/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 751.
    0
    biliyordu.."geçer be abi" diyordu.."geçer"... bir şekilde geçer..kasmaya, kafa yormaya gerek yok,
    biz paylaşalım yeter..
    ben hikayemin bir kısmını (ve 3. bardağımı) bitirip arkama yaslanmışken, o başladı benim
    buyuruma gerek bırakmaksızın..
    "2 sene abi.." dedi.."tam iki sene..birinin gerçekten senin olduğunu ve gelecekte
    yaşayacaklarınızın hayalini, planını kurarak geçirdiğin kocaa iki sene.."
    2 sene mi?
    oha..lan 2 ay bile benim ömrümün 1 yılını gibmeye yetmişti..vay aq..çok dolu bir sandığa
    çarpmıştım anlaşılan..
    sözlerini desteleyen mimiklerimle baktım yüzüne, "anlat paşam, durma" dercesine..
    anlattı..
    http://fizy.com/#s/1289r2
    "lise ikide, sınıflar karma olunca tanıştık abi biz..benim görmüşlüğüm vardı zaten onu, hazırlıktan
    beridir dikkatimi çeker dururdu ama, çocuktuk o zamanlar daha malum..işin ciddiyetinin farkında
    değildim, ya da olmak işime gelmedi."
    lise aşkı..yaşamadığım ve asla yaşayamayacağım bir şey..daha ilk cümleden, bu adama
    öğreteceğim kadar, ondan öğreneceğim şeylerin de olduğunu anlamıştım..hikayesini dinlemek
    için, o yarım kafayla bile sabırsızlanıyor, "hızla anlat amk" dememek için kendimi zor tutuyordum..
    ben, muhabbeti geniş ve uzun seven adam... sabırsızlanıyordu..
    anlattı..pek hızlı olmasa da, sonunda sabırsızlığımı ve açlığımı gidecek şekilde, şaşırma ve belki
    de "ulan halime şükür" dedirtircesine anlattı..
    ilk defa birinin hikayesinden bu derece etkileniyor ve kendi halime, yaralarıma şükür ediyordum..
    kılıç, beni kesip geçmişti..tamam, epey ağır, epey derin kegiblerdi..ama karşımda bağrına mızrak
    saplanmış bir adam duruyordu resmen..
    şimdi neden onun "benden daha aktif ve daha girişken bir binimsi" olduğunu
    anlayabiliyordum..çünkü o daha kötü incinmişti..
    dünyanın kuralı bu muydu beyler?
    kızlar, erkeklerin hayatını giber..bilerek ya da bilmeden..erkeğimiz yaralanır..gurur yapar, hırs
    yapar..
    sonra erkekler, kızların hem hayatını, hem de kendisini giber..kızımız yaralanır..guru yapar, hırs
    yapar..
    ···
  2. 752.
    +2
    sonra o kızlar, başka erkeklerin hayatını giberler..bu kez bilerek... başka masum bir erkeğimiz
    daha yaralanır..gurur yapar, hırs yapar..
    ve sonra başka bir masum kızımı..
    başka bir masum..
    başka bir tane daha..
    alın size kısır bir döngü..
    tavuk mu yumurtadan çıktı? yoksa yumurta mı tavuktan?
    önce onlar mı başlattı bu savaşı, bu kan davasını..yoksa biz mi?
    horoz, polemiğe girmez, giber geçer..
    kader, sizi dinlemez, olur biter...
    akşamüstü mesaisi bu kadarlık olsun,
    alperin hikayesini gece 02.00 gibi gibi paylaşacağım.. ondan sonra da hikayeyi biraz hızlandırıp
    ileri sarmayı düşünüyorum gene..amk 2 aydır yazıyorum neredeyse, daha 1.5 yıla gelemedim..
    oralara geliriz ;)
    storm bu arada şarkı çok hoşmuş, playlistime ekledim ;)
    takip eden panpalara selamlar,
    dün gece yine kontrolüm dışında gelişen aksiyonlardan ötürü dönme fırsatım olmadı sözlüğe,
    kahvaltıdan sonra geceki bölümü atmaya başlayacağım, görüşürüz *
    başlayalım,
    http://fizy.com/#s/1ah2i1
    .."rüya gibi bir yıldı"..dedi gözlerini açık tutmaya çalışarak..
    "hala kendime soruyorum, acaba gerçekten ben mi yaşamıştım o anıları..sahiden benim
    hayatımın parçası mıydı tüm o sonsuz huzur ve mutluluk..
    ···
  3. 753.
    +1
    klagib bir aşk hikayesi gibi başlamıştı alper ve sinem in hikayesi de..hani şu hepimizin başına
    gelen türden..
    oğlan kızı görür.. vurulur... kız oğlanı görür.. hoşlanır..
    oğlan, sayısız manevra yapar, döner durur, sevdiğinin kalbini çalabilmek için.. kız hayır demez
    ama, nazlıdır.. maşuktur..
    bülbülün gülün, pervanenin mumun etrafından dönüp durduğu gibi döner... biricik sevdiğini, nasıl
    yapsam da etkilesem diye kendi kendini yer..
    nihayetinde, iki aylık bir kur ve flört döneminin ardından çıkmaya başlarlar..
    en sağlam ilişkilerin ve en büyük aşkların, lise sıralarında başlayıp evliliğe ve sonrasında da
    birlikte yaşlanmaya giden birlikteliklerin olduğu söylenir.. doğrudur..etrafımda böyle 1-2 örnek var
    mesela.. lise aşkları, evlenmişler.. benim kadar çocukları var..
    allahım ne büyük bir mutluluk! ne büyük bir talih..ne güzel bir yazgı..
    hiç bir sorun yaşanmaksızın, aşk dolu geçen bir yılın ardından, alper de böyle
    düşünüyordu.. evlenecekti bu kızla.. küçük bir çocuğun büyük kalbi, çoktan seçmişti bile hayatının
    kadınını..
