1. 51.
    +2 -3
    Çizmeyi çıkarttığımda kölee içini bi koklasana ya, bak bakalım geçen gün dediğin gibi ayaklarım gibi muhteşem mi kokuyorlar. ilk önce tereddüt ettim, tereddüt edince ayağıyla başıma vurdu hafifçe; hadii bekliyorum dedi. Peki deyip içine soktum burnumu, o ara birden kahkaha atmaya başladı yine; Allah'ım asla böyle şeyler yaşayacağımı düşünmezdim, ayakkabımın içini kokluyorsun resmen. Bunu herhangi biri görse ne derdi sana acaba deyip üstü kapalı tehdit etti tabi beni ama hiç takmadım o an, sadece kıpkırmızı bir surat ile utana sıkıla koklamaya devam ediyordum. 1-2 dakika kokladıktan sonra kii normalde ayakkabıların içi pek kokmaz ama ayağından çıkar çıkmaz koklayınca o sıcaklıkla gerçek anlamda kokuyu bayağı bayağı alıyorsunuz, benimde nutkum tutuldu tabi. ilk koklarken yüzümü ekşitmişim biraz, bana bakıp ayıp ayıp hani muhteşemlerdi utanmadan yüzünü ekşitiyor bak bak diye laflar söylüyordu. 1-2 dakika geçtikten sonra tamam tamam yeter bu kadar, yüzünden ne kadar güzel koktuklarını anlayabiliyorum zaten vallahi acınacak haldesin ama yapacak bir şey yok hakkettin bir kere deyip gülmeye devam etti. Ardından ayaklarını elime aldım, ayaklarında ten rengi çorap vardı sadece. Çorap ince olduğu için ayaklarını oldukça net bir şekilde görebiliyordum, muhteşem bir ayak yapısına sahipti. Tırnaklarını da uzatmış ve french yapmıştı o güne özel. Elime alınca sadece bakıp incelemişim ayakları. Hoca da fark edecek olmalı ki az daha bakarsan yiyeceksin sanırım, tamam çok güzeller bende biliyorum ama masaja başlasan artık? dedi ve ayaklarını göğsüme bastırdı. Ayakları yüzüme o kadar yakın olmasına rağmen onları öpememek içten içe bitiriyordu beni ama yine de hayatımdan memnundum. Yavaş ve narin bir şekilde ayaklarını ovalamaya başladım, bu işi gerçekten son derece iyi biliyordum. Ayaklarını yavaş yavaş yukarı doğru çıkarttım, en sonunda çeneme değmeye başlamıştı. O durumda benimki de havalanmıştı tabi, fark etmemesi için o anda bile dua üstüne dua ediyordum. Gözlerini kapatmış sadece o anki rahatlığı yaşıyordu, anlayabiliyordum
    ···
  2. 52.
    +1 -4
    (gecikmeli yazmamın sebebi sözlükte gri ekran çıkıyor bu sırada worde yazıp buraya yapıştırıyorum)

    En son Eylül hocamla avm'de yaşadıklarımı anlatmış, o günün benim için bir milat olduğunu belirtmiştim. işte o muhteşem günden sonra hem hocamın benim üstümdeki düşünceleri oturmuş hemde ne kadar ileri gidebileceğine dair az çok kafasında fikir oluşmuştu. Sonraki günler beni yavaştan denemeye başlamıştı zaten..O yaşananlardan sonraki gün dershane yoktu, hafta sonu girmişti araya. Yani hocam 3 gün kadar göremeyecektim, benim için son derece kötü bir durumdu bu. Dershane yoktu dediğim, hafta sonu bize dershane yasaktı. Pazartesi günleri