/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 951.
    0
    ...
    ···
  2. 952.
    +4
    kendimi yine ortamın uğultusuna bırakmıştım..huzur veren, tatlı bir arka fon..konuşan, gülüşen insanlar, havada dolanan pozitif enerji akımı..

    herhangi bir sonuç beklemeksizin, ya da herhangi bir yere bakmak istemeksizin, kısacası, her zamanki gibi, dalgın, sakin gözlerle etrafımı inceliyor, kantini tavaf ediyordum gözlerimle..herhangi bir beklentimin olmadığı o sıradan anda, beklenmedik bir şey oldu sonra.."onu gördüm"..

    sanki bir rüyanın içinde gibiydim..zaman yavaşlamış, ağırlaşmış..hatta katılaşmış gibiydi..elimi uzatsam tutabileceğim..

    kendimi havuz dibinde gibi hissediyorum..bir anda bütün sesler sustu..o tatlı uğultu, yerini sessizliğin sesine bırakmış durumda..ve dediğim gibi, bütün dünya, ağır çekim..

    yanındaki, benim sadece siluet olarak algıladığım arkadaşının anlattığı şeylere kibar gülücüklerle karşılık veriyor..yanağının üzerine doğru meyleden saçını elinin zarif bir hareketiyle tekrar kulağının arkasına gönderirken siyah ojeli, ince uzun parmaklarını sanki yakın çekime alınmış kadar net görüyorum..kibar eller..kibar bilekler..anlamlı gözler..gözler... hayatım boyunca gördüğüm en güzel kahverengi olabilir..o kadar sıradan..o kadar güzel..sıradanlığın hiç bu kadar sıra dışı olabileceğini ummazdım..

    az önce gülümseyen pembe dudaklar bu kez bir şeyler söylemek için hareketleniyor, on türlü mimik de eşlik ediyor onlara, hayatım boyunca gördüğüm, -rüyalarımda bile göremediğim- en güzel yüz, daha da güzelleşiyor..anlamlar yükleniyor her bir noktasına..ve diğer her şey, geri kalan her şey anldıbını kaybediyor bir anda..sanki, dünyanın yaşamaya değer bütün güzellikleri, keyifleri, maneviyatı tek bir yerde toplamış gibi..gökyüzündeki yıldızların tamdıbını tek bir köşeye doluşturmak gibi..tarifsiz..kelimelerin kifayetsizleştiği, niteliklerin yetersizleştiği,

    diyorum ya, geri kalan her şeyin, ama her şeyin anlamsızlaştığı bir an, bir anlam..

    nefes almayı unuttum..

    omzumu ittiren bir elle kendime geliyorum,

    "ya çocuk sana diyorum heeey! ayakta uyuyo yaa (: kaloriferin oraya oturtmamak lazım bunu, baksana mayışmış resmen x)" diye gülerek sarsalıyor beni nilay..

    "ha?..ne diyo bu be?" diyorum saf saf..hala az önce geçirdiğim mini şokun etkisindeyim, ayakta durmaya çabalayan buzağı, kanatlarını germeye çalışan yavru kuşlar gibi..tam bir uyanış hali..sudan çıkmış balık gibi..

    "diyorum ki artık seneye beraber gireriz alttan derslerimizee! senin de kalmadı mı şu malum iki tanesi (:"

    "ee..evet..evet..benim de kaldı aynen..gireriz tabi ya.."

    nilay imalı imalı gülüyor, "öff çok artistsin ha, robotlaştı baksanıza şuna (:"

    çocuklar gülüşüyorlar..bense ciddi ciddi rüyada gibi hissediyorum kendimi..her şey tuhaf bir şekilde ağır, likit gibi akışkan..hayal görmediğimden emin olmam lazım..tekrar kafamı çeviriyorum..gerçek miydi gördüklerim?
    bir kez daha..

    sonra bir kez daha..

    ve bir kez daha..

    gözlerimi alamamaya başlıyorum artık, sadece 2-3 masa çaprazımdaki, görünürde kalabalık, ama benim için sadece tek bir kişi ihtiva eden o masadan..her seferinde, gözlerimin takılı kalma süresi uzuyor.. ufak, kaçamak bir bakış, yerini yavaş yavaş bir teslimiyete, kitlenmeye bırakıyor.. allahım... neyin nesi bu?..ne..saçmalık.. hıh..yani... böyle bir şey..

    "nereye bakıyosun sen sorması ayıp öyle muallakta kalmış öküz gibi?" diye yine ayarı veriyor nilay da, yeniden masaya dönebiliyorum. lan var ya böyle masalarda da, devamlı dalga geçiyorlar benle haa, tolga ayrı, nilay ayrı, herkes de gülüyor, taşak oğlanı olduk valla..

    "hı?" diye yineliyor sorusunu nilay, sonra dönüp yalandan bir bakış atıyor etrafa.. benim gördüğümü görmüş olmasına, ya da en azından benim gözümden görmüş olmasına imkan yok elbette..

    gülümseyerek önce ona, sonra da önüme bakıyorum.. gözlerim masanın üzerine dağılmış toz şekerleri, onların hunharca parçalanmış kağıt ambalajlarını, boş çay bardaklarımızı ve yarısı yenik pizza tabağını dolaşıyor amaçsızca.. aldığım nefes.. aldığım nefes bile farklı geliyor.. tüylerim diken diken olmuş, ciğerlerim genişlemiş, göğüs kafesimi yarıp açmak istiyor.. kollarım sanki kanatlarım olmuş..bir kez şöyle sallasam, havalanacak gibi hissediyorum.. suyun içine damlatılan mürekkep gibi dağılıyor, yayılıyor içime duygular.. yabancı, alışkın olmadığım duygular bunlar.. yadırgıyorum..ama hoşuma da gidiyor?

    o çarşamba günü, kaşla göz arasın.. ummadığım bir anda, zamanda, hesapsızca, düşünmeden.. düşünemeye fırsatım bile olmadan.. yalın, amaçsız, çıkarsız ve kaygısızca aşık oluyorum..
    http://fizy.com/#s/20jsao

    ..kafamı yeniden o yöne doğru çeviriyorum hafifçe..kimin ne dediği umurumda değil..sıkıştırmalar, gır gır geçmeler olabilir belki yine ama, yok..alamıyorum gözlerimi..görünmez bir güç çekiyor beni..karşı koyamıyorum..ben... ben?! ben karşı koyamıyorum..düşünsenize? hah..tsigalko karşı koyamıyor..tsigalko bile?!

    ee hani? planlar, yürünecek yollar, inşa edilen binalar, şeytanla, ruhumu satmama değin ileri giden ortaklıklar?

    hepsi birer birer yıkılıyor, dağılıyor, bozuluyor, dakikalar, hatta saniyeler içinde..

    kim bu kız... kimsin?..nereden, neden geldin..neden göründün bana? yoksa bu da bir sınav mı benim için?..yo..boş veriyorum kağıdı..geçemiyorum..geçmek istemiyorum..hani demiştim ya, hiç bir han da kalıcı değilim, bir yolda yürüyorum, hah işte, şimdi kalmak istiyorum..bir parçası olmak istiyorum..bir parçan olmak..

    biraz sonra, o ilk duygu seli üzerimden geçip biraz rahatlayınca, nihayet kafam biraz daha hesaplı çalışmaya başlıyor ve bu yabancının, kimin nesi olduğu hakkında fikir yürüyebilmek için biraz etrafındakilere bakmaya karar veriyorum..

    kimsin?

    yoksa... yoksa öylesine biri mi? kantine, okula, hatta şehre, sadece bu günlük uğramış, gökten düşercesine şaşkın bir şekilde yolunu kaybetmiş bir melek misin?

    lütfen öyle olma..

    gözlerim masasındakileri tarıyor..

    ?..

    tanıyorum..ben,..bu diğer kızları tanıyorum?

    "alper??" diyorum masaya dönüp..sesim bana bir tuhaf geliyor, sanki konuşmayı da yeni sökmüş gibiyim..ya da önce unutup, sonradan öğrenmiş gibi..

    "he abi?"

    "şu, ilerdeki masadaki kızlar, sizin sınıftan değil mi?"

    "hee evet, noldu ki?"

    bütün gözler üzerimde..özellikle nilayınkiler..kuşkulu kuşkulu gülümsüyor, tek kaşı havada..ne oldu ki? siz kendi işinize baksanıza be?

    "şey.eaa..şu..ıı..kumral kız kim peki?..bordo kazaklı olan..?"

    masaya bir kez daha gözlerini kısarak bakıyor,

    "o kız mıı..o yeni yaa (: yatay geçişle mi dikey geçişle mi ne gelmiş..ben anlamıyorum işte o işleri her neyse.."

    "yatay aga" diye tamamlayıp göz kırpıyor nuriş..

    "yani, sizin sınıfta? artık?"

    "aynen..de..niye bu kadar ilgilendin? :p"

    "harbi niye bu kadar ilgilendin?! x)" diye pekiştiriyor nilay sağ olsun,

    "hi..ee..hoş kızmış"

    "hıı..evet, güzel kız" diyor alper anlayışlı bir sesle, gülümseyerek..

    "adı buse bu arada" diye tüyolarına devam ediyor bir yandan nuriş, göz kırpıyor, "beğendiysen tanıştırırık abi ayıpsın (:"

    masadakiler kıkırdıyorlar..ben de gülüyorum..

    "tanışırızz... zaten sizle dersim de var bu dönem.."

    "haah! aman boş geçme, bak dersin de varmış, hemen ordan da kız bul aferin!" diye şakadan azarlıyor nilay..

    bir şey demeden, sadece gülümseyerek önce önüme, sonra da tekrar kızların olduğu masaya bakıyorum, bunlarda şöyle bir dönüp el ediyorlar, o an kalbim 1-2 saniyelerine yerinden fırlayıp ağzıma geliveriyor "noooluyoruz laa!!" diyerekten, sonra alper ve nurişi, onlara binaen de bizim masamızı şöyle bir selamladıklarını fark edince tekrar ait olduğu yere dönüm göğsüme yerleşiyor..

    bizim çocuklara bakıp,

    "siz, tanıyorsunuz yani kızı? tanıştınız??"

    "e yani abi, bizim sınıfta sonuçta (: ne var ki?"

    "öff sanki, amerikan başkanından bahsediyor bu da, "siz tanıştınız yani..ıaaa!"" diye taklidi yaparak bir kez daha dalga geçiyor nilay..

    bir şey demeyeyim diyordum ama, nasılsa yabancı değil masadakiler, dakika bir, gol bir, yumurtlayıveriyorum,

    "kızım niye dalga geçip duruyorsun (: hoşlandım kızdan?"

    sanki, zaten belli olmayan bir gerçeği söylemişim gibi, bizimkiler hafif bir "uuu" çekiyorlar filan..

    "abi tamam, tanışırsınız, ne zaman istersen ;) yani, biliyorsun, bu kardeşinin sınıftaki ortamı iyidir, her türlü bir an yakalarız sizin için :p"

    "eyvallah x)" deyip çocuklar gibi gülümsüyorum..çocuklar gibi içten..doyamadığım bakışlara, bir yenisini daha ekliyorum..ve yine biraz uzun kalıyor bu kez gözlerim, muhtemelen, sadece öylesine dolaşan gözlerine yakalanıyorum yabancının..1-2 saniye, tereddütle, benim direkt olarak ve kelimenin tam anlamıyla "aval aval" bakan gözlerimde duraksıyor onunkiler de, sonra yeniden önüne dönüyor...

    ve o güzel yüzde, sadece bir anlığa, belli belirsiz bir gülümseme gördüğüme yemin edebilirim..
    Tümünü Göster
    ···
  3. 953.
    +3
    buse ha..ne güzel isim..

    masa, muhabbeti fazla uzatmıyor, başka mevzulara geçiyorlar amabenim bu dalgınlığım, kaçamak bakışlarım filan devam edince nilay yükleniyor bir kez daha,

    "ya tsigalko? sen ciddi değilsin demi? eğleniyorsun bizle?"

    şaşırıyorum,

    "neden? ciddiyim gayet?"

    "ciddisin? ilk görüşte aşık oldun yani? sen?"

    "niye ya? ya, aşık oldum demiyorum zaten, hoşlandım.. hoşuma gitti yani kız? olamaz mı?"

    "şahsen, bence olamaz..ilk görüşte.. bilemiyorum..saçma biraz.."

    "yeaa kızlar da olmayabilir nilaycım doğrudur yani, o sizin sorununuz, biz de gayet olabiliyor, demi beyler?"

    masadaki hemcinslerime bakıp destek aradım, beni şaşırtmadılar sağ olsunlar,

    "aynen abi"

    "kesinlikle aga"

    "aynen"

    nilaya döndüm,

    "gördüğün gibi, gayet mümkün (:"

    kız hala inanmaz gibiydi, hala eğleniyorum, şaka ediyorum sanıyor,

    "allah allah..e iyi bakalım öyle olsun"

    alper,

    "aga, istersen hemen gidebiliriz masalarına, ya da bugün istediğin bir zaman?"

    "ne! yok lan!!..olmaz.. olmaz bugün.. hazır hissetmiyorum kendimi.."

    alperin de bakışlar tuhaflaştı,

    "hazır-hissetmiyorum-derken?"

    gülüştü gene allahsızlar halime..

    "oha yaa..sen cidden kaptırmışsın.. nasıl ama hala anlayamıyorum? bu kadar kolay mı aşık olmak, ehm peki, hoşlanmak, erkekler için?" dedi nilay gülerek..

    bir şey demedim..iç geçirdim şöyle bir..

    alper,

    "tamam abi sen ne zaman hazır hissedersen madem (:" dedi yine anlayışlı bir şekilde gülümseyerek..

    "bence pizzalar dokundu kesin" diye fikir beyan etti neco, bu beklenmedik yorum bir kez daha masadakileri gülme krizine soktu..eh be neco, bari sen yapma aq..düşene vurun ohh.. aferin valla..

    kantinden çıkarken gözlerim şaşı olana kadar yine kesmeye devam ettim masayı, o günün geri kalanında ruh gibiydim..ne dinlediğim dersten bir şey anladım, ne de zamanın geçişinden.. nilayın da sürekli "hazır hissetmiyoruuaaam" şeklinde esprilerle makara yapması da durumumu iyileştirdi denemez tabi..

    koridorlara çıkmak istedim, çıkamadım... ya karşı karşıya gelirsek?..göz göze?

    iyi ya işte?

    yok lan..iyi değil.. utanırım ben.. elim..elim ayağım dolanır.. düşerim, yalpalarım.. rezil olurum.. dıbına koyim..

    hem çılgınlar gibi, yeniden görmek istiyorum onu.. deliler gibi..hem de, görür görmez koşarak kaçacak gibiyim yanından..

    zor ettim akşamı..

    eve zor attım kendimi..

    bitmez bu gece.. yine tavanın, kartonpiyerlerin fotokopisini çekerim her halde..
    panpalar son bir part olsun,
    http://fizy.com/#s/1d77sb

    puff...

    uyuyamıyorum..

    yarın alperlerle dersim var..akşama da yeni dönemin ilk sahnesi..

    okula gitmesem mi acaba?

    ama gitmezsem de kızı göremem ki?

    kızı görünce ya saçmalarsam?

    lan..saçmalama, niye saçmalayayım? mal mıyım ben?

    ..evet..malım..malım anasını satayım yaa..ağlıycam yemin ederim..nasıl olur böyle bir şey? nasıl olabilir..anlamıyorum..anlamlandıramıyorum..

    aşk ha? ilk görüşte?sen?..

    nilayın sesi kulaklarımda yankılanıyor gibi..

    harbi..nasıl oldu bu iş? her ne kadar masada, farklı düşünüyor gibi görünüp, bizim çocuklardan da o yönde destek almış olsam da, ilk görüşte aşkın olmadığını biliyorum..

    yok abi öyle bir şey..

    valla..yok yani..şimdi diyeceksiniz ki, e ufo lar, uzaylılar da yok, ama insanlar inanıyor?

    öyle, ama ben hem olmadığını biliyorum, hem de "inanmıyorum!" ilk görüşte aşka..

    en azından inanmıyordum..

    nasıl oldu da olabildi bu? bana denk gelebildi? oysa ki ben! tsigalko! gerçekten böyle bir şey olsa bile, bundan muaf olmam gerekmez miydi yaşadığım, yaşattığım ve yaşatmayı-yaşamayı planladığım şeyler sayesinde? evet, benim, bu şey bir salgın bile olsa, en son etkilenecek insan olmam gerekirdi..oysa şimdi..sanki var olmayan, mitolojik bir düşmanla savaşır gibiyim..gölgeleri yumrukluyorum..havayı dövüyorum..sonunda yorulup yığılıyorum olduğum yere..

    korkunç..imkan dışı..milyarda bir..

    aşık oldum..

    ve ister eros un oku, ister kaderin oyunu deyin, affetmedi beni..ayrıcalık tanımadı, gözetmedi..

    aşk, hoşlantı, sevmek..

    güzel şeyler gibi bunlar..hele başlangıçta..kendinizi sanki her daim yamaç paraşütü yaparmış gibi hissedersiniz * attığınız her adım, saatte 250 kilometre hızla giden bir otomobilin içindeymiş gibi hissettirir, ya da yüksek bir binanın tepesinden kendinizi boşluğa bırakmış gibi *..

    muazzam bir adrenalin..heyecan..coşku..dar gelir ruhunuza bedeniniz..vücudunuzdan ayrılmak, uçmak istersiniz..

    ama ya sonra?

    sonra, "ama" lar çoğalır... "ya" lar da öyle..
    Tümünü Göster
    ···
  4. 954.
    +2
    "ya sevgilisi varsa?"

    "ya hoşlandığı biri varsa?"

    "ya benden hoşlanmazsa?"

    "ya uzun saçlı erkeklerden genel olarak hoşlanmıyorsa?"

    "ya da kumral olanlardan?"

    "ya hiç o taraklarda bezi yoksa? anasının bulacağı hayırlı kısmeti, ya da beşik kertmesini bekliyorsa?"

    "ya umduğum gibi biri çıkmazsa? o zaman, bir bedene, kabuğa, dış görünüşe, metaya, maddeye mi aşık olmuş olacağım ben?"

