/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 226.
    +6
    "Ablanı tanıyormuyum?" diye sordum. "Tanırsın hocam, Hasibe abla ile birlikte sizin bilgisayar kursunun temizliğini yapan Gülistan yok mu? Gülistan ablam olur işte. Hatta geçenlerde senin daireni de temizlemişler!" dedi. "Anladım, ama daha onlarla karşılaşmadım hiç, temizlik yapılırken ben yoktum. Her neyse, benden tam olarak nasıl bir yardım istiyorsun?" dedim. Veli çayları tazeledi geldi ve "Korkmayın hocam, sizden para falan istemeyeceğim. Babadan kalma ev var, arsa var, tarlalar var. Çok şükür çay evinden de geçinecek kadar para kazanıyorum. Hocam, hani diyorum ki, Firdevs'le bir de siz konuşsanız? Biliyorum, o da beni seviyor, ama evlenelim dediğimde nedense yanaşmıyor. Belki sizin sözünüzü dinler?" dedi. "Bir faydası olacağını sanmıyorum ama, izmir'den döndüğümde vaktim olursa bir konuşurum!" deyip kalktım.

    Atladım arabama, izmir'e hareket ettim. Yolda Veli ile konuştuklarımızı düşündüm, Firdevs bana bunlardan hiç bahsetmemişti. Ama Firdevs'in neden evliliğe yanaşmadığını anlayabiliyordum. Gerdek gecesi bakire olmadığı ortaya çıkacaktı, ondan korkuyordu. Bakire olsaydı, belki de çoktan evlenmişti Veli ile...
    ···
  2. 227.
    +5
    Akşama doğru izmir'e vardım. Arkadaşlarımı falan ziyaret ettim. Saat 23:30'te havaalanındaydım. Uçak tam saatinde indi. Yolcu çıkış kapısında, elimde 'Mrs. & Mr. Bachmeier' yazan bir kağıtla beklemeye başladım. Tüm yolcular çıktı, yolcusu gelmeyen bir ben kaldım. Birkaç dakika daha bekledim, başka çıkan yoktu. Tam Nurcan'a telefon edip soracaktım ki, "Mister Harun?" diye seslenerek benim yolcular da göründü. Kadının bir ayağı aksadığı için çok yavaş yürüyorlardı, sanırım o yüzden en sona kalmışlardı. Elimdeki kadığı gösterip gülümsedim. Kadın o sırada adama birşeyler söyledi ve onlar da bana gülümsediler. Tahminimce 49-50 yaş civarında, sevimli insanlardı.

    Kısa bir mesafe olmasına rağmen yanıma kadar gelmeleri birkaç dakika sürdü. Kadın çok yavaş adımlar atabiliyordu, ayağının birinde bir sorun olmalıydı. Ama onun dışında Kısrak gibi bir kadındı, oldukça uzun boylu ve iri yarı birşeydi. Adam ise cılızdı, boyu da kadına göre 10-15 cm falan kısaydı. Keçi sakallı, kel kafalı ve yuvarlak gözlüklü haliyle biraz kılıbık birine benziyordu. Kadının kolunda sadece çantası vardı, tekerlekli valizleri adam çekiyordu. içimden (Bu adam bu karıyı gibebiliyor mu acaba?) diye geçirmeden edemedim.
    ···
  3. 228.
    +6
    Benimle, aynı bizim Türk'ler gibi yanaktan öpüşüp, selamlaştılar. Onlar benim adımı biliyorlardı, kendilerini tanıttılar. Adamın adı Gustav, kadınınki de Alexandra imiş. Almanca bilmediğimi düşündüklerinden benimle ingilizce konuşuyorlardı. Ben de ingilizce konuşmayı sürdürmeye karar verdim, Almanca bildiğimi bilmeleri işime gelmezdi. Ayaküstü sohbete başlamıştık ki, Alexandra'nın, "Benim oturmam gerek, bacağım ağrımaya başladı!" demesiyle arabama yürüdük. Valizleri bagaja koyduk ve arabaya bindik.