de hocaların tatil günleriydi zaten. Ama ben yasak masak dinlemeyip cumartesi günü dershaneye gittim. Kapıdaki görevli beni uzun yıllardır tanıdığı için hiç sorun çıkarmayıp içeri aldı zaten. Daha sonra ne olur ne olmaz deyip müdür yardımcımızın da odasına bir uğrayıp durumumu izah ettim ve ders çalışmak için geldiğimi belirtip kütüphaneye geçeceğimi sözlerime ekledim. Eh o da 7-8 yıllık öğrencisini kırmayıp eyvallah dedi tabi. Eee o izni de koparttıktan sonra benim kafa direk Eylül hocama gitti tabi. Acaba ne yapıyordur diye düşünürken bir de baktım ki kapısının önündeyim Neyse içeriye bir göz arttım, 3-4 tane öğrencisi bulunuyordu. Sonradan farkettim ki tenefüse denk gelmişim. 7-8 dakika bekledikten sonra zil çalınca herkes sınıflara dağıldı ve ortalıkta kimsecikler kalmadı tabi, bu da benim için en uygun zaman anldıbına geliyordu. Hemen kapıyı çalıp bitanecik hocamın yanına geçtim. Beni görünce nedense oldukça şaşırdı, gerçi şaşırması doğaldı hafta sonları beni görmeye kimse alışık değildi; yasaktı da. Ne işin var burada ufaklık, yasak olduğunu senin benden iyi biliyor olman gerekmiyor mu? diye lafa girdi direk. Bende hocam 1.'si ben ufaklık değilim, ayrıca aramızda taş çatlasa 3-4 yaş var 2.'si de yasak olduğunu tabiki biliyorum ama o kadar yıllık öğrencinizim az torpilimiz de olsun dimi ama dedim? Gülmeye başlayıp haklısın haklısın da 3-4 yaş derken dedi? Niye şaşırdınız hocam en fazla 21-22 olmalısınız, erken mi yazıldınız siz ne dedim; tabi orada amacım belli de hiç çaktırmıyorum tabi 21-22 mii, ayy şuana kadar duyduğum en güzel söz bu sanırım ben 25 yaşındayım yahu dedi gülerek. Gerçi güldüğünü belirtmeme gerek yok, genelde gülümser zaten kendileri Aaa öyle mi hocam, vallahi en fazla 21 falan gösteriyorsunuz ya; neyse 25 olsa da fark etmez önemli olan kendinizi kaç yaşında hissettiğinizdir kii ona bakarsak yaşıtız deyiverdim birden. Şuna bak ya, cidden sen işini biliyorsun ha 2 lafınla yine hayran bıraktın kendine beni dedi kahkaha eşliğinde. E iyi madem, o kadar güldük eğlendik izninizle oturayım mı artık efendim dedim? Harbi delisin sen, izin mi bekliyordun yani. Allah'ım yarabbim, tam otoriter yüce bir şey yaptın beni ha dedi. Bende buraya kadar gelmişken ne kaybederimki diyerekten öylesinizki zaten hocam, en azından benim gözümde oldukça yücesiniz. Boşuna efendim demiyorum herhalde size dedim Hani o saygıdandı sadece üçkağıtçı deyince saygı olmadan hizmet mi olurmuş hiçç dedim. Dur dur yakında çözeceğim seni deyip beraber aldığımız ayakkabılardan biri var şuanda ayağımda ama sen hiç yorum yapmadın henüz? Bir bak bakayım yakışmış mı efendine dedi, bu lafı da duydum ya ondan dünyalar benim oldu o an. Salak salak sırıtıp yüzüne bakmışım hocamın sadece
    Tümünü Göster
    ···
  3. 53.
