1. 51.
    +7
    eve yaklaştığımda apartmanın kapısının önünde bir ambulans görmüştüm. birine bir şeymi olmuştu acaba. hacı dede silahlıydı ve ne yapacağı belli olmuyordu. koşarak komşulardan birine sordum. hacı dedenin kalp krizi geçirdiğini söyledi. bir an duraksadım. ambulanstan “ula ölecem ula yetiştirsenize hastaneye ateistmisiniz siz zındık herifler” bağırışlarını duyunca kahkaha attım. ambulansın arka kapısından baktığımda hacı dedeye serum bağlamışlardı. beni görünce tekrar bayılır gibi oldu. sonra tekrar kafasını kaldırıp “hastane masraflarını ödersin demi oğlum” diye sordu. gülümsedim. o anda ambulansın kapılarını kapadılar ve siren çalarak hacı dedeyi hastaneye zütürdüler. aldığım habere göre hacı dede uzun süre hastanede kalacaktı. ondan kısa sürede olsa kurtulmuş olmam güzeldi.
    ···
  2. 52.
    +9
    ertesi gün olduğundan gene evden çıktım. ama yapacak bir şeyim yoktu. çok sıkılmıştım. sona çok yaklaştığımı hissediyordum. evin sokağına girdiğimde kafama bir çuval geçirilene kadar o gün için hiç bir planım yoktu. ama artık vardı. kaçırılmıştım. bu iyiydi. bende günün sürprizi nerde diye düşünüyordum. bir iki kişi kolumdan tutuyordu. biride kafama çuval geçirdikten sonra başıma sert bir cisimle vurdu. bayılmamıştım ama biraz sersemlemiştim. ağzıma bantda yapıştırdılar. sonra beni halının içine sardılar. o kadar plan yapmışsınız. iyi tamam. ama yolda giderken bilincim açıktı hissediyordum. 15 dakika minibüs bekledik. sonra bir yerde indik. ordan metrobüsle aktarma yaptık. son olarak zincirlikuyu durağında inmiştik. dıbına koyim madem kaçırıyorsunuz bir araba bulamadınızmı? sonra beni bir sandalyeye oturttular
    ···
  3. 53.
    +10
    çuvalı tekrar kafamdan çıkardıklarında eski patronumun neşeli suratını gördüm. yanındada eski karım vardı. kahkaha atıyorlardı. onlar kahkaha attıkca ben ciddileştim. onlar gülmeye devam ettiklerinde kendimi tutamadım ve kahkahayı patlattım. “huur çocukları beni kaçırdınızda ne oldu şimdi?” hahaha. eski patronum purosunu çıkarttı ve ateşledi. sonra bana yaklaşıp dumanı yüzüme doğru üfledi. “hisselerimi bana geri vereceksin züt oğlanı yada ben zorla alıcam” dedi. sski patronumun filmlerden fırlamış o meymeletsiz suratını görünce kahkahayı bastım. “puro içiyorsun. sana fazla maaş vermişim demekki. yoksa seni ayın elemanı falanmı seçmiştim” karım sadece olanları izliyordu sonra yanıma yaklaştı ve “hade hayatım işi zora sokma ver şu hisseleri bize yoksa seni tekrar boynuzlarım” diyerek güldü. bu lafa sağlam bir cevap düşünmem gerekiyordu. karıma zekice bir cevap vermeliydim. 1 dakika boyunca düşündüm ve yaratıcılığımı zorladım. sonra karıma döndüm ve dedimki, “ananı avradını gibeyim huur çocuğu” oda bana bastı tokadı.
    ···
  4. 54.
    +10
    sonra patronum köşede duran odunu eline aldı. “bu odunla şimdi ben ne yapıcam dersin?” diye sordu. “senin için fazla büyük değilmi ama karımda deneyebilirsin” diye cevap verdim. eski patronumda odunla bacağıma sertçe vurdu. bağırdım. çok acımıştı. karım elindeki kağıtları koydu önüme ve imzalamamı istedi sonra beni öldürmeyeceklermiş. sonra gene gülmeye başladım. “parmak bassam olurmu?” diye sordum kibarca. sonra eski patronum odunu ortaya koydu ve yanındaki iki adama beni kaldırttı. beni odunun üstüne oturttular. bu ağrıma gitmişti. sonra patronuma dedimki, “sana oturacak yer kalmadı ama kucağıma alabilirim istersen” bunu duyan kaltak karım koşup oduna bir tekme attı. ben yere düştüm. huur karı. seninle evlendiğim güne lanet olsun.
    ···
  5. 55.