    Onlara, yola çıkmadan bir yerlerde birşeyler içip içmeyeceklerini sorduğumda, Alexandra, "Kalacağımız otelde içeriz, Freeshoptan 2 şişe Viski aldık!" dedi. Anlaşılan kalacakları otelin ve bizim köyün nerede olduğuna dair hiç bir fikirleri yoktu. Otele kadar 5-6 saatlik yolumuz olduğunu söylediğimde şaşırdılar. Alexandra, "3 saat uçak yolculuğunun hemen ardından 6 saat de arabada oturmak istemiyorum!" dedi. Bizim izmir'deki evin yakın olduğunu, isterlerse orda kalıp, sabah yola çıkabileceğimizi söyledim. Ama Alexandra, "Buralarda 5 yıldızlı güzel bir otel yok mu? Para sorun değil!" dedi. "Var tabii!" deyip, izmir'in en lüks oteline sürdüm arabayı.
    ···
  4. 229.
    +4
    Otele girince, Alexandra lobideki koltukların birine attı kendini. Biz de resepsiyona gittik. Biri çift kişilik, biri de tek kişilik iki oda aldık. Bellboy valizleri aldı ve hep birlikte asansörle yukarı çıktık. Odalarımız karşılıklı idi. Çocuk odalarımızı açıp gösterdikten sonra, Gustav'ın verdiği bahşişi alıp gitti. Ben de iyi geceler dileyip odama geçmeyi düşünüyordum ki, Alexandra, "Hadi gel, Viskinin birini açalım! Sohbet ederiz hemde!" dedi. Kıramadım, bir duble içebileceğimi söyleyip, onların odasına geçtim. Fakat odalarında sadece 2 tane bardak vardı, gidip benim odadan bardağı da getirdim. Ama koltuk da 2 tane idi. "Bir tane de koltuk getireyim!" dediğimde, Alexandra, "Gerek yok, ben yatağa uzanacağım!" dedi.

    Gustav'la koltuklara oturduk. Gustav bardaklara Viski doldururken, Alexandra valizin birini açtı, içinden geceliğini çıkarıp yatağın üzerine koydu ve soyunmaya başladı. Almanların birçok konuda bizden çok daha rahat olduklarını ve utanmadıklarını bildiğim halde, Alexandra'nın karşımızda sütyenini dahi çıkarmasını garipsemiştim. Ama göğüslerine bakmaktan da kendimi alamıyordum. Çok güzel, biçimli göğüsleri vardı. Göğüs uçlarının her ikisine de Piercing taktırmıştı. Altında sadece tanga külotla, aksayan adımlarla banyoya yürüdü. Arkadan bakınca tangasının ipi zütünün yanakları arasında kaybolmuştu ve külot yokmuş gibi görünüyordu. Kapıyı kapatmamıştı, ama banyo çaprazımda kaldığı için banyoda ne yaptığını da göremiyordum. Hemen sonra işeme sesi geldi, ardından da sifon sesi duyuldu. Sonra da lavabodan gelen su sesi.
    ···
  5. 230.
    +4
    Alexandra banyodan çıktığında çantasından bir losyon alıp, yatağa oturdu ve göğüslerine sürmeye başladı, sanki ben odada yokmuşum gibi davranıyordu. Ben de Viskimi yudumlarken, sanki yanımda Gustav yokmuş gibi, Alexandra'nın göğüslerini okşar gibi losyonlamasını izliyordum. Yarağım da pantolonumun içinde sertleşmeye başlamıştı. Alexandra göğüslerini losyonlama işini bitirdikten sonra, emir verir gibi, "Gustav, bacağımı kremle!" dedi. Gustav, "Derhal karıcığım!" diyerek, Viskisinden bir yudum alıp yanına gitti. Alexandra çantasından bir krem çıkarıp verdi ve yatağa yüz üstü uzandı. Gustav ağrıyan bacağını kremlerken, Alexandra kollarını çenesinin altına koymuş, bana gülümseyerek bakıyordu. Onu izlerken, yarağımın iyice sertleştiğini hissediyordum.