    +2 -3
    Saat 15.00 sularında orada ol demişti ama ben (normalde her yere geç kalan biri olarak) verdiği saatten 10 dakika önce yerimi almıştım. Kendisi de 20 dakika geç kalınca neredeyse bi yarım saat onu orada beklemiştim. Gerçi sorun değildi bu benim için, onun gelecek olması bile son derece heyecanlanmama ve tabi mutlu olmama yetiyordu. Pazar günü olmasından kaynaklı evden çıkarken sınava gireceğim ardından da özel dersim var yani anca 5-6 saate falan eve gelirim demiştim bizimkilere. Yani 15.00 ile 21.00 arasında oldukça rahat olacaktım, 21.00'i geçse dahi hocamın bırakacağını düşünerek 'bugün oldukça güzel geçecek!' diyebiliyordum kendi kendime. Neyse her şeye hazırlıklı olmak için ayıptır söylemesi tüm bedensel temizliğimi yapıp, en güzel cicilerimi de giyip dışarı çıktım. Sanırım ilk defa hazırlanmam bu kadar uzun sürmüştü ama değecekti ya kimin umurunda Az öncede belirttiğim gibi verilen saatten 10 dakika belkide daha da erken gelip yerimi aldım ve beklemeye başladım. Uzunca bir beklemenin ardından yanıma yine hocam arabasıyla yanaştı ve atla bakıyım deyip eliyle işaret yaptı. Hemen ön kapıyı açıp yanına geçtim ama ilginç olan bu sefer içeriye geçtiğimde direk elini uzattı bana, tabi bu uzatış şekli tutup sıkmak için değil tutup öpmek içindi. Son derece barizdi ki bende hiç pot kırmayıp narin ellerini tutup güzel bir öpücük kondurdum ve hocam bu kadar çabuk olaya gireceğimizi düşünmemiştim dedim gülümseyerek. O da eee şimdiden alıştırayımki sonra beni hayal kırıklığına uğratma, kızgın halimi görmek istemezsin inan dedi göz kırpıp. Kızgın haliniz mi? Hocam siz ne kızabilirsiniz ne de bana kıyabilirsiniz, iddiaya falan girdik tamam da sadece gözümü korkutmaya çalıştığınızı biliyorum; şimdi size geçip havadan sudan konuşacağız herhalde deyip yüzüne baktım, öyle bir baktı ki; yani öyle ümit ediyordum dedim devamında. Sen ümit etmeye devam et, daha unutmadım o iddiaya girerkenki sözlerini ve tavırlarını; merak etme oldukça eğleneceğiz kıyabilir miyim hiç ben bitanecik köleme dedi gülerek. Köle mi? Yok artık, bu kadar da ezmeyin be hocam dedim maksat biraz daha motive etmekti onu amacım O da tabi daha da gaza gelerek, kölemsin tabi! Hemde 3 koca gün. Mızmızlanmak, karşı gelmek yok; bir daha iddiaya girerken 2 kere düşünürsün sana ders olsun bu dedi. Bende of of ne desem siz daha da arttıracaksınız dozajı zaten, en iyisi susup bekleyeyim dedim ve üzgün bir tavır aldım kendimce Hahaha korkma korkma kıyamammm, fazla üstüne gitmeyeceğim rahat ol. Neyse aferin aferin sus biraz, yaklaştık zaten dedi. Arabayı park edip çantamı alır mısın lütfen deyip arabadan çıktı, çantasını alıp bende çıktım ve hemen ardından gülerek lütfen mi dediniz? dedim. Bak bak sonra da bana kıyamazsınız diyorsun, illa ezeyim mi yani seni dedi. Bende benden yana sorun yok, kaybettim sonuçta ne isterseniz yapacağım. Yerinizde olsam bu fırsatı değerlendirirdim deyiverdim. Kesinlikle eşek kafalısın sen, oldukça da istekli gördüm seni. Neyse bu daha da işimi kolaylaştıracak, sağol sağol dedi ve gülerek eve doğru yol aldı.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    +2 -3
    Yine bir gün öğle arasında yanına geçtim, biraz sohbet falan ettik. Bu arada soğuklar yavaştan etkisini göstermeye başlamıştı. Akdeniz Bölgesinde yaşamama rağmen kış ayları oldukça soğuk geçer, en azından bu bölgenin halkı olduğumuz için bize öyle gelir yani. Sonra bana ya Can'cım havalar iyice soğumaya başladı bildiğin, önerebileceğin iyi bir mont, ceket satan bir yer var mı dedi. Düşündüm biraz, aslında yok ama bazı bildiğim alışveriş siteleri var. Orada oldukça sağlam çizmeler, botlar falan gördüm dedim. Ayakkabı mı dedi? Evet hocam ayakkabı, anneme bakarken iyice inceleme fırsatım olmuştu. Size çok ama çok yakışacak çizmeler vardı orada, mutlaka mont falan da vardır fiyatları da normal piyasaya göre oldukça uygun kargo ücreti falan da almıyorlar dedim. Hımm yaz bakayım bana şu adresleri, ama ben gerçek deri arıyorum ha dedi. Merak etmeyin hocam oldukça araştırdım ben, gerekirse alacağınız zaman beni de çağırın beraber seçeriz dedim. Çok iyi olurrr dedi ardından da yahu yine dönüp dolaşıp ayakkabılara geldi konumuz, nasıl başarıyorsun bunu dedi bana Aaa ben ne yaptım yine hocam ya, sadece sizin sorunuza farklı bir bakış açısıyla cevap verdim. Hem işinize de yaramış gibi görünüyor dedim. Ya tamam yaradı da ilginçsin yani, bunlar hakkında bile oldukça bilgin var dedi. Malum erkekler pek alışverişten hoşlanmazlar, senin maşallahın var dedi. Bende alışverişi severim hocam, ne zaman isterseniz size de eşlik ederim dedim. iyi o zaman bugün erken çıkacağım, senin de özel dersin yoksa bana eşlik et beraber avm'ye gidip ayakkabı örneklerine bakalım. Hem fikir sahibi de olurum, seninde zevkine güveniyorum madem bu kadar bilgilisin bir bildiğinde vardır herhalde dedi gülerek. Benden bunu isteyecek de yok mu diyeceğim, direk hay hay diyerek cevapladım bu teklifini iyi o zaman 4.30'a doğru işim biter, o saatte yanıma gel hem evine de bırakırım seni dedi. Memnuniyetle kabul ettim ve o saati beklemeye koyuldum.
