-
51.
0SOSYAL AĞLAR VE DEVRiMTümünü Göster
Son zamanlardaki DEVRiM haberlerini dinlerken TV yada Internette Twitter yada
Facebook'un protestocular (manyetize edilmis elektronlar) için öneminin kaç
kere vurgulandıgını görmeden edemiyoruz. Hatta eski bir Amerikan güvenlik
teskilatı uzmanı twitter'ı Nobel Barıs Ödülüne aday göstermeyi dahi teklif etmisti
ve buna baglı olarakta herkes sosyal agların Dünyayı Kurtardıgı hayaline
inanmaya baslamıstı. Belkide millet Devrim kelimesinin anldıbının 2 ve fazlası
kisinin kızgın olması durumu oldugunu zannediyor.
Fakat ne yazikki Realitede, twitter yada facebook tüm bu Devrimler sırasında
Rambonun dünyayı uzaylılara karsı savunmasından daha çok yardımcı degildi.
Nasıl yani mi? Ben sahsen Mısırda iken ilk olarak dikkatimi çeken sey bilgisayar
denen yeniligin henüz birkaç senelik bir geçmisi oldugu idi. Aynı zamandada
internet "oldukça" yavas yayılıyor ve aslında LÜKS bir kullanım!!! (Maas
ortalama 600LE, Internetin aylıgı ise 150LE) Henüz devlet dairelerinde bile
bilgisayar yok ve halen eski model defterler ile çalısıyorlar. Ayrıca bu adamların
eline bilgisayarı verdiginizde ilk yapacakları seyin ferre seyretmek olacagınıda
sanırım tahmin edebiliyorsunuzdur! Çünkü bendeki bilgisayara oturanların çogu
bunu yapiyordu. Kısaca, orta doguda internet ve sosyal ag denen sey oldukca
az kullanılan hatta çogunluklada bilinmeyen birsey.
Iranda 2009 yılında olusan "Twitter Devrimi" haberleri sırasında, Iranda
gerçekten twitter kullanan koyun sayısı 20.000 kadardi - tabiki bu rakam kayıt
olan IP adreslerine göre belirleniyordu ve bildiginiz gibi proxy sunucuları
sayesinde orada olmasanızda oradaymıs gibi bir IP adresi üzerinden kayıt
olabilirsiniz. Birde simdi Iranın nüfusunun 77 milyon kadar oldugunu hesaba
katarsak, bu kullanıcı rakdıbının aslında hiçde etkileyici olmadıgını görebiliriz,
yani halkın sadece %0.03 lük kısmı gibi bir mini azınlık ile bu isin
yürütülemeyecegi herhalde agibardır. Fakat tabiki koyunlar haberlerde sürekli
aynı Twitter yada Facebook laflarını duyarak sanki birseyler yapılıyormus gibi bir
havaya sokuluyorlar. Aslında bir tak oldugu yok, en azından halkın anladıgı
tarzda.
Tabi yinede büyük umutlarla böyle bir azınlıgın dahi siyasi bir degisimi
tetikleyebileceklerini düsünebilirsiniz. Tıpkı azınlıkların daima çogunlukları
yönlendirdigi ve kullandıgı felsefesi gibi. Ancak unuttugunuz birsey var... bu
çogunlukları yönlendiren azınlıklar elitler ve twitter'ın ise yarayacagını
düsünenler ise sırf klavye komandolugu yaparak bir sey degistirebilecegini
zanneden sıgıların kendileri. Anlayacagınız bu yazdıgım 20.000 kisilik rakamda
aslında tamamen bir zırva. Çünkü bu kullanıcıların çogunlugu aslında
bulundukları mekanı Tahran olarak degistirmis olan ve Iran dısında yasayanlar!
Bunu yaparak Iran otoritelerinin kafasını karıstırıp sanki yetkili bir diger
kuvvetmis gibi bir hale bürünüyorlar. Iran içerisindeki gerçek twitter kullanıcı
rakamı ise 1000'i geçmiyor, evet sadece B4N kisi kadarlar! -
52.
0özet istemeye korktum amk bu nası yazı
-
53.
0Birçok insan internetin bizleri nasılda birbirimize bagladıgı üzerine zırvalıyorken,Tümünü Göster
anlatılanların belkide bir kısmı kulaga hos geliyor fakat çogunun aslında
gerçektende zırva oldugunu söylemek sanki zor geliyor. Millet blog, twitter yda
facebook üzerinden Timbutkudaki arkadaslarının bu sabah kahvaltıda ne
yedigini bilmek gibi seylerin nasılda iyi birsey oldugundan bahsetsede aslında
kimsenin adamın ne yedigi ile ilgilenmedigini söylemek belki yine bana kalıyor.
Merak eden varsa kahvaltıda çileki donut vardı!
Internet öncesinde bu tip bilgileri ya telefon üzerinden yada kahvede otururken
paylasırdınız ve dinleyenler anlattıgınızı hiç umursamadıklarını dogrudan
yüzünüze yaptıkları bir bakısla belli ederlerdi. Bir süre sonra zırvalayanda
zırvaladıgını anlar ve susardı. Tabiki internet ona twitter yada facebook duvarına
yazma imkani verip, listesindeki tüm arkadaslarının kahvaltıda ne yedigi ile
ilgilendikleri ilüzyonunu olusturur. Hayır yalan söyledim aslında dünden kalan
simiti yemisti. Artık herkes rahat uyuyabilir.
Twittercılar:
Twitter ile ilgili büyük fiyasko, bu ve benzeri sitelerin, içeriklerin demokratik bir
sekilde paylasılmasını saglamak için finanse edilmis olmaları idi. Eski medya
zamanında haberler ya ünlüler yada sirket sahipleri ile ilgili idi, yani haberleri ya
onlardan alıyordunuz yada hiçbirsey okumuyor veya izlemiyordunuz. Ancak
twitter sayesinde biraz espirili seyler yazarak kitleleri kendinize çekiyor ve
medyanın blokajını dogrudan asabiliyorsunuz, böylece sizde ünlü
olabiliyorsunuz: voaaww bu harika degilmi? Iste bu sayede medya patronlarının
üzerinizdeki kontrolünü hiçe sayıyor ve begendiginiz içerikleri okuyup izlemeye
baslıyorsunuz, artık özgürsünüz! Ancak halk yinede ünlülere twitterdan daha
çok ilgi göstermeye devam ediyor. Ünlü demisken bunların çogunun aslında ne
oldugunu sizde çok iyi biliyorsunuz: ilgi ve müsteri arayan medyatik fahiseler.
Fahise olmayı kim istemezki? Belkide ilgi bu yüzden!
Ünlüleri seyredipte ünlü olamayacaklarini bilenlerde bu tip ördek suratlarla
fotograflar çektirip kendilerini rezil etmeye devam ediyorlar. Su saçmalıgı
yapmayı kesin! Bazılarıda bu gülümseme ile barıs isareti yapıyor. Bunun nedeni,
kendilerini o kadar küçük görüyorlarki, karsı taraftan gelebilecek her türlüsaldırıya (asagılanma, begenilmeme) karsı böylece beyaz bayrak açıyorlar: Ben
zayıfım, sana karsılık vermeyecegim, lütfen bana saldırma! Bu hareketi
yapmanın hiçbir komik tarafı yok. Bunu diger eziklerin komik bulmalarının tek
nedeni kendilerininde aynı mentalite ile bu saçmalıgı uyguluyor olmalarından
kaynaklanıyor. Buna son verin ve kendine güveni olan bir insan gibi davranın!
Ünlü zannettiginiz kisiler sizin gibi olmak isterken ne diye siz onlar gibi olmak
isteyesiniz?
Ünlülerde tabiki sadece kendi aralarında twitlesiyorlar. Artik Ülkü
Dokundurmaz'da elindeki tüm ileri teknolojik ekipmanla düsüncelerini tüm
dünyaya yayabilir, fakat kimsenin tınlamıyor oldugunu düsünmez. Ah birde su
ördek suratını yapıp ezikligini tasdiklemese!
