve doğru olan yola çıktım. Taksiye bindim ve eve geçtim.

Eve geldim ama evde kimse yok. Hem okanın anahtarı da yok hem de sarhoş. Hay kafamı gibiyim. Ulan acaba? Lan yoksa? Hemen jeton düşünce hızlıca esra'nın kapısını çaldım.

Tahmin edebileceğiniz gibi kupon tek maçtan yatmıştı ve sadece yatırdığımız parayı aldık. Ulan böyle para kazanılmaz diyip ikimiz de işe mi girsek birkaç aylığına diye düşündük.

Çıktık kızılaya, bahçeliye (bahçelide oturuyoruz) iş arıyoruz. illa bir yerler işçi arıyordur diye düşündük. Birkaç yere numara bıraktık. O sırada bahçelide 7. cadde de bizim eskortun karşı komşusu halit amca ile karşılaştık. Hayırdır çocuklar ne yapıyorsunuz falan dedi. iş aradığımızı söyledik. Sağolsun ikimizi de sokabileceği bir yer bildiğini söyledi ve bizi bi kafeye zütürdü.

Sabah uyandık güzel bi kahvaltı yapmak için dışarı çıktık. Tam biz çıkarken o belirdi. Evet kevser teyze. Çocuklaar. Gelin bakiyim bi yukarı dedi camdan.

Yukarı çıktık. Muharrem amca içeride tesbih çekiyor. Kevser teyze çay getirdi. ve
"Çocuklar, enam diye bi akrabamız var. 151 yaşında. Sizce çok yaşamış mı?" dedi.

ulan dedik ne alaka enam kim amk. Sonra dedi ki "isra diye de bi torunumuz var 32 yaşında"

ulan isra ne amk. Neyse biz tabi doğal karşıladık. Çay bitti ve "hadi siz gidin" dedi.
Çaylardan sonra kalktık kahvaltıya gittik. Kahvaltımızı ettik ve kitap falan almak için olgunlara geçtik. Bilen bilir ucuz kitabın adresidir olgunlar. Her neyse okan aradığı kitabı bulamadı. Sahafçılar çarşısına gittik sakaryada. Orada kita bakıyoruz falan benim aklıma kevser teyzenin söyledikleri geldi. Ne dedi lan bu karı diye düşündük durduk.

Tahmin eden var mı beyler ne demek istediğini? Biz bir hafta sonra anladık bu arada

Öncelikle biz bu işin nasıl olduğunu nasıl öğreniriz? Tabi akıllara üst kattaki esramız geliyor. Öğrensek öğrensek ondan öğreniriz. Karı 2 gündür eve gelmiyor. Kesin bu gece gelir diye düşünerek akşamında ona misafir olmaya karar verdik. Ben çok çabuk tav oldu mevzuya. Ama hiçbir şey kesin değil. Sadece bilgi almalık ve öylesine merak giderici bi sohbet ederiz dedim.

Akşamı beklemeye başladık. Akşam gidip "biliyoruz şimdi seni, bize otelde çalışıyorum ayağını kes" falan deriz oracıkta soruları sorarız dedim ama öyle de olmaz tabi. Üslup takınıp gider "hocam durum böyle böyle. Biz seni gibiyoruz pardon seviyoruz. Sen de bize bu olaya nasıl girdiğini anlat" deriz. Tabi bu mevzu kadını yaralar mı incitir mi diye düşünmedim o an. Hem incitse ne olacak ki. Madem öyle bıraksın o işi. Gitsin fabrikada işe girsin. Hayır olur mu öyle olursa gidip starbuckstan kahve içemez veya gratisten alışveriş yapamaz.

Akşamı bekledik o gece yine gelmedi beyler.

Ertesi gece yine kapı önüne sandalye çektik. Çekirdek ve kola aldık. Beklemeye başladık.

Sonra ayıktık zaten ayetten bize mesaj gönderiyor. Okan zaten ateist olduğu için çok da takmadı mevzuyu. Ulan bu karı ne demek istiyor diye baya düşünmüştük. Sonra işe gittik tabi.