    Alexandra, "Haa, Ramazan sana sigara göndermişti. Bak öbür valizde, poşetlerin birinde, alabilirsin!" dedi. Bir an düşündüm, ayağa kalksam yarağımın kalktığı belli olacaktı. Ama sonra (dıbına koyum, onlar benden utanmıyorlar, ben niye utanacakmışım?) diye düşünüp kalktım. Alexandra gülümseyerek önümde kurduğum çadıra bakarken, hiç oralı olmadım, öteki valizi açtım. Birkaç tane poşet vardı valizde. Sigaraların olduğu poşeti el yordamıyla bulmuştum, ama yine de diğer poşetlerin içine de baktım. Poşetin birinde tanga külotlar, sütyenler falan vardı. Ama en alttaki poşetin içinde gördüklerim çok ilginçti. Değişik boy, kalınlık, renk ve özellikte Vibratörler, Dildolar ve bir tane de belden bağlamalı plastik yarak vardı. Sigaraların olduğu poşeti alıp, getirdikleri için teşekkür ettim, geçtim yerime oturdum. Ramazan çavuş bana 2 karton sigara göndermişti.
    ···
  6. 231.
    +4
    Gustav, Alexandra'nın ağrıyan bacağını kremlemeyi bitirince, Alexandra ona (benim anlamadığımı düşünerek Almanca), "Şimdi banyoya gidiyorsun, ben çağırmadan da çıkmıyorsun, değilse çok kötü cezalandırırım seni!" dedi. Gustav da bana, "Ben duş almaya gidiyorum, biraz uzun sürebilir, size iyi sohbetler... " diyerek valizden poşetin birini alıp banyoya gitti. Anlaşılan karısından emir almaya alışıktı. Gustav gidince, Alexandra da kalkıp geceliğini giydi. Geceliğin boyu mini etekten daha kısaydı. Gelip sehpadan Viskisini aldı, önümde dikilip bir yudum aldı. Şeffaf külodu tam gözümün hizasındaydı, şimdi belli oluyordu, klitorisinde de Piercing vardı. Okadar tahrik olmuştum ki, karıya saldırmamak için kendimi zor tutuyordum. Alexandra, "Bacağıma ne olduğunu merak ediyorsundur, değil mi?" deyip, geçti yatağa uzandı. Ben de, "Evet, anlat! Merak ettiğim başka şeyler de var... " dedim ve sohbete başladık.

    Alexandra'nın mesleği de kocası Gustav'ınki gibi mimarlık imiş. Bundan 2 ay önce, çizdiği bir projenin uygulamasını kontrol etmeye gittiği inşaatta iskeleden düşmüş. Bacağında kırık falan yokmuş, ama uzun süre ayakta durduğu zaman ağrıyormuş. Gitmediği doktor kalmamış, fakat bir çözüm bulamamışlar. En son bir Osteopathie uzmanından alternatif terapi almaya başlamış. O da ağrıyı ancak kısmen giderebilmiş. Yine de ağrıdığı zaman ağrıkesici krem sürülmesi gerekiyormış...
    ···
  7. 232.
    +6
    Alexandra'ya, Ramazan çavuşla nerden tanıştıklarını sorduğumda, verdiği cevap canımın sıkılmasına neden oldu. Meğer Alexandra, Jürgen'in ablası imiş. Ben bu odaya aslında ayıp olmasın diye, sadece bir bardak Viski içip, odama gitmeyi düşünerek gelmiştim. Ama şimdi fikrimi değiştirmiştim, bardağımdaki Viskiyi bir dikişte bitirip, yeniden doldurdum bardağımı. Alexandra, Nurcan'la Jürgen'in boşanmalarına rağmen, Ramazan çavuşla halen çok iyi anlaştıklarını, Ramazan çavuşun projesini de Gustav'ın para almadan, hatır için çizdiğini anlatırken, ben bir bardak Viskiyi daha bitirmiştim. Kafam hafiften çakır olmuştu. Alexandra'nın anlattıklarını yüzümde zoraki bir gülümseme ile dinliyordum, ama Jürgen'in ismini duydukça içten içe sinirleniyordum ve içimden küfürler ediyordum huur çocuğuna.
    ···
  8. 233.
    +4
    Alexandra, "Başka neleri merak ediyorsun?" dedi. Yeniden doldurduğum bardağımdan büyükçe bir yudum aldım ve "Mesela klitorisindeki Piercingi!" dedim. Alexandra, "Hmmm!" deyip gülümsedi...
    ···
  9. 234.
    +25 -1
    Beyler elimde daha bu hikayeyle alakalı 1000 part çıkar önceden forumlarda yazmıştım bir bolume kadar ama artık oralarda yok geriye 1000part kaldı yazmaya devam baya uzun hikaye olacak onun dışında daha 4 hikaye var bununla beraber bu 1000 digeri 200 digeri 500 digeri 50 digeri 25 part beyler o hikayelerde yayinlamadim hic bu hikayem baya bolum surecek o yuzden okuyanlar bu entry i sukularsa saat 22.00 a kadar 10suku gelirse 1 uzun bolum daha atarim yani 15part falan iste ama yarın saat 16.30 18.30 arasi 3. Bolum gelcek beyler yeni baslik profilden gorebilirsiniz actigimda bunu yapmamin sebebi hikaye cok uzun herkes okusun maksat ilk gunden beri okuyan ilk hikayeden beri adamsiniz eyv
    ···
    1. 1.
      0
      usta gibiş olsunda isterse 10 yıl okuyalım
      ···
  10. 235.
    0
    Rezarvatullah
    ···
  11. 236.
    +12 -1
    10suku daha olmamis a gunun son bolumlerini atip yarin yeni baslikta devam edecegiz sizimi kircam
    Sonra da, "Herkes gibi sen de Piercing'in klitorisi acıtıp acıtmadığını mı merak ediyorsun?" diye sordu. "Evet! Ayrıca, internette gördüğüm birkaç resim haricinde gerçeğini hiç görmedim. Onun için seninkini görmeyi çok istiyorum!" dedim. Benimkisi aptalca bir cesaretti. Ramazan çavuşla irtibatlarının halen devam ettiğini bildiğim halde, muhabbeti bu noktaya getirdiğime kendim de şaşırıyordum. Ramazan çavuşun kulağına gitse olacakları düşünemiyordum bile. Ama yine de ateşle oynamak hoşuma gidiyordu.

