/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +20
    Sabahleyin beni okulun kapısında tolga karşıladı, önce elimi sıktı, sonra kemiklerimi kıracakmış gibi sarıldı “beni yüzüstü bırakmayacağını biliyordum kardeşim” dedi. Sanırım en çok onu ihbar etmemden korkmuştu, yoksa iş hacke gelince benim çok bi yardımım olduğu söylenemezdi. Zaten daha sonra tolga bunu bana itiraf etmişti “polisten hapisten değil en çok beni satmandan korktum kanka” dedi. Kendimle gurur duydum, şu gibtimin hayatında bi kere kendimle gurur duydum, arkadaşımı satmamıştım. Bu işten çok anlamasam da ona yardım edecektim, onu hiç satmayacaktım. Tolga bi plan yapmamız gerektiğini ve o söyleyene kadar coğrafyacıya tek kelime etmememi söyledi, tamam kanka dedim, derse girdik.
    ···
  2. 52.
    +20
    Tolga bana bu işe bulaşmayacağına dair söz vermişti. Artık coğrafya derslerinde tolga hocaya bişey ima edecek diye çok korkuyordum, tolga da zaten derslerde pis pis bakıyordu hocaya. Artık senenin sonuna doğru geliyorduk. Tolga “neden a*** tekstil e diğerlerinden daha çok para yatırdığını merak etmiyor musun” dedi. “hayır kanka umrumda bile değil bak bu işe bulaşırsan seninle bi daha görüşmem” dedim. “tamam kanka sustum” dedi, bütün yaz boyunca hiç lafını
    ···
  3. 53.
    +19
    Tolga ile sene içinde aynı yöntemle birkaç foruma daha girdik, bu en basit yöntem olduğundan önce buradan başladım. Tolga zamanla işin inceliklerini de öğretiyordu bana, bu işin şansla veya rastlantıyla en ufak bir alakası dahi yoktu. iş tamamen kafada bitiyordu. Bu işleri yapabilmek için fazlasıyla zeki olmak gerekiyordu. Benim girdiğim sitelerin genellikle hiç güvenlik yazılımları yoktu, genelde dümdüz vbulletin kurulmuş forumlara girebiliyordum henüz. Tolga ise daha çok firmalarla, büyük internet siteleriyle uğraşıyordu. Birkaç e-ticaret yapan siteye bulaştı ama kendi hesabına bir şey geçirdiğini hiç görmedim, en azından geçirdiyse bile ben bilmiyorum.
    ···
  4. 54.
    +19
    o zamanlar msn muhabbeti baya popülerdi. bilirsiniz işte smileyler alınır, space ler afilli şekilde donatılır, zamanın facebooku kadar güzeldi. ne kadar çok kişi listenizde adam varsa o kadar popülerdiniz bugünkü beğeni sayısı gibi falan. tolga kendi bilgisayarını çıkardı. açıldı bilgisayar işte windows xp ama o zaman çok janjanlı geliyordu bana xp, çok gördüğüm bişey değildi. msne girdi. ipek açıktı. msn de kullanıyormuş meğer. neyse tolga yazdı buna selam dedi, napıyorsun nasılsın falan dedi. bunlar chatleşmeye başladılar.
    ···
  5. 55.
    +19
    Şoklara bağışıklık gösteriyordum artık. Tolga dediğini yapmıştı. Hakikaten parayı çalmıştı. Para nerdeydi Allah bilir.
    Komiser: zütür şunu kendine getir
    işler iyice çığırından çıkıyordu, beni getiren polis memuru önce tuvalete zütürdü, elimi yüzümü yıkadım. Ardından çekti ve dedi ki:
    -bak oğlum, anlıyorum gençsiniz ve bi hata yapmışsınız, ama hatanın neresinden dönülse kardır, gel komisere anlat uğraştırma bizi, tolga denen adamın nerede olduğunu biliyorsan söyle.
    Bilsem dıbına koyim yüz milyon defa söylemiştim şimdiye kadar. yeniden komiserin odasına gittik.
    Komiser: bilgisayarından bişey çıkmamış, hocam bunlar baya profesyonel galiba ha ( dedi ve güldü )
    Nereye sakladınız lan belgeleri, dökümanlarınızı, banka hesaplarını?
    Tolganın mahareti konuşuyordu işte. Oluşturduğumuz mevzi bu işi halletmişti. Bilgisayarlarımızda hiçbir şey yoktu, onunkinde de bulamazlardı çünkü her şey internetteki mevzimizdeydi. Bulamayacaklardı. Hiçbir şey söylemedim.