    "ya boşa giderse, zaten bin yılda bir gelecek olan sevebilme hakkım, sevebildiğim birinin beni sevebilmesi ihtimalim?"

    naparım..

    kafam yastığa gömülü..boğularak ölmeyi bekliyor gibiyim..olacak iş mi bu ya..

    belki yüz tur attım olduğum yerde..ama kurtulamadım hayalinden..bana bakarak konuşuyor, kibar gülümsemesini takınıyor arada sırada..gözlerini irileştirip, o karakteristik yüzüne mimiklerini yaya yaya konuşuyorr..konuşuyor..

    ne hayaller sığdırdım o geceye bilemezsiniz..ergen gibi hissediyorum kendimi..ağırr..en ağırından hemde... aptallaştım? aptalım evet? gerizekalının önde gideniyim..nasıl böyle kendimi kaptırabildim..tek bir bakışa..sahibi bile olmadığım bir gülüşe..

    yarın..tanışmam gerek..

    onu tanımam gerek..

    tanışmalıyım onunla..bana bunu yapan insanı tanımalıyım..ve söz veriyorum, ne olursa olsun, nasıl başlarsa başlayıp ne şekilde biterse bitsin, saygı duyacağım..buse ile hikayemiz..
    iyi geceler panpalar hepinize, değişik bir akşam oldu benim için de, o günlere gittim sanki yeniden bir kaç saatliğine (:

    yarın gece yol yorgunu olup yazamama ihtimalim var, ama bu ihtimali en düşük seviyede tutmaya çalışacağım, görüşmek üzere
    bence gelcek *
    http://fizy.com/#s/1dldfj

    ..elimde jöle kavanozu ile ayna başında harcadığım dakikalar,saçın önleri dikilir önce, muntazaman.. yatışmayan kısımlarına çekilir fön..

    ellerdeki gevreklik, az önce kafanıza yaydığınız şeyden kalan yadigardır..

    ..itina ile seçilmiş en güzel tişört, en güzel gömlek belki de..altına, ona uygun bir pantolon..ayakkabıların bağcıkları çoktan bağlı, hazır..ben giymek için eğildiğimde, üzerime boca ettiğim parfümün kokusu daha da yayılır..

    bayram sabahı gibi..bayramlığını giymiş çocuklar gibi..

    şen..mutlu..coşku ve ümit dolu..

    ...

    ..en son ne zaman hoşlandım birisinden..gerçekten?..

    ..ilkini biliyorum canım..hande.. (: taa ebesinin nikahında kaldı onunla olan anılarımız

    sonra başkaları da oldu..

    ayşen mesela... sevmiştim yani..olsak..bir arada olsak..beraber olsak..her şey çok daha güzel olabilirdi aslında..ama olmadı..

    ..en son da onun için süslenmiştim böyle..

    erkek adam süslenir mi?

    süsleniyor işte be abi..

    o ayna başında geçen dakikaları bir ben, bir de aynanın kendisi biliyor..

    bu sabah ise, yani, bu sabahın köründe ise,

    belki önlerini dikebileceğim eski kısa saçlardan yoksunum, ama gene, aldığım duşun üzerine, saçlarımı elinden geldiğince şekillendiriyorum..

    yine giyiyorum cicilerimi..sanki onlar da heyecanımı paylaşır gibiler..giydiğim her parça, taktığım her aksesuar..sıktığım deodorant..
    hepsi, fonlarında çalan, umut yüklü dizelere sahip bir şarkıya eşlik ediyorlar..

    son kez kontrol ediyorum kendimi, nasılım lan? fena olmadı be? siyah montu mu giysem yoksa, kahverengili-kızıllı olanı mı?..

    okula da, dersten yarım saat önce, henüz sadece etrafta dolanan hademeler varken varıyorum..bir check de erkekler tuvaletinde yapılıyor..

    bilmem, acaba çok mu kasıyorum?

    ama içimden bir ses, bu gün hayatının geri kalanının ilk günü, o yüzden çok ama çok önemli nasıl göründüğün! diyor..o yüzden bu heyecanım, her şeyi kontrol altında tutma ihtiyacım..

    saçımın şekli (sanki uzun saçta ne şekil olacaksa aq), gömleğimin duruşu, montumun oturuşu, yakası makası bozulmasın, kırışmasın, kaymasın diye, sanki üzerinde "kırılabilir eşya" yazan koliler gibi muamele ediyorum kendime..aldığım her derin nefesin beni sakinleştirmesini umuyorum..

    bir yanda da kendi kendime hayret ediyorum..

    "vay be.."

    vay be..

    bir daha yaşayabileceğimi sanmazdım bu duyguları..o damarlarımda dolaşan adrenalin..mutluluk hormonları..her an, her şeye gülümseyesim var..sanki her tarafta yaşını doldurmamış, ağzı emzikli tatlı bebekler, sevimli çocuklar..

    öyle bir ahval ve şerait içerisindeyim..atmayı yeni öğrenmiş de, hevesini almak istercesine, hızla, coşkuyla atıyor yüreğim..
    kantinde bekliyorum.. sabırsızlık sarmış her yanımı, dizlerim zıplayıp duruyor, masanın üzerinde trampet çalan parmaklarım rahat durmuyor..

    ne kadar bekledim bilmiyorum, ama kantin de, sabah mahmurlarının okula varışıyla hareketleniyor..o ara alper de geliyor.. hemen el ediyorum, masamı görünce yanıma gelip,

    "hacı çay alıyim geliyorum, sen de ister misin?"

    "olur aga al bana da bir tane"

    elinde çayla masaya gelirken, nuriş de giriyor kantinin kapısından,

    "günaydın beyler ;)"

    "nerdesin la sen?"

    "berili bıraktım ya"

    üç beş geyik muhabbeti çevirerek ders saatini bekliyoruz.. beş dakika sonra çıkarız sınıfa.. sonra..o da giriyor kantinden içeri.. sanki bir melek yürüyor..

    benim bakışlarımın değiştiğini gören alper de baktığım yöne bakınca anlıyor,

    "(: ehehe, bu gün tanışırsınız abi.."

    "bilmiyorum ya..nasıl görünüyorum lan? saçım filan düzgün mü?"

    "on numarasın ;)"

    ben yine kızı gözlerimle izlemeye devam ediyorum, yanında bir kızla daha sıraya giriyorlar.. çay alacaklar her halde onlar da..

    "baya baya yanıksın sen galiba he kanka?" diyor nuriş yarı ciddiyetle..

    kafa sallayıp iç geçiriyorum.. "öyle galiba.."

    "yok, yani daha önce hiç böyle görmedim de seni (:"

    kaşlarımı kaldırıp gülümsüyorum, "nihayet insani yanını gösterdin diyorsun yani (:"

    kızlar çaylarını alıp masa aramaya başlıyorlar, alper, "çağırayım mı buraya?" diyor, lan lan lan..dur..bu kadar ani mi?

    ben tırsmış şekilde gözlerimi pörtletmiş, ağzımdan çıkacaklara karar vermeye çalışadurayım, bu cevabımı beklemeden kızlara el ediyor,

    "gülşen? buse.. günaydın (: , böyle gelin? ;)"

    bunlar da selam veriyorlar, öbür kızı, gülşeni ben de tanıyorum zaten.. masaya yaklaştıkları her saniye, kendimi vakumlanan bir torba gibi hissediyorum.. sanki küçülüyorum.. eziliyorum..içimdeki havayı boşaltıyorlar bildiğin..

    "günaydın (:"

    "günaydın (:"

    "günaydın tsigalko (: " diyor gülşen,

    "günaydın :}"

    "bizle dersin mi var yoksa?"

    "hııhım..(: :] :}"

    "hadi yaa, sen de kaldıysan bundan, yandık (:"

    "niye ki?" deyip bir bana bir gülşene bakıyor alper,

    "ee dersleri iyi çocuğun? demi? başka var mı alttan?"

    "y..yok (: :} :] x)"

    gülşen, "bak, bir tek bundan kalmış, o yüzden, kesin biz de kalırız.. zaten sakat diyorlar :/"

    alper, "hee..iyi ya, aga ben derslerinin o kadar iyi olduğunu bilmiyordum ya x) pardon"

    "yok canım.. çok iyi değil zaten, hep sınırdan geçiyorum işte.. idare eder :p"

    gülşen, "püh, bi de ev arkadaşı olcan, ben senden daha iyi tanıyorum adamı bee x)"

    gülüşüyoruz..

    "ya ne biliyim, öyle çok çalışkan gibi durmadığı için dışardan x)"

    lan tamam, yeter artık şu muhabbetin öznesi yapmaktan vazgeçin beni be..

    "buseyle tanışmış mıydınız bu arada?" diyor alper,

    "ha? he..meraba.. tsigalko ((:" diyorum

    "merhaba" deyip yine mızrak gibi delip geçen gülümsemelerinden biriyle cevap veriyor.. başlarımızla, gözlerimizle de selamlıyoruz birbirimizi..

    "kendisi yeni kız :p" diyor gülşen gülüyoruz gene..

    "hayırlı olsun.. geçiş yapmışsın sanırım?" diyorum kelimeleri ittire ittire ağzımdan çıkararak adeta..

    "evet, teşekkür ederim" diyor yine sevimli sevimli.. yine sakince gülümsüyor.. kız, ilk bir kaç saniyelik izlenimime göre, stabil, düzgün, ve inanılmaz biçimde normal birisi.. valla normal insanlara o kadar hasretim ki..
    "nerden geliyorsun?" diye soruyorum tekrar, o da bana "maymundan" dese ne manyak olur ha demi ehehehe lan gıcır gıcır oldu içim haaa resmen konuşuyoruz lan kızla?

    gene dört ayak üstüne düştüm iyi mi? kız, çevresini filan bilmediğim, tamamen yabancı birisi, değil, hatta direkt olarak ortak çevre ağımıza denk geldi de denebilir.. bundan iyisi, bizim sınıfa gelmesi olurdu zaten.. hatta..bence bizim sınıfa gelmesinden bile daha iyi lan alt sınıfa gelmesi.. çünkü orada ortamım, tanıdıklarım daha fazla.. düşmanım-konuşmadığım yok bir kere orada yani..

    "samsundan" diye cevap verdi, *

    "hıı.. uzakmış (:"

    "evet (:..iyi oldu şimdi böyle hem aileme de yakınım"
    Tümünü Göster
    ···
  5. 955.
    +2
    kıyamam ben sana.. kıyamam..aileci çıktı bu da..canımsın..

    "buralı mısın yoksa?"

    "yok, aslında ailem buralı ama çanakkale de oturuyoruz.. daha yakın artık"

    "hıı..ne güzel (: evet..iyi olmuş :}"

    nasıl beceriyorum da konuşabiliyorum, ben de şaşkınım..ama hala arada nefes almayı unuttuğum oluyor, neyse ki cümleleri fazla uzatmıyorum da nefessizlikten sesim incelip yüzüm morarmaya başlamıyor aq..

    soluk kesilmesi dedikleri şey var ya..

    tam da bu olsa gerek..

    "sen nerelisin?" diye soruyor herhangi bir anlam yüklemeksizin..ama bu bile beni mutlu ediyor, bir an ayaklarım yerden kesilir gibi oldu... bana soru sordu lan? inanabiliyor musunuz? bana soru sordu..

    "..bursa.. bursalıyım..baba tarafım karadenizli ama, annem bursalı (:"

    "hıı sizin oralardan geldim denebilir o zaman (:"

    gülümseme.. yalvarırım daha fazla gülümseme yüzüme.. bağımlısı olmaktan korkuyorum..

    "yani, biraz daha batısı işte bizim memleket (:"

    masa susmuş..biz konuşuyoruz.. gerçi, masada birbirini tanımayan tek ikili biz olduğumuz için buna özel anlamlar yüklemek abartı olabilir, ama ne bileyim be beyler, yine de, sanki ikimiz böyle spot ışıklarının altında, baş rolü oynayan oyuncular gibiyiz.. öyle hissediyorum.. özel hissediyorum kendimi..onu.. bizi..

    "çıkalım mı yavaş yavaş sınıfa?" diyor gülşen

    "kaç dakka var? çıkalım hadi" diyor alper..

    ağır adımlarla önce kantinden çıkıyoruz, sonra da merdivenleri çıkıyoruz..

    kantinde masamızı paylaşmamıza müteakip, derste de önlü arkalı oturma şerefine nail oluyoruz... hayatımın en keyifli dersi başlamak üzere..
    yan yana oturduğumuz alperden dirsek teması alınca baktım, pis pis gülüyor bıyık altından "hadi gene iyisin" dercesine..

    valla iyiyim lan.. çok şanslı olduğum kesin.. düşünsene, dün kızı görüyorsun.. gördüğün gibi maymun oluyorsun, hemen ertesi gün de konuşma, tanışma fırsatı buluyorsun ve bu, çok doğal bir şekilde gelişiyor.. kasmak, zorlanmak, tasarlamak zorunda kalmıyorsun, kızı ürkütmüyorsun, kendi karizmanı düşürmüyorsun (ki böyle bir durumda elbette bu benim umurumda bile olmazdı)..

    konuştuk, tanıştık lan..ve bunun devamı da gelir yani.. gelmeli..

    gerçi konuşmakta da bir şey yoktu, çünkü kız, gayet normal lan.. fazla normal hatta.. nerdee bebek taklidi yapıp fok balığı gibi fıkırdayan ayşen, nerde feleğinden çemberinden geçimiş ayağı yapan ayça, burçin bilmem kim..

    hatta, hayatı her daim "dram-komedi-trajedi" tarzında modlarda yaşayan nilaydan bile daha normal lan bu kız..oha.. hayatımda ilk defa, sorduğum mantıklı sorulara, bu derece mantıklı, kasmayan, espri yapma-yaptırma çabası gütmeyen cevaplar veren birini tanıyorum desem yeridir..

    en ufak bir kendini kanıtlama, coşma cabası yok..ki bir de kız yeni yani ortamda, böyle hareketler beklersin..ama bu, bildiğin istikrarlı sol bek gibi, ofansı da defansı da dengeli..

    2 saatlik blok geride kalıyor, güzel de geçiyor.. tabi dersten bir tak anlamadım da, (dersi dinleyen kim.. adeta hipnotize oldum saçlarının parlaklığında.. düz, parlak, kestane rengi saçlar..bir dokunabilsem onlara..aah.. eminim ki yeni doğmuş bir bebeğin yanağı kadar yumuşaklar..) diğer faktörler açısından güzeldi yani..

    bu kısa, 15 dakikalık arada kızlar kayboldular, tuvalete gittiler sanırım..ben de bir işeyip geldim.. heyecandan mesaneyi fullemişim anasını satayım, anız söndüren cinsten işedim hem de..

    geldim alperle nurişin yanına çöreklendim,

    alper, "nasıl? ilk izlenimler :p"

    "olm kız..(iç geçirdim)... kız çok tatlı lan... hani, hem zaten dış görünüşü ayrı bir konu da, böyle, konuşması, hareketleri filan da..çok iyi biri gibi.."

    "eaa acele etme o kadar daha iki laf ettiniz alt tarafı.."

    "niye olm, iyi kıza benzemiyor mu sence de?"

    "öyle gibi evet ama.. hani, biraz ağır git diyorum aga.. sonradan hayal kırıklığı olmasın diye yani.."

    "eyvallah.."

    hayal kırıklığı denince hemen aklıma, dün geceden beri beynimi kemiren konu geldi,

    "acaba sevgilisi var mı? varsa, daha baştan yatar zaten benim iş... aq..olmasın be abi..bak her şey istediğim gibi gidiyor işte.. bozulmasın aq.."

    "gülşene sorarız?"

    "aynen..ben de öyle düşündüm.. sorayım ben ona.. kızı hemen sahiplenmiş yalnız ha, helal olsun"

    "gülşen öyle ya, anaç kızdır bilirsin :p grubuna da aldı..ama buse de harbi sessiz, sakin kız, zütü kalkık da değil..bak o konuda erken karar verebilirsin işte, harbi, demi?"

    "aynen, doğrudur" dedi nuriş de, "kendi halinde gayet... havalı değil"

    bence de..zaten o halleri daha da tavladı ya beni, bir kaç dakika içinde..

    yok beyler..yok..

    sadece alper uyarmıyor beni, ben de kendime diyorum, "olm, tsigalko.. sakin ol, yavaş ol" ama, olmuyor.. ayağına beton dökülülüp denize atılmış idamlıklar gibi, dibe doğru, hızla batıyorum..

    beni ellerimden tutup çıkaracak tek eller ise busenin elleri kuşkusuz..
    gece görüşmek üzere dostlar (:
    iyi geceler herkese,

    bir kaç dakikaya başlıyorum, anca gelebildim ;)
    http://fizy.com/#s/1aip1k

    aşk..onun mantıksızlıklar denizi, sizi düşürdüğü çaresiz haller ve yaşayanın haricinde biri tarafından anlaşılabilmesi teknik olarak mümkün olmayan duygular silsilesi..

    bir ürperti hali..

    kontrol dışısınız anlatabiliyor muyum? sanki kontak kapalı, yokuş aşağı kayan bir araba gibi..frene de abanamıyorsunuz ki korkudan? patlar eder..direksiyon deseniz, zaten kitlenmiş..

    aah ulan ah..nasıl da böyle tersine döndü dünyam?..seviyorum..

    hesap edemiyorsunuz..düşünemiyorsunuz bir kere, iki kere ikiyi toplamak var hayatta hep,ama siz daha iki nin ne olduğunu bilmiyorsunuz ki? ha, pardon..biliyor da, unutmuş haldesiniz..o'nun haricinde her şey yavan, hayatınız da onun olmadığı karelerin rengi bile yok..gri, mat sahneler hep, değersiz kum taneleri gibi, o'nun olmadığı saniyeler..bir an önce aksın geçsin, çar çur olsun istiyorsunuz..yeter ki o'nunla bir an nasip olsun..bitmesin bakışmalarınız, dünya dönüyorsa dursun, doğmasın güneş bile, gerekiyorsa şayet..gitmesin güzel yüzü, yüzümün önünden..o, hep konuşsun, gülümsesin..varsın, beni bile fark etmesin..

    ben onu seyre dalarım..boğaz manzarasına müptela istanbul eskileri gibi..

    ...

    biraz daha toparladım kendimi aslında düne ve bu günün sabahına oranla, konuşmak (konuşabilmek) iyi geldi, artık onun için yabancı bir sima değilim..en azından yanımdan geçerken selam vereceği biriyim..hayatında küçücük bir kaide, nokta misali bir simgeyim..

    seviyorum be..vallahi de billahi de seviyorum..aramızda iki dirsek mesafesi, masadan karşılıklı bakışırken, daha da iyi anlıyorum..başta yabancı gelen o duyguyu, şimdi tanıyorum..

    ...