    Alexandra bardağında kalan bir yudum Viskiyi de içtikten sonra, boş bardağı bana göstererek, "Doldururmusun?" dedi. Şişeyi alıp yanına gittim. Ben yürürken yine gözlerini önümde yarağımın kurduğu çadırdan ayırmamıştı. Bardağını doldurduğumda gülümseyerek teşekkür edip, eliyle yatağın kenarını sıvazladı ve "Otur!" dedi. Şişeyi komodinin üzerine bırakıp yatağın kenarına oturdum. Müthiş heyecanlanmıştım. Ama Alexandra, "Seninle açık konuşacağım... " diye başlayınca, içimden (Boşuna umutlanmışım dıbına koyum!) diye geçirdim.

    "Gustav'la evliliğimiz, sıradan evliliklerden çok farklı. Kendi aramızda tüm tabuları ve sınırları aştık biz. Ama yine de dışarıya karşı bazı kurallarımız var. Seni havaalanında ilk gördüğümde, Gustav'a, senin nekadar yakışıklı ve çekici bir genç olduğunu, senden çok etkilendiğimi söyledim. Gustav da bana hak verdi, ama aynı zamanda senin Ramazan'ın damadı olduğunu da unutmamamı söyledi. Şimdi asıl konuya geleyim... Ben sana klitoris Piercing'imi gösterirsem, senin bakmaktan daha fazlasını isteyeceğini ikimiz de biliyoruz! Bu sorun değil, ben de daha fazlasını isterim! Ama senin Ramazan'ın damadı olman beni düşündürüyor. Bu oyuna devam edeceksek, bundan sonra yaşanacakları Ramazan'ın kesinlikle bilmemesi gerekiyor! Ayrıca şu andan itibaren benim isteklerime hiç itiraz etmeyeceksin! OK mi?" dediğinde rahatlamıştım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Rezzzzz
      ···
    2. 2.
      +1
      Rezzzzz
      ···
  12. 237.
    +5
    Hiç tereddüt etmeden, "OK!" dedim. Böylelikle beni de frenleyen Ramazan çavuş engeli ortadan kalkmış oluyordu. Sadece Gustav kalmıştı beni biraz düşündüren. Kafamı banyoya doğru çevirip, "Peki ya Gustav?" diye sordum. Alexandra gülümseyerek, "Bizim tüm tabuları ve sınırları aştığımızı söyledim ya!" deyip, "Gustav, çıkıyorsun artık!" diye seslendi. Banyo kapısı açılıp ta, Gustav kadın iççamaşırları giymiş bir halde çıkınca çok şaşırdım. Altında tanga külot vardı, üstüne de (içi silikon dolgu olduğunu tahmin ettiğim) sütyen takmıştı. Gustav banyonun kapısında utangaç bir edayla öylece dikiliyor ve benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. iki elini de külodunun önünde, tam gibinin üzerinde birleştirmişti.

