cebimden bi sigara çıkardım. bu böyle bi öne doğru atıldı bişey söyleyecekmiş gibi. kafamı çevirdim. göz göze geldik. durdu söyleyemedi. noldu dedim. hiç ya bişey yok devam et sen dedi. ne oldu ya dedim. ya şey sigara içeceksen balkona çıkalım mı dedi. bunu mu söyleyecektin dedim. evet. de sen öyle bakınca bi an çekindim falan yaptı böyle. teallahım yarabbim dedim. karı kıvama gelmişti de. ben tabi rakibimde de gibeceğim kadında da birazcık haysiyet en azından biraz karakter ve prestij beklerim amk. bu ne lan. daha ilk dakkadan ağzını açmaya korkuyo karı. iyi dedim kalk. nnerde içicez. kalktık mutfağa geçtik. oralarda apartmanların balkonları ufak. yani bir yada en fazla bir buçuk adım genişliğinde falan zaten. ayakta dikilerek sigara içiyoruz orda. bi yandan kahveleri yudumluyoruz. hava inceden esiyo. buda benim yanıma doğru yanaştı iyice. kolu koluma değiyo. evin güzelmiş dedim. teşekkür ederim dedi. bi müddet daha sessizlik devam etti. kadın dediğim gibi neyi nasıl yapacağını bilmiyodu. yani bişeyler yapmak istiyodu ama ne yapacağını kadınlığını nasıl kullanacağını zerre kadar bilmiyodu. boyundan büyük işlere kalkıştığı belliydi. normalde böyle durumlarda ben acırım haline. ya git kızım derim canını yakmayım. lisede böyle bi tane sevgilim vardı benim. kız çok ufaktı beyler. ufak derken yaş olarak yaşıtız. ama beyin olarak o çok küçük. çevresinin böyle aşk meşk olaylarındaki görüşleriyle artık bütün arkadaşlarının sevgilisi varmış oda sevgili yapmış gibi bana atlamıştı bu. benide elinde tutmak için saçma sapan şeyler söyleyip duruyodu. işte senden çok iyi aile babası olur. sen çok süpersin. çok iyisin. çok mütişsin falan. iyi tamam diyorum. yolda yürürken elini tutuyoum en fazla. çünkü ben kızdan ayrılcam yani öyle uzun süreli bi ilişki olmayacak. o yüzden daha hiçbişeyin farkında olmayan bu kızı üzmeyim çok fazla diyorum. ama kız haddinden fazla bağlanmış ve saçma sapan şeyler yapıyo. öpmeye çalışıyo. yakınlaşmaya çalışıyo. işte evine geleyim falan diyo. yani gelecek tamam. ben bunun kızlığını alıcam. gibicem. sonra ayrılıcaz. bu kız büyüyecek. ergenlikten çıkacak. sonra aklı başına gelince bana sayacak sövecek. hayır haketmiyo yani böyle bi kötülüğü anlatabiliyo muyum. benim en büyük mottom bu biliyosunuz. takip edenler iyi bilirler. herkese hakettiğini veririm ben. haketmeyene asla kötülük etmem. gibip atmam öyle. bende böyle bi playboyum. bu karıda şimdi tamam huur falan ama. bilmiyo yani huurluk nasıl yapılır. joguarın, edanın falan yanında bu ne lan bu osuruk amk. ama sağlam bi silleyi hakettiği için buna merhamet göstermedim. yanlış bişey yaparım söylerim korkusuyla ben konuşmadan konuşmuyo asla. öylece bekliyo. iyi bari işimizi bitirelim dedim içimden. sigara bittiktensonra bi elimle kahveyi içiyorum. diğer eli arkaya doğru saldım. bunun kalçanın üst tarafında koydum. ben öyle yapınca inceden bi irkildi. heyecanlandı. nefesleri falan hızlanmaya başladı. kalçasının üzerinde elimi gezdirmeye zütüyle oynamaya başladım kısaca.

Bu karı orda küpelerini falan çıkardı. Makyajını falan sildi. Bende gardrobun aynasından deloglana bakıyorum. Ordan oynuyorum falan. Kendi kendime takılıyorum o ara. Çok geçmedi geldi yanıma uzandı. Bacaklarıyla falan sürtünerek elini benim mala attı. Üzerime doğru yarısı benim üzerimde yarısı yatakta böyle duruyo. Bende kolumu kafamın arkasına attım. Bekliyorum olacakları. Ne yapacaksa fırsat veriyorum yani buna şans tanıyorum buyur sahne senin diye. Bi yandan benim deloglanla oynuyo bi yandan sırıta sırıta yüzüme bakarak güzel miydi gece ? diye soruyo. Henüz karar veremedim. Çok fazla etkileyici değildi açıkçası. Sıradan bile denebilirdi hatta. Dedim. Kaşlarını kaldırdı. Yorganı kafasına çekerek aşağıya doğru indi. Ağzına aldı. Alırken diliyle deloglana çalım attı resmen. Amk böyle bir blowjob olamaz beyler. Mükemmel işçilikti. Yada kadın o kadar basiretsiz davrandı ki o ana kadar yaptığı bi +1 hareket bana +100 gibi görünüyodu bilmiyorum. Çok mal birisi bi soru bilirse onun için inanılmaz bi yol katetmiş sayılır falan ya. aynen o tarz bende o türden bi profesyonellikle malı emcürmesini baya tuhaf karşıladım. Çünkü daha önce türlü fırsatlar vermeme rağmen kadınlığını kullanamadığını görmüştüm. Neyse uzatmayalım. Orda hayatımın en dişsiz, acısız, tırnaksız ve köklü blowjobunu yaparak sadece ağzıyla boşalttı beni. Bende zaten meraklı değildim bunu tekrar düdüklemeye. Şahsenin anın büyüsü çok daha güzeldi. Çünkü bütün bir kadınlığını kullanarak yaptı bunu. Eğer ki aranızda 3 ten fazla sevişmişliği olan varsa sevişmenin sizi boşaltması için kendiniz boşalmayı istemek zorunda kalıyosunuz bunu bilirsiniz. Yani şöyle 3 taneden fazla ciks yapmış birisi 4.ciksinde istediği zaman boşalabilir. Kendisi ayarlayabilir yani bunu. Bu nedenle aralarda bazı olumsuz şeyler sizin pipinizin durumunu da etkiler. Pgibolojik bişeydir beyler. Dikkat edin. böyle 10 dakka gibersiniz doggystle. ulan dur bide bacakları açıp üstüne uzanıp çakıyım dersiniz. Karı bacakları atıp üstüne yatana kadar gibiniz iner. rezil olursunuz. o nedenle profesyonel anlamda ciks yapmak bir sanattır. anlatacağım çok şey varda, haydar dümen tayfasına dönmesin burası diye anlatmıyorum. daha sonra belki aramızda bi gece yaparız. neyse abi bu işini bitirdi. gitti ağzını falan yıkamaya. bende yatağa uzandım. baya rahatladım amk. biliyosunuz çok sevmediğim için sürekli olarka yaptırdığım bişey değil. o nedenle baya zevk aldım. rahatladım haliyle. bide stresli bi günün üzerine gelince iyi oldu. sigara aradım