/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 126.
    0
    devam yaz
    ···
  2. 127.
    0
    Yaz okuyorum
    ···
  3. 128.
    0
    rezervasyon
    ···
  4. 129.
    +2
    BEYLER OKUYORSANIZ YAZIYORUM?
    ···
  5. 130.
    0
    Yaz panpa yaz
    ···
  6. 131.
    +7
    huur çocuğu tüfeği yine de düşürmedi ama ateşleyecek gücü kalmamıştı. Tüfeği arkasına attığı gibi koşmaya başladı. Gelen Harius'du. Nerden bildiğimi sormayın amk Argus işte. "Harius yakala onu. Parça ona." "Öleceksin lan. itiraz etmeyi kes de yaslan bana." Beyler o an fark ettik. Evet ettik. Harius Emre'ydi. ikimiz de fark ettik ve ilk konuşan ben oldum. "Lan Emre." "Cem?" Ardından bir elektronik bir ses geldi. Etraf titredi. "Konuşamazsınız. Senkronizasyonu bozuyorsunuz. Ayrıca olayları değiştiremezsiniz sadece yaşananları farklı şekilde yaşayabilirsiniz. Atalarınıza bırakın kendinizi." Birbirimize baktık sonra içimden geldiği gibi konuştum. Aslında konuşan Argus'du ama sanki içimden geliyor ve ne söyleyeceğimi biliyor gibiydim. Ona yaslandım ve yürümeye başladık. "Dert etme Argus. Cormac ailesi trene farklı eyalete geçecekler. O zaman bir şansımız daha olabilir. Hadi." Etraf titremeye ve yok olmaya başladı bir anda kendimizi bembeyaz uçsuz bucaksız bir yerde bulduk. Emre hala Harius'du ben de Argus. Elli'nin sesi duyuldu. "Şu an koridordasınız. Sizi çıkarıyorum. Anı bu kadardı. Artık konuşabilir, öpüşüp sarılabilirsiniz." "Cem. Olum bu inanılmazdı." Emre de benim gibi giyinmişti tek fark ben siyah o ise gri... Bir anda ışık parladı ve kendi halimde gözlerimi açtım.
    ···
  7. 132.
    0
    Rez bro
    ···
  8. 133.
    0
    Yazsana aq
    ···
  9. 134.
    +7
    Beni hazırlayan o ikisi yine geldi ve çözmeye başladılar. Emre'yi de birkaç metre uzağımda çözüyorlardı. Ellie'yi gördüm. Ellerini bağdaştırmış bana bakıyordu. Ona doğru yürümeye çalıştım ve yere yığıldım. Her yer bulanıktı. Uyandığımda revir gibi bir yerdeydim. Tabi çok daha gelişmişi. Emre de benim gibi uzanıyordu ama daha erken ayılmıştı ve Ellie ile konuşuyordu. Uyandığımı fark ettiler. "Demek efsane usta suikastçi Argus senin atan. Bu yüzden bu kadar çevik olmana şaşırmamalı." "Cem olum efsaneydi lan. Harius çok iyi olum. Atlayıp zıplıyordum falan." "Evet Emre de bir dakika. Ellie. Parça." "Merak etme biliyoruz. Tren soygunu. Orada parçayı aldığınız tahmin ediliyor. Sizi tekrar sokucaz ama 2 hafta sonra. Peş peşe sokarsak sonunuz ölüm olur. Dinlenin hadi. Görüşürüz sonra." Beyler çok farklı hissediyordum koluma ve göğsüme baktım. Kaslarım belirginleşmiş ve çıkmıştı. Boyum sanki 1-2cm daha uzamıştı. Kendime bakarken Ellie fark etti. Kapıdan çıkarken görmüştü. "Buna akıntı adını veriyoruz. Oldugunuzdan daha güçlü daha çevik ve daha yetenekli oluyorsunuz. Atanıza benziyorsunuz. Bilmediğiniz dövüş taktiklerini biliyorsunuz. Argus'un dövüştüğü gibi dövüşebileceksin." "Emre sende de aynı şeyler var mı?" O esnada Ellie kapıyı kapattı ve çıktı. Kafasını salladı. Kafamı çevirip tavana baktım. Bembeyazdı. Demek ki bizi böyle eğitiyorlardı. Demek ki biz de suikastçi olacaktık.