    Alexandra, biraz sert bir tonla, "Buraya geliyorsun!" dedi. Gustav, "Derhal karıcığım!" diyerek yanımıza geldi, tam önümüzde dikildi. Bukadar yakınıma gelmesinden rahatsız olmuş ve biraz geri çekilmiştim. Alexandra bunu farketti ve Gustav'a eliyle 1-2 metre ileriyi gösterip, "Şuraya geçiyorsun!" dedi. Gustav yine, "Derhal karıcığım!" diyerek gösterilen yere geçti. Alexandra, "Ellerini çekiyorsun ordan!" deyince, Gustav ellerini önünden çekip bu sefer arkasında birleştirdi. Tanga külodun içinde gibi kalkmıştı.
    ···
  13. 238.
    +4
    "Önce göğüs Piercing'lerimi gösteriyorum sana!" diyerek geceliğini çıkardı Alexandra. Sağ göğsünü, sol eliyle alttan yukarı kaldırıp tutarak, öbür eliyle Piercing'le oynamaya başladı. Piercing'i çekiyor, sündürüyor, kıvırıyor ve bırakıyordu. Anlamıştım, bunu bana, benim nasıl oynamam gerektiğini göstermek için yapıyordu. Sonra iki eliyle her iki göğüsünü de alttan destekleyip kaldırarak bana yaklaştırdı. Piercing'lerle oynama sırası bendeydi şimdi. iki elimle birden aynı anda her iki Piercing'le de oynamaya başladım. Aynı onun gösterdiği gibi yapıyordum. Ben oynadıkça kahverengi göğüsuçları sanki daha bir şişiyor, daha bir büyüyordu...

    Sonra bana, aynı Gustav'a emir verdiği tarzla, "Emiyorsun onları!" dediğinde, gülmemek için zor tuttum kendimi. Birşey demeden dudaklarımı sağ göğsüne yanaştırdım, emmeye başladım. Demin göğüslerine sürdüğü losyondan olmalıydı, Şefatali tadı geliyordu ağzıma. Göğüsucunu ağzıma almış emerken, Piercing dilime dokunuyor, ağzımda Kiraz çekirdeği varmış gibi hissediyordum. Değiştire değiştire ve sırayla emiyordum her iki göğsünü de. Alexandra da, "Mmmhhh, mmmhhh!" sesler çıkarıp saçlarımla oynarken zevk aldığını belli ediyordu.
    ···
  14. 239.
    +5
    Bu arada pantolonumun içinde sıkışmış yarağım rahatsızlık vermeye başlamıştı. Pantolonumun üzerinden yarağımı düzelttiğimde, Alexandra Gustav'a, "Harunun pantolonunu çıkarıyorsun!" dedi. Ben hemen, "Gerek yok, ben kendim çıkarırım!" deyip ayağa kalktım. Ama Gustav çoktan gelip önüme diz çökerek kemerime yapışmıştı. Gustav'ın ellerini nazikçe ittirip, kemerimi kendim çözmek istedim. Ama Alexandra, "Hayır Harun, itiraz etmiyorsun! Gustav yapıyor!" dedi.

    Bir an içimden, (gibecem şimdi sizin bu kurallarınızı!) deyip, hatta bu işi bu noktada sonlandırıp odama gitmeyi bile düşündüm. Ama Alexandra'yı gibme isteğim ağır bastığından, oynadıkları bu oyunun kurallarına uymaya karar verdim. Gustav kemerimi çözdükten sonra ayakkabılarımı çıkardı. Sonra düğmemi çözüp, fermuarımı açtı ve pantolonumu indirip ayaklarımdan çıkardı. Boxerle kalınca yarağım da biraz olsun rahatlamıştı, boxerimin üstünden yarağımı göbeğime doğru düzelttim. Gustav halen önümde diz çökmüş halde, kedinin Ciğere baktığı gibi boxerimin içinde kalkmış yarağıma bakarken, Alexandra da yataktan inip arkama geçti ve tişörtümü çıkardı.