Patron bize güler yüzlü davranıyor falan. Yani kendimizi rahat hissediyoruz. Hem güzel kızlar gelip gidiyor. Güzel kadınları gördükçe okan "hiçbiri bir esra değil be moruk" diyor.

Bunun bu kadar takıntılı olması evet biraz anormaldi. Tamam göğüsleri kraliçe gibi, giyinişi ulukadın afrodit gibi olabilir ama biraz abartıyor gibi geldi. Abartıyor demek de yanlış olur. Sadece büyük bi takıntı haline getirmiş olayı.

Ulan adam anlattıkça ve paradan bahsettikçe o kadar mantıklı geliyor ki bana ama ben yediremiyorum kendime tabi.

Bunun için hem bilgi kaynağımız yok hem de müthiş bi arge(araştırma geliştirme) yapmamız gerekmekte. Bunu daha uzun soluklu düşünmem lazım kendi içimde. Mantıklı geldiğini söylersem adam hadi kalk yapıyoruz kıvdıbına gelir.

"Ulan hem biz de giberiz" dedi.
"Gerizekalı aylık 10 bin kazanıp hala kendi eskortunu mu gibeceksin" dedim
"o da doğru lan ahaha" dedi.

Aslında sizin eve gelen farklı kişilerden anladık. Belli bir süre sürekli arkadaşlarınız geliyor sanmıştık fakat insan profili değişince ve gördüğümüzü bir daha görmeyince hatta giren 1-2 saat sonra çıkınca böyle bir düşünceye sevk etti bunların hepsi.

"Anladım. Ee benden ne istiyorsunuz öyleyse. Sevişmek falan mı?" dedi.

Okan birden evet diye atlayacak diye ödüm gitti. Ama demedi tabi.

"Bizim sadece sektör ile ilgili merak ettiğimiz şeyler var" dedim
"Mesela" dedi.
"Mesela sizin adınıza bu işlerle ilgilenen bir erkek arkadaşınız var mı?"
"pekekent demek istiyorsun da canım bak tatlı ve nazik olmaya çalışma. Madem öğrenmişsiniz, o zaman rahat olun, kasmanıza gerek yok" dedi.

Ulan kalkıp sarılasım geliyor karıya. Tamam rahat olalım diyorsun da biz seni kırmayı istemiyoruz yavru ceylan. Seni kimler soktu bu şerefsiz dünyaya dedim içimden.

"Tamam öyleyse, pekekent diyelim tamam. Var mı peki?" dedim
"ilk başlarda vardı evet ama sonra ben işi iyice öğrendikten sonra, yani artık bağımsız olduğuma inanınca ondan ayrıldım" dedi
"ee bir şey demedi mi?"
"Demez mi? Ama benim müşterilerimin arasında mafya da var, polis de var. Bunlara bedavadan 2 gece yaşatsam benim köpeğim olurlar." dedi
"Anlıyorum. Peki ne kadar kazanıyorsun aylık" dedim
"değişiyor tabi. Günlük 1000 lira da kazandığım oldu hiç müşterimin olmadığı da oldu." dedi
"ortalama olarak?"
"ortalama olarak da 20-25 bin kazanıyorum."

Tabi işin trajik kısmını bi tarafa koyarsak güzel para kazanıyor kadın. Hem de samimi olduk böylece. Yani o işi oldu bittiye getiren huurlar gibi değil. Namuslu huur gibi geldi bize. He zaten öyle de çıktı.

Bir insan neden eskorta gider hiç düşündünüz mü?

Sevdiği kadın vermiyordur, sadece 150 lirası vardır ve sevişmek istiyordur. Gidip lokantada yemeğe kafede çaya kahveye ne 150 ne 400ler bayılıp hiçbir şekilde eli başka kadının eline değmemiş olanlar gider, sevgilisi aldatmış olanlar, sevgilisi vermeyenler gider. Bir kadına gidip selam veremeyecek olan gider, o kadar kadının arasında erkek beğenilmez gider, 24 yaşına gelip hala sevişememiştir gider, henüz kimse ona annesinden başka aşkım diyen olmamıştır gider, çirkin hisseder gider, fantezi yapmak ister gider, doktor hasta oynamak ister gider, anal denemek ister gider, güzel sohbet etmek ister gider, trip yememek ister gider, içten bi öpücük ister gider, karanlıkta sevişmek istemez gider. Bir adamın eskorta gitmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ha para ile cikse karşısındır, ben kendimi karıma saklıyorum dersin anlarım ama o karının da zütten vermediği ne malum. O yüzden garipsememek ve bunu ciks işçisi olarak görmek yeğ bence.

