amacım züt falan değil tabiki benim. tribe sokmak için böyle yapıyorum. kesinlikle mecbur kaldığı bi ilişki ve evdeki detaylardan anladığım kadarıyla genelde karar veren taraf hep bu olmuş. bişeylerin nasıl gideceğini söyleyen taraf hep bu olmuş. dominant takılıyo anlayacağınız. bense bunu almışım. zütünü elliyorum ve sesini çıkaramıyo ya. böyle bi tribe girdi yani ister istemez. bende bu eziyeti sürdürüyorum. fakat zevk almıyo da değil yani. istediği bi ilişki olmadığı aşikar. ama gibimde mi ? tabiki değil. zütünü falan böyle sıkmaya başladım ben. bu böyle ufak ufak ıhh falan demeye başladı. iyice çektim bunu kendime doğru. artık tamamen bana değiyodu vücudu. böyle bastıra bastıra dıbının üzerinde oynamaya başladım kıyafetinin üzerinden. buda böyle ağzını açıp inleyecek ama ses çıkmsaın diye tutuyo böyle. nefes verip duruyo ıhhhh ıhhh diye. kahve bitmişti zaten fincanı oraya bırakıp kapıyı açtım. kolundan tutup içeriye soktum bunu. mutfak tezgahına dayadım zütünü. kendime çevirip çenesinden tutarak öpmeye başladım. ama tecavüz etsen bu kadar canı yanmaz. öyle böyle öpmüyorum. yani canını acıtmıyorum tabiki ruhen canı yanıyo kızın. bildiğin sahip oluyorum ona istediğim gibi. ve yapacağı hiçbişey yok. mecbur bunu yapmaya. haketti. yapabileceğim bişey yok. hakede merhamet etmem biliyosunuz. orda bunu öptüm güzelce. memeleri falan sıyırdım. südyenin içinde böyle titriyolar ki anlatamam size. südyenle beraber bunlar ısıkıyorum okşuyorum falan kendinden geçiyo. bu arada beyler tekrar hatırlatayım. kızlar meme uçlarından ve memelerinin sıkılmasından zevk alırlar evet. hoşlarına gider. çok fena harekete geçirir erekte eder kızları. ama memelerinin hayvan gibi sıkılmasından acı duyarlar. sonuçta oda vücutlarından bir parçaları. o yüzden hayvan gibi sıkmayın. ve meme uçlarını dilleyin yalayın emin evet. ama ısırmayın amk. ısırıp dişinizle çekip fantazi yaptığınızı falan düşünmeyin. ağzına sıçıyosunuz kızın. çok fazla hassastır meme uçları. o yüzden dişlerinizle öyle sıktığınızda veya elinizle sıktığınız zaman inanılmaz acı duyarlar. yapmayın. benden söylemesi. ben memeleri sadece okşadım. kendi zevkim içindi herşey. onunda zevke gelmesi için hiçbişey yapmadım. memeleri okşadım sıktım güzelce oynadım onlarla falan. buda benim mala elini atmış üstünden üstünden elini sürtüp duruyo. en son bunun saçlardan tuttum. geriye doğru çektim. bi ahh çekti canı yanmış gibi. aşağıya doğru indirdim kafasını. anlamadı ilk başta ne yaptığımı. daha sonra ufak ufak diz çöktü. ve malum blowjob a geçtik. biliyosunuz çok fazla sevmem bunu. sadece aşağılamak istediğim kızlara yaparım. buna da bunu yaptım ve çok daha deepthroat şeklinde geçti. daha çok ben ağzını gibtim o blowjob yapmadı yani. sonra aynı şekilde saçlarından tutarak tezgaha çevirip üstünü çıkardım. zütü falan efsaneydi beyler ya. görmeniz lazım. tamam huurydu bilmiyodu falandı filandı ama. hakkaten efsane zütü vardı hatunun amk. neyse abi tam malı sokacam bu nefes nefese durr... durr. dur bi dakka dedi. noldu dedim. yatağa geçelim lütfen dedi yalvarır gibi. bende dedim tamam amk geçelim. la korktum amk öyle bi nefes alıp veriyo ki anlatamam size. sanki bayılacak kalp krizi geçirecek gibi falan. tırsıyorum bi yandan amk çok zorlarım sonra kalpten gider falan. iyi dedim tamam. geçelim amk nolacaksa orda olsun. neyse abi holden geçtik hızlı adımlarla yatak odasına geldik. içeriye girdik. çift kişilik büyük bi yatağı vardı. en sevdiğim. üstüne atladım ben. öyle bi rahat öyle bi rahat anlatamam. buda tam karşıda makyaj masası aynası falan var. onun önünde. hadi gelsene ne oyalanıyosun soğutma dedim. tamaaam geliyorum sen takıl biraz dedi. küpelerini falan çıkarıyodu. benimde sürekli elime çarpıp duruyo. çıkarsın diye ses etmedim. bekliyorum. keşke izin vermeseydim amk.