    ···
  10. 135.
    0
    ciks nerde güzel kardesim
    ···
  11. 136.
    +1
    Panpa az kaldı oraya emin ol
    ···
  12. 137.
    +5
    Aradan 12 gün geçmişti. Ben her gün odamda oluyordum. Durmadan çalışıyor. Spor yapıyor ve Argus'un tekniklerini uyguluyordum. insanlar fark etmişti benim çalışmamı ve daha da korkarcasına bakıyordular bana. Kitap bitmişti. Bilgileri öğrenmiştim. Dövüş taktiklerini, tırmanma, kaçma hemen hemen her şeyi öğrenmiş sayılırdım. Öyle sanıyordum. Saatlerce çalışıyor. Duş alıyor kitap okuyor ve yemek yiyordum. Emre ise arkadaşlar edinmişti. Onlarla vakit geçiriyordu. Kendisinin çalışmaya gerek olmadığını Harius'un her şeyi halletigini söylemişti. Argus yüzünden kaslarım çok hızlı gelişiyordu. 2 gün de aynı şekilde geçmişti. Ellie bizi çağırmıştı. "Evet beyler bu gün önemli bir gün. Bu olaydan sonra parça hiç görünmedi. Tahminimiz ise atalarınız alıyor ve saklıyor olmalılar. Eğer sakladıkları yeri bulursak parçayı alabiliriz. Başlayalım mı?" Tekrar cihaza girmeyi her şeyden çok istiyordum. Direk girdim. Korkmuyordum artık. işlemler yapıldı. Gözümü açtığımda Tekrar 1890ların sonundaydım. Trenin gelmesini bekliyorduk. Harius yanımdaydı. ikimiz de evin çatısının çıkmıştık. Evin hemen önünde şehiri ikiye ayıran bir köprü vardı. Sadece demir yolu vardı. Tren geçecekti. Kolumuzda ki zımbırtıda bir farklılık vardı. Zıpkın vardı. Ne yapacağımız belliydi. Tren geçerken zıpkını atıp trene ulaşacaktık. Düşüncelerimin içindeyken trenin sesi duyuldu. Siyah duman da göründü. Başlıyorduk.
    ···
  13. 138.
    +5
    Beyler entry girin yorum yapın hikayeye ekgib bulduğunuz kısımları yazın saat 1 dedim direk geldim 3 part attım elimden geldiğince hızlı yazıyorum siz de biraz destek verin

    http://c12.incisozluk.com...11506/7/2153257_of43d.jpg
    ···
  14. 139.
    +2
    "Argus hazırlan." Kolumu uzatıp nişan aldım. Trenin son vagonu da geçtikten sonra attım zıpkını. Harius da aynı şeyi yaptı. Trenin üstündeydik. Yürümeye devam ediyorduk. 12 vagon vardı. Trenin aslı haricinde. Alexander, babası ve karısı baştan 2. vagondaydılar. Parça da orada olmalıydı. Ses çıkarmadan 3. vagona kadar geldik. Bundan sonrası görünmemem gerekiyordu. Hepsiyle savaşamazdık. Korumalar vardı onlarca. 3. vagondan itibaren demiri söktük. 9 vagon bizden uzaklaşırken 3. vagonun içine Harius sis bombası attı ve içeri daldı. Ben de vagonun üstüne çıkıp 2. vagonun üstüne atladım. Alexander'ın gitmesini bekliyordum. Fakat olmadı ve bağırmaya başladı. "Argus eski dostum çık ortaya." Tüfeği elindeydi. Ses bombası atıp içeri daldım. Eşi Mellanie Cormac köşeye çekilmiş çığlık atıyordu. Alexander fark edememişti beni ve babamın intikdıbını alarak babasının boynunu bıçağımla yardım. Kendisine ilerlerken fark etti ve dönüp ateş etti. Iska geçmişti. Tekrar dolduracak zamanı yoktu. Yumruk yumruğa kavgaya girdik. Argus daha iyiydi ama Alexander durmak bilmiyordu. Hariusun vagonun üstüne çıktığını gördüm içeri sis bombası attı Alexander ve ben de sessizleştik birbirmizi göremiyorduk. Zamanım çok azdı. Harius bu vagonu da sökecek ve trenle kaçacaktık. Egilerek ilerlemeye başladım kutuyu görmüştüm. Mellanie'nin yanındaydı. Ona doğru ilerledim. Fark etmişti beni. Gözleri korkudan büyümüştü. "Şşş." Kutuyu alıp vagondan dışarı çıktım vagon sökülmüştü ve gittikçe uzaklaşıyordu geriye çekildim ve atladım. Son anda Harius beni yakaladı ve trenle ilerlemeye başladık. En son Alexander'ın "Seni öldürücem lanet huur çocuğu!!" dediğini duydum.
