1. 151.
    +3 -1
    birkaç gün içinde ayle ile ufak ufak sohbetlere giriştik . ilk görüşmenin yarattığı hafif itici atmosferden sıyrılma ve şansımızı zorlama aşamasıdır bu . hani 'zorlasak sever miyiz ? ' oysa charles bukowski der ki ; 'sevdirmeye gayret etme kendini , sevilmeye terket ' . bu zorlamalar sonucu ister istemez şartlanmalar oluştu , ortak yönler bulmaz çabamız arttı. coca cola mı ? pepsi mi ? haaaa bende pepsi severim al bir ortak yön daha '' muhabbetleri . sanki ikisi de çok ayrı takmuş gibi . kendini şartlandırırsan emin ol bir sinek ile 1.derece akraba olduğunu bile kanıtlarsın .
    ···
  2. 152.
    +2 -1
    uzakta durup izlemek ise herkesin olduğu gibi benimde çok zorlandığım bir meseleydi . kendimi yine zorladım , sevmeye çalıştım . aslında daha önce umrumda olmayan , ama onda görünce bir yanından tutunma çabası ile ' haaa bak ben bir kızda buna çok dikkat ederim ' dediğim saçma özellikler buluyordum . kısacası kriter dediğiniz zıkkımı ondakiler olarak belirliyordum ben . evet , zorlayarak sevdiğim doğrudur fakat bir süre sonra bir insanın sevilmesi en zor ve en son uzvunu sevdiğimi farkettim . aşil tendonunu ... yok lan yok , kalbini sevdim . kalbi sevmek ve kalpten sevmek çok ama çok zordur panpalar .kalbini sevebildi isen maddeden çok ama çok öteye adım atmış demeksin . eğer o kişi ile olabilirsen dünyanın en mutlu insanı artık sensin , hiç sıkıntı yok . fakat bir şekilde kalbine meyledip cisminden uzak kalırsan o zaman yannanı yedin demektir , artık iflah olmazsın . dünya sana bir cezaevinden farksızdır . çünkü bu dünya madde hamuru ile yoğrulmuştur , manaya pek yer yoktur . aslında mana maddeden çok ama çok kıymetlidir , insanların her şeye sahip olup yine de huzursuz olma nedeni bu mana ekgibliğidir . samimiyetle bakan bir çift gözü , bir cam parçasından ayıran şeye mana denir .
    ···
  3. 153.
    -1
    ayşe bana karşı duyarlıydı . o dönem aslında duygusal ilişki değilde sözümü dinleyecek bir asker arıyordum sanırım . kısacası duygusal ve fikri paylaşımdan daha çok ego tatmini . kız da her sözümü dinliyordu , aslında hoşuma gidiyordu . her ne kadar yollarımız ayrılmış olsa da , benim şu an olduğum 'hiçlik' noktasına ta o zaman ulaşmış kaliteli bir insandı .
    ···
  4. 154.
    +1 -1
    güzelmiydi ? sanırım cidden güzeldi . yani öyle söylediler ne bileyim . ben pek anlamam güzellik denen olaydan , benim için 'meyveler arasından gider turp seçer derler ' . sanki kendileri sevişecekler aq , gönül kimi severse güzel odur . her neyse en azından toplumun bir kıstası ile uyuşuyordu güzeldi , benim boylarımda ince yapılı güzel gözlü bir kızdı . o da daha önceden çok yara aldığı bir ilişki yaşamıştı , elbette olay ciddiye binmeden herşeyi açık açık konuştuk . fakat beraber iken bir kez bile geçmişimizden söz etmedik . bazıları vardır ki ; sürekli eski ile yeniyi kıyaslar . kısacası kâr amacı güder . böyle insanlarla zaten işiniz olmasın . aşk ticaret değildir . tüccar gibi yaklaşırsan iflası göze almalmalısın . ayşe'ye aşık değildim sadece saygı ile karışık bir sevgi . dişi olduğu için koruma içgüdüsü . bana insanca yaklaştığı için insanca yaklaşıyordum , içimde büyüyen bir minnet hissi vardı . hangi kız atkı ördü bana ondan başka : ) el emeği çok kıymetlidir benim için . uğraşılan her saniye ürün değersiz olsa bile milyarla eşittir .
    ···
  5. 155.