    üniversitelerini de beraber, en kötü ihtimalle aynı şehirlerde okumakta anlaşmışlardı.. hiç
    ayrılmayacaklardı birbirlerinden, lise sıralarında başlayan bu aşk, üniversiteye de taşınacak,
    oradan da bir nikah masasında resmiyet ile taçlanacak ve çok uzakta bir zamanda, yine beraber
    aynı yastıkta, aynı yatakta nihayet bulacaktı..
    ···
  4. 754.
    +2
    "el ele ölürdük biz" dedi alper.."üniversiteyi.. evliliğimizi, yaşlılığımızı, ölümümüz bile düşünmüştük
    beraber.. çocuklarımızın adını koymuştuk ve kesinlikle bir bahçesi olacaktı evimizin.. koşup
    oynayabilsinler diye.."
    masal gibi bir lise aşkı.. masal gibi bir hayatın giriş paragrafı..
    alper parlak bir öğrenciydi.. hemde epeyce.. kız da onun kadar olmasa bile başarılı sayılırdı, ne de
    olsa "kızlar çalışkandır" * ..
    beraber çalışmışlardı..
    beraber gezmiş, beraber kurmuşlardı düşlerini
    beraber yemiş, beraber içmiş,
    sevişmişlerdi..o yaştaki iki çocuk ne kadar sevişebilirse işte..
    ve ellerinden geldiğince beraber geçirmişlerdi o yazıda..
    ayrılamazdı onlar, kavga bile edemezlerdi.. peri masalları bile hüzünlü kalıyordu artık aşklarının
    neşesi yanında..
    hayalleri ve gelecek idealleri azalmaksızın, aksine daha da artarak geçmişlerdi son sınıfa..
    hani hep böyle imrenilen çiftler olur ya,siz yalnızlığınızın ya da kalabalık melankolilerin içinde
    boğulurken nasıl olur da bu derece sorunsuz ve mutlu olduklarına anlam veremez, içten içe hem
    kıskanır hem takdir edersiniz.. işte onlardan biriymiş alper ve sinem..
    ben göremedim tabi, mezun olmuştum artık, yoksa o yıl artık okulun bahçesinde de onlara sık sık,
    el ele rastlaya bilirmişim..
    ···
  5. 755.
    +1
    en azından başlarda..
    hayatınızın kontrolünü sağlamak, sadece sizin bilek ve beyin gücünüze bağlı, elinizde olabilen bir
    durum değildir beyler.. bunu daha önce konuşmuştuk..
    siz hiç bir şey yapmıyor olsanız bile, hayat ve insanlar sürekli akmaktadır etrafınızda ve onların
    en ufak bir hareketi bile sizin hayatınızda çok büyük değişimlere sebep olabilir.."kelebek etkisi"
    dedikleri bu olsa gerek..
    ve yiğit in babasının yaptığı küçük bir karar değişikliği de, alperin hikayesini, dolayısıyla da benim
    hikayemi tamamiyle etkileyecek bir kuvvet oluşturmuştu.. adamcağızın sebep oldukları hakkında
    en ufak bir fikri olduğunu bile sanmıyorum..
    peki kim bu yiğit diyeceksiniz.. nereden çıktı bu çocuk?
    maalesef adı gibi yiğit bir adam olmadığı kesin.. hatta yiğit olmaktan çok uzak, bildiğin huur
    çocuğu...
    yiğit, alperin siteden arkadaşı,
    lisenin son yılına kadar özel okulda okuyan, ancak daha sonra babası rıfat beyin kararıyla (bu
    kararda etkili olan neydi bilmiyorum, millet tam tersini yapar halbuki..) son yıl için bizim okula
    geçiş yapan, zengin züppesi ve tehlikeli derecede yakışıklı bir çocuk..
    her zengin züppe olacak diye bir şey yok tabi, olayı türk filmlerine çevirmek değil amacım..ama
    yiğitin, para ve şaşa ile her istediğini elde edebileceğini sanan megaloman ve bencil bir yavşak
    olduğu konusunda hiç şüphem yoktu hakkında dinlediklerimden sonra..
    "abi, adamı ilkokuldan beri tanırdım.. hiç bir zaman en iyi dostum olmadı ama sorunsuz olarak
    anlaşabildiği ender insanlardan biriydim.."
    ···
  6. 756.
    +1
    "kardeşim birinin seninle sorun yaşaması çok zor zaten, şeker gibi adamsın" deyip
    cesaretlendirdim onu.. çünkü hikayesinin acılı kısımlarına gelmek istediğimi hissediyordum..bir
    zamanlar, kendiminkini anlatırken epey zorlanmama sebep olan acılar...
    "eyvallah kankam.. eyvallah..ya şimdi bu çocuğun ailesinin maddi durumu oldukça iyiydi, zaten
    özel ilkokul lise özelde okudu hep..ta ki o son seneye kadar işte.. rıfat amca kızmış sanırım buna,
    biraz burnu sürtsün diye bizim okula aldırmış sanırım.. emin değilim..aq adama bak, bizim züt
    yırtarak kazandığımız anadolu lisesine ceza olarak geliyor.."
