lisedeyken yediğim akıl almaz dayak

lise sondayken hayatım dersane okul ve ev arasında mekik dokumakla geçiyordu. aklım bir yandan gibimin ucundaydı diğer yandan da kazanmam gereken bir sınav gün be gün yaklaşıyordu. bir gün gelecekti bir gün kalmış olacaktı sonuçta..

ama duygularıma da bir türlü engel olamıyordum.. bu yüzden yeşil gözlü kumral saçlı şebnem adında bir kıza aşık oldum. kız güzeldi, çekiciydi ama bugün dönüp baktığımda anlıyorum ki tam bir mahalle kızıymış. çok kültürsüzdü, keçiörende büyümüştü.. hani böyle muhafazakar toplumlarda mahallede herkesin bacım bacım diye gezip geceleri os1 hayallerine malzeme olan kızlar vardır ya bu şebnem de öyleydi.

ne kültürel olarak ne de aile olarak alakamın olmayacağı insanlardı. ama dersanenin de böyle bir misyonu vardı işte kolejli çocukları ve devlet lisesinde okuyan binleri karşılaştırıyordu. bu şebnemi turan adında sitelerde adını vermek istemediğim bir mobilya dükkanının sahibi okutuyordu dershanede. çok çok sonra duydum ki bu turan denen adi herif kızı sürekli gibiyormuş..

devamı gelecek birazdan.. dayağı nasıl yediğimi ve dayağa giden süreci baştan aşağı anlatacam

beyler upp upp ibretlik bir hikayedir liselilerde dinlesin, ders alsın. aklını başına devşirsin

beyler upp upp ibretlik bir hikayedir liselilerde dinlesin, ders alsın. aklını başına devşirsin

evet beyler devam ediyorum.. nasıl oldu bilmiyorum, daha doğrusu siz değerli dinleyicilerimi derin ve gereksiz ayrıntılarla boğmak istemiyorum. işin özü gel zaman git zaman kızla bayağı samimiyetimiz iletlemişti. liseli deyimiyle çıkmıyorduk ama sürekli mesajlaşıyor beraber geziyor derste beraber oturuyorduk.

sanırım ben kıza fena şekilde abayı yakmış durumdaydım. her dakika onu düşünüyor, mesaj atıyor ve yine liselilerin yaptığı şekilde sürekli çaldırıyorduk birbirimizi..

aradan bir zaman sonra artık kıza açılmam gerektiğini fark eder olmuştum. kızı bir görseniz ağzına hiç yakışmayan kelimeler kullanarak konuştuğunu siz de hemen fark ederdiniz. gardaşlı falan konuşuyor, tuhaf ve zarifliğine yakışmayacak hareketlerde bulunuyordu. ben o zaman gib kafalı bi liseli olduğumdan bütün bunları birleştirip bir tümevarıma gidecek kapasitede değildim.

sadece bütün bunları yetiştiği çevreye yoruyor, onun kültürsüzlüğünden yararlanarak kolayca elde edebileceğimi düşünüyordum..

beyler cıvıtmayalım adam gibi dinlemeyecek gibtirsin gitsin lütfen..

@18 ankara panpa..

@25 alakası yok panpa kız keçiörende büyümüştü ama bu olay keçiörende geçmiyor bu bir.. ikincisi sarı falan değilim beyaz tenli siyah saçlıyım.. sen başkasını dövmüşün :D

günler birbirini kovaladı ben arkadaşlarımın da desteği ve belki de biraz da gazıyla kıza açılmaya karar verdim. tecrübesizdim biraz da salaktım ama kararlıydım. kızdan hoşlanıyor, gün be gün ondan başka bir şey düşünemez hale geliyordum. artık adım atılmalı ve bütün duygularım su yüzüne çıkmalıydı. ha gibiş mikiş de düşündüğüm yoktu benim yanlış anlaşılmasın, sadece her salak erkeğin başnına gelebilecek olan "aşk" hastalığına tutulmuş, aklımı bir kenara itmiş sadece duygularla hareket eder duruma gelmiştim. siz siz olun hiçbir zaman çok sevdiğiniz insanla iken bile duyguların aklın yerine almasına göz yummayın..

neyse bizim dersaneye yakın bir yerde ikamet eden şirin, öğrencilerin takıldığı bir cafe vardı.. kızı cafeye çağırdım, bir güzel anlattım içimdekileri.. kız da bana cevaben beni her zaman sadece bir arkadaş gibi gördüğünü ve asla böyle bir birliktelik düşünmediğini söyledi..

yannanı yemiştim işte hem aşıktım hem de reddedilmiştim.. bunca duygusal şeyden sonra reddedilmek adama koyuyor ve belki de karşıdaki insana biraz daha güçlü ve saplantılı duygularla bağlanmaya sebebiyet veriyormuş.. benimki de aynen böyle oldu..