    0
    rezerve
    ···
  6. 156.
    +2 -1
    zamanla ayşe'ye alışmaya başladım . kız sevgiye açtı , bende gırla sevgi vardı paylaşıyorduk öyle . maddi durumu benimkine yakındı , yükseklerde gözü yoktu . tasavvuf'a meyli vardı ama öyle kapalı bir kız değildi . inancı ciddi anlamda çok kuvvetliydi , bazen beni karşısına alır öğüt verirdi hayatı çok ciddiye almamam hususunda .
    ···
  7. 157.
    +2 -2
    fazlaca düşünen ve her işin sonunu düşünen bir adamdım , özetle 'kahraman' olamazdım . soğan - ekmek falan yeriz yine de yaşarız hayalindeydi o , ben ise lidyalı yavşakların tanrısı olan 'paranın' kudretine bir evvelki ilişkimde şahit olmuştum . kız hep ileriye yönelik düşünüyordu , ben de onun düşüncelerine ayak uyduruyordum istemeyerekte olsa . kendimize belli bir zaman çizelgesi hazıladık siz hesap edin şu kadar yıl sonra evlenilecek , şu kadar çocuk yapılacak . he aq he o doğmamış çocuğa isim bulma olayı bizde de vardı . bir müddet sonra ister istemez zamanın büyük bir kısmını beraber geçirmeye başladık muzaffer'de hali ile ilişkinin boyutundan haberdar oldu . neden haberi olmadığını sordu , açıkçası böyle basit bir iş için bile birbirimize caz yapacak kıvama gelmiştik . bir buzul tabakası daha girdi , eskiden fırından çıkmış ekmek sıcaklığındaki dostluğumuza . aynı evi paylaşmak dışında pek ortak noktamız kalmamıştı , bir de uğraştığımız işlemler vardı tabi . her ilişki de olduğu gibi 1-2 ay sonra vites küçülttük , birbirimizi haline bıraktık . hani o sürekli konuşmalar , bakışmalar falan kalmadı . insanlar genellikle gizemine aşık olurlar karşısındakinin . pek çoğu turşu suyu gibidir ; ' görenin ağzı sulanır içenin midesi bulanır '
    ···
  8. 158.
    +1 -1
    inananı gibeyim
    ···
  9. 159.
    0
    reserved
    ···
  10. 160.
    0
    reserved
    ···
  11. 161.
    -2
    birisi ile beraber olmak pek çok artılar kazandırabilir , pozitiflik katabilir pek çoğunuzun hayatına . oysa benimkini sadece ama sadece durağanlaştırıyordu . kendimi zamanın 4-5 sene sonrasını hesaplarken buluyordum , hayatı sanırım çok ama çok ciddiye alıyordum . vaktimin pek çok kısmı kademeli olarak azalsa da ona gidiyordu , çok konuşan bir insan değildi basit çözümler sunuyordu . tartışmadan uzak kimseler cazip gelebilir ancak bir süre sonra sizi delirmenin eşiğinde yalnız bırakırlar . aşırı zaman ayırdığımı düşündüm , eskiden iltifat edince gülen kız şimdi beni 'cicim ayı geçti' tabi tarzında tenkit ediyordu . emin olun davranışlarım aynıydı , fakat ona göre ilk beraberlikten kısa bir süre sonra cicim ayı denilen aşırı ilgili dönem biterdi . tanga kadar saçma bir icattır kız arkadaş , zütünü örtmesi yerine arasına girmesi için yapılan bir icat
    ···
  12. 162.