ulan tufaya geldik diye inceden bi işkillendim ama ne tür bi tezgah döndüğünü henüz anlayamadım. karı geçti patronunun yanına oturdu. bende bi silkelendim şöyle nerdeyim amk ben diyerek. ağzımı kapattım. salyamı falan toparlayıp ceketi falan böyle bi silkeledim. patron kalktı ayağa geldi yanıma ibo bey galiba diye zoraki bi gülümsemeyle. evet dedim şaşkın şaşkın. buyrun hoşgeldiniz dedi bi yandan elimi sıkıp bi yandan sandalyeme doğru çekiştirerek. akışına bıraktım bende geçtim oturdum. dedim bi tezgahlar dönderiyo bu huur. ama ne tezgahı bilmiyorum. amcık bana dıbını pazarlayacaktı bu tezgahla. yani akşama gibiş vardı evet. ama bu o toplantıda olacaklar ile ilgiliydi. ve ben o toplantının ne amaçla yapıldığına dair hiçbir fikir sahibi değildim. toplantıdan bile haberim yok amk. bide beyler belli bi yere geldikten sonra siz fevri hareket edemezsiniz. yani dışardan mevlüt dayı gitse böyle bir toplantı salonunun ortasına girse bu ne amk ne işim var benim burda der gibtir olur gider. millette der ki ulan mevlüt işte amk. hakkaten ne işi var burda. ama ben koskoca bi şirketi temsilen ordayım. yani benim böyle de bi kişiliğimvar. resmi olarak temsil diye bişey yok tabiki toplantıdan haberdar değilim. ama arkamı dönüp çıksam yada siz ne yapıyosunuz lan cimbildekler desem bana diyecekler ki şuna bak koskoca şirketin ceosu ne biççim konuşuyo toplantıyı terketti gitti onu yaptı bunu yaptıfalan. o yüzden o imajı ve temsili korumam gerekiyo her ortamda. böyle bi tezgaha gelmiş olsamda bunu bozamazdım. çünkü iş dünyasında dedikodular kolay yayılır. neyse abi. biz bunlarla oturduk. biriki hoş beş. ben hala neyin ne olduğunu anlamadığım için rahatlayamadım. üzerimde felaket bi gerginlik var. yapacağım her hamle şirket hamlesi sayılacak. şimdi bi kaçınız diyebilir la yarram ilk defa mı toplantıya giriyosun ne heycanlanıyon amk o kadar ihale aldın falan. iş öyle değil işte. ben o toplantı salonlarında söylenecek her sözün yapılacak her esprinin durulacak her yerin atılacak her adımın oynatılacak her kalemin türlü türlü provasını yapıyorum her ihtimali düşünüyorum öncceden. bu işler öyle yaptım oldu diyip olacak şeyler değil yani. bunu şirkette gerçekten bi belgenin altına imza atabilecek makama geldiğiniz zaman anlarsınız. yani bir kere bi belgeye imza atarsınız. sadece siz değil sizinle beraber bütün bir şirket ve çalışanları o imzanın üzerinde yazan bütün koşullardan mesul tutulursunuz. o yüzden sorumluluk çok çok farklı bişey. neyse uzatmayalım. tedirgin bi şekilde gardını almış taksör gibi nerden ne hamle gelecek diye bekliyorum. biraz ön konuşmalar ufak gereksiz adet yerini bulsun muhabbetleri falan geçtikten sonra bunun patronu ellerini masaya koyarak eveeeeeet beyler dedi. zaten collinaya benziyodu dıbına kodumun keli. artık hazırsak başlayalım dedi. salonda uğultulu bi şekilde evet evet ler yükseldi. bana baktı. bende elimle buyrun diye işaret ettikten sonra müsaadenizle ibo beyin sunumunu dinleyelim. ona göre kararımızı veririz. üzerine konuşuruz dedi. hagibtir dedim amk. nası neyin sunumu. sunum olayı nerden çıktı amk. nası bi tezgaha geldim ben. ben orda bunlar iki konuşsun bende sessiz sessiz bekleyim ona göre durumu çakarım. duruma görede ortalama bişeyler konuşulur karar bile verilmeden kaçarım. sonrada huurdan hesabını sorarım diyodum. ama büyük bi tezgah vardı başımda. sunum olayı çok ani oldu. konusunu bile bilmediğim bişey hakkında sunum yapmam isteniyodu. böyle diyince bi an kalakaldım ama acilen toparlanıp bişey söylemem gerekiyodu. çünkü hazırlıksız gibi görünemezdim. mal imajı vermemeliydim. bi an durdum. dedim ki zaten bu toplantı özel bi toplantı. o yüzden sakin bi saatte ayarlandı. bu saatlere kaldık. (muallakler bide mesaiden sonraya koyuyolar ki tam tezgaha getirelim ayağı yani anladın?) bence daha fazla geç olmadan direk sizin konuşmalarınıza geçelim. sonuçta böyle bi proje zaten sokakta gezen insanların bile malumu. hele hele sizin gibi iş adamlarının çoktan malumu. böyle diyerek diyorum ki hani ulan yoldan geçen adama bile sorsan bilir. sizde bilmiyosanız kafanızı gibiyim sizin. ayrıca ben böyle dedikten sonra onların bilmiyoruz ya anlatsana biraz demesi kendi aptallıklarını gösterir. bu nedenle kimse bana kalk anlat diyemeyecekti. ağzım iyi laf yapar. ilk hikayemde bahsetmiştim. ve kriz yönetimlerinde artık ustalaşmış sayılırdım. devler ligindeyiz da olsun o kadar. neyse .dedim zaten hepinizin malumu. gereksiz detaylar yada formaliteleri geçelim bende. söyleyeceğim herşeyi zaten biliyosunuz. bilinmeyen şeyleri konuşup hızlandıralım biraz dedim. böyle diyince gene salonda uğultulu bi şekilde evet evet biliyoruz haklısın falanlar yükseldi. patronda evet gerçi kendimizi kasmaya gerek yok sonuçta biz bizeyiz dedi. karşıdan bi herif söz istedi. onda da bi sakal var arkadaş. bildiğin bob ross amk. saçları falan olsa tam bob ross olacak ama. sakal tip şemal hareketler falan şurayada küçük mutlu bi iboş çizelim diyecekmiş gibi.

evet beyler başlıyoruz. bu hippi tipli lavuk çıktı böyle ortaya arkadaşlar falan diye konuşmaya başladı. ben böyle konuşmaları yapmayı da dinlemeyi de sevmem biliyosunuz. zaten bu herifin diyecekleriyle alakalıda değilim açıkçası sallamıyorum yani banane. ben bugünlük hatunu zütürür müyüm onun derdindeyim tamamen. o yüzden gitarı çıkardım onu akortluyodum. o arada da işte bizim gruptaki kızlar falan bakıyolar gülüşüyolar hafiften tıksırıyolar falan. bebe anladı bizim tarafta pek giblenmediğini konuşmayı kesti böyle parmağını şıklatarak şştt heyyy arkadaşımmm falan diye çağırıyo böyle. ben hala bana demiyodur dedim amk. çünkü hem prestij hem yaş olarak ondan büyüğüm amk. koskoca adama bakkala gönderdiğin ufak velet gibi şşş heeey arkadaşım yakışıklııı falan diye seslenmezsin sonuçta. o yüzden kafamı önüme eğmişim gitarla uğraşıyorum sessiz sessiz. bu duramadı kalktı geldi böyle. omzuma dokundu. bende sevmem fiziksel teması bişey demeden kafamı çevirdim. göz göze geldik. elini hemşire gibi ağzına zütürüp sus işareti yaptı. diğer eliyle gitarın tellerini tutarak. allahallaaaaa dedim içimden. amk yerinde gibik gibik herifler hiç bitmiyolar amk. kendi halimde akoruma bakıyorum işte. bütün odanın kontrolünü eline almasan noolur ? hem orda reislik taslamanın manası ne yani hep beraber oturmuş müzik yapıcaz işte. ben buna orda bi ayar oldum. arkadaşım sessiz dedi bu. bende bişey demedim önüme döndüm. kızlarda böyle öhömm falan yaptılar. baya bozuldum amk. o bişey değil milletin içinde bana taşak gösterisi yapmanın manası ne. neyse abi. la işin özü bunlar buradaki kendilerini geliştirmek isteyen müzisyenler. bu dümbükte artık nerden kurs aldıysa bunları bi araya getirip böyle bi yer kiralamış galiba. bunlardan