/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +13
    -Affedersiniz ama buranın sahibi siz misiniz?

    (Adam yeniden suratıma uzunca baktı)

    +Evet.

    -Benim garsonluk tecrübem var. Acaba bana uygun iş var mı?

    ("Ne bileyim lan ben" dercesine baktı bu sefer)

    +Git içerideki şefe sor.

    Eğer burada çalışırsam benim için harika olurdu. Hem adamı daha yakından tanıyabilirdim hemde geliri güzel olurdu herhalde. Sordum ama bana uygun iş yoktu. Halbuki olsa ne kolay olurdu her şey. Lokantadan çıktım. Tam motoruma binerken başka bir kadın daha geldi. Onunla da üst kata çıktılar. Olayın rengini anlamıştım. Bu adam yukarıda günde kaç kadına kayıyordu kim bilir. Fakat kadınların görünümü fahişeye benzemiyordu. Onlarda elit insanlara benziyorlardı. Kim oldukları konusuna pek takılmadım. Benim amacım adamın terazisini ölçmekti. Kötülük tarafına bir ağırlık daha eklendi.
    ···
    1. 1.
      +8 -2
      Konudan saptın panpa çok uzattın dıbına koyim senin
      ···
  2. 27.
    +11
    Bu kadar kötülük ve iyilik laflarını kullanmak çocukça gelebilir sizlere. Fakat bulunduğum ruh halini en iyi bu iki çelişki açıklıyor. Kötü dediğimiz insanlar aslında kime göre kötüler. Kötülüğün standardını kim belirliyor. Ben kötüysem belki sadece sana göre kötüyümdür. Sana göre kötü olmam beni evrende kötü biri yapar mı?