Diyelimki 322 tane takipçiniz var, yani yazdıgınız herseyi okuduklarını
zannediyorsanız size kötü haberlerim var! Sosyal aglarda takılanlar üzerinde
yapılan arastırmalar sunu gösteriyor: kullanıcıların neredeyse yarısı yazılmıs
olan hiçbirseyi okumuyor (haftada bir iki kez bakıyorlar). Yaklasık %20lik bir
kısım ise baskalarının yazılarını kesinlikle okumuyor. %36 hergün giris yapsada
bu onların sizin yazılarınızı okudukları anldıbına gelmiyor. Bedava ferre
seyretmek varken ne diye sizin postaladıklarınızı takip etsinlerki!?.
Bazı insanlar için birini bu sitelerde takip etmek, "begen" dügmesine tıklamak
gibi birsey, sizi tanımıyorlar ve aslında tanımakda istemiyorlar, yoksa vücut
hatlarınızın detaylarını istemek için bir email yazmazlardı! Aslında içinizdeki bir
parça dus almaya "çıplak" gittiginizi yazmakla kimsenin bunu okumadıgını
biliyor. Hatta çogunlukla herhangi bir yorumda almıyorsunuz ve kimin okuyup
okumadıgınıda bilmiyorsunuz, böylecede ilüzyon var olmaya devam ediyor. Yani
böylece dünyayı degistirecek fikirleri yazarak bir degisimin parçası olma hissi ile
yazmaya, begenmeye, tıklamaya ve paylasmaya devam ediliyor. Kimsenin
umursamıyor oldugu gerçegi ise aklımızın bir kösesinde fısıldamaya devam
ediyor ve onu susturmak için yapilabilecek tek seyde twitlemeye devam etmek -
54.
0Kullanıcılar üzerinde uygulanan zihin-savasını görmek aslında çok kolay veTümünü Göster
“gerçek” arkadaslık konseptinin yerini “arkadaslık bencilliktir” almakta. Aslında
gerçek arkadslık sadece gerçek paylasım ile olusturulabilir. Bu sitelerde ise bu
imkansızdır. Bu tip sitelerin basarısı ile tüm illuminati bazlı ürünler, medya ve
servislerde beraberlerinde geldi. Aslında sayısız örnek var ancak yazıyı kısa
tutmak için sadece radyo istasyonlarından bahsedecegim. Bilimsel olarak Müzik
arkadaslıkların kurulmasında önemli bir etkendir. Müzik tarihte, baglayıcı bir
ritual olarak, toplumda güçlü ve anlamlı iliskilerin olusmasını saglardı. Sizce
illuminatinin bu paylasımı sabote etmesi ve radyo müzigini bencillestirmesi bir
hatamıdır??? Nasil oluyorda 5TL lik bir radyo ile bile bedavaya dinleyebildiginiz
bir MYdonose veya Istanbul Fm deki MY Radio “MY” (benim) olabiliyor?? Cevap
su: radyodaki müzigin paylasımı dahi baskalrı ile bag olusturabilir ve bunada
izin verilemez. Günümüzde en çok paylasma tecrübesi yasadıgımız radyo dahi
“bencil” yapıldı.
Bana göre arabasında MYradio dinleyenler herhalde bu kanalı dinleyenin o an
için sadece kendilerinin oldugunu zannediyorlardır. Bu nedenle insanlar
arasındaki müzik bagı kopartılabildi. Bir discoyu ziyaret eden dinledigi sarkıların
baskaları tarafındanda dinlendigini ve nasıl farklı biçimde tavır aldıklarını (dans
etme sekli) görünce, bir nevi ölümcül düsmanlık ve yabancılık hissi ortaya
çıkacaktır. Çünkü onlar “Onun” sarkısını dinliyor! Evet yanlıs okumuyorsunuz,
illuminati sizlerin müzikle olusan dogal bagınızı yok etmek istiyor.
Haydi biraz daha derine bakalım...
Ikinci kelime: “I” (Ben)
IPhone, ITunes, IPod... Yani anlatmama gerek varmı yoksa anlamaya
basladınızmı?
Müziginizi paylasarak arkadaslık bagları kurmanıza izin verilmiyor! Iste bu
yüzden sizin müzik çalarlarınıza saldırılıyorki, bunu yapamayasınız. Çünkü bu
müzik “I” (Ben) için. Baska kimse zevkini çıkarmamalı, benim (“I”) haricimde
tabiki! Ve zihin savası basarılı idi. Çünkü “I”Pod ilk tanıtıldıgında artık müzik
bencil ve gösterisli birsey oluvermisti. Bir düsünün, kimde bir “beyaz” kulaklık
görseniz aklınıza dogrudan “I”Pod gelmiyormu? Bunu görüpte aynı seyi almak
isteyeniniz olmadımı? Yani bencillige ilk adımı atmak ve “benim” (“I”) müzigimi
dinlemek gibi bir düsünce olusmadımı? Bir gecede yeni müzikseverlerin IPod için
sıralara girmesini çok etkileyici bulmustum. Walkman ve Discmanler zamanında
neredeydi bu sıgırlar? Ama hayır, bu “I” Music ve tıpkı illuminatininde umdugu
gibi hepsi bencilligin keyfini çıkarıyorlar. Ve ilk çıktıgı andan itibaren günden
güne Sov'a dönüsen tanıtımı aslında esas kullanım amacının ne oldugu
konusunu unutturdu. Tüm bu zihin-savası sadece birkaç taleple basladı ve
bencillige kosanlar gerisini halletti.
Bir durun, peki insan baglarını olusturan en önemli seylerden bir digeri nedir?
Tabiki Konusmak! Fakat sizi ablukaya aldılar; “IPhone”! Simdi bu cihazın neden telefon olmak haricinde bir sürü ıvır zıvırı oldugunu anlayabiliyormusunuz?
Içerisi birsürü bencilligi tetikleyen programlar veya oyunlarla dolu, bu sayedede
digerleri ile konusmanız en aza indirgeniyor. Son çıkan IPhone 4S in bu
konusmaları taklit eden SIRI programı mevcut. Onunla konusup ondan bilgi
alabiliyorsunuz - tabi ingilizceyi anlasılır konusabiliyorsanız! 4nsanların saatlerce
bu programa birini aratmaya ugrasmalsarını seyretmekten daha eglendirici
birseyde olamaz zaten. Bu konuda bir hata yok, tesadüfte! Hiç hayattaki
“gerçek” dostluga ne olduguna dair düsündünüzmü? Gerçek sevgi, gerçek
dostluk, gerçek mutluluk? Zihniniz artık sürekli saldırı altında. 4liskilerin temeli
olan paylasıma karsı olan bir savas yapılıyor.
Bugünden itibaren içerigi “Me, My, I yada You” olan tanıtımlara daha fazla
dikkat edin. Hayatınıza ve mutlulugunuza karsı yapılan bir savas oldugunu ve
bunun sadece bu kadarla kalmadıgını bilin. Atılan yemlere kanmayın. Sizlerin
aptal oldugunuzu ve bu tip absürd isimlerin esas manasını çözemeyeceginizi
sanıyorlar. Myspace, Myaol, Mymsn, Myradio, ITunes, IPod, IPhone, YOUtube, I
love MY... vb. Ben hatalı bir gözlem yazdıgımı pek sanmıyorum ve sanırım
bunu zaten kendinizde görebiliyorsunuz. Artık biliyorsunuz.
Torrent siteleri kapatılıyor, ancak bunun esas nedeni korsan içerik degil!
Kontrolsüz paylasım. Hayırseverler kontrol altına alamadıkları her düzenegi
devre dısı bırakmak zorundadırlar. Eger bedava film izlemenizi istemeselerdi
bunun önüne çoktan geçerlerdi. Öncedende dedigim gibi, size herseyi vermis
olanlar zamanı gelince herseyi aynı sekilde geri alabilirler. Fakat burada
kaybetmekte oldugunuz aslında "gerçek" seyler. Gerçek hisler, gerçek mutluluk,
gerçek sevgi ve dostluk... Tüm bunları yavas yavas sanal olan seylerle
degistirmeye ve kaybetmeye baslıyorsunuz. Bu yüzden sizlere sunulan süper
oyuncaklar sanal hayatı daha canlı gösterip bunun yerine gerçek yasamı
elinizden almak için tasarlanıyorlar. -
55.