    ":) o zaman rıfat amcanın taşşakları baya büyükmüş alperim"
    "öyle olmalı.. neyse işte, bu herif.. ulan küçüklüğünde bile puruzdu.. arsızdı.. sitedeki çocuklar
    arasından bir tek benle anlaşabiliyordu dediğim gibi.. diğer çocuklar ya gıcık oluyor ya da
    korkuyordu bundan.. çünkü biraz piskopatlık da var muallakde.. neyse..bu arada beni evlerine
    çağırırdı, annesi ve annem epey sevinirdi malum muallaknin doğru düzgün arkadaşı yok.. dıbına
    koduğumun çocuğunun oyuncaklarına hala bu yaşımda imrenirim lan... tanıdığım çoğu insan
    daha ne olduğunu bilmezken, adamın playstationu filan vardı.. star wars oyuncakları filan.. uzay
    gemileri.. action manlar... tabi bunlar hep ilk okul zamanı..o zamanlar oyuncakların en iyisine
    sahipti.. gibi kalkmaya başlayınca da kızların en iyisine sahip olmak istedi.."
    hımm.. sanırım hikayenin gidişatını çözmeye başlıyordum..
    "oldu da.." diye devam etti..
    "liseden sonra çok fazla görüşemedik.. taşınmışlardı, babası dubleks almış mudanyada..bir kaç
    kere beni de davet etti..bir iki kere de bursa merkezde denk geldik öyle..abi, adamın yanında her
    seferinde başka kızlar, başka başka tipler.. ulan biz de lisede okuyoruz da, bizim lisede hiç öyle
    kız yok aq? benim de sevgilim var, ama bildiğin küçük kız işte..ben de çocuğum sonuçta.
    ···
  7. 757.
    +2
    .ama bu
    herif de, yanındakiler de resmen üniversiteli gibi, utanmasam abi-abla diyicem lan..bu muallaknin
    üzerinde caka kıyafetler, bir de çok mu jilet sürdü ne yaptı, suratta hafiften sakallar, cücük
    mücük.. david villa gibi geziyor bin.. kızlar desen, saçlar perma, bilmem ne, makyaj.. bildiğin
    küçük kadın hepsi.. muhabbetler desen, takınılan mekanlar desen..bir acayip..eve çağırdığı
    seferlerin birinde hatunu gözümün önünde gibiyordu resmen..bir tuhaf yani ilişkileri, hayatı,
    anlayışı.. hepten garip ve arsız bir adam olmuş"
    zenginlerin dünyasını tarif etmeye çalışıyordu..ama o dünyanın öyle olmadığını biliyorum (şimdi
    kendim de zengin oldum için :p) sadece kötü bir örnekle karşı karşıya o kadar..
    sonrasında olanları onun ağzından anlatmaya çalışmayacağım çünkü denemeye çalışıp da
    beceremeyeceğimden korkuyorum..en iyisi benim ağzımdan dinleyin siz..
    çünkü böylesi daha iyi olacaktır, keza ben onun kadar dramatize etmeyi beceremeyeceğimi
    biliyorum, böylece sizleri de kasmamış olurum..o masada, muhabbetin bu kısmından sonra
    defalarca gözlerim doldu aq..adam karşımda neredeyse ağladı.. sonra güldü.. sonra tekrar
    buruştu yüzü..5er biradan sonra zaten iyice kadayıfa dönmüştü.. alperi ilk ve son kez öyle gördüm
    diyebilirim.. çok ama çok ağırdı yaşadıkları.. ikiz kuleler gibi heybetle yükselirken, nereden geldiği
    belirsiz bir darbeyle enkaza dönmüştü hayatı..
    http://fizy.com/#s/1ah2hx
    yiğit in okula geçtiğini öğrenince elbette onu ağırlamak da bizimkine düşmüştü, eski bir arkadaş
    olarak..
    yiğiti hemen, fena sayılmayacak olan ortdıbına almış, kendi arkadaşlarıyla tanıştırmıştı, hayatının
    kadınıyla da tabi..gerçi yiğit de sahip olduğu belli güç ve özellikleriyle kendi çevresini
    oluşturmakta pek zorlanmamıştı sonradan..
    ···
  8. 758.
    +2
    yiğit ise, kendisine kucak açan ve yıllardan beridir ona katlanabilen ender insanlardan olan bu
    adamın sahip olduklarına karşı farklı düşünceler ve saplantılar besliyordu..
    ilk kez etrafında, kendi sahip olduğundan daha iyilere şeylere sahip olan, kendisinden daha mutlu
    görünen birine rastlamıştı..
    nasıl olur da onun olduğu bir yerde, ondan daha mutlu ve ondan daha varlıklı (maddi-manevi) biri
    olabilirdi?
    sinem e gizliden gizliye kafayı takmıştı..
    kız bir süre dirense de, en nihayetinde çocuğun maddi ve manevi cazibesine karşı koyamamıştı..
    sorun şu ki, alperin tüm bunlar haberi yoktu (en sonunda olacaktı tabi)..
    o, redd in bir şarkısındaki gibi, "dokunup hissettiği kadının ona ait olduğunu" sanıyorken, sinem
    gizliden gizliye yiğit ile işi pişirmekteydi..
    aşk-ı memnu..