    Akşam olana kadar lokantanın karşısındaki kafede oturdum. Adam saatte bir kapının önünde sigara içiyordu. Akşama kadar 3 tane daha kadın geldi. Bir insan bu kadar enerjiyi nasıl bulabilir merak ediyorum. Adam işten çıkana kadar kafede kaç litre çay içtiğimi bilemezsiniz. Tekrar evine kadar takibe başladım. Zengin birine göre orta halli müstakil bir evde oturuyordu. Tahmin ettiğimin aksine kapının önünde ayakkabılık falan yoktu. O halde içeriyi dinleyerek anlayacaktım yalnız yaşayıp yaşamadığını. Evin bahçesinin çitleri fazla yüksek değildi. Benim boyumdaki biri içeriyi görebiliyordu yani. Adam eve girdikten sonra bahçenin etrafında turladım. Aradığım şey güvenlik kamerasıydı. Tahmin ettiğim gibi her köşede bir kamera vardı. Fakat turlarken şunu anlamıştım ki bu kameraları yerleştiren insan bayağı aptalmış. Fakat sadece bu bahçenin kameralarıyla değildi işim. Yakındaki binaların kameraları da kimliğimi ifşa edebilirdi. Bu yüzden civarda dolaştım. Fakat yakındaki binalarda kamera sistemi yoktu. Adamın evine geri döndüm. Kamera sisteminde çok bariz kör nokta vardı. Kameralar bir birlerini görmeyecek şekilde konumlanmıştı. Yani bir kameranın görüş açısının dışandan yaklaşabilirdim. Planımı hazırladım. Karanlık bir köşe seçtim. Kameranın görüş açısının dışından dibine girdim. Duvara tırmanıp cebimdeki çakıyla kameranın kablolarını kestim. Aynılarını Diğer kameralar için de yaptım. Yaklaşık 10 dakika sonra tüm kameralar etkisizdi. Fakat riske giriyordum. Kameraları canlı şekilde görüntüleyen bir televizyon olabilirdi. Fakat bu kadar enerji gerektiren aktiviteden sonra hemen uyucağından hemen hemen emindim. Kameraları keserken bahçenin içerisinde köpek olup olmadığına da bakmıştım. Yoktu. Ayrıca adamın oturduğu yerdeki sokakların ıssız oluşu yine bana yardımcı olmuştu.
    ···
  3. 28.
    +9 -1
    içerideydim. Bu sıcak ilkbahar gününde tabi ki camlar açıktı. Işığın yandığı odaya gittim. Pencerenin altına çömelip dinlemeye başladım. içeriden televizyon sesleri geliyordu. Başka bir insan olmadığına emin olmuştum. Orada otururken adamın neden böyle bir yerde oturduğunu düşündüm. Belkide her gün en az 3 fahişe ile yattığı içindir. Çünkü o fahişelerin fiyatlarının yüksek olduğuna eminim. Her biri manken gibiydi. O kadar güzel olup neden fahişe olur ki bir insan. Bana çok saçma geliyor. Ben bu düşüncelerle oyalanırken bahçe kapısının açılma sesi geldi. Bahçe kapasından giren birinin beni göremeyeceği bir yerdeydim. 2 adam içeri girip kapıyı çaldılar. Bizim esas adamımız kapıyı açtı ve içeri girdiler. Televizyon kapandı. Konuşma seslerini duyuyordum. "Tamam hadi serin tozları" dedi biri. Hiçbir şey anlamadım. Daha sonra gelen seslerden anladım. Adamlar resmen uyuşturucu partisi veriyorlardı. Zaten daha sonrada 3 hayat kadını daha geldi. Bira şişelerinin çıkardığı sesler ve her ciğerine çektikleri tozdan sonra bağırmalar... Bir süre sonra uyuşturucu partisi sex partisine dönüverdi. içeriden gelen seslerden bunu çok net anlıyordum. Adamların kafalar uçmuştu. Şuan içeri girip adamı öldürsem yanındaki arkadaşları "Bu pembe fil ne arıyor burada" derlerdi. içeride bu tür sesler gelmeye devam ederken dışarıda hızlıca plan kurmaya devam ettim. Bu gün amacım sadece bilgi toplamaktı. Fakat şuan adamı öldürmek için harika bir zamandı. Yaklaşık on dakika içerisinde kusursuz bir plan yaptım.
    ···
    1. 1.
      +1 -7
      Kıştayız adam ilkbahar dedi açık verdi fake
      ···
  4. 29.
    +9 -1
    Önce adamların sızmalarını bekleyecektim. Bu kafayla fazla uzun sürmeyecekti. Işığın yanmadığı diğer odların açık pencerelerinden birinden içeri girecektim. içeride herhangi bir delil bırakmamam gerekiyordu. Yüzümden kayıp düşen bir ter damlası, ağzımdan çıkan bir tükürük, Ayakkabımın yerde bırakacağı iz... Ben ufak detaylara dalıp gitmişken adamlarda fahişelerle birlikte sızmaya aşladılar. Planı uygulamaya koyuyordum. Mutfak tarafından içeri girdim. Elimi hiçbir yere sürmemeye çalışıyordum. Masanın üzerindeki peçetelerden bir peçete aldım. Böylece nesnelere dokunurken parmak izi bırakmayacaktım. Peçeteyle çekmeceleri açıp büyük bir bıçak buldum. Yine peçeteyle sapını sıkıca kavradım. Ses çıkarmadan içeriye girdim. Cam açık olduğu halde içerisi duman altıydı. Çıplak fahişeler, yerde yuvarlanmış biralar, sigara izmaritleri, masanın üzerindeki toz...