Her neyse biz eve geçtik. Bundan sonra esra ile ilgili daha net şeyler düşünebiliriz. Mesela artık çok geç gelmediğinde okanı gönderirim. Belki sevişir diye düşünmüştük. Ama orası da yarım yamalak bir hikayeye benziyor.

iş yerindekileri eve davet ettik (sadece kızları) gelin bize bir şeyler içer takılırız. Zaten devirli çalıştıkları için sabah kafede 1 ya da 2 kişi oluyor. Onlar da gelmeyiversin diye bi durum kontrol yaptık.

Kafeyi şöyle tarif edeyim. Bir zuhal var ki bu kadın benim favorim. Hem okuyor hem çalışıyor. Bir kadın bu iki işi bir arada yapıyorsa bence gayet güçlü bir kadındır. Bir şekilde stres atıyor. Bu beni ne yalan söyleyim tahrik etti. Güzel gözleri var. Hemen aklınıza mavi ya da yeşil gelmesin. Bazen öyle güzel kahverengi gözlere sahip oluyorlar ki çoğu mavi ve yeşili topa koyar hatta dıbına koyar. Hah öyle bi güzellikte gözleri var. Hem fiziği hem de konuşma tarzı çok tatlı. Birkaç sefer müşterilerden numara aldığını gördüm. Numara kağıtlarını backroundda çöpe atar. Sinirlenir. Ben de sakin olmasını söylerim.

Okan ve ceyda iyi anlaşan ikililerden. Bu ikisi ve benle zuhal birlikte takılıyoruz genellikle. Yani iş yerindeki goy goyu bilirsiniz. Haaah meyveli sandviç isteyen dallama da geldi falan diye müşteri gıybeti yaparız. Aksi taktirde işten de zevk alamazsın ve zaman da geçmez. Biz zamanı böyle birbirimize takılarak ve espri falan yaparak geçiriyoruz.

Ceydadan bahsedeyim biraz. Çok da güzel bi kız değil. Hatta biraz kilolarını verirse şahane olur. Yok yok yine şahane olmaz bence ama kalbi güzel bir kere. Yani size bir şey söyleyim mi, okanın ekürisi olmasa çok ağır şeyler söylerdim bu kız için ama yine de söylemeden edemeyeceğim. Bu kız kevaşenin önde gideni. Hayır da bize hiç mi terbiyeli kız denk gelmez. Yok gelmiyor. Hep karşımıza böyle aptal saptal insanlar çıkıyor.

En sonunda söyledim işte. Saat 11de çıkınca bize geçelim diye. Evin yakın olması pozitiflik sağladı. Evde zula haline getirdiğimiz alkolleri ve çerezleri koydum masaya. Sohbet muhabbet goy goy başladı. En güzel kısmı da ceydanın "hadi oyun oynayalım" demesi oldu.

Hayatımın en hızlı süren metro seyahatiydi. Melih gökçek ulan azcık daha uzun yapsaydın şu amk metrosunu dedim. Ama sonra vazgeçtim.

Eve yürüdüm ama içim hafif bi değişik duyguya kapılmıştım. Ulan her şey çok güzel de neden bir hafta sonra. Okanın yanına gittim ve okan her zamanki abazalığı ile esra'ya mı çıksak lan, belki verir bize ne dersin?" dedi. "Saçma sapan konuşma okan. amk yeter lan esra esra esra" dedim. "sana noluyo amk" dedi. "Yok lan bir şey. gibtir git gibecek misin ne yapacaksın, git hadi" dedim "oğlum menapozlu karılar gibi davranma. Noldu sana" dedi. "yok lan bir şey" dedim. "oğlum tamam hadi gir go atalım biraz" dedi. "giberim seni de go'nu da. oynamıyorum lan oyun falan" dedim. Ayağa kalktı ve üzerime yürüdü. "Düzgün konuş lan benle" dedi. "konuşmazsam ne olur lan" dedim. "Bak her kime sinirliysen gibtir git acını ondan çıkart, gelip burada bana artistlik yapma" dedi.