    ···
  15. 140.
    0
    Rezervee
    ···
  16. 141.
    0
    Reserve
    ···
  17. 142.
    +8
    "Sıra parçayı saklamakta Argus." "Evet treni durdur zıpkınla ilerlemeye devam ederiz." Treni durduktan sonra binaya zıpkınları attık ve ilerlemeye başladık. Cormac bize yetişemezdi. Tarikat nereye saklayacağımızı söylemişti. Saat kulesi. Oraya vardığımızda Usta Frédéric bizi bekliyordu. Kutuyu ona verdik ve parçaya baktı. Altın gibi parlıyordu. Boyutu ve şekli zeka küpüne benziyordu. Sonra etraf yine bembeyaz oldu. Koridordaydık. Kendime geldim. Beni çözüyorlardı bu sefer hareket etmedim. "Ellie! New York saat kulesi!" "Biliyorum Cem. Bu arada seni görmek isteyen biri var." Yanında ki kişiye baktığım anda kalbim yerinden çıkacak oldu. Bileğimde ki zımbırıtı çaldığım köşkte ki güneş sarısı saçları olan kızdı. "Odama girip gözlerimin içine bakan demek sendin öyle mi?"

    Ciks nerede diyordunuz. Sabredin demiştim.
    ···
  18. 143.
    0
    devam etsene bin yarım saat olmuş
    ···
  19. 144.
    +4
    Okuyan mı var amk 0 şuku son entry
    ···
    1. 1.
      0
      hadi artık devam et zütüme tepsi sokucam
      ···
  20. 145.
    +5
    Arkasını dönüp gitti sonra. Yere oturdum. Kendime gelmeyi bekliyordum. Aklımdan bin bir türlü şey geçiyordu. Kız kimdi? Bizi nasıl buldu? Çaldığımız için bir şey olacak mı? Ayağa kalkabildim ama çok yorgun hissediyordum. Odama dönmek zorunda kaldım. Duş aldıktan sonra yatağımın üstüne oturdum. O esnada kapı açıldı ve içeri giren o kızdı. "Sınandınız. Merak ediyorsan. Ailemiz Suikastçilere bağlıdır. Siz olduğunuzu tahmin ediyorduk ama emin değildik. Bıçağı alıp alamayacağınızı görmemiz gerekiyordu." "Bunun için bana kızgın değil misin?" "Çaldığın şey sana aitti. Senin atalarının. Kendi eşyanı çalamazsın." O esnada sinirden kafayı yiyecek gibi oldum. Kolundan tutup duvara ittim. "Bizimle oyun mu oynuyorsunuz!? Kendi saçma sapan işleriniz için bize ihtiyaç duyuyorsunuz. Sonra bizi öldüreceksiniz değil mi!? Acaba kim bilir kaç kişiye daha yaptınız bunu!" "Hayır öyle bir şey olmayacak. Söyleyecek bir şeyim yok." "O zaman niye buraya geldin?" "Amacım konuşmak değildi." dedi ve beni itti. Kendisi de benimle beraber geliyordu. Kemerimi açmaya başlamıştı. Ben de pantolonunun düğmesini açıyordum. ikimiz de çırılçıplak kaldık. Uzandık. Göğsümü öpüyordu. Bu sefer ben öpmeye başladım ve aşağı doğru indim. Yalamaya başladım. Saçımı çekiyor zevkten ayak tırnaklarını sırtıma batırıyordu. Diklendim ve üzerine uzandım. içine girdim. Zevkten gözümü açamıyordum.
    ···