0insanlar WWF gibi güres karsılasmalarını tüm dünyada buTümünü Göster
kadar popüler kılabiliyorlar? Çünkü WWF in sahibi ve aynı zamandada 33.
derece Mason olan Vince McMahon'un dedigi gibi "hepsi sadece bir pembe dizi",
sonu yok! Bir tane "Bad Guy" sunuluyor, etrafa biraz dehset saçıyor ve
izleyenler onun ezik/averaj birisi ("Good Guy") tarafından yenilmesi için dua bile
ediyorlar. Bu absürd denebilecek basit bir fomül fakat insanlar yinede
tırnaklarını kemirerek, bu "gerçek" denilen sporları izlemeye devam ediyorlar.
ayrıca çogunlugun nefret ettigi ve sürekli yenilmesini istedigi bir takım veya
sporcunun olması bir tesadüf degildir. Bu sadece icat edilmis ve bagımsız
ajanslar tarafından dogrulmus bir komplodur. Bu komplo sayesindede insanlar
duygusallıkları ile kendilerinii pasiflestiren "Top"lu oyunların müptelası
olmuslardır.
Hiç neden bowlinge, curlinge veya yüzmeye ilgi duymadıgınızı düsündünüzmü?
Çünkü bu tip sporlar gerçektende "gerçek" oyunlar, yani içlerinde herhangi bir
"Bad Guy" barındırmıyorlar ve bu nedenle esit sıfatta karsılasıldıgı için taraftar
ruhlu olanların ilgisini çekmiyor. Taraftarlar profesyonel sporları seyrederken
takımlarının ne kadar teknige sahip oldukları veya nasıl oynadikları ile
ilgilenmezler, ilgilendikleri sey sahadaki "itisme kakisma" veya "vur kır" anlarını
seyretmektir, yani sadist bir mentaliteye farkında olmadan sahip olurlar. Neden
profesyonel futbolcular bunca vücut koruma parçaları ile sahaya çıkıyorlar sizce?
Ne kadar çok itisip kakısılırsa o kadar iyi! Taraftar memnun edilmeli. Bir, satranç
seyreden bir taraftarın gözüne birde fuutbol seyreden bir taraftarın gözüne
bakın! Birisi teknik ve sakin bir bakısa sahip, digeri ise nefret, kin ve korku ile
dolu. Gerçek bir hayırsever illuminati kölesi bu tip "sporlarla" nasılda düpedüz
kontrol edildiginin farkına dahi varamıyor.
Mesela futbolcular "artistlik" yaparak kendilerine faul yapıldıgı izlenimini
vermeye çalısırlar. Aslında tüm maçların aynı artistliklerle yapıldıgıda tabiki
diger beynini evde bırakıp maça gelmis olanların aklının ucundan geçmez.
Owwww, nasılda kaçırdı golü... Owww, nasılda pası yakalayamadı... Owwww,
nasılda yere attı kendini... gibi anlarda seyreden taraftarlar sadece dikkat çeken
olayların birer "yanıltma" oldugunu zannederken aslında tüm oyunun aynı
"artistliklerle" yönetildigini görmez. Bu embesiller kendilerini aldatmaya
programlı olduklarından arada bir aldatılabileceklerini düsünürken, aslında
DA4MA aldatılıyor olduklarına ASLA inanmayacaklardır.
Buna en iyi örnek olarak patlayan sigarayı verebilirim. Gençken
arkadaslarımdan birisi benden sigara istemisti, bende bir paket dolusu patlayan
sigarayı ona uzattım... birini alıp yaktı ve buuuum... hepimiz güldük... tamam
al sana normal sigara diye aynı paketi tekrar uzattım... yine yaktı ve buuum...
yine güldük ve yine tamam tamam al iste deyip aynı paketi yine uzattım... yine
aldı ve yine buuuum... artık ben bile tüm paketin bu sekilde son bulacagına
inandıgımdan bu eziyetten kurtulmak için "gerçek" bir sigara verdim. Fakat
koyunun gözü sanki hala patlayan pakette idi ve birnevi yine denemek
istiyordu. -
56.
0Cevap basit: Pasiflestirme ve kazanç saglama! Ancak hayırsever illuminati çokTümünü Göster
önceden insanları rasgele/adil oynan maçlar ile ekran karsısına
oturtamayacagının farkındaydı. Egerki takımlar aynı sekilde ve güçte oynuyor
olsalardı, taraftarlık ve duygusal baglılık olmazdı. Iste bu yüzden satranç
turnuvalarını seyretmek "zevk" vermiyor. Karsılasma iki denk oyuncu arasında
oynanıyor ve bu nedenle sadece satranç hobisi olanların ilgisini çekebiliyor.
Diger tarz oyunlarda pek farklı degil! Aslında, hayırsever illuminati bir "kötü
çocuk" (Bad Guy) sporu komplosu olusturdu. Bu yeni deneme suan tüm
dünyada sporların neden bu kadar çekici oldugunun kanıtı! Olusturulan bagımsız
ajansların (aslında bagımsız ajanstan baska herseyler) elindeki paranın
cazibesine baglı olarak süper takımlar olusturuluyor. Aniden, geçenlerde
neredeyse diger takımlarla esdeger oynayan bir takım bu ajanslardan ellerine
geçen en iyi oyuncularla bir anda gözde olmaya baslıyor (Ör. Bursaspor).
Kesinlikle, tam planlandıgı gibi birkaç "zengin" takım en iyi oyuncuları satın
alıyor. Ve böylecede Süper Takım ortaya çıkıyor. "Türkiye Süper Ligi"!!!
Süpeeeeeer... Artık birkaç "Güçlü" takım ve karsılarında geriye kalan "sıradan"
takımlar mevcut. Bu sayede bir "kötü cocuk" (Bag Guy) takımı anlayısı tüm
takım taraftarları arasında yayıldı. Bu sistemin oturmasıyla artık tüm takım
taraftarları birbirlerine karsı nefret duygusu besliyorlardi. Yani her maçta
birbirlerine küfürlü tezahüratlar yagdırmak ve maç sonrası toplu arbedeler ile
amaca ulasılmıstı. Kısaca çocukluktan kalma "benim takımım senin takimi
döver" mentalitesi!
Tüm büyük takımlar ve onların taraftarları birbirlerine duygusal açıdan
düsmandır! Aslında sunada bakarsanız, her sene aynı takımlar, herhangi bir
spor dalından, aynı sampiyonalara ve playoff lara katılıyorlar. Aradan 8-10 sene
geçtikten sonrada "Bad Guy" takımları dönüstürülerek yeni "Bad Guy" takımları
sahneye çıkıyor. Bunun için eski takımlar skandallarla zan altında bırakılarak
güven ve akabindede taraftar kaybetmeleri saglanır. Buna baglı olarak ortada
birer yüklenmeye hazır elektron gibi bosta gezinen taraftarlara yeni takımlar
sunularak, ilgileri onlara yöneltilir. Bunun nedeni çok basit: Profesyonel
Sporlardada bir Osama Bin Laden olmaliki tüm taraftarlar korku ve umut dolu
gözlerle elde tutulabilisin. Yani herkesin bir ortak düsmanı ve herkesin
yenilmesini istedigi bir düsman. Saldırıdayız ve Eziliyoruz mentalitesi. Bu sadece
üzücüde olsa, aslında sadece insanların arasindaki "hayat adildir" (ilüzyon)
düsüncesinden ibarettir. Yani güçsüz bir takımın, güçlü bir takımı
yenebileceginin üzücü umudu. Iste bu yüzden insanlar her maçta muazzam bir
sekilde TV nin karsısında ekrana yapısıp kalırlar.
Güçlü takımların en çok parayı elde etmelerini ve buna baglı olarak en iyi
oyuncuları almalarına nasıl bir açıklama getirebilirsiniz? Sizler bir takımın
digerinden daha zenginlesmesini öylesine dogal görürken aslında takımların
bütçelerinin daha tepedekiler tarafından kontrol edildigini göremiyorsunuz.