    Sessizdim ama o an içeride konser versem yine uyanmayacaklarından emindim. Elimde bıçakla esas adamımıza yaklaştım. Üzerindeki fahişeyle sızmıştım. Aniden, çığlık sesi olmadan öldürmeliydim. Nasıl yapacağımı biliyordum. Bıçağı omurilik soğanına saplarsam tüm vücudu felç geçirecekti. Ne hareket edecekti ne de çığlık atabilecekti. Kan kaybından ölene kadar gözleriyle etrafa bakacaktı. Beni görebilecekti...
    ···
  5. 30.
    +7 -1
    Omurilik soğanı açıktaydı, bıçağı rahatça saplayabilirdim. Üzerindeki fahişenin uyanması kötü olurdu. Bu riski göze aldım. Bıçağı tüm gücümle omurilik soğanına sapladım. Vücudu titredi. O kadar sert titredi ki üzerindeki fahişeyi yere attı. Fahişe yerde uyumaya devam etti. Gözlerini fal taşı gibi açtı. Beni görebiliyordu. Ama oyalanmaya zamanım yoktu. Bıçağı omurilik soğanından çıkarıp şah damarına batırdım. Kanın fışkıracağını biliyordum. Ona göre pozisyon almıştım. Oluk oluk kan akarken o kanın kırmızısında annemi gördüm. Elimdeki kanlı bıçakta babamı gördüm. Hayata ilk hizmetimi yapmıştım. Bu sanki ilk defa orgazm olduğunuz an gibiydi. Çok güzel bir histi, en yakın zamanda bir daha yaşamak istiyordunuz bu hissi. Bu hizmetin devdıbının gelmesi için yakalanmamam gerekiyordu. Eğer duygusal biri olsaydı o ölüm anıyla ilgili daha fazla şey anlatırdım sizlere. Ama ben mantıklı birisiydim. Tek düşündüğüm delil bırakmamaktı. Peçete ile tuttuğum bıçağı diğer koltukta sızmış olan adamın eline bıraktım. Uyuyan adamımızın kafasında biraz saç alıp ölü adamımızın tırnaklarının arasına sıkıştırdım, birazda avucuna. Öldürdüğüm adamın adını bile öğrenmemiştim. Gerek yoktu. Diğer seri katiller gibi zaaflarım yoktu. Onlar çok basit egoları yüzünden yakalanırlar.
    ···
  6. 31.
    +15 -1
    Seri katillerin genel olarak yakalanma sebeplerinde ego yatar. Ya öldürdüğü insanda bir imza bırakırlar, ya sevdiği veya önemsediği birine anlatırlar. Hiç biri yakalanmak istemez. Delil bırakmamaya çalışırlar. Ama öyle yada böyle yakalanırlar. Yakalanınca da sanki bilerek yakalanmış havası verirler. Sanki o delilleri bilerek arkasında bırakmış. Dizilerde, filmlerde veya haberlerde gördüğüm kadarıyla anlatıyorum. Derler ya her seri katil yakalanmak ister. Tamamen yalandır arkadaşlar. Yakalanan seri katillerin halay egolarını yüceltmek için söyledikleri yalandır. Onlar başarısız olmuşlardır.

    Evden çıkarken yine hiç bir yere dokunmayacaktım. Cebimde son kalan temiz peçeteyle geldiğim penceyere giderken arkamda bıraktığım ayak izlerini siliyordum. Ayaklarım çamurlu değildi ama olsun. Her neyse başarmıştım. ilk hizmetimi kusursuzca yaptığıma inanıyordum.
    ···
  7. 32.
    +14 -1
    Kan bulaşmış peçeteyi, yerleri sildiğim peçeteyi falan cebime attım. Hızlıca evin yolunu tuttum. Özellikle kamera olmayan sokakları tercih ettim. Eve vardığımda saat geçti. Bizimkiler uyuyordu. Cebimdeki peçeteleri, ayakkabılarımı ve tüm giysilerimi bir poşette topladım ve arka bahçede yaktım. Küllerini tekrar poşete doldurdum. Sabah olunca denize boşaltmayı düşünüyordum bu külleri. Gece düşünmekten uyuyamadım resmen. Acaba motordan da kurtulmalı mıydım? Acaba görgü tanığı var mıydı ? Polisler olayın üzerine düşmeden kafası bir milyon olmuş adamı direk hapse atacaklar mıydı? Genellikle bir çok suçlu bu düşünceler yüzünden olay yerine tekrar gider. Bu düşünceleri yenip oraya gitmemeliydim. Yinede eve girişimden bu yana attığım her adımı hayal ederek bir iz bırakıp bırakmadığımı düşünüyordum. Aklımda iki fikir vardı: ya polisleri bir ankesörlü telefondan arayıp evi ihbar edecektim, yada zamanla adamın kendiliğinden yakalanmasını bekleyecektim. Birinci fikir ilk bakışta daha garanti gibi duruyordu fakat ikinci düşüncede cinayeti üzerine yıktığım adamı köle haline çevirebilir ve kirli işlerimi yaptırabilirdim. Çok riskli olurdu. Sanırım birinci fikri seçecektim. Ben bunları düşünürken sabah olmuştu. işe koyulma zamanıydı.
    ···
  8. 33.
    +16 -1
    Yatağa yatmıştım ama sabah kadar uyumadan düşünmüştüm. Gün aydınlanırken üzerimi giyinip küllerin olduğu poşeti yanıma aldım. Motora atlayıp deniz kenarına gittim. Henüz insanların yeni yeni uyandığı saatlerdi. Poşetin küllerini denize boşalttım. Daha sonra poşetin içine taş koyup uzağa fırlattım. Tüm delillerden kurtulduğuma emindim. Ama ne kadar emin olursam olayım her zaman şüphe vardı. Eski günlerdeki gibi denize karşı poğaça ve çay ile karnımı doyurdum. O tokluğun üzerine bir sigara yaktım. Dün ki yaşadığım şeyi tekrar yaşamak istiyordum. O heyecanı, o kanları, insanın ölürken attığı o donuk bakışı... Yakın bir ankesörlü telefondan evi de sesler duyduğumu ihbar ettim. Telefonu mendille tuttum. Ayrıca ankesörlü telefonda kameraların olmadığı bir yerdeydi.