    öğle arası dördümüz kantine indik (nuriş manitasıyla takılacak)..onunla aynı masada geçirme şerefine nail olacağım bir saat daha..hadi tsigalko..ne yap, ne et, sevdir kendini..ne bileyim, en azından, ufak da olsa bir farkın olduğunu belli et, duygularının farklı olduğunu...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 956.
    +5
    yiyecek bir şeyler alıp masalardan birine geçtik, sakin, köşe bir yer.. daha iyi böylesi.. dağılmasın dikkatim, ha, zaten başka kimseyi de görmüyor ya gözüm gerçi.. olsun yine de ne kadar sakin o kadar iyi.. mümkün olsa, onunla baş başa, olmayı isterdim bu masada.. kantinde..tüm bu şehirde..o olsun bir tek, bana yeter.. kaybolayım sıcak kahverengi gözlerinde..

    bir süre ortak muhabbet döndü, arada tabi ikimiz de kendimizden bahsediyoruz bu vesileyle, biraz daha tanıyoruz birbirimizi,

    iki ablası olduğunu öğrendim, belli zaten o sıcacık halinden abla şefkatiyle büyüdüğü, yine konuşuyor, gülüşüyor, mütemadiyen kibar, alımlı..

    bazı insanlar, etrafına böyle, değişik bir enerji yayar hani, nasıl desem, duruşunda, gülüşünde, oturuşunda kalkışında, her hareketinde sihirli bir şeyler vardır.. karizmadır kısacası, ışık saçar etrafına, siyah beyaz bir fotoğraftaki renklendirilmiş küçük bir kare gibidir..

    işte öyle bir kız buse de..gözlerimi alıyor.. gözlerimi alamıyorum..

    "şehri nasıl buldun? kampüsü? beklediğin gibi m? (:"

    "hı hı, güzeldir burası zaten bir iki kez gelmişliğim vardı, kampüsün de iyi olduğunu duymuştum.. güzel (:"

    "arkadaş çevresini de buldu hemen :p" diye sululuk yaptı alper, "demi ama, iyidir bizim kızlar, hemen kaynaştınız x)"

    "evet, o yönden de şanslıyım galiba, ben yalnız kalırım diye düşünmüştüm bir süre (:"

    alperin şom ağzını açmasından mıdır nedir, masaya, bizi gören iki kız daha geldi sınıftan..lan..ne güzel sakin sakin takılıyorduk bee.. şimdi muhabbetin dıbına koyarlar kesin, hele o avon-loreal bilmem ne muhabbetleri başlarsa direkt öl-sıç yani..

    tahmin ettiğim gibi masa gelen iki kızla daha da hareketlendi, bunlar aralarında muhabbet çevirmeye başladılar hep beraber, arada biz de katılıyoruz gene de, yani, umumi sohbete döndü anlatabiliyor muyum? geyik paso..o az önceki ve sabahki özel hava kayboldu.. allahı var, bizim çocuklar salçalık yapmıyordu da biz ikimiz aramızda konuşabilmiş oluyorduk..

    ben daha, işi şehri tanıtmaya ve oradan da "bir ara gezdiririm size ye :p xd" tarzı yavşak cümlelere bağlayacaktım, havada kaldı.

    neyse..

    bir yandan gevezelik edip bir yandan da öğle yemeğimizi yemeye çalışıyoruz, o ara omzumda bir dokunuş hissettim,

    "nabersiniz? selam kızlar"

    nilay gelmiş necoyla..

    "iyidir" dedim, "sandalye çekeyim size?"

    "yok yok, çok kalabalıksınız zaten (: biz yandayız hemen öyle bir selam verelim dedik :p"

    "iyi yapmışsınız (:"

    "sabah nerdeydin sen? alttan ders vardı demi?"

    "aynen" deyip sırıttım, bu da yüzüme tip tip gülümseyerek baktı.. imalarını yesinler (:

    tekrardan hepimize afiyet olsun deyip yanımızdan ayrıldılar, bir iki saniye sonra gülşen,

    "çok tatlı bu kız da" deyip gülümsedi,

    alper, "iyidir nilay, tsigalkonun kankası ;)"

    "hıı siz, baya iyisiniz demi?" deyip gülümsedi gülşen, bu sefer ince bir gülümseme ama..lan alper, sokuşturacağın anektodu gibeyim afedersin, denecek laf mı bu şimdi, milleti kıllandıracaksın..

    "iyiyiz, kankam işte (:"

    "güzel kankan var ya, şanslısın x)" dedi gülşen nasty nasty..

    bir şey diyemedim lan ne diyicem.. gülebildim sadece, gülşen üstüme geldi, zaten nedense kızlar hep böyle üzerime gelme eğiliminde aq... tanıyana kadar "ooo çok soğuk, çok artiz" ama tanıdıktan sonra da (daha doğrusu ne kadar masum bir bebe olduğumu görünce) paso sıkıştırmalar, gır gır geçmeler..

    "ya şey sorucam, bir şey olmadı mı aranızda hiç? hem o kadar iyisiniz, hem de ikiniz de düzgün tiplersiniz, ben yakıştırıyorum sizi valla x)"

    alperle birbirimize baktık "ne diyo la bu gız?" dercesine,

    "tolgayla çıkıyorlardı ya onlar canım?" dedi alper sahte bir sırıtışla,

    "haa.. sahi o da var gerçi, olsun, ne biliyim yine de olabilir diye düşündüm, kanka ayağı sonuçta (:"

    patavatsız ağzını gibeyim gülşencim.. devam böyle.. kökle gazı kökle..

    olayı ele alma ihtiyacı hissettim, zira diğer kızlar da yüzlerinde meraklı gülümsemelerle bizi dinlemekteler, dedikoduya bayılırız zaten ülke insanı olarak, hele ki gönül meseleleri üzerineyse..

    "olabilmez" dedim, güldüler, "niye, çünkü birincisi, tolgayla mazilerinden dolayı tabi, ama öyle bir durum olmasaydı da olmazdı, çünkü ben birine arkadaş gözüyle bakıyorsam, arkadaşımdır, zaten diğer anlamda sevdiğim, ya da sevebileceğim biriyle arkadaş olmam, o şekilde olmaz yani aramızdaki iletişim (:"

    "baştan çizgileri çekerim diyorsun yani?" deyip gene kahkahayı patlattı gülşen,

    "aynen öyle" dedim ben de..güzel bir atmosfer oldu masada, lan başta bu konuyu açtılar diye kızmıştım ama, sonradan işime geldi, masadaki o resmiyet kırıldı biraz, benim keyfim yerine geldi, sonra, biraz kendimi tanıtmış oldum bu gönül meseleleri bazında..bir nevi mesaj verdim kendi çapımda..iyi oldu ya..bu konudan devam edelim bakalım biraz, dur hele şu gülşeni bir utandırayım, zıpır seni,

    "senin aşk hayatın nasıl gülşencim ;) ? var mı şanslı çocuklar x)"
    Tümünü Göster
    ···
  7. 957.
    +4
    "yook yaa..hep yalnızlık yavrum, yalnızlık ömür boyuuu x)"

    gene gülüşmeler,

    "sana birilerini yakıştıralım ya olmaz böyle, yalnızlık allaha mahsus derler :p" diye araya girdi alper, aferin, böyle benim saflarımda yer al,

    "zor be alpercim.. senin tuzun kuru tabi :p"

    "ya mesele birini bulmaksa, zor değil de, aradığını bulmak zor tabi, o yönden haklısın, tuzum baya kurudur x)"

    "şuna bak ya, havalara bak x)"

    alper öyle "aradığını bulmak" lı laf edince, diğer iki kız da hemen tav olup muhabbete balıklama giriştiler, klagib dert yanmalar, "adam gibi adam yok" "erkeklere güven olmuyor "türk erkekleri çok rerörerö" amk zillileri..

    benim buse'm hiç bir şey demeden, utangaç utangaç sırıta sırıta, konuşan bu çatlakları izliyor, o öyle anlamlı anlamı gülümserken, benim, ona bakan gözlerimle karşı karşıya geldi, gülümsedik karşılıklı,

    "ne diyo bunlar ya? :p" dedim ona doğru eğilip sadece ona duyuracak şekilde, masada çıkan ve alperin üçe karşı bir şeklinde savunma yapmak zorunda kaldığı "erkekler şöyle-kadınlar böyle" savaşına atıfta bulunarak,

    güldü, "gençlik işte :p" deyip başını sağa sola salladı şakasına.. böyle sıcak ve samimi tepkiler vermeye başlaması içimi pır pır etti..

    "senin de tuzun kuru galiba :p" dedim, "muhabbete katılmadığına göre x)"

    eh, anca bu kadar çaktırmadan sorabilirdim ne yapayım.. yanıyorum, tutuşuyorum, kafayı yiyorum, ya sevgilisi varsa diye..

    yine kibar, utangaç gülümsedi, "yok, yaş benim tuzum" deyip dudakları bitişik kafa salladı ileri geri "eyvahlar olsun" dercesine, gülmeye başladık..

    "yeaaa tamam uğraşamıyorum sizle ben arkadaş, benim sevgilim var, keyfim yerinde, eaallahh allah yeaa" deyip isyan etti sonunda alper şımarık şımarık gülerek, kızlar buna "sen görürsün" minvalinde sahte tehditkar ifadelerle bakıp homurdandılar, "ah bu erkekler yok mu bu erkekleer"

    çok fenayı demi.. öyleyiz valla..ama işte aşık olmaya görelim.. damdan düşmüş saksağana dönüyoruz.. belimize yediğimiz kazma da cabası..
    http://fizy.com/#s/1d78iv

    bir süre daha böyle geyikler devam etti, demin de dediğim gibi, başta kızmıştım bu mevzulara girdiğimize, ama şimdi şükran ile gözlerinden öpmek istiyorum gülşenin de alperin de, lan, kızın sevgilisi yokmuş duydunuz mu? heooooaaaa!!

    birinci ağızdan (mecazi de olsa) aldığım bu haberin de sarhoşluğuyla sandalyemde kaykıldım biraz..ooh... bu bana 1-2 gün yeter artık..kızın sevgilisi yok olumm!..yalnız o da..benim gibi..

    biz artık masadan kalkmaya yakın, nuriş geldi kantine, hemen alperle benim omzuma ellerini attı,

    "naber kızlar ;)" diyerek sınıfının hatunlarına da selam çaktı,

    "aha bak geldi bi tuzu kuru daha" diye laf attı gülşen, gene güldü bütün masa, garibim nuriş muhabbete fransız tabi, saf saf bakındı,

    "ne tuzu ya? noldu (: ... kankaa..hazır mısın bu geceye (:" deyip omuzlarımı sıktı,

    "bomba gibiyim :p"

    "ne gecesi lan?" dedi alper gözlerini kırpıştırıp,

    "aga programımız var ya bu gece..bilmiyon mu? ayıp ettin ;) ... özledim be 1 aydan fazla oldu demi abi çalmayalı?"

    "aynen, özledim ben de valla (:"

    ah ben senin ağzını öpeyim güzel kardeşim benim, lan ne iyi ettin de açtın bu mevzuyu..aslanım nuriş, adam be!

    "aa, çalıyo musunuz bu gecee?" dedi diğer kızlardan biri,

    "nurişle tsigalko canlı müzik yapıyorlar" diye bilgi verdi gülşen, olayı kavramaya çalışmakta olup meraklı gözlerle bakan buse ye,

    "aa, ne güzel (:" dedi kız içtenlikle,

    "iki arkadaş daha var" dedim,

    "aynen, dört kişiler, grup, klarnet filan var, süper (: salı günü gittiğimiz kafe vardı ya? orası ;)" diye bilgilendirmeye devam etti gülşen,

    "hıı, iyiymiş ya" dedi kız gözleri gülerek, "ne çalıyorsunuz siz?" dedi,

    "ben gitar" diye elini kaldırıp sırıttı nuriş,

    "sen tsigalko?" diye bu kez tekil olarak sordu ben cevap vermeyince,

    "ben..valla ben bir şey çalamıyorum ya (:" deyip güldüm, palmface filan yaptım utanmış gibi

    "arkadaş solist, sahnelerin gülü :p" diyerek elini sırtıma attı alper..

    "hıı" deyip yeniden gülümsedi buse..aah ah..içime kelebekler doluyor senin dudakların yukarıya doğru her meylettiğinde..bahar gibisin..erkenci bir bahar..benim baharım..

    "gelirsiniz bu akşam dinlemeye?" dedim cesur bir şekilde atılarak,

    ben buseyi hedef alarak söylemiştim ama, bizim sakin, kibar, hanım kızımız bir şeyler söylene kadar, gülşen çoktan atladı,

    "geliriz ya (: ..ne dersiniz kızlar? ilk progrdıbınız demi bu daha bu dönem?"

    "evet"

    "kalabalık olabilir, baya özel seyirciniz var biliyorum, özellikle o sol taraf, komple fanlarınız gibi sanki :p kızlar mızlar x)"

    lan sus be..şu beni genç kızların yeni sevgilisi popçular gibi gösterme merakı niye..

    "gelin gelin muhakkak" dedim, gözlerim yine busede..bizim kız yine bir şey demedi, sadece gülümsemekle yetindi, "hep beraber gelin mümkünse" diye devam ettim, hala gözlerimi ayırmadan, yüzüme kocaaa bir gülümseme de ekleyerek..

    nihayet,

    "olabilir ya, kızlar, gelirse" diyerek konuştu buse..

    gelin abi..allah için..

    lan gene bir umuttur, gazdır doldu be ciğerlerime..helyum balonu gibi oldum anasını satayım, uçtum, uçucam..

    kantinden ayrılıp sınıflarımıza doğru çıktık, ben öğleden sonraki son iki dersime kendi sınıfımla gireceğim artık..kahretsin ki buse ile olan güzel zamanlarımın kesintiye uğrama vakti..

    ellerim ceplerimde, avare gibi, deli, divane gibi, sırıtaraktan girdim sınıfıma..geçmek bilmez şimdi zaman..olmaz bir türlü akşam..
    panpalar 2 part daha atalım bitirelim bu gecelik
    @ c k jack, panpam ben de bilmiyorum ne yapacağımı, kimisi hiç bitmesin diyor, kimisi çok uzadı diyor, amk yazıyorum işte kendi halimde ne istiyonuz la? (:

    entry kasma başlığı olarak düşünün burasını madem, up up up (:
    o toz pembe dünyadan biraz sıyrılınca, gerçekler ve kaygılar da hemen hücum etmeye başladı tabi.. kıza gel dedim, ısrarla, özellikle..ya gelmezse?..

    ya gelirse?

    lan, bir aydır prova bile yapmadık.. bazı şarkıların sözlerini bile unutmuş olabilirim..hem bir de ısınmış değiliz zaten..ya saçmalarsam? ya detone olursam.. cık..üüfff..ilk günden rezil olucaz anasını satiyim yaa..

    kesin heyecan yaparım ben, o bana bakarken söylersem.. hele bir de gülümserse.. sıçtık ki ne sıçtık..ne yapıcam ben, nasıl hazırlıycam şimdi kendimi akşama kadar?..

    nilayın yanına yöneldim her zamanki gibi, ama neco oturuyor.. bunlara göz kırpıp başka bir yere doğru yürüyordum ki,

    "hişt, aga, gel gel"

    "yok olm oturun siz, arkaya geçicem ben"

    "ya gel bee, ben geçicem arkaya, sıkıyor beni bu ders, kitap mitap okuyorum, hoca görmesin, takar makar.. :p"

    "ee.. iyi abi madem de.."

    "geç geç"

    kalktı bu, ben nilayın yanına geçtim, "köşe benim olsun mu? x)" diye sırnaştım,

    "bilmiyorum, masada konuştuklarınızı benle de paylaşıcaksan olabilir ;)"

    "anlatırız yaa ayıpsın ;)"

    "eh geç bakam hadi (:"

    duvar kenarına attım kendimi..4 saattir buse nin hatrına orta sırada oturuyorum, kendimi uzay boşluğunda gibi hissediyordum emeniko..

    "hızlısın bakıyorum ya, ilk günden masasına oturmalar, muhabbet filan da koyuydu gayet :p"

    "aynenn, valla çok şansıma oldu ortak çevreden çıkması..(:"

    "öyle oldu evet.. gene iyisin (: ... sen ciddi ciddi seviyosun be bu sefer? öyle mi?"

    "seviyorum nilay.. ciddi ciddi.. nasıl böyle bir tak yedim ben de anlamadım ama, bildiğin.. nakavt yani (:"

    "cık cık (: ..ne güzel yaa.. kıskanıyorum seni şu an"

    "darısı başına güzelim ;)"

    "amin amin.."

    hoca gelince, eski usul anlaşma metotlarımızdan olan, kağıda yazarak, kısa cümlelerle konuşma taktiğine döndük..o sordu ben söyledim..

    bir şekilde zaman geçti gene, nilayla da zaman geçiyor be, hakkını yemeyelim kızın, ayrıca şu ürkek ve titrek, aşık ruh halime kattığı güven duyguları da cabası.. kralsın nilay, helalin var ;)

    akşamüstü eve varınca, hazırlanacağımız saate kadar açıp bilgisayarda vurmalı kırmalı oyunlar oynayayım dedim, başka türlü içimdeki kıpırtıyı bastırabilecek gibi değilim, bari üç beş adam vurak da azıcık serin kanlılık oluşsun üzerimde.. yeaa..soğukkanlı katil tsigalko.. head shot! go go go..

    sanal adamları kovalarken göz ucuyla telefonumun titreştiğini gördüm,
    Tümünü Göster
    ···
  8. 958.
    +3
    oyunu dondurup gelen mesaja bakınca, bir kez daha etrafımdaki şekerden bulutlar dağıldı, çıplak gerçek, zımparalanmamış bir kalas gibi indi kürek kemiklerimin arasına, ciğerlerim ağzıma geldi..

    burçin,

    "daha gelmedin mi şehre?" diye soruyor..

    vay dıbına koyayım vay... sen vardın demi..bir de sen vardın.. unuttum ben seni.. komple aklımdan çıktın... lan.. şimdi, sen de nereden çıktın??

    başım ellerimin arasında sıkıntıyla ne yazabileceğimi (ya da yazmayacağımı) düşünmeye başladım.. heey anasını ya..

    ne diyeceğim ki ben şimdi bu kıza?..atsam atamam.. sövsem sövemem.. kalbini de kırmak olmaz bu saatten sonra, çünkü ben de seviyorum.. benim de kalbimi kırarlar yoksa... ulan..bir de öptük kızı demi..iyi tak yedik..son son iyi halt ettik yani... o son öpücük olmasa, gayet kolayca sıyrılabilirdim işin içinden, "ne var aq? ben sana bir şey vaat etmedim ki?" der geçerdim..

    ama öptüm lan kızı.. bildiğin çat diye yapıştım dudaklara.. elini melini tuttum..

    oof..of..önceden yediğin hurmalar, şimdi zütünü tırmalar işte böyle tsigalko.. ayıkla pirincin taşını..