etrafta. baktım çekmecelere falan. illaki vardır diye. amk yandaki komodinin çekmecesi sıkışmış. ahşap bişey zaten. evdeki en eski malzemeler bunlar bile olabilir yani. o derece. ulan sıkışmış köşesi hissediyorum kalkıp ayağa öyle çeksem çıkacak. ama yataktayken asılıyom asılıyom gelmiyo. neyse abi diğer elimle destek alarak sinirlendim seninamunakorum diyerek çektim bi anda sıkıştığı yerden aralandı çekmece açıldı amk. bildiğin yere düştü. hagibtiiiir dedim amk. biraz gürültü çıktı. hemen toparlandım bende gelmeden şurayı toparlayımda şimdi görür sinirlenir bide bunun tribini çekmeyim dedim. ne olursa olsun tanımadığınız kadının evi çekmecesi beyler. hırsız gibi o ne öyle amk. görür hırsız muamelesi çeker falan hoş olmaz. amk toparlıyorum ama bakıyorum full hava maskesi, boş iğneler, fotoğraflar, haplar ilaçlar falan. lan dıbına koyum bunlar ne dedim amk. tam çekmeceyi yerine iteledim bu geldi naptın diye ağzını kuruluyodu. doğruldum. sigara arıyodum da. çekmeceyi düşürdüm. merak etme toparladım tekrar dedim. biraz bozuldu ama fazla renk vermedi. uzatmak istemediğinden. haa tamam dedi tekrar. gecelik bişeyler giymeye hazırlanıyodu. dedim bi sürü ilaç milaç var orda onlar ne öyle ? ha onlar mı ağrı kesici falan ya dedi. e dedim oksijen maskesi gibi maske var o ne ? ya ibo bilmiyorum gözünü seviyim ona mı taktın şimdi. ilk yardım setinin içinden çıkmıştı. atmıştım oraya atmışım demekki ne biliyim şimdi yaa diyerek içeriye doğru gitti tekrar. ben bi işkillendim amk. hiç renk vermiyodu. yemek yapıyoruuuum ? diye bağırdı içerden. olurr diye cevap verdim benden. üzerime gömleğimi attım. altıma da pantolonu çekip gömleğin önü açık bi şekilde içeriye geldim. amk pantolonu da öyle boşalır boşalmaz giyince baksırı falan sıkıştırdı. bende hiç sevmem beyler. boşaldıktan sonra duş alırım mutlaka. sizde alın. çünkü o ucunda kalanlar falan akar oraya. yapışır. zamanla koku yapar. mantar yapar. zührevi hastalıklara falan yakalanmayın dikkat edin. amk dedim en azından bi tuvalete gidiyim. işeyim deloglanı falan bi yıkayım kendine gelsin. odadan çıktım. kapının birini araladım. ilk şoku orda yaşadım.

bob söz istedi. patron eliyle buyrun diye işaret ettikten sonra şöyle toparlandı biraz. ibo bey şirketinizin hamlelerini çok yakından takip ediyoruz. bizce teklifiniz ve projeniz yatırım için gayet uygun. kar payları falan tabiki konuşulur. yada iş ortaklığına gidilip işin resmiyetini o şekilde de halledebiliriz. sözleşmeler falan sorun değil. formaliteler bi şekilde hallolur dedi. bizim için projenin önemli olan noktası tamamen nakliye ve geri plandaki yardımlar. karayolu üzerinde falan diye anlatıyoda anlatıyo herif. elindeki kağıtlardan bişeyler gösteriyo. bende ihale mercii gibi dinleyip duruyorum. gayet etkileyici. ooo şahaneee falan yapıyorum böyle. ama hiçbirisi gibimde değil. adamların hepsi teker teker bişeyler söylediler. bende dedim gayet güzel olumlu sonuçlar bunlar. kağıtlarınızdan da etkilendim. fakat bunları ekibimle de beraber biraz incelemek ve kararı ona göre vermek istiyorum dedim. öyle diyince patron biraz bozuldu. nasıl yani sözleşmeler ? dedi. ne sözleşmesi dedim. ibo bey sözleşmeler hazırlandı. bugün burada işi bağlayıp ertesi gün kamyonlar ve diğer araçlar önce düzceye sonra da talimatınızla istanbula gideceklerdi. anlaşma şartlarından özel hükümlere kadar herşeyi ayarladık buyrun bakın falan diye önüme üç beş tane sözleşme fırlattı resmen. böyle yapınca bende dellendim. kağıtların üzerine elimi koydum. ama hiç bakmadım bile. dedim beyler. galiba daha önce ihaleyle iş yapmadınız. yada hiç ihale kazanmadınız. eğer sizlere ben bu işi verecek olursam, kağıtlarınıza ve size güvenirsem bu iş burada konuşulur karara bağlanır. daha sonra noterden falan geçen sözleşmelere ihale mercii ve yükümlü taraf imzalarını atıp şartları kabul ederler. ona göre imzalar atılır ona göre formaliteler yerleşir. bi iş ortaklığı kurulacaksa da ona göre yapılır. böylesi büyük bi projede pat diye kafadan hurra hadi imzaları at ibo diye beni gönderip bütün kağıtlara imza atan sınıf başkanı gibi bişey miyim ben dedim. bende ters yapınca salonda bi gerginlik oluştu. sözleşmelerin daha bir maddesini bile okumadan tekrar patronlarına doğru ittirdim. hazırladığınız tüm evrakları, sunacağınız bütün kağıtlar, elinizde bizi ikna etmek için kullanacağınız ne varsa şirketle iletişime geçip mail adresine gönderin. daha sonra onaylı asıllarını da şirket adresine kargolayın. bundan sonra iletişime resmi kanallar üzerinden devam ederiz. birebirde sıkıntı yaşadığınız belli. ilk izleniminiz hoş olmadı beyler. ikinci şansınızı iyi değerlendirin bence. teşekkür ederim dedim ve masadan kalktım haydarinnnaaa rinna rinna rinanayyy müziği ile dışarıya çıktım. kapıyı arkamdan kapattıktan sonra derin bir uhhhh çektim. rahatladım. amk huurları beni orda iki arada bi derede tuufaya getirecekler güya. sağdan soldan baskı yaptırıp yalandan bi imza attııracaklar. şimdi at hadi sonra gene düşünürüz konuşuruz yeaaa falan diyip imzaları alıp gibtir edecekler beni. lojistik kanadını tamamen bunlar alıp kafalarına göre bana şart koşacaklar. var mı lan öyle bi dünya gibikler. sizin güttüğünüz koyun kadar benim çoban gibmişliğim var. bunları kafamda söyleye söyleye çıktım şirketten. dışarı çıkınca şöyle bi derin nefes aldım. hava kararmıştı artık. biraz yüksekte bi yerdeydi. ankarayı görebiliyodunuz tamamen. la şey tarafı bilen varsa. atakule taraflarında. tam caddesini hatırlayamadım ama. cinnah mıydı. hoşderenin yukarısı mıydı neydi. baya bi