    Bana en az bir kaç ay yetecek param vardı. Ama yinede boş durmak istemiyordum. Bir işe girmek istiyordum. Ama bir kaç gün evde tembellik yaparak zaferimi kutladım. Her an o adamın omuriliğine bıçak sokarken ki anı düşündüm. Yeniden hissettim, yeniden yaşadım. Bıçağın deriden içeri girerken ne kadar zorlandığını, çıkan kanı, bıçağın ucunun omuriliğe ulaştığında göz bebeklerinin büyüyüşünü, vücudunun titremesini... Resmen aşık olmuştum. Öldürmeye aşık olan birisiyle daha önceden tanışmış mıydınız ?
    ···
    1. 1.
      +16
      Amk saykosu.
      ···
  9. 34.
    +14 -1
    -Ne yatıyon lan bu saatte. işin gücün yok mu senin.

    +Yok.

    -Git kendine iş bul benim asabımı bozma.

    +Buluruz ya. Ne acelesi var.

    Bu son sözü sinirleneceğini bilerek söyledim. Fakat sandığımdan daha çok sinirlendi. Bir anda kıpkırmızı oldu. Adam resmen bana sövmek istiyordu ama bana layık olan küfrü kelime dağarcığından seçemiyordu. Adam gitti elinde sopayla geldi. Ulan siz hangi dizide veya filimde bir katilin dedesinden sopayla dayak yediğini gördünüz. Yedirmem ulan kendime dayak. Sopayı tam kaldırdı elimle havada tutup hızlıca çektim elinden. Fiziksel açıdan çok üstündüm. Aldığım gibi köşeye attım sopayı. Ona karşılık verdikçe sinirlendi. Bu seferde tokat atmak için elini kaldırdı. Elini havada yakaladım. Hani bi kavgada ezilen tarafsınızdır ya, karşı tarafa zarar vermek istersiniz, çok sinirlisinizdir ama her hamlede siz zarar görürsünüz ve sinir krizi geçirirsiniz. Aynı olay yaşanıyordu. Adam bir anda morardı ve yere yığıldı. Kalbini tutuyordu. Anneannem de odanın köşesinden hiçbir şey yapmadan olanları izliyordu. Dedemin yere yığılmasıyla oda kendinden geçip bayıldı. Hemen ambulansı aradım. iş işten geçmişti. Dedem ölmüştü. Buna sevindiğimi bile söyleye bilirim. Anneannem kendine geldiğinde çok üzgündü. Önce kızı şimdi de kocası ölmüştü. Duyguları olan biri olsaydım anneannem için üzülürdüm sanırım.
    ···
  10. 35.
    +14 -1
    Dedemin ölümünün üzerinden çok fazla geçmeden anneannem hastalandı. Hissediyordum, o da ölmek istiyordu. Sadece bunu kendine itiraf edemiyordu. Onu öldürmek ve acılarına son vermek çok klişe olurdu. Zaten öyle bir şey yapmak istemiyordum. Ama ölse iyi olurdu benim için. Ev bana kalırdı. Düşündüm de süper olurdu. Anneannemin ölmesi ve ayak altından çekilmesi gerekiyordu. Ne düşündüğünüzü hissedebiliyorum. Benim pislik veya şerefsiz olduğumu falan düşünüyorsunuz. Anneannem zaten ölmek istiyor. Ben onun bu isteğine yardımcı olacağım sadece. Bu bence iyi bir şey bile sayılabilir. Diyelim anneanneniz bir şeyi çok istedi ama bunu kimseye söylemedi. Siz neyi istediğini sezdiniz. isteğini yerine getirmek istemez miydiniz.
    ···
    1. 1.
      +14 -1
      Isterdik amk saykosu
      Neyse iyi sardi yaz pampa
      ···
      1. 1.
        0
        proof striker counter oynuyon mu?
        ···
  11. 36.
    +15 -1
    +Anneanne iyi misin?