Haklıydı. Sinirimi dinginlemek için perdelere odaklandım. iyi ki almışım lan şu perdeleri.

ceyda az çok pia mia pereze benziyor. Esra neye benziyor söylemem. Ama onu da birisine benzetemem zaten. Başka kızlar ona benzer o kimseye benzemez. (özelden birisi sorunca yazayım dedim)

Ahsenle dışarı çıktık o gece. Çok ısrar ettim. O kadar parayla ne yapacaktım lan ben. Bir günde bu kadar paraya alışkın değildim ben. Kafeye gittik beraber. Ahsen çay istedi bense krem brüle ve türk kahvesi yanına da jager likörü istedim. içerisinde krema falan olsun dedim. Nereden biliyorsun puşt dediğinizi duyar gibiydim. Çalıştığım yerde bunun aynısında bir bin istemişti ben de param olursa ben de o siparişi vereceğim diye içime atmıştım.

Ankaranın o minimalist silüetine baktım bir süre. Kahvemden bir yudum aldım. Yanımdan geçen otobüslerin perdelerini inceliyordum. Pek bi fırfırlıydı. Kimi otobüsler diyarbakıra kimisi tatvana kimisi antalya’ya gidiyordu. Belki de hepimizin ortak noktası, durmadan bir yerlere gidiyor oluşumuzdur. Lanet ankara’dan uzaklaşıyordum. Mutlu muydum? Kesinlikle kararsızlıklar içerisindeydim. Ne çevremde beni seven birisi vardı ne de yaptığım işlere aferin diyebilecek birisi. Kimseden bir şey beklemiyor zannetmeyin. Elbette insan hoş görülmek ve aferin almak istiyor. Bunun tatsızlığı hep damağımda kalmıştır.

Bir gün sabah tekrar uyandım. Okanın yanına gittim salona. internetten eskort sitelerine bakıyor. "Moruk aklıma bi fikir geldi" dedi. "Nedir?" dedim.

"Moruk şimdi bi kız bulsak şöyle güzel. Estetik falan yaptırsak. Sonra pekekenti olsak. Hem yapsan yapsan bu işi sen yaparsın." dedi.
"olm ben nasıl yapayım. Saçma sapan düşünme" dedim.
"Bak şimdi günlük 5 kişiyi içine alsa" dedi

ulan dangalak dangalak konuşma amk dedim. Mutfağa geçtim yumurta omlet bir şeyler yapmak için. O da mutfağa yanıma geldi.

"Bak küçük bi hesap yapalım. Günlük 5 kişiyi içine alsa hepsi tek posta olsa 500 lira. Aylık ne yapar 20bin" dedi.
"Senin matematiğini gibiyim, aylık 15 bin yapar amk keşi." dedim
"Aynen lan 15 bin işte." dedi.
"Ulan bu karı reglken de mi gibiştireceksin hayvanat" dedim.
"Onu düşünmemiştim ben." dedi

Neyse adam baya baya anlatıyor. Çayları koyduk anlatmaya devam ettik.
"Bak şimdi böyle zengin olmak ve güzel giyinmek isteyen bi karı ayarlamamız lazım." dedi
"Ulan genel kız profili öyle ama kimse bu işe girmek istemez. Çünkü bunun sonu yok başı yok" dedim.

Yeni hikaye falan yazarsam haberiniz olsun diye https://twitter.com/Dassak5Batman twitter aldım.
Buna da yazmaya başlayınca buradan haber veririm. Ulan hep yapmak istemişimdir. Neyse devam ediyorum.

Ahsen yüzüme aptal bi bakış attı. Ulan açlıktan ağzın kokuyor hayırdır der gibi baktı.
Yok be iddaadan para kazandım. Sen de istediğini alabilirsin dedim
yok dedi.

Sohbetin havası kaçar gibi oldu. Ben biraz mutluyum ya amk hemen azaltın mutluluğu. Sağol ahsen