ilerisi. bu zengin kesimleri falan oturuyodu oralarda. ben ankaradayken öyleydi yani. aklıma gelmedi amk semtin adı. neyse abi. oda ankaranın ayazında ankarayı izlerken çıkardım cebimden bi sigara yaktım. cebimi karıştırırken bişeyler hışır hışır etti. bi baktım bizim helganın ordan aşıdığım biriki tane şeker. amk görünce cinlerim tepeme çıktı. seninde ananı gibiyim diye sinirlendim. sıktım bunları döndüm arkama doğru bi salladım. tam o sırada helga çıkmış yanıma geliyomuş amk. farketmedim. bunun kafaya gitti. biraz kendini geri çekip noluyo yaa oldu böyle. bende bi kaldım. biraz mal gibi baktık birbirimize. sonra bişey demek istemedim. pardon falan diyip kusura bakma bile demek istemedim amk huurya. ne tezgahlara getirmişti bizi. ama bu gece intikdıbını alacaktım. öyle yada böyle. yanıma geldi. sustu hiçbişey söylemedi. bana oynadığı tezgah kadar. bende ona bi tezgah oynayacaktım. yani bana orda diyecekti ki kendince yaa işte ibo olsaydı bende seni gibecektim ama olmadı. neyse. ayağını denk al ufaklık. ben öyle her kadına benzemem falan gibi havasını atacaktı. nası tribe soktum ama seni az daha gibiliyodun falan diye dalgasını geçecek. sonra da gibtir olup gidip akşama bunun keyfiyle yaşayacak. tabi bunu bildiğim için. babanında kafasında tezgahlar vardı. hep beraber göreceğiz yarın.

olacaklar belliydi. bi kaç gün içerisinde tahmin ettiğim gibi önce finansçılarıyla görüştü. söylediklerimi onlara tercüme ettirerek finansal hareketlerin incelenmesini istedi. daha sonra anladığı üzere herşeyin farkına vardı. söylediklerimin doğru olduğunu anladı. ve düzeltmek için beni aradı. ibocum napıyosun falan diye bana abi takunu yiyim ayağı çekiyo anlayacağınız. bu telefonu açacağını biliyodum koçum dedi. ibo böyle olması gerekmiyo dedi. ben nasııl olmasını istiyosam öyle olması gerekiyo aslanım uzatma dedim. şimdi şirketinden kalk dooooğruca bankaya gel dedim bekliyorum. napacaz bankada dedi. gel sen işimiz var dedim. bunu çağırdım o bankanın önüne. girdik içeriye. müdürün odasına çıktık. müdür bizi kapıda karşıladı. aman efendim hoşgeldiniz falan diyerek elini uzatıyo. vurdum eline milletin içinde. çek lan elini yavşak seni dedim. odasına girdik müdürün. kapıyı açtım. gittim bunun koltuğuna oturdum. dedim git aşağıdan benim paralarımı say getir. bankanda ne kadar param varsa hepsini istiyorum. öyle diyince bizim şirket müdürüne baktı bu. daha doğrusu sahibine döndü baktı ne diyo bu diye. çünkü onun çomarı o. belli tasması onun elinde. kafasıyla yürü diyerek işaret etti bu dümbük. oflaya puflaya gitti. sallanmaa sallanmaaa diye bağırdım arkasından. buda kapıda dikilmiş ağzını bile açmadan bekliyo. anladı ki ağzına sıçacam. biran önce bitsin diye hiç ses etmiyo. sağa sola baktım böyle. bi binlik yapıyım diye. bişey bulamadım. dedim boğazım kurudu yeğenim bi çay çorba bişey getir sen bilirsin buraları dedi. nası yani ben mi getiricem dedi. telefona elimi attım. istersen arayım şirketteki elemanlarım getirsin dedim. kafayı salladı. gibe gibe gitti o kahveyi aldı geldi. önüme kadar koydurdum. saol ciğerim tamam geç kapının oraya bekle şimdi dedim. gitti bekledi orda ellerini kavuşturup. benle oyun oynanmaz beyler. benle oyun oynarsanız ne hakediyosanız onu bulursunuz. ben burada bu muallaklere insan gibide davranabilirdim. herşeye rağmen bunlara kendime yakışır bi şekilde de davranabilirdim. ama bana yakışan şey herkese hakettiğini vermek oldu her zaman. bende ite it gibi, ata at gibi davrandım. bunlarda itten de aşağı bi varlık oldukları için ondan da aşağı bi şekilde davrandım. kimse yadırgamasın yani ne olursa olsun kaç yaşında adam falan diye. giberim onun adamlığını .tecavüzcü gavatlar. çok geçmeden bankada kalan paramı da güzelce paketleyip sayıp getirdi müdür. getir masaya bırak dedim. getirdi. kalktım geldim bunun yanına. kulağından tuttum çocuk azarlar gibi. ben sana demedim mi benimle oyun oynama diye ? ben sana demedim mi arada kendin yanarsın diye ? he ? yavşak. şimdi nasıl köpekleştin ? senin sahiplerini de altındaki köpekleri de bir bir bulup dıbınıza koyarım sizin dedim. bundan sonra ikinizden birisi, yada altınızda çalışan birisi, yada sizi tanıyan sizle uzaktan yakından herhangi bağlantısı olan birisi, yada yolda yürürken yanınızdan geçmiş eli elinize çarpmış birisi bile olsa yakınımdan geçerse, inan bana şundan çok daha fazlasıyla karşılaşırsınız. bundan sonra ayağınızı denk alın dedim. kulağını lisede müdürlerin çektiği gibi sıka sıka kıvrattım gavatın. aaağğğhh diyerek kıvrandı koskoca adam. dıbına koduğumun uşakları bana orda oyun oynyolar. mafyacılık yapıyolar akılları sıra. aldım çantayı. çıktım bankadan. hayatta hiçbişeyden korkmayın beyler. sadece Allah'tan korkun. doğru bildiğinizi savunmaktan asla çekinmeyin. daha önceden de söyledim. inanmış bir kişi yeterince inancı olmayan 100 kişiden her zaman daha güçlüdür. bir orduyu, o orduyu yenebileceğine yürekten inanmış 1 kişi öyle bi giber atar ki şaşırır kalırsınız. Allah her zaman için doğrunun yanındadır. o yüzden asla ama asla doğruluktan vazgeçmeyin ve herkese hakettiğini verin. ite it gibi, ata at gibi davranın. yoksa bu devran dönmez. hepinizi öpüyorum memleket kokan yanaklarınızdan. şurayıda biraz havalandırın amk her geldiğimde 15 günlük teneke peyniri kokuyo gibecem belanızı. geçen gün kim girdiyse şu başlığa birisi çemen yemiş gelmiş galiba. günlerdir şu başlığa ne zaman girsem ortalık adıyaman kokuyo amk. içerde de tütün içmeyin boğazım yanıyo amk. hadi görüşürüz. yazın buralara olum özledim lan renklendirin şurayı hadi.