    önce tavırları değişti sinem in..kaymalar oldu.. henüz yaş olan karakterinde bozulmalar ve
    farklılaşmalar oluşuyordu.. alper bunu farketse de, sebebini bilemedi ve çok sevdiği için
    görmezden geldi..
    artık kavga etmiyor değillerdi..ve tahmin edebileceğiniz gibi genelde başlatan taraf sinem
    oluyordu.. yine de alperin umrunda olmadı kendi kırgınlıkları..eh, bunlar ilişkinin tuzu biberiydi
    değil mi?
    sonra fiziken de değişmeye başladı sinem.. giyinişi, yüz ifadesi...
    o brövesini bile çıkarmayan kız gitmiş, yerine gömleğinin üsten açık 2-3 düğmesinin altından
    içindeki tişörtü (zaman zaman nerdeyse sütyeni) görünen kız gelmişti,
    hayatında krem bile sürmemiş olan kız, artık kurallarının sınırlarını zorlar biçimde makyajla
    geliyordu okula..
    her zaman anlayışlı ve sevecen olan mimikleri, yerini kendini beğenmiş ve soğuk ifadelere
    bırakmıştı..
    bu değişimler bir noktaya kadar alperin de işine gelmişti "eh, artık koca kız canım, lise
    son.. dişiliğini farketmesi normal" diye kendini avutuyordu..
    ama sevdiği, aşık olduğu kadının böyle gelişimlere ihtiyacı yoktu ki? ondan böyle bir şey
    istememişti ki? o zaman sinem neden sürekli bir gelişme çabası içindeydi?
    ···
  9. 759.
    +1
    herhalde kendi için..tabi canım..başka ne için olacak ya?
    dış görünüş değişmesi demişken, kızın neredeyse her gün başka kazak ve montla, alperin ne
    zaman alındığından haberi olmayan yeni bir botla gelmeye başlaması da dikkat çekiciydi..
    geçen yıla kadar sınıfın sıradan ve alper haricindeki kız-erkeklerin dikkatini çekmekten uzak olan
    kızı, birden bire moda ikonuna dönüşmüş, kız kıza fısırtıların ve erkek erkeğe abaza
    muhabbetlerinin konusu olmaya başlamıştı..
    "bir tanesine girişmek zorunda kaldım abi tuvalette" dedi, "yıllardır tanıdığım çocuğa kafa göz
    daldım.."
    onun kabinde olduğundan habersiz şekilde, sinemin iyiden iyiye kısalan eteği ve mükemmel
    kalınlıktaki bacaklarından bahsediyorlarmış..dahası kalçasını o derece belirginleştirerek yürümeyi
    ne ara öğrendiği konusunda da epey gır gır yapmışlarmış..
    "neden olduğunu anlayamasam da, kızı kaybetmeye başladığımı hissediyordum abi..bunca
    zaman, görmek istemesem de, sonunda daha fazla dayanamayıp bu hoşuma gitmeyen
    değişimlerin sebebini sormaya karar verdim.."
    http://fizy.com/#s/1ah2i5
    bu sırada yiğit, okulun önemli kısmını ele geçirmiş, bir kaç sevgili de değiştirmiş (tabi sinem den
    haberli ve sırf kamuflaj için) ve okulun yeni çocuğuyken, playboyu olmayı başarmıştı..
    sadece 1 dönem içinde hemde..
    dönem sonu, alper kızı karşısına alıp, o zamana kadar ört bas etmeye çalıştığı bazı şeyleri
    yüzüne vurmuş, "ben seni bu şekilde sevmedim" diyerek, güya kıza ültimatom vermiş..e nereden
    bilsin zaten kızın ona posta koymak için bahane aradığını?
    ···
  10. 760.
    +1
    büyük bir kavga yaşanmış aralarında.. kız, yaptığı onca huurluk ve arkasından çevirdiği onca
    şeye bakmaksızın bir de ağır konuşmuş alper e, hor görmüş, küçümsemiş.. bizim ki de tokadı
    yapıştırmış.. filmin kopuşu olmuş bu da.
    tabi bu olaya kadar yaşanan zaman diliminde, ilk bir kaç haftaki "namuslu kız" ayaklarını
    saymazsanız, sinem in aylardır yiğitle gizli gizli buluştuğu hatta bir iki kez evine de gittiğini
    söylememe gerek yok sanırım..
    yiğit,
    huur çocuğu..
    ama hakkını vermek lazım.. çocuğun ağzına şeker vermeyi, bebeğin emziğini nasıl takacağını
    biliyor..
    ve yine tebrik etmemiz gerekir ki, son derece sıradan görünüşlü, naif bir kızı bile, vamp bir kadına
    dönüştürmenin gizli formülüne sahip, onu son derece de iyi uyguluyor..
    aslında çok da gizli bir formül değil, değil mi?
    zira mesele gibinizin değil, cüzdanınızın kalınlığıdır çoğu zaman..
    ya da aşkınızın değil, bütçenizin büyüklüğüdür..
    saf kızı, türlü hediyeler, uçuk vaatler ve bin bir türlü beyin yıkama seansıyla, üzerine şu
    bahsettiğim tehlikeli yakışıklılığının da cazibesini ekleyerek, ne yapıp ne edip kandırmış, ona
    sahip olmakla da kalmamış, tamamen kendine ve kendi güruhuna benzetmeyi de başarmıştı..
    üstüne üstlük, bunu, o'nu başkasından çalarak, kopararak, yağmalayarak yapmıştı..
    en iyi arkadaşı ve o'na en çok katlanabilen kişiden..
    alperden..
    alper, henüz tüm bunlara sebep olanın yiğit in işgüzarlığı olduğundan habersiz..
    o, kaybettiği aşkına ve nasıl olup da böylesine bir saflık, iyilik timsali sevdiceğinin, tamamen
    bambaşka birine, hatta ayıptır söylemesi kaşarın tekine dönüştüğüne yanmakta..
    bir zamanlar evlilik hayalleri kurduğu kadın, şimdi sınıfın (ve okulun) abazan muhabbetlerin top 10
    listesinde zirveye oynamakla meşgul..
