1. 401.
    0
    uzun paltolu bıyıklı polis gözlerini gözlerime dikmiş kimi öldürdüğümü soruyordu, donup kalmıştım, öylece boş gözlerle öndeki adama bakıyordum… bu bir rüya olmalıydı, yaşadıklarım gerçek değil, olmamalı da zira bir insanı öldürebilecek kudrete sahip değildim… kim sahip ki?

    kimdim ki ben, hayatı olmayan bir adamdım… tamam, kendi ailemin ölümüne sebep oldum belki ama bunun azabını yıllardır çekiyordum… kimseyi öldürmedim ben, öldürmedim… ön koltukta oturan uzun paltolu adamın gözlerinin içine baktım…

    “kimseyi öldürmedim ben” dedim…

    adının zaim olduğunu öğreneceğim cinayet büro amiri ön koltukta oturmuş, gözlerini bana dikmişti…

    sağ elindeki sigarasından bir fırt daha alarak yüzüme doğru üfledi…

    “arif, dedi…”

    bıyıklarının ortasını kaşıyarak…

    “arif nerede…”

    “bilmiyorum amirim” dedim…

    “bilmiyorum ki, arif mi adam öldürmüş… kimi öldürmüş” dedim…

    zaim baş komiser, konuşmuyor sadece dinliyordu arada bir de bıyıklarının ortasını kaşıyordu…

    “bilmiyorum komiserim, vallahi bilmiyorum, akşam beraberdik, yani gece geç saatlere kadar, biraz içtik, dertleştik falan meyhaneci rıfkı’nın orada o da biliyor, ona da sorabilirsiniz, sonra eve geldim ben… bilmiyorum, hatta airf’e de sorabilirsiniz” dedim..

    zaim komiser gözlerimin içine bakarak dinliyordu beni ama yüzünde inanıyor bakışı yoktu ki, inanmıyordu da… sağ elindeki sigarasını ağzına zütürerek dişlerinin arasına aldı, o ana kadar varlığından bile bihaber olduğum tespihini bileğini bükerek eline aldı… tespihi birkaç kez döndürdükten sonra dudaklarında ve yüzündeki şekilsiz bir ifadeyle…

    “arif’e de sorabilirim” dedi…

    komiserin bu şekilsiz ifadeleri ve konuşma tarzı fena halde taka battığımın resmiydi.

    “evet komiserim,” dedim başımı sallayarak, hatta dün akşam yanımızda cevat’la hilmi de vardı. onlara da sorabilirsiniz yani biz kimseyi öldürmedik, ben kimseyi öldürmedim, yani onlar da öldürmedi… görmedim, bilmiyorum...

    ne yapacağımı şaşırmıştım, ne yapsam da inandırsam diye düşünüyordum ama "bilmiyorum"dan başka bir şey aklıma gelmiyordu çünkü ben bir şey yapmamıştım...

    zaim komiser beni dinliyor ama söylediklerim bir kulağından giriyor bir kulağından çıkıyordu.

    ben bunları söylerken ön kapının cdıbına, biraz önce yanımda oturan ayyaş kılıklı polis geldi.

    -“cafer geliyor amirim” dedi..

    zaim komiser bana dönerek…

    “cevat’la hilmi’nin soyadı ne lan” dedi..

    “aktürk” dedim, cevat aktürk, hilmi yılmaz”.

    ben soyisimleri söylerken, ön kapıdaki ayyaş kılıklı polis cebinden çıkardığı not defterine baktı…

    -aldık onları amirim” dedi.

    bir yandan konuşmalarını dinliyor bir yandan da dikiz aynasından zaim komiseri izliyordum… kendi kendime de düşünüyorum; ben öldürmedim, acaba arif mi birisini öldürdü... arif kimi öldürmüş olabilir ki, ustasını mı? neden öldürsün… başka kim var, hiç kimse… zaim komiser bıyıklarının ortasını kaşımaya devam ediyordu… babasını mı öldürdü acaba, insan babasını öldürür mü? öldürmez… iyi de kim, cevat’la hilmi’yi de almışlar… beraber mi öldürmüşler… iyi de beni neden alıyorlar… bilmiyordum… hiçbir şey bilmiyordum...

    o an, içimden ellerimle dizlerime vurmak geçti ki, ellerimi de çektim ama bileklerimdeki ağrıyla kelepçeli olduğumun farkına vardım...

    yine de kısık bir sesle "eşek kafam, ne vardı o kadar içecek... " diye hayıflandım...

    o sırada arabanın önünden içerideki beyaz pardösülü bıyıksız adam geçerek şoför kapısından içeri girdi…

    beyaz pardösülü bıyıksız adam arabaya binince ayyaş kılıklı adam da yanıma oturdu…

    zaim komiser beyaz pardösülü bıyıksız adama dönerek.

    “ne yaptınız” dedi.

    “silahı bulduk amirim.” dedi.

    zaim komiser “silahı bulduk” haberinden sonra arkasına dönerek gözlerimin içine baktı, bıyıklarının ortasını kaşıyarak tekrar önünde döndü…

    beyaz pardösülü adama eliyle gidelim işareti yaptı…

    aslında zaim komiserin bana o son bakışı her şeyin habercisi gibiydi…

    “silahı bulduk…” nerede bulmuşlar ki, beyaz pardösülü bıyıksız adam benim evimdeydi, sivil polislere arama emrini veriyordu… benim evimde mi, ne alaka.. nerede bulmuşlar peki, yok canım, hem ne silah, benim evimde.. silah ne arar bende… hem ben kimseyi öldüremezdim, silahım da yok ki benim, nasıl öldüreyim…

    keşke olsaydı ve keşke ben öldürseydim...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 402.
    0
    reserved
    ···
  3. 403.
    0
    adam çok iyi sallıyor beyler ayık olun kaptormayın
    ···
  4. 404.
    0
    biraz dan sonrasını okumadım
    ···
  5. 405.
    0
    @134 birazdan bir part daha atacağım...

    çok geç gönderiyorum biraz farkındayım ama malum uzun yazıyorum biraz... bu da son uzun part olsun... artık diğerlerini kısa kısa yazacağım...
    ···
  6. 406.
    0
    haydi lan anlat amk ağlıyorum zaten neşet babada irdi damardan dıbına kodugum seni
    ···
  7. 407.
    0
    @132 o hikaye bitti güzel kardeşim... şu an yayın evinin editörü tarafından inceleniyor... ne zaman yayımlanır bilmiyorum ama raflarda "meryem" adlı bir kitap görürsen almanı tavsiye ederim...
    ···
  8. 408.
    0
    öyle bir anlatırki varya sürükler alır zütürür adamı. hatta kitap editörlerinden teklif bile aldı kitap yaz diye
    ···
  9. 409.
    0
    reserved
    ···
  10. 410.
    0
    reserve
    ···
  11. 411.
    0
    gibtir lan yalancı kimi kandırıyorsun seni tanıyorum ben cezaevinde filan yattığı yok sizi gibiyo.aylar önceside evden kaçışını anlatıyordu sözlüğü agzına bakıttı bin.inanmayan baksın

    http://inci.sozlukspot.com/e/45353397/
    ···
  12. 412.
    0
    dinliyoruz panpa anlat.
    ···