1. 7151.
    +1
    bugünde bekliyoz amk
    ···
  2. 7152.
    +1
    reserved
    ···
  3. 7153.
    0
    amın evladı gel artık
    ···
  4. 7154.
    0
    s 236 .
    ···
  5. 7155.
    0
    149dan ayraçç
    ···
  6. 7156.
    0
    hala bi ses yok :(
    ···
  7. 7157.
    +4
    selamlar panpalar,

    bir kaç dakika içinde başlıyorum.. sizlerle buluşmak, uzun süre nefesini tuttuktan sonra nefes almak gibi lan (:
    ···
  8. 7158.
    +10
    http://fizy.com/#s/16kw40

    Ev hayatı gibisi yokmuş..

    Öyle ki, yurtta yaşadığımız eğlenceli anılara ve yediğimizin önümüzde, yemediğimizin arkamızda olmasına rağmen, “acaba, 3. Yıla kadar beklemekle geç mi kaldık?” Diye bile düşünüyorduk..

    Eve çıkınca, tanıdığını sandığın insanlar değişir derler..büyük ölçüde doğru ve genelde de olumsuz değişimleri tanımlayan bir önerme.

    Ama bu değişimler her zaman olumsuz olmak zorunda değil,

    Misal, ben tolganın bu kadar titiz olduğunu bilmezdim. Adamın odası mum gibi, kendi hazırladığı her yemek öncesi ve sonrası masayı-tezgahı siler, (bulaşıkları ben yıkıyorum tabi), eğer yemeği ben yaptıysam (acayip nohut yaparım, bol salçalı şöyle) bulaşıkları daha yer yemez yıkar, ortada bırakmaz..valla helal olsun lan, banyo temizliği filan da iyi, e zaten başka da bir yer yok evde..

    Ben kendim de titiz bir adam olduğum için hoşuma gitti bu huyları, umuyorum ki ilerde koyvermeyecektir.Evleneceği kız baya şanslı olacak, tabi bu kızın nilay olmasını canı gönülden isterdim ama artık öyle bir ihtimal kalmamış gibi..nilay demişken..onunla da yazın birkaç kez msn den, bir kez de mesajla haberleştik..artık eskisi gibi olmaz hiçbir şey biliyorum..ne onun tolgayla, ne benimle, nede üçümüzün birbiriyle aynı sahnedeki iletişimi..yani o “arkadaş kalalım” filan hikaye..zaten biliyordum öyle olduğunu da..bakmayın işte..
    ···
  9. 7159.
    +7
    Alt katta gır gır şamata gırla gidiyor. Üçü de rahat adamlar, hani biz bile tolgayla anlaşamayabiliriz belki, onca zamandır oda arkadaşlığı yapıyor olmamıza rağmen, ama bu herifler her türlü anlaşır aq (:

    Toplanma mekanlarımız, bizim terasımız (dün yıkadık hep beraber, elde 5 litrelik lik petlerle) ve alt katın salonu, terasta genelde yemek ve manzaraya karşı demlenme organizasyonları yapılırken, alt kat bir nevi çayhane (:

    Evimizin lokasyonundan geçen bölüm bahsetmeye fırsatım olmadı, anlatayım,

    Kampüse uzaklığımız yürüyerek 15 dakika, merkeze olan uzaklığımız metroyla birkaç durak, neresinden baksanız tam ortadayız mekan olarak, artık pek minibüs kullanma zorunluluğumuz olmayacak gibi, yani muhit açısından da şanslı sayılırız. Mahallemiz bu güne kadar gittiğim öğrenci evlerinin mahalleleriyle kıyaslanırsa ortada bir yerlerdedir diye düşünüyorum, cerenin arkadaşlarının mahallesi gibi varoş değil ama ayçanın mahallesi gibi tiki de değil.

    interneti bağlattık, alt katta büyük, bizim katta da ofis tipi mini buzdolabımız var, alt katın salonuna spotçudan 52 ya da 54 ekran bir tv aldık, bizim katta set üstü ocağımız var, altta fırınlı ocak var, Alper getirtmiş onu babannesinin evinden.