Ancak halen ehemmiyetini koruyan faktör sudur: oyunlarda birkaç Bin Laden
"Bad Guy" takımı olmaliki taraftarlar yenilmeleri için umutlansınlar. Bunun WWF
güreslerinden hiçbir farkı yok! -
57.
0Burnunuzun dibinde isleyen bir baska komplo var. Evet dogru, konu profesyonelTümünü Göster
sporların kontrolü. Çok açık olmak gerekirse: her spor takımı kontrol altında
belirli sonuçlara ulasabilmeleri için hilelerle oynattırılırlar.
Profesyonel sporlar ve WWF Güresleri arasında aslında hiçbir fark yoktur. NFL,
NBA, NHL, NASCAR vb. hepside aynı sekilde hile ile yönetilmektedir. Profesyonel
sporları izleyen herkes, evet herkes - Tanrının dahi terkettigi 33. dereceden bir
köledir. Daha korkutucu olan ise bu tip kölelerin bu "Top" ile (Top ingilizcede
Ball=Haya) oynanan oyunları seyrederken duygusallasmalarıdır. Takımalarının
tüm tarihini bilirler, tüm kazandıkları gollü maçlarını akıllarında tutarlar,
takımlarının renklerinde veya onların formalarını giyinirler, kimin takımı daha iyi
diye tartısmaya girerler ve maçlarıda takıntılı bir müptela gibi izlerler.
Ancak bu en kötü tarafı degil. Bu tip düsüncedeki kölelesmis insanların en zayıf
tarafı, bu tip "profesyonel" sproların "gerçek" olduklarını zannetmeleridir. Bu
"Top" ile oynanan oyunların gerçek olduguna körü körüne inanmaktadırlar. Aynı
takımların (GS,BJK, TS, FB) seneden seneye kazanmaları sizce bir tesadüfmü?
Ancak onlarda en iyi oyuncular var degilmi? Yanlıs! En çok para onlarda var ve
para kimin daha iyi olacagına karar verir! Bunu görmezden gelmek
hayırsevrelerin gücünü görmezden gelmektir.
Hadi suna biraz daha ayrıntılı bakalim.
Bir aksam bir barda iken maç seyreden ve biraları ile TV nin karsısında
duygularını açıga vuran insanlara baktım. Dünyada baska ne, bu insanları bu
kadar ateslendirebilirdi? GS/BJK maçı vardı, hiçbirini uyandırmayi falan
düsünmedim ama onları seyrettim. Ve seyrederken heyecandan nasılda
hipnotize olduklarını gördüm. Tıpkı koyunlar gibi dizilmis seyrediyorlardi. Sanki
IQ ları agızlarından salya halinde bosalıyordu. Aralarından birine kazananın
üzerine bahse girmeyi teklif ettim. Bahse girdi ve kaybetti. O duygularına baglı
olarak bahse girmisti, bense mantıksal ve gercege baglı olarak. Iste bu yüzden
bunca bahis siteleri ve kontuarları olusturuldu ve böylece kumarhanelerin
kapatılmasının ardından bunun yerine bahis yapmanıza izin verildi. Kimin
kazanacagını önceden zaten biliyorlar. Bu yüzdende bahis oranları maç
baslamadan az evvel degismeye baslıyor. Sadece mantık size sunu
söylemeliydi: eger tüm bu sonuçlar sadece takımlarin güçlü olmasına baglı
olsaydı, bahis bürolari veya sirketleri herhangi bir kazanç elde edemezlerdi, yani
sonuç iflas olurdu! Bahis merkezleri bunun farkında. Ancak taraftarlar
duygularına sarılırken, mantıksal düsünmeyi unutuyorlar. Bir taraftarı maçın
ortasında iken izleyin, yüzü korku dolu. Ve korkuda kontrolün ana
mekanizmasıdır. Peki neyden bu kadar korkuyorlar? Osama bin Laden? KCK?
Peki su soruyu bir soralım, hayırsever illuminati neden profesyonel sporları
kontrol altında tutuyor? -
58.
0Hiç dikkat etmedinzmi? Artık sürekli biryerde bir kupa maçı var. SampiyonTümünü Göster
klüpler kupası, UEFA kupası, kupa galibi kupası, dünya kupası, afrika kupası,
asya kupası... sürekli bir maç mevcut hemde neredeyse 24/7! Bunun haricinde
diziler tıpkı birer mantar gibi arttıkça artmaya devam ediyor. Sazanlar kurtlar
vadisinin türkiyenin gündemini dogrudan yansıttıgına inanip seyretmeye devam
ediyor sonrada bunun üzerinden türkiye politikası polemigine giriyorlar. Evlilik
programları, kadın programları, magazin programları, aile programları, eglence
programları, komedi programları ve daha nicelerinin tüm bu koyunlar üzerinde
uyguladıgı yegane sey her birini ilgi alanına göre PROGRAMLAMAK!
TV deki dizilerde gelismekte olan hiçbirsey BOS zannettiginiz hayatınıza birsey
katacak degil. Her dizi-izleyen kendisini mutlaka dizideki bir karakterle eslestirir.
Kadın dizideki ev hanımıdır ve kendini o gibi görür. Evin beta-embesil erkegi
diziye bakarak kendini bir an için o hasin, kadınların rüyası erkek zanneder.
Çocuklar dizideki gibi davranarak kendilerini akıllı zannederler. Hepsini ortak
yapan sey aslında seyrettikleri dogrultusunda git gide aptallastırıldıklarıdır...
öyleki moronal seviyenin bile altına düsmeye baslarlar. TV ye çıkan cübbeli
palyaçoların verdigi akılla hareket etmek isterler. Akıllara zarar sorular sorarak
sanki çok önemli bir konuya parmak bastıklarını zannederler. Hocalarda sanki
dalga geçermisçesine açıklamalar yaparak birde "bakın iste biliyoruzda
konusuyoruz" havasına bürünürler. Din konusuna ileride deginecegim, simdilik
sabırlı olun!
Bir düsünün TV niz ve internetiniz olmasa ne yaradınız diye? Hiç aklınıza bir fikir
geliyormu? Mesela arkadaslarınız eve davet edip muhabbet etmek! Resim
çizmek! Birseyler okumak! Aile ile dogrudan ilgilenmek! Yürüyüse çıkıp etrafı
tanımak... Kısaca evinde TV ye sahip oldugunu zannedenlere kısaca sunu
söyliyeyim: Siz TV ye sahip degilsiniz, O size sahip! Yani sizi uysal bir ev
hayvanına çeviren ve sürekli kontrolü altında tutan birseyin size ait oldugunu
düsünmeniz dahi aptallıgın daniskasıdır. Eger hayırseverler bu aletin her eve
koyulmasına dair bir kanun çıkarsalardı (güç uygulama), kimse bunu evine
almak istemezdi. Ancak eger kölelere kelepçelerini altına boyayıp güzel bir
pakete koyarsanız bunu seve seve alıp takacak ve kimin daha parlak bir
kelepçesi olduguna bakarak karsılıklı imrenme duyguları kabaracaktır.
Hazır TV ve maçlardan bahsetmisken son zamanların bu saibeli gibe
tartısmasına nokta koyacak birsey yazmadan edemem... -
59.
0panpa ne yazıyon amk yapma
-
60.
0Ne zaman birisi çıkıp "Hey Maç seyretmek isteyen varmı?" diye sorsa milletinTümünü Göster
suratı garip bir hal alırdı, yapsakmı yapmasakmı gibi, sanki dogru birsey
yapmadıklarını biliyorlarmıs gibi idiler. 2000 yılı ile gelen bedava Mp3 çılgınlıgı
öncesinde millette aynı yüz ifadeleri vardı. Yani herkes bilinçaltında hırsızlık
yapıyor oldugunu biliyordu. Kimse çıkıp "ben bedava müzik indiriyorum" diye
böbürlenmiyordu. Fakat bugün bunu herkes yaptıgı için aslında kollektif bir
hırsızlık organizasyonun parçası olduklarını bilmelerine ragmen bunda bir
problem görmemeye baslıyorlar. Eger FB-GS maçını TV den seyrediyorsan
aslında maçın biletini çalmıs oluyordun. Artık tüm bu "hırsızlık" NORMAL
karsılandıgı için TVler evlerin en görünür yerine konuluyor ve onlarca extra
girisleri ilede her türlü I-Zıvır gereçlere yer vererek koyunların hayatlarının bir
parçası olmaya devam ediyorlar... üvey evlat gibi birsey olduklarınıda
söyleyebiliriz.