üçer beşer alarak bunlara ders veriyo. müzik eğitimi gibi bişey. fakat türk müziği ve batı müziği karışık gibi bişey yapıyo. genel olarak makamlar, makam dizgileri, işte türk müziğinde ufak solfejler, girizgahlar falan yapmaya çalışıyo. o tarz şeyler öğretiyo. zaten hepsi müzik öğrencisi olduğu için artık nasıl kafaladı bilmiyorum meşk usülü bişeyler yaptığını sanıyo. eskiden beyler müzik öğretimi bu şekilde olurdu. incinin dedeler kadar olmasa da türk müziğinde de kendini aşmış dedeler tarafından öğrenciler meşk usulü yani birebir olarak müzik üzerine ders görürlerdi. burada makamlar, makamların dizilimi, yürüyüşler, usüller, enstrümanla çalınmaları, hareketleri, adablar falan o tarz şeyler gösterilerek yetiştirilirdi. zaten makamların ortaya çıkışıda bu dedeler sayesinde. bu da güya kendini o dedelerden birisi sanıyo. bebeleride öyle kandırmış. biraz konuştu ki hiçbir gibimden anladığı yok. dedi işte şöyle kabataslak bi makamlara geçelim beraber. bide ufak bi tahta var böyle beyaz tahtalardan. üzerine çizerek anlatıyo notaları falan. yazdı oraya abi notları dedi ki bu nihavenddir. güçlüsü şudur yedeni budur diye anlatıyo böyle tekniğe fazla girmiyorum. ulan adam eline aldı neyi. bu arada ney çalıyo. bi çaldı nihavend diye. baktım dinledim. bildiğin rast çalıyo. Allahallah dedim. bu işte bi terslik var ama dur bakalım. neyse abi. biraz böyle devam etti. şimdi dedi rast makdıbına geçelim. işte en kolay makamdır aslında. ferahlatır güzelleştirir falan. aha dedim büyük sıçış geliyo. herif bi girdi ferahfeza yapıyo. güldüm amk. sesli bi şekilde. zaten bana kıldı biliyon mu. arkadaşım bi problem mi var? dedi. dedim hocam bilmiyorum siz söyleyin. nasıl yani dedi. biraz evvel nihavend diye makama girdiniz rast yaptınız. şimdi rast diye makama giriyosunuz ferahfeza yapıyosunuz. yani bu sizi deniyodum diye girilecek bi troll mü yoksa falan dedim böyle gülerek. dedim heralde trollüyo gavat bizi dur bakıyım sazan.avi ye gelmeyek şimdi. böyle diyince bi bozuldu böyle tıs tıs güldü. dedi çok biliyosan buyur gel sen anlat arkadaşım dedi. yok dedim hocam olur mu öyle şey. devam edin siz ama yanlış yani söyledikleriniz dedim. biriki saniye durdu böyle sessizce. galiba içinden sövdü bana. sonra devam etti. neyse biz kürdiye geçelim dedi. geç bakalım dedim içimden. kürdi makamı şöyledir böyledir diye anlattı da anlattı. en son taksim geçecek kürdiden. bi girdi. abi yok yani herif kürdi diye uşşak yapıyo. ben kızlara eğildim sessizce dedim ki burda nerde sigara içebilirim? o çay ocağının orayı gösterdiler içeriyi. ben ufaktan kalktım böyle mutfağa doğru gidecektim. bu gibik kesti direk taksimi. noldu arkadaşım diye sordu gene. lan arkadaşım dedikçe varya ağzının orta yerine o neyi sokup gırtlağını gibesim geliyodu binin o derece kıl oldum. amk bob marleyi. orda efendi gibi gidip sigaramı içicem sende keyfince yiyeceksin işte öğrencileri. neyine daha bana yürüyosun. kaşınıyo gibtiğim. hocam dedim kusura bakmayın kürdi diye uşşak dinlemek istemediğim için gidip içerde sigara içicem. böyle diyince salonda bi şöyle tedirgin oldu. la bebelerin bişey bildiği yok. bu gavatında bişey bildiği yok. biriki bişey ezberlemiş. onları bebelere satıyo. bebelerde ben böyle konuştukça lan kazıklanıyo muyuz amk biz falan oldular tabi. ikimizin konuşmmasının sonuçlanmasını bekliyolar. dedi gel sen anlat o zaman. kürdiyi bi göster bakalım bize. tamam dedim amk. sen kaşındın gibik. beyler ne olursa olsun asla yanlış yapmayın bak. kendinizi küçültürsünüz. yani adam her ne kadar yanlış bilgiler veriyo da olsa sonuçta o hocaydı onların gözünde. ve onu da düşünerek öğrencilerin gözünde gibik bi duruma düşürmek yanlış olurdu. o yüzden ben son ana kadar çıkıp oraya sahnemi yapmak istemedim. kişisel şovuma dönüştürüp böyle ukalalık etmek istemedim. bundan kaçının yani. bu böyle diklenip durunca kendisi kaşındı. iyi dedim amk çekil şurdan. geçtim bunun oraya. zaten amfi falan var beyler orda. kendisine böyle ortamı kurmuş pekekent. ufak biriki kolon falan var. ordaki bebelerden birinden udu rica ettim iki dakka. benimde afedersiniz udla falan aşinalığım vardır. yani öyle büyük udi ibo falan denecek kadar çalmıyorum ama elime alınca şöyle makamları çal diyip taksim geç diyince falan geçerim az çok. ha beğenilir beğenilmez ama müziği sevdiğim için enstrümanlarla haşır neşirim.

gittim bunların yanına şşş alooo noluyo orda falan diye seslenerek böyle sesimi de kalınlaştırdım baya. ciddi ciddi bağırıyorum. elimi bele doğru attım. cebimden cüzdan çıkardım böyle. kimlik gibi benim kredi kartlarından birini gösterdim. hayırdır beyler noluyo burda dedim. bebe zokayı yuttu karanlıkta. zaten öyle bişeyler bilen tiplerden değildi amk. şu adanalı gaspçıya benziyodu gavatın tipi. tam bir keko. çapulcular amk. serseriler belli hepsinin tipinden. bişey yok abi falan çektiler. gibtirme lan abini amcık napıyodun kıza sen öyle dedim. bişey yapmıyom abi şakalaşıyoduk ya falan dedi. tuttum kızın elinden kaldırdım. napıyodular bunlar sana anlat bakıyım dedim. diğer bebe arkama doğru dolanıyodu. geç lan şuraya sıçarım şimdi ağzına dedim kolundan tuttum bunu öteledim diğerinin yanına. abi yavaş yeaa falan dedi böyle. olum bak ikinizide alır zütürür sabaha kadar ağzınızı giberim sizin dedim. geçin şuraya ikinizde falan diye komsercilik oynuyorum bebelere ama. her an birisi bıçağı çekip dayayacak diye de zütüm zütüm tırsıyom nasıl kalbim anlatıyo anlatamam. çektim kızı yanıma üstünü başını çırptı şöyle. napıyodu bunlar sana anlat bakıyım dedim böyle sert sert konuşuyorum. bişey yok abi ya arkadaşız biz falan yapıyo. kızım korkma çekinme söyle dedim. bunlar sana bişey yapamaz benbudayım söyle ne yapıyolarsa dedim. yok abi dedi kafasını önüne eğdi. saçlarının arasından karşıdaki bebeye bakıyo. bebede sert sert söylede bi ağzına sıçıyım falan diye böyle kaş göz yapıyo. kızı arkama aldım. bunun suratına bi tane şaplattım. olum siz külhan beyimisiniz lan dedim. abi yavaş yaa falan çekmeye başladılar. fırsat vermedim. sizin alayınızı giberim burda bak asabımı bozmayın benim. ben sizin bildiğiniz polislere benzemem şerefsizim süründürürüm sizi dedim. kalkın gidin lan gibtirin gidin dıbına koduklarım diye bunları biriki şamarlayıp yolladım. topuklar ızütlerine vura vuura gittiler. ilk şamarladığım bin giderken küfür etti ona da ayar oldum. polis olsam tabancayı çeker zütünden vururdum şerefsizi de allahtan değildim. kızda korktu amk. iyice sığındı bana. ulan dedim gencecik çocuklar ne hale düşüyolar ya. o bebeyi öylece sahipsiz bırakmadım ama. bunları da anlatıp işin sevabını kaçırmak istemiyorum beyler. o yüzden orayı geçiyorum direk. bizim biraderin evine geldim. aradım geldi açtı kapıyı girdim geceyi orda geçirdik.