    ···
  11. 761.
    0
    anlayabiliyorum..
    "bu sinem de ne oldu öyle yauu afet oldu"
    "çok manyak çanak varmış aslında ha"
    "olum çok pis gideri var lan, alper şimdiye gibmediyse bunu hiç bir şey bilmiyorum huhahaha"...
    anlayabiliyorum..
    ama daha da iyi anladığım bir şey var..o da alperin, tüm bunların sebebinin bir başka erkeğe karşı
    kaybetmesi olduğunu öğrendiği andaki çaresizliği ve çöken özgüveni.. evet..o kısmı çok daha iyi
    anlayabiliyorum çünkü bu "tam olarak benim yaşadığım şey" işte..
    alperin bunu öğrenmesi ise, benim gibi sinemada görerek değil, bir hastane odasında bizzat
    kendi kulaklarıyla duyarak olmuş..
    nasıl mı?
    http://fizy.com/#s/12ieqx
    alper yıkılmıştı..
    her şeyini belirsiz bir nedenle kaybettiğini düşünüyordu..
    ta ki o telefonu alana kadar..
    ikinci dönemin ortaları gibiymiş..yani alperin sinem i kaybetmesinden yaklaşık 2,5 ay
    sonra..yaraları hala kanar ve hiç bir şekilde bandaj tutmazken..
    sinem in kız kardeşiydi arayan..
    "alper abi, ablam hastanede..sana da haber vermemizi istedi."
    alper daha telefonu kapatır kapatmaz, çantasını, montunu, dersi, geride kalan her şeyi bırakarak,
    o mart günü, üzerinde sadece gömleği ve ceketi olduğu halde fırlamış dışarı..öyle okulun
    duvarından filan atlamamış..beden dersindeki öğrencilerin şaşkın bakışları ve hocanın "oğlum
    nereye?!" bağırışına aldırmadan giriş kapısından adeta uçarak çıkmış okuldan..
    hastaneye vardığında sinem in odasını bulması zor olmamış, bir de güzel kalay yemiş kızın
    ailesinden..babası neredeyse tokatı çakacakmış..zira tüm bunların sebebi o sanıyorlarmış (uzun
    bir ilişkileri olduğundan ve muhtemelen kavgalarından haberdarlar ,bi de kız da onu isteyince..).
    ···
  12. 762.
    0
    halbuki alper de en az onlar kadar şaşkın ve habersiz..
    o küçük hır gürün ardından önce kız kardeşiyle konuşmuşlar.. kızcağız ağlaya ağlaya anlatmış,
    "ne bulduysa içmiş alper abi.. dolabın üstündeki bütün poşetleri dağıtmış.. vitamin hapı, ağrı kesici,
    ne bulduysa.. supradin şişesini bile dikmiş.. neden..anlayamıyorum.. benim ablamın bunu kendine
    yapması için hiç bir sebep yok.. senin yüzünden olduğuna inanmak istemiyorum.."
    alper şok olmuştu..
    sinem intihar mı etmişti? inanılır gibi değil.. hele kendi yüzünden?? mümkün değil..
    ağzına sıçıp giden o değil miydi? intihar etmesi gereken biri varsa o da alper olurdu, eğer biraz
    daha zayıf karakterli biri olsaydı..
    hem sonra, aylar sonra mı gelmişti aklı başına? peki ya sınıftaki halleri? umrunda bile değildi ki
    artık kızın? o artık zavallı ezik alperin ulaşamayacağı bir yerdeydi nede olsa.. okulun hit
    kızlarındandı.. alper onun ayarında değildi ki?
    peki ama neden şimdi onu çağırtmıştı?
    durumun pek hayra alamet olmadığını bilerek ve sinem in kardeşinin de ailesini iknasıyla,
    nihayetinde, sizin zaten bir kısmını bildiğiniz gerçekleri öğrenmek adına odaya girmiş..
    kızın durumu çok kötü görünmese de alper, çok değil bir kaç ay önce kollarının arasında olan
    kızı, bu kez hastane yatağında, kabloların, çarşafların arasında görünce fena olmuş..
    ···
  13. 763.
    0
    "yüzü filan böyle.. bembayaz abi.. defalarca öptüğüm o pembe yanaklar buz gibi
    olmuş..(buralarda ağlıyordu) dıbına koyayım... ben odaya girince gözlerini açtı.. böyle gülümser
    gibi oldu.. hemen gelmişsin filan dedi.. gittim sarıldım, kablolarını filan hırpalamamaya çalışarak..
    serum bağlamışlar, başka bir şeyler daha var, anlamıyorum nedir ne değildir..bu ağlamaya
    başladı hafiften..ben ağlıyorum.."