    +14
    kağıdı imzalamamakta ısrar ediyordum. bir yandanda gülümsüyordum. eski patronum sinirlendi ve silahını çıkardı. kafama dayamıştı. üçten geriye doğru sayacağını ve imzalamazsam olmayan beynimi patlatacağını söyledi. çokta gibimdeydi. yarım kalan işimi onun bitirmesi daha iyiydi. cehenneme gitmekten kurtulacaktım hem. bu beni sevindirmişti. daha sonra saymaya başladı. 3, 2, “bak 0 dedimmi ölürsün ama bak” deyip tıpkı ilkokul çocukları gibi blöf yapıyordu. 1, ben her ihtimale karşı gözlerimi kapamıştım. ancak o anda dışarıda megafondan bağıran birinin sesi duyuluyordu. bu beklenen adamdı,”ula hepinizi kurşuna dizecem bre kafirin torunları, etrafınızı sardık guvurun tohumları, töbe edin teslin olun munafıklar” herkes irkildi. ilk defa hacı dedenin sesini duyduğuma sevinmiştim. eski patronumun panikledi ve havaya ateş edip “sıkıyorsa gel ulan bunak” diye bağırdı. aradan biraz süre geçti. eski patronum ve adamları duvarların arkasına geçip nişan aldılar. hacı dede “ula hepiniz kafirsiniz, hepinizi vuracam dıbına koduklarım” diye bağırdı. kısa süren bir sessizlikten sonra hacı dede yanındakilere komut verdi. “hele go go go din kardeşlerim go go go”, “ula takım toparlan” bir anda deponun camları kırılmaya başladı. hacı dede ve cemaati içeri sis bombaları attılar
    ···
  6. 56.
    +8
    sis biraz dağılmaya başlayınca eski patronum ve adamları hacı dedeye karşı gelmeyi göze alamamış ve ellerindeki silahları bırakmışlardı. hacı dedede onları tek tek bağlatmıştı. hacı dedenin benim için bunca şey yapması beni duygulandırmıştı. gerçekten saygı duyulacak bir adamdı. yanıma geldi ve “ula şimdi o haram paraları ve hisseleri bana vereceksin zındık herif ben onları hayır için camiye bağışlayacam oğlum” dedi tebessüm ederek. bende kibarca bunu yapamayacağımı bu parayla başka planlarım olduğunu söyledim. hacı dede tekrar gülümsedi. “ama oğlum cami? imam efendiyle konuştuk biz yeni minare ekleyecez ve üst kata asansörle çıkılacak” ben gülümsedim. “hacı dede kaç yıl ömrün kalmış hala paranın peşindesin üstelik dini sömürüyorsun. utanmıyormusun” dedim nazikçe. ama elimden geldiğince saygılı bir şekilde dedim ve kırmamaya çalıştım. çünkü onun elinde pompalı tüfek vardı ama bende yoktu. üstelik son kelimeyi kullanmamış olsam belki daha iyi olabilirdi. ama hacı dede görmüş geçirmiş bir adam olduğundan dediklerime hak verecek ve hoş görüyle karşılayacaktı. sonra hacı dede pompalıyı kafama dayadı. “ula it oğlu it, ula sen benimle nasıl konuşuyorsun saygısız köpek. köpek soyu.” dedi ve yanındakilerden birine beni çözdürdü. elime kalemi verdi. kağıtı 1 dakika içinde imzalamassam beni diyanet işleri başkanının bile kurtaramayacağını söyledi.
    ···
  7. 57.
    +15
    sanırım bu sefer öbür dünyaya gidiyordum. bu iyiydi. mükkemmel hayatıma, hacı dede gibi mübarek bir insanın son vermesiyle huzura ereceğimi düşünüyordum. üstelik kalan paranın büyük bir bölümünü ve hisseleri yardım kuruluşlarına bağışladığımı bilse sanırım beni öldürmekten vazgeçerdi. sürem dolmuştu. hacı dede pompalının jarjörünü çekti. o sırada dışarıdan polis sirenleri duyulmaya başladı. hacı dede hemen silahı yere attı ve kapıya yöneldi. içeri garip girdi. “hav hav hav” rıza baba ve ekibi aniden depoya girdi. “yat yere yat yat”,”alın bunları alın” depoda kim masum kim suçlu belli değildi. mesut komserle göz göze geldik sonra bana doğru koşmaya başladı. sonunda bu iplerden kurtulacağım diye sevindim. yanıma gelir gelmez suratıma bir yumruk patlattı. ne yapıyorsunuz kaçırılan benim suçlu olan onlar memur bey diye bağırdım. sanırım mesut komser yaptığı hatadan dolayı üzüldü. “ah tokmakkafa,ah tokmakkafa” diye sayıklamaya başladı. rıza baba çevreye bir göz attı ve hacı dedeyle göz göze geldi. sert bir şekilde bakarak,”pisliğin teki olan senmisin?” diye sordu. hacı dede gülümseyerek,”yok evladım ikindi namazı için camiyi arıyordum, nereye geldim” deyince garip havlayarak hacı dedeyi işaret etti. “ula çekin şu iti başımdan” mesut komserin gene kafası karışmıştı. eski patronumu gözüne kestirdi ve koşarak ona bir kaç yumruk patlattı. rıza baba, “garip haklı galiba aferin evlat, aferin” deyip ben hariç herkesi göz altına aldılar. mesut komser beni çözdükten sonra başından hiç çıkarmadığı beresini bana hediye etti. duygusal anlar yaşamıştık. hacı dede zorla zütürüldü. serbest bırakılması için polislere cennetden arsa teklif etmesine rağmen paçayı sıyıramadı
    ···