TV En Yüce Vericidir, buna baglı olarakta En Yüce Kontrol Mekanizması.
Tüm bunların en dahiyane tarafı ise hiçbir GERÇEK sey sunmamasıdır! Tıpkı
1984 kitabındaki gibi; sentezlenerek çikolataya benzetilmis seylerin aslında ne
oldugunu, halka dogrusunu söyleseniz bile, hangisinin gerçek hangisinin sahte
oldugunu idrak edemeyecekleridir. Koyunlara GERÇEK seyleri uzatsanız bile,
tıpkı X ve O isareti olan su ve yiyecek kaplarına alıstırılmıs birer egitimli ev
köpegi gibi yüzlerini geri çevireceklerdir. Birine Gerçek bir seyi uzattıgınızda
tıpkı çesme suyunu inek sütüne tercih etmeye alıstırılmıs bir ev kedisi gibi bunu
geri çevirir. Yani ev hayvanı derken koyunlarında ev dedikleri "dairelerde"
aslında hayırseverlerin birer sahsi ev hayvanı olarak yasadıklarını sanırım
anlıyorsunuzdur!
Dünya her açıdan bir insan ütopyasıdır - gerçek oksijen, yiyecek ve su heryerde
ve yeterince varken, koyunlar bu gerçek seyleri egitilmis birer sıgır gibi "Fast
Food" denen çöp gıdalara veya HCFS yada Aspartam içeren içeceklere tercih
ederler. Dısarıda 3 dakikada ucuza hazırken evde gerçek bir ev yemegi ile
neden ugrassınlarki! Iste bu yüzdende bugünün kadınlari ne dogru dürüst ev
isinden nede yemek pisirmekten anlıyor. Onlar için bu tip seyler sadece bir
eziyet. Hazırı varken neden ugrassınlar. Bugün ellerinde Wii raketleri ile tenis
yada guitar hero oynayanlar yarının yetiskinleri olacaklar. Henüz ilk çıktıklarında
video oyunlarının sahte bir dünya oldugunu zaten biliyorduk. Fakat bugünkü
çocuklar bunun içinde dogdukları için tüm bu hayal dünyasının realitenin bir
parçası oldugunu zannediyor ve öyle kabul ediyorlar. Eger bugün çocugunuz bir
video oyununda kaybetti diye yerlerde tepiniyor, duvarları yumrukluyor yada
etrafa saldırmaya baslıyorsa, bu artık onu kaybetmis oldugunuzun bir isaretidir.
Çünkü gerçek ile realite arasındaki farkı anlamamıs olan birisi yasamayıda hak
etmez. Bu tip çocuklar simdiden gelecegin zombi nesli olarak yetistiriliyor.
Tikifarm, farmville, tikicity, mafiawars gibi bedava oyunlarla gerçek seyleri sanal
olarak yaptıgınızı zannederek birseyler yapıyor oldugunuz kanısına kapılırsınız. -
61.
0Kaç kisi gerçekten hayatlarında gerçek bir yarıs arabası ile yarıs yaptı? ÇokTümünü Göster
pahalı degilmi? Fakat 3D TV ile artık oturma odanızda BEDAVAYA ve "tehlikesiz"
bir sekilde bunu yapabilirsiniz! Tabiki koyunlarda bu yeme hoplaya zıplaya
atlarlar. TV asla yeterli degildir! Ancak birsey ödemek istemeyen koyunları bu
"bedava" karsılıgında kontrol altına alabilmek için yeterlidir. Önceden 20
dakikalik bir eglence ardından 10 dakikalik zihin kontrolüne (reklam) tabi
tutulurlardı, simdi ise 30 dakikanın tamamı bir PROGRAM!
Yani TV nin insanları nasıl kontrol ettigini halamı anlayamıyorsunuz?! Peki...
Yani, Bedava sarkıları dinlerken yada filmleri izlerken enerjiniz bu eforsuz
aksiyona dogru yöneltildigi için bununla beraber gelen kontrolede itaat etmis
oluyorsunuz. Bedava olan herseyin yanında bir "*" isareti bulunur (BEDAVA*),
ayrıca koyunlar evlerine gelip bu sosyal refah makinalarını açtıklarında aslında
otomatik olarak efendilerine itaat ettiklerini asla idrak dahi edemezler. Belkide
bilinçaltlarında bunun anlamsızlıgının farkındalar ancak asla gördükleri
görüntüleri objektif bir sekilde kendilerine izah edemedikleri içinde hayranlıkla
seyretmeye devam ediyorlar.
Sıgırlar 24 saatlik bedava zırva makinalarına asıklardı ve asık olmayada devam
edecekler. TV nin bilinçaltında yarattıgı CAZ4BE sonsuz gibi görünen seçenekler
diyarına çok UCUZA (Kablo TV faturası) açılan kapı gibidir. Tüm sıgırlar artık
bilinçaltlarında sadece sunu biliyorlar: TV muazzam bir hediye, yani yarın
Saturn patlayıp sonsuza kadar lanetlenecek olsalar bile, sabahlara kadar dizileri
yada kendileri için birebir oldugunu zannettikleri PROGRAMLARI izlemeye devam
ederler. TV nin kendiside "Bugünkü PROGRAM" derken bazılarınızda hiç jeton
düsmüyormu? TV ye asılı kalanların hepsi birer sıgırdır, hemde istisnasız! Sizde
eger onların gözü önünde TV nizi sokagın ortasında parçalayıp yaksanız sanki
mahallede bir çocuk ölmüs gibi yas tutup "TV seyredemeyecek oldugunuz için"
size aciz gibi bakmaya baslarlar. "Neee, TV seyretmiyormusun?"... "Eee, peki
baska ne yapıyorsunki?" diyerek saskın saskın bakarlar.
TV siz ne mi yapıyorum!!! Görüyorsunuzki bu koyunlar bilinçaltlarında
ÇALIYOR olduklarını biliyorlar - yani devamlı olarak Alice Harikalar Diyarına
aldıkları biletler hiç bitmesin istiyorlar. Uzay gemisi Enterprise'a binmeyi,
konserleri tehlikesizce ön sıradan seyretmeyi, CMYLMZ'a yakın olup gülmeyi,
yemek pisirme dersleri almayı ve yakısıklı fucktorların ilaç önerilerini dinlemeyi
istiyorlar.
Sakın bu sıgırların düstügü aynı hataya düsüp, TV seyrederken birseyler yapıyor
oldugunuzu zannetmeyin! Çünkü esasında yaptıkları tek sey sadece ÇALMAK ve
Bedava için yalvarmak. Eskiden akraba ziyaretine gittigimizde TV öylece bir
kenarda süs gibi dururdu ve herkes birsekilde bir konuda muhabbet ederdi. O
zamanlar TV evdeki bir vazo kadar degersizdi. Haftada bir gün haftanın filmini
seyrederdik. Aksamlarıda haberleri... o kadar. -
62.
0Tüm bunlarda beni bu yazıdaki derse odaklıyor: daima hatırlayın, Radyo ve TV
ilk çıktıklarında BEDAVA seylerin kaynagı olmuslardı, bu yüzden bugünde bu iki
kaynak (TV & Radyo) sıgırları programlamak için kullanılan EN GÜÇLÜ beyin
yıkama silahı olmus durumdadır. TV sadece holografik bir sosyal refah düzeni
saglayıcısıdır. Bunu seyreden koyunlar, bedava konser, bedava müzik, bedava
film, bedava maç, bedava tiyatro, bedava hava durumu, bedava çizgi filmler ve
çocuk programları ilede bedavadan birer beyin yıkayan çocuk bakıcısı edinmis
olurlar, yani herseyi BEDAVAYA elde ederler.
