/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 51.
    -1
    Yazmaya devam et asosyal muallak yoksa giberim
    ···
  2. 52.
    0
    Okuyacagım bunu züttt
    ···
  3. 53.
    +3
    Naber Gül Pembem? Bak gene günlüğümde sen varsın. Şu aşkın can sıkmaya başladı artık biliyomusun. Her geçen gün intihar fikrini gerçekleştirme konusu mantıklı gelmeye başlıyor. Sence etmeli mi? Bence senin için herşeye değer. Ölmeye bile evetim seninle. Biliyomusun bu sıralar uykum gelmiyor. 3 Saat falan uyku uyuyorum günde. Geri kalan bütün zamanlar aklımdasın. Okuduğum kitapların hepsinde senden bir iz buluyorum. Bilmiyorum belkide kafaya taktığım içindir. Öyle geliyor.

    Korkuyorum bir gün beni özleyeceksin, bir gün bana gerçekten ihtiyacın olacak. Korkuyorum bir gün yanımda olmak isteyeceksin.

    Ama herşey için çok geç olacak...

    Günler rutinleşmeye başlamıştı artık. Gündüzleri Beren'im ile geçiyordu. Okulda sürekli beraberdik. Ama hala yüzüne bakmaya cesaret edemiyorum. Dedim ya utanıyorum. Asosyalim ben. Kitap alışverişlerimiz devam ediyor. Pgibyatrım ile aram çok iyi. Bazen Beren hakkında konuşuyoruz.

    Bir gün Beren çıkışta sana bi süprizim var bi yere kaybolma dedi. Ne süprizi diyemedim. Dedim ya utangacım. Asosyalim ben.

    Çıkışta koluma girdi. Yürü dedi. Nereye gidiyoruz dedim. Boşver gidince görürsün dedi ve gitmeye başladık.

    Bir spor salonunun önüne gelmiştik. Saatine baktı. Saat 4 20 geç kaldık koş koş koş dedi ve koşarak içeri soktu beni. Hani yabancı filmlerde görürdük ya. Boş bi spor salonunda pgibolojisi bozuk insanlar toplanır konuşurlardı. Onun gibi bir ortam. 10-15 Sandalye daire olacak şekilde koyulmuştu. Gidip bizde oturduk sandalyelerden birine. Bi adam hoşgeldiniz çocuklar dedi. Neşeli bir şekilde hoşbulduk dedi Beren. Ben diyemedim. Dedim ya utanıyorum. Asosyalim ben.

    Saat 4.30 civarı bütün sandalyeler dolmuştu. Ve konuşmaya başladılar. Sordu bize adam. Çocuklar hoşgeldiniz. isimleriniz, yaşlarınız ne dedi.

    Beren yardırdı gidiyor.

    Beren : Benim adım Beren. 17 yaşımdayım. ... Lisesinde okuyorum.

    Yönetici : Güzelmiş. Sen peki delikanlı? Dedi bana dönüp.

    Ben : Kukugiben 16 yaşımdayım. Aynı okuldayız. diyip sustum.

    Yönetici : Peki hoşgeldiniz bakalım. Buradaki insanların hepsi kitapları hayat arkadaşları olarak gören adamlar. Severmisiniz kitap okumayı?

    Beren : Ben severim. Ama kukugiben çok farklı bir biçimde sever. Kitap okumadığı her anı boş yaşıyormuş gibi hissediyor. Her anı kitap okuyor. Tenefüslerde, boş derslerde. Aklınıza gelecek her anda.

    Yönetici : Kimi seversin yazar olarak kukugiben?

    Ben : Sabahattin Ali.

    Yönetici : Vaay. Hangi kitabı en çok hoşuna giden.

    Ben : Kürk Mantolu Madonna.