    Koltuktur, minderdir filan bol zaten, benim geniş odaya (salon) ben bir çekyat, bir tekli koltuk, bir de dolap attım diğer zorunlu mobilyalar haricinde. Yerde halım yok, annem “çok toz tutar, sen temizleyemezsin, sonra hasta eder seni” diyerekten halı koydurtmadı, o açıdan benim oda, daha ziyade doktor muayenehanesine, ofise filan benziyor (ofiste kahkahalar atarak sandalyeden düştüm desem yalan olmaz yani x) ). Kimilerine soğuk gelebilir bu hali, ama ben sonradan çok alıştım, biraz beni andırıyor bu oda, sade döşenmiş, göçebe bir havası var, ama gereken konforu ve rahatlığı da sağlayabiliyor fazla lükse kaçmadan.
    ···
  10. 7160.
    +10
    Benim ps yi alt kata verdim, tv orda malum, biz de bir tane 37 ekran almayı düşünüyoruz ama acelesi yok, öyle çok tv izleyen adamlar değiliz, zaten maçtır-programdır filan izleneceği zaman bir araya geliyoruz illa ki.

    Bu yaz alınmış olan yeni dizüstüme oyun üzerine oyun yüklüyor, bir yandan da sınırsız ve hızlı internetin tadını çıkarıyorum (ttnet reklamı gibi düşünmeyin, yurttan eve çıkınca insan ister istemez hızlı internete sahip olmuş oluyor oransal olarak).

    Onca ev masrafı içinde bana bilgisayar alan babama epey teşekkür ettim, o ise “daha bile erken almak lazımdı aslında ama senin de hiçbir taka hevesin yok, ne biçim çocuksun anlamadım ki” diye takılmıştı.

    Harbiden de öyledir, ne arabalara, ne de teknolojik aletlere (telefondur bilmem nedir) hiçbir zaman yoğun bir ilgim olmadı, telefonu bile babam almayı akıl etmişti lise 1 de (:

    Sanırım karı kız düşünmekten (lisedeyken de gır gır şamata ve futbol düşünmekten) diğer şeylere vakit kalmıyor desenize (:
    ···
  11. 7161.
    +12
    Artık evimi siz de en az benim kadar iyi biliyorsunuz.. hatta bence benden daha iyi biliyorsunuz.. yani en azından kafanızı kapının kirişine çarpmazsınız..

    Bir akşam tolganın odasında çekirdek (izmirliler için çiğdem (x ) çıtlamalı muhabbetten sonra, koridor ışığını yakmaksızın ve acele ile susuzluğumu dindirmek adına, hızlı adımlarla odama geçmeye çalışırken, sol elmacım kemiğimi kapı kirişine öyle bir çaktım ki acıdan neredeyse ağlıyordum amk..

    Benim feryat figan küfürlerimi duyan tolga odadan çıkıp,” noldu aq?” demeye kalmadan ışığı yakınca “yuhhh naptın lan yüzüne ahahaha” diye gülmeye başlamıştı..”oha aga soyulmuş, gel buz koyalım lan morarır bu, nereye vurdun?”

    “kapıya..amk kapısına..” ağzımı oynatırken bile canım acıyordu..

    Bir hafta o mor yanakla gezdim, biraz daha hızlı çarpsam elmacık kemiğimi kıracakmışım herhalde..
    ···
  12. 7162.
    +13
    Bahaneyle evimizin yakınındaki eczaneyi de öğrenmiş oldum,

    Eczaneye girdim ertesi gün, tabi yanak mor, gözün üst kısmı (alnımla kaşımın oralar) soyulmuş-kırmızı, scarface gibi dolanıyoruz aq..nazar deydi..

    Neyse, girdim eczaneye, bankodaki kız, her zamanki müşteri karşılama moduyla kafasını kaldırıp gülümsedi, ama karşısında her zamanki müşterilerden biri yok, saçı sakalı birbirine girmiş, yüzü gözü morarmış, junkee den hallice, ayyaş herifin biri gelmiş dikilmiş başına (evet o benim)..

    “eaa yanağım için, krem gibi bir şeyler bakıyorum ama?”
    kız şaşkın-gülmemek için dudaklarını dişleyerek “tabi” dedi, “çok kötü olmuş?” diye devam etti, nasıl becerdin der gibi..

    “evet..ka..kapıya çarptım..”

    Kapıya çarptım..

    Lan bu bahanelerin en klişesidir be..ve benim başıma gerçek hali geliyor düşünebiliyor musunuz?