    -Yok oğlum, pek iyi değilim.

    +Dedemi özlüyor musun anneanne?

    -insan ömrünü geçirdiği adamı özlemez mi?

    +Anne mi özlüyor musun peki?

    -Hemde nasıl. inşallah yakında onlara kavuşacağım.

    Bakın gördünüz mü? Henüz manipülasyona başlamadım bile, o şimdiden itiraf etti ölmek istediğini.

    +Bende annemi çok özlüyorum. Bazen intihar etmek istiyorum, anneme daha hızlı kavuşmak için.

    -O nasıl söz oğlum.

    +Neden hızlı kavuşmak için en iyi yol. Eğer intihardan korkuyorsa biri o zaman sevdiğini sandığı kişiyi gerçekten sevmiyordur.

    Sustu. Ben bu konuşmalara yaklaşık 1 hafta kadar devam ettim. 1 Hafta sonra haplarını avuç avuç içerek intihar etti. Ev bana miras kaldı. ilk cinayetim deki kadar mutluydum. Anneannemin ölümü yeni cinayetlerin önünü açmıştı. Ergenliğe yeni girmiş bir çocuğa şişme kadın almak gibi bir şeydi.
    ···
    1. 1.
      +18 -1
      şişme karıya şuku
      ···
  12. 37.
    +12 -1
    Evim vardı, param vardı. Her şeyden önce yalnızdım. Yalnız olmak bir katilin başına gelebilecek en iyi şeydir. Tabi yakalanmak istemiyorsa. Arkadaş veya önemsediği herhangi biri onun bir zaafıdır. Ben zaaflarımdan kurtulmuştum. Bazılarında hayat bana yardım etti, bazılarından ben kurtuldum. Filmlerde, dizilerde, haberlerde izlediğim suçluların tüm kusurlarını biliyordum. Hiçbiri bende yoktu. Ben kusursuzdum. Yeni kurbanımı bulmalıydım. Resmen acıkmıştım.