    "geldim" yazabildim sadece, dakikalarca süren muhakemenin ardından..

    "iyi, bu akşam çalıyorsunuz sanırım, uygun olursan konuşalım"

    ıaaaaa ıha ıha ıhaa.. ağlıyacam yaa..

    şakaklarıma masaj yaparaktan düşünmeye devam ettim.. ulan bütün gecemin, planlarımın, umutlarımın içine edecek bu gidişle bu kız..

    ama..bi dakka..

    belki de, bu, bir çeşit final konuşmasıdır? ha? bitirecektir aramızdakileri? zira ben sapık, saldırgan, gibiş düşkünü, ırz düşmanı adamın tekiyim demi? yani.."biz ayrı dünyaların hede hödö laga luga" diyecek belki de?

    olabilir..iyi de olur doğrusu..

    ama yine de, orada, herhangi bir masada, benim yandığım kız dururken, gidip bunun masasına (yaa bu oldu şimdi demi, hani bebekti, çiçekti.. işte erkekler böyle dostlar.. aşık olunca dünyayı gözü görmez.. takıldıklarımız, hoşlaştıklarımız, çıktıklarımız, çaktılarımız bir yana, sevdiğimiz bir yana.. böyledir bu işler bizim kitabımızda.. holy shit tabi..) nasıl oturucam?..

    sonuçta, ben gidip o masaya oturduktan sonra, o eylemi yaptıktan sonra, artık aramızda hangi konuşmanın geçtiği önemli değil ki? buse, benim, gidip oraya oturduğumu görecek sadece..

    pff...

    burçin e "gelme" , "bu akşam olmaz" bilmem ne desem, innnadına gelir, öyle de bir karakter çünkü..

    ne tak yiyeceğim ben şimdi beyler?..kesin çakışma yaşanacak bu gidişle..

    burçin i gibtir et, deseniz, onu da yapamam işte, açıkladım yukarıda..ben de seven, isteyen, arzulayan bir konumdayım çünkü şu anda, ben birine böyle davranırsam, benim sevdiklerim de bana öyle davranır sonra.. karma diye bir şey var..

    gerçi o karmaya göre, benim şu an kazığa oturtuluyor olmam gerekirdi ya, neyse..

    ne yapıcam lan..

    ne yapmalıyım..

    ne yazıcam ben bu kıza şimdi..

    fikir verin.. yardım edin bre.. tutun kollarımdan!..düşmeye başladım yine..
    herkeşlere iyi geceler panpalar,

    yorumlarınızı esirgemeyin, görüşmek üzere ;)
    herkese selamlar (:

    elde olmayan teknik problemler nedeniyle birbirimizden uzak kaldık bir süre, bu gece biraz yazmalıyım sanırım (:

    ama kafam kazan gibi, pek iyi performans veremeyeceğimi düşünüyorum, yine de elimden geleni yaparım.

    buçuk gibi başlayalım ;)
    http://fizy.com/#s/16bmgv

    ..ne diyebilirim ki beyler? gelme diyemem..zaten inadına gelir.

    şöyle bir düşündüm, şimdi, bu kız, nasılsa beklemeye alışkın beni demi masada? eh, o zaman, ben gerek program arası, gerekse sonrasında önce buse lerin masaya (tabi gelirse, kendi kendimize gelin güvey de olmayalım demi) uğrarım, sonra da, bunu sanki yeni görmüş gibi, bizim kızlardan izin rica edip yanına giderim "bir meraba diyeyim" bahanesiyle.

    o arada da konuşuruz işte..çok da uzun konuşacağımızı sanmıyorum.

    hem kızları da kıllandırmamış olurum?

    evet evet..plan bu.

    "tamam o zaman akşam programdan sonra konuşuruz bir ara" yazıp yolladım.

    iplemez, artistçe tavırlar hoşuma gitmiyor ama, söz konusu buse ile mutluluğumuz olunca, alayına posta koyabilitem var, üzgünüm..her koyun kendi bacağından asılır aq..
    "peki" yazmış sadece cevap olarak..

    oyunun başından kalkıp kendimi yatağa attım, üzerime bir ağırlık, is çökmüş gibi sanki.. ulan iki dakika içinde, bütün yaşam enerjimi emdin be kızım..ne gubidik bir şeymişsin sen böyle anlamadım ki? varlığın ayrı dert, zamanında yokluğun ayrı dertti..

    artık tek istediğim, senden ve sana benzer eski günahlarımdan silkinebilmek.. arınmak..kurtulmak..

    tövbe edeceğim.. vallahi de, billahi de tövbe edeceğim beyler..her tövbekarın da günahkar bir geçmişi yok mudur zaten?

    ben, aşk yolunda aziz olmaya hazırım.. buse olan duygularım haricindeki, her türlü sevgi-nefret-intikam-hırs duygularımı, gözümü bile kırpmadan bağışlarım..

    yeter ki onunla mutlu olayım..

    ...

    her hikayenin bir finali, her yaşanmışlığı bir nedeni vardır derler ya..işte.. benim finalim.. uğruna her türlü bedeli ödemeye razı olduğum ödül, tam önümde duruyor..

    tam karşımda..

    inanılır gibi gelmiyor hala, acaba yatakta uzanırken uyuyakaldım da, rüya mı görüyorum? yoksa sahiden geldi mi? beni dinleyen kulaklar onun kulakları.. beni izleyen gözler, onun gözleri.. gülümseyen dudaklar, onun dudakları..

    sahneye çıkıp, tanıdık nameler eşliğinde gırtlağım elverdiğince ahenkli sözler zikrederken, masada arkadaşlarıyla oturmuş, tatlı tatlı bana eşlik eden sahiden o mu?

    ..harbiden de kalabalık oldu bu gün kafe, e tabi, sınavlar yok, dersler hafif, dönem başı daha, ipini koparan gelmiş,
    ben kızlar için her ihtimale karşı bir masa reserve ettirmiştim kendi insiyatifimi kullanarak (bak hele insiyatifi de varmış hehe) neyse ki geldiler, buse, gülşen ve üç kız daha.. maşallah abi.. orduyla geleydiniz? mancınık, kafacı filan nerede?

    korktuğum gibi olmadı pek.. soğuk olduğumuz, dikkatli (ve önceki performanslarımızı dinlemiş olan) kulaklar tarafından fark edilebilirdi evet, ama yine de 1 aylık araya ve sıfır provaya göre iyi idare ettik..

    program arası verildiğinde, önce koşar adım tuvalete gidip atlet değiştim gene..bu sefer gecenin sonunu beklemeyedim, aq o kadar kasmış, stres yapmışım ki, bildiğin sürahi devrilmiş gibi sırtıma, belime..

    alelacele üzerimi düzeltip tekrar içeri döndüm, bir kaç metre ötede, marla singer vari bir şuhlukta sigarasını tüttürüp, keskin bakışlar atmakla meşgul olan burçin i kale bile almayıp, kızların masasına (ki zaten hemen yanlarında bizim tayfa da var) yanaştım.. hadi bismillah..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 959.
    +2
    "nasıl gidiyor (: eğleniyor musunuz :p" diyerek selamladım tekrar hepsini, bir sandalye çekip oturdum yanlarına,

    "iyisiniz gene hadi ;)" diyerek memnuniyet belirtti gülşen..

    "eyvallah ya..ben biraz sıkıntı yaşayabiliriz diye düşünmüştüm ama, epey ara verdim çünkü"

    "iyiydi iyiydi ;) , daha devam ediyorsunuz demi??"

    "hı hı, bir yarım saat daha çalarız"

    "hah, öyle kısa kesmeyin bakiym :p"

    diğer kızlar da bir iki bir şey söyledi, onlarla laflıyorum ama gözlerim devamlı buse ye gidip geliyor, hemen karşımda zaten..sen de bir şeyler söylesene be güzelim? beğenmedin mi yoksa?

    "hişşt..gülüm?"

    tolga sesleniyor yan taraftan,

    "ooh, kızları gördün tabi, bizi hiç sallama x)"

    millet gülüştü, ben utanmış pozu yaptım,

    "sana sonra dönücem ben, evde özel seans ;)"

    gene şamata..

    hay amk..iki çift laf edemeden dönücem şimdi sahneye ha..acaba direkt sorsam, özel olarak bir şeyler söylesem, çok mu amelece olur?

    dayanamadım..

    "beğendin mi?..buse..cim.. (:"

    "tabi ki (: söyledim ya ilk sorduğunda (:" deyip kocaman gülümsedi,

    "ha?..gürültüden şey edemedim demek ki(: ..programdan sonra..takılırız? hemen gitmiyorsunuz demi?"

    "yoo..kızlar ne zaman kalkarsa işte (: takılırız ya :p"

    allahım ölücem galiba..

    "tamam (: ..ee..benim dönmen lazım.. (: ..sahneye (:"

    "tamam hadi koş (:"

    ağzım kulaklarımda sandalyeden kalkıp sahneye seyirtiyordum ki, aniden, sanki görünmez bir güç, gerisin geriye itekledi beni, yine o aynı görünmez güç, ağzımı açtırıp, bana,

    "sıradakini sana özel söylüyorum :p" dedirtti..

    ne güç ama..

    kız,

    "aa? peki bakalım (:" dedi yarı şaşkın, yarı utangaç gülümsemesiyle..masadaki kızlar filan hep kaş göz yapıp güldüler..

    lan..tam apaçilik ha şu yaptığım..tam yani..cık cık cık... ne biçim hareketler bunlar ya... başka biri böyle yaparken şahit olsam, ya da dizide mizide görsem "bak bak, yavşağa bak yavşağa" diye yaftalarım..ama demek ki aşk böyle bir şey..dengem kaydı lan resmen..çocuklaşıyorum..saçmalıyorum..aslında iyi bile dayanıyorum..

    ve işin kötüsü, şimdi hangi şarkıyı çalıp söyleyeceğiz onu da bilmiyorum..ister misin bir "osman aga" girişi patlatsın klarnette bizim ömer? ahahaha..daha romantik olamazdı her halde (:
    sahneye geçtim, hemen ömere,

    "abi dur..dur..ne giricez?"

    "slow gidelim ya bundan sonra..ilk günden fazla zorlamaya gerek yok?"

    "aynen..ya..böyle..düzgün romantik bir şarkı lazım abi"

    "? (:"

    "ya..bir halt yedim de ben.."sıradaki şarkı, benden birine gelsin" muhabbeti..anladın işte.."

    "haa aa? (: tamam ya..ince durumlar (: ..ilkay, nuriş, duydunuz mu? :p"

    "(: tamam abi ne çalalım sen söyle.."

    "olm bilmiyorum ya..üff..nerden dedim aq..ne çalabiliriz ki? böyle çok aşklı böcüklü bir şey olmasın lan? daha kızla tanışalı 2 gün oldu :/"

    "vay anasını (: ..tamam ya..beyler..tsigalko..sezen aksu?"

    "ıı..olabilir? hangisi?"

    " http://fizy.com/#s/1ai0po" ; ;

    "ooh? abi bu çok şey..ya olmaz"

    "olur olur..sözler kafanda? başlıyoruz? ritim gir abi sen.."

    "ya beyler..valla bak.."

    sözümü bitiremeden müziğin sesi başladı..benim sesimi bastırdı..klarnet, gitarın ritmi, baterinin temposu derken kendimi şarkının içinde buldun..eh lan tsigalko..yaptın bir ergenlik, ver şimdi hakkını hadi..mal..
    şarkıyı icra ettik.. yalnız bana öyle bir ateş bastı ki, anlatamam.. gözlerimi yerden kaldıramadım zaten, bakmaya korkuyorum masaya..ah gibiyim ya..böyle bir barzoluk var mı arkadaş.. oldu olacak, bir de kolundan tutup "ya benimsin, ya kara toprağın" filan de de, tam olsun.. bu ne aq..

    resmen suistimal ettim ortamı..

    sonraki yarım saatte, ara ara cesaretimi toplayıp bakabildim etrafa..onu da yakaladım bir iki kez sahneye bakarken, ki bundan daha normal bir şey olamaz zaten..tam da şey edemiyorum ki..bakamıyorum hani yüzüne.. hangi ifade var..ne düşünüyor, çakamadım..

    ulan ömer.. ulan nuriş.. alacağınız olsun be..başlamadan biterse bu iş, o klarnet ile gitarı zütünüze monte ederim bunu bilin..

    slow dedik ama, giriş parçasındaki agresyon ve gazı da alarak, imalı-atarlı-şehvetli şarkılar silsilesi geldi peşi sıra, program bittiğinde kendimi konsomatristen hallice hissediyorum anasını satayım, şöyle hatunların bol olduğu bir masaya gidip, kucağa otursam, "ahahaha naber güzelleriimmm" deyip yanaklarından makas alsam sırıtmaz yani..

    ya da ben mi çok büyütüyorum acaba.. sonuçta şarkılar, her zamanki şarkılar zaten.. repertuvar..şu repertuvarı da değiştirelim bari ya..olmaz böyle... fazla ciksi... sonra hep aşk-meşk imaları şarkılar paso... yok yok.. ilahı koyucam listeye ben iki üç tane.. başka türlü olacak gibi değil..

    nihayetinde program bitti.. sahneden indik, ben gene zütümden soluyorum stresten dolayı.. amma kastım lan.. hiç böyle olmazdı bana halbuki? ..acayip bir gerginlik var üzerimde.. kalbim çarpıntı yapıyor sonra arada bir.. panik atak mı oldum, ne tak oldum bu genç yaşımda anlamadım ki..

    gittim yüzüme bir su çarptım hemen.. aynanın karşısında içimden 5 e kadar filan saydım... oh..sakinim... sakin... camooonn meen.. gidiceksin o masaya... oturacaksın.. konuşacaksın abi? kendin ol..kendin olacaksın... gece boyu.. muhabbet..en az 1.5 saatin var önünde.. hele biraz da muhabbeti kişiselleştirebilirsen var yaa... altın değerinde dakikalar bunlar.. gece de sen bırakırsın yurtlarına... ayrılırken belki sarılırsınız kibarca... mutlu uyursun bir gece daha... hadi.. hadi aslanım.. göreyim seni...
    Tümünü Göster
    ···
  10. 960.
    +3
    tuvaletten bir çıktım.. robot gibi.. nasıl bir konsantrasyon halindeyim ama var yaa, bilemezsiniz..

    türkiye-ilgiltere maçındaki milli marş okuyan alpay özalan bir, ben iki.. öyle delice bir motivasyonum var.. sanırsın az önce kadir inanır mesaj çekmiş..

    yeniden kafeye döndüm, selam verenleri selamlayıp, etrafa gülücükler saçarak ilerledim, erken kaçan ilkayla vedalaştık, önümüzdeki hafta içi bir stüdyo yapalım gibisinden ayak üstü sözleştik.. neyse, gittim oturdum gene yüzsüz yüzsüz kızların masasına..

    ilk bir kaç dakika geyikler döndü işte diğer kızlar ve bizim çocuklarla.. zaten buseye doğru bakamıyorum böyle direkt olarak.. utanıyorum aq..

    daha fazla dayanamayıp sonunda gözlerimi yüzüne çevirdim, göz göze gelinde otomatik olarak gülümsedim..o da aynı şekilde karşılık verdi..bir kaç saniyelik sessizlikten sonra, beni şaşırttı ve konuşmaya başladı,

    "şarkı için teşekkür ederim (:"

    sobaya dokunmuş el gibi irkildim bir an..yüzüne baktım, gözlerin alay, sözlerinde ima aradım... ama yok... gayet sakin ve samimi görünüyorlar?

    "rica ederim (: ... sırada..o varmış.. mış..(:"

    "anladım" dercesine kaşlarını oynattı.. yine bir ima, yaramazlık var mı bu hareketinde diye süzdüm aklımdan görüntüyü..yok lan... vallahi yok.. kızda, en ufak bir dirty lik, en küçük bir nasty lik yok? ne bir oyunbazlık, ne bir ayar verme hali..oha lan.. nasıl bir insansın sen ya? insan mısın gerçekten?..nasıl bir kızsın sen... olamazsın... en iyi ihtimalle melek filansın...
    zamkiler, iki part daha atayım, kaçıcam.. başım boynuma ağır gelmeye başladı.
    http://fizy.com/#s/1ahk2x

    biraz daha sessizlik oldu..ben, konu açayım ya da bir yerden pas gelsin diye adeta çıldırıyorum artık içten içe, sonra, buse, bir kez daha konuştu..helal be, sen de kendini aştın bu akşam (:

    "haftada kaç gün çıkıyorsunuz?"

    "iki gün (: perşembe-cumartesi..perşembeleri 8-10, cumartesi 10-12 (:"

    lan bütün secereyi döktün bee..bırak da kız sorsun işte saatleri filan? her taku söylüyorsun hemen, sonra da konuşcak konu yok diye ağlıyorsun anasını satayım..

    "iyiymiş (: ..sınav haftalarında ne yapıyorsunuz ama, zor olmuyor mu?"

    "vize-final haftalarında sadece cumaları çalıyoruz..daha doğrusu, geçen dönem öyle yaptık yani, yeni başladık zaten (: daha 3 ay anca oldu (:"

    "hıı (: baya iyisiniz ama, yıllardır çalıyormuş gibi :}"

    "(: ehehe..yok canım..şey, diğer arkadaşlar öyle olabilir gerçi, klarnetçimiz, bateristimiz filan yıllardır bu işlerin içindeler zaten, profesyonel sayılırlar (: , en amatörleri benim, müzik kariyerim henüz 3 aylık :p x)"

    "(: e bir yerden başlamak lazım..ne güzel, hobini, böyle, mesleğe dönüştürebilmişsin..gibi? değil mi? x)"

    benim mimiklerimi görünce dediğinden emin olamayıp gülmeye başladı..o an masanın karşı tarafına ışınlanıp ölesiye sarılasım geldi, streç film gibi sarmalayasım, içime sokasım..