benim yakın arkadaşlarımdan olan ve önceki yıl da bu dersanede okumuş olan bir arkadaşım -ki halen görüştüğüm dostum mervedir o kişi- kıza açıldığımı duymuş, bana utku o kızdan uzak dur dedi. sürekli sebebini soruyorum buna falan ama o zaman bana derinlemesine bişey söylemek yerine sadece utku yalvarıyorum sana o hem senin dengin değil hem de bir sürü pislik insanla takılıyor, başına bela almanı istemiyorum dedi..

tabi o günlere kadar ne belaya bulaşmış ne de dayak yemiş olan ben başıma ne gelebileceği konusunda zerre kadar fikir sahibi olmadığımdan arkadaşımın bana olan telkinlerine kulak asmadım, gibimde olmadı açıkçası.. ne olabilirdiki amk? aklıma hiç bişey gelmiyordu.. tamam kız kavgasıdır falan görmüş ve yaşamıştım ama daha fazlasını aklımın ucundan bile geçirmiyordum..

@30 üni. 3. sınıfdayım panpa

anlatıyım mı amk dinleyen var mı ? bi ses verin binler.. yazıyoz işte gibindirik başlıklar okuyup birbirinizin anaısna söveceğinize şunu takip edin de ders alın biraz..

@47 oğlum bi cıvıtmayın ya gibtirin gidin tonla başlık var bi rahat ettirmiyonuz ki içimizi dökek şurda

kıza sürekli ona ne kadar aşık olduğumu hatta evlilik bile düşündüğümü falan söyleyip duruyordum. kız da sürekli hayır demesine rağmen bişey fark etmiştim ki beni reddetmesine rağmen onu unutmama imkan tanımıyor. benimle irtibatı kesmeyip, mesajlaşma ve günlük diyaloglara devam ediyordu.

siz siz olun bir kızın söyledikleri ile fiilleri birbirine ters düştüğünde o insanla irtibatı kesin. size hayır deyip kuyruk sallamaya devam ediyorsa o insan insan değildir. naz yapmayı kastetmiyorum o farklı bişeydir tabi ama bunun yapmaya çalıştığı şey benim ona iyice aşık olmamı sağlayıp her ihtiyacı olduğunda zütünde bitmemi sağlayabilmekti.

günlerden bir gün burçlar konusu üzerine konuşurken doğum gününü öğrendim.. tabi o zaman face falan yoktu amk. neyse doğum gününün benim için iyi bir imkan olduğunu ve ona güzel bir sürpriz ayarlayarak kızın kalbini feth etme düşüncesine kapılmıştım..

o günün akşamı kuyumcuya gidip yamuk duran kalpli kolyelerden birinden satın aldım. o zamanlar çok modaydı amk bunlar herkes bunlarla geziyordu damgali inek gibi..

bi sigara içip geliyom beyler dağılmayın

kıza kolyeyi aldım, akşama cafede çalışan binlere de güzelce bir organizasyon yapmalarını istedim. bu binler pasta yapmıyomuş ama pastayı siz alırsınız kuru pasta mum falan güzel bir atmosfer yaratırız dediler.. o zamanki şeyle iyi de para vermiştim.

hata üstüne hata yapıyordum. ehliyetim yoktu, her türlü riski göze alıp arabayla kızı okulundan alıp dersaneye zütürüyor, ordan da evine bırakıyordum. siz yine siz olun birisi için yaptığınız maddi kıyaklarla karşınızdakinin kalbini kazanma yoluna gitmeyin. çünkü düzgün hiçbir insan bunları nazara alıp da size aşık olmaz ve kötü niyetli hiçbir insan da bu imkanları tepip sizi yanından uzaklaştırmaz. eğer niyetiniz gerçekten aşk ise bunlara itibar etmeyin, kötülerin tuzağına düşersiniz iyilerin de nefretini kazanırsınız.

benim kız öyle cindi ki bazı günler okula gitmediğini söyler onu okuldan almamı istemezdi. çok sonra puzzle'ın parçalarını birleştirince anlıyorum ki o günler onu metresi olduğu pekekent alıyor bi güzel gibip getirip dersaneye bırakıyormuş..

neyse o gece doğumgününü kız ve birkaç arkadaşımla birlikte kutladık.. gerçekten gib kadar aklı olan herkes beni uyarmaya çalışıyordu ama ben de değil gib çük kadar akıl yoktu ki bu uyarılara kulak asıp o insanların bana anlatmaya çalıştığı şeyi kavrayabileyim.

zaten ne olduysa bu hediye kolye mevzusundan sonra oldu..

