/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 126.
    0
    büşra tuttu zütün kalktı amk hızlı
    ···
  2. 127.
    +18
    Bu kanalda yaklaşık 60-70 kişi vardı. Her kanalda ayrı ayrı gruplar vardı, çeşitli ülkelerin bayrakları bu gruplarla ilişkilendirilmişti. Tolga hemen yunanistan grubuna girdi, bu grupta Türkler vardı. Tolga birkaç kişiyle selamlaştı, ardından böyle böyle bi arkadaşa eğitim veriyorum, sağlam adam bizi satamaz yanımda yardımınız gerekiyor görmesi için dedi, adamlar kabul ettiler. Tolga internette daha önce husumeti bulunduğunu söylediği bi foruma girdi. Bu forumun adresini lamerlere verdi. Lamerler deli gibi ping atmaya başladılar, neredeyse saniye başına 1 megabayt forumun trafiğinde artış vardı. Bu arada tolga arkadaşları ile sohbet etmeye devam etti.
    ···
  3. 128.
    +17
    Tolga işlemin tamamlanmasına az kaldığını söyledi, asıl işe birazdan başlayacaktı. “bak Halil kullandığımız yöntem bir bardağa su doldurmak gibidir, bardağa sürekli su doldurursun, sonunda bardak illa ki taşar, işte o taşan sudan şifreleri çıkarmak bizim işimiz.” Dedi. Hakikaten dediği gibi de yaptı. Lamerler çok hızlı ping atıyorlardı, 45 dk sonunda forum unavaible hale geldi. Bundan sonra tolga ve arkadaşlarının görevi başlıyordu, yine Linuxu açtı, birkaç program daha açtı, windowstaki gibi ping atmaya başladılar. Sistem o kadar d-dos yemişti ki artık cevap veremiyordu, 10000 küsürlerde geri dönüş veriyordu. Tolga bana birkaç kod gösterdi, bu sayede güya trafiği boşaltmak için server a giriyordu ama işin aslı öyle değildi. girer girmez önce trafiği boşalttı, yönetici panelinden ne kadar ip varsa banladı. sonunda tolga dosya bölümünme girdi, tüm dosyalara 777 yi geçirdi, indexle falan uğraşmıyordu, tüm server ı sildi, domain artık boş gözüküyordu.
    ···
  4. 129.
    +19
    Tolga ile sene içinde aynı yöntemle birkaç foruma daha girdik, bu en basit yöntem olduğundan önce buradan başladım. Tolga zamanla işin inceliklerini de öğretiyordu bana, bu işin şansla veya rastlantıyla en ufak bir alakası dahi yoktu. iş tamamen kafada bitiyordu. Bu işleri yapabilmek için fazlasıyla zeki olmak gerekiyordu. Benim girdiğim sitelerin genellikle hiç güvenlik yazılımları yoktu, genelde dümdüz vbulletin kurulmuş forumlara girebiliyordum henüz. Tolga ise daha çok firmalarla, büyük internet siteleriyle uğraşıyordu. Birkaç e-ticaret yapan siteye bulaştı ama kendi hesabına bir şey geçirdiğini hiç görmedim, en azından geçirdiyse bile ben bilmiyorum.
    ···
  5. 130.
    +14
    O yaz tolga bi fabrikada iş bulduğunu, orada çalışacağını söyledi. Hayırdır kanka ne iş buldun falan dedimse de önce kesin değil daha kanka sonra anlatırım dedi. Tamam dedim o yaz tolga ödev vermişti bana, yapmam gereken şey bir sunucu hazırlamaktı, daha doğrusu bu bir aynaydı. ( mirror attack bilen bilir ) bu ayna girdiğimiz bilgisayarlardaki veriyi otomatik olarak mevzimize indirecek, içinden ben gerekli ve dikkate olanları seçecektim. Sonuçta tolganın zevk ya da iş diye girdiği bilgisayarlarda ne önemli ne değil bulacak kadar zamanı yoktu, bunu benim yapmamı istiyordu. O yaz dayımlarda kalacaktım ve dayımın bilgisayarı bu iş için yeterli olacaktı.
    ···
  6. 131.
    +18
    Bi gün tolga sunucuyu ne yaptığımı sordu, hazır dedim mevzide dedim. Girdi çok beğendiğini söyledi, birkaç eksiği varmış ama kendisi halledecekmiş. Tamam dedim ne yaptın kanka işi dedim. işi aldım dedi ptesi başlayacam çalışmaya dedi. iyi kanka nerde buldun işi dedim. A*** tekstil kanka dedi. Oha lan hangi a*** tekstil coğrafyacının kayırdığı firma mı dedim, aynen o dedi. Stajyer olarak girmiş babasının tanıdığı varmış. Aylık 130 tl maaşla masa başında dosya düzenletecekler dedi. E tabi bilgisayarımda firmanın server ına bağlı bir bilgisayarım da olacak =)) tolgaya inanabilmek mümkün değildi, her gün beni daha çok şaşırtıyordu. Meğer babasına yanaşıp, bu yazı düzgünce para kazanarak çalışarak geçireceğini söylemiş. Babasına a*** tekstil de çalışan arkadaşları olduğunu, kendisinin de orada stajyer olarak çalışmak istediğini söylemiş. ileride amcasına yardımcı olmak istediğini de söylemiş. ( tolganın amcası da tekstil işiyle uğraşıyordu ama küçük çapta ) babasının tabi bu tolgadan beklemediği bir şey ama birkaç adam koymuş araya ve o firmada masabaşı iş bulmuş nihayetinde..
