/i/Bilim

"hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir. ilimin ve fennin dışında mürşit aramak gaflettir, dalalettir, cehalettir".
M.K ATATÜRK
  1. 1.
    +3


    Öncelikle Yuri Gagarin'i analım.işçinin emeğini göklere çıkaran ulu muhafız Yuri Gagarin'e selam olsun.







    Öncelikle Evren'in yok oluşu ile ilgili 4 teorimiz var.ikisi gayet mantıksızca olsa da aksi kanıtlanamadığı için olasılığı var.Kalan ikisi ise muhtemel sonumuz.



    Bu teoriler şöyle:

    Büyük donma
    Büyük çökme
    Büyük değişim
    Büyük parçalanma





    Büyük Donma



    Evrenin sonuyla teorilerden şimdilik en güçlüsü "Büyük Donma". Bu teorinin temeli termodinamiğe dayanıyor. Bu teoriye göre evren giderek genişledikçe ısısı da ters orantılı olarak sürekli azalacaktır. Bunu mevcut enerjinin giderek daha fazla alana yayılması ile açıklayabiliriz. Buna göre, bir zaman sonra evrendeki düzensizlik sıfıra inecek, ısı alışverişinin gerçekleşebileceği hiçbir bölge kalmayacaktır. Tüm maddeler yok olacaktır.






    Gelelim Komünizm'in gururu Aleksandr Fridman'ın Büyük Çöküş Teorisi'ne



    Einstein'a göre evrenin sabit bir şekilde durması imkansızdı. Dolayısıyla ya genişliyor olması ya da giderek daralıyor olması gerekiyordu. Bu konuya dair kanıtsa 1929'da Edwin Hubble tarafından ortaya konuldu ve evrenin giderek genişlediği anlaşıldı.

    Eğer evren genişliyorsa bir zamanlar şimdikinden daha küçük bir halde olmalıydı, bu düşünceyle meşhur "Büyük Patlama" teorisi ortaya sürüldü. Şimdiyse cevaplandırılması gereken yeni bir soru ortaya çıkıyordu: Evren hep genişlemeye devam edecek mi?

    Bu sorunun cevabı aslında evrenin kendisine bağlı. Daha da açık konuşmak gerekirse; madde miktarına. Eğer daha çok madde varsa bu, maddelerin birbirlerini daha çok çekecekleri anldıbına gelir. Böyle bir durumda evrenin genişlemesi yavaşlayacaktır. Eğer bu miktar yeterli değilse, evrenin genişleme hızı asla yavaşlamayacak ve sonsuza kadar genişleyen evren ısı ölümüyle yok olacaktır.





    Büyük Değişim



    Bu teori, ilk ikisinden farklı olarak atom altı parçacıklara odaklanıyor. Bu bakımdan da biraz bilim-kurgu romanı gibi gelebiliyor kulağa, nitekim kaçınılmaz sona dair öngörüleri biraz uçuk.

    Kuantum fiziğine göre, tümüyle boş bir vakumda az miktarda da olsa enerji vardır. Fakat daha az enerjisi olan başka bir vakum daha olabilir. Eğer bu iki vakum karşılaşırsa, ikinci vakum baskın gelecek ve ilkinin yerine geçecektir. Yani ilk vakum, daha az enerjili vakumun bir ‘baloncuğu’ baş gösterinceye kadar varlığını sürdürecektir.





    Büyük Parçalanma



    Geldik dördüncü ihtimalimize. Bu ihtimalin temeli ise karanlık enerjiye dayanıyor. Tıpkı büyük değişim gibi biraz uçuk bir teori olmasıyla beraber, aksi de ispatlanabilmiş değil. Bu teoriye göre karanlık enerji diye nitelendirdiğimiz gizemli güç sandığımızdan çok daha farklı bir şey olabilir ve diğer üç teoriye gerek kalmadan kendi kendine evreni sonlandırabilir.

    Nitekim karanlık enerjinin oldukça ilginç bir özelliği bulunuyor: Evren ne kadar genişlerse genişlesin, yoğunluğu her zaman sabit kalmaya devam eder. Bu da hacmi artan evrenin, yoğunluğunun aynı kalması amacıyla sürekli daha fazla karanlık enerji ürettiği anldıbına geliyor. Peki ya karanlık maddenin artış miktarı, evrenin genişleme hızını geçerse ne olur?

    Bugün için karanlık enerjinin yoğunluğu oldukça düşük, ancak bu yoğunluk artarsa, Caldwell'e göre galaksimiz parçalanabilir.

    Böyle bir durumda "hayalet karanlık enerji" galaksileri parçalayıp içindeki yıldızları savuracak, sonra da karanlık enerjinin çekim gücü Güneş’in çekim gücünden fazla olduğu için Güneş Sistemi darmadağın olacak, Dünya patlayacak. Yani evren dört bir tarafından yırtılmaya ve yok olmaya başlayacak.


    ···
  1. 2.
    -2
    dünyayı kurtaran adamın torunuyum buyur
    ···
  2. 3.
    0
    anan yokolcak
    ···
  3. 4.
    0
    Olley gebericez yaşasın
    ···
  4. 5.
    0
    umrumda değil
    ···
  5. 6.
    0
    evrenin sonunda ne var reyis
    ···