    Çok sevdim seni. Nasıl cesaret ettim bilmiyorum ama çok sevdim.
    Ve ben öyle sevdim ki seni, Aklın alabilirdi belki ama. Yüreğin almadı.
    işte ben öyle sevdim seni. - Ezgin KILIÇ- Senden Sonra
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    0
    Rez devam ett
    ···
  5. 55.
    0
    Asosyalim ben
    ···
  6. 56.
    +5
    Beren'im. Prensesim. Kaldıramıyorum artık bu yükü. Sıkılmaya başladım her gece Neşet Ertaş, Sigara, Bira 3'lüsü ile seni düşünürek ağlamaktan. Bu sorunu kökten çözecek bir çözüm var. Ne dersin prensesim? Üzülür müsün çok gidersem? Üzülme. Dayanamam.

    Sence intihar mevzusunu pskiyatra anlatmalı mıyım? Ne tepki verir. Bence anlatmasam iyi olur. Bakırköy macerası kaldıramam birde bunca derdin tasanın arasında. Hayır anlamadığım ne biliyormusun. Sensiz geçen koskoca 2 yıl. Nasıl dayandım. Nasıl sensiz olmayı kaldırabildim?

    Sonlara geliyoruz. Sana olan aşkım intihar ettiğimdede bitmeyecek emin ol. Seni sevmeye hep devam edicem birtanem. Acaba cehennem nasıl bir yer? Şeytanla iyi anlaşabilir miyim sence? Kitap okumayı seviyorsa oda anlaşırız bence. Sahi kitap demişken. Sence orada kitap varmıdır? Bence yoktur. Şeytan bize bu iyiliği yapmaz. Uyuyorsun sen şuan prenses.

    iyi geceler, beni sevmeyi unutma. - Kahraman TAZEOĞLU - Bukre
    ···
  7. 57.
    +1
    Ne zaman ders çalışıyorsun dıbına koyim o zaman?
    ···
  8. 58.
    +5
    Her sabah yaşama seninle tutunuyorsam, Her gece sana öldüğüm içindir. - Kahraman TAZEOĞLU - Kayıp Yüzyılın Prensesi

    Beren'siz bir sabah daha. Okula gittim. Öğle arasında çok nadir olarak çıktığım bahçeye çıktım kulaklığım ile beraber. Özlemiştim oturduğum o bankı.

    Bütün bir öğle arasını orada geçirdikten sonra sınıfa çıktım. Sınıfa girdiğimde şok oldum. Beren çantamdan günlüğümü çıkarmış ve ağlayarak günlüğümü okuyordu. Olduğum yerde kalakaldım. Geldiğimi farkedince ayağa kalkıp yanıma geldi. Önce bir tokat attı, daha sonra sarıldı. Tenefüste bi yere kaybolma gerçekten çok kötü olur dedi. Tenefüsün hiç gelmemesini diledim derste. Yalvardım allaha. GELMESiN ULAN!

    Ve ölüm çanım çalıyor. Tenefüs zili. Günlüğümü aldı derste Beren. Bütün ders günlüğümü okudu perdenin arkasında. Acaba ağlıyormudur okurken?

    Tenefüste yanıma geldi ve kolumdan tutup öğle arasında oturduğum yere zütürdü beni. Oturdum başım önüme eğik, ne diyeceğini bekliyorum. Ve söze girdi.

    Beren : Neden söylemedin? Neden söylemedin bunu bana. Ben 2 yıldır masumca, arkadaş olarak seviyorum seni. Senin aklından neler geçiyordu? Mutlu musun? Bu şekilde öğrenmem hoşuna gittimi? Acaba hiçbir sayfasında ben varmıyım diye açtım günlüğünü. Her sayfasından ben çıktım. Nasıl olur ya nasıl? Nasıl anlamam.

    Uzun bir sessizlik oldu. Başım hala öne eğikti gözümden bir kaç damla yaş süzülüyordu. Beren ise ağlıyordu. Önümüzden her geçen bize bakıyordu. Beren tekrar söze girdi.

    Beren : Olmaz kukugiben. Kaldıramam bunu. Bitsin aramızdaki bağ bundan sonra. Farzedelim ki birbirimizi hiç tanımadık. Hayatlarımıza hiç girmedik. Kendine iyi bak. Dedi ve gitti.