    -1
    muzaffer'in ilişkim hakkında yorum yapması en son istediğim şeylerdendi . bu sebeple ayşe'nin meselesinin dahi açılmasını engelleyecek saçma konu değiştirme girişimlerim mevcuttu , mesafemiz artıyordu . tüm bunları 'karıncayı belini incitmeden gibmek' fiiline uygun yapıyorduk , aslında ikimizde farkındaydık ama gururumuza yedirip dalaştığımızı kabul edemiyorduk . arkadaş ortamlarında dedikodular başladı , birbirimizin arkasından atmamıza sebebiyet verecek sözler vs edildi . ben hepsine ' aramızda sorun yok , ama olsa da bizim aramızdadır ' deyip geçerken kendisi hakkımda epey destekli sallıyormuş . beni kastederek 'kardeşin' nasıl diyenlere , ne kardeşi onlar eskidendi falan diyormuş . kulağa gelince can sıkıyor . samimi davranıyorum benden kaçıyor vs bende bir yere kadar kovalayıp sonra yorulduğumu farkedince ' aman gibtir et , akışını bırak ' moduna girdiğim için pek sallamıyorum . bir akşam bir iki arkadaşla beraber otururken sohbet çok sardı , hepimiz gelecek üzerine hayallerimizden bahsetmeye başladık . kimimiz zengin olacaktı , kimimiz mutlu , ben fakir ama onurlu bir de ayşeli falan . birbirimize takılıyoruz işte , süleyman böyle olacak kesin muzaffer böyle vs ( tabi yine aşağılamalı sözler ama alttan alttan :D ) derken yemememiz gereken bir takun içinde bulduk kendimizi . geleceğimizi öğrenmek fikri . bunun yapılmaması gerektiğini biliyorduk . her insan geleceğini çok merak eder , o ezberlediğiniz rivayetleri unutun . elbette bana göre de gayb_ı sadece allah bilir , fakat aynı allah ' bildirilenden başkasına ' gayb der . burda dini boyutta bir tartışmaya girmek , hele ki böyle bir platformda kimdir nedir ne kadar araştırmıştır bilmeden her laf atana cevap vermek adetim değil . o yüzden bu kısım bende kalsın , dayanaksız bir tez deyin gitsin
    ···
  13. 163.
    +1 -1
    daha öncelerden görüştüğümüz ve 'mehmet ' ismini verdiğimiz varlığı bu sefer geleceğimizi öğrenmek adına çağırdık . elbette tüm bilgileri doğru olmayacaktı fakat eğlenceli geliyor işte . bizim varsayımlarımız dışında basit bir varsayımdan öte görmüyoruz . içten içe merak ediyoruz . bu varlıklar işlemlerin çoğunu kusursuz yaparlar , elbette karşılığını verebilen bir majisyen varsa . fakat sohbet , soruşturma gırgır gibi işlerde onlarda dalgasına bakarlar . mehmet cindi ,muzaffer'e maddesel suretini 1-2 kez farklı yollarla göstermişti fakat ben görmek istememiştim . ilk iletişim zamanlarımızda 'müslüman ' olduğunu iddia etse de , aynı senin benim kadar müslümandı .bazı embesillerin müslüman cin zaten gelmez zırvasına itibar etmeyin . müslüman ile mümin çok ayrı kavramlardır . evet mümin cinler böyle basit dalga dümen gırgır işleri ile uğraşmaz . tıpkı erumi ve sakil gibidirler . erumi ve sakildir demiyorum , gibidirler diyorum . çünkü cinler sizin sandığınız gibi tek bir kavim değil , matematikte ki x gibidir . kısacası insan dışındaki kullar . bunların topldıbına cinn yani saklı , gizli olan ifadesi uygundur . az biraz araştırırsanız , vitaminli sakal sahibi kimselerin dededen kalan efsaneleri dışında bu meselelere erişebilirsiniz . emin ol metafizik öğeler her cami imdıbının , hafızın , papazın hakim ve sahip olacağı meseleler değildir . evet belki o bir yerlerden duymuştur , çözümünü de yine kitaplardan okumuştur ancak tatbik etmeye gelince aynı başarıyı alamaz . bu varlıklarla iletişimde olmak adına keskin bir imana gerek yok , ancak onları kullanmak için eşit derecede iman ve ilime gerek var . kısacası her imam bu işleri çözecek yanılgısına düşmeyin . bu arada
    ···
  14. 164.
    0
    reserved
    ···
  15. 165.