ulan neyse abi bi sinirle çıktım evden. yürüyorum aşağıya doğru. buda balkona çıkmış. iboooo ibooo geri gel ibooo bak çok güzel olacak ibooo falan diye bağırıyo arkamdan. lan gibtir giiiiiitttt diye bağırdım bende. ama mahallede kimse yok. yankılanıyo ki nasıl. hava kararmış zaten. saat 10 mu 11 mi artık. bende bilmiyorum. yandaki camlardan falan biriki perde kıpırdandı. dedim rezalet abi ya rezalet yemin ederim. hayır sen kendine playboyum diyosun. şirkette önemli bi yerdesin. şirket temsil ediyosun. şu düştüğün durumlara bak amk. haline bak. sokağın ortasında gibtir git diye bağırıyosun biraz önce ağzına boşaldığın kadına. ne hallere düştük nası rezillikler bunlar falan diye böyle düşünürken kendi kendime yanıma bi tane şahin yanaştı beyaz. durdular. abi burdan şuraya nasıl gideriz falan diye sordular. bende öyle kendime geldim. efendim? dedim. abi dedi gökçek parkına nasıl gideriz burdan onu soruyoruz. dedim yer var mı arabada ben sizi zütürüyüm. açtı kapıyı buyur abi diye. girdim. dedim yürü burdan dümdüz. bebelerle ordasohbet etmeye başladım. arabanın içi öyle bir duman ki anlatamam size. kafam patlıyo amk dumandan. dedim beyler ne içiyonuz amk bu ne böyle. abi dedi tütün sarıyoruz biz. adıyaman tütünü. al yak dedi bana da bi tane uzattı. aldım bende elime. yaktım vuruyorum ama. kafayı öyle bi rahatlattı ki anlatamam sana. kafam dumanlıydı zaten acccayip bişey oldum. amk o kafayla ben o parka ne ara geldik. ne ara indim ben yolun ortasında hiç bilmiyorum. bi ara bi baktım ışıklarda bekliyorum. vay anasını gibiyim dedim kenara çekildim. bi baktım bankamatiğin önüne yığılmışım. la dedim noluyo amk. bebeler bana ne verdilerse beyler. benim kafa gitmiş. ben tamam içtim miçtim ama. artık esrar mı vardı içinde eroin mi vardı bilmiyorum amk. hayatımda uyuşturucuya bulaşmamışım. hangisi nedir onu bile bilmem. ben sigara diye aldım vurdum. zaten gergin bi ortamdı hiç düşünmedimde. sonuçta beyaz şahinle yanlayan ankara bebeleri amk. hepsinin cebinde uyuşturucu yoktur. istanbul olsa güvenmem. nolacağı belli olmaz da. demekki ankara'da da peydah olmuş muallakler. benim kafa beyin varya shelob tarafından ısırılmış frodo gibi dönüyo amk. olduğum yere yığılmışım. bi ara araba geliyo üzerime. sonra bakıyom aslında gelmiyomuş. herkes bağırıyomuş gibi geliyo falan kafam beynim allak bullak. dedim anasını gibiyim anasını. bu kadının anasınıgibiyim ben. nerden gittim o tiyatroya. nerden onla tanıştım ayarladım. kafama sııçıyım falan diye düşünüp duruyorum amk.

geceyi o maddenin etkisinde geçirdikten sonra kendimi bi otel odasında buldum. gözümü bi açtım ulusta saçma sapan bi otelin odasındayım. hayvan gibi bi baş ağrısıyla üstüme başıma baktım. yüzüme falan dişlerime paralarıma cüzdanıma kartıma herşeyimi kontrol ettim. büyük şans ki herşeyim yerli yerindeydi. ama ben o saatte ordan ulusa kadar nasıl geldim, o otele beni nasıl aldılar hiç bilmiyorum amk. kafa gitmiş. ulan aynada kendime bakıyorum bi anda içerden dozzz diye bi osuruk sesi geldi. dıbını gibiyim bu neydi dedim ödüm patladı. gittim içeriye baktım. yanda bi yatak daha var. atletli bi dayı yatıyo amk. kamyoncu gibi bişey. ya anasını gibiyim nası işler aldım başıma dedim ya. amk dün geceyle ilgili olan biten hiçbişeyi bilmiyorum. sana yemin ederim banyoya gidip zütümü falan kontrol ettim amk. olabilir olum. herif yatırıp gibse farketmeyecem. hatırlamıycam. çünkü geceyle ilgili hiçbişeyi hatırlamıyorum. neyse dedim hiçbir detayı öğrenmek istemiyorum biran önce şurdan kurtulayım amk. neyse abi üstümü başımı giyinip doğru resepsiyona gittim. otelin içinde biraz debelendim ama buldum nihayet. herşeyim yerli yerinde. paramı ödeyip gibtir olup gittim ordan. telefonda patronla konuştuk. geldim işte kırıkkaleye büyük ihtimal yarın bağlarım patron falan yapıyorum. güya kırıkkaleye gitmişimde hazırlanıyomuşum gibi falan. zaten hesap sormaz bana. gerek duymaz yani. bilir benim işime karışılmasını pek fazla sevmediğimi. o yüzden çok ötelemez öyle. tavuk taku gibi. neyse metroya gidip daha doğrusu ankaraya atlayıp doğru terminale gittim. biletimi alıp kırıkkaleye geçtim. akşam olmadan kırıkkaledeydim. kendime kalacak bi yer ayarlayıp adamlarla iletişime geçtim. onlarda sizi misafir edelim falan fıstık dediler zaten. yok dedim tamam benim yerim hazır. ertesi gün sabahtan şirketlerine geldik. buraları hızlı geçicem gerek yok ince detaylara. ertesi gün şirketlerine getirdiler beni. oturduk konuştuk. pazarlığımızı yaptık. o gibtiğimin malzemesini getirmeyi kabul ettiler. fakat lojistik için hala bi şirket lazımdı bize. bu kısmı zaten bizim ekipler ayarlıyodu. şirkette görevlendiğim tayfa bişeyler arıyodu onla da ben ilgilenmeyecektim yani. ama üstüme düşeni yaptım. malzeme işi tamamdı. adamlarla el sıkıştık. temsili bi kaç imza kağıt kürek işleri falan. daha sonra sözleşmeler