mekana girdik. formaliteler falan halloldu. açılış konuşmaları saygı duruşları falan filan. sonra başladı program. sıra bana geldi. sunucu kız beni anons etti. kalktım yerimden. gene emin adımlar ve alkışlar eşliğinde gidiyodum sahneye doğru. bi baktım arkadan bi bin takip ediyo. arkamı döndüm bi baktım ki bizim uyuz. alkışların arasında bozuntuya vermedim kulağına eğildim. napıyosun dıbına koyum dedim. ceketimden tutup ittirdi. vay amk dedim. döndüm önüme. sonuçta koca salona didişen iki ceo göstermek şirket imajını kötü yönde etkilerdi beyler. o açıdan bozuntuya vermedim hiç. sanki önceden planlamışım gibi devam ettim yürümeye. sahneye geldim nihayet. kürsüye doğru ilerlerken lan bi baktım yanımdan bu fıydı bi hamleyle. öne atıldı. mikrofonu kapıp bayanlar baylar. tekrar hoşgeldiniz. ben ebesinin amı bugün burada falan diye başladı konuşmaya. amk biriki saniye duraksadım. şaşırdım yaptığına. sinirlendim de haliyle. ama bozuntuya vermedim. yüzüme yavşak bi gülümseme takılarak sağ tarafında bi adım arkada beklemeye başladım. nasılsa birazdan top bana atılacaktı. biliyodum. artık kuralına göre oyna diye beni zorlamasına müsaade etmeyecektim gavatın. çok fazla müsamaha gösterdim çünkü. laftan anlamadığı gibi bide şöyle aptal saptal hareketler yapması artık sabrımı taşırmıştı. önce lafa girdi bu. günümüzün bitmeyen sektörü. inşaat sektörü. gıda ve ilaç sanayiinden sonra asla sonu gelmeyecek bi sektör olduğu aşikar. fakat inşaat sektöründe korunması en önemli faktörlerden birisi maliyet ve kalite dengesi. kalite ve maliyet ne yazık ki birbiriyle doğru orantıda yükseliyor. yani yaptığınız işin şu kadar kalitede olmasını istiyosanız maliyetide bu kadar oluyor. ne kadar az maliyete ne kadar kaliteli bir iş yapabildiğiniize bağlı olarak yaptığınız işi iyi iş yada kötü iş olarak nitelendirebiliyosunuz. diye konuşuyo bu. salonda çıt yok. herkes ankarada düğün salonundan çıkıp opera dinlemeye gelip ilk 10 saniyesinden sonra intihar düşüncelerine gark olmuş gibi bakıyolar buna boş boş. bitsede gitsek der gibi. kim olsa sıkılır. bu gavat hariç tabi. konuşmasını çeşitlendirdikten sonra (detaylarıyla yazmıycam bütün konuşmayı) slayta geçti. bilgisayardan slaytı açarak buyrun isterseniz hep birlikte bi göz atalım dedi. başlarda herkesin bildiği slaytlar olduğu için birer ikişer geçiyo. yazılanları okuyo. fotoğrafları anlatıyo. reklam yapıyo. satış yapmaya çalışıyo falan. fena değil. fakat yetersiz. ben sadece izliyorum. bir iki daha geçince benim koyduğum fotoğraflara geldi. ordan sonrasını benden başkası izlememişti. görünce şaşırdı. çünkü lafa girdiydi tam. şimdide inşaatın demir dökümlerinin nasıl yapıldığına bi göz gezdirelim isterseniz dedi. tıkladı. bi baktı ekrana fındık taşıyan bi teyze geldi amk. mal gibi kaldı bu. biraz kekeledi. şaşırdı. bi saniye izninizle .slaytlar karışmış olmalı dedi. bilgisayara doğru bi hamle yaptı. ceketimin düğmesini çözüp önünü açtım. ileriye doğru yürüyüp mikrofonu aldım. yo yo karışmadı bizimslaytımız dedim gülümseyerek. kafasını bilgisayardan kaldırıp şiddetle bana baktı. buna doğru seyret şimdi der gibi bi hareket yaptım yüzümle ve mikrofonu alıp sahneye doğru yürümeye başladım. arkadaşımın kusuruna bakmayın. her gittiğimiz yerde aynı şakayı yapıyor. birinizin artık bu şakaya gülmediğini ona söylemesi gerek bence. çünkü artık gerçekten sıkıldım dedim ceketimi silkeleyerek. salondakiler gülüştüler. ön sıralarda sarışın bi hanım abla var. saçları falan topuz yapmış . yanında da kır saçlı fit bi herif duruyo. iikiside sadece tebessüm ederek ve pür dikkat beni izliyolar. ama öyle böyle değil. baya ağzıma düşecekler yani. anlam veremedim başta. kır saçlı herif tıpkı madmen deki roger sterling gibiydi. takımlar saçlar o tip surat şekli falan. hali hareketleri aynı roger amk. dizide de severdim bini. o yüzden dikkatimi çekti zaten orda da. bi an gözüm takıldı ama. arada çaktırmadan baktım sadece. sanırım tarzımızı hepiniz deşifre ettiniz bile. iyi polis kötü polis yapıyoruz arkadaşımla. o buraya çıkıp bütün o sıkıcı detayları anlatan adam. bende salona biraz renk getirip güldürerek beni doyur diye bağıran göbeklerimizi hoplatacak olan adamım dedim. gülüştüler. genelde konuşamalarda benim kısımlarımı insanlar daha çok seviyorlar. bunun sebebini tahmin etmek isteyenvarmı ? dedim. salona doğru bakarak. kimse yok mu ? bir kişi bile mi ? hadi beyler burda hepiniz zeki iş adamları olarka bulunuyosunuz dedim. baktım kimsede çıt yok. gülüşmeler var ama el kaldıran yok amk. severim insanları bu tür diyaloglara çekmeyi. oraya çıkıp yediyüz saat anlatabilirsiniz. hepsi sizi idinler. ama etkileyici bi konuşmanın yolu etkileşimden geçer. en can alıcı damarlarına dokunsada konuşmalarınız bi soru yöneltip cevap alırsanız seyirciyi her zaman için şovun içinde tutmuş olursunuz. böylece onları etkilemek ve söylediklerinizi tam manasıyla dinlemelerini sağlamak daha kolay olur. soru cevap akılları, dilleri, kulakları ve kalbi size bağlı tutar. kısacası seyircinin sizde kalmasını istiyosanız soru cevap ve etkileşim gerek. baktım kimseden ses yok. sunucu kıza döndüm. toplayın çocuklar malzemeleri bizi sessiz iş adamlarına getirmişler dedim. salonda kocamaan bi kahkaha patladı. işte böyle. bunu duymak istiyorum dedim. ortalardan birisi el kaldırdı. buyrun dedim. ayağa kalktı. çok zeki olduğunuz için mi dedi. gururum okşandı ama hayır maalesef. teşekkür ederim dostum dedim. birisi daha kaldırdı. çünkü basit bi anlatım tarzınız var dedi. umarım iyi manada söylüyosundur dedim. gülüştük. bi kaç tahmin daha geldi. fazla uzatmadım. güzel tahminlerdi. sizin gibi kıymetli insanlar tarafından övülmek ve birazcık şımarmak için attığım bir oltaydı sadece. teşekkürler dedim. salon aaaaa vay