    ···
  5. 55.
    +1 -4
    Ayağı çenemdeyken birden sağ ayağını sertçe organıma doğru indirip sol ayağını uzattı ve birazda bununla devam et dedi, tabi o ayak sertçe erkeklik organıma çarpıp; bir de üstüne orada kalınca kalp atışlarım 1500 seviyesine çıktı dakikada. O kadar korktum ve heyecanlandım yani. O da bunu anlamış olacak ki gözleri kapalı olmasına rağmen gülüyor, ara arada topuğuyla basınç uyguluyordu. inanın hayatımda yaşadığım en ilginç deneyimlerden biriydi, umarım herkes hayatında en az 1 kere yaşar benim bu yaşadıklarımı. Bunları yaşadıkça hayatın ne kadar güzel ve değerli olduğunu anladım diyebilirim. Sol ayağına masaj yaparken ayağı çenemdeyken birden dudaklarıma kadar kaldırdı ama uyuyor gibi görünüyordu. Sanki kendinden geçmiş, uyukluyor gibiydi. En azından benim öyle sanmamı istiyordu ama ben bunu fark ettim ve hiç pot kırmadan masaja devam ettim. Tabi o ayağı dudaklarımdan çıkartmadan, kendisinin çıkartmasını bekledim Parmakları dudağıma değiyor, ara sıra oynattıkça o haz daha da artıyordu. Diğer ayağı da organımda olunca inanın ne yapacağımı şaşırdım, ayıptır söylemesi 17 yılın patlamasını yaşayabilirdim o an ama ilerisini düşünerek 'dur' dedim kendi kendime! Sanırım yarım saat ayağı yüzümde öyle masaja devam ettim. Sonra uyanmış gibi yapıp bana bakınca muhteşem bir yüz ifadesiyle gülme krizine girdi. Hahaha ben ne zamandır yatıyorum, ne zamandır ayağım suratında. Yazıkk sana ya çoraplarım ıslanmış resmen, yaladın mı ne yaptın deyip gülmeye devam etti Ne yalaması hocam ya, ayağınızı dudağıma dayadınız çıkartmama da izin vermediniz. Uyuduğunuz içinde rahatsız edemedim. Ara arada oynatıp ağzıma sokmaya çalıştığınız için böyle oldu dedim, tabi bende gülümsüyordum bunları söylerken. Ya ya işte gördün mü saatlerce ayaklarımla vakit geçirdin sonuçta, sus konuşma kokusuna ve tadına bayıldığını biliyorum; bundan sonra ona göre muamele göreceksin merak etme deyip sinsi bir bakış attı inanın o bakış bile beni uçurmaya yetti. Ardından da gerçekten çok iyi masaj yapıyormuşsun, 2 saat aralıksız masaj yapmışsın resmen ve çok çok iyi hissediyorum. Sürekli isteyebilirim bunu senden aferin deyip ayaklarını kaldırarak doğruldu ve lavaboya gidiyorum deyip içeri gitti. Bende kendime çeki düzen verip, malum yerin düzelmesiyle uğraştım o gelene kadar. Oldukça ilginç ama bir o kadar da güzel bir durumdu ama saat nasıl olduysa 19.45'e falan geliyordu. 4 saaten fazla harcamıştık daha bu kadarcık şeye. Nasıl zaman geçti lan derken hocam geldi gülümseyerek.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    +2 -3