    Dayak yersiniz gözünüz morarız, “kapıya çarptım”

    Kokain çekersiniz gözünüz morarır, “kapıya çarptım”

    insan içinde söylenmeyecek absürt bir sakarlığınız olur, gözünüz morarır, “kapıya çarptım”

    Ama ben harbiden çaptım lan..

    Bahanemi bildirince, deminden beri zaten gülmemek için kendini yırtan kız daha fazla dayanamadı, beraber güldük aq..zaten ondan çok
    ben gülüyorum aynaya her baktığımda.. hele birde okula gidince düşün durumu sen..

    Aga noldu yüzüne bea?

    “kapıya çarptım”

    “puahahahhagfsadgad”

    “Aa tsigalkocum, ne oldu yanağına?”

    “kapıya çarptım”

    “hihihihihi”
    ···
  13. 7163.
    +10
    Evin ekgiblerinin tamamlaması ve hevesinin alınmasıyla geçen ilk haftanın ardından, artık ikinci hafta okula gitme lütfünde bulundum (mor yanakla tabi)..

    Şaka maka 3. Sınıf olduk be..vay arkadaş.. daha gözümü kapamış açmışım kadar yakın ilk zamanlarım.. acısıyla tatlısıyla hatıralar..

    Nilay eve çıkmamıza çok sevindiğini söyledi, hayırlı olsuna gelecekmiş, ev hediyesi de getiricem diyor (:

    Evimizin bir diğer lokasyon özelliği, yaklaşık 1.5 senedir takıldığım spor salonuna da yakın olması, yürüyerek, yavaş tempoda 15 dakika filan sürer sanırım.. hızlı yürürsem 7-8 dakikada bile giderim de, zaten spora gidiyoruz aq, öncesinde kendimi yormama ne gerek var?

    Zaten bu hızlı yürüme başıma bela beyler.. beraber dolaştığım her 10 kişiden 9 u, “aga nereye koşuyon?” “kanka ne bu acele aq?”
    “tsigalko yavaşla biraz valla kramp girdi bacaklarıma” gibi isyan cümlelerinden en az birini kurmuştur..

    Sırf bu huyumdan kurtulmak için alıştırma yapmaya başladım desem yeridir (eveet tsigalko, şimdi çok sakinnn, sağ bacağımızı atıyoruzzz, bir saniye bekleyip şimdi de soluuuu aynen böyleee x) )
    ···
  14. 7164.
    +12
    Eve beş kişi çıkmak demek, aslında eve yirmi beş kişi çıkmak demek gibi bir şey beyler.. çünkü hepimizin çevresi geniş sayılır, samimi arkadaşları çok, bu durumda da gelen giden bitmeyecektir.. misal, aralarında samimi olduğu insan sayısında en ezik olan benim bile en az 4-5 tane gelenim olur, ayçadır, nilaydır, tuğçelerdir filan..

    Tolganın sınıfından çocuklar var mesela, düzgün tipler, onlar gelince hep beraber benim odama geçiyoruz (yoksa ofis mi demeliyim? Nihahaha) , oyundur, muhabbettir, güzel oluyor, akın, murat, Uğurcan filan var, iyi çocuklar onlar da yea, tolganın arkadaşları sonuçta (:

    Tabi bana gelenleri, ben aynı şekilde paylaşamıyorum pek, nilay geldi mesela, kuru bir merhabalaştılar, sonra iki taraf da odalarına gömüldü, sonra ayça geldi, ki onu sonraki bölümde anlatırım, hayatımda ilk kez eve kız attım diyebilirim x) daha önce eve atılan ben oluyordum malum (:

    Şu x) gülümsemesini çok sevdiğini ısrarla belirten panpalarımın memnuniyeti için bol bol kullanmaya gayret ediyorum bu arada, sağ olun, var olun x) x) x)

    Nilay geldiğinde epey muhabbet ettik, konuşacak çok şeyimiz varmış doğrusu, koskoca üç ay geçti aradan, nasıl olmasın. Buna yemek yaptım, terasta yedik (tolgayı rahatsız etmemek için benim penceremden çıktık terasa :/ )
    ···
  15. 7165.
    +7
    Böyle nilayla takılırken, bir yandan da acaba tolgaya ihanet mi ediyorum, acaba ne düşünüyor şu an? Diye içten içe üzülüyorum aq..ah işte aah.. böyle olacağını biliyordum aq..sizin bana bunu yapmaya ne hakkınız var lan? iki arada bir derede bırakmaya?..eğer malum durumlar yaşanmasa, ikisi de arkadaşım olduğu için hiçbir türlü kaygı duymak zorunda kalmazdım.. hatta şu anda terasta üçümüz takılıyor olurduk..ya da yemeği tolganın elinden yerdik..