gönderilir dedim. ayarlanır formaliteler falan. hadi eyvallah diyip çıktım. geceyi orda geçirmeyim dedim zaten çokta geç olmamıştı. hemen bi otobüse atlayıp düzceye geldim. ofise gittim direk. kağıtları falan işleme koydum. bebelere dedim çıkmadan şunların formalite evraklarını hazırlayın adamlara gönderin kargoyla diye. patronla konuştuk bi müddet. ne ettin nasıl ettin ibo dedi. anlattım detayları. iyi aslanım benim sen aslansın kralsın tüysün kılsın falan diye bi yağladı gene. çııktım geldim eve. amk neydi bu ya falan diye hala şokunu üstümden atmaya çalışıyorum. amk bi daha böyle maceramı tövbe. giberim değil jartiyer zütüne kazık soksa şurdan şuraya gitmem bi am için falan diye yeminler ediyorum kendi kendime. ulan neyse dedim oturuyum biraz bişeyler izleyim kafam dağılsın. bi kahve yaptım kendime. biliyosunuz benim klagibler değişmez fazla. bi sigara bi kahve. bişeyler izledim. sıkıldım müzik açtım. tarkan çalıyo bende dışarıya bakıyorum bi yandan. bi yandan kahvemi sigaramı falan içiyorum. amk telefona bi mesaj geldi. aha dedim yarağı yedik. kesin başıma bi tak saracak biri gene. çünkü biliyonuz abiniz öyle mesajla falan çok fazla uğraşmaz. bide tabi o sıra kovaladığım bi hatun yok. o yüzden mesaj gelebilecek sınırlı kişi var. onlardan birisi de helga. o yüzden baba mesaj gelir gelmez hissetti mevzuyu. giberim gene ne olacak acaba diye aldım elime telefonu. şaşırtmadı tabiki helga mesaj atmış. açtım baktım. sözleşmeyi okursun mailine gönderdim şampiyon yazıyo. dıbına koyum ne sözleşmesi gibik hala sözleşme imzalayacağımı falan mı düşünüyo onla iş yapacağımı mı düşünüyo amk dedim kendi kendime. tamam şirketlerinden çıkarken koftiden bi mail atarsınız incelerim falan demiştim ama oda bende biliyoduk ki işi onlara vermeyecektim. hele ki o gece olanlardan sonra beni yatırıp gibseler gene vermezdim amk. o dereceydi artık. neyse neyin nesiymiş bu amk dedim açtım bilgisayarı. maile girdim. bunun maili buldum açtım. baktım bi dosya göndermiş. indirdim. bi yandan da korkuyorumm amk virüs mirüs atar huur uğraşır dururum sonra diye. açtım. biriki kere kontrol ettirdim bilgisayara tarama yaptırdım. ulan bi açtım. yemin ederim şok oldum amk.

abi neyse bu gibik beni çağırdı yanına. kızılayda bi yerde buluştuk. ben daha yoldan gelmişim. üstüm başım perişan tabi. yani genede orta halli sonuçta takımla geziyorum normalim. ama bana göre düşük yani o kıyafet üst baş yada saç. bu geldi kızılayda hoş geldin beş gittin falan. ben zaten özlemişim ankarayı. o asfalt kokusunu. o egzoz kokusunu. canım ankaram benim be. 6 yıılımı harcadım şu şehirde yeminle 1 yılını bile sevmedim. ama ayrıldıktan sonra öyle değerliymiş ki beyler. insan gidince anlıyo. neyse nostaljiye girmeyim şimdi. dedim şuraları biraz gezelim. öğrencilik zamanlarımda gidipte keyfimce içemediğim nargileleri içtim. keyfimce takılamadığım mekanlarda takıldım. akşam üzeri hava kararmaya yakın işte saat 5-6 gibi dedi bu işte bizim şirkete uğrayalım. bi şey mi alacam dedi bişey mi yapmam lazım dedi ne onu hallediyim benim oraya geçeriz falan dedi. iyi peki dedim. arabası var zaten atladık bunun arabaya gittik şirkete. bu ikinci kata çıkardı beni. odasına gittik. orda bişeyler yaptı iki üç kağıt kürek dosya falan bişeyler aldı. kısa süreli biriki teleofn konuşması yaptı. ben anlamadım pek üstünde de durmadım zaten. gecelik bi kaçamak benim için sadece. o yüzden sadece eve ne zaman gideceğimizi falan düşünüyorum. bide odasında şu küçük renkli şekerlerin olduğu bi kap vardı. görmeden biriki tane onlardan aşırır mıyım acaba diye onları düşünüyodum. alırken gördü gerçi de ben yaramaz çocuklar gibi yaparak direk açıp ağzıma attım. ellerimi gösterip yememiş gibi falan yaptım hoşuna gitti. gerçi bi şeker aldım diye de beni gibecek değildi niye böyle bişey yaptım bilmiyorum ama. genede prestij meselesi sonuçta. koskoca adam şekerin peşine düşmüş diye taşakta geçebilir. ama napıyım beyler. dayanamıyorum amk. onlar böyle iğrenç bi şekilde dişinize yapışıyo ya. ben kırmızıyı seviyorum. zaten diğerlerinin hangi meyvenin ezilmiş halinden yapıldığı meçhul. bi tek kırmızıda böyle küp şeker tadı geliyo. bide dişe yapışıyo. ben onu ön dişlere yapıştırıp yapıştırıp dilimle tekrar kıt diye çıkarmayı seviyorum. onla oynuyorum işte. neyse abi. ağzımda şeker bu telefonla konuşurken kolumdan tuttu beni hızlı hızlı bi yere çekiştirmeye başladı. dedim gidiyoruz heralde. şirketin içinde bi oraya bi buraya girdik. bi anda bi odaya geldik. amk bi baktım. bi masa kurulmuş. çevresinde üç beş takım elbiseli dümbelek. başında şirketlerinin patronu olduğunu sandığım bi herif. kapıdan içeri girmişiz. bunun elinde dosyalar kağıtlar falan var. ben ağzımda şeker dişime fena yapıştı ağzımı ayırmışım onu çekiştiriyom. girdim biriki saniye onlar bana ben onlara baktım. ağzım ayrık kaldım öyle amk.