    -1
    eleştirdiğim , kınadığım 'mustafa ' olmama ramak kalmıştı . kapandaki peynire giden bir fare gibi akılsızdım . aslında geleceğimi öğrenme çabam müjgan'ın 'ciddi bir ilişkin olmayacak ' tezini çürütme çabamdı belkide . her ne kadar o zaman için kurtuluşun verdiği heyecanla böyle bir durumu pek dert edip önemsemesemde , aslı olayı bana işlerin bu şekilde yürümeyeceğini göstermişti . gerekli malzemelerle ritüele başladık her birimizin kanından bir kaç damla aldık ve o birkaç damlayı harmanlayıp işleme geçtik . çağıracağımız varlıkla daha önceden görüşmüştük , esas isimlerini vermezler genelde . isimlerini vermeleri tıpkı bizim ev adresimizi vermemiz gibidir . kısacası onların çoğunu deşifre eder ve mahir bir büyücü hayatlarına son verebilir . tıpkı bizim gibi hasımları vardır onlarında . birbirleri arasında atarları , giderleri husumetleri vardır . biz mehmet'e zorda kalırsa bedenimize saklanma hakkını vermiştik , ancak bunu habersiz yapmayacaktı . dışardan duyunca komik geliyor ama buna cidden ihtiyaçları olabiliyor . aramızdaki şifre sayesinde herhangi bir cinin değilde sadece mehmet'in davete icabet etmesini sağlıyorduk . tıpkı elimizdeki telefonla rasgele bir numarayı aramak gibidir normal çağırma işlemleri . oysa bizde mehmet'in şifresi yani kabaca telefon numarası vardı . ritüeli muzaffer idare ediyordu , çok uzun sürmedi gelmesi mehmet'in.
    ···
  16. 166.
    -1
    mehmet kendi aleminde genç sayılacak yaşlarda , orta düzeyde güce sahipti . bir nevi sözlükteki ergenler gibiydi . bir çok meseleyi kabaca geçer , korktuğundan bahsederdi . örneğin şu işlemi yapmayın eğer karşı taraf çözmeye çalışırsa şu türden varlık kullanır ve sonunuz kötü olur gibisine bize tüyolar verirdi . birçok kez bizi koruyup koruyamayacağını sorduk , gücünün asla yetmeyeceğinden bahsetti . o sebeple mehmet'i büyük işlemlerde kullanmak yerine daha çok istişare türü bilgi alımlarında kullanıyorduk . bir nevi ajan ya da kahin gibi . elbette yapabileceği küçük işlemler vardı ancak kimsenin kaderine müdahalede bulunabilecek işlemlere kudreti yetmeyecek türdendi . kendi kavminde askerdi . mehmet ismini vermemizde burdan ileri geldi zaten . bizim alemimizdeki yaşı o dönem 17-18 e denk düşüyordu . ilk tanıştığımız dönemler birbirimizin sorularına çok temkinli yaklaştık ancak dediğim gibi zamanla ufak işlerimizi halledip , büyük taleplerde bulunmayınca irtibatı devam ettirip bir üst kademeye kabaca 'arkadaşlığa ' taşıdık . onlarda tıpkı insanlar gibidir . sohbet etmeyi severler . ancak insan kadar yaratıcı değillerdir , basit düşünürler diyebilirim . nezakete çok önem verirler , kısacası şımartılmayı severler . kemik ve pirinci çok severdi . kısacası ibn_i mesud dan alınan hadis doğrudur . yine çok detaya girmeden basitçe bahsetmek icap ederse senin için kemik olan şey onun aleminde et gibi birşey . kısacası kıymetli . soğan kabuğunu da severler ama bunu yiyecekten ziyade ziynet eşyası gibi kullanırlar . insanlara sıkça yaklaşma sebepleri aslında eğlenmektir . ergen mizahına sahiptirler , çocuk gibi eğlenirler . elbiselerinizi bulamazsın çoğu kez , bazen paranız kaybolur umulmadık yerden çıkar . saçma sapan saatlerde ışıklarınız yanar , sularınız açılır bazen . mehmet'in de bu tarz davranışları vardı ama onunla iletişim halinde iken yapardı . ritüel bitiminde pek fazla sululuğunu görmedik
    ···
  17. 167.
    +1 -1
    dediğim gibi muzaffer'in yönettiği o ritüelimize mehmet geldi ve önce selamlaşıp , hal hatır sorduk . bu sefer muzaffer'in bedenine girmesinden ziyade klagib harf usulüne tercih ettik . her ne kadar çağırdığımız ve şifresini bildiğimiz varlık mehmet'te olsa , bedenine başka varlıkların hükmetmesine izin vermek risklidir . hele hele işlem yapan biri isen , bozduğun bir büyüyün varlığı sana kin besleyebilir . ciddi manada size komik geliyor ama aynı insanlar alemi gibidir diyaloglar , düşünceler ve tavırlar .