    Bana şöyle uzunca bir bakıp, sus sus takılıyordum zaten anca dalgaya al sen beni! hadi şu ayakkabılarımla ilgilen deyip ayaklarını uzattı bana doğru O anda ohh bee ucuz atlattık dedim, dedim demesine de o anlamıştı zaten ne ayak olduğumu yani. Sadece o an için uzatmamayı tercih etti, bende kendi kendimi rahatlatmayı tabi. Hemen önünde eğilip özenle ayakkabılarını temizlemeye başladım. Ya dur bilgisayarda işim var, masanın altına da girmen tuhaf olabilir; en iyisi çıkartayım ben çizmenin tekini sen şurada iyice temizle bende işlerimi halledeyim o arada dedi. E canıma minnet tabi, nasıl isterseniz hocam deyince yavaşta çıkartıp bana verdi tekini. Çizmeyi çıkarttığında ayağında çorap olmadığını fark ettim, oha hocam çorapsız mı giydiniz yep yeni çizmeyi ya ayağınıza vurursa? Hem kokar da alemsiniz ha dedim gülerek Ne kokması be, benim ayaklarım kokmaz. Hatta inanmıyorsan iddiaya da girebiliriz, bu konuda oldukça iddialıyım dedi. Her türlü girerim, mutlaka az da olsa kokar; insan ayağı sonuçta ve kapalı ortam. Terleyip koku yapar, neyine giriyoruz dedim. Kazanırsam 3 gün ne istersem o olacak, sen kazanırsan da ben senin her istediğini yapacağım uyar mı dedi? Bende bu kadar iddialıysa kesin kaybedeceğim, bari az biraz kızdırayım deyip emin misiniz hocam? Bakın ben kazanırsam odamı da temizletirim, ayaklarımı da yıkatırım size hiçte ne utanırım ne de acırım dedim sırıtarak Bak sen demek öyle, iyi madem mızmızlanmak yok o zaman görüşeceğiz seninle dedi ciddi bir tonda. ilk defa ciddi gördüm onu kii bu durum beni hem ürküttü hemde heyecanlandırdı tabi. Ee hocam nasıl anlayacağız peki deyince, nasılı olur mu eğilim koklayacaksın bir süre yalan söylersen bundan sonra ona göre muamele görürsün ama bilesin dedi bana. Oha koksa da kokuyor diyemeyeceğimi anladım o an ama benim için her yol paristi zaten ki tamamdır hadi bakalım dedim. Eğilim ayaklarını ellerime alınca hahaha bak demiştim sana bir gün bu hale gelirsen şaşırmam diye, kendi isteğinle kokluyorsun işte dedi gülerek. Bende cevap vermeden koklamaya başladım. Ne yalan söyliyüm çok az da olsa farklı bir koku vardı, yani ter kokusu ama genel anlamda benim için hayatımda aldığım en iyi kokulardan biri oydu diyebilirim
    ···
  7. 57.
    +4 -1
    En son Yeliz hocanın evinde yaşadığım ve etkisinden uzun süre çıkamadığım olayları anlatmıştım binler. işte o olaydan sonra 2 gün hastalık bahanesiyle dershaneye gitmedim. Belki neden gitmedin mal mısın gidilmez mi diyenleriniz vardır ama o kadar beklenmedik şeyi uzun yıllardır hocam olan birinden yaşamam ve hala o şaşkınlığı üstümden atamamam gitmememde oldukça etkiliydi. O 2 gün boyunca Eylül hocayla nasıl bu durumlara geldiğimizi, Yeliz hocanın bu olaylara nasıl dahil olduğunu ve son gelinen noktayı düşündüm durdum. Kesinlikle bu yaşadıklarıma inanamıyordum, ne kadar hayal etsem de hiçbir zaman olamayacak şeylerdi bunlar. Resmen 2 tane oldukça alımlı 'hocamın' kölesi olmuştum ve bu insanlar ailemi de çevremi de oldukça yakından tanımaktaydılar. Herhangi bir hatam infazıma yol açabilirdi kii ellerinde birden çok resim ve video da bulunmaktaydı. Yani inkar etme gibi bir durumum da söz konusu değildi. Bunları düşünürken pişman olduğum anlarda oluyordu ama bir daha dünyaya gelsem bile bunları yaşamanın güç olacağını düşünüp mutlu olmaya çalışıyordum. Aslında fazlasıyla da mutluydum ya nedense sürekli bir karamsarlık vardı içimde, hiç ama hiç hoş olmayan bir karamsarlık...