TV ilk sunuldugunda çıkan 1-2 kanal ve sabahtan aksama kadar gösterilen
Bedavalar ile koyunlar ekranlara yapısıp kalmaya baslamıslardı. Tabiki sunulan
seyler gerçek olanlarının birer "sentezi" idi - fakat insanların essiz bir özelligi
olan hayali seyleri gerçek yapma yetenegi bununda üstesinden geliyordu. Millet
teknik bir arıza nedeni ile bir taks yada futbol maçını TV de seyredemeyince
hemen homurdanmaya ve küfür etmeye baslıyordu. Diger yaslılar ise arenada
yada stadyumda seyredemeyeceklerse hiç seyretmemeyi tercih ediyorlardı.
Çünkü TV onlar için "gerçek" birsey degildi! Tabiki yavasça buda degisti. (Tek
yapılan sey, daha çok kanal ve daha net görüntüler sunarak görüneni daha
"canlı" kılmaktı). Bugün koyunlar için TV gerçegin kendisi. TV de ne görürlerse
öyle yasıyor, hareket ediyor yada düsünüyorlar. Tüm bu gelismeler
dogrultusunda tabiki hayırseverlerde bos durmayıp daha çok ıvır zıvır, HD ve 3D
teknolojiler ile bu PROGRAMI gelistirmeye devam ediyorlar.
Gerçek hayatta yapmak artık yerini sanal hayatta yapmaya bırakıyor. Tüm
bunlarda bu otomatik sosyal refah düzeni makinalarında gerçeklesiyor: TV,
Internet ve Radyo. Tıpkı ödeme, kimlik dogrulama ve iletisim gibi seylerin tek
bir SIM kartı altında toplanması gibi, tüm bu eglence sektörüde tek bir çatı
altına alınıyor. Yani tek bir TV de Internet, 500 kanal artı 3D chat ve telefon
görüsmeleri artık mümkün. All in one! Iste buda koyunların istedigi sey degilmi
zaten, "tek tusla elinzin altında" modeli.
Üstteki resim 1950 lerde çizilmis "futuristik" bir imaj! Görebileceginiz gibi
"futuristik" hayal demek degil! Futurizm sadece gelecek olanı simdiden
yapmaktır, tek lazim olan seyde düsünebilen bir beyine sahip olmaktır -
63.
0verilere göre sunulan "gelecegin toplumuda" dogrudan teknikerlere yansıtılır -Tümünü Göster
basitçe anlatmak gerekirse böylece dogrudan gelecege bakmıs olurlar. Aslında
onlar ZATEN gelecekte yasıyorlar!
Yüksek bir bütçeyle ve tıpkı bir gerzege masal anlatır gibi çekilmis olan Dejavu
filmi en basta SAÇMALIK gibi gelsede, iyi bir gözlem yapanın bunu %100 lük bir
alegori olarak görmemesi imkansız. Filmde devlet kullandıgı süper bir bilgisayar
sistemi sayesinde toplumu her an izleyebiliyor ve elde ettigi veriler sayesinde
GEÇMISI görebiliyorken aynı zamandada gelecegi tahmin edebiliyor. Filmi
seyredenlerin çogu belki kafasını kasıyıp bir tak anlamadıgını itiraf etmektense
sadece "iyi filmdi" diyerek geçistirdi ancak gerçekten izleyenler bunu yapmadı!!!
Tabiki hepiniz Denzel abinin bir bilgisayar progrdıbını kullanarak nasıl geçmise
döndügünü merak ettiniz. (Denzel Snow White Makinasını kullanarak geçmise
gidiyor ve bir katliami engellemeye çalısıyor) Herneyse - sapsalların idrak
edemedigi sey, filmde "simdi" olarak gösterilen seyin GERÇEK "simdi" olmadıgı
idi, yani aslında gösterilen sey tahmin edilen GELECEG4N ÖNGÖRÜNÜSÜNÜN
yansıması idi. Aslında bütün film Antartikadaki bir teknikerin gelecege bakıyor
ve bunu es zamanlı olarak ekrana yansıtıyorkenki IZLEMI idi. Eger yansıtılan
gelecekte herhangi bir problem görülürse, devlet Denzel gibi birini BUGÜNe
(yani teknikerin bakıs açısından GEÇMISE) yollayarak eldeki veriler vasıtası ile
durumu düzeltmesini saglar.
Eger hala anlamadıysanız yazıyı anlayana kadar tekrar okuyun. Gelecegi es
zamanlı ÖNGÖREN gerçek bir bilgisayar sistemi var! Eger yapılan simulasyon
gelecekte istenmeyen bir gelismeye isaret ediyorsa egitimli ajanlar bugün
kullanılarak olayların simdiki gidisatini ve buna baglı olarakta gelecegi
degistirebilirler. Bunun içinde bilgisayarın direktiflerine uyarlar, çünkü
istenmeyen problemin NASIL düzeltilebileceginin simulasyonuda onun
tarafından yapılmaktadır. Iste bu kadar basit ve GERÇEK! Anladinizmi sapsallar;
GERÇEK!!! Bu yüzdende böyle saçma sapan bir filme milyonlar yatırıldı.
Filmin yapımına en tepeden izin verilip, milyonlar ödenerek A Sınıfı bir aktör
kullanılıyor - ticari olarak bir GELIR elde edilemeyecegide bastan BELLI - hiç
mantıklı gelmiyor degilmi! Hepsi METAFIZIK adına yapilan seyler. Koyunların
tepkisi ise ileride söyle birsey olacak "Wooaaav, aynı filmlerdeki gibiiiii"...
Eger simdi bunun çılgınca oldugunu düsünüyorsanız (ki bu sizin için oldukça
akılsızca bir DAVRANIS olurdu), sadece bu filmin öncesinde çekilmis olanlara bir
göz atmanız yeterli. 7 Days dizisini hatırlayan varmı? Devlet ajanları bu dizide
her defasında gerçeklesmis bir olayın 7 gün gerisine gidiyorlar ve çesitli
modifikasyonlarla gidisatı degistirmeye ugrasıyorlar... Ya son çekilmis "Kaynak
Kodu" (The Source Code) filmi... Aynı sey sapsal, AYNI! -
64.
0"Washington yıl 2054, cinayet suçu artık tamamen durdurulmustur. Gelecek
artık görülebilmekte ve suç daha islenmeden cezalandırılmaktadır. Adalet
Bakanlıgına baglı olarak çalısan , "Pre-Cogs"lar tarafından tüm detayları ile
görüntülerinin düzenlendigi ve önceden harekete geçildigi Suç-öncesi
bölümünün görevi suçluları bulmak ve onları durdurarak ceza almalarını
saglamaktır. Psigib canlılar olan “Pre-Cogs”lar asla hata yapmazlar."
Ilk görünüste bu filmde devasa bir bütçe ile çekilmisti ve filmin yildizi A sınıfı bir
aktör olan Tom Cruise idi fakat en önemlisi filmin yönetmenin en etkili ve tüm
zamanların en iyilerinden olan saygıdeger Steven Spielberg olması idi. Yani
daha açık ve seçik olamazdı. Fakat yinede sıgırlar bu filmle neyin izah edildigini
görememekteler. Koyunlara bu tip bir gelecekten ne zaman bahsetseniz size
verecekleri karsılık sudur: "biz onları görmeyiz"! Bu sartlandırılmıs düsünce
sayesinde hayırseverlerinde planlarını istedikleri gibi oturtmaları için pek bir
engelde kalmamıs oluyor.
FIKIR eldeki teknolojiyi kullanarak gelecege bakmak ve bugünü kontrol etmek.