    çok nahoş bir durum gerçekten..
    ama olanların sebebi çok daha nahoş..
    alperle olan bağlarını tamamen kopardıktan sonra, artık dışarda yiğitle buluşmak adına daha
    fazla zaman yaratmış olan sinem(öyle ki okulda bir araya gelmeye gerek bile duymuyorlar),
    yiğitlere de fazlasıyla gidip gelmeye başlıyor..
    bu gidişlerin birinde ise biraz ileri gidiyorlar.. aslına bakarsanız, birazdan epey fazla ileri
    gidiyorlar..
    sinem kızlığını kaybediyor..
    yiğit, bin olabilir, huur çocuğu olabilir ama henüz böyle bir sorumluluğu kaldıracak kadar adam
    değil..
    telaşa kapılıyor..
    yedikleri taku, gibiş bittikten sonra anlıyorlar..
    jeton geç düşüyor..
    her ne kadar ben yiğitin böyle bir şeyi planladığını düşünsem de, herhalde sonuçlarını tam olarak
    hesap edememiş..ne de olsa o her istediğine sahip olarak ve olabileceğini düşünerek büyümüş
    bir züppe..bir kızın bekaretini de satın alınamayacak bir şey gibi görünmemiştir o an için ona..
    ama onu kaybeden bir kızın sonrasındaki halleri, son derece ibretlik olduğundan ötürü, eminim ki
    o sahnelerde başına kaynar sular dökülmüştür..
    yiğit, sinem i teselli ederek bir süre oyalamış..ama neticesinde o ağırlığa daha fazla
    dayanamayarak deyim yerindeyse kızı gibtir etmiş..
    sinem, çabaları yetersiz kalıp da rüyadan uyanınca, aklı başına gelebilmiş..
    kendiyle baş başa kalıp da, aslında neleri kaybettiğini,
    neyin uğruna, neleri feda ettiği kafasına dank edince kendini kaybetmiş..
    ···
  14. 764.
    +1
    nasıl olmuştu da onca şey yaşadığı, onu gerçekten ve karşılıksız olarak seven ona tapan, onca
    zamanlık sevgilisine bunu yapabilmişti?
    dahası, önceden nefret ettiği ve tiksindiği bu insan profiline nasıl olmuştu da dönüşüvermişti?
    evet, gözünü karartmıştı bazı şeyler.. resmen büyülenmişti..
    siz kadınlar..
    bir erkekte aradığınız şeyler nelerdir desem?
    "yakışıklılık" dersiniz..
    yiğitte fazlasıyla olandan..
    "zenginlik" dersiniz..
    yiğitte olduğu tartışılmaz olandan..
    "zeka" dersiniz muhtemelen..
    eh, yiğitin aptal olmadığı kesin.. zira sizi ayartmak pek kolay değil..
    "karizma, popülerlik" dersiniz,
    bu zaten yiğit in eş anlamlısı gibi bir şey..
    "kültür" dersiniz..
    yiğitin iyi bir eğitim aldığı kesin, en azından bilimsel anlamda..
    üzgünüm hanımlar.. çok üzgünüm ama hiç biriniz "karakterli olsun, adam olsun" u ilk 5 tercihinize
    bile almadınız..(aklı başında olan ve görgülü olanlarınızı tenzih ederim. ama takdir edersiniz ki
    sayılarınız, insan olarak sayılarımız oldukça az bu konuda)
    çok üzgünüm..
    siz kendi mükemmel erkeğinizi yarattınız, her şeye sahip olduğunuzu sandınız,
    ama o sizi gibip bir köşeye fırlattı.. kusura bakmayın.. mayasını biraz ekgib koymuşsunuz..
    "hamile filan mıyım bilmiyorum.. midemde bulantılar vardı ama pgibolojik de olabilir diye
    düşündüm.. hiç kusmadım.. zaten artık bebek filan varsa da ölmüştür..ama.. alper.. alper.. dinle ne
    olur.. alper gitme yalvarırım
    ···
  15. 765.
    0
    son kelimeleri bardağı taşıran damlalardı..
    "eğer orada perişan halde yatıyor olsa bir tokat daha çakardım abi" dedi..
    "ama anlattıkları ya da, yiğite verdiği için değil.."bebek varsa da ölmüştür artık" ne demek
    lan?..abi ben ne yapmışım böyle..ben kimi sevmişim?? koynumda yılan beslemişim.. allah beni
    kahretseydi de ben onu tanımasaydım.. gözlerimi kör etseydi de görmeseydim.. allah başından
    belamı verseydi de, beni daha ilk teklifimde reddetseydi..o zaman o mutluluğu yaşayamazdım
    belki ama, sonu da böyle olmazdı.."
    gözleri dolu dolu, sesi titreyerek anlatmaya devam etti alper..
    bu kadarla kalsa iyiydi aslına bakarsanız..
    http://fizy.com/#s/1aiu4a
    bizimki, içinde yanan nefret ve intikam ateşiyle, bir zamanlar onun kadını olan, sevdiği olan
    masum kızı (bu hikayeden hiç bir kadının, hatta hiç bir insanın masum olmadığını da
    anlayabilirsiniz..ne de olsa çiğ süt emmişiz..) bu hale getiren..
    ona kazığın allahını atan, başını belaya sokan (zira eğer kızın durumları ortaya çıkarsa ailesi
    alperden bilecektir) arkadaşım dediği huur çocuğunun zütünü gibmeye gitmişti..
    hışımla okula dönüp tam çıkışa yetişmeyi başarmıştı..kaçırmamış olmak için dua ederek
    servislerin orada yiğiti beklemişti..
    ama yiğit bey arada sırada olduğu gibi, bugün de önce bir bursa merkez yapacaktı kankalarıyla..
    servisler yerine çıkış kapısına yöneldiğini görünce, onu takip etmiş ve okuldan yeterince
    uzaklaştıklarına inandığı bir anda, yanında olan iki arkadaşına aldırmadan yiğite arkadan
    girişmişti
    ···
  16. 766.
    0
    o karambol ve şaşkınlıktan faydalanarak, küfürler savura savura, nereye geldiğini hesap
    etmeksizin bir kaç yumruk geçirmiş, yere düşürmüştü yiğiti,
    ama yiğitin yanındaki adamlar da en az onun kadar huur çocuğu olmalarından mütevellit,
    ayırmak ya da az biraz tanıdıkları bu adama, bu hareketinin sebebini sormak yerine karşılık
    vermeyi seçmişlerdi..
    sonuç olarak alper bu üçünün arasında kalıp epey dayak yemiş, ağzı gözü şişmiş, kaburgaları
    incinmiş kaşı patlamış bir şekilde yolun kenarında bırakılmıştı..