    Komiser: anladım anladım sen burayı çok sevdin galiba. Dedi. O geceyi nezarette geçirecektim.
    ···
  6. 56.
    +20 -1
    böyleydi işte. tolga beni çok korkutuyordu ama bi anda benimle eğleneceğini söylüyordu. önceleri ne demek istediğini anlamadım. yeri gelmişken beyler, bu adamın kendine göre bi ahlak anlayışı vardı. akrabasına huur demek ahlaksızlık değilken, dini kitabı eleştirenin onun gözünde gram değeri yoktu. ipek in pc sine girmekte hiç ahlak aramamıştı. ama bakarsan dininde imanında biriydi. ülkücüydü, ülkü adamıydı ama özel hayatın gizliliği vs. gibinde değildi.
    ···
  7. 57.
    +19
    ağzım açık izledim olanları. önce inanamadım, o kızın ipek olduğuna emin olamadım. sonra aynadan çekilen fotoğrafa daha dikkatli baktım, oydu. gözlerinden belli ediyordu zaten. tolga "inanmayacaktın" dedi. inanmayacak mıydım dedim. şimdi de inanmıyorum bu nasıl yapabiliyorsun dedim. orasına karışma sen bana güvenmeyi öğren yeter dedi. ipek gözümde sıfıra inmişti. beyler harbiden kız benimle konuşurken çok tatlı çok içtendi. görüntüsü huurydu ama bu kadarını beklemiyordum. halbuki artık ipek i sadece cinsel arzularla değil, samimi arzularla istemeye başlamıştım. ama bu gördüklerimden sonra bunca şeyi yutup ipeğe karşı aynı tavrı takınamazdım. o günden sonra tolgaya büyük bi saygı duymaya başladım.
    ···
  8. 58.
    +18
    Yine bi coğrafya dersinde hoca bugün sınıfta mini bir seçim yapacağını söyledi. Nasıl yani hocam falan dedik. “malum önümüzde yerel seçimler var, bu sınıfın da oyunu çok merak ediyorum, bu sebeple bi mini seçim yapalım bakalım” dedi. Tolga iyice küplere bindi, devletin öğretmeni öğrencilerine siyasi görüşlerini belirtmesini istiyordu. Kamu oyu yoklaması yapıyordu hoca. “herkes küçük bi kağıda ismini yazmadan desteklediği partinin adını yazsın dedi.” Herkes yazmaya başlamıştı, amk kimse de hocam bu ne iş bu okulda olur mu demedi çünkü hepsi aynı kaba sıçıyorlardı. Tolgaya döndüm, ne yazacaksın tolga dedim. “tabii ki a** m** yazarsan giberim seni bu adama istediğini vermeyeceksin” dedi. Tamam kanka dedim ikimiz de “a**” yazdık verdik. Sınıftan 2 oy m** 28 oy a** çıktı. Hoca tabi çok memnundu sonuçtan”iki tane m** çıkmış, inşallah onlar da sandık başında doğru yolu görürler ” dedi. Amk hocası gitti tam baruta ateş çaktı, tolganın damarına bastı. Tolga gibi güçlü ve ülküsüne bağlı bi adama böyle hakaret etmek, bardağı taşıran son damla oldu. Herkes çıkana kadar sınıfta bekledik, hoca da sınıfta bekliyordu zaten. ( okulda biz sınıfları geziyorduk hocalar sınıf gezmiyordu, her hocanın kendi sınıfı vardı coğrafya sınıfı, biyoloji sınıfı gibi.) tolga bana” kapıyı kapat “ dedi ve kendisi hocaya doğru yürüdü.
    ···
    1. 1.
      -1
      Akpli misin gavat
      ···
  9. 59.