    "ya bunu en fazla bu kadar mesleğe dönüştürebilirim zaten (: , kendi mesleğimi yapıcam inşallah, hayırlısıyla mezun olayım da..ee tabi sen tehlikeyi gördün, sektörden bir rakip eksilteyim istiyorsun demi? :p"

    gülmeye başladık..seslerimiz kesilince, bir kaç saniye göz göze kaldık... o kadar belli ediyorum ki ister istemez... kız, kesin anladı abi zaten..bence... baksana, salak salak dalıp gitmeler, şarkı armağan etmeler, sürekli sırıtmalar filan... sadece aşık bir erkek, aşık olduğu kadına karşı bu denli hırbo hareketler içine girebilir..öff..o kadar salak, saf ve zavallı görünüyor olmalıyım ki..allahtan kız iyi de, taşak geçmiyor benle..biraz kötü niyetli bir hatun olsa karşımda ağlatırdı herhalde beni..

    kafenin gürültüsü, masaların keşmekeşi içinde, birbirimize ait olduğumuz 10-15 dakika boyunca birbirimize sorular sorduk, kendimizden bahsettik biraz daha..ah..hiç bitmesin o 15 dakikalar..

    ama biter işte..her güzel şey gibi, kısa sürer..züt cebimdeki telefonum titredi, aldım, baktım..

    "gelecek misin??"

    mesajın kimden geldiğini biliyorsunuz zaten..lanet..laneett...
    burada mısınız la? valla kalabalıksanız 2+2 iki yapabiliriz yani :p

    benim de yazasım var, epeydir, parmaklar kireçlendi ara verince ;)
    buse ile, hali hazırda güzel güzel sürmekte olan muhabbetimizi içim kan ağlaya ağlaya sonlandırıp, "ya bir arkadaşıma merhaba diyim ben, gelicem hemen, ayıp olmasın (: kusura bakma :/" diyerek, bin bir mahcubiyetle kalktım masadan... kız, "yok canım nolcak (:" deyip o ölümcül gülümsemelerinden biriyle uğurladı benim..

    ah..ah ulan ah..resmen demir atmışsın kalbime.. topraktan sökmek gibi, göğsümü yırtarcasına..abi çekip gider mi lan insan sevdiğinin yanından böyle?..gitmesem de rezillik çıkacak diye korkuyorum.. burçin malı masaya filan gelip çemkirirse?..of of... düşünmek bile istemiyorum... o potansiyeli de var biliyorsunuz.. dıbını gibtimin... bu gece de ne tak diyeceksen de de, gibtir git sonra hayatımdan..

    bir yandan, geride bıraktığım masaya baka baka, yine klagib, sol taraftaki masalardan birine, tek başına oturmuş olan burçinin yanına ulaştım.. geldiğimi görünce gözlerini dikti, oturana kadar da ayırmadı..vay be..burçini sanki yıllardır görmüyormuşum gibi hissettim ..

    karşısına geçtim.. sıkkın sıkkın bakmaya başladım yüzüne.. konuştu,

    "meşgulsün gene? her zamanki gibi.." deyip acı acı gülümsedi..

    omuz silktim..bir şey demeden bakmaya devam ettim yüzüne.. gözleri derinleşti yavaş yavaş.. yüzünün hatları bulanıklaştı.. kendini kötü hissediyor olabileceğini hissettim..

    "sigaranı söndürür müsün?" dedim ters ama kaba olmayan bir tonla,

    daha yarısında olan parlamenti kültablasına bastırdı.. ezdi..ezdi.. kıvırdı..hıncını izmaritten çıkardı..

    yine bakışmalar..

    iyi de, zaman geçiyor be güzelim?..yan gözle buselerin masaya bakmaya çalıştım ama bir şey göremedim..

    birazdan rakçılar çıkıp ortalığın dıbına koymaya başlayınca, sen de konuşmaya başlarsın anasını satayım..

    "konuşmak istiyordun?" dedim daha fazla dayanamayıp sabırsızca..

    kafa salladı,

    "evet?..konuşmamız lazım? sence de öyle değil mi?"

    ya..kasma beni lütfen.. gözünün çapağını seveyim..

    "evet.. bence de öyle.. dinliyorum seni?" diyerek baskı yaptım..

    titreyen elini otomatik olarak sigara paketine attı, bakışlarımı görünce geri çekip diğer eline kavuşturdu..

    "tsigalko..bir şey sorucam önce?"

    gözlerimi irileştirdim, buyur sor..

    "sence bizim aramızda yaşananlar, yaşanış şekilleri.. doğru mu? normal mi yani böyle..bu tarz bir.. ilişki diyeyim.."

    "değil" dedim düşünmeden.."normalde kimseyle 2-3 hafta bakışarak iletişim kurmam"

    "hıı... yavaş kaldık yani öyle mi?"

    "yoo.. mesele, yavaşlık ya da hızlılık değil..bu şekilde olmaz yani.. tarz olarak.. anladın mı?"

    "anladım.." dedi kafasını ileri geri sallayıp.. yüzü gittikçe daha da bulanıyor..

    "ayrıca kimseyle bu denli polemik yaşamamıştım daha önce.. yani..yaptıkların... kafede bırakıp gitmelerin..son olanları söylemiyorum bile.. sayende bir kaç gün kendimden soğudum.. bana berbat bir pgiboloji yaşattın, teşekkürler.."

    içimdeki irini yavaş yavaş akıtmaya başlamıştım..o bana kayacak, ben ona kayacağım, nihayetinde de bir daha birleşmemek üzere birbirimizden kopacağız.. sonsuza kadar.. umarım..
    Tümünü Göster
    ···
  11. 961.
    +2
    "o gece.." dedi miyavlar gibi.."o gece..o şekilde olmamalıydı bence de.."

    kıpraşan göz kapakları, içindeki fırtınalı duyguları ele verir gibiydi..rüzgarda sallanan dalla gibi..

    "yani" dedim.. "çok..kötü hissettim kendimi, cidden..madem benden bu kadar rahatsız oluyordun, yanında olmama, sana yakın olmama tahammül edemiyordun, o zaman taa başından beri neden uğraştın benimle? bir çeşit, iddia filan mıydı harbi?..hı?..beni tavlayıp tavlayamayacağını mı görmek istedin?..gücünü mü dened.."

    "tsigalko lütfen.." artık tamamen koyvermiş gibiydi..nerede o tanıyıp bildiğim, hatta bir ara hoşlandığım güçlü, umarsız, hovarda kadın?..başından beri hikayeydin değil mi?..küçük bir kız çocuğunun kendini kanıtlama maceraları..yazık...

    "öyle bir şey yok tabi ki!" dedi yine mivaylayarak.."ne iddiası..ne oyunu.."

    "o zaman?" diye bastırdım..

    "ya ben... korktum tamam mı!..rahatladın mı şimdi.." diyerek ağzındaki baklayı çıkardı..

    "korktun?..benden?" dedim duyduklarıma inanamayarak..hadi, tamam, öyle olduğunu tahmin ettim ben az buçuk zaten o geceki koşarak uzaklaşan halinde ama, bari yüzüme deme bunu ya..utan azıcık da söyleme böyle..

    biraz durup güç topladı..şarj oldu..olduu... sonunda konuşabilecek gibi hissedince kendini ard arda saydırmaya başladı yeniden,

    "sen evine geldiğim ilk erkeksin, üniversitede tanışıp..ilişkimi ilerlettiğim tek erkeksin... ben, rahat ya da çapkın gibi görünebilirim ama öyle değilim..anladın mı? ciddi, düzgün bir şeyler yaşayalım istedim.."

    "kafe&bar da tanıştığın bir adamla?" dedim alayla..

    "neden? yaşanamaz mı seninle öyle şeyler? bütün anladığın si... günlük, gecelik takılmalar mı?!"

    "demek ki yaşanamıyormuş baksana..korkutmuşum seni..sapık, abazanın tekiyim işte.."

    "ya ben senden korkmadım ki?! benim kurduğum hayale zarar vereceksin diye korktum..yoksa.."

    "yoksa ne?"

    yüzüne belirli belirsiz bir gülümseme geldi..sonra tekrar hüzünlendi..dalgalandı duyguları... eli ellerimin üzerine uzandı..hemen şimşek gibi çektim ellerimi elinin altından... git lan!..bas git!..

    "cık..üzgünüm burçin.."

    tek kaşı havada, inanamayarak baktı yüzüme,

    ellerimi iki yana açtım,

    "üzgünüm... ben, ne zaman senin yüzüne, gözlerine baksam, o gece benden kaçarken ki halini görüyorum artık... eğer söyleyecek başka bir şeyin yoksa, arkadaşlarım bekliyor..masaya dönmem lazım.."

    "tsigalko!.." diye inledi,

    masadan kalktım..ellerini uzatır gibi oldu, sonra toplum içinde olduğunu fark edip vazgeçti, züt olma ihtimalini göze alamadı (ki büyük bir ihtimal bu)

    "tsigalko?!" diye tekrar sitemle, gözleri ateş gibi, dudakları titreyerek seslendi..yüzümü,ne de çok benziyor, benim o geceki çaresiz-şaşkın-zavallı halime halleri... nasıl oluyormuş burçin hanım? güzel mi böyle hissetmek?

    ayaktayken, son bir kez daha dönüp, masasına yaklaştım,

    "bir de son bir şey diycem, ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün... abi nasihati.." deyip acı acı gülümsedim..oh be..boşalsam bu kadar rahatlamam her halde..senin yüzünden gecelerce gözüme uyku girmedi, haftalarca yaptığın tavırlar ve yarattığın akıl karışıklıklarını saymıyorum bile..oh olsun...

    "daha bitmedi" dedi yüksek sesle arkamdan..sesindeki havayı hiç ama hiç beğenmedim..ne demek lan daha bitmedi? mafya mısın sen?..bir hırsla arkamı döndüm, baktım yandaki masalardan da 2-3 kişi dikkat kesilmiş izliyor..giberim ağzını eğer buse duyduysa-gördüyse..

    etraftaki bakışlardan ve ağzımdan çıkması muhtemel kötü sözlerden çekinerek, hiç bir şey dememeyi tercih ettim..zaten diyeceğimi demiştim..yüzüme "hasgibtir lan" ifadesi yerleştirip küçümser bir bakış daha attıktan sonra, burçinin iyice kasılıp nemrutlaşan yüzüne sırtımı döndüm..

    bitti..

    sıkıysa devam ettir hadi..

    yakarım..alayınızı, buse ile arama girecek olanın alayını, yedi sülalesini yakarım...
    panpalar, burada kalalım bu gecelik, yarın biraz da ileri sararaktan epey ilerletiriz hikayeyi, 2013 e kadar uzamasın demi yani? ;)

    herkese iyi geceler, öpüldünüz
    iyi akşamlar herkese, gece görüşmek üzere (:
    iyi geceler herkese, başlayalım panpalar
    http://fizy.com/#s/3e3b9a

    ..yarı sinirli, yarı tedirgin ayrıldım burçinin yanından..lan, nerede arıza, ayarsız tip var beni buluyor be arkadaş..ben de onları buluyorum..sürekli ama sürekli ruh hastalarına denk gelir mi bir insan? hep sorunlu insanlara?

    ama ben de öyleyim, farkındayım bunun..yo yo, öyleyim evet..hiç "değilsin" demeyin... benim de o ruh hastalarından aşağı kalır yanım yok..top topu çeker misali (: çekiyoruz birbirimizi..

    oysa şimdi?

    yılanlardan, çiyanlardan, kertenkelerden ibaret hayatıma, bir kelebek girdi..bambaşka bir şey bu..narin kanatları, nazlı salınışı..zarafeti, güzelliği..göz alıcılığı... bataklıktan hallice olan gönül habitatımda, kardelen misali bir mucize onun varlığı..

    buse..aaah..buse..

    tekrar kızların masasına döndüm, az önce yaşadığım sinir harbinin deforme ettiği yüzümü gülümsemelerle maskeleyerek burçinin kulaklarımda uğuldayıp duran sesinin susmasını bekledim..

    arada bir de kontrol ediyorum, ne yapıyor diye..allahın sapığı, belli olmaz buna, bir rezillik filan çıkarır,

    neyse..allahtan 10-15 dakika sonra gitti, üzerime bir iki sigara daha içip..zıkkım olsun emi..

    ne zaman ki kafeden defolup gitti, anca konsantre olabildim tekrardan bulunduğum ortama..lan karşımda buse var, kız benimle konuşuyor filan, benim aklıma giren karanlığa bak!

    ama öyle korkuyorum ki, geçmişimden, onun buse ye, bana, bize zarar vermesine asla izin veremem..burçin ise, geçmişimden (geçmiş dediği de iki- üç gün öncesi ha x) ) kalan en tehlikeli hatıralardan biri..

    bu günümü kirletmesine izin veremem..olmaz..
    Tümünü Göster
    ···
  12. 962.
    +5
    gecenin geri kalanı, kendi adıma harika geçti diyebilirim, diyorum ya, kızla konuşuyorum bir kere! bu bile harika zaman geçirmem için başlı başına bir sebeptir..

    bir ara dışarı çıktı, ablası aramış.. masadan giderken, masaya gelirken.. şöyle bir enddıbına, yürüyüşüne, etrafına saçtığı ışıltıya baktım da yeniden.. budur abi.. ötesi yoktur yani..bu kız, o kız.

    ve inanıyorum ki, kader onu bana yazmış.. yoksa neden çıksındı ki karşıma? ne gereği vardı ki, girmesine hayatıma?..bu bir işaret.. benim mehdim, beklediğim, beklenenim geldi.. günahlarından ve geçmişinden tövbe edip, aşk ile vuslata varma zamanıdır zaman..bu yolda çile de çekilecekse şayet, helal olsun şimdiden.. peşinden fizana gelmeye razıyım.

    ...

    çıkışta kızları yurda kadar zütürme görevini şevkle istedim ve yerine getirdim, normalde bu işi nuriş yapardı, sonuçta onun sınıfının kızları, ama bu gece ve bundan sonraki gecelerde, ben bu sorumluluğu almaya gönüllüyüm (:

    gülşen, buse, bunların tayfadan bir kız daha + nilaylar filan aynı yerde kalıyorlar, zaten şehir merkezinde, en büyük yurtlardan biri burası, başka şubeleri filan da var, benim tanıdığım takıldığım kızların en az yarısı burada kalıyordur her halde.

    "dönem arası iyi yer bulabilmişsin yurtta?" dedim

    "var ya yer gene epey, sıkıntı olmadı (:"

    "hıı.. başka arkadaşlar da var da burda kalan, dolu-full çekiyoruz diyorlardı, o yüzden şey ettim (:"

    "e kalabalık tabi baya, ama yine de yer var-mış x)"

    "evet x) gördüğün üzere diyorsun (:"

    "aynen (:"

    vedalaşacağız birazdan..el mi uzatsam..ne yapsam.. gündeki teyze öpüşü yapsam çok mu şey olur.. hani..erken..pff.. sıçiyim ya..lan tsigalko..sen düşünmezdin be olm bunları? ne oldu sana böyle..

    karambolde kaynamasın diye, kapıya varmamızdan biraz önce, bütün cesaretimi toplayıp,

    "numaranı alabilir miyim?" dedim... evet? aynen böyle dedim aq..ne diyecem ya? gayet net işte.. kelime oyunu yok, edebiyat parçalama yok, ima yok.. telefon numaranı öğrenmek istiyorum buse..sen de benimkini öğreneceksin böylece, ve arada gaza geldikçe sana mesaj atıp kendimi hatırlatabileceğim, belki, yüzüne söylemeye korktuklarımı söyleyebilecek, bir yerlere davet edebilecek, bazı şeyleri itiraf edebileceğim.. bütün amacım bu.

    nefesimi tutarak geçirdiğim 1-2 saniyenin sonunda,

    "vereyim (:" dedi tatlı tatlı.. hemen telefonu çıkardım, aceleden az daha elimden düşürüyordum... güldük.. gibiyim..direkt mr.bean a bağladım ya..daha ne kadar acemileşebileceğim bakalım..

    numarasını aldım, çaldırdım, kaydettik..

    bu arada, kendi aralarında muhabbet çevirir gibi görünen diğer ikilinin de çaktırmadan bizi süzdüğünü fark etmemiş değilim yani..az değilsiniz siiizzz... siz var yaa (:
    http://fizy.com/#s/1ajf0h

    vedalaşırken ne yapacağımı düşünmeme gerek kalmadı, sağ olsun direkt kendisi kibarca sarılıp gündeki teyzeler moduna geçirdi ikimizi de..bebeğim benim..kelebeğim..

    binalarına gidene kadar arkalarından baktım, vee vee yine o son saniye bakışını almaya hak kazandım..

    sırtımı dönmüş evime doğru yürümeye başladığımda, sanki ayağımın altındaki asfalt yumuşamış gibi geldi..yürümüyor, yüzüyordum resmen..ayaklarım hissizleşmişti mutluluktan, diz kapaklarım uyuşmuş, kaşınıyor, gıdıklanıyor... her yanım tuhaf tuhaf karıncalanıyor..

    oh..manyak mutluyum lan..sanki fenerbahçenin şampiyonlar ligi finali maçına gidiyormuşum gibi bir heyecan dalgası içerisindeyim..aslında kendi final maçımı oynuyorum..bir kazansam..daha başka kupa, şampiyonluk filan istemiyorum.

    eve gidince adrenalin birikimi yüzünden bırakın uyumayı, yerime bile oturmakta zorlanır halde buldum kendimi, çocuklarla alt katta bir araya gelip muhabbet ettik, tolgaya takıldım epey, adam yeni manita yaptı, daha taze onun mevzusu da, kızdırmamak olmaz ;)

    "abi yenge, sporcu ya şimdi, mesela kondisyonu filan epey vardır demi?"

    "huahahghag"

    "adagdaad"

    "yeaaaa ne demeee çalışıyonuz dıbına koyim? olm kızla daha yeniyiz lan..mallaşmayın yea..amk abazalarına bak.."

    "ya kardeşim biz arkadaşın olaraktan, bir takım uyarılarda bulunmakla yükümlüyüz yani, ne kızıyorsun, senin düşünüyoz afsafasdf"

    "agadgdgad"

    "giberim sizi muallakler..sen? sen hele hiç gülme alper, ne taklar yediğini ben biliyorum sus (:"

    "ne var olm? ciddi düşünüyoruz biz? seviyeli bir ilişkimiz var ;)"

    "hasgibtirin lan..gülme bin..amcık ya (: ... daha düne kadar donla gezen kızlar görüyordum evin içinde pekekent"

    "tolga dıbına koyim emi"

    salak ya, bağır bağır, elifle tsigalko gibişiyor de..

    "oooo, kim lan o donla gezen? afasgfag"

    bizim binlere malzeme lazım zaten, bana sardılar şimdi de,

    "ya ayçayı diyo be..amk.."

    "heaa..e olm o eski be sende, tolga ben de yeni hatun var sandım ehehe"

    bir şey demeden güldük, tolgaya "ağzını giberim" bakışı atıp kaş göz yaptım, muallak, ince ince sırıtıyor hala, hani birini tren raylarına doğru hafifçe itip sonra çeker, "la bak tutmasam düşüyordun ehehe" diye ergenlik yaparsınız ya, aynen o yaptığı yani..mal..

    seviyesizliğin dibine vurduğumuz, emmeli gömmeli erkek muhabbetinin ardından saat epey geç olunca dağılmaya karar verdik, yarın okul var zaten aq..