    Alexandra göğüslerini sırtıma yapıştırmış, boynumu boğazımı ve kulak mememi öpüyor, yalıyordu. Kulak mememi emerken, elini de önüme atıp, boxerimin üzerinden yarağımı ellemeye başladığında, inanılmaz tahrik olmuştum. Kalp gibi atan yarağım patlama noktasına gelmişti. Alexandra elini yarağımdan çekti ve omuzbaşlarımdan başlayıp sırtıma öpücükler kondurarak belime doğru indiği. Belime öpücükler kondururken arkamda çömelmişti. Sonra iki eliyle boxerimi yanlardan tutup aşağı sıyırdı. Yarağımın tüm çıplaklığıyla Gustav'la burun buruna gelmesi hoşuma gitmemişti. Zamanında halamın oğluyla karşılıklı oturup çok 31 çekmiştik, dere kenarında yan yana durup dereye çok işemiştik. Ozaman rahatsız olmamıştım. Ama şimdi nedense Gustav'ın yarağıma bukadar yakın olmasından huylanmıştım.
    ···
  15. 240.
    +5
    Boxerimi geri yukarı çekmeyi düşünürken, Alexandra elini yine önüme atarak yarağımı eline alıp, aynı zamanda da zütümün yanaklarını öpmeye ve acıtmadan ısırmaya başlayınca, bu düşüncemden vaz geçtim. Alexandra'nın sonra ıslak dilini züt deliğimin etrafında gezdirmesi müthiş tahrik ediciydi. Bir de önümde diz çökmüş Gustav olmasa keyfime diyecek yoktu. Çünkü herif yarağıma saldıracakmış gibi bakıyordu. Gustav'ın her an yarağıma elleyebileceği veya yarağımı ağzına alabileceği düşüncesini beni huzursuz ediyordu. Şu ana kadar hiç bir erkekle böyle bir şeyi yapmadığım gibi, bunun düşüncesi bile iğrenç geliyordu bana.

    zütümün yanağına ıslak bir öpücük kondurup arkamda ayağa kalktı Alexandra. Yine boynumu boğazımı öpüyordu. Elini de zütüme atmış, bir parmağı züt deliğimin etrafında geziniyordu. Aldığım zevkle gözlerimi kapatmıştım ki, Alexandra'nın parmağını zütüme sokmasıyla irkildim. Kulağıma, "Şşşşt, kendini serbest bırakıyorsun!" deyip, parmağını biraz daha soktu zütüme. Kendi parmağımın haricinde ilk defa bir parmak giriyordu zütüme, o da Alexandra'nın parmağıydı. Ergenliğe yeni girdiğim dönemde, banyo yaparken 31 çekmeden çıkmıyordum banyodan. Daha sonraları çektiğim 31'den aldığım zevki artırmak için, aynı anda bir parmağımı da zütüme sokmayı alışkanlık haline getirmiştim. Nedenini hatırlamıyorum, ama zamanla zütümü parmaklama alışkanlığını bırakmıştım. Banyoda yıkanırken 31 çekme alışkanlığımı ise uzun yıllar sürdürdüm...
    ···
  16. 241.
    +5 -1
    Hiç acıtmadan parmaklıyordu zütümü Alexandra ve ben bundan müthiş zevk alıyordum. istem dışı elim yarağıma gitti ve sıvazlamaya başladım. Ama Alexandra anında, "Hayır Harun! Elini çekiyorsun ordan! Seni Gustav boşaltıyor!" dedi. içimden, (Hah, bir bu ekgibti dıbına koyum!) diye geçirdim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Öyle zor bir durumdaydım ki, yarağım resmen zonkluyordu ve patlama derecesine gelmişti. Hatta kasıklarıma dayanılmaz bir ağrı girmişti, biran önce boşalmadan da bu ağrının geçmeyeceğini tecrübelerimden biliyordum. Alexandra'ya, "OK!" deyip gözlerimi kapadım...

    Gustav Alexandra'dan emri alınca, hiç vakit kaybetmeden önüme yumuldu, yarağımı ağzına aldı ve taşaklarımı okşayarak yarağımı emmeye başladı. Şu an, hayatta hiçbir zaman ödün vermeyeceğimi sandığım bir prensibimi çiğnemiştim böylelikle. Zevk almıyormuydum? Alıyordum, ama bir çeşit suçluluk duygusunu da birlikte yaşıyordum. Yarağımı şu an yalayanın Gustav olduğunu bildiğim halde, gözlerimi kapamış, onun bir kadın olduğunu hayal ediyordum. Sonra kendime manevi işkence çektirmeyi bırakıp, sadece aldığım zevke konsantre oldum. Alexandra'nın parmağı zütümde çalışırken, Gustav'ın karı gibi çektiği saksoya fazla dayanamadım ve ağzına fışkırttım döllerimi...
    ···
  17. 242.
    +5 -2
    Boşalmam bitince, en son damla dölümü de yutmadan bırakmadı Gustav yarağımı emmeyi. Gustav önümden kalktığında, Alexandra da zütümden parmağımı çekti. ikisi birlikte banyoya gittiler. Ben de Alexandra'nın Viski dolu bardağını aldım ve yatağa oturdum, büyükçe bir yudum içtim. Viski iyi gelmişti. Ama halen bir erkeğin bana sakso çekmesine izin verdiğime kızıyordum kendime. O sırada bunların banyoda kendi aralarında Almanca konuşmalarını duydum. Alexandra Gustav'a, (Sence hangisi daha iyi?) diye sorunca, Gustav, (Bununkini daha çok beğendim!) dedi. O anda nedense aklıma ilk gelen kişi Ramazan çavuş oldu. Acaba benim yarağımı Ramazan çavuşun yarağıyla mı kıyaslıyordu Gustav? Ama bunu onlara soramazdım, çünkü Almanca bildiğimi deşifre etmek istemiyordum.