neyse abi çıktım yukarıya aradım bizim mühendislik firmasını. dedi ki ibo böyle böyle. şimdi projeyi çiziyoruz tamam sıkıntı yok ama. projede kullanılacak o inşaat için gerekli belli bazı malzemeler var. bu malzemelerde düzcede yok. projeyi ona göre yeniden mi çizelim yoksa başka bi yerden malzeme mi alacaksınız ? ya malzemenizi ayarlayın ona göre projeyi onaylatalım. yoksa yeniden proje çizelim. dedim dur hele. yeniden proje çizme olayı bana bi kere büyük bi masraf. ikincisi çok büyük zaman kaybı amk. nerde satılıyo bu gibtiğimin malzemeleri. dedi abi bilmiyorum arayıp bulacaksın. kırıkkalede olabilir. istanbulda kesin bulursun ama çok kazık olur. konyada var falan diye saydı. dedim tamam sen bunların isimlerini yadailetişim adreslerini falan bana maille at. ben bakıyım bi görüşüyüm. biriki güne sana dönüş yaparım. tamam abi dedi. biiriki saat içerisinde gönderdi bana telefon numaralarını. aramaya başladım teker teker. amk birinin üçç dediğine diğeri beş diyo. üç diyene geri dönüyom. bu sefer altı oldu diyo. ya gibtir diyip beş diyene gidiyorum sekiz oldu diyo. amk bu inşaat işi hep böyle beyler. ağzınıza sıçarlar. zamanında leyla denen huuryla mücadelemizde de demir olayında aynısı olduydu. şimdi gene aynı tak. eğer çok lazım bi malzeme arıyosanız ağzınıza sıçılana kadar ararsınız. o yüzden belli bazı toptancılarla çalışıp az çok bi ekip kurmanız şart. benimde temelde bütün ekipler hazırda bu istedikleri malzeme ekstra bişey olduğu için ekibe yeni birilerini katmam lazım. neyse abi kırıkkaledeki bu dümbüklerle görüştüm. dedim tamam ben biriki gün içerisinde geliyoorum. anlaşmamızı yapalım. yazılı bi kağıdımız olsun. ona göre belirtilen tarihte belirtilen yere sevkiyatı yaparsınız. şartlarıda geldiğimde konuşur sözleşmeyi orda hazırlar imzalarız dedim. peki tamam dediler adamlar. çıktım patrona izah ettim durumu dedim dayı ben gidiyom. bugün yada yarın yola çıkarım. bikaç güne halledip gelirim. iyi tamam dedi oda. ulan kırıkkale de ankaraya yakın. malzeme işi işime geldi. dedim dur şu helgayı arayım da hazır malzeme kovalarken bende bi kaçamak yapıyım. aradım. dedim gözün aydın. ankaraya denizi getiriyorum. güldü bu nasıl yani diye. ankaraya gelcem dedim. fakat çok kalamıycam. en fazla 1 gün yada 1 geceliğine dedim. fazlasıyla yeter dedi müstehzi bi gülüşle. bak seen dedim. peki tamam o zaman yarın akşam ordayım dedim. bavulu çantayı torbayı gerekli evrakları falan hazırlayıp ertesi gün ilk iş ankaraya geldim. aslında başıma gelecekleri bilsem hiç gelmezdim tekrardan ankaraya. ama gel gör ki gibimizinn uğruna bi kez daha başımıza bela almaya hazırlanıyodum farkında olmadan. playboylukta çok önemli bir kural vardır beyler. bir gecelik ilişki bir gecelik olarak kalmalıdır. yani bi kızı sadece gibmek için kullanacaksan. gib ve bırak. daha sonra daha üsteleme. gib işini bitir. geceyi bitir. sonra da unut. tekrar tekrar arayıp fuckbody gibi kullanma olayı falan yok. o işler traş.

böyle bişeyi göze alacağı yoktu. istediğini almadan videoyu verirse boşu boşuna videoyu çekmiş o kadar zahmete katlanmış olacaktı bi gibe yaramayacaktı anlayacağınız. bunu bildiğim için ne kadar olursa olsun vaktim var amk dedim. dur şimdi. en azından biraz rahatladım. fakat benim daha büyük bi planla bunu öyle bi tezgaha getirmem lazımdı ki videodan da benden de paradan da vazgeçsin ve gibtir olup gitsin. öyle büyük bi kazık sokmalıydım ki zütüne sana da parana da lanet olsun aboovv diyerek zütünü tuta tuta kaçmalıydı uzaklara. lakin aklıma bişey gelmiyodu. düşündüm. düşündüm. o gece sabaha kadar düşündüm. sabaha karşı sabah ezanı okunduğu zaman anladım sabahın olduğunu. oha lan ne ara sabah oldu dedim saate bi baktım. o sıra 5 miydi 6 mıydı neydi. vay dıbına koyum dedim. o saatten sonra uyumak bana haramdı beyler. o planı yapana kadar uyumak haramdı. gittim kendime bi kahve daha yaptım. hava biraz aydınlanıpta dükkanların açılmaya başladığı zaman evden çıktım takımları falan çekip. hiç uyumadığım için dedim gidiyim önce bi karnımı falan doyurayım. gittim bi çorbacıya. bi çorba söyledim. amk sabah sabah aç karnına da çorba içerek güne başlamanın ne demek olduğunu hala anlamış değilim. abi çorba yemeğe geçmek için ilk açılıştır amk her zaman. akşam yemeğinde önce çorba sonra karnıyarık pilav falan gelir. salatayla falan kapatır en son bide tatlı atar balkonda sigara içmeye çayı çıkarırsın. bitti. çorbanın yeri budur amk. sabahın köründe uyanıksan illa bi çorba içmeye gidilir. bende aç karnıma içince o çorbayı midem yanar amk. mercimek la. bayılırım mercimek çorbasına. çoban salatayla beraber mercimeği az gömmedim dört öğün. sabah kalkıp poaça yenir amk. kahvaltıda çorba nedir. inşaat amelesi gibi. neyseki bilinç altımıza işlediği için gittim bende çorbacıya. çorba içiyorum. bizim huur başladı mesaj atmaya. amk beni trollüyo amk kahpesi. imza atarken dikkat et ellerin titremesin ashdasdhsah diye mesaj atıyo. öğlen oluyo. yemekte ne var şampiyon ? ben benimkini hazırladım bile hashdahdhash diye mesaj atıyo. akşam oluyo sıkıldım ya televizyonda ne var acaba ne izlesem. aaa sen varsın ibo. ne güzel inliyosun lan öyle hashdahshd diye mesaj atıyo. abi her mesaj geldiğinde varya kafam allak bullak oluyo. sinirleniyorum amk. karı resmen benle taşak geçiyo. bende hiçbişey yapamadan elim kolum bağlı oturuyorum. tam bir utanç kaynağı amk. hayır kendime yediremiyorum huurnun yaptığını. hepsini geçtim böylesine basit bi tezgahla koskoca iboyu devirmek nedir amk. yenileceksem ustaca bi plan karşısında boynumu eğmek isterim. saygı duyarak. bu kahpelik ve huurlukla dolu gayet kevaşe tipi