1. 1.
    +2 -2
    birincil koşul olarak, gün içinde ortalama üç kez falan çeşitli olaylar karşısında zangır zangır titreyerek tepkinizi ortaya koyun. gece yatarken de amansız bir hummaya tutulun. günlerce kendinize gelemeyin. bu iki değişkeni hakkıyla yerine getirdikten sonra, artık sara nöbetine tutulmazsanız olmaz. ama nöbetten evvel etrafınızda bulunan talihsiz insanlara ateşli bir nutuk patlatın. konusu çok önemli değil, mevcut siyasi sorunlar olur, toplumdaki ahlakî çöküntüler ve tutarsızlıklar oluur, hiç farketmez. bunlar derin mevzuular, beni aşar diyorsanız, mesela daha az zekâ gerektiren bir konu üzerine yapın uzun mu uzun konuşmanızı; misal sinekleri sevmemek olabilir bu konu pekala. saatlerce konuşabilirsiniz, kimse çıkıp da bölmeyecek konuşmanızı. yeterli derecede çevrenizdeki insanların beynini gibtiğinize kanaat getirdiğiniz zaman ise yavaş yavaş düşüp bayılma aşamasını tatbik edebilirsiniz. burada zamanlama hayatî önem arz ediyor, çünkü çok gevezelik ederseniz insanlara sizden gına gelebilir, tiksinebilirler sizden. yan karakter de olsalar, insan insandır sonuçta di mi? haa bi de unutmadan, nutuğunun içine fransızca ve latince cümleler serpiştirdin umarım. lan bayılma olm kalk, çok önemli bir detayı atladık. bayılmış lan bu...

    neyse ben sizle devam ediyim o zaman. başta da dediğim gibi, dostoyevski'nin roman karakteri kıvamında bir insan olmak istiyorsanız, olmazsa olmaz koşul, olur olmadık zamanda zangır zangır titremektir. şimdi "e mına koduum, hadi titremeyi anladık da, zangır zangır titremek nasıl oluyor?" diye ehemmiyet arz eden bir soru sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. valla hazretin tüm kitaplarını okudum, mamafih hiç bir sahnede zihnimde canlandıramadım bu fiili. ama sorunlar karşısında yılmayan ve azmeden insan, orgazm taklidi yaparak bu işin de üstesinden hakkıyla gelecektir sanıyorum. ulan hiçbirini yapamıyorsanız, baltayla yaşlı bir tefeci kadının pekmezini de mi akıtamıyorsunuz? önünüzde yüzlerce, belki binlerce yol var, hayatı fiyodor'un karakteri kıvamında yaşamanız için. yeter ki biraz kafa yorun.

    yalnız şunu aklınızın bir köşesine de yazın; hayatın hiçbir anı romandakiler gibi değildir, olamaz da. üç sayfada bir monoton hayatınıza heyecan katan, ona pozitif anlamda yön tayin eden tesadüflerle gerçek hayatınızda pek karşılaşmazsınız. her ihtiyacınız olduğu anda etrafınızda insanlar olmayabilir. mesela ömrünüzün en buhranlı yıllarında, sibirya'ya küreğe gönderildiğiniz vakit, arkanızdan sizin için melek gibi bir kızın gelmesi ihtimali, kabul edersiniz ki o kadar da büyük bir ihtimal değildir. beklentilerinizin çıtasını şimdiden indiriyorum ki, gerçekleşmeyince daha büyük bir hayalkırıklığına gark olmayasınız. bakın bir alternatif yaşam tarzı daha çıktı; hayatı tolstoy karakteri tadında yaşamak diye...

    gönlünün istediğini seç , hayat senin hayatın. benim şimdi zangır zangır titreyip bayılmam gerekiyor.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    gönlünün istediğini seç kuzumdan sonrasını okumadım
    ···
  3. 3.
    0
    @1 her entryi bu kadar yazıyorsan 57*100=5700 entryin var kabul ediyorum panpa şimdi gibtir git
    ···
  4. 4.
    0
    st. petersburg'un beyaz gecelerinde yaşamak.
    ···
  5. 5.
    0
    öncelikle "samimi" olacaksiniz. oyle ki, bütün gururunuzu ayaklar altina alacak olan duygulanimlarinizi basta kendinize olmak üzere topluma soylemekten hicbir sekilde cekinmeyeceksiniz. iste bu yüzden, insan olmanin o kacinilmaz caresizligi icerisinde "asagilanmislik" duygusu ile sürekli yanyana gezeceksiniz. sanslisiniz, hicbir sekilde kahraman olmak, digerlerinden farkli olmak gibi bir ihtiyaciniz yok. basit bir sekilde düsündügünüzü dile getirme cesaretine sahip olmak yeterlidir. soylendigi kadar basit degildir elbette. soyle bir pratik gelistirebilir insan; yarin sabahtan itibaren akliniza gelen her türlü düsünceyi her türlü tepkiye ragmen dile getirmeyi deneyin. deneyin ve görün, siradan basit bir karakter iken samimiyetiniz ile ne kadar farkli bir konuma geliyorsunuz. bütün fark bundan kaynaklanir. az biraz farkindalik, cesaret ve türlü asagilanma risklerine karsi hislerinizi korkusuzca/kaygisizca dile getirmek. siradan insanlarin dünyasini bu kadar farkli kilan dostoyevski'nin varolus sancisi, aslinda herhangi bir insanin tüm ictenligiyle hissettigi hislerinin kendisinden önce yasanmisliklarin ortalamasi olan "ahlak"in ve toplumsalin farkli kilmasidir.
    ···
  6. 6.
    0
    anti kahraman da olsa, kahraman olmaya çalışmaktır. ciddi değildir yani.
    ···
  7. 7.
    0
    her konuyu uzun uzadıya, dallandıra budaklandıra anlatmak, asıl konudan sapıp alakasız konularda kendini bulmak demektir.