    Arkasından bakarak ağlamaya başladım. Aklımda olan intihar mevzusunu gerçekleştirme vakti gelmişti. Sınıfa hiç uğramadan direk eve gittim. Anneme odamdayım diyip odama geçtim. Annem niye erken geldin falan diye sorunca ders boştu diyip geçiştirdim. Biraz zaman geçtikten sonra sessizce mutfağa gidip bıçak aldım elime. Odaya tekrar geçip elime bir kağıt alıp yazmaya başladım.

    Güzel günlüklerim vardı ve bir de asla günlüklerim kadar güzel olmayan günlerim. - Elif Şafak Med-Cezir.
    ···
  9. 59.
    +2
    Merhaba Gül Pembem.. Hayatımdan çık. Birbirimizi tanımamış olalım demiştin ya hani, komple çıkıyorum hayatından. Sonsuza kadar. Nolur çok ağlama arkamdan. Hatta hiç ağlama. Değmez benim gibi birine. Bişey itiraf edeyim mi sana. Her sarıldığında, her elimi tuttuğunda, her koluma girdiğinde içimden birşeyler koptu. Kalbimi söküp atmak gibi bişeydi seni hayatımdan çıkarmaya çalışmak. Yapamazdım. Bu kalp senin için atıyordu. Artık sende yoksun. O halde artık kalbimin atması içinde bir neden yok.

    Biliyomusun ellerin pamuk gibiler. Çok güzeller. Eğer ilerde bir sevgilin olursa en çok elini sever bence. Hiçbir zaman bırakmaz elini. Üzmez seni. Üzmez dimi. Üzerse senden çok ben üzülürüm. Yapmasın üzmesin. Ben yokum bundan sonra. Seni sevdiğimi sakın unutma. Sonsuza kadar seni seveceğim. Ölmüş olmam seni unutacağım anldıbına gelmiyor Gül Pembem. Hep seni sevicem. Sakın ama sakın kendini suçlu görme. Zaten senden öncede aklımdaydı intihar. Cesaret edemiyordum sadece.

    Bahane oldun bana sadece.

    O yüzün hep gülsün.

    ELVEDA!

    -Kukugiben

    Ey kendisinde kaybolmuş kişi. Bilmezsin, bedenin sana mezar olmuş, Nefsini tanımadıkça, nefsin seni gömer olmuş. - Elif Şafak - AŞK
    ···
  10. 60.
    0
    Çok güzel devam ediyor panpa hikayen hiç bitmesin istiyorum şu anda
    ···
  11. 61.
    0
    Devamm sakin durma
    ···
  12. 62.
    +2
    ANNESiNiN DiLiNDEN -

    Salonda otururken bi anda içime bir sıkıntı düştü. Camı açmak için kalktım. Camın önüne geldiğimde kukugibenin kapısının açık olduğunu farkettim. Asla açık bırakmazdı o kapısını. Oğlum lavaboda mısın diye seslendim. Ses gelmeyince odasına doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda.. Kapıyı açtığımda onu gördüm. Bileğini kesmişti. Hemen ambulansı aradım. Hastaneye kaldırdık. Masanın üstündeki kağıda ilişti gözüm... Kağıdı alıp peşlerinden hastaneye gittim bende.
    ···
  13. 63.
    +2
    Ne garip duygu şu ölmek?
    Öptüğüm kızlar geliyor aklıma,
    Bir açıklaması vardır elbet giderken darağacına...
    Geride, masa üstünde boynu bükük
    Kaldı kağıt kalem.
    Bağışla beni güzel annem
    Oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana.
    Elleri değsin istemedim.

    Gözleri değsin istemedim
    Ağlayıp kokluyacaktın
    Belki bir ömür taşıyacaktın koynunda.
    Yaşamak ağrısı asıldı boynuma, oysa türkü tadında yaşamak isterdim...
    Ölmek ne garip şey anne!

    Bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı,
    Sedef katmal bir kutu içinde, vermek isterdim çocukların ellerine.
    Sonra, sonra benim güzel annem
    Damdan düşer gibi(!), vurulmak isterdim bir kıza...
    Gecenin kıyısında durmuşum, kefenin cebi yok
    Koynuma yıldız doldurmuşum, koşun çocuklar koşun
    Sabah üstüme üstüme geliyor!
    Kısacası güzel annem,
    Bir çiçeği düşünürken ürpermek yok,
    Gülmek, umudetmek, özlemek...
    Ya da mektup beklemek, gözleri yatırıp ıraklara...

    Ölmek, ne garip şey anne!
    Artık duvarlari kanatırcasına tırnağımla
    Şaşkın umutlu şiirler yazamıyacağım!
    Mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamıyacağım,
    Baba olamayacağım örneğin!
    Toprak olmak ne garip şey anne...
    Ölmek ne garip şey anne...
    Uçurumlar ki sende büyür
    Dağdır ki sende göçer
    Ben bayrak derim çiçek derim
    Çam diplerine açmış kanatlarını kozalak derim
    Gül yanaklı çocuğa benzer
    Yinede oğlunu yitirmek kim bilir ne garip şey anne!..

    --- AHMET KAYA - ŞAFAK TÜRKÜSÜ ---
    ···
  14. 64.
    0
    kökle moruk köklee...
    ···
  15. 65.
    +1
    Ağlattın reyiz devam
    ···
  16. 66.
    +1
    inanın hesaplayarak yapmadım. Ama bi sigara kahve molası vereyim izniniz olursa. Olmazsada vericem pek bişey farketmeyecek ama. Neyse.
    ···
    1. 1.
      0
      akşam, akşam iyi geldi moruk devam et.
      ···
  17. 67.
    +1
    Senin nickin nasıl asosyaldimben olmaz yaaaa amkkk
    ···
  18. 68.
    0
    okuyucam
    ···
  19. 69.
    +2
    BERENiN DiLiNDEN ---

    Giyindim yoğun bakım ünitesine girmek için. Aldım elime Sabahattin Ali'den Kürk Mantolu Madonna'yı, girdim içeri.

    Ağlamamam gerekti. Tutmalıydım kendimi. Ya beni duyabiliyorsa?

    Mümkün olmadı. Daha girmeden başladım ağlamaya. Çocuklar gibi hıçkıra hıçkıra. Oturdum baş ucuna. Konuşmaya başladım.

    - Eeee kukugiben. Naber? Bak ne getirdim sana. Kürk Mantolu Madonna. Okumamı ister misin?
    iyi okuyorum.

    Şimdiye kadar tesadüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde
    belki en büyük tesiri yapmıştır. Aradan aylar geçtiği halde bir türlü bu
    tesirden kurtulamadım. Ne zaman kendimle baş başa kalsam, Raif
    efendinin saf yüzü, biraz dünyadan uzak, buna rağmen bir insana
    tesadüf ettikleri zaman tebessüm etmek etmek isteyen bakışları
    gözlerimin önünde canlanıyor. Halbuki o hiç de fevkalade bir adam
    değildi. Hatta pek alelade, hiçbir hususiyeti olmayan, her gün
    etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlardan
    biriydi. Hayatının bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana
    merak verecek bir cihet olmadığı muhakkaktı. Böyle kimseleri
    gördüğümüz zaman çok kere kendi kendimize sorarız: "Acaba bunlar
    neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık, hangi hikmet
    bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?

    - Uyansana artık ya. Uyansana. Baksana en sevdiğin kitabı okuyorum sana. Heey kime diyorum.

    Daha fazla dayanamadım ve hıçkırarak ağlayarak dışarı attım kendimi. Kitabı baş ucuna bıraktım. Varlığını hisseder belki diye.

    Birileri ona ÖLMEDiN! diyordu... - Ahmet Kaya.
    ···
  20. 70.
    0
    seri yaz bro.
    ···