    Biri ellerini, diğeri de ağzını yıkayıp geldiler. Gustav yine 1-2 metre ileride dikilirken, Alexandra yanıma oturup yüzümü kendine çevirdi ve dudaklarıma yumuldu. Biraz öpüştükten sonra, sönük yarağımı avuçlayıp, "Bu biraz dinlenip kendine gelsin, ben de bu arada Gustav'ı ödüllendireyim!" dedi. Sonra da Gustav'a, "Straponu getiriyorsun!" dedi. Gustav ikiletmeden, "Derhal karıcığım!" diyerek gitti valizden Straponu alıp, yanında da krem gibi bir şey getirdi. Alexandra ayağa kalkıp, tam önümde dikilerek külodunu indirdi. Sonunda Alexandra'nın klitoris Piercing'ini görmüştüm. Bir eliyle omzumdan destek alarak külodunu ayaklarından çıkardı. Sonra da Strapounu külot gibi giyerek, yanlardan ince deri kemerleri sıkılaştırdı beline. Strapon Alexandra'nın önünde gerçek yarak gibi sallanıyordu...
    ···
  18. 243.
    +4 -2
    Gustav'a, "Domalıyorsun!" deyip, kremle Straponun ucunu yağladı. Sonra yanımda yatağın üzerinde dörtayak domalmış bekleyen Gustav'ın tangasını kenara çekip, Straponun ucunu zütüne dayadı. Fazla uğraşmadan da dibine kadar geçirdi. Gustav aynı karı gibi, "Ihhhh!" diye inlese de, bunun ilk sefer olmadığı gün gibi ortadaydı. Alexandra Gustav'ın belinden kavrayıp, gidip gelmeye başladı. Alexandra Straponu her köklediğinde, Gustav uzun bir "Ohhhh!" çekiyordu. Alexandra'nın Gustav'ı gibişini izlemek hem komiğime gidiyordu, hemde ufaktan tahrik oluyordum. Sönük yarağım ufaktan kıpırdanmaya başlamıştı bile...

    Rahat bir 15-20 dakikadır gibiyordu Alexandra Gustav'ın zütünü. Ama gitgide yorulmaya da başladığı, pompalama ritminin yavaşlamasından belli oluyordu. Derken Alexandra iyice yorulup pompalamayı tamamen bırakınca, bu kez de Gustav zütünü ileri geri yapmaya başladı. Bir süre sonra Gustav inleyerek zütünü Strapona bastırıp kaldı öylece. Alexandra, "Tamam mı, boşaldın mı?" diye sordu. Gustav, "Evet!" deyince, Alexandra da Gustav'ın zütünden Straponu çekip arkasından çekildi. Bana gülümseyerek, "Yoruldum!" dedi, sonra da Straponu belinden çıkardı, yıkaması için Gustav'a verdi. Gustav gibine hiç dokunmadan küloduna boşalmıştı.
    ···
  19. 244.
    +4
    ustav Straponla birlikte banyoya giderken, Alexandra yanıma oturdu. Elimden bardağı aldı ve bardakta kalan Viskiyi bir dikişte bitirdi. Boş bardağı uzanıp komodinin üzerine bıraktı. Sonra da kalkmış yarağımı sıvazlayarak, "Mmmhhh, dinlenmiş bu! Şimdi yorulma sırası sende!" deyip dudaklarıma yumuldu...
    ···
  20. 245.
    +3 -1
    Bugunluk bukadar yarin yeni baslik acilacak profilimden bulursunuz
    ···