    ···
  7. 132.
    +1
    reserved
    ···
  8. 133.
    +1
    Rezzzzzzzzzzz
    ···
  9. 134.
    +1
    Sayfa 4 rez
    ···
  10. 135.
    +1
    Suraya yerleseyim..
    ···
  11. 136.
    +2
    he amk bende putinin sağ daşşağı
    ···
  12. 137.
    0
    ···
  13. 138.
    +17 -1
    Tolga a*** tekstilde çalışmaya başlamıştı. Daha ilk haftadan buranın cemaatin işletmesi olduğunu anlamıştı. Anlattığına göre personel vakit namazlarını kaçırmıyor, her Cuma kesinlikle işi gücü bırakıp namaza gidiyorlarmış, bütün idari personel. Kısa sürede kendini çok sevdirmiş, git gide daha ağır işler vermeye başlamışlar. Biraz bu firma hakkında bilgi vereyim beyler. Bu firma bildiğin bi tekstil fabrikası. Bunlar fason iplik üretiyorlar, bu iplikleri boyuyorlar ve kumaş haline getirip satıyorlardı. Yaptıkları iş o il içinde büyük bir iş sayılırdı ama türkiyede o kadar da geniş çapta iş yapmıyorlardı. Tolganın dediğine göre bu pekekentler 150 tane işçiyle koca fabrikayı yürütmeye çalışıyorlardı maliyetten kısmak için. Çoğu zaman da işçilerin parasını geç yatırıyorlardı. Hatta bir keresinde işçinin biri idari bölüme çıkıp bağırmış çağırmış. Tolga ilk iş olarak bu paranın neden geç yatırıldığını öğrenecekti.
    ···
  14. 139.
    +13
    Tolganın fabrikadaki bilgisayarı aşırı yavaş olduğu için işler çok yavaş ilerliyordu. Ayrıca bu fabrikanın baya iyi bi güvenlik sistemi vardı. Tolga ne yaptıysa ne ettiyse virüslere bulaşmadan sistemi geçmeyi başaramadı çünkü herkes fabrikadaki bilgiasyarları kullanıyordu. Örneğin bazı işlemleri idari şefi kendi özel pcsinden yapsa o zaman tolga da kendi pcsini kullanarak işleri daha hızlandırabilirdi. Server a girememek tolganın canını çok sıkıyordu. Daha önce herhangi bi başarısızlığını görmemiştim ama suçun bilgisayarında olduğunu söylüyordu, fabrikadaki bilgisayarların hiçbiri beş kuruş etmezdi ama server çok iyi korunuyordu ve çok güçlüydü.
    ···
  15. 140.
    +12
    “trojan atmaktan başka çarem kalmadı” dedi bir gün tolga. “her şey hazır sadece fırsat kolluyorum bi haftaya paranın neden geç yatırıldığını ve neden bunlara fazla yatırıldığını öğreneceğiz ” dedi. Bir gün tolga Cuma günleri akşama doğru idari şefin muhasebeden bi usb alıp kendi bilgisayarına taktığını keşfetti. Şef bunu her Cuma yapıyordu, sanırım mali hesapları falan kontrol ediyordu. O günlerde de zaten muhasebeciler bilir defter dökülüyormuş ve bu işi çok ince eleyip sık dokuyarak yapıyorlarmış, şef de işte her Cuma hesapları kontrol ediyormuş. Muhasebeden dosyaları alıp masasında inceliyormuş. Tolga bunu görünce aradığı fırsatın bu olduğunu söyledi.
    ···
  16. 141.