bi plan. ve çok basit bi plan. rakibimi çok küçümsediğim için başıma gelmiş bi hadise. haliyle zoruma gidiyo amk. neyse abi. ben dedim tamam. madem sen mesaj atıyosun. mesaj istiyosun. hadi bakalım. dedim bence bu işi böyle halletmenin hiçbir mantığı yok. sana bambaşka bi sözleşme ve teklifle gelicem. çok düşündüm. umarım sende düşünerek cevap verirsin. ben böyle dedikten sonra bi kaç saçma sapan taşak mesajı daha attı. fakat cevap vermeyince galiba ciddiyetimi anladı. kendisi de düzeldi. nedir teklifin ne teklifi neyin olayı bu falan diye merak etmeye başladı. akşam eve giderken kuyumcudan bi yüzük aldım. eve geldim eşyalarımı falan toparlayıp doğruca terminale gittim. ilk arabayla ankaraya gidip gecenin bi yarısı bunu aradım. dedim nerdesin ? evdeyim ibo noldu dedi uykulu bi sesle. dedim tamam geliyorum. bi yarım saate falan yanındayım dedim. nası ya ankaradamısın sen nası yani falan dedi bi telaş yaptı. evet evet ankaradayım dedim böyle gibecem seni ses tonunda konuşuyorum. neden burdasın peki dedi. sana bahsettiğim teklifi yapmaya geliyorum. hazır olsan iyi olur dedim. ibo saçma sapan bişey yapma sakın bak işleri o noktaya getirmek istemezsin elimde kayıtlar var biliyosun dedi. biliyorum artık o kayıtların hiçbir önemi yok şuan bile gönderebilirsin şirkete umrumda değiller. ama önce benim teklifimi dinle. daha sonra istediğini yap bence. çünkü çok daha cazip bi teklifle sana geliyorum dedim. bu tırstı biraz. bende farketim tabi. dedim merak etme. sadece konuşucaz. bana güven. teklifimi yapıcam. eğer hayır dersen istediğin herşeyi verip gidicem. korkma dedim. iyi peki tamam dedi. zaten başka bişey deme şansı yoktu. o henüz beni tanımadığı için bilmiyodu ama ben çok iyi biliyodum ki eğer ki ben onu gibmek istesem yada zarar vermek istesem buna ne o, ne de bi başka birisi, nede bi başka ülke, nede bi başka dünya karşı koyabilir. ben yanarım yıkılırım ama genede onun ağzını yüzünü gibmeden ölmem amk. öylede bi adamım. neyse abi. taksiyle gittim bunun evine. zaten ankarada geçmişim var. anlatmadım çok ama liseyi ankarada okuduğum için biliyorum her karışını. geldim zili çaldım bu baktı bana kameradan. saçlarım falan yapılmış. takımlar çekilmiş. kokular sürülmüş. ortam ciks. on numarayım yani. hayatında daha böyle bi erkek görmemiş. açtı otomatiği. kapısına geldim. gecenin bilmem kaçı beyler. apartmanda ses yok amk. ankarada ses yok bırak apartmanı. takır tukur ayakkabı sesimle gittim kapısının önüne kadar. ilk önce bi kapı demiriyle beraber araladı kapıyı noldu ibo ne söyliyceksin dedi. dedim oha artık. yuh. buraya sana zarar vermeye gelmedim. saçma sapan iş yapma da aç şu kapıyı dedim. ya söyle burdan ne söyliyceksen. sadece konuşcaz dedin burdan da konuşabiliriz dedi. biraz geriye çekildim. bak dedim şuan bu kapıyı kırıp sana içerde istediğim her türlü işkenceyi yapabilirim. ayrıca sana zarar vermek yada senin canına kast etmek istesem merak etme düzceden kalkıp buraya kadar gelmeme gerek yok. sandığından çok daha güçlüyüm. bu işi telefonla da yaptırabilirim. zarar vermeye gelmedim. tarzım değil. seninle konuşmaya geldim. sadece konuşacağız. bi teklif yapıcam. kabul edersen ona göre konuşcaz. kabul etmezsen söz veriyorum hiçbişey yapmadan ve demeden istediğin herşeyi vererek kalkıp gidicem burdan dedim. ben öyle diyince ikna oldu biraz. ilk ikna aşamasını kırdığım için mutluydum. bu sözlerime inancını kanıtladı. ve kendi kendine de sözlerime inanması gerektiği düşüncesi yerleşti. zaten kadınlar her ne kadar oyuncu her ne kadar düzenbaz olurlarsa olsunlar özünde hepsi birer kadındır beyler. o yüzden her huuryu, huur da olsa böyle kahpelikler peşinde de olsa cinde olsa alicengiz oyuncusu da olsa etkilemek ve etkiniz altına almak mümkün. bende bu etkinin ilk aşamasını gerçekleştirmiştim. zinciri açtı. kapıyıda açtı ve içeriye aldı beni. mutfağa geçtik. su koydu bi kahve yaptı. su kaynayana kadar havadan sudan iki arkadaş gibi konuştuk.

istediğimde buydu zaten. bazı önyargıları aradan kaldırmak niyetindeydim. bütün kalkanlar ve bütün o oyunlar ortadan kalktığı zaman oda en nihayetinde bi kadındı. ve ben bi kadının isteyebileceği her şeyi biliyodum. bi erkekte arayacağı her şeyi verebilirdim. o nedenle en iyi yaptığım şeyi yaparak onu tavlamaya çalıştım. kahveleri hazırladıktan sonra karşıma geçti. bunun üzerinde çok düşündüm dedim. güldü böyle. evet biliyorum. henüz 1 gün oldu olmadı. ama benim gibi yoğun çalışan birisi için 1 saatlik zaman bile aşırı bişeyken ben tam 1 günümü ve 1 gecemi sırf buna harcadım. aralıksız olarak düşündüm. ve bunu kabul etmeye karar verdim dedim. öyle diyince geriye çekildi böyle yaa nasıl gibtim ama der gibi kasılıyodu. dedim ki ben bugüne kadar bir çok kadını alt ettim helga. hayatımda çok çeşitli kadınlar gördüm. çok çeşitli oyunlar gördüm. ve bütün hayatım bir oyun gibi geçti. devamlı her yerden bi oyun geldi. ve ben oyunda her zaman birinci gelmeyi başardım. her zaman bi yolunu bulup karlı çıktım. ve devamlı galip geldim. ve kendime o günlerde verdiğim bi söz vardı. eğer ki bir gün bi kadına yenilirsem ve bu yenilgiyi kabul edersem o kadınla evlenicem. çünkü beni devirmiş bi kadın, ancak benim karım olabilecek bi kadındır. buraya da bunun için geldim dedim. kahveyi falan bi masaya bıraktı. ama inanılmaz ciddi oynuyorum beyler. mimiklerim , yüzüm ses tonum. unutmayın. eğer ki bir düşünceyi karşınızdaki kişiye empoze etmek istiyosanız, bunun için şahane bi oyunculuk sunmanız yeterli kalmaz. o fikre önce kendiniz inanılmaz derecede çok inanmalısınız. eğer ki bi yalana en çok kendiniz inanırsanız, karşınızdakini de