Halen bunun çılgınca oldugunumu düsünüyorsunuz? O zaman hayırseverlerin
bunu yüzünüze karsı nasıl söyledigini okuyun:
"Sosyal mühendislik (Toplumun analiz ve otomasyonu) sürekli olarak
degismekte olan, birbiri ile iliskili devasa bir ekonomik bilgi akısına
ihtiyaç duyar, öyleki tüm bu bilgileri isleyebilmek ve toplumun bir adım
ötesinde olabilmek için çok güçlü bir bilgisayar sistemi gereklidir,
böylece toplumun nezaman kapitülasyonu kabul edecegi önceden
öngörülür!" (Sessiz Savaslar için Sessiz Silahlar dökümanından)
Halamı kafanız karısık? Alın iste burada - hayırseverler tekrar yüzünüze karsı
söylüyor:
"Geçmisi kontrol eden gelecegi kontrol eder. Bugünü kontrol edende gecmisi kontrol eder! george orwell -
65.
0Bahsettigim sey gerçektende bir zaman makinası.Tümünü Göster
Buna inanıyor olup olmamanız pekde önemli degil. Önemli olan bunun %100
gerçek olması ve SUAN dahilinde kullanılıyor olması. Suan, simdi ve her AN!
Zaman OLAYLARI ölçer, fakat eger TÜM bu olayların izini sürebilirseniz (Bilgi,
VER4), iste o zaman zamanın kendisini manipule edebilirsiniz, yani gelecek
olayları!
Simdi oturun ve beyninizi çalıstırın. Koyunlarla tartısmayı ve onlara bir sey
ispatlamayıda kesin artık. Bunu yapmanın size zaman kaybından fazla getirdigi
birsey yok!
Tabiki bu yazıyı okuyan koyunlar yinede "olmaz öyle sey canım" diyeceklerdir.
Hey, sen - embesil ot, sence yazdıklarım hakkında senin ne düsündügün benim
umrumdamı? Bu arada IPhone benzeri telefonlardaki facebook programında
birsey dikkatimi çekti! Facebooka telefonunuzdaki tüm adres defterinizi TEK
TUSLA iletip kayıt edebiliyorsunuz, woaaaawww moronlar, iste ben buna yenilik
derim. Gördügünüz gibi kimse sizden zorla almıyor, koyunlar "kolaylık" yada
"daha hızlı erisim" aldatmacası altında ISTEYEREK veriyor! Yine IPhone size "Yer
Imlemesini açmak istiyormusunuz" diye soruyor, tabiki koyunlar neye basıyor?
EVET! Aslına açmanız yada kapalı tutmanız birsey farketmiyor, bu yer imlemesi
daima islevde!
Artık bu Echelon gibi sistemleri ne amaçla kullandıklarını ANLIYORMUSUNUZ?
Sadece veri toplamak için, koyunlar kendi kendilerini zaten KONTROL ediyor.
Casusuluk gibi isler için bu sistemlerin sadece çok az bir kapasitesi kullanılıyor,
çünkü zaten küresel anlamda tek bir devlet halini almıs olan bu dünyada
karsılıklı 007 James Bond tarzı casusuluk savasları sadece fantazilerinizi
süsleyecek seyler. 4stihbarat teskilatlarının isi toplumları manipule etmektir ve
bunun içinde ellerindeki tüm imkanları kullanabilirler.
Kurtlar vadisindeki gibi devlet ajanlarının 4sraile gidip "haaayt leeyn" dercesine
western filmlerini aratmayan görüntüleri sadece koyunları hayatın
realitelerinden uzak tutmak için çekilen görüntüler. Böyle seyler asla filmlerdeki
gibi gerçeklesmiyor ve gerçeklesmeyecekde! Bu dizilere objektif bakarsanız, dizi
kahramanlarının normalde 2 seriyi hayatta kalacak sekilde bitirmelerinin
imkansız oldugunu görürüsünüz. Realitede kötü adam sizi yakalamıssa "baaam"
geberdiniz, bu kadar. Yok silah tutukluk yaptı, ayagım çamura battı, arabanın
lastigi patladı, dürbünüm kaydı... yo, yooo... "baaam" ve bitti!
2007 yılında http://www.theregister.co...07/06/23/sentient_worlds/ yazısı
ile yazar Mark Baard bu sistemin nasıl isledigine dair bir haberde yayınladı. Ne
ilginçki Türkiyede bu habere baglı bir tane dahi yazı bulunamıyor. Çünkü bu
haberin ilgi çekmesi gerekmiyordu! -
66.
0Bunun için süperTümünü Göster
teknoloji yada ultra pgibotronik silahlar kullanmanızada gereke yok. Tek
yapmanız gereken onları istediginizi yapmaya indükte (tesvik) edecek sihirli
kelimeyi kullanmanız: BEDAVA, ÜCRETS4Z, YEN4, DAHA...
Hepiniz çipleneceksiniz diye haber çıktıgında herkesin buna nasılda siddetle
karsı çıktıgını belki fark ettiniz! Buda hayırseverlerin halk üzerinde uyguladıgı bir
baska sok testi idi ve istedikleri basarıyıda sagladılar. Bugünkü yeni teknolojiler
sayesinde hastalar vücutlarına yerlestirilecek RFID çipler sayesinde doktora
gitmeden muayene edilebilecekler. Buna benzer ve "bu sizin için yararlı" etiketli
tüm bu teknolojiler önceden siddetle karsı çıkan koyunlar tarafından artık seve
seve kullanılacak, hatta üstüne para dahi ödeyecekler! Buradaki basarının
nedeni koyunlara "kolaylık ve güvenlik" saglanacagı tesvikinin yapılmasında
saklı.
Hayırseverler ASLA zor kullanmazlar, çünkü bu yolla evrensel kanunları hiçe
saymıs olurlar. Ne kadar güç (zor) uygularsanız esit degerde güç (siddet) ile
karsı karsıya kalacaksınız demektir.
Tabiki tüm bu bakıs açısına ragmen var olan bir teknolojinin asla
kullanılmayacagı gibi bir hataya düsmemelisiniz. Teknoloji var ve gerektigi
zaman kullanılabilir - bu anda sizi koruyacak tek sey o ana kadar elde ettiginiz
bilgilerin sunacagı tecrübedir. Önemli olan elde ettiginiz bilgiler dogrultusunda
teknolojinin NEDEN degil NASIL kullanıldıgına baglı fikirlerinizin olmasıdır.
Tamam sapsallar, iyice okudunuz degilmi! Gıcık oldunuz, sinirlendiniz belkide
artık özel hayatınız yok diye kızdınız, olsun nasılsa yinede birsey yapabilecek
degilsiniz. Simdi ABD ye yada devletinize birsey "yapmıyor" diye kızıyorsunuz.
Kızdıkçada devletiniz daha fazlasını getiriyor, yani tüm bunların olusmasının
nedeni aslında yine sizsiniz! Dünya üzerindeki hükümetler çiftliklerin genel
müdürlüklerini yapan makamlardan baska birsey degiller. Yani hiçbir ülke bir
digerine filmlerde gösterildigi gibi casusluk yaparak zaman harcamıyor. Bu
mentalite koyunların kafasına sokulmus olan sey. Bu mentalite sadece koyunlar
arasında süphe ve korku yaratmak için kullanılıyor. Tabiki her çoban sürüsünün
ne yaptıgını bilmek içinde bu sistemi kullanıyor. Dünyada koyunların anladıgı
tarzda "Ülke" denen birsey yok. Hepsi aynı çatı altında ve el ele çalısıyor.
Koyunlar ne kadar çok isterlerse, bir o kadar özgürlüklerini kaybederler, çünkü
ticaret BU. Açgözlülügün ve hırsın sonu sahsi hapistir. Tıpkı kumar gibi, fisler
özgürlügü temsil ediyor ve her oyuna girildiginde bir fis daha kaybediliyor, tabiki
kasanın herzaman kazandıgını oyuncu görmezden geliyor. Oyunu yaratan
kazanan, oynayanda herzaman kaybedendir. -
67.
0bi reserve alak, soğuk suyla yıkandıktan sonra okurum
-
68.
0Bu sekilde koyunların elektronik medyaya alıstırılması ile ne okuduklarını kontrolTümünü Göster
ederek onların zihinlerinide kontrol etmis olursunuz. Okula giden çocuklar
sadece müfredattaki kitapları ve onlara baglantılı olanlara erisim elde edebilirler.
Diger kitaplara ise erisim izni ancak makul bir gerekçe gösterilirse verilir.