    Bir kaç gün iş aradım. Fakat her zaman şanslı olamazsınız. Bu sefer iş bulamazdım. Bundan sonraki öldüreceğim adamların paralarını almak geldi aklıma. Böylece hayata yapacağım hizmetin karşılığını maddi yönden de alacaktım. Evet, bu fikir hoşuma gitmişti. Kurbanımın üzerindeki nakit paraları alacaktım.
    ···
    1. 1.
      +4 -1
      Panpa senin kusurun kusursuz olduğunu zannetmen..
      ···
      1. 1.
        0
        bence de bu arkadaşta egosu yüzünden ölücek #rez
        ···
  13. 38.
    +13 -2
    Param azalmaya başlamıştı. Ya yeni kurban bulmalıydım yada bir iş bulmalıydım. Aslına bakılırsa kurban bulmak beni daha çok heyecanlandırdı. Birini öldürmeyi o kadar çok istiyordum ki kötü birisi olmasına gerek bile yoktu. Çok acıktığınızda yemeğin iyi olup olmadığına bakmadan yersiniz sonuçta. Aklıma yeni bir şey daha geldi. Öldüreceğim adamların ortak özellikleri olmamalıydı. Yani hepsinin parasını alırsam bunu aynı katilin yaptığı şüphesi doğacaktı. Ya da aynı şekilde bir daha öldürmemeliydim. Fiziksel özellikleri, cinsiyeti, yaş aralıkları... Her kurban bir birinden farklı olmalı ve farklı şekilde öldürülmeliydi. Böylece ortalıkta seri katil değilde birden çok katil var gibi bir izlenim oluşacaktı. Egoist katiller bunu yapmazdı. Hep aynı şekilde öldürürlerdi. Kendileri tarafından öldürüldüklerinin bilinmesini isterlerdi. Pekala ilk öldürdüğüm kurbanı biraz düşünelim. 80-85 kilo, aşağı yukarı 180 boy, erkek, bekar, zengin, omuriliğine bıçak saplandı ve boynu kesilerek öldürüldü. Bir sonraki hedefim bu özelliklerin zıttını içermeliydi. Kısa boylu, şişman, evli bir bayan. Maddi durumu sıradan olmalıydı. Öldüreceğim kişinin profilini çıkarmıştım. Farkındaysanız şuan benim için iyi veya kötü olmasının bir önemi yoktu. Ben açtım.
    ···
    1. 1.
      +8
      Aklima ciğer geldi ben de aciktim Rez
      ···
    2. 2.
      +13
      Adam tam pislik çıktı rıza baba
      ···
  14. 39.
    +12 -1
    Öldüreceğim kurbanın profili hazırdı. Şimdi nasıl öldüreceğimi düşünmek kaldı. Asıl mesele buydu. ilk deneyimim çok aceleye geldi, doğaçlama oldu her şey. Bu sefer iyice kafa yoracaktım. Öldürmek benim için çok özel bir andı bunu anlamıştım. Bu özel anı baştan savma şekilde geçiştiremezdim. Hızlıca öldürüp cesetten kurtulmak erken boşalma gibi bir şeydi. Zevk almak için uzatmam lazımdı bu süreyi. Bu evi yeniden dekor etmem gerekliydi. Evin banyosunu tamamen benim özel zevkim için ayırmaya karar verdim. Her şey bittikten sonra temizlemesi kolay olacaktı. Bu kurbanı boğarak öldürmeye karar vermiştim. Sağlam bir çamaşır ipi buldum evde. Ellerimi geçirmek için iki ucuna düğüm atarak halka oluşturdum. Banyoda boğacaktım. Daha sonra ceseti parçalara ayıracaktım. Belki bir kaç gün uğraşsam da etini kemiğinden ayıracaktım. Kemiklerini denize atıp etlerini arka bahçeye gömecektim. Çünkü kemikler aradan uzun süre geçse bile toprakta çürümüyordu. Etler ise bir kaç ay içinde çürürdü. Herhangi bir şüphe de arka bahçem kazıldığında tongaya düşmek istemezdim. Bu arada tüm işlemleri yaparken eldiven, maske ve bone kullanacaktım. Plan hazırdı. işe koyulma vakti.
    ···
    1. 1.
      +4
      boneye şuku.
      ···
  15. 40.
    +13 -1
    Evden bayağı uzakta bir cafeye gittim. Aradığım profile göre birini arıyordum. Cafe bayağı büyüktü. Burada bulacağımdan emindim. Maalesef yanıldım. Buradan çıkıp birde şansını alışveriş merkezinde denemek istedim. Burada aradığım özellikte yüzlerce kurban buldum. Şeker dükkanındaki çocuk gibiydim. istediğimi seçebilirdim. Kurban profiline göre evli olması lazımdı. Ama bu özellikten şimdilik vazgeçmeye karar verdim. Çünkü çok açtım ve oyalanmak istemiyordum. Elbise dükkanında gördüm kurbanımı. Tam istediğim fiziksel özellikteydi. Üstelik benim yaşlarımdaydı. Yalnızdı, daha önce hiç sevgilisi olmadığına iddiaya girerdim. Dükkanın önünde çıkmasını bekledim. Tam dükkandan çıkarken elimde telefonla sanki biriyle konuşuyormuşum gibi dikkatsizce çarptım. Telefonu elimden yere düşürdüm. Kız benden 10-15 kere özür diledi. Bende ona her seferinde önemli olmadığını söyledim.
    ···
  16. 41.
    +7 -1
    -Cidden önemli değil. Ama özür dilemek istiyorsan bana yukarı katta bir yemek ısmarlayabilirsin.