    "beyler yarın cuma, abdest almayı unutmayın la..hişş cenabetler... yıkanın olm yıkanın, üç gulhuvalla bir elham.."

    "hadi iyi geceler gülüm"

    "iyi geceler, zütünüz açık uyumayın"

    "iyi geceler yavrular"

    "iyi geceler kankii"

    bizim kata çıktık, içeri girer girmez,

    "olm..sen..ne gibik adamsın lan?" diye payladım tolgayı,

    "ne var züt? bir şey mi dedik? nasıl tırstın ama ahahaha bembeyaz oldun aq agfdagdag"

    "olm tırsıcam tabi lan? nerelere gider o muhabbet biliyor musun?"

    "ya salaklaşma, kim kime söyleyecek? ben de söylemem, söylemedim zaten aq..nabiyim, ağzımdan kaydı öyle birden azıcık x)"

    "ağzını giberim"

    "ya sen onu geç de, ben bir şeyler duydum sanki hacı ama? ne ayaksın? sen de bir haller varmış bu aralar ;)"

    "sorma..konuşuruz bakalım.."

    "ya anlat işte be (:"

    "olm böyle geçiştirerek olsun istemiyorum, masa muhabbeti yaparız.."

    "cık..yarın da cuma ya..ondan sonraki günde senin çalgın çengin var..saat kaç lan?"

    "bir buçuk..buçuğa beş var?"

    "bizim pub kaça kadar açık?"

    "napçan olm? lan? manyak mısın bu saatte (:"

    "gidelim lan? nolcak aq, iki bira içer, konuşur geliriz.."

    "aga..çok geç oldu be ama?"

    "gidek la? hadi la? x)"

    baktım ciddi mi diye yüzüne, şapşal şapşal sırıtıyor.."heey allahım" der gibi ellerimi yana açtım, koridordan geri dönüp sokak kapısına doğru ilerdim,

    "helaaal"

    "gel hadi amk gel.. (:"

    giydik tekrar ayakkabılar, gecenin köründe mekana gidiyoruz..
    biralarımızı alıp köşe masalardan birine geçtik.."erkencisiniz gençler x)" dedi bizim abi, güldük, üzerimizde kapüşonlu montlar, altta kalın eşofmanlar, saç baş incin, undergraund rapçiler gibi dolanıyoruz anasını satayım.

    "eeeeeeeeee bilaaderim, başla bakalım, ne ayaksın? (:"

    "dertliyim broo... hiç sorma.. bütün dertlerim böyle olsa ama keşke..;)"

    "eaallah allah?? söyle derdini derman bulak? (:"

    ona da, tıpkı size anlattığım gibi, ballandıra ballandıra anlattım, "bu sefer kesin" dedim, "vuruldum" dedim, "yandım" dedim.."seviyorum" dedim..

    verdi gazı bu da, sırıtmaktan yanaklarım yarılacak, bir de gece gece aç karnına hızlı hızlı çakınca biraları, çarptı mı? ooh.. pamuk helva gibi olduk gene anasını satayım..

    burçin den de bahsettim,

    "aabi, kız bana bitmedi işimiz dedi yeaa x))"

    "oo ohoho... harbi kızzz.. çtonk (bardaklar tokuşur)..ben bitti demeden bitmez hüleeen! x)"

    " x) ... ya kanka.. bakma taşağa sarıyorum da..bu karı bir rezillik çıkarır diye de tırsıyorum bi yandan aq.."

    "ya olm ne yapabilir aq..ne diyecek, tsigalko beni gibti mi dicek? o zaman kendi de huur olur?..bi gibim yapamaz raaad ol sen.."

    "aga bana ne yapıcak zaten, ben kıza pislik yapar diye korkuyorum.."

    "buse ye?... olm biliyo mu ki bu kız buseyi bilmemneyi?"

    anaaa..
    harbi lan.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 963.
    +4
    burçinin buse meselesinden haberi yok ki?

    "aa... doru diyon lan... yok, bilmiyo.."

    "o zaman bilmemesini sağla işte sizin iş kesinleşene kadar.."

    "aynen..bak ben hiç öyle düşünmemiştim aga.. sağ ol ya"

    "salaksın olm sen.."

    "ya mal benim gözüm dünyayı mı görüyo aq?..bu sabah ne yediğimi hatırlamıyorum ben... "

    "yarraaaa mı yedin aga aşk olsun, nasıl hatırlamazsın huhahaha"

    "x)..amcık.."

    "tokuşturrr" ..çtonk..

    sabaha karşı 4 e doğru çıktık bardan.. adam kapatacak zaten yarım saate.. bildiğin bar da sabahladım be..anam babam da oğullarını okul okuyor biliyo... ey gidi.. oğlunuz yavşaklık peşinde, muallaknin teki sizin bu oğlunuz..iyi huylu, melek tsigalko var ya, o ne pekekenttir ooo..
    ..sabahın beşinde, kanınızda bilmem kaç yüz promil alkolle yatağa yeni yatmış olduğunuz bir günün ardından, saat 9 da başlayan bir derse gitmeniz (gidebilmeniz) tabi ki teknik olarak mümkün olmuyor (:

    hep bu içki yüzünden, alkol bütün kötülüklerin anasıdır... anasını sattığımın dünyası!.kafayı yorrmam sonuna baakmam ben adam ooollmaaamm..ne diyorum lan ben..lan? oha, saat beş olmuş! akşam beş? ohaaaa...

    zorlukla kaltım yataktan, kış günü, terden yapışmışım yatağa resmen.. uffs..başımı mengeneyle sıkıyorlar sanki..bir daha aç karnına içenin taa...

    gittim yüzme bir su çarptım,

    tolga hıyarının odasına girdim kapıyı tıklatıp, kalkmış, önünde bilgisayar, melul melul ekrana bakıyor.. daha uyanmış bu da belli mahmurluk var..

    "nabıyon lan?"

    "iyi aga.. tünaydın.."

    "tünaydın..(: banyoda işin var mı?"

    "duş alıcam birazdan? noldu sende mi gircen?"

    "hee..sen şimdi nabıon? ben hemen girer çıkarım"

    "ferre izliyom ya..asılcam.. tamam sen gir madem önce"

    ehehe züt ya..

    "iyi girdim ben..iyi seyirler :p"

    "eyvallah hocu"

    züt ya, cuma diye içki içmez, açmış ferre izliyor (: ulan tolga ne adamsın..iyi ki hayatımda varsın.. hırbo (:
    cumartesi gecesi progrdıbına kadar kayda değer bir şey olmadı..

    kıza mesaj atmaya çekindim hemen, ne biliyim, öyle mal bulmuş mağribi gibi saldırmak istemiyorum.. doğal gelişsin bazı şeyler demi? bak ne güzel, hoş bir elektrik var aramızda..onu zedelemeyelim.. benim acelem yok nasıl olsa.. onunla yan yana olduğum her saniyeden keyif alıyorum zaten fazlasıyla..

    cumartesi gecesi buse(ler) gelmedi.. doğaldır, her programa gelecek diye bir şey yok.. yalnız o gece enteresan şeyler oldu diyebilirim.. mesela nilayla neco bütün gece baş başa bir masada takıldılar.. neyse ki bizden de pek kimse yoktu..ben artık, milletin adına bile rahatsız oluyorum o derece, milletin ne düşünebileceğini, onlar yerine düşünmeye başladım şu nilay-neco-tolga (ve hatta ben) ilişkileri konusunda..

    ara verdiğimizde yanlarına gittim filan.. ortamın nabzını ölçtüm.. huzursuzluğumu belli etmeye çalıştım ama farkında bile olmadıklarına eminim..

    amaan tsigalko? iki arkadaş, iki sınıf arkadaşı, gelmişler oturuyorlar işte? ne var bunda bu kadar huysuzlanacak? sen de amma kötü niyetlisin haa.. için fesat...

    ..burçin yine yerindeydi.. delici bakışlarını görmezden geldim.. tıss..bir sapığımız ekgibti iyi mi?..şizof mudur nedir amk.. istemiyorum seni kızım? git lan..

    enteresanlıklar bitmek bilmedi, elif de geldi o gece,

    10-12 programımızı sona erdirip sahneyi terk ettikten sonra, yarım saat kadar önce gelip neco ve nilaya katılmış olan elifle sıcak bir şekilde selamlaştık, ben de oturdum masaya, dördümüz laflıyoruz işte..

    ne tuhaf masa.. neco nilaydan hoşlanıyor... bunu bir tek ben biliyorum.. elifle benim bir mazimiz var, sadece ikimizin bildiği.. elif nilayı içten içe küçümsüyor, hor görüyor, bunu da yine sadece ben biliyorum.. nilay ne yapmaya çalışıyor, sadece onu bilmiyorum..o da benim nasıl bir sıkıntı içinde olduğumu bilmiyor tabi.. neco, dün gece muhabbeti geçen "donla gezen kız" ın şu an bir kaç santim uzağında olduğunu bilmiyor, elif ise böyle bir muhabbete konu olduğunu..

    bilinenleri ve bilinmeyenleriyle, epey alengirli bir yapı var yüzeyin altında anlayacağınız..ama masada, muhabbette, herkes birbirinin yüzüne gülüyor tabi.. elifin mevzusu vardı biraz, şu benden sonra takılmaya başladığı çocukla da yürütememişler.. yazık..kız artık umumiye oldu anasını satayım.. zaten kolay değil öyle uzun soluklu ilişkilerin ardından kendine gelmek.. bakalım kendini bulana kadar daha kaç kucak gezecek..

    burçinin bakışlarına hedef oluyorum yine..

    ayrıca, nilaya da bir ara iki çift lafım olacak..

    tamam anlıyorum..bu ara tolga sevgili yaptı, ben de birine takıldım filan, yalnız kaldı biraz..ama yine de..öff... neyse ya... kendi kendime kuruntu yapıyorum.. susayım en iyisi..

    çıkışta, önde neco nilay yan yana ilerlediler gene, oooh.. nilay efendii, hiç pas vermiyorsun bakıyorum? tavırlarda mıyız?..

    biz de elifle hemen peşleri sıra çıkışa yöneldik.. burçinin önünden geçerken bilerek kolumu kızın (elifin) beli-sırtı arası bir yerlere attım..tam beline de sarılmadım çünkü hem nilaylar var önümüzde, hem de içimden gelmiyor zaten, hatta şu yaptığım harekette bile kendime kızdım "lan buse?!" diye düşünerekten..

    neyse ki tüm bunlar yüce bir amaç için.. burçinden kurtulmak..

    o yüzden biraz fedakarlık yapmam gerekiyor işte.. neyse..benim elim buna dolalı, burçinin yanından geçiyoruz.. ikimizi süzdü bu şöyle bir.. epey belli etti yalnız..ben de gece boyu bakmadığım yüzüne, bu kez inadına baktım.. kaçırmadım gözlerimi.."al, görüyor musun yavrum beni? işte ben buyum!" der gibi, meydan okudum..

    yüzündeki hayal kırıklığı ve öfkeyi görmek güzel oldu.. düş yakamdan işte tez zamanda.. boş ver beni.. bırak gitsin ya... ben sana layık biri değilim :p sen daha iyilerini hak ediyorsun x)

    dışarı çıkınca elimi çektim hemen elifin belinden, kız, gülümseyerek manidar bir bakış attın yandan yandan, sonra da alçak sesle,

    "fenasın sen" deyip kaş göz oynattı.. güldüm ben de..ne diyim..

    kızları yurtlarına bıraktık necoyla.. nilay, yol boyunca benimle hiç konuşmadı.. masa da pek soğuk değildi ama, var bir şey var..ben anlarım..bu gene bana poz yapıyor "ihmal ediyorsun beni" babında..

    ama bu sefer taktik değiştirmiş, yüzüme çemkirmek yerine, sanki kıskandırma, ya da işte tuhaf bir işler peşinde..

    ya da ben fazla abartıp kafamda kuruyorum bunları, egoistlik yapıyor, kendimi vazgeçilmez, en çok arzulanan, en ciksi , en iyi dost, en iyi sevgili filan sanıyorum..

    olabilir, sonuçta hasta herifin tekiyim..her şey beklenir benden..

    kızları bıraktıktan sonra eve kadar necoyla da pek konuşmadık..

    acaba mahcup oldu da o yüzden mi çekiniyor..

    yoksa giblemiyor mu..

    sorular sorular.. ulan millette ne dertler var..ben de benimkiler dert diye dolanıyorum işte yalancı pehlivanlar gibi.. gibesim var şöyle sunni gönül meselelerini, aşk üçgenlerini, beşgenlerini..
    son bir part daha girip bu gecelik noktayı koyalım panpalar ;)
    http://fizy.com/#s/1d3n4i

    şimdi..şöyle bir bakalım..neler var kafamda, tabi buse yi ayrı tutarsak..çünkü onu ana gündem maddesi olarak alıyorum zaten, o kesin. ama ister istemez bazı alt başlıklar da geziniyor beynimin içinde..öyle gibko şeyler var ki başımda, doyasıya aşkımı bile yaşayamıyorum anasını satayım... şöyle bi %100 olamadım gitti...

    bir tarafta burçin meselesi var çıban olarak..inşallah daha fazla zorlamadan çıkıp gider hayatımdan..o sözlerinin blöf ya da anlık sinirle söylenmiş olduğunu düşünmek istiyorum..

    bir yanda nilayın yeni acayiplikleri var..kızım..seni bıraktığım, ihmal ettiğim filan yok..ama şu an çok kritik bir zaman dilimi yaşıyorum..ne olur bana biraz zaman versen? saygı göstersen?

    begümle bir ara tolga-cansu ilişkisini konuşucam..onu da unutmayayım..bir de ondan dinleyelim bakalım, nedir, ne değildir..

    şu olaylara bak ya..hep zorlama, sunni, olmayacak şeyler..ne işi var böyle meselelerin benim vizyonumda? tek düşünmem gereken, içimde kor gibi yanan aşkımken hele..

    üff..insan, sosyal bir varlıktır evet..sosyallik de, bazı avantaj ve dezavantajları getirir beraberinde elbette..sefasını sürerken iyi tabi de..işte arada böyle cefasını da çektiriyor namussuz..

    yarın pazar..lan..kıza mesaj atsam mı? (: ne dersiniz? gezerik derim? (: valla len..güzel olur ha..ama saat de geç oldu be..neyse..aa, sevgililer günü geliyor ya sahi? bu çarşamba (: ..acaba çıkarabilir miyim o gün? off..hayali bile güzel lan..ıyyhh içim bi acayip oldu heaa x))
    Tümünü Göster
    ···
  14. 964.
    +2
    yatakta ellerim ensemin arkasında kovuşuk, aşık aşık hayaller kurmakla meşgulken telefonum çalmaya başladı..hay amk sessize de almamışım, iron maiden yıkıyor ortalığı..

    kim bu aq bu saate...

    baktım, yabancı bir numara.. yanlış aramadır belki.. neyse açtım..

    "alo?"..

    karşıdan ses gelmedi... daha doğrusu ses geldi de, konuşma gelmedi.. hışırtı-şapırtı tarzı sesler geliyor..ben tekrar,

    "alo?" dedim.. gibicem kim bu mal gece gece ya..ihtiyacım olan tek şey telefon sapığıydı, tam zamanında yetiştin eyvallah.. alçak sesle küfrettim, tam söylene söylene kapatıyordum ki,

    "alo?" diye bir mivaylama işittim..

    oha.. kız lan bu?..

    "alo kimsin??" dedim tekrar sinir olmuş şekilde..

    burun çekmeleri.. hışırtılar..

    "kaydetmedin mi numaramı?"

    ne?
    telefonu kulağımdan çekip gözümün önüne getirdim, saf saf baktım ekrana sanki bir şey yazıyormuş gibi..ne kaydetmesi..sen kims...

    burçin!

    tabi ya..hay kafama... burçin lan bu?

    "alo burçin?"

    hışırtılar, gülme-sümkürme arası sesler geldi,

    "bravoo.." dedi ince bir sesle..

    "ne..ne var ya gecenin bu saati?"

    "nerdesin sen?"

    ooo oohoohohooo... nerde miyim ben? arkadaş laflara ban sen hele? noluyoruz lan?

    "sanane kızım?..mal mısın sen ya? niye arıyorsun gece gece?"

    güldü-hıçkırdı arası bir şey yaptı,

    "rahatsız mı ettim canım?"

    çattık.. vallahi çattık.. katil eder bu beni bak.. işte insanlar nasıl katil oluyor? böyle tipler yüzünden?..

    "kapatıyorum ben burçin yea, bir daha ararsan bu kadar sakin konuşmam"

    "kapatma!! kapatma ağzına sıçtımın çocuğu!..ne yapıyorsun sen yaa! ha! ne yaptığını sanıyorsuuunnn!!! öyle kızla sarılmalarr?! bakış atmalarrr! ne yaptığını sanıyorsun züt!!!"

    uh..

    telefonu kulağımdan uzaklaştırdım biraz, acayip bağırıyor.. felaket..ağlıyor.. küfrediyor..çığlık çığlığa gidiyoruz anasını satayım.. iyice inceldi sesi resmen beynimin içini deliyor..

    beyler, ciddi bir vaka ile karşı karşıya olabiliz..şu an korktum.. ciddiyim..

    "burçin.. içtin mi sen?..tamam bi susar mısın? ha? alkollüsün demi?"

    ağlıyor telefonun karşısında.. devamlı küfür.. bana..anama hatta... uuuh kayıyor da kayıyor..lan ne ağzı bozuk bir karıymışsın sen be,

    "içtiysem içtim! sana ne?..kimsin sen? karışamassın sen bana tamam mı?! amcık ağızlı!!... kıza sarılıyor bilmem ne... bin kurusu... "

    hıçkıyor.. küfrediyor..hıçkırıyor.. lanet ediyor... tekrar hıçkırıyor...

    "burçin.. telefonumu kapatıyorum.. tamam mı? komple, şu an... bi sus!... şu an, konuşacak durumda değilsin belli... tamam mı? yarın senle buluşuyoruz, yüz yüze konuşucaz bir kez daha, bu işi bitiricez.. anladın mı? yarın.."

    elimden geldiğince soğukkanlı bir şekilde (karşınızda devamlı ağlayıp bağıran, küfreden bir kadına karşı ne kadar soğukkanlı olunabilirse) konuşup bu trajediyi sonlandırmaya çalıştım, ama daha diyecekleri bitmemişti,

    "bitiremezsin oğlum... kolay mı o kadar! hep yalan, hep hikaye miydi.. evine geldim kaç kere.. öpüştük biz be!... şerefsizz.. şerefsiz... (hıçkırıklar)... oynayıp atamazsın beni öyle.. allahın belası.."

    olm aşiret filan mı sardım acaba başıma farkında olmadan? öpüştük diye evlendirmesinler bizi?..vay amk... neler oluyor..