    Ama olmuyor işte öyle.. tolga odadan çıkmadı..ben de “acaba çağırayım mı? yoksa çağırmamalı mıyım?” diye yine ikilemlere girdim.. çok pis bir durum..

    Sonra düşündüm ki, benim çağırmama gerek yok, madem ki arkadaşlar, madem ki medenice ayrıldılar, o zaman tolganın, istediği takdirde bize katılması için bir engel yok demektir..tam aksine, gider çağırırsam anormal bir durum olur bu, değil mi?

    Alt kata Dilara geldi (ayçanın manken arkadaşı-alperin yeni sevgilisi), Alper hıyarına, “hani sen benim gibi değildin, hilal le mutluydun? Hayatının aşkını bulmuştun?” diye baskı yapınca,

    “abi bir noktadan sonra tıkanıyorum ben o tip kızlarda demek ki, paylaşacak bir şey kalmıyor, biraz, nasıl diyeyim.. arada level farkı var be abi x)”

    “ahahaha amk master assassin’i seni (: “

    Gerçi ben bu ilişkinin de pek süreceğinden emin değilim ama, en azından güzel bir hatunu zütürmüş olacak Alper, eve de attı.. hayırlı olsun ;)
    ···
  16. 7166.
    +15
    Nuriş ilaydayı giblememişti biliyorsunuz, bu aralar takıldığı ismi söyleyince şoke olabilirsiniz, (henüz flört gibiler ama olur o iş bence) , öncesinde gelip bana “aga bak sizin aranızda bir şey olduysa ben şey etmem yani” gibisinden onay alma gereksinimi de duymuş..ne bebe adamsın ya (: hıyar, güldürdün beni..

    Nuriş bu aralar berille beraber, çok ciddeye alıyor gibi görünmüyor, kız ne düşünüyor bilemiyorum, ama umarım çocuğu üzmez, o açından nurişin de kendini fazla kaptırmaması iyi.

    Tolga ve neco elizabetle takılıyorlar…yabancı hatun gibisi yok tabi, ben de arada bir kaçamak yapıyorum kendisiyle x)

    ikisinin de hayatının denkleminde olan kadının nilay olduğunu ve ikisinin şu anki durumuna bakınca, ister istemez nilaya da kızıyorum tabi.. kendi dertleri-sıkıntıları olmuştur elbet ama iki tane de adam harcadığı (gerçi birinden haberi yok) gerçeğini göz ardı edemeyiz..

    Nilay a bak sen hele..o “kankacı” , delikanlı kız, erkek gibi kız modundaki nilay, yere bakan yürek yakanmış da haberimiz yok.. belki de zaten bu samimi ve eğlenceli tavırları etkiliyor etrafındaki erkekleri, çocuklar hemen “ne güzel ya, hem hoş kız, hem kafa kız” diyerek tav oluyorlar..

    Ama beni pek etkilemez.. yakın arkadaşım olmasaydı da etkilemezdi.. zira ben “kankam” olacak delikanlı kızlardan değil, “bebeğim” olacak kediciklerden hoşlanıyorum…pers kedisi ayşen, sarı kedi mine, kumral kedi ebru, kızıl kedi Ceyda, büyük kedi (leopar x) ) ayça…

    Mırlayıp yanıma sokulmaları hoşuma gidiyor..”ne haber deyip” ellerini omzuma atmaları değil.. işte o yüzden bu tarz, nispeten harbi geçinen kızlar hiçbir zaman ilgi alanıma girmedi..o miyavlamaları duymam lazım.. gerekirse tırnaklarını hissetmeliyim.. sırtımdan aşağı doğru kayarken olsa iyi olur..
    ···
  17. 7167.
    +10
    Neyse, kendimi x y modundan çıkarayım artık demi ehehe,

    Basketbol maceralarım hakkında yazmayacağımı söylemiştim, önümüzdeki 2 ay boyunca olanları özet geçecek olursam, üç kere şehirler arası maça gittik, birkaç tane de bizim kampüste oynadık, dönemin ortaları gibi, okuldaki kariyerime zorunlu olarak noktayı koydum.. buna neden olan olayı paylaşacağım sizlerle vakti gelince..