4leride herkes birer internet ID kullanmak zorunda olacagından, internet
üzerinden herhangi birseyi öyle kolayca okumak hayal olacak. Otoriteler sizden
neden bu bilgilere ihtiyacınız olduguna dair bilgi isteyecek ve eger yanıt onları
tatmin etmezse çesitli yaptırımlar uygulanacak. Çünkü internet hayırseverlere
ait ve eger onların evine giriyorsanız onların kuralları ile oynamak zorunda
olacaksınız! Oldukça adil degilmi?
Gerçek zihin kontrolü esasında bu tip silahlarla degil, henüz okulda baslamakta!
Hiç okul için kullanılan sisteme ne dendigine dikkat ettinizmi? Egitim Sistemi!
Yani okula ögrenmek için degil, egitilmek için gidiliyor. Evinizdeki hayvanları
birkaç hareket yapmaları yada saga sola iseyip sıçmamaları için egitirmisiniz
yoksa onlara bir ögrenim imkanımı sunarsınız? Bunun haricinde müzik, medya
ve koyunsal etkinliklerle onlara çesitli PROGRAMLAR sunarsınız. Cahil koyunlara
sunacagınız seyler bedava oldukları sürece daima sazan gibi atlayıp ne kadar
varsa alacaklardır. Bedava egitim-> gelsin. Bedava saglık-> gelsin. Bedava
müzik-> gelsin. Bedava zehir-> gelsin. Bedava kitap-> gelsin. Bedava film->
gelsin. Bedava kanser-> gelsin. Bedava kredi-> gelsin... asla hayır
demeyeceklerdir. Bedavaya 1TL lik plastik top dagıtın... birbirlerinin üstüne çıkıp
izdiham yaparak bir tane elde edebilmek için etrafınızı saracak ve baska
kalmadıgı zamanda size küfür edeceklerdir.
Evlerinin önüne güvenlikleri için bedava kamera koyun. Evlerinin içine bedavaya
kameralı laptop koydurun. Hergün kimlik fotokopisi karsılıgında bedavaya GDO
lu gıdalar verin. Her hastaneye gittiklerinde bedavaya röntgen, mamografi yada
kemoterapi önerin. Dis dolgularını bedavaya civalı amalgam ile doldurtun.
Sularına dislerinin sararmasını yada çürümesini önlemek için bedavaya florid
dökün.
Tüm bu açgözlü koyunları kontrol edebilmek için bunca ultra teknolojilere
basvurmanıza gerek bile yok. Bu bir nevi Mike Tysonun 4 yasındaki bir çocuga
saglam bir sag krose çakmasına benzer: enerjisinin %90'ı bosa gidecektir!
Koyunları uydulardan, HAARP vasıtasıyla yada Zeta Reticuliden çagaracagınız
Griler vasıtası ile GDO lu ürünleri yemeye "zorlayamazsınız"!ama bedavaya tesvik ederseniz seve seve yiyeceklerdir! -
69.
0bunu okuyan kör oldu
-
70.
0Bu kitabın konusu tabiki tüm bu seytani teknolojileri tek tek açıklamak degil.Tümünü Göster
Bunun için 3 tane brittanica angiblopedi serisi yazılabilir. Anlatılan ve henüz
kamuya açıklanmamıs olan birçok teknoloji suan mevcut. Aslında hayırseverler
ellerindeki teknolojileri artık ihtiyaçları kalmayınca yani bir üst sisteme yada
teknolojiye geçince sanki bir skandalmısçasına ortaya çıkartıyorlar ve halk bu
bilgilerle ugrasadururken yeni teknolojilerin kullanımı rahatça devam ediyor. Bu
yeni teknolojiler aslında o kadarda gizli degil, çünkü hayırsever illuminati merak
edenlere bunların bir örnegini hollywood stüdyoları vasıtası ile sunuyor. Tek
yapmanız gereken dikkatlice izlemek ve imkanlar üzerine biraz kafa yorup
arastırma yapmak.
E peki bu teknolojilerin varlıgını bilmenizin size ne yararı olacak diye
düsünebilirsiniz. Aslında hiçbir yararı olmayacak! Yani bu tip teknolojilere karsı
tamamen savunmasızsınız ve komplo teoristleri gibi aluminyumdan yapılmıs bir
sapka kesinlikle yardımcı olmuyor. Hiç bilmediginiz birseyin sizi öldürmesi onun
varlıgından haberdar olmadıgınızdan dolayı oldukça kolaydır, ancak eger bilgi
sahibi iseniz bu sizin için görünmez kalkan vazifesi görecektir.
Bu tip yazıların içinizde olusturacagı endise ve korku hissi zaten sizden bunları
okudugunuz zaman vermeniz beklenen karsılıklardır! Sadece korkun diye bunca
teoriler yada teknolojiler göz önüne seriliyor. Çünkü korktugunuz ve kendinizi
çaresiz hissettiginiz zaman ilk olarak kime basvuracagınızı biliyorlar:
Devletinize! Amaçta bu zaten. Devletler bu tip seyleri kullanarak sadece gözdagı
verir ve koyunların güvenlikleri için eteklerinin altında toplu halde kalmalarını
saglarlar. Problem: Tehlikeli Silahlar - Reaksiyon: Korku ve Endise - Çözüm:
YEN4 bir XYZ! Yeni bir anayasa, yeni bir silah sistemi, yeni bir adalet sistemi,
yeni bir ordu düzeni, yeni bir polis düzeni, yeni bir kıl-yün-tüy! Hepsi aynı
sekilde oturtturulur: halk üzerinde korku ve endise yaratılarak. Bunun içinde
forumlar, bloglar, medya ve diger anonim (devlet ajanı oldugunu iddia edenler)
kaynaklar kullanılır. Haberler önce bir "voaav" etkisi yapar ardındanda
okuyanları korku ve panik sarmaya baslar. Böylece operasyon basarıya ulasmıs
olur.
Artık internet sayesinde tarih ve olaylar istendigi gibi manipule edilerek halka
istenen seyler kolaylıkla unutturulabilir yada yeni ve hafifçe degistirilmis
versiyonlarla gereken indiksüyon uygulanır. Bu yüzden dijital medya koyunlara
çıg gibi sunulmaya ve gerçek kitap, dergi yada gazeteler ortadan yok olmaya
devam etmekte. Okul kitapları yok olmakta ve yerlerini IPad cinsi sekilli
cihazlarla PDF dosyaları almakta. PDF sisteminin en önemli özelligi e-kitapların
zaman ayarlı bomba gibi belirli bir süreden sonra kendilerini imha etmeye programli olmasi.
-
koyu mavi ruhlu adamınn online olması
-
neden chplileri sevmiyorum
-
konstant buranın en delikanlı adamıdırr
-
held man seninn acill osuuurmann lazım
-
istanbulda daha fazla göçmen yaşamalı
-
polariss adlı yazarııı gördüğüüm yerde
-
şu şekil giyinmeyen karı yolludur
-
ülkenin batısı sodom ve gomore
-
tehlikeli tanrıça az sonra silinecek
-
tıp okuyan babalarının daşşaklarına kurban ol
-
tip okuyan doktor degil
-
rus amatör ferre sitelerinde çok takılmışın kardeş
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 21 06 2024
-
şöyle bi kahve yapayım da eski hikayeleri okuyayım
-
feyzullahiye
-
kaçan tren türkiye
-
feyzullaha
-
beyler az önce türbanlı bir kız beni terketti
-
popo göd daşşak yalamak isteyen gelsin
-
pehh yine akşamı ettik pehh 21 06 2024 20 29
-
artık o kadar hevesim yok
-
sayik erol tangut bence sapık değil
-
müstakbel baldızınızın ekşi sözlük hesabı
-
herkes kendisini anlatan şarkıyı yazıyor
-
süpürge tecavücüsü
-
dostum o iki karının sansürsüz hallerini
-
ağıza hortum sokup üfleyerek org çalmak
-
dipsy kanka böyle mi yapacam
-
yalanım varsa ördekiye namussuzluk yapsın
-
memati için top diyorlar
- / 2