    +14
    Tolganın dilinden anlatıyorum: “ işten çıkmadan 2 hafta önceki Cuma, şef usbyi bilgisayarına soktuğu anda alman virüsünü ( versiyon cc bilen bilir kaspersky dan başkası virüsü silemiyordu şimdi ne oldu bilmiyorum ) çalıştırdım. Bütün bilgisayarın anti virüs sistemleri bangır bangır ötüyordu, sistem virüsü silemiyordu ve sürekli virüs bulundu diye rapor veriyordu, aynı işlemi saniyede 2 kere yapıyordu, yani masaüstüne bakan kullanıcı daima raporu görüyordu, kendi bilgisayarıma bulaştırdığım virüs server yoluyla diğer bilgisayarla da bulaştı. idaredeki herkes şefin başına toplandı, şef "usbde virüs varmış heralde" dedi. Hemen kendi bilgisayarımdaki virüsü defektif edip muhasebenin bilgiyarına daldım ve gördüğüm şey beni şaşırtmadı. işçilerin 15 gün geç yatırılan parası, bizim coğrafyacıya havale ediliyormuş. Hamit abinin bilgisayarına da girdim ( şef ) Toplam 11 kişinin kredi kartı ekstresini şef kendisi fabrikanın hesabından ödüyordu. Aylık ortalama 150 binliralık ekstre, düşünebiliyor musun? sadece fabrika sahibinin karısı ayda 11000 tlilik giysi alıyoruz huur. neyse Bil bakalım fabrikanın sahibinin babasının eksterisinde ne yazıyor? – Ford *** ***/merkez bayi 1600. Tl. bu adam da bizim coğrafyacının kayın pederi çıktı.”
    ···
  17. 142.
    +17
    Olay basitti, aslında coğrafyacı a*** tekstili kayırmıyordu, arabasını aldırtmıştı ve kendi borcunu ödüyordu. Üstelik kendi komisyonunu da ayrıca alıyordu. Anlayacağınız coğrafyacı arabasını cemaate aldırıyordu, cemaate de bunu a*** tekstil in payıymış gibi gösteriyordu. T.k. ya gönderdiği dekontlarda t.k. nın bu arabayı görmesi tabii ki imkansızdı çünkü arabayı fabrika ödüyordu. Tolgayla diğer fabrikaların da muhtemelen aynı sistemde çalıştığını düşündük. Bulmacanın parçaları yavaş yavaş yerine oturuyordu. Sonuçta hak için din için diye çalışan cemaatin parasından sorumlu adam, bu parayla kendisine araba almıştı. Tolga “ sence bunu t.k. bilirse ne olur?” dedi. Blimiyorum kanka dedim ama hocanın başının belaya gireceği kesin dedim.
    ···
  18. 143.
    +17
    Daha sonraları bu paranın gıda şirketinden neden misliyle döndüğü anlamaya çalıştık. Sonuçta dini bir cemaat hibe de ediyor olabilir Allah rızası bağlamında ama hoca parayı bunlara göndermeden bunlardan para gelmiyordu. Ayrıca neden fabrikalar gıda şirketiyle değilde önce hocayla muhatap oluyorlardı, anlayamadık. Tolga git gide sinirleniyordu: “insanların emeklerini geç yatırıp, 11.000 tlilik sadece giysi alan pekekentler bunlar. Ulan hani cemaat, hani peygamberin hadisi şerifi, demiyor mu işçinin parasını teri soğumadan veriniz diye, hani lan nerde din Allah kitap?” iyice kızarmıştı: “bi de her yerde dinciyiz muhafazakarız derler allahı kitabı ağızlarından ekgib etmezler, şuna bak biri giysi deryasında yüzüyor, biri nerden geldiği belli olmayan bir parayla arabsını aldırıyor, fabrikada desen zaten iki üç havaleyle 20-30 bin lira para kaldırıyor” tolga yine çok ciddileşmişti. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. “o adama o parayı yedirmeyeceğim huur çocuğuna” dedi. Tamam kanka sakin ol sinirlisin gibtir et dedim. Gittik bi yemek yedik ardından evlere dağıldık.
    ···
  19. 144.
    +14
    Üçüncü sınıfa başlıyorduk, artık tolga coğrafyacıya iğrenir gözlerle bakıyordu, her yerde arkasından sövüyordu, herkese kimbilir o arabayı nasıl aldı diyordu. Bi gün coğrafyacı yine derse girdi:
    -bugün ders işlemeyeceğim, bugün bi slayt ve de bi belgesel izleyeceğiz “ dedi. Tolga yine sinirliydi ama ben onu bastırmaya çalışıyordum. Hocanın izlettiği slayt Allahın bu dünyayı ne kadar güzel yarattığıyla ilgili vs. bi belgeseldi. Birkaç dini konuşma daha yaptı, işte bu dünya gelip geçici şöyle böyle. Devletin okulunda coğrafya dersinde bildiğin vaaz dinliyorduk. Ardından üçüncü ders bi belgesel açtı, belgesel Adnan menderes in suçlu olmadığını, masumiyeti ve nasıl işkence ile asıldığını anlatıyordu. Belgesele göre aslında Adnan menderes yargısız infaz sonucu asılmış, kendisine savunma hakkı dahi verilmemiş. Anlayacağınız hoca inönü dönemini ve sonrasını, gizliden de atatürkü eleştiriyordu, yaptığı işlerin yanlış işler olduğunu, onların kurduğu sistemin bunları başımıza getirdiğini söylüyordu. O sırada tolga tuvalete diye çıktı, geri gelmedi.
    ···
  20. 145.
    -1
    Liseliysen hayat sana güzel yaşasın lise 😊
    ···