    +Yani şey..

    -O zaman yeterince üzgün değilsin herhalde.

    +Yok tamam ya bir şey demedim. Neyse gidelim bari.

    Üst kata çıkana kadar biraz daha sohbet ettik. Fastfood atıştırırken sohbeti iyice ilerlettim. Kızın daha önce erkeklerle sohbeti olmadığı çok belliydi. Fakat bende ondan farklı sayılmazdım. Yinede sosyal ve havalı gibi görünmeyi çok iyi başarıyordum. Biraz sosyal bir kız olsaydı daha ilk günden eve getirebilirdim ama bu biraz zaman alacaktı. Kıza yemek için teşekkür ettikten sonra yanından ayrıldım. Fakat yine uzaktan takibe başladım. Kızın evi AVM'ye yakındı. Kız yürüyerek gittiği için bende yürüyerek gittim. Motoru AVM'nin orada bıraktım yani. En fazla 10 dakika yürüdükten sonra kız bir apartmana girdi. Artık kurbanımın nerede oturduğunu biliyordum. Yarın sabah gelip pusucaktım.
    ···
  17. 42.
    +9
    Eve vardığımda çok mutluydum. Beni izleyen biri kıza aşık olduğumu falan düşünecekti. Halbuki ben ona baktığımda öldürceğimde neye benzeyeceğini hayal ediyordum. Eve geldiğimde planımı biraz daha gözden geçirdim. Malzemeleri almaya koyuldum. Plastik eldiven, maske ve bildiğiniz havuz bonesi aldım. Bolca temizlik malzemesi aldım. Kızın en ufak DNA'sının evin herhangi bir köşesinde kalmasını istemezdim. Alış verişi dikkat çekmemesi için farklı marketlerden yaptım. Param iyice suyunu çekmeye başlamıştı. Yarın için tüm planımı kafamda kurmuştum. Kızı öyle yada böyle evime davet edecektim. Akşam yemeğini eve söyledim. Yemeği yediğim gibi uyudum. Belki sonraki bir kaç gün uyumayacaktım. Sabah yine poğaça ve çay yapıp direk kızın evinin oraya gittim. Ne zaman çıkacağını bilmenin bir yolu yoktu. Dün telefon numarasını alabilirdim ama öldükten sonra telefon görüşmelerinden direk şüpheli olacaktım. Böylesi daha iyiydi. Öğlen saatlerine kadar bekledi. O saate kadar bakkaldan aldığım bisküvitleri atıştırarak ve sigara içerek zaman geçirdim. Sonucunda asosyal bir kızdı. Belki bugün dışarı çıkmayacaktı. Ben bunları düşünürken kız dışarı çıktı. Sevinçten çılgına döndüm. Motoru bırakıp kızı takibe başladım. Kız yine AVM'ye gidiyordu. Bu kız günün kaç saatini orada geçiriyordu acaba.
    ···
  18. 43.
    +9 -1
    Yine aynı tuzağı kurdum. Aynı çarpışma sahnesi ve yere düşen telefon.

    + Aaa yinemi seenn..

    - Evet ama sen benim telefonu kırmakta ısrarcısın heralde

    +Ya cidden yanlışlıkla oluyor yaa (Salak bir sırıtma)

    Ses tonundan ve hareketlerinden birşeylerin olduğunu anlamıştım. Bana ısınmıştı.