    ···
  8. 58.
    +2 -3
    Eve girdiğimizde evde tek yaşadığını anladım zaten, her şeyi kendine göre dizayn etmişti. Oldukça şirin bir evdi, ne çok büyük ne de çok küçük. Tek kişi kalmasına rağmen 2 yada 3 odalı güzel bir eve sahipti. Kapıdan girdiğimizde ayakkabımı çıkarttım ama o çıkartmadı, kapının yanında bir sandalye vardı ona oturdu. Şuan için ayakkabımı çıkartmayacağım, yandaki lavabonun köşesinde bir toz bezi var onu ıslatıp getir bakayım. Yanında da kurusu var, ikisine de kap gel hemen dedi. Kapıyı da kapattı tabi bu arada. Hemen dediklerini yapıp karşısına geçtim. Ayaklarında yine çizmeleri vardı ve yine kısa çizmelerdi bunlar. Mini bir elbisesi, altında da muhteşem bir tayt vardı desenli desenli. Önünde eğilip ayakkabılarının altını tek tek temizledim, bu arada bana poz verr deyip gülerek fotoğraflarımı çekiyordu. Güzel güzel, hep saklayacağım bunları diyordu. Fotomu çekmesi pek umrumda değildi aslında, sonuçta benim için hiçbir sorun oluşturmazdı çünkü benden büyük olan ve hocam olan oydu Neyse bitti hocam dediğimde her ikisininde altına bakıp aferin ufaklık deyip saçlarımı okşadı ve mutfağa doğru yol aldı. Giderken de beni takip et bakıyım dedi. Arkasından mutfağa geçtiğimde muhteşem bulaşığı gördüm. Dünden beri ne kullandıysam yıkamadım, sırf sen mutlu olasın diye; al bakalım hepsi senindir. Şu şurada bu burada, sen bulaşıkları yaparken bende biraz uzanayım içeride dedi. Haa bulaşıkları bitirince bana orta şekerli bir kahve yaparsan da memnun olurum deyip gülümsedi ve içeri geçti. Bu ricayla karışık emirler bile beni oldukça mutlu ediyordu. Şuan için fazla ileri gitmiyordu, arada rica da ediyordu bazı şeyleri söylerken az biraz çekiniyor da gibiydi. Sanırım ilk defa evine girdiğim ve sınırlarımın neler olduğunu daha bilmediği için oluyordu bunlar ama tabi ben pek önemsemiyordum bu durumu, sadece anının tadını çıkartmaya bakıyordum
    ···
  9. 59.
    +1 -4
    @31 okuyan yoksa boşuna yazmanında anlamı yok
    ···
  10. 60.
    +2 -3
    Gerçekten oldukça eğlendim bugün, sana ne kadar teşekkür etsem az Can'cım dedi bana gülümseyerek. Hemen ardından da aslında teşekkür etmeme gerek yok ama iddiaya girip kaybettiğin için bu teşekkürü hakettin dedi. Umarım bu iddiamız sadece 3 gün için sınırlı kalmaz, hiç düşünemeyeceğim şeyleri yaptım ve sende bunları yaparken mutlu görünüyordun dedi şeytani bir gülümseme eşliğinde Aynen hocam en son yaptığınız tükürük olayı dışında her şey oldukça iyiydi aslında, yani ne bileyim sizinle olmak bile oldukça güzel zaten. Ne zaman isterseniz emrinizdeyim biliyorsunuz, bir telefon kadar uzağınızdayım sadece dedim Hahaha bilmez miyimmm deyip hadi daha da geç kalma eve, tükürüğümden miden bulandığı ve mızmızlandığın için ceza olarak seni evine bırakmıyorum; bundan sonra ona göre hareket edersin artık. Annene de çok selamlarımı ilet deyip yanağıma güzel bir öpücük kondurdu ve güler bir yüzle uğurladı
    ···
  11. 61.