    "sen mi benle oynadın ben mi senle? bir de utanmadan arayıp küfürler ediyorsun, mağdur rolü filan..ne biçim insansın sen ya..nasıl bir kızsın? hiç mi gururun haysiyetin yok senin?" dedim sonunda ben de yüksek sesle.. artık kontrolümü kaybetmeye başlamıştım..amk kızı.. ağzına sıçıcam senin dur hele dur..

    "sen bana haysiyetten şereften bahsetmee!!! agdagfsadhgjyşkadjgfdgjşldfjgşsdadgfmdgdlsglsfdgmşlsmsfdlgmsfşgmsfşlgsfd"

    dayanamıyorum artık makine gibi saydırıyor..

    "yarın görüşücez seninle burçin.. yarın.."

    daha fazla dinleyemedim çığlıklarını, telefonu kapattım, en son gene "bin kurusu" dedi sanırım.. neyse..iltifat olarak alıyorum bunu..

    telefonu kapattım... sinirli, hınç dolu, huzursuz ve sabırsız bir şekilde yatağa uzandım tekrar.. vücudum, kavga öncesi gerginliğiyle dolmuş gibi..

    serhatı tuvalete çekmeden önce de böyle bir kasılma gelmişti bana.. genelde kavgalardan hemen önce hissedersiniz bu duyguyu.. hafif mideniz bulanır, kollarınız, omuzlarınız uyuşur filan... vücut kendini hazırlıyor işte savaşa.. tanıdık bir his..

    hele bir yarın olsun da..dur bak neler yapacağım ben sana huur... dur hele..
    herkese iyi geceler, görüşmek üzere ;)
    herkese selamlar panpalar (:

    10-15 dakikaya başlayalım, yerlerinizi alın :p
    ...

    sinirden sabaha kadar uyuyamadım.

    aklımdan devamlı senaryolar geçiriyorum, işte şöyle yaparım, böyle derim, şöyle laf koyarım gibisinden..o şunu derse, ben de bunu derim filan.. kafamdan en az 10 farklı ihtimali oynadım gece boyunca.

    bazen milletle tartıştığınızda ya da gerginlik yaşadığınızda, gece yatmadan önce, "lan keşke şöyle deseydim.. şöyle yapsaydım amma olurmuş be" diye düşünüp tekrar tekrar yaşarız ya olayı.. işte ben onun olaydan önceki versiyonunu yaşar gibiyim.

    sonunda beynim yorgun düşüp şalteri indirmiş, ertesi gün öğlen 12 gibi uyandım, güzelim pazar günü bin olacak.. halbuki ne hayallerim vardı.. belki buseye buluşma bile teklif edebilirdim..

    gidip yüzümü yıkadım ilk iş, ağzıma bir şeyler attım tatlansın diye, sonra da gece kapatmak zorunda kaldığım telefonumu açtım, bildirim mesajı geldi,

    3 tane cevapsız arama var burçinin kayıtsız numarasında, bir de "ornrpu cocuggt" diye bir mesaj var, sanırım kafası güzelken huur çocuğu yazmaya çalışmış, pek başarılı değil evet (:

    bu lafı da yedireceğim sana.. kadına şiddet yokmuş ha..kadına şiddet?..bacaklarını ayırayım, saçını başını bir yolayım da gör..

    sonra cevapsız aramalardan birinin saati dikkatimi çekti, on bir buçuk yazıyor.. allah allah.. hangi on bir buçuk la bu? 45 dakika önceki on bir buçuk mu?

    tanıdık yeşil tuşa basıp aramayı başlattım.

    2-3 çalıştan sonra açıldı telefon,

    "alo burçin?" dedim hemen agresif bir şekilde,

    "a..alo"

    "1 saat sonra parka * geliyorsun"

    "tsigalko.."

    "duydun mu? 1 saat sonra görüşüyoruz, x parta.."

    "tsigalko bir şey söylemem lazım.."

    "tamam orda söylersin, benim de sana söyleyeceklerim var.."

    "hayır şimdi söylemem lazım!"

    sesindeki telaşı görünce meraklandım, kestirip atmak işime gelmedi.. söyle bakalım ne tak diyeceksin..
    arkadaşlar ebruyu merak etmeniz iyi, çünkü daha olaylarr olaylarr.. neyse,

    mineyi fazla merak etmeyin (:
    Tümünü Göster
    ···
  15. 965.
    +3
    derin bir nefes çektim..

    "tamam söyle ne söyleyeceksen.."

    "tsigalko.."

    "he? konuş hadi be?!"

    gergin bir sessizlik oldu, içimden "ananın amıııı" deyip yüzüme mi kapatacak lan yoksa diye geçirdim, gülesim geldi sonra, tuttum kendimi.

    "dün gece ne konuştuk biz?" dedi..

    af buyur?

    "ne..ne demek dün gece ne konuştuk?"

    "ya..ben seni aradığımı hatırlıyorum hayal meyal.. kavga ettik galiba onu da az buçuk hatırlıyorum, ağlamıştım çünkü.."

    "bi dakka bi dakka!..sen, şimdi bana dün gece ne konuştuğumuzu tam olarak hatırlamadığını mu söylüyorsun?!"

    "yemin ederim hatırlamıyorum" dedi ağlamaklı bir sesle, "ne dedim?... zaten baştan hiç aramamam lazımdı ama, aklım yerinde değildi işte anlarsın.."

    "evet içtiğini fark ettim de..sen, yani.. nasıl hatırlamıyorsun be?.."

    "ya vallahi hatırlamıyorum.. yemin ederim.. çok bağırıp çağırdığımı hatırlıyorum, ama neden bahsettik bilmiyorum.. kötü bir şey söyledim mi?"

    "ana avrat sövdün burçin?"

    sessizlik oldu hatta... bir kaç saniye sonra "alo?" demek zorunda kaldım..

    "bu..bugün buluşmayalım bence.." dedi sonra

    "hayır hayır.. geleceksin.."

    "tsigalko, bak.. gerçekten ne konuştuk, ne dedim, sen ne dedin bilmiyorum.. korkuyorum şu an.."

    yapma yeaaaaaaaaaa? ee, racon kesiyordun daha düne kadar?

    "geleceksin burçin, duydun mu? daha da kötüleştirme durumu.."

    yine bir sessizlik..

    "duydun mu kızım sana diyorum?!"

    "tam.. tamam..1 saat sonra.. park.."

    "aynen öyle.."

    "tsigalko.."

    "he?"

    "dün gece için..her ne dediysem artık işte.. öyle demek istemedim.."

    "he hee tamam.."

    "lütfen bak.."

    "lütfen ne? lütfen ne lan?..gibik!"

    karşıdan hıçkırma sesi geldi.. gene ağlıyor amk..

    "bana bak.. hişşt..mal, ne korkuyosun kızım, sokak ortasında öldürecek halim yok seni herhalde.. dövmeye de dövemem, erkek değilsin..sus tamam.. ağlayıp durma lan!..hişş.. tamam.. hadi 1 saate kadar görüşürüz.. geliyorsun kesin.."

    hıçkırık arası onaylayarak telefonu kapattı..

    cık cık cık cık... ya benim bütün bunlardan sonra bir pgibologa görünmeye ihtiyacım var kesin.. nasıl bir insan var karşımda böyle anasını satayım? kızım senin anan baban yok mu lan? ne biçim bir yetiştirme tarzıdır bu, ne yedirip içirdiler sana da böyle oldun?..

    hatırlamıyormuşmuş.. özür dilermişmiş..

    tabi yumurta zütüne dayandı, şimdi böyle zırlarsın... ah ulan ah..sen bir erkek olacaktın ki..ağzına sıçıyor muydum sıçmıyor muydum bak. benim gibi barış canlısı, şiddete karşı bir adamı bile çığrından çıkardın anasını satayım.. taş olsa çatlatırsın taş!
    vay vay, ilk göz ağrıları demek, evet (: unutulmaz tabi doğru, eh daha bahsedeceğim zaten canım ikisinden de, özellikle bir tanesinden gına gelebilir baştan uyarayım x)

    neyse devamm..
    bir duş alıp gene atıştırdım ufaktan, hazırlanıp çıkıcam artık, tam parfümü filan sıkıyorum, telefon çalmaya başladı gene... fesuphanallaaahh... duvara atıp kırıcam bunu en sonunda izzet yıldızhan gibi o olacak..

    baktım, arayan nilay? oo sürpriz..

    "alo? nabıyon kız?"

    "iyidir (: sen napıyon?"

    "iyi ben de ..hayırdır (: ?"

    "yoo bir şey yok be (: canım sıkıldı arıyim dedim :p"

    "hadi hadiii dün gece hiç pas vermedin, sonra da vicdan yaptın tabi demi? x)"

    "ne alaka len?... kızgınım sana biraz ama doğru :p"

    "niye bea? naptım gene (:"

    "kızgınım işte..sen bilicen naaptığını da artık.."

    "tamam ya..kesin kabahat bendedir işte, suçluyum kabul ediyorum peki (:"

    "aferin x) ..adam olucan sen aslında ama işte.. biraz ağır ilerliyosun.. jetonlar paraşütlü :p"

    "eyvallah eyvallah..(:"

    "evde misin bugün, napıyosun?"

    eeeüüüü... bu soru biraz ters oldu bak şimdi..

    "şeyyy eaaa.. bilmiyorum ya..biraz işim var gibi.."

    "hıı.."

    "noldu ki?"

    "hiiç.. takılırız dicektim... ama işin varsa.."

    gene trip yiyorum beyler, cümle kurgularına dikkat pls,

    "ya..takılırız da..kaç gibi?"

    "yok tamam boş ver.. öyle bir sorayım dedim sadece.."

    "nilay?"

    "hı?"

    "trip atmıyorsun demi gülüm?"

    "yoo.."

    "iyi..ben seni ararım akşam üstü tamam mı?"

    "tamam bakarız.."

    hay anasını..

    "artizlik yapmaa (:"

    "tamam ya neyse.. kapatıyorum dakikalarım gidiyo.."

    "kapat bakalım.. cimri artiz (:"

    telefonu cebime atıp ayakkabılarımı giydim, kaşkolumu bağlayıp çıktım apartmandan..

    nilay senin de zamanlamana sıçayım bu arada, tam tuvaletteyken arayan annem bir, sen iki.. yarışıyorsunuz mübarek..
    hızlı adımlarla yolu arşınlıyordum..

    aklımdan gene bin türlü düşünce geçiyor..ne diyeceğimi, nasıl davranacağımı, ses tonumu, üslubumu oturtmaya çalışıyorum...

    öyle bir konuşmalıyım ki, bu, onunla son münasebetim olsun..

    fakat şu az önce yaptığımız konuşma, beni biraz frenledi.. bence blöf yapıyor, kızdığımı anladı, sakinleştirme çabalarında..ama ne bileyim, yine de öyle "alkollüydüm, hatırlamıyorum" filan deyince..bir yumuşama oldu bende.. sonuçta karşımdaki bir kız zaten, onun ettiği küfürden ne olacak.. giberim filan diyor mesela... e gib.. buyur gib ablacım? neyle yapıcan o işi?..

    neyse..
    Tümünü Göster
    ···
  16. 966.
    +4
    parka girip biraz etrafa bakınınca bunun gelmiş olduğunu gördüm, ayakta bekliyor ağaç altı bir bankın yanında.. hava soğuk.. şubat soğuğu var, buraların şubatı pis olur biraz, üşütür adamı.. sert sert eser böyle koyu mavi-gri denizden kuzular yapa yapa..

    yanına doğru ilerlemeye başladım..bu da beni fark etti, o an çok komik bir şey oldu beyler, kız, hazır ola geçti? ahahaha..lan bildiğin tekmil pozisyonu,

    "nasılsın asker!!"

    "sağ ol!"

    afsdafdagdgad

    neyse yanına vardım ben.. bunun o hali iyiden iyiye sakinleştirdi beni.. artık kıza kızamıyorum.. acıyorum neredeyse..ama işte hep benim suçum bunlar..hep benim..

    aramızda 1 metre kala durdum.. yüz yüze geldik..bir şey demeden kuzu gibi baktı.. benim kaşlar çatık..poz yapıyorum işte.. yoksa aslında gülmemek için zor tutuyorum kendimi..bir de, bu kız güzel lan?..abi harbiden.. tamam ben aşığım maşığım, bambaşka bir dünyadayım da, yani bu kız güzel.. onda da bir anlaşalım.. zaten beyaz olan yüzü iyice kalorifer peteğine dönmüş soğuktan, yanaklar ve burnu hariç tabi.. oralarda tatlı bir allık var.. dudaklar desen, zaten karpostaldaki güller gibi kıpkırmızı parıldıyor.. vampir misin nesin dıbına koyim.. nasıl yüz hatları bunlar? hiç mi kusur olmaz? ne biliyim, burnun azıcık yamuk olur, ya da büyük olur, gözün şehla olur, alnın geniş, dudakların ince olur...

    hiç.. kızın hiç kusuru yok dıbına koyim arkadaş..

    ..arızalı beynini saymazsak tabi..
    @asosyal at yarağı, panpa çalan telefonu tuvaletten duymaz mısın sen, kulağını gibtiğim? (:

    canlıcılar hoş geldiniz, bence de canlı yazmak gibisi yok ulan..ama her zaman bir olmuyor işte, zalim dünyeaa..
    http://fizy.com/#s/1agwms

    "hava soğuk, bir yere oturalım" dedim soğuk bir tonla, konuşmadan başıyla onayladı..yan yana geldik..yürümeye başladık..bir tane türkü kafe var yakınlarda, oraya gidelim bari, hem kuytu, hem tenha, hem de sahipleri kro, kendimi tutamayıp burçine bir tane çakarsam filan yadırgamazlar yani *

    gittik oturduk mekana, çay söyledik..içimiz ısınsın..

    daha bir kelime bile konuşmadık..birazdan başlarız..

    ama ne kadar medeni bir adamım beyler görüyorsunuz demi? dün gece bana söven değil kız yok sanki karşımda da, normal bir arkadaşım var gibi..

    çayları yudumladık..sıcaklığı dilimi kavurdu..bir kaç saat sürer artık bunun o kekremsi, tahriş hissi..

    sanırım konuşmaya başlaması gereken kişi benim..üzerime düşeni yaparak ağzımı açtım,

    "dün geceye özel olarak değineceğim ama önce genel bir fikrimden bahsetmek istiyorum" dedim ellerim birbirine kavuşuk şekilde..kendimi şarkı yarışmalarındaki yorum yapmak üzere olan yapmacık jüri üyeleri gibi hissediyorum..

    "seni hayatımda istemiyorum" dedim..

    kaş kaldırıp dudak büktü, "demek öyle?" der gibi kafa salladı..taşak mı geçiyon lan benle..valla kafana fırlatırım bardağı..

    "senden hoşlandım bir ara, bu yalan değil, saklayacak da değilim..ama senin tavırların tamamen bitirdi bunu..artık en ufak bir şey hissetmiyorum sana karşı..hatta yavaş yavaş nefret etmeye başlıyorum yine o aynı tavırların yüzünden.."

    gayet netim görüyorsunuz..

    "ben de senden hoşlanmıştım" dedi birden bire..yüksek olmayan, ama enerjili bir ses tonuyla konuşmuştu..canlı bir ses tonu..

    ayrıca böyle birden bire cevap verebilmesine şaşırdım, zira deminden beri dut yemiş bülbül gibi oturuyordu karşımda..

    "iyi işte..geçmişte kaldı yani bütün bunlar. seni buraya çağırdım, çünkü artık bazı şeyler konusunda net olmak istedim, anladın mı? böyle sürüncemede, muallakta kalmasın yani bazı şeyler..anladın mı?"

    kafa salladı..

    "senden hoşlanıyordum, ama artık hoşlanmıyorum..hatta başkasından hoşlanıyorum artık" dedim. der demez de pişman oldum..gibtir ya..buse yi karıştırmayacaktık hani bu işe? ne güzel bilmiyordu işte...

    bu sefer yüzüne acılı-bilmiş bir gülüş yerleştirerek konuştu..

    "onun da farkındayım" dedi.. "hep o kız yüzünden biliyorum.." efkarlı efkarlı gülümsedi yüzüme..gözleri dipsiz kuyular gibi..

    ama burada bahsedilen kız,hangi kız lan?

    bir şey demedim biraz daha konuşur belki diye, konuştu,

    "belli ki, benim veremediğim bazı şeyleri verebilmiş sana"

    "anlamadım?" dedim şaşkın şaşkın..

    "vermiş işte?" dedi alaylı bir şekilde.."o da gelmiş evine, benim gibi kaçmamış ama belli ki.."

    haaa..

    şimdi jeton düştü... nilay haklı lan, harbi bazen parajütlü oluyor benimkiler, mala bağlıyorum..

    elifden bahsediyor bu... elifteeen...

    oh bee..

    buse yi kurtardım..
    "düzgün konuş" dedim sert bir şekilde sesimi fazla yükseltmeden..

    "yalan mı?" dedi miyavlayarak.."ben geç kaldım, ağır davrandım, nazladım..ama o gelip çaldı seni benim elimde işte? bu kadar basit.. geceleri bile, söz verdiğin halde, benim değil onun yanına gittin hep... çıkışta benimle değil, onunla ayrıldın kafeden.. hala bile, daha dün bile, yine onunla el ele, kol kola değil miydin?"

    uu..fena tespitler değil esasen..

    bir şey söylemedim gene..o da söylemeden titrek titrek bakınca, "konuş konuş" dedim, "söyle içinde ne varsa.. küfür etmiyorsun bu sefer en azından.."

    "o..küfür meselesi için, yani dün gece için de özür dilerim.. kafam yerinde değildi işte.."

    "her neyse tamam.."

    "bu işte.. doğru değil mi söylediklerim? ben seninle bambaşka bir şey hayal ettim, ama sen onu becerebilecek biri değilmişsin işte, tarzın bu değilmiş yani.. sana böyle, günlük ilişkiler, gecelik takılmalar filan.."

    "doğru" dedim.. "iyi çözmüşsün beni..ama benim kafama da takılan şu, bana neden seni de öyle, günlük-gecelik bir kız gibi algılamama yol açacak şekilde yaklaştın?"