inandırmanız o derece kolay olur. bunu zamanla zaten çözmüş olacaksınız. çünkü playboylukta ihtiyacınız olan en çok şey yalan. yalan konusunda ustalaştıkça yalanı nasıl söyleyecceğiniz ve karşınızdakini nasıl manipüle edeceğinizi çok iyi bilirsiniz. üzerinde ustalaşırsınız. bende aynen bu şekilde herşeyimle bu fikre inanır gibi karşısında ona evlenme teklif ediyodum. ve bütün bir ciddiyetten etkilenmiş gibi sadece dinliyodu. henüz tepkisini bilmediğim ve kestiremediğim için oyunuma devam ediyodum. etkilenmiş gibiydi. o yüzden renk vermedim. dedim eğer ki bana evet dersen. belki kitaplara yazılmıycak. belki çocuklar isimlerimizi sayıklamayacak. birer kahraman olamayacağız. ama inan bana bir çok kızın destanında ismin geçecek. ve gerçekten önemli bi yerde olacaksın. burada istediği şeylerden bahsettim ki birazcık oltaya gelsin amk karısı. kadınların yapısını bi kaç kez daha anlatmıştım beyler. kimisi prestij arar kimisi bilmem ne arar diye. bu kadın belliydi. bu kadın hani şu zengin koca bulup hayatım kurtulsun diye bekleyen cennet mahallesi kılıklı çingeneler var ya.hah tamda işte o huurlardandı. tabiki bunu herkes gel ben senle evlenicem diyerek veya farklı vaatlerle iş dünyasında bir çok kez düdüklemiş. kocasıyla neler oldu hala bilmiyorum ama. herkes iş yerinde düdüklemiş bunu. belli bazı yerleri elde etmiş dıbını kullanarak. ve anlamış ki elinde herkesten paradan, maldan mülkten daha kıymetli bişey var. dıbını kullanarak parayı malı mülkü insanları elde edebiliyo. iyisimi huurluğa başlayım demiş. yaptığı tamamen modern huurluk başka bişey değil. iş hayatında bu tarz huurlardan her aşamada görürsünüz. en tepeden, en aşağıya kadar genelde her kademede mutlaka ama mutlaka vardır. olacaktır. o benim üzerime böyle bir oyun oynayarak beni alt edip tamamen kendi çıkarlarına hizmet edecek bi sözleşmeyi imzalamamı ve yüklüce bi miktar parayı almayı ümit ediyodu. bense tamamen yenildiğimi kabul etmiş gibi yaparak karşısına geçtim. ve kendi oyununu oynamasıyla elde edeceğinden çok daha fazlasını vaadediyodum. öyle ki kendisi de biliyodu ki eğer ki benimle evlenirse alacağı paradan çok daha fazlasına, o sözleşmeden çok daha fazlasına, o video ile elde edebileceklerinden çok çok daha fazlasına sahip olacaktı. yani onu bal liginden amatör ligden falan alıp tamamen uluslar arası arenaya çıkaracaktım. o tam bir mahalle dilberiyken bi anda first lady olmaya hak kazanmış gibiydi. benim yenilmem ve ona yaptığım bu teklif başına talih kuşu konması ve inanılmaz derecede büyük bir lütuftu aslında. fazlasıyla cazip göründü bu teklif ona. ciddiyetimden ve anlattıklarımdan anlattı. çünkü anlattığım şeyler gerçekti beyler. tek bi farkla. beni yenen kadın o değildi. hepsi o. evet benide yenen önünde diz çöktüğüm ve şu konuşmayı yaptığım bir kadın elbette ki var. her erkeğin bir gün çökeceği gibi. fakat o kadın o kadın değildi. ama ben harika oynamıştım. ve ciddi manada buna inanmıştı. zaten mal mülk ve para hırsı öyle bir gözünü bürümüştü ki daha fazlasını sunduğumda direk salyaları akmıştı. fakat üstüme direk olarak atlayıp ucuza da gitmek istemiyodu. kendini de biraz ağırdan satarak masaya doğru uzattı kollarını. bu tamamen evet manasına geldiği için cebimden yüzüğü çıkardım. zaten yüzük çıktımı karşınızda ordinaryus huurda olsa bi anda golluma dönüşüyo. bu yüzük ve kadınlar arasında anlayamadığım bi bağ var. gerçekten gollumun erkek olması çok saçma. bende bütün bir lotr serisinde o yüzüğe aşık olanların tamamı kadın. yada içlerinde bi kadın var amk. belkide yazar kadındır bilemiyorum. bi yerde bi kadın var yani. neyse abi. yüzüğü çıkardıktan sonra bu iyice gevşedi. ellerinden öptüm içimden tiksinerek. ama bu oyunu oynamam lazımdı. o lanet parmaklarından yüzüğü geçirdim. daha sonra ayağa kaldırarak sanki çok özlemişim gibi sarıldım. artık hiçbişeyin bi önemi yok dedim. hiçbişeyin. ne videonun ne şirketinin ne işlerin ne sözleşmelerin hiçbişeyin önemi yok. istersen kaldır at o videoyu. istersen bütün bilbordlara gönder. istersen ölene kadar kendine garanti olarak sakla. ama bundan sonra sen benim karımsın artık dedim. hala oynuyorum. oda oynuyo huur. o gece beraber sevişe sevişe uyuduktan sonra sabahleyin erkenden kalktık. işe gitmesi gerekiyodu uyandı. alarmı çalınca bende kalktım. baktım hazırlanıyo. günaydın hayatım dedim gözlerimi ovuşturarak. günaydın dedi huur sesiyle. napıyosun dedim. hazırlanıyorum işe gitmem lazım dedi. ayağa kalktım. saçmalam dedim. ne? der gibi suratıma baktı şöyle. giymek için çıkardığı gömleğini aldım elinden tekrar rafa taktım. bundan sonra çalışmak falan yok. hakettiğin hayatı yaşatıcam sana. iş yerini ara gelemeyeceğini söyle. yada hiç arama boşver. bundan sonra esas hayatın başlıyo. hayatının bundan öncesine artık bi silgi çek. ibodan öncesi ve ibodan sonrası diye. emin ol benden sonra herşey çok çok çok daha güzel olacak. ve öncesini hatırlamayacaksın bile diye konuşa konuşa bunu yatağa getirdim. orda bi morning sex daha yaptık. ciks yapmanın en güzeli morning cikstir beyler. tabi bide kavgadan hemen sonra yapılan ciks vardır. favorilerim arasında ama. buralara şimdilik girip uzatmanın manası yok. olağanüstü planımı anlatıyorum şuan havasını bozamam. şimdi bunları okuyan panpalarım ya giberim ibo gene ne taklar yiyon burdan nası bişey çıkardın amk diye düşünüp duracaklar. bir çoğunuz bana burda bitirdiğim için sövecek ama. çok uykum geldi beyler. sabah beşte kalkıp şirkete gitmem lazım. hepinizi gözlerinizden öpüyorum. viral reklamlar tadında geceler. yarın kendi saatimiz ve kendi kanalımızda sizlerleyiz. ses verin öpüyorum sizleri.