    "ama çok sağlam girdim ben de şerefsize * " dedi, uzun bir aradan sonra gülmüştü.. buruk bir
    gülüş.."üçü dalarken bile sırf o muallakye çalıştım aga.. elim de ağırdır.. beni gibtiler ama ben de onun
    ağzına sıçtım.. şimdi olsa gene yaparım.."
    bilmem kaçıncı birasını dikip bardağı şakacıktan masaya vurdu, gülmeye başladı..
    2 gün hastanede kalmış bu olaydan sonra.. bereket koluna filan bir şey olmamış.. sınav arefesinde
    büyük talihsizlik olurdu..
    parlak oğullarındaki pgibolojik çoküntüden ve sebebinden az çok haberdar olan ailesi, bu son
    olayla beraber artık her şeyi öğrenmeye vakıf olmuş, yiğitin, sinem in ve alperi in aileleri karşı
    karşıya gelmiş, ortalık karışmıştı..
    "hatırlamak bile istemiyorum abi.." demişti.."bu olayda en günahsız ve mağdur olan ben olmama
    rağmen, en büyük pgibolojik yarayı ben aldım.. onlar hak ettiklerini buldular, ama inan olanları öyle
    kenardan izlemek bırak beni mutlu etmeyi intikam aldım diye rahatlatmayı, daha da beter hasta
    etmişti.."
    hımm.. işin bu kısmında benim kafam biraz karışmıştı..
    neden lan? ne güzel işte, sana yaptıklarının cezasını buluyorlardı? ben olsam çılgınlar gibi
    sevinir, oh çekerdim..
    sinem i ailesi okuldan almıştı..hem amı, hem de hayatı gibilen o olacaktı anlayacağınız..
    yiğit i de öyle keza, ama o çocuğa bir şey olmaz.. olmıştır da..muhtemelen başka bir özel okulda
    hayatına devam etmiş, şu sıralarda da herhangi bir özel üniversite de insanların hayatını
    mahvetmeye devam ediyordur..
    ···
  17. 767.
    +1
    alper ise sınav öncesi son 1 ayını pgibolojik yardım alarak geçirmiş ve bilgisayar mühendisliği
    hedeflerken, hedefinden 40-50 puan aşağısını alarak burasıyla yetinmişti..
    kendi düşüncemi alper le paylaştım, "niye sevinmedin ki aq?"
    "nasıl sevineyim abi?" dedi hayretle açarak gözlerini.."biri, aylar yıllar harcadığım, her şeyimi
    paylaştığım anlattığım, canım gibi sevdiğim, uğruna ne hayaller kurduğum, hayatımın kadını
    dediğim sinem.. öbürü, her ne kadar züppe de olsa, bir zamanlar anlaştığım ve bir şeyler
    paylaştığım bir arkadaşım.. nasıl oh olsun derim..sen olsan der miydin, bence sen de
    diyemezdin.."
    ben olsam derdim alper..
    emin ol derdim..
    hatta şu an bile, yiğitle sinem in sana yaptığının çeyreğini filan bana yapan ayşen-ozan ikilisi, tır
    altında kalıp geberseler üzülmem..
    belli ki yeni kader arkadaşım da beni yeterince iyi tanımıyor.. tanımasını sağlayacağım..
    ve hatta belki de ben de kendimi yeterince tanımıyorum..
    çünkü alper şu "sevdiysen böyle düşünmezsin abi" meselesini o kadar inandırıcı ve içten
    söylemişti ki bana, içten içe "acaba ben o zaman ayşeni gerçekten sevmemiş miyidm lan yoksa?"
    gibisinden düşünmeme, içime kurt düşmesine neden oldu...
    harbi lan.. yoksa öyle miydi? seven, aşık olan adam, sonrasında kötülüğünü ister miydi bir
    zamanlar sevdiği insanın? bakın, ölse üzülmem diyorum..
    bir başka entrym de de "bugün bile geri dön, beraber olalım dese, düşünürüm" dediğimi
    anımsıyorum..
    ama o, o zamanki düşüncelerim olmalı..
    31.12.2011 saat 12.43 itibariyle, artık gibimde olmamakla beraber, dön dese dönmem, ölse
    sevinmem..
    yine de o zaman yani, bundan yaklaşık 6-7 sene kadar önce, bu derece sağlıklı düşünemiyorum
    malum..
    ···
  18. 768.
    +1
    gecemiz sona ermiş..alper içindeki katranı kusup rahatlamıştı..
    olayların üzerinden sadece bir kaç ay geçtiğini düşünürsek, çocuk epey iyi toparlamıştı..yok..gerçi
    toparlamamıştı..ama yeterince iyi rol yapıyordu, maskesi yeterince kalındı..ve her daim, neşeli bir
    bin gibi görünmeyi başarıyordu..