    "öyle mi yaklaştım?" dedi tek kaşı havada..

    "ee..yani.. tavrın, konuşmaların o şekildeydi.. biliyorsun ne demiştim sana? ya görü.."

    "ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün evet.." diye lafımı tamamladı,
    Tümünü Göster
    ···
  17. 967.
    +2
    "bence sen kendini kandırmışsın ama" dedi sonra "tavrım, konuşmalarıma gelirsek, benim tarzım bu..atarlıyım biraz, çatlağım, keko bile diyebilirsin yani alınmam..ama böyle yani..ben böyleyim.. dalgacı olmam, rahat konuşmam, hayatı da öyle yaşadığım anldıbına gelmez ki?..daha bir kaç öncesine kadar reşit bile değildim ben tsigalko? ve sen de farkındaydın bunun, nasıl olur da benden o kızlar gibi olmamı beklersin?"

    obaa...

    bak şimdi, yiğidi öldür, hakkını ver.. kız doğru konuşuyor abicim.. pekekentin tekiydin sen, beni emellerine alet edemeyince de suçlu ilan ettin" diyor bir nevi..

    ama bilmediği şey,

    benim o ara ondan gerçekten hoşlandığımdı.. yani ona elife yaklaşır gibi yaklaşmamıştım aslında..

    bunu bilmesini sağladım,

    "yalnız senin için o şekilde düşünmüyordum ben? ciddiydim.."

    "onun için mi üzerime atladın?"

    "üzerine mi atladım? burçin..ya..hangi kafayla yaşıyorsun bilmiyorum ama, ne olacak sanıyordun ki o gece allah aşkına? yani direk yatağa geçip "şey" mi yapıcaktım sana?" dedim yüzümü buruştura buruştura..

    burçincim, sen de kusura bakma ama, güya namuslu geçinip, benden daha fazla ciks düşünüyorsun..

    "hem, "o kızlar" dediğin kızlarla ne yapıyorum sanıyorsun ki? gibiş mi döndürüyoruz her gece afedersin? (evet?) yok öyle bir dünya ya... sen çok fazla film izlemişsin burçin? bayaa baya kafanı karıştırmışlar.."

    şaşırmıştı.. bazı şeylerin, aklında kurduğu gibi olmadığını görmenin bozgunluğu içerisindeydi..

    "yani.. şimdi sen..o kızlarla?"

    "hayırr" dedim masum taklidi yaparak,

    "o gece benle.."

    "ne olacak sanıyordun ki?" dedim hemen.. bulduğum açıktan üzerine gitme zamanı... pişman edeceğim seni burçin... pişman... hayatının sonuna kadar kahrolacaksın kaçırdığın şeyler için... ve hep keşke diyeceksin, beni o duruma düşürdüğün için..
    beyler ciddiyiz lütfen *
    http://fizy.com/#s/1aj5pq

    "evime geldiğin zaman bu kadar gerilmenin sebebi bunlar mıydı yani?" diye devam ettim... "oha ya..kızım hangi dünyada yaşıyorsun sen..kolay mı öyle şeyler? nasıl beklersin benden?"

    "ama.." dedi..ağlamak üzereydi yine..çok kötü bozulmuştu... şu anda içten içe "lan ben ne yaptım, bir çuval incirin içine sıçmışım, giden ilişkiyi, olsun diye o kadar çabaladığım ilişkiyi kendi ellerimle tak etmişim" demiyorsa adımı değiştiririm *

    "o gece... ki ben senin gerginliğinin farkındaydım zaten, önceki seferde de olduğu gibi..o yüzden konuşmak istedim seninle, hatırlıyor musun? konuşarak, seni sakinleştirecek ve sandığın gibi bir şeyin olmadığını gösterecektim..ama sen kalkıp gitmek istedin..hatırladın demi?..bana da son çare olarak... o yaptığımı yapmak kaldı... seni orada tutabilmek için..dedim belki, böyle şok etkisi gibi olur..romantizim olur... ama tecavüzcü durumuna düştüm işte.."

    olan oldu nihayetinde..palm face yapıp hıçkırmaya başladı..

    lan ne çok seviyor bu karı milleti ağlamayı be..ohooo oo..ömrümü yediniz aq..

    sağa sola bakındım bakan eden var mı diye..kız masada ağlıyor içli içli..

    "hiş..bana bak..burçin?"

    sümüklerini çeke çeke eliyle yüzünü sildi alelacele..toparlanmaya çabaladı..

    "hişş..hey..ağlamak yok..tamam?... konuşuyoruz işte.."

    "madem.." dedi..hıçkırdı, "madem..sende..ciddi..düşünüyordun?... madem..o zaman..neden doğru düzgün... adım atmadın?..hep..hep benden bekledin?..bir şeyleri?..zaten belli etmemiş miydim yeterince?... niye... sonra..o kızla... devamlı... bana söz verdin... yine ona... madem öyleydi..neden??.."

    kegib kegib, alçak sesle, bölük pörçük ama derdini gayet iyi anlatan..en azından benim gayet iyi anladığım cümleler kurdu...

    bir kez daha berbat hissettirdi bana kendimi..haklıydı abi kız..ama onun da şanssızlığı..ne zaman bir şeyler yapalım demiş olsak, bir aksilik çıktı..elif çıktı, nilay çıktı, o çıktı bu çıktı... kader de istemedi işte bizim bir araya gelmemizi demek ki... zira, bana buseyi yazmıştı... başka kimseyi değil...

    söyleyecek bir şeyler bulmak için beynimi zorladım,
    http://fizy.com/#s/1ago0w

    "burçin?"

    gözlerini kaldırıp yüzüme baktı tekrar..

    "özür dilerim ben de.."

    duyduğunu hazmetmeye çalıştı..şaka mı yapıyordum?

    "benim de bazı hatalarım oldu bu... işte..flört diyelim..flört aşamasında... bana güvenmeni sağlayamadım en başında mesela... dediklerinde haklısın..sana verdiğim sözleri tutmadım... sonra, belki bazı şeyler için acele ettim, senin endişelerini görmezden gelip... üzgünüm o yüzden..ama şu var, bence sen beni hiç sevmedin..cidden... sevgi değildi yani, hoşlantı değildi senin hislerin.."

    "sen benim ne düşündüğümü..ne, hissettiğimi... nasıl bileceksin? o gecelerde yanımda mıydın?... hiç bir zaman yanımda değildin ki?"

    "biliyorum işte... sen, sadece istemişsin beni... her hangi bir şeyi ister gibi işte..güzel bir elbiseyi ister gibi..ne biliyim sevdiğin bir yemeği ister gibi.."

    "saçmalama?" dedi yüzünü buruşturup,

    "öyle?... neden mi?... "
    Tümünü Göster
    ···
  18. 968.
    +3
    gözlerini meraklı meraklı açtı, ne diyecektim acaba, nasıl destekleyecektim şimdi, ona saçma gelen bu savımı..

    "kafeden kaçıp gittiğin... benim koşa koşa seni sokakta yakaladığım günü hatırlıyor musun?"

    bir şey demedi.. sadece bakmaya devam etti merakla... elbette hatırlıyordu.. zaten benimki de, cevap beklemeyen bir soruydu..

    "işte o gün, belki de hayatımda ilk kez, hem gerçek hem mecaz anlamda birinin peşinden koştum... harbi koştum ama..az daha merdivenden yuvarlanıyordum hatta... o gün... sırtını dönüp gittin bana?... nasıl gidebildin burçin?... bak, evimden kaçışını söylemiyorum bile... hadi orada bazı haklı sebeplerin vardı kendince... ama o gün... ""sevdiğine"" nasıl karşı koyup gidebildin?... "

    hayat bir street fighter oyunu olsaydı eğer, ekranda "k.o" yazısı çıkardı muhtemelen...

    hadi buyur cevap ver bakalım burçin hanım... şimdi de üret bahanelerini...

    seven, gidebilir mi öyle? dönebilir mi sırtını sevdiğine? bırakabilir mi elini?..

    ulan..ben,

    ben de seviyorum?

    gider miyim ulan?

    kurşun sıksalar döner miyim? dönebilir miyim öyle arkamı?..umursamazlık eder miyim?...

    bir düşünsenize, aşık tsigalkoyu? aynen, aşık burçin in, yaptığı gibi, sevdiğine, buse ye, arkasını dönüp gittiğini düşünün?

    düşünün hadi?

    düşünemezsiniz..

    düşünemem bile..

    gidemem..

    seven gidemez..

    terk edemez...

    sen gittin burçin?..
    ..yüzünü yarım yamalak kapattı tekrar... bu kez sessiz modda ağlıyor sanırım..ses gelmedi..

    biraz sonra kaldırdı kafasını,

    "ikimiz de hatalar yapmışız.." dedi..

    "öyle.."

    "peki tüm bunlardan ders alıp.. yeniden başlayamaz mıyız? hiç olmadı farz edip?"

    hiç olmadı farz edip mi?

    hiç olmadı farz edip?

    yaptığın tripleri hiç olmadı farz edelim,

    zütünü dönüp gitmen de hiç olmadı..

    o gece beni nuri alço gibi bırakmadın da..

    hatta dün geceki telefon konuşması bile aslında yapılmadı..

    peki..

    hepsini hiç olmadı farz edelim,

    de..

    buse yi de hiç olmadı farz edebilecek misin? miyim, miyiz?..

    bitti bu iş burçin..iyi ki de bitti...

    çünkü mümkün değil artık.. değil sen, yedi düvel gelse önüme, yine de mümkün değil..

    neden?

    çünkü ben "seviyorum"..sen bilmezsin bu duyguyu pek ama..bir bir kaç gecedir, fena halde biliyorum...

    "başka birinden hoşlanıyorum ben" dedim..

    "ya, o kızdan?" dedi çıldırmış gibi..

    "o kız ya da değil.. sonuç olarak, artık başka biri var..ve epey ciddi bu sefer durum... seninle olandan bile daha ciddi..ve bence senin bana karşı duygularından da daha ciddi.."

    yüzünü ellerine gömdü tekrar..

    bir süre daha geçti öyle..

    daha fazla yazmayacağım konuştuklarımızı, bence bu kadarı yeterli.. sonra kötü tepkiler alıyorum, şöyle artis böyle eyyamcı diye.. yeter, o kadar özeli de bana kalsın.. daha fazla almayalım türk kızının gururunu ayaklar altına, ayar mayar yeriz sonra maazallah..

    kendimi net olarak anlatmış, burçin in de anlamasını sağlamıştım..2 saat filan oturduk her halde... ne söylenebilecekse söyledik işte birbirimize..

    mekandan çıktıktan sonra ayrılmadan evvel, "bir kez sarılayım sana" dedi.. benim de içim şişmişti zaten artık.. daha fazla dayanamadım.. sarıldık..bu gene ağladı.. benim de gözlerim sulandı..zor tuttum kendimi.. dakikalarca öyle kaldık kaldırımın ortasında..

    sonra da birbirimizden ayrılıp ters istikametlere doğru hareket ettik..

    nihayet..

    acılı da olsa, bitmişti... burçin de "bitti" demişti yani... eyvallah..

    eve doğru yürürken yine kendi kendime hayıflandım..

    ah tsigalko ah... hep senin zamanında yediğin taklar bunlar işte..ya..ne hallere sokuyorsun kendini, insanları.. gördün mü? ah be oğlum.. oyun mu sandın sen insan ilişkilerini? aşkı, meşki, sevmeyi?..delikanlılık mıydı bu yaptığın senin?..nasıl da öyle, kör kütük kendini kaptırabildin?..bir halt yiyorum sandın, ooo adam oluyorum sandın ama.. gittiğin yol, yol değildi. nasıl bu kadar kendini teslim ettin..

    nasıl böyle biri olabildin?..
    Tümünü Göster
    ···
  19. 969.
    +4
    kaotik düşüncelerden, busenin tatlı hayaliyle sıyrıldım yine.. gün ışığım benim... helms deep e gelen gandalfım, 90+4 de andre santos un attığı golüm, kerem tunçerinin son saniye basketim..

    her şeyimsin benim..

    benim için ne kadar değerli olduğunu bilmeni sağlayacağım yakında... ve senin için, hiç olmazsa bunun on da biri kadar değerli olmak için çabalayacağım...

    tam eve varacakken bu kez de nilay geldi aklıma, arayayım şunu dedim, aradım, 10. çalışta filan açtı sanırım.. uyuyormuş..gel, dedim takılırız.. geçti artık dedi soğuk soğuk.. olayı şakaya vurup geçiştirmeye çalıştım ama pek gülmedi..

    püffffsss..

    hayat işte.. dertlerin biri bitiyor diğeri başlıyor..

    burçin mevzusunu kapadık, şimdi de nilay çıktı..

    lanet olsun şu içimdeki insan sevgisine.
    panpalar, yeter mi bu gece bu kadar? geç oldu uyuyacaz? ne dersiniz?
    panpalar, son bir part daha olsun madem, gene uzunca olur, 03.00 gibi düşürürüm diye umuyorum, orada noktayı koyarız bu gecelik (:
    http://fizy.com/#s/1ajd3g

    günün geri kalanını, dün gece mahrum kaldığım "huzurlu uyku" yu çekerek geçirdim.

    ertesi gün okuldaki zamanım nilaya sırnaşmakla geçti, bir süre gayet iyi dayandı ama yaptığım bütün o muzurluklar ve yaramaz küçük kardeş sevimlilikleri sonunda direncini kırdı,karnımı cimcirip yanaklarımı sıkarak pes ettiğini belli etti (: biz bula böyle güreşeduralım, diğer kızlar da gır gır yapmakla meşguller,

    "bak bak, nasıl da sevdiriyor kendini :p"

    "çok tokatlık ya bu çocuk x)"

    e sınıfın sevilen çocuğuyuz ya..böyle taşağa alabiliyorlar işte (: ben de arsız arsız dil çıkarıyorum bunlara, bir yandan nilayı kündeye almakla meşgulüm, en son nefes nefese ayrıldık, bonus olarak boşluğuma bir kroşe gönderdi..

    eh şimdilik gönlünü aldık gibi ama daha bu iş burada bitmez gibi geliyor bana, zira nilayı ihmal (!) etmek zorunda kalacağım günlerin henüz başındayız daha..daha filmin yazıları yazıyor..buna bile tahammül edemeyen kız, acaba ben buse ile çıkma durumuna gelirsem ne yapacak merak konusu..umarım o zaman olgun davranır..ee daha düne kadar bana sevgili ayarlamaya çalışan da kendisi değil miydi?

    benim bu komedi hallerimi ve insanla olan samimiyetimi, bütün gözler neşeyle izlemiyor elbette..

    bazı gözlerin karanlık bakışlarını ensemde hissediyorum her daim..

    sanki sürekli üzerime çevrili bir namlu var gibi..karanlık bir enerjinin, bütün o şamatanın arasında usul usul havaya sızdığının da farkındayım..

    kaynağı mı?

    pek çok kaynağı olabilir..

    sevenim olduğu kadar, sevmeyenim de var biliyorsunuz..

    o gün yine öğle arası nilayı ekmek zorunda kaldım onca yılışıklığımın üzerine,

    buse-ben-alper yemek yedik kantinde,
    bu, kızı peşine takmış, bana da "aga geliyon demi, sadece ikimiz varız" diye mesaj attı..kalpten gidiyordum az daha..süper lan..süpersin alper..adamın hasısın..

    o öğlen gene hayatımın en mutlu dakikalarını geçirdim..

    sınıflara çıkarken alpere sordum çaktırmadan, "olm nasıl tek başına getirebildin kızı? iyi gülşen filan monte olmamış?"

    "nolcak ki abi, bu öğlen beraber yiyelim mi? dedim, olur dedi (: arkadaşıyım sonuçta..gülşen de yok zaten bugün ;)"

    "hee..belli zaten olsa kesin ekürileriyle damlardı, 10 kişi toplaşırdık gene..neyse, iyi oldu kanka be, allah razı olsun (:"

    "ayıpsın ;)"
    Tümünü Göster
    ···
  20. 970.
    +4
    biz böyle konuşuyoruz, işte, artık hocaların gelmesini bekliyoruz, bizim sınıf da hemen yan taraf zaten.. acelem yok, giderim birazdan..

    o ara buse sırasında, baktım alperlerin sınıftan bir çocuk da ayakta, bununla konuşuyor..

    baya muhabbet var, eleman böyle abartılı jestler mimikler sergiliyor, kız gülüyor filan..

    lan?..

    bir süre izledim bunları alpere çaktırmadan..

    gayet samimi göründüler gözüme..

    en az benimle olduğu kadar samimi buse.. onunla da..

    gayet konuşuyor, gülüyor.. mutlu görünüyor..

    işte o an, kafama bir şey dank etti..

    alperin "ne var abi, çağırdım geldi" sözü kulağımın içinde yankılandı yeniden..

    evet..

    tabi ya..

    salak ben..

    başından beri, havaya girdim, kız, sanki bana farklı davranıyormuş gibi hissediyor, gaza geliyorum..

    iyi de, abi, bu ya kızın normal haliyse?

    bu sakin gülümsemeler.. tatlı bakışlar.. muhabbet... ilgi gösteriyormuş, önemsiyormuş, dinliyormuş gibi davranması..

    tabi..

    ne kadar da aptalım lan..ne çabuk gaza geldim..abi, ben var ya... ben, henüz, onun için "sıradan bir arkadaş" dan fazlası değilim..aha, bak, o ayakta şempanzelik yapıp onu gülümseten çocuk da en az benim kadar yakın onunla..

    kız, güzel bir kız..

    karizmasının farkında elbet.. insanların kendisine gösterdiği ilginin farkında.. kız olsun, erkek olsun..

    ve bunu reddetmiyor açıkçası..ona ilgi gösterene, o da karşılık veriyor..bir nevi mavi boncuk dağıtmacılık.. böylece, güzel yüzünü, büyüsünü ve ilgisini kullanarak, oldukça yabancı olduğu bu yeni ortdıbına uyum sağlamaya çalışıyor?

    ben ise, bu yeni ortamındaki her hangi bir dekordan fazlası değilim onun için?

    henüz..

    yoo..

    bu sefer beklemek yok.. ağırdan almak.. akışına bırakmak... bu sefer değil... sonra yine, bir başkası kapıverirse elimden, gözümün önünden bu kızı.. kendimi hayatımın sonuna kadar affedemem..

    sana farklı olduğumu göstereceğim buse..

    hepsinden, herkesten farklı olduğumu..

    herkesten farklı hissettiğimi.. sana karşı..

    bu sefer beklemek yok..

    bekle beni buse..
    ···