    Bu geceki bölümümüzü bitirmeden önce, biraz da sınıftan bahsetmek istiyorum.. aradan geçen yaz pek bir şey değiştirmemiş gibi.. sınıf, gene aynı sınıf.. aynı bölünmüş, aynı iletişimi sınırlı ve sıcaklığı düşük insan yığını..

    Serhat ve binlerinin tamamen dağıldığını bildirmekten mutluluk duyarım.. hatta küsmüşler bile sanırım, evde idare edememişler birbirlerini..bir tanesi manitasıyla ayrı eve çıkmış, bir tanesi de sınıftan tipsizin birini zütürüyor, öbürü kariyer adamı olma peşine düşmüş.. serhat gene karı kızdan başka bir uğraşı olmaksızın ortam yapma çabasında..

    Öküz öldü, ortaklık bozuldu denebilir..

    Tuğçe biraz kilo vermiş, güzel kız oldu bu da ha iyice valla.. seda aynı seda,

    Bana çiğdem meselesinden dolayı biraz kızgınlar sanırım, ama öyle darılmaca filan yok, gene muhabbetimiz (ben izin verdiğim ölçüde-zira kendimi uzaklaştırma çabasındaydım biliyorsunuz) devam ediyor.
    ···
  18. 7168.
    +8
    http://fizy.com/#s/12525t

    Ozan-ayşen çifti gibişmeye devam…ama o ayşen in kem gözlerini oyacağım günler yakındır..bütün hazırlıklarım dolaylı olarak bunun için..ozan iyice kilo almış, yüzü şişmiş hıyarın, bildiğin merinos koyunu huur çocuğu.. (bak bak, kine bak ahahah), ayşen, lanet olsun ki hala güzel..aynı parlak ten..aynı kuzguni saçlar..aynı delici gözler..burnuyla göz altlarındaki belli belirsiz, tatlı çilleri görecek kadar yakınında olmayalı ne kadar oldu?..1,5 yıl mı?..neredeyse 2 yıl..

    Ebru için diyecek bir şey bulamıyorum..artık sınıfı aştı çünkü, her anlamda..etraftaki diğer kızların yanında o kadar olgun duruyor ki, diğer armutları yolda görsen, hallerine baksan liseli ergen sanarsın, bu nu da özel şirketin birine iş kadını diye koy, sırıtmaz aq..her jesti, her mimiği, oturuşu, kalkışı, giyiniş, konuşması, hepimizden birkaç yıl ilerde gibi..

    Evet, takip ediyorum çaktırmadan hala..acaba o dik saçlı yavşakla görüşüyor mu hala?..kimdi ki o?..

    Yeni hayatımın bütün eğlencesi ve pozitifliği bir yana, geceleri hala odamda yalnız kalıp düşüncelere dalma saatlerim gelince, türlü türlü hezeyanlar ve geçmişe dair pişmanlıklarla yüzleşmeden duramıyorum..böyle anlarda ise en büyük yardımcım, faust un mephistosu gibi, benim de içimdeki küçük şeytanım oluyor..benimle konuşuyor..inanabiliyor musunuz? Bana geleceğe dair yol haritaları sunuyor, planlar yapıyoruz birlikte..beni rahatlatıyor..gerektiğinde günümüze, gerektiğinde geleceğe odaklıyor, ama asla geçmişin sözünü etmiyor..biz konuşurken geçmişten bahsetmek yasak..

    Onun sözlüğünde “keşke” yok..

    Benimkinden de kaldırmaya, silmeye çalışıyor..

    Ve ben, keyfim, kahyası,bir de mephistom…uzun olduğu kesin, inceliği-kalınlığı hakkında ise yorum yapamayacağım bir yolda, beraberce yürüyoruz..

    Gelecek, elbet bir gün gelecek..bakalım zaman bize neler gösterecek..
    ···
  19. 7169.
    +6
    bu akşamlık da benden bu kadar panpalar, hepinize sevgiler, yorumlar için teşekkürler, god bless you ;)
    ···
  20. 7170.
    0
    reserved
    ···