/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 114.
    0
    upup up up
    ···
  2. 113.
    0
    kitabın ismini yolla
    ···
  3. 112.
    0
    reserved
    ···
  4. 111.
    0
    reserved
    ···
  5. 110.
    0
    reseverffeverfes
    ···
  6. 109.
    0
    rezerved
    ···
  7. 108.
    0
    rezarvuar
    ···
  8. 107.
    0
    rezerved
    ···
  9. 106.
    0
    Reserved
    ···
  10. 105.
    0
    kaybedexrğim diye korktum ya
    ···
  11. 104.
    +1
    Lan kitabin ismi ne alıyım
    ···
  12. 103.
    +1
    roman yazmissin amina koyim kim okucak bunu
    ···
  13. 102.
    +1
    okuyacam oç
    ···
  14. 101.
    0
    rezerved
    ···
  15. 100.
    0
    ferreyu bile atlayarak izliyorum özet geç bin
    ···
  16. 99.
    0
    rezerve
    ···
  17. 98.
    0
    03.10.1998 Cumartesi

    Koğuşumuzdan ayrılan ibrahim dayımız bugün için ziyaretimize gelmişti. Bir grup oluşturup, hoş sohbet ederek vakit geçirmiştik. Bir ara ikimiz yan yana gelerek, bana çocuklarının üzerine yemin eder misin? Sana bir şey söylemek istiyorum dedi. Ben de bir an durakladım ve aklıma hiçbir şey gelmeksizin tabi dedim. Sen Elvan'a dilekçe yazdın mı dedi. Evet dedim ve sen Elvan'ın ziyaretçisine evime telefon aç diye pusula da yazdın mı dedi. Evet ne olmuş dedim. Gardiyan Celal o pusulaya el koymuş dedi. Dün Celalle görüştük dedi. Bak Burhan, ne yapmış dedi. Şaşırarak ne yapmış dedim diye sorduğumda pusulanı gösterdi ve ben de seni savundum dedi. Pusulada da ev telefonu yazılı olup, çocuklarımın hal ve hatrının sorulması ve Cumartesi günü burayı arasın diye yazılıydı. Sanki büyük marifetmiş gibi pusulanın el konulmasına bir anlam ve mana veremiyordum. Bir anlam ve mana verebilmek için idare hakkında bir şey yazmam gerekir kanısındaydım. Gardiyan Hidayet'in de telefon irtibatı kurmamasına içerleniyorum.
    Artık havalar da, sonbahar havası estirmesiyle başladı. iki gün güneş, iki gün yağmur yağmakta. Kazakları giymeye başladık. Şimdiden böyle soğuk olursa, kışın kim bilir nasıl soğuk olacak?
    Perşembe günü akşamı mümessille atıştık. Top yüzünden çıkan bir tartışma sonunda, mümessil olarak top oynamayan arkadaşları uyarmanız, top sahasının topçulara ayrılmasını belirtmeliydiniz dediğimde, bana hayli kızmıştı.
    Daha ziyade Midilliye fena halde laf düellosuna girdiklerinde, aralarında ben de olduğumdan, sürekli olarak Midilliye bağırıp çağırmasına kızmıştım. ister istemez laf düellosuna ben de girince hararetli bir ortam yaşandı. Sonuçta, her gün saat 17:00-18:30 arası voleybol maç saati, oyun saatimiz belli olmuştu.
    ···
  18. 97.