    şu maske işini benim de çalışmam lazım..
    zira, pubdan çıkmış, onu otobüse bindirirken, bir yandan acılarına üzülmeme rağmen, bir yandan
    da "oley lan, bu dünyadan tek değilmişim" diye düşünmemden ötürü yüzümde oluşan şeytanı
    gülümsemeyi saklayana kadar canım çıktı..
    evet gülümsüyordum..benimle aynı acıları, hatta daha da ağırını yaşayan biriyle karşılaşmak
    hoşuma gitmişti..
    uzun zamandır olmadığım kadar keyifli bir şekilde yurduma doğru yolu
    arşınlarken düşündüm;
    "daha senle çok işimiz var alper..dur daha neler yapacağız... "
    http://fizy.com/#s/1ajf22
    hayatıma yön veren gecelerden birini daha atlatmıştım..o zaman henüz tam farkında olmamakla
    beraber, etkisini hissedeceğimi bildiğim bu tecrübenin bende yarattığı farkı şimdi buradan bakınca
    daha iyi görebiliyorum..
    o gece alperi tanıdığım kadar, kendimi de tanımıştım aslında..
    ayşen e karşı olan hislerimde yanılıyor olabileceğimi düşündüm..belki de ben, zaten böyle bir
    adam olmaya meyilliydim ve bu güya "sevip sevilmeme, yarıştırılma vb." olayını bahane olarak
    kullanmıştım..
    ···
  19. 769.
    +1
    oha lan..böyle bir şey mümkün olabilir miydi gerçekten?
    yani, başından beri kötü, yavşak ve kadın avcısı bir adam olmam? bu huyumu su yüzüne
    çıkarmak için basit bir sebep bekliyordum belki de..
    bu konu üzerinde daha sonra uzun uzun düşünmeye karar verdim..
    şimdi sırada başka sorumluluklar ve yapılması gereken şeyler vardı..
    başkalarının hayatına yön verme sırası bendeydi..
    ebruyu aradım, buluşalım dedim, akşam görüşürüz dedi, akşam olmaz, acil dedim..
    mevzu mühimdi..konuşmakta geç bile kalmıştık..
    http://fizy.com/#s/1ajfmc
    öğleden sonra ebru geldi, başta bunu da pub a zütürmek istedim ama sonra vazgeçtim..
    orası benim gizli sırlarımı bilen ve en kirli muhabbetlerime tanık olan, bana ve beni yeterince
    derinden anlayabilen dostlarıma özel bir yerdi..
    şu aşıklar kafesi diye bahsettiğim kafeye zütürmeye karar verdim ( mine ile garson kızın
    elektrikleştiği yer hani * )
    "oo çok özledin sen beni herhalde" deyip gır gır yaptı.."öyle alelacele buluşmalar, böyle ciciş
    mekanlara getirmeler filan * "
    beline sarılıp kendime doğru çektim, burnunun üzerine bir öpücük kondurdum.."seni özlediğim
    konusunda da haklısın, ama başka bir şey daha var * "
    "nasıl bir şey?"
    "ciddi bir şey, hatta daha önce konuşmamız gerekirdi, kaynadı.."
    şaşırdı, sonra ukala ukala "ne o bana evlenme mi teklif edeceksin yoksa" deyip kahkahayı bastı.
    "korkma ona daha var" deyip oyununa ortak oldum..
    "aslında bizle alakalı değil konu..yani..bizle alakalı ama, direkt olarak değil..şu nilay-tolga
    meselesiyle ilgili.."
    hafif bir hayal kırıklığı okunsa da yüzünden, hemen kendini toparladı,
    ···
  20. 770.
    0
    "hıı..ee, ne yapıcaz?"
    "bu gece şunları bir araya getirelim ne dersin?"
    "onlar hala buluşamadılar mı ayol * "
    "pff sorma ya..liselilerle uğraşıyoruz anasını satiym..:)..neyinden korkuyorlar bu kadar bu işlerin
    anlamıyorum.."
    "hımm, belki de geçmişte bir yaraları vardır canım?"
    yoktu..
    olsa, anlardım.. benim var..kendim gibi birini gördüğümde mutlaka içten içe hissederim artık..hele
    şu alper tecrübesinden sonra..
    "yok ya..sanımıyorum..her neyse..biz bunları bu gece.. ;)"
    "tamam tamam * nasıl yapıcaz peki?" az önceki sahte hayal kırıklığı yerini heyecana
    bırakmıştı..bu işten o da en az benim kadar zevk alıyordu..
    "ya çok özel bir şey yapmayacağız..sen nilayı, ben tolgayı getiricem, sonra biz bir bahane bulup
    kaçıcaz masadan, tabi muhabbeti öyle bir yerde bırakacağız ki, biz gittikten sonra öyle "havalar
    da soğudu" "dersler de zorlaştı" gibi geyikler yapamayacak hale gelecekler * "
    "hahaha fena fikir değil ya, özellikle şu muhabbeti ayarlama olayı iyiymiş, az çakal değilsin * ama
    ben nilayı nasıl çağırıcam? sen tolgayı getirirsin de.."
    "numarası yok mu sende?"
    "var galiba bakiyim..var..ama ne diycem kıza?"
    "bilmem..özel bir şey konuşmamız lazım senle, mutlaka görüşmeliyiz filan diyebilirsin"
    "hım..yani ciddi bir durum var gibi yap diyorsun..e korkmasın kız?"
    "senden mi korkacak, güleyim bari * "
    "tsigalkoo!" deyip yanaklarımı sıktı..
    "tamam tamam, öyle de işte..gelir o zaman..tanırım onu.."
    "ooo, adam tanıyor yaa * tamam öyle yapalım kaç gibi?"
    detayları konuştuk,
    son rötuşları verdik..
    planı netleştirdik..
    bu gece uzun zaman sonra birilerine iyilik yapıyor olacağım..yani, sanırım...
    http://fizy.com/#s/1ago96
    ebruya mekanı da sormuştum,
    "burası iyi olur mu sence? o yüzden getirdim senide"
    ···