    soğuk bir odada oturup cepte, kalan son kapik lerin hesabını yapıp, şişman ev sahibesinin yürürken yerinden oynattığı çürümeye yüz tutmuş tahtaların gıcırtısında buruna gelen domuz yahnisinin sıcak kokusu eşliğinde düşüncelere dalmak demektir.

    yan odalardan yaşayan komşuların kavgalarına, sevişmelerine, kahkahalarına, eğlencelerine ister istemez ortak olmak demektir. sadece kendi odanda oturarak.

    büyük aile dramları içerisinden gelip yaşamaya çalışmak demektir. kolay yaşam yoktur dostoyevski karakterlerine. iyisi de kötüsü de zorluklar içinden gelmişlerdir.

    kimi zaman petersburg sokaklarında kendinde olmadan dolaşmak, soğuktan çatlayan ciğerlerden çıkan buğuyla elleri ısıtmaya çalışmak demektir. nehir kıyısında bir banka oturup bir kadının acılarını dinlemek demektir.

    tüm bunlar başlamadan önce mi yoksa başladıktan sonra mı bilmem ama eninde sonunda ruh hastası olmak demektir.
    ···
  8. 8.
    0
    duygusal olmak ve duygusuz olmak
    deli olmak ve deha olmak yani iki ruhlu bedene sahip olmak
    ···
  9. 9.
    0
    iç ses halinde yaşamaktır. çıkıp köprülere düşünmek. yılların geçtiğini fark etmek.
    ···
  10. 10.
    0
    öyle aman aman bir şey yapmayı gerektirmez. git intihar et yeter
    ···
  11. 11.
    0
    hem kumarda hem aşkta kaybetmek, ipliğe dönmüş parmaklarla sıvazlayabilecek sakal bırakmak.
    ···
  12. 12.
    0
    birisine "seni seviyorum" dedikten sonra odadan çıkıp, geri geldiğinizde aynı kişiye "senden nefret ediyorum" demek, iltifat ederken yerin dibine sokmak, fazlasıyla açık sözlü olmak.
    ···
  13. 13.
    0
    okuyanın anasının dıbına kürek girsin
    ···
  14. 14.
    +1 -1
    okuyanı gibsinler
    ···
  15. 15.
    +1 -1
    okuyanı bu sefer cidden gibsinler
    ···
  16. 16.
    0
    http://inciswf.com/1285859106.swf

    eidt:kiM YAPTI LAN BUNU
    ···
  17. 17.
    0
    özet geç huur çocuğu
    ···
  18. 18.
    0
    25 yaşında bastonla gezmek, sabaha karşı nehir kenarında yürüyüşlere çıkıp genelevden hayat kadınlarını çekip kurtarmak fakat onlara bir kere bile el sürmemek demektir.
    ···
  19. 19.
    0
    @1 http://megaswf.com/serve/1047289/
    ···
  20. 20.
    0
    ateşler içinde yanmak ve bu esnada ne dediğini, ne yaptığını bilmeden sayıklamak ve hatta en az 20 kişinin hayatını etkileyecek saçma sapan davranışlar içine girerek, sonrasında hem şişi hem de kebabı yakmak demektir. belediye başkanının, haftada bir şehrin en büyük salonunda (salon bak başka bir yer değil) yemekli toplantı düzenlemesi ve bu toplantıya avam takımdan soylulara, memurlardan düşkünlere tüm halk kitlelerinin katılması demektir ki, bu toplantılar genelde memurların votka içip sapıtması, al al olmuş yanaklarıyla kankan dansı yapması noktasında süregider ve bu esnada devrimci bir gencin yeni reformlar hakkında ateşli ateşli konuşmasından bir tartışma çıkar iken, ve hatta puşkin'in son yazdığı şiirin ana teması da bu tartışmaya meze olur iken, kentin ünlü ve zengin kadınlarından birinin kan ter içerisinde salona girmesi, ve tüm gözlerin ona çevrilmesi, ve bu hizmetçilerin şaşkınlık içinde nereye ne koyacaklarını şaşırması sonrasında, malum zatın son derece çarpıcı bir açıklama, hareket vs. yaparak herkesi dumurdan dumura sürüklemesi ve ortamda bulunan ana kahramanın buz gibi olması / ateşler içinde kalması demektir. dostoyevski tadında yaşamak ayrıca parayla ilgili sorunlara sahip olmak, içinde bilmemkaç bin ruble geçen bir muhabbetin 10 dakikada bir ortasında kalmak da demektir. yani öyle süper bir ortamdır nastasyacığım, şimdi siz bana alişa'dan aldığınız 2000 rublenin br kopiğini bile harcamadığınızı mı söylemek istiyorsunuz kuzum yoksa? mon dieu!
    ···