    +1 -3
    Final guzel oldu dim
    ···
  12. 62.
    +4
    Adama gib uzatsan koklar ak.
    ···
  13. 63.
    +4
    kolama tükürcek var ya ona orda tecavüz ederdim mk
    ···
  14. 64.
    +1 -3
    dinleyen yok mu bin kuruları
    ···
  15. 65.
    +4
    yemin ediyorum burnuma ayak kokusu geldi, peynirli doritos gibi olandan hani.

    hay senin midene sokayım.
    ···
  16. 66.
    +3 -1
    ayaktan soğuttun züt kesip atıcam ayağımı şimdi ne ayakmış hıaaammmna
    ···
  17. 67.
    -4
    o kadar insan yazmamı bekliyor siz yalan, hayal diyerek elinizi ne geciyor anlatma hevesimi kırmaktan baska?
    ···
  18. 68.
    +2 -2
    Saat akşam 19.30 gibi telefonum çaldı, sonradan fark ettiğim için geç açtım teli. Arayan Yeliz hocaydı, ilk defa arıyordu beni. Telefonda adını görmem bile heyecandan kalbimin fırlayacak gibi olmasına yetmişti. Heyecanla telefonu açtım, ilk olarak azar işittim tabi telefonu geç açtığım için ardından da biraz sohbet edip teli anneme vermemi istedi eğer musaitse. Anneme vermemi isteyince duraksadım tabi ben, pardon ama hocam neden annemi istiyorsunuz deyince; merak etme son derece sevineceğin bir şey yapacağım, sen teli annene ver ve gerisini bana bırak dedi. iyi peki dedim kii başka bir şansımda yoktu zaten, gittim teli anneme verdim. Annem uzun yıllardır Yeliz hocayı tanıyordu, o yüzden oldukça samimi bir konuşma geçti aralarında. Daha önce özel ders falan da aldığım olmuştu Yeliz hocadan, tabi nereden bilecektim durumların bu noktalara geleceğini..15 dakika kadar telefonla konuştular, tabi bu süreçte annem beni odama gönderdi. Bu tarz görüşmeler sırasında kulak misafiri olmamı istemezdi, daha öncede söylediğim gibi annemde oldukça otoriter bir kadındır. Neyse teli kapattıktan sonra beni yanına çağırdı, sesi de iyi geliyordu o yüzden rahatlamıştım biraz olsun ama ne konuştuklarını öğrenmek içinde can atıyordum resmen. Karşılıklı oturduk işte, senin Mol konusunda sorunların varmış neden benim haberim yok dedi? Bir an duraksadım, hemen ardından da Imm ya anne zaten her dersten zorla özel ders aldırıyorsunuz bir de bunu duyunca Kimya'ya da yüklenirsin diye düşünüp söylemek istemedim doğrusu ama merak etme 1 haftaya kadar halledeceğim dedim. Bana bakıp yok öyle yağma, sana kalsa ohoo her şeyi halledeceksin. iyiki seni bu kadar düşünen bir hocan var da beni arayıp durumdan bahsetti. Yarın akşam musaitmiş, akşam gideceksin yanına yapabildiği kadar ders yapacakmış seninle. ikinizde yorulduğunuzda da seni eve bırakacakmış, büyük ihtimal çok geç saate kalabilirmişsiniz ama merak etmemi söyledi; sana güveniyorum yanlış bir şey yapma sakın falan deyip bir sürü nasihatta bulundu tabi. Bunları bana anlattıkça, özellikle de akşam geç saatlere kadar ders çalışacaksınız kısmını duyduktan sonra resmen gözlerim parlamaya başlamıştı. Abi bu kadın işi biliyor! diyordum kendi kendime. Sevinçten ağlamak istiyordum resmen, muhteşem bir gün beni bekliyordu yarın. Bana hiçbir bilgi vermemişlerdi ama bu sürpriz bile zevkten dört köşe olmama yetmişti. ilk defa zaman sorunum olmadan, saatlerce onlarla vakit geçirebilecektim..
    Tümünü Göster
    ···
  19. 69.