    ···
  18. 168.
    +1 -1
    herşeyden önce muzaffer bize kendi iradesi dışında harflere gidileceğini göstermek için soru sormamızı istedi . ben işin içinde olduğum için ve muzaffer'i de bildiğim için gerek duymadım . bu işin raconu birazda budur , bunu gerektirir . adam hoşuna giden yanıtlar almazsa , sen benim moralimi bozmak için kasten yazdın vs diyebilir . kumardaki hırs bu çağırma olaylarında ki ile eşdeğer . sürekli bir beklenti hırsı . televizyon başında atlara 'hadi olum koş olum' demek gibi birşey . bir arkadaşımızın vefat eden amcasının vefat tarihini yazmasını istedik . bu bahsettiğim arkadaş aramızda 1-2 kez bulunmuştu ritüellerde . açıkçası pek inanmıyordu çünkü daha çok gözüne bakarak gördüklerini aktarmıştı muzaffer . kısacası böyle düzenekli bir iş yapılmamıştı ona . gözlerini gözlerine dikip 20 saniye kadar bakarak hissini dile getirmek suretiyle yapılmıştı diyelim . ne hissederdiniz , nasıl hissederdiniz sanırım bunu tarifin imkanı yok . aklında yanıtlar beliriyor diyebilirim . göz çok ama çok önemlidir bu işlerde . çocuk daha önceden bu tarz bir çağırmaya şahit olmadığından onun bilgilerini kullandık . muzaffer'in eli hareket etti ve rakamlara gitti . çocuğun o anki yüz ifadesini görmeniz lazımdı . daha evvelden bu işlere pek itibar etmeyen çocuk 2 sene kadar önce vefat eden amcasının , vefat tarihini görünce ciddi anlamda rengi attı . ister istemez ikileme düştü , 'bazen sallıyorsunuz sanıyordum , şimdi gördüm ki gerçekmiş . ben katılmak istemiyorum ' dedi . masadan kalkması enerji akışını değiştireceği için onu orda tutmalıydık . eğer devam etmezse , ona türlü varlıkların musallat olacağından bahsettik . bu sadece onu masada tutup işlemi gerçekleştirmek adına bulduğumuz bir kılıftı . esasen kalkması ona birşey kaybettirmezdi . buz kesmiş şekilde ' kalkmazsam birşey olmaz değil mi ? ' diyebildi : )

    korkma . terketmezsen birşey olmaz . biz istediklerimizi öğrenelim müsade et . dilersen sen soru sormazsın dedik
    ···
  19. 169.
    +3
    sıra soru sorma ve cevap alma faslına gelmişti . muzaffer ilk olarak kimin sormak istediğini sordu . bu işlerde herkes bıdı bıdı konuşmaz , sadece 1 kişi yönetir . baş işareti ile ben aldım söz hakkını . kağıda yazdım sorumu . muzaffer'e uzattım .

    o dönem çok ama çok ağır bir ders alıyordum . geçen sene 6 kişinin geçtiği bir ders . ilk sorum basitti açıkçası daha çok merak ettiklerimi sona saklamıştım . dizinin en heyecanlı yerini sona saklamak ve ilgiyi kaybetmemek için araya reklam sokmak gibi bir iş . çünkü cidden merak ettiklerimi sorduğum takdirde kalan ritüelde sıkıla sıkıla orda bulunacak ve sadece enerjimi verecektim . umarım anlaşılabilmişimdir.

    muzaffer sorumu yöneltti

    - x dersinden kaç kişi geçecek ( cevapları harf harf veriyordu ancak ben yazı dili olduğu için direkt diyalog gibi yazacağım . sivri zekalar çıkmasın )
    - 23
    - peki süleyman geçecek mi ?
    - hayır
    - neden
    - çalışmıyor
    - çalışsa geçer mi ?
    - hayır
    - neden ?
    - kafa almıyor

    burda istem dışı bir gülüşme oldu . dediğim gibi onlarda bizim gibi daşşağa meraklıdır . bu arada o dersi çok sonraları zar zor geçtim . deli gibi çalışıp beceremediğim bir ders
    ···
  20. 170.
    0
    devam
    up up
    ···