    0
    02.10.1998 Cuma

    14 Temmuz tarihinde eşime göndermiş olduğum mektubun cevabı henüz gelmedi. Mektuplarımızın gecikmesi beni çok sinirlendiriyor. Aklıma ister istemez kötü düşünceler gelmekte. Acaba çocuklara bir şey mi oldu, ters giden bir durum mu var gibilerinden aklıma takılan soru işaretlerine bir anlam ve mana bulmaya çalışıyordum. Kafama bir şey takmamak için müsterih olmam ve bir meşgale edinmem gerekiyordu. Midillinin sayesinde biraz olsun kendimi oyalayabiliyordum. Birlikte yapmış olduğumuz minyatür maket evle uğraşarak dikkatimi dağıtabiliyordum. Yerli mahkumlar ziyaretini yapmışlar, biz gurbetçiler hüzünle onları seyrediyorduk. Mervenin yerine bu sefer kardeşi on aylık Kerem gelmişti. Sarışın, ela gözlü bu apalak çocuğu hepimiz elden ele dolaştırarak seviyorduk. Elvan Çırpar'ın 6 Ekim Salı günü mahkemesi var. Kendisi biraz stresli, heyecanlı ve hızlı konuşan birisi olduğundan, Burhan gel mahkeme heyetine dilekçe yazalım demişti. Yazmış olduğumuz dilekçeyi bugün için ziyaretine gelen ağabeyine verecek. Ağabeyi ziyaretine geldiğinde beni yanına çağırarak tanıştık. Günlük ihtiyaçlarımızı belirten bir listeyi de bize temin edip getirmesini istemiştim. Ayrıca eşime telefon açmasını ve konuşulanları, bana aktarmasını, öğlen sonra ikinci turda istiyordum. Bu vatandaşla konuşurken gardiyan Celal'in bizi gözetlediğinin farkına varamamıştım. Ziyaretçim gelmediği halde, ziyaret mahallinde bulunmam onun dikkatini çekmiş olacak ki, bir ara göz-göze geldiğimizde bana kaş-göz işaretiyle çıkmamı emrediyordu. Ve oradan ayrıldım. Akşam saat beş sıraları siparişlerimiz ekgib olmasına rağmen gardiyan tarafından bize verildi. Çünkü ziyaret saati bitmiş, içeri alınmamıştı. Bir isteğimizin olup olmadığı tekrar sorulduğunda telefon açmış mı sor dediğimizde gelen cevap henüz açamadım. Sonra arayacağını belirtiyordu. Telefon irtibatı kuramadığımdan mektuplarım da gelmediğinden, bugün için hayli sıkıntılı ve sinirliydim.
    ···
  19. 96.
    0
    01.10.1998 Perşembe

    Bugün saat üçte T.B.M.M açıldı. Tüm mahkumların beklediği af yasasının bir an önce milletvekilleri tarafından açıklanmasını bekliyorduk. Malesef açılış konuşmasından sonra dört günlüğüne tekrar tatile girdiler. irtica, türban ve seçim yasalarının peşinden af konusu gündeme geleceği açıklanması bizleri bir nebze olsun sevindirdi.
    ···
  20. 95.
    0
    28.09.1998 Pazartesi

    Perşembe akşamı futbol topu ile bir arada maç oynarken epey yorulmuştum. O günden bugüne sol göğüs kafesimde hep şiddetli ağrılar hissettim. Kalbimdeki ağrıları hissettikçe korkmaya başladım. Aklıma hep kötü düşünceler geldi. Burada hasta olursam, ya bana kötü bir şey olursa diye korkuyla Pazartesiyi bekledim. Bugün hastaneye gidebilmek için dilekçe verdim. Akşam üstü ağrılarım kendiliğinden geçti. Bugün Mustafa Ağabey'i tahliye ettik. Sabah sayımında hepimizle vedalaştı, helalleştik ve alkışlarla özgürlüğüne kavuşmuş oldu. Koğuşumuza üç-dört gün öncesi diğer koğuştan yeni arkadaş geldi. Araçlıymış, adam yaralamadan tutuklanmış, ileri tarihte mahkemeye çıkacak. Bugün için mevcudumuz onaltı