    +2 -2
    O da bunu fark etmiş olmalı ki bana bu kadar baktığına göre görev istiyorsun sen deyip, ben kahvemi bitirene kadar salı günü dershanede giymeyi düşündüğüm bir çizmem var; bak senin için kutusuyla kapının arkasına koymuştum. Onu tertemiz yap bakalım dedi, sanırım 1 aydır dokunmadım toz içindedir dedi gülerek. Tabi efendim hemen deyip ayakkabı çıkarttım ve karşısında yere oturup tek tek temizlemeye başladım. Arada bana bakıp gülümsüyor, bir kaç laf atıyor sonra tekrar televizyon izlemeye devam ediyordu. Benim için oldukça güzel zamanlardı aslında, söylediği gibi oldukça tozluydu ayakkabı ama tertemiz yaptım tabiki her zamanki gibi. Benim ayakkabıyla olan işim bitince o da kahvesini bitirmişti. Hemen kahveyi alıp içeri zütürdüm, bulaşığı halledip tekrar yanına döndüm. Ya bu hafta çok ama çok yoruldum, masajdan anlar mısın sen? dedi. Bende bu da laf mı hocam, masaj konusunda belgelerim bile var; ailede herkes ağrısı olduğunda beni çağırır. Özellikle de ayak konusunda, ablam sağolsun rahatına çok düşkündür.
    ···
  20. 70.
    +2 -2
    O an donup kaldım işte! Ne yapacağımı şaşırmış durumda sadece dua ediyordum. ilginç olan hocam hiç istifini bozmamıştı, sadece ayak ayak üstüne atıp sağ ayağıyla sesimi çıkarmamam için tabanını dudağıma bastırmıştı. O şekilde o kadar rezil görünüyordumki, giren kişi görse ne olurdu diye de düşünmeden edemiyordum. Oda da çıt çıkmıyordu, sadece yanıma doğru bir şeylerin geldiğini hissediyordum. Tam geldi derken Eylül hocam sessizliği bozdu ve aman canım dikkat et kalbine inmesin deyip gülmeye başladı. O anda anladım tongaya düşürüldüğümü, ama hala kimin geldiğini bilmiyordum. Sadece sıçtık deyip ter içinde kalmakla meşguldüm stresten. O kişi yaklaştıkça da hocam ayağıyla ağzımı daha da sıkıyordu. Birden Eylül hocanın yanında biri belirdi ve eğilerek elindeki telefonu bana doğrulttu gülerek. Gözlerime inanamıyordum, bu Yeliz hocaydı! Sinir ve korkudan ağlayacaktım neredeyse. Çaresiz bir şekilde o pozisyonda kala kaldım. Birden kahkaha atmaya başladılar, ardından da Yeliz hoca Eylül hocama 'Ya cidden söylediğin kadar varmış. Aklıma bile gelmezdi, kaç yıllık öğrencim halbuki hiçte anlayamamıştım bu durumunu. Hani düşünüyorum da ayağıma bakıp daldığı çok ders vardı ama nedense hiç aklıma gelmemişti, alemsin kız helal olsun' dedi gülerek. Hiç kaçırır mıyım canım, gerçi benim yaptığım bir şeyde yok kendisi itiraf etti. Bir sürü yalvardı falan dayanamadım, sonuçta bu işte. Gördüğün gibi ayağım ağzında duruyor ve o gayet memnun bu durumdan' deyip gülmeye devam etti. inanamıyordum, Eylül hocam bu kadar şeytan olamazdı; böyle bir plan hayatımda düşünemezdim. Resmen benim ona Ayak Fetişti olduğumu söylediğimi ve çaresizce yalvardığımı anlatmıştı Yeliz hocaya ve tabi daha bir çok şey. O pozisyonda yakalanınca da her şey anlattığı gibiymiş gibi anlaşılmıştı. Ha yakalanmak falan diyorum da onu bile planlamıştı, artık tamamen onun elindeydim! Tabi Yeliz hocanında. Bu durumdan şikayetçi miydim? Ne kadar rezil olsam da, utanıp sıkılsam da son derece memnundum ama inanın oldukça da korkuyordum. Yeliz hoca bile öğrendiyse diğer insanların öğrenmeyeceği ne malumdu? Tamam her şeye rağmen mutluydum ama ilerisi hakkında kafamda bin bir soru işareti vardı.
    ···