    +18
    Bi gün tolga sunucuyu ne yaptığımı sordu, hazır dedim mevzide dedim. Girdi çok beğendiğini söyledi, birkaç eksiği varmış ama kendisi halledecekmiş. Tamam dedim ne yaptın kanka işi dedim. işi aldım dedi ptesi başlayacam çalışmaya dedi. iyi kanka nerde buldun işi dedim. A*** tekstil kanka dedi. Oha lan hangi a*** tekstil coğrafyacının kayırdığı firma mı dedim, aynen o dedi. Stajyer olarak girmiş babasının tanıdığı varmış. Aylık 130 tl maaşla masa başında dosya düzenletecekler dedi. E tabi bilgisayarımda firmanın server ına bağlı bir bilgisayarım da olacak =)) tolgaya inanabilmek mümkün değildi, her gün beni daha çok şaşırtıyordu. Meğer babasına yanaşıp, bu yazı düzgünce para kazanarak çalışarak geçireceğini söylemiş. Babasına a*** tekstil de çalışan arkadaşları olduğunu, kendisinin de orada stajyer olarak çalışmak istediğini söylemiş. ileride amcasına yardımcı olmak istediğini de söylemiş. ( tolganın amcası da tekstil işiyle uğraşıyordu ama küçük çapta ) babasının tabi bu tolgadan beklemediği bir şey ama birkaç adam koymuş araya ve o firmada masabaşı iş bulmuş nihayetinde..
    ···
  10. 60.
    +18
    bir gün coğrafya dersinde hoca tolgayı tahtaya kaldırdı. amacı tolgayı rencide etmekti, hoca ders anlatırken tolga telefonuyla uğraşıyordu ve hoca bunu gördü. tahtaya kaldırdı. bir kaç soru sordu, bilemedi tabi bizimki. hoca ağzına geleni söylüyor ama sınıfın ortasında tolgaya. tolganın zaten kafa bozuk hocam.. diyor hocam.. diyor hoca lafını kesiyor." tembel herif o telefon mu kazandıracak sınavı sana" falan derken tolga "eeeeh giberim seni de dersini de " dedi ve kapıyı vurdu çıktı. ardından tabi disiplin vs. kınama. müdürle coğrafyacı babasını okula çağırmış. o haftasonu tolga bizde kaldı, dertleştik biraz sohbet ettik. çok sinirliydi, sinirinden ağlıyordu. parasızlığına, babasına muhtaç olmasına sövüyordu.
    ···
  11. 61.
    +18
    Yine beni evine çağırdı. Bilgisayarımızdaki tüm dosyalarımızı bilgilerimizi bu mevziye yüklemiştik, bilgisayarlarımız pırıl pırıl herhangi şüphe bırakacak tek bir byte yoktu. Bu mevzi fikri çok işimize yaramıştı. Tolga ne yapmak istediğimi sordu. “ne bileyim kanka ftp işini baya çözdüm oradan başlayalım ” dedim. Tamam dedi. Tolga hemen bi forum sitesi buldu. Bu forum sitesi bildiğiniz gençlik forumu gibi bir şeydi, sanırım adı da böyledi. “bak Halil, d-dos dediğimiz tür ataklar sadece bu gibi siteleri bir süre unavaible yapar, yani trafik boşalınca her şey kaldığı yerden devam eder.” Dikkatle dinliyordum onu. “d-dos için genelde bu işten anlayanlar yüzlerce lamer toplarlar, bu lamerler sadece ping atarak bi tak yediklerini zannederler ama bu işin başındaki asıl adam bu sayede malı zütürür.” “bu yönteme buffer overflow diyoruz, nasıl yapıldığını birazdan göreceksin.” Tolga bu kadar adamı nasıl bulacağız dedim. Tolga piyasada lamer çok dedi. Hemen birkaç hack forum sitelerinden birine girdi, birkaç saat içinde 80 küsür ayrı bilgisayardan ping alabiliyorduk. “şimdi ise birkaç arkadaşa ihtiyacım var” dedi.
    ···
  12. 62.
    +18
    ptesi günü sabah daha derse girmeden tolgayı yakaladım. naber muhabbetinden sonra bu nasıl yaptığını öğrenmek istediğimi söyledim. artık ipek falan umrumda değildi. bu iş çok iyiydi. internette ne kadar baktıysam tolganın yaptığının benzeri tek bir şey bulamadım. çat pat ingilizcem vardı, onunla bile bulamadım. tolga bana " öğrenmek mi istiyorsun" dedi. evet dedim. tamam dedi, ama benim bundan bi çıkarım olmalı dedi. çıkar mı. ne çıkarı kanka aramızda ne olacak para mı isteyeceksin dedim." hayır dedi, eğleneceğim. * "
    ···
  13. 63.
    +19 -1
    Ben: abi bilgisayarda hiçbir şey bulamazsınız çünkü biz o bilgisayarı kullanmıyorduk. Biz dediysem hack işinden tolga anlar abi ben sadece webmaster olayının ayrıntısını biliyorum. Yani ben sade web sitesi yapıp internete yüklemekten anlarım. Biz internette bi adres satınaldık, neyimiz var neyimiz yok oraya yükledik. Bütün dosyalar bilgiler dökümanlar bu sitede, biz buraya mevzi diyordu çünkü her şeyimiz orada.