kişi. Arkadaşlarımın tamamı hakkında çok görüş sahibi oldum. Kimler için neler düşünüyorum aktarayım. Paşalı Yıldız, kimseyi incitmeyen, hoşgörülü, dini konularda üstün bir bilgisi olan ağabeyimiz. Aynı zamanda koğuş mümessilimiz. Hüseyin Kahraman, Her konuşmasının sonunda değil mi, öyle değil mi kelimesini kullanarak bir baskı imajı yaratmakta. Atatürkçülüğü benimseyip, kürtlüğü savunmakta olan, eli açık, cömert bir arkadaş olmasına rağmen, kendi düşünceleri olan, sadist birisi olarak görmekteyim ismail Şerbetçi, koğuşumuzun göbekli dayısı. Ağır vücuduna rağman aksatmadan her sabah spor yapan bu dayımıza ben kırgınım. Ziyaretine gelen yeğenine parasını verdiğim halde gazete aldırtmadığından kırgınım. Diğer bir yönüyle iyi bir insana benzemekte. Yunus Çoban, meydancımız olup, yerli mahkumların grubunda aşçılık yapmakta. Kalender bir arkadaş. Her cuma günü ziyaretçilerden gelen nevalelerden bizlere de tattırmakta. Elvan, konuşmalarını pek anlayamıyoruz. Hızlı ve peltek konuşmakta. Domino oyununda yenilgiyi hazmedememesine kızıyorum. Kendi halinde birisi. Bülent Leylek, bu vatandaşa istediğini verirsen senden iyisi, vermezsen de senden kötüsü yok. Onun-bunun arkasından konuşmasına kızıyorum. Hırsızlık suçundan yatmakta. Burada da geceleri uyumayıp, dolapları kurcalamakla meşgul birisi. Teni de acayip kokmakta. Nevzat Çelik, yaşının gereği gibi davranmamakta. Herşeye maydanoz olduğundan, sudan bahaneler bulduğundan kimse hoşlanmamakta. Her lafının altında mutlaka belden aşağı veya argo kelimeler kullanmakta. Radyoda oyun havası olduğunda yerinde duramayan bu ağabeyimiz çok güzel oyun oynamakta. Kendisine hayranım. Tek başına yemek yiyen bu vatandaş, buraya geldiğimden beri sürekli menemen ve yumurta yemekte. Korkarım bağırsakları yumurta sarısı bağlamıştır. Midilli, koyu Fenerbahçeli. Beraber voleybol oynarız, yemek yapar yeriz, maket işleriyle uğraşırız. Atatürkçülüğü benimsemeyişinin dışında efendi bir arkadaş. Bir de midesi ağrımasa herşeyi yiyip içeceğiz. Yine de yiyip içiyoruz. Ahmet Ağırbaş, yılların eskitemediği mahkum diyoruz. Otuz yıldır hapis yatmaktaymış. Gündüzleri uyur, geceleri hep kitap okur. Yemek ortağı ibrahim de koğuş değiştirince, yumurta ve menemene talim etmeye başladı. ismet Çelik, yemek saatlerinin haricinde sürekli boncuktan Maşallah yapmakla meşgul, sakin birisi. Lütfi Bayraktar koğuşun ihtiyar delikanlısı. Dişleri olmadığından konuşması pek anlaşılmamakta. Mevzu açıldı mı çenesi susmak bilmiyor. Biraz da bencildir. Bir şey istediğimizde olsa bile yok demekte. Gerçi beni şu ana kadar geri çevirmedi. Nevzat Baltacı hesapta koğuş ağası gibi gözükmekte. Bence insanlığı sıfır. Sadece kendi grubuyla diyalog halinde. Konuşması da kaba ve kalın sesli. Gurbet mahkumlarına bir yakınlık hissetmemekte. Diğer arkadaşlar yeni geldiklerinden kendilerini tam tanımadım. Mustafa Akgül egoist, bencil, fesat, ne dersen de. Tipik birisi. 75 günden buyana tahliye oluşuna bir gün kala çayını içmek nasip oldu. Dolabındaki çayını şekerini alıp zütüren adamdan ne beklenebilir. Hesapta Allah yolunda namaz kılmakta.
    Tümünü Göster
    ···