    Dalga geçercesine

    -Çıkma teklif edeceksen telefonumu kırmadan da yapabilirsin. Senin gibi güzeli reddetmem.

    Az önce söylediğim yalandan iğrenmiştim. Utanmış gibi yapsana söylediğimin hoşuna gittiği belliydi. Şimdi geri çekilme değil saldırma zamanıydı.

    -istersen bize gidelim? (Has***tir. Motoru onların evinin önüne bırakmıştım.)

    +Yani daha tanımıyorum ki seni...

    - işte daha iyi. Hem tanışmış oluruz.

    +Bilemedim ki.

    Naz mı yapıyordu anlayamadım. Hayatında ilk defa bir erkek sana yazıyor, neyi bilemedin, gel işte yorma beni.

    +Tamam o zaman

    Bunu söylediği gibi beynimde şimşekler çaktı. AVM'de ki güvenlik kameraları bir hafta sonra Müge Anlı'da kayıp kız olarak yayınlanacak kişiyle beni görüntülüyordu. Şüpheli listesine düşmemek için harika bir plan yaptım. Zaten az sonra göreceksiniz.
    ···
  19. 44.
    +11 -2
    Kıza "10 dakika sonra AVM'nin önünde buluşalım. Ben motoru az öteye park ettim. Motoru getirirken sen oyalanırsın." dedim. Kabul etti. Böylece güvenlik kameralarında izlenirken normal bir çarpışma sahnesi ardından özür dilemeler falan gibi görülecekti. AVM'nin önündeki kameralarda görülememek içinde plan yapmıştım. Kameraların açısının dışarısında, uzakta bekleyecektim. Kız dışarıya çıktığı gibi el sallayarak beni görmesini bekleyecektim. Müge Anlı'da ki manşet "Aslıyı kaçıran motorlu kişi aranıyor" yerine "Aslı AVM'den çıktıktan sonra nereye gitti?" şeklinde olacaktı. Bu arada Aslı ismini şuan uydurdum, gerçek ismini tabi ki vermeyeceğim. Kızı eve getirirken ki yolları bile planlamıştım. Özellikle kamera olmayan ara sokaklardan gidecektik.
    ···
  20. 45.
    +12 -1
    Kızı eve getirdim. Eldivenler ve boğma ipi sabahtan beri cebimdeydi. Kapıyı açtım. Özellikle kızın her hareketini dikkatle izliyordum. Dokunduğu yerleri, ayak bastığı yerleri, yani özellikle silmem gerekecek yerleri aklımda tutmaya çalışıyordum. "Önden buyur" dedim. Ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. O ayakkabılarını çıkarıp içeri girerken ben eldivenleri giymiştim bile. Ayakkabılarımı hızlıca çıkarıp arkasından girdim. O henüz benim bir adım önümde evi süzüyordu. Cebimden boğmak için yaptığım ipi çıkarıp hemen boynuna sardım ve tüm gücümle çekmeye başladım. Çok ağırdı, zor kontrol ediyordum. Kızın sırtına sırtımı dayadım, ellerimle aradan öne doğru son kuvvetimle çekiyordum. Kızın ayakları yerden kesilmişti. Resmen sırtımda taşıyordum. Boğulurken iğrenç sesler çıkarıyordu. Ama bu sesler bana sexte çıkan tahrik edici sesler gibi haz veriyordu. O durumdayken yavaş yavaş banyoya yürüdüm. Vardığımda kızı tak çuvalı gibi yere attım. Boğazından hafif kan sızıyordu ama yere damlamamıştı. Yerde duran cesedine bakabildiğim kadar bakmak istiyordum. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Boğazında ipin çıkardığı iz vardı. Bu iz o kadar barizdi ki sanki kızın kellesi kesilip yeniden yapıştırılmış gibiydi. Yaklaşık 5 dakika boyunca cansız bedenini izledim. Sonucunda bir acelem yoktu.
    Yarın Devam Edecektir...
    ···