muallak vay amk falan sesleriyle bi yıkıldı. güldüm bin bin. o kadar katille kaldık amk bizimde kanımıza biraz binlik karışsın demi. şaka bi yana dedim. benim konuşmamı insanlar genelde tek bir sebepten severler. oda bitince yeme içme faslına geçiliyo dedim. salon patlattı gene kahkahayı. bu gavat daha fazla dayanamadı. yanıma geldi kulağıma eğilip millet gülerken sessizce stand-up yapmaya mı geldin satış yapmaya mı dedi. kulağımı bu gavattan kurtarıp sanırım sıkıcı çocuk artık biraz iş konuşmak istiyo beyler. kusura bakmayın artık biraz sıkacağım dedim. slayta döndüm. fotoğrafta gördüğünüz kadını tanıyo musunuz dedim. hayır diye kafa salladı herkes. bende tanımıyorum internetten indirdim dedim. tıksırdılar. ama buna benzeyen bir sürü kadın tanıyorum. zonguldaktan, düzceden, trabzondan. tıpkı bu fotoğraftaki gibi fındık taşıyolardı. hatta dedim sonrakki slayta geçtim. aynen bu amca gibi akşama kadar kahvede oturup sigara içen kocaları vardı. bunlara benzeyen bir çoğu beni öğrencilik yıllarımda evinde misafir ettiler. kiracıları oldum. çok kalender adamlardır. hem zonguldaklılar. hem düzceliler. özetle karadeniz yöresinin insanında öyle bi sıcakkanlılık var yani. ( burası komple yalan amk. buldukları yerde gibiyolar öğrenciyi. ) ben bunların sayesinde büyüdüm. ve buranın bi parçası haline geldim. ankarada da bulundum. istanbulda da çalıştım. yaptığımız işte şuanda istanbuldaki bi iş. fakat güvendiğim ve çalıştığım insanların hepsi karadenizli düzceli zonguldaklı insanlar. o yüzden düzceden ve civardan tanıdıklarımı alıp istanbula zütürerek bu işi yaptım. çünkü insan bildiği ve tanıdığı insanların elinden çıkacak işi bilir. ve ona göre güvenir. tepeden tırnağa o yüzden kontrol edilir. o şekilde bi zincirdir bu. ve zincirin enküçük halkasından en büyük halkasına büyük yada küçük bir aksaklık bi kopma bi zayıflık varsa bu o zincirin bütününü etkiler. o yüzden her detayın kusursuz olması gerekir. bunun içinde zincirdeki her bir halkayı en ince ayrıntısına kadar bilmen gerekir. bende tıpkı böyle yaparak zincirin en ufak halkası işçilerden, malzemecilerden, o malzemeleri getiren kamyonlardan, o kamyonların sahibi lojistik firmasında çalışanlardan vs. zincirin en üst halkası mimarlardan, mühendislerden, teknikerlerden ve patronlara kadar her bir zerresini biliyorum. tanıyorum. ve güveniyorum. hepside işini layıkıyla yapan adamlar olduğu için. bir ikincisi piyasada zaten sağlam bi şekilde inşaat yapıp bitiren türlü şirket var. yeni bir inşaat demek alternatif demektir. yeni eskisinden farklı bişey olmalı ki adına yeni diyebilesin. diğer yapılan inşaatlardan farkımız olmasını istedim. buradaki farkta şu.

o ara işte bebelerden iş çıkmayacağını bildiğim için direk buraya yazdım. biriki dakka da bekledim ama kimseden cevap gelmeyince dedim napıyım amk kendim yürüyüm bari. zaten yağmur dinmişti. bende yemeği bitirmiş kalkacaktım. kalktım bunların yan masaya doğru yürüdüm. ordan direk aşağıya doğru bakılabiliyo zaten cam kenarında oturuyolar. bende o tarafa dikildim. kızın karşısına. oğlanın arkasına. kız artık dosdoğru bana bakabiliyodu. tam arkasında değil tabi aramızda bi masa falan var. bende yaktım orda güya dışarıyı izleyerek sigara içiyorum. çocuklardan birisi hemen çay ateşledi. saol koçum benim dedim. afiyet olsun abi diyerek gitti. benim zaten çayımı falan bildikleri için devamlı yemekten sonra hemen bi tane çay getirirler. bu gavatlarda bi kürek çay mı atıyolar neyse artık hayvan gibi demli geliyo o yüzden açık ve 1 şekerli içiyorum. kız heralde ordan da biraz ateşlendi. mekan sahibi falan mı sandıysa artık bilmiyorum da. neyse abi bi yandan sigaramı çayımı zütürüyorum öyle ayakta. bi yandan da hatuna iş atıyorum. oda bana iş veriyo. ulan nası etsem nası etsem derken. aslında boş verip geçecektim. sizden de iş çıkmadığı için. çokta önem vermedim açıkçası. zaten bişeyler olacağından değil sırf sahalara bi puan daha yazdırıp bırakacaktım. ha oldu mu oldu tamam bitti diyip bi daha aramayacaktım bile. sadece numaraydı istediğim. artık öyle bi hale gelmiş ki olaylar artık kızlara gidip numara bile çekmene gerek kalmıyo amk. bunun bebeye telefon geldi. bebe bi saniye izin isteyip içeri lavaboya doğru gitti. buda peçeteyi yere düşürdü. garsonlardan bi tanesi gidip peçeteyi aldı. daha sonra ben sigaramı çayımı içtikten sonra bi kafa selamı vererek çıkmaya hazırlanıyodum ki kapıda çocuklar peçeteyi getirdi. abiii ağağağağ diye pis pis sırıtıyolar noldu olum diyorum. kaş göz ediyolar hala. baktım peçeteye numarasını bırakmış. vay amk dedim. bende şaşırdım. buda bugünlük böyle kısa bir anı oldu. tabikide aramayacağım. ama ortamların nasıl olduğunu anlamanız için anlatayım dedim. eskiden kızlar gerçekten kendilerini ağırdan satarlardı. biz bi kızın numarasını öğrenene kadar canımız çıkardı amk. en olmadı kızları yatağa atmak için binbir türlü numara çekerdik. webcam şovlarda az mı ter döktük meme açtırmak için. liseli zamanlarımızda neler çektik neler. çekmek derken aklınıza direk osbir gelmesin. sıkıntı çektik yani. o meme kıymetlendi de kıymetlendi amk. zor açtırırdık. şimdi kızlar amı zütü açıp geziyolar resmen. baya baya huur değil bak kız. normal bi dükkanda çalışan kız. ama böyle sosyal medyadan falan konuşuyolar. bizim bebeler falan bahsediyolardı. biliyorum yani var öyle kaşarlar. baya parayla gibtiriyolar ya. böyle bi duruma geldik artık. hani oda biliyo bi gib olmayacağını. sende biliyosun. ilişki yok aşk yok bişey yok. iyisimi diyo gel sen beni al. bi yerlere zütür yemek yedir. üstüme başıma bişeyler al. cebime bi kaç lira para koy. gidelim sana bide güzel gibişelim. sen yoluna ben yoluma diyo. olaylar artık bu raddeye gelmiş beyler. gerçekten ortam çok kötü. piyasa içler acısı.