beyler zamanı olmayan gibtirsin yatsın, yavaş yavaş anlatmayı seviyorum. sonra beni dövdüler diye bitirmemi istemiyorsunuz heralde

zaman geçiyordu benim içime ise onu elde ettiğim fikri dolmaya başlıyordu..o kadar aklımı kaybetmiştim ki bir dönem koluma adının dövmesini yaptırmayı bile düşündüm.. o haldeydim işte.. şebnem ona aldığım kolyeyi bazı günler takar, bazen takmazdı sanki birilerinden bişeyler saklıyor, iki kişiyi de aynı anda idare etmeye çalışıyordu. işin daha doğrusu öyleymiş..ben ise ona aldığım kolyeyi, kıyafetleri her daim üzerinde görmek isterdim. her istediğimde onun yanında olmak istiyordum ama o sadece o istediğinde onun yanında olmama izin veriyordu.

biraz aşama da kat etmiştim. elini tutuyor, sinema da yiyişme olmasa da duygusallığın kralını yapıyordum.. herşey erotizmin sınırlarına dayanmışdı da sadece o yoktu ilişkimizde..

sonra bir gece cep telefonuma gizli numaradan bir çağrı geldi. arayan herif utku sen misin dedi evet cevabını vermemle senin ananı gözünün önünde giberim sen kimsin benim hatunuma hediye alıyon lan diye cevap verdi. şok olmuştum, kanım donmuştu ama ben çocuk karşımdaki ise adamdı. adam küfürler sallayıp telefonu kapattı.

ertesi gün olanları şebneme anlattığımda yüzüne bir tedirginlik ifadesinin yerleştiğini fark ettim. sürekli kim bu adam senden ne istiyor diye soruyordum ama net bir cevap vermiyordu. sürekli kafayı bana takmış biri çok büyütme boşver gibi cevaplar verip benim tedirginliğimi ortadan kaldırmaya çalışıyordu.

doğruya doğru biraz korkmama rağmen kızla olan ilişkimde araya hiçbir mesafe koymadım. ben o zamanlar bunların kızı rahatsız eden birkaç çapulcu olduğunu düşündüğümden bunun üstesinden gelebileceğimi, o adamın da ikimizin aşkını gördüğünde bu işin peşini bırakacağını düşünüyordum.

arkadaşlarıma durumu anlattım ama onlar da benim gibi çocuktu. aramızda bu işin espirisi döner olmuştu sürekli. dıbına koymasınlar kanka dikkat falan gibi telkin edici cümleleri herkes kuruyordu ama ne olabileceği kimsenin aklından geçen şeyler değildi..

bu telefon olayı olalı sanırım birkaç hafta olmuştu. ama o ara da ne başka bir telefon ya da benim gözüme çarpacak, beni tedirgin edecek başka bir şeyle karşılaştığımı hatırlamıyorum.

birkaç hafta geçmişti bizim dersanede cuma cmrts pazar olmak üzere 3 gün ders olur çarşamba günü akşamları ise etüt saati gibi bir şey yapılırdı. önümüze bir topar test bırakırlar başımızdaki hoca da yardımcı olurdu. o gün şebnemi aradım, dersaneye gelmemişti. aradım aramasına ama bir türlü açmadı telefonunu. ben de bunu bir kenara bırakıp günlük işlere daldım. testleri çözdük dışarı çıktık, hava henüz kararmıştı. dışarı adım atıp bir sigara yaktım, yanımda da bizim tayfadan bir kaç elemanla sohbet ede ede ilerliyordum ki.. dersane de mf takımından olan elemanlardan birinin yanındaki adama beni işaret ettiğini gördüm. gözüme takıldı işte öyle, bir yandan adam bana doğru geliyordu. ben de o yöne doğru yürüdüğümden ona doğru gidiyordum doğal olarak..

birkaç adım sonra karşılaştık, adam koluma girdi gelsene kardeş biraz konuşalım dedi. ben ne oluyor daha anlamadan adam koluma girip beni sürüklemeye başladı. bir yandan utku sensin demi bişey yok konuşacaz sadece falan diyor diğer yandan beni sürüklüyordu. tam o sırada dersane kapısının önüne beyaz bir hyundai nin yanaştığını gördüm.

arabanın tam önünde duruyorduk ki arka koltuktan kapıyı açtılar bişey yok sakin ol dedi beni sürükleyen huur çocuğu. o sırada arkadaki arkadaşlardan birinin utku binme dediğini duydum ama hem olayın sıcaklığı hem de yanımdaki adamın sert tavırlarıyla arabaya bindim.

kaç kişi var şimdi takip eden ?

@105 giblemiyorsan niye burdasın

oğlum bak sinir etmeyin dinlemek istemeyen gibtir olur gider kimse dinlemek zorunda değil. ama terbiyesizlik yapmayın.. ha bi de dinleyen arkadaşlara da teşekkür ederim