1. 26.
    0
    etika'da, yani o ünlü kitabında bi yerde ruh, bedenin bilinçli imajıdır, diyor bu zındık. iyi organize olmuş bir zihin bizim ruh dediğimiz şeye karşılık gelir. (vay ipne, ruha da inanmıyor lan bu.) eşyanın bir amaç doğrultusunda yaratılmasına, yukarıdaki bir tarnıya; insan gibi yargılayan, düşünen, bir maksat peşinde koşan, hatta insan gibi tutkulara sahip olan tanrıya, özgür iradeye ve idealize edilmiş ne ne varsa, işte bunlara olan inançlarımızın tümüne birden, entelektüel bir yeterisizlik ve bir ilüzyon, yanılsama olduğunu yazıyor yavşak herif
    ···
  2. 27.
    0
    şimdi adamımızın tuhaf bir tanrı olayı var. herhalde o günün koşullarında raad konuşamadığı için paso tanrı deyip durmuş işte, napsın lan.

    tanrının enteletüel sevgisi, ya da zinsel sevgi diye bişey uydurmuş. aslında hani çiçek açmış bir erik ağacına bakarsınız hayran olursunuz, ya da akşam vakti kızıl bulutları görür mest olursunuz ya, tıraşı uzatmayayım, yani doğayı, tabiatı seversiniz, hayran olursunuz ya, aslında galiba adamın dediği sevgi türü de nah işte böyle bişey.
    ve bu duygu bizim bildiğimiz dinlerden çok farklı bir yaklaşım sergiler. spinoza, bu bizim tanrı anlayşımızla alenen taşşak geçiyor gibidir lan. yani türkiye de olsa kafasına sıkarlardı. ya da akit gazetesi kesin hedef gösterirdi baruhcuğumuz.

    gerçi adamcaaaz zarif ve beyefendi bir tiptir. bütün kaynaklar bunu söyler. çok sade bir hayat yaşamıştır. galiba asıl saygıyı hak eden tarafı düşündüğü ve söylediği şeylere ilk önce kendisi uymuştur. eh bu da hayli yüce bi tavır lan. haksız mıyım?

    neyse. bu bizim inandığımız tanrı anlayışına spinoza 'hayal gücünün tanrısı' diyor. tutkuları olan, kızan, koktutan, dehşete salan, cehennemyile tehditler savuran bu tanrı bize gerçek mutluluğu asla veremez diye devam ediyor.

    'insanın tanrıya karşı olan entelektüel sevgisi, tanrının kendi kendisine olan sevgisidir.' bak bak lafa bakın binler. ortada tanrı falan da yok aslında.
    ···