neyse işte sonra da pikniği bitiririz. toplarız ordan geliriz. bi lunaparka falan gideriz. sonra işte bowling falan yaparız. ordan belki bi sinema. ordan da evlere dağılırz dedim. planı anlattım nuriye. gene bebeler gibi sevindi dışarı mı çıkıyoruuuuuz falan diyerek. bi yupppiiiii diyerek topukları zütüne vurarak zıplamadığı kaldı dıbına koduğumun. biz sabahtan aldık nevaleyi çıktık yola beyler. yol tam bir eziyetti. karı tutturdu öne ben oturacam. hatta diretmedi bile amk. çıktı direk ön koltuğa kuruldu. ben elim kapıda kaldım amk. neyse dedim hadi karı kocadır yan yana gitsinler bende veletlerle arkada oynayım. öyle gidiyim. birisi zaten bacağıma yayıldı. iki saatlik yolu sol bacağımda bir züt kemiğinin ağrısıyla geçirdim. amk çocuğu zütünde teneke mi var nedir deldi bacağımı amk iki saat. yana kaydırıyom yok sağa kaydırıyom yok. elimle havada tutuyum diyorum zaten otuz kilo çocuk. onuda yerinde durmuyo huur çocuğu bi sağa zıplıyo bi sola zıplıyo bi ablasının saçını çekiyo falan. ayar oldum gidene kadar. bide annesi babası varken ben bağırmak istemiyorum çocuklara. her yaptıkları şımarıklığa onlar bi tak demiyolar. bende azarlamıyorum amk. alttan alıyorum. hehehehe seni şirin şey falan diyip böyle yanağını sıkıyorum geçiyorum falan. neyse abi piknik alanına geldik. çayıra serildik. bu karı gene zütü göbeği açtı. yoga yapacam ayağına. serdi kilimi mal mal oturuyo orda. lan tam bir kezban amk. anlatamam size. şu bu tarz benim tarzı yarışmaları kimler izliyo diyosun ya. işte bu karılar ilzliyo amk. taytı maytı çekmiş ebru şallı gibi. aptal aptal hareketler yapıyo. amk gelde bi salata yap etleri doğra tavuklar ıaç maç bişey yap amk. ben orda ateşi yakıyorum mangal yakacaz. nuri sofrayı kuruyo. karıda orda mal mal oturuyo. nasıl ağırıma gidiyo anlatamam amk. arada nuriye laf çakıyorum ama oda anlamazdan gelioy devam ediyo amk. eline de yakışıyo ha hanginiz karı hanginiz koca olum falan diyip sırıtıyom böyle. amk selamisi aldırış etmeden daha biber doğruyo. neyse. lan odunları toplamışım .güzel kamp ateşi tarzında sıralamışım. dizmişim böyle koni şeklinde .yakacam. amk çocuğu geliyo üstünden atlayacam diye deviriyo ikidebir. lan oğlum yapma diyorum bak gibecem kulağını dedikçe daha da azıtıyo. bu sıpalara da bişeyi yapma diyince uyluyolar ya oraya. ille ağzına sıçana kadar yapacak onu. geliyo gidiyo deviriyo. top atıyo deviriyo. bilmem ne yapıyo salak salak. ateşi yakana kadar başıma hal geldi. çocuğa diyorum git babandan şu teli al gelde ateşe atıyım mikrobu kırılsın biraz. yansın iyi olur diyorum. ya ne gerek var ki zaten yeni aldık onu diyo. olsun sen git al gel bi bildiğim var benim hadi koçum diyorum. boşver yaaaa öyle olsun diyo. lan erincek erincek bana bide akıl öğretiyo şöyle salak salak konuşuyo 13 yaşındaki velet .ayar oluyorum. lan olum gitsene diyorum. bişeyi kırk kere söyleye söyleye yaptırıyorum falan. anlayacağınız üzere piknik tam bir faciaydı. aslında planın gerikalanını da bu şekilde geçireceğimi bildiğim için düzceye dönünde direk kaçayım diye de çok düşündüm ama. nuriye kıyamadım. sen bi gün dayanamıyon olum o naapsın amk diyodum kendime .öyle öyle sabrediyim dedim. bir günden nolcak.