    Komiser: sen yaz bakayım şunun adresini. Dedi. Yazdım verdim. Komiserin önünde bilgisayarı açıktı ve “şimdi anlayacağız yalan mı söylüyorsun doğru mu söylüyorsun dedi” beyler o 20 saniyeyi 20 milyon saniye yaşadım. O kadar pişman oldum, o kadar ezik hissettim ki. Ama çok korkmuştum, yapabileceğim hiçbir şey yoktu. O sırada içeri bi adam daha girdi.
    Adam: anlattı mı komserim?
    Komiser: anlattı anlattı, gel yaz şunu bakayım şuraya.
    Tolga geldi gözümün önüne, yaptıklarımız geldi. Onun ciddi ve delikanlı tavrı geldi. Keşke şimdi burada olsa dimdik dursa idi şu binlerin karşısında, ölmek üzereydim.
    Adam: vay huur çocuğu silmiş her şeyi galiba site açılmıyor!
    ···
  14. 64.
    +18
    Bu kanalda yaklaşık 60-70 kişi vardı. Her kanalda ayrı ayrı gruplar vardı, çeşitli ülkelerin bayrakları bu gruplarla ilişkilendirilmişti. Tolga hemen yunanistan grubuna girdi, bu grupta Türkler vardı. Tolga birkaç kişiyle selamlaştı, ardından böyle böyle bi arkadaşa eğitim veriyorum, sağlam adam bizi satamaz yanımda yardımınız gerekiyor görmesi için dedi, adamlar kabul ettiler. Tolga internette daha önce husumeti bulunduğunu söylediği bi foruma girdi. Bu forumun adresini lamerlere verdi. Lamerler deli gibi ping atmaya başladılar, neredeyse saniye başına 1 megabayt forumun trafiğinde artış vardı. Bu arada tolga arkadaşları ile sohbet etmeye devam etti.
    ···
  15. 65.
    +18
    O hafta öylece geçti gitti. O hafta sonu tolgayla buluşmadık. Ben internetten bu nasıl yapılacabileceğini araştırdım. Herkes aynı şeyi paylaşmıştı forumlarda yok efendim trojanmış yok keyloggermış dedim bunların dediği virüs, virüs olsa kesin yakalanırdık, en azından ipek anlar sabah gelir sorardı bize o da olmamıştı. Velhasılı ben netten araştırdım ama bi tak anlamadım. Ptesi günü kesinlikle nasıl yaptığını tolgadan öğrenecektim.
    ···
  16. 66.
    +17
    Tolga işlemin tamamlanmasına az kaldığını söyledi, asıl işe birazdan başlayacaktı. “bak Halil kullandığımız yöntem bir bardağa su doldurmak gibidir, bardağa sürekli su doldurursun, sonunda bardak illa ki taşar, işte o taşan sudan şifreleri çıkarmak bizim işimiz.” Dedi. Hakikaten dediği gibi de yaptı. Lamerler çok hızlı ping atıyorlardı, 45 dk sonunda forum unavaible hale geldi. Bundan sonra tolga ve arkadaşlarının görevi başlıyordu, yine Linuxu açtı, birkaç program daha açtı, windowstaki gibi ping atmaya başladılar. Sistem o kadar d-dos yemişti ki artık cevap veremiyordu, 10000 küsürlerde geri dönüş veriyordu. Tolga bana birkaç kod gösterdi, bu sayede güya trafiği boşaltmak için server a giriyordu ama işin aslı öyle değildi. girer girmez önce trafiği boşalttı, yönetici panelinden ne kadar ip varsa banladı. sonunda tolga dosya bölümünme girdi, tüm dosyalara 777 yi geçirdi, indexle falan uğraşmıyordu, tüm server ı sildi, domain artık boş gözüküyordu.
    ···
  17. 67.
    +17
    Tolga yeni imajıyla bütün kızları önünde eğdiriyordu resmen. Okulda havasından geçilmiyordu. Ancak bunların hiçbiri onun umrunda değildi. Onun umrunda olan tek şey coğrafyacının a*** tekstil i neden kayırdığı ve gıda şirketinin bu parayı nasıl çoğalttıydı. Bir gün beni karşısına çekip “bak Halil bütün yaz bunu aklımdan çıkarmaya çalıştım, gittim tenis kursuna yazıldım lamer gibi forumlarda takıldım taktan taktan işler yaptım hatta gittim bi kıza teklif ettim 1 hafta sürdü ama bu olay aklımdan çıkmıyor, gerçekten hiç mi merak etmiyorsun bu adamın neler döndürdüğünü??” ölesiye merak ediyordum aslında. Heyecanlı ve gizemli geliyordu. O banka makbuzlarını görmek, havalelerin kimden kime gittiğini bilmek çok zevkliydi ve çok heyecanlıydı. Filmlerde gördüğümüz şeyleri tolga gözümün önünde yapıyordu ve ben de onun gibi olmak istiyordu. “bütün yaz aklımdan atmaya çalıştım ama olmadı, ne dersin sadece öğrenelim sonra da bırakalım?” önce cevap vermedim, düşündüm. Bugüne kadar tolga küçük büyük pek çok hack olayına girmişti, hiçbirinden en ufak sıyrık almadı, zaten hacker olduğunu benden başka bilen de yoktu, çok düşünmedim ve merakıma yenik düştüm: “tamam ama sadece öğreneceğiz, başka bir şey yok.” Ondan sonra da o 300 sayfalık yığını aldım okumaya başladım.
    ···
  18. 68.
    +17
    öğle arası camiye gittik. abdest alırken tolgaya hayırdır kanka çok yorgun görünüyorsun dedim. bilgisayarın başına sabahladım kanka dedi. hayırdır kanka neden noldu naptın sabaha kadar eheheh falan diye espri yapmaya çalıştım ama yine o ciddiyetle " bu akşam da bizde kalsana" dedi. "annemi arayım söyleyim o zaman kanka" dedim. namaz falan zaten kabul olmamıştır benim. lan ben niye tamam gelirim dedim, it gibi tırsıyorum heriften. camiden çıktık derse girdik, ders bitti. önce yine bize, sonra tolgalara gittik.
    ···
  19. 69.
    +17
    Olay basitti, aslında coğrafyacı a*** tekstili kayırmıyordu, arabasını aldırtmıştı ve kendi borcunu ödüyordu. Üstelik kendi komisyonunu da ayrıca alıyordu. Anlayacağınız coğrafyacı arabasını cemaate aldırıyordu, cemaate de bunu a*** tekstil in payıymış gibi gösteriyordu. T.k. ya gönderdiği dekontlarda t.k. nın bu arabayı görmesi tabii ki imkansızdı çünkü arabayı fabrika ödüyordu. Tolgayla diğer fabrikaların da muhtemelen aynı sistemde çalıştığını düşündük. Bulmacanın parçaları yavaş yavaş yerine oturuyordu. Sonuçta hak için din için diye çalışan cemaatin parasından sorumlu adam, bu parayla kendisine araba almıştı. Tolga “ sence bunu t.k. bilirse ne olur?” dedi. Blimiyorum kanka dedim ama hocanın başının belaya gireceği kesin dedim.
    ···
  20. 70.
    +17
    Daha sonraları bu paranın gıda şirketinden neden misliyle döndüğü anlamaya çalıştık. Sonuçta dini bir cemaat hibe de ediyor olabilir Allah rızası bağlamında ama hoca parayı bunlara göndermeden bunlardan para gelmiyordu. Ayrıca neden fabrikalar gıda şirketiyle değilde önce hocayla muhatap oluyorlardı, anlayamadık. Tolga git gide sinirleniyordu: “insanların emeklerini geç yatırıp, 11.000 tlilik sadece giysi alan pekekentler bunlar. Ulan hani cemaat, hani peygamberin hadisi şerifi, demiyor mu işçinin parasını teri soğumadan veriniz diye, hani lan nerde din Allah kitap?” iyice kızarmıştı: “bi de her yerde dinciyiz muhafazakarız derler allahı kitabı ağızlarından ekgib etmezler, şuna bak biri giysi deryasında yüzüyor, biri nerden geldiği belli olmayan bir parayla arabsını aldırıyor, fabrikada desen zaten iki üç havaleyle 20-30 bin lira para kaldırıyor” tolga yine çok ciddileşmişti. Ne demem gerektiğini bilmiyordum. “o adama o parayı yedirmeyeceğim huur çocuğuna” dedi. Tamam kanka sakin ol sinirlisin gibtir et dedim. Gittik bi yemek yedik ardından evlere dağıldık.
    ···