bu gavat abdiyle falan konuştuk orda bi güzel muhabbet ettik. prenses dallaması da araya girip efendim bahsettiği işler şöyle işler. işte bu kadar muhabbettensonra iş konuşsak mı artık falan diye ikidebir giripdurdu muhabbeti gibti. bütün tadını kaçırdı adamlarında benimde. abdi de sıkıldı heriften. dedi ki ibo bak ne diycem. böyle ayak üstü muhabbet yerine istersen bizim şirkete uğra. olmadı kartımı vereyim direk bana ulaş dışarda bi yerde görüşüp konuşalım senle. daha rahat konuşurz dedi prensese ters ters bakarak. devam etti , belki bende sana reddemeyeceğin teklifler sunarım ha. dedi bide göz kırptı bana bakarak yaşlı kurt. anladım ki buda beni kapmak isteyen muallaklerden birisiydi. gülümsedim. tabiki mutlaka görüşürüz dedim. omzuma dost selamı gibi çat çat yapıp gitti kalabalığın arasına. o uzaklaşınca yanıma çektim bunu napıyon sen allah aşkına dedim. ya asıl sen napıyosun milyonluk adamların karşısında iş bağlayacağız şurda ciddi bişey konuşacaz ikidebir sulandırıp duruyosun mevzuyu dedi. lan bırak neye iş bağlıyosun. bi saattir adamların anasını ağlatmışsın. sıkılmışlar. patlamak üzerelerdi. allahın aşkına karışma bi işi ben bağlıyodum sen baltaladın ikidebir dedim. allahalla nasıl bi iş bağlamakmış o öyle. adamlarla kırk yıllık arkadaşın gibi oturup sağdan soldan muhabbet etmek mi senin iş bağlama anlayışın ? öyle iş mi bağlanırmış allah aşkına dedi. Bak sen dedim. ne yapmalıydım çok bilmiş, allık falan sürüp güzelliğimi mi kullanmalıydım dedim. bozuldu tabi lafıma. şu muhabbeti daha çok uzatacak mısın ? yoksa dalgaya devam mı edeceksin dedi sinirli sinirli. sen bilirsin dedim. bak tamam. benle istediğin kadar dalga geç. köşede bucaktaher gördüğün yerde laf sok. ama bugün ve şu lansmanlar boyunca en azından müşterilerle düzgün konuş. konuşman da bugün tutmuş olabilir ama şirket imajı için bu tür bi konuşmayı kesinlikle tasvip etmiyoruz. bak patronlar duyarsa çok başın ağrıyacak. benimde başım ağrıyacak. yapma bunu oyun oynamıyoruz burda dedi. asker selamı gibi selam verdim. emredersiniz paşam dedim. ibo lütfen bak ? dedi. tamam yav üüüf dedim. tekrar kalabalığa karıştık. o kendi işine baktı. bende kendi işime. o kendi stilinde bende kendi stilime. istanbul macerası bu gavatla böyle didişe didişe geçti. beni biliyosunuz. ben işime karışılmasını sevmem. kendi şirketimde de güvenleri tam olduğundan dolayı genelde insiyatif kullanmaktan çekinmem. zaten kendime güvendiğim için insiyatif kullanırım ve genelde benim çözümümden daha iyi bi çözüm üretemeyecekleri için kendi insiyatifimi sorma yada tartışma gereksinimi duymam. işimiz bittikten sonra hazırlıklar yapıldı ve biz arabalara doluşup diğer durağın yolunu tuttuk. bu esnada yolda giderken ben slaytı biraz değiştirmek istedim. çünkü sunum yaparken benim o yörenin halkına daha doğrusu nabza göre şerbet verme olayım vardı. benim işim buydu. tekniğim buydu yani. istanbul insanına gidip fındıktan yada fındık üretiminden tarlalardan falan bahsederek satış yapmaya çalışsam kimse beni giblemez anlamazdı. keza aynı şekilde zonguldak yada trabzon insanını da karşıma alıp betondan güvenden sermayedarlardan bahsetsem onlarda beni anlamayacaktı. o yüzden herkesin duymak istediği kısmını anlatıyordum. herkesi ilgilendiren kısmını. bu tür yerlerde daha önceden de anlattığım gibi konuşmalar önceden belirlenir. çoğunlukla sizin konuşacağınız metin bir başka ekip tarafından hazırlanır. siz onlara içeriğinde bulunması gereken şeyleri tarif edersiniz. onlarda uygun bir dille yazarlar. düzeltilmesini istediğiniz yerleri düzeltirler. daha sonra metin patronların önüne gider. ortaklar onu okurlar. onay verirlerse o konuşmayı yapabilirsiniz. slaytlar patronların yani ortakların önüne giderler. gene onay verirlerse o slayt oynatılır. o yüzden kafanıza göre iş yapmanız biraz olanaksız. ben yolda giderken slaytı falan kontrol ediyim dedim. laptoptan izledim falan ama. içime sinmedi. yolu yarıladık. şimdi geriye döneyim slaytı düzeltip ortaklara kontrol ettireyim. onay alayım. soru sorsunlar cevap vereyim müzakere edilsin tartışılsın falan çooook uzun iş. zaman yoktu. bende insiyatif almakta sakınca görmedim. ve slaytın içerisine kendimce bir kaç fotoğraf ekledim. metinde de bazı yerleri çıkarıp bazı farklı şeyler ekledim. tamamen kendimce bi sunum hazırladım anlayacağınız. geldiğimizde biraz dinlenecek fırsatımız vardı. oturup dinlendikten sonra üstümüzü başımızı hazırlayıp mekana gittik. burdaki mekan gittiğimiz en iyi mekandı diyebilrim. ankarada cafe crown oteli var. plaza da diyebilirsiniz. ben otel demeyi tercih ederim. onun beşinci katında mı ne üst katların birinde tıpkı buna benzer bi salon vardı. aşağı yukarı 200-300 kişilik falan. belki daha fazla bilemiyorum. burası ordan biraz daha büyüktü. tepeden ışıklandırmaları vardı. tıpkı orası gibi salonun girişinde boydan boya camlar vardı. dışarıyı seyredebiliyodunuz. ferah bi alandı. aynı zamanda camlardan dışarıya açılan bi küçük sigara balkonuda vardı. oraya çıkıp ferah ferah sigaranızı içebiliyodunuz. sevmiştim orayı. tabi biz gittiğimizde orası kafelerin sigara içilen bölümleri gibi tıklım tıklım olmuştu bile. o yüzden keyfini çıkaramadım başta ama. sonda güzel bi keyif sigarası içmiştim herkes gidince. neyse abi uzatmayalım.

ulan ne yapsam ne yapsam diye düşünmeye başladım. sonuçta ortada bi ciks kasedi vardı. ve ben bu videodan nasıl kurtulacağımı bilmiyodum. hani sorun değil beyler. ortaya çıkarsa millet malı malafatı görür. en baba zütümü falan görürler. bide karıya sakso çektirdiğimi görürler ama. hoş bişey değil amk. iş yerinde böyle bi video bi yayılırsa, iş yerini geçtim amk bütün iş hayatım biter. bi daha kimse bana saygı duymaz. yani karı beni elimdeki herşeyle tehdit ediyodu resmen. elindeki kozla beni öyle bi köşeye sıkıştırmıştı ki anlatamam size. videoyu gönderdiği taktirde bütün prestijim yerle yeksan olacaktı. bende ciks kasedi çıkmış partililer gibi bi kenara çıkıp gözlerden ve gönüllerden uzak bi hayat sürecektim. herşeyim elimden gidecekti amk. gerçekten paçayı fena kaptırmıştım. aklıma da hiçbişey gelmiyodu amk. yapabileceğim hiçbişey yok gibiydi. fakat şöyle bi durum var beyler. hiçbir zaman teröristle pazarlık edilmez. yani teröristten kastım mesela birisi sizin sevdiğiniz birisini kaçırır karşılığında fidye ister. parayı zütürüyüm de kızı versinler diye bi pazarlık yok. yada bunun gibi parasını veriyim istediğini alsında kasedi vermesin kimseye diye bi pazarlık yok. o kasetten kaç tane var bilmiyorum. ayrıca onu bana vereceği de meçhul. belki parayı göndericem istediğini alacak. aradan zaman geçecek sonra huur diyecekki bi daha para gönder. yoksa gene veririm. beni böyle böyle sömürüp duracak. ulan dedim ne yapıyım ne yapıyım. bilemedim. fakat şunu biliyodum. parayı göndermezsem eğer karı asla videoyu açığa çıkarmayacaktı. çünkü eğer istediklerini yaparsam hayatı kurtulacaktı. şirketten, mecbur kaldığı için huurluk yapmak zorunda kaldığı o patronladan falan ayrılıp kendi başına gayet orta sınıf bi hayat yaşayabilecekti. bütün ihtiyaçlarını karşılayabileceği bi miktar para vardı çünkü orda. bi iş kurup onla da geçimini sağlayabilirdi. o derece ince düşünmüştü karı. belli ki uzun zamandır bunun üzerinde çalışıyodu ve ağına ben düşmüştüm. yada karakteri gereği herkesten nemalanmak için savaşta herşey mübahtır ayağına her türlü pisliği yapabilecek bi karakterdeydi. buralar çokta önemli değildi açıkçası. onun ne tak olduğu zerre ilgilendirmiyodu beni. fakat o parayı ve sözleşmeyi istediği kesindi. eğer istediklerini almadan videoyu ortaya çıkarırsa hem paradan olacak, hem sözleşmeden olacak, hem fırsatı boşa çıkmış olacak, hemde kendi şirketinden de gidecek. yani beni batıracak ama kendisi de batacak.

sunum ve sonrasındaki tartışmalar bittikten sonra salondan çıkıp o kuaföre gittim tekrar. tekrar olduğu için bulması zor olmadı. kapıdan içeriye girdim. bu sefer kapıyı tıklattım. kadını dışarıya çağırdım. beni görünce tanıdı direk. güldü. naaptın hallettin mi işini dedi. çantadan südyeni çıkardım. apar topar aldı sakladı napıyon saf diyerek. güldüm. hallettim valla çok saol hayatımı kurtardın dedim. ne demek ablası çok canımı sıktın sinirlendim ama iyi bari işe yaradı dedi. güldüm bende. dedim herşey için teşekkür etmek istedim. hem dükkanınıza öyle apar topar girdiğim için hemde size böyle zahmet verdiğim için. kusura bakmayın nolur. durumu biliyosunuz. herşey için çok teşekkür ederim dedim elimi uzattım. ne demek canım aaa estaafurullah falan diye kısır muhabbetine bağladı abla. kartımı çıkardım. dedim hayvanlık ettim. bugün maşallah kabalıkta sınır tanımıyorum. buyrun dedim ben ibo. şirketimin adresi falan herşeyim orda var. şahsi telefonuma kadar ulaşabilirsiniz. istediğiniz her an neye ihtiyacınız olursa bana ulaşın. canla başla elimden ne geliyosa yapmaya hazırım dedim. teşekkür ederim saolasın dedi. sormayı unuttum isminiz neydi dedim. bahar ben. baksana tabelaya. koskoca bahar kuaför yazıyo dedi. amk öylece donup kaldım. iğrenç bi romantik komediye dönmüştü. garip bi sarmalın içerisindeydim resmen. anlatılması güç şeyler dönüyodu. ki anlaşılması da bi okadar güçtü. kafayı kaldırıp bahar kuaför yazdığını görünce kötü bi şakanın ortasındayım sandım. ağzım dilim kenetlendi. kadının eli elimde slow motion çekimlerdeki gibi. aptal aptal sağa sola bakmaya başladım. kadın tabi el sıkışma uzayınca elini çekti elimden. bayılacak gibi oldum. gözüm falan gitmiş amk. betim benzim atmış. kadın omzuma dokundu irkildim. iyi misin ? dedi. iyiyim abla iyiyim diyebildim. omzuna dokundum tekrar. teşekkür ederim saolasın dedim ve döndüm arkamı. hızlı adımlarla sokaktan yok olmak istedim. köşeyi dönüp bilmediğim şehrin bilmediğim bi sokağına doğru koşmaya başladım. kayboldum koşa koşa. iğrenç bi türk dizisinin içerisindeydim sanki. garip bi senaryodaydım ve yazarlar tıkandı sanki. aynı hikaye baştan dönüp duruyodu. kafam allak bullak olmuştu. jim carrey gibiydim. tamamen bi oyun kutusuydu sanki hayatım. oyunlar oynanıyodu. ben herşeyi gerçek sanarken. oyunlar dönüyodu sanki etrafımda. belli bi noktadan sonra paranoyaya dönüşüyo. bu da acaba bi oyun muydu diyosunuz herşeyden sonra. garip bi ruh hali içerisine giriyosunuz. insana kafayı yedirten cinsten.

dıbına koyum adamın birisi yatağa bağlanmış. bağlanmış dediğim hasta yani. normal yatalak hasta. yanında oksijen tüpü var bişeyler var. kıpırdayamıyo yatakta ööylece yatmış. biriki alet falan var yanında dıt dıt eden. ben içeriye girdiğimde de farketmiştim. evden geliyodu boğuk boğuk bi dıt dıt sesi de bu kalp cihazı gibi değil. değişik bişey. kombiden falan geliyodur diye ses etmedim. sonuçta kimsenin aklına ilk olarak solunum cihazına bağlanmış bi herif gelmez amk. görünce ben ananı avradını diye bi irkildim tabi. amk buda içerden noooolduuu diye seslendi. bu ne lan dedim. adam uyanmıyo beyler. yada uyanık ama ses çıkaramıyo amk. içeriye doğru korkak adımlarla ilerledim. baktım tamamen yatalak hasta. artık alzaymır mıdır başka bişeymidir bilmiyorum ama. o aletler olmadan yaşayamayacağı kesin. aletlerinde sıfatına falan baktığınız zaman anlıyosunuz biraz tuzlu şeyler. neyse abi. ilerledim biraz baktım adamın gözü falan açık. hiç şaşırmamış bi şekilde bana bakıyo. önünde gömleğin önü tamamen açık, fermuarı açık pantolonu giymişsaçı başı dağıtmış yeni boşalmış bi herif var. hiç şaşırmamış hiçbir tepki vermeden ööylece bakıyo. dedim heralde daha öncede gördü. bu içerden çıktı geldi. kapıda durdu. ne işin var burda dedi. yaramazlık yapmış çocuğa seslenir gibi. dedim açıklayacak mısın ? bu kim ne olaylar dönüyo burda. tanımadın mı fotoğraflara bakıp duruyodun içerde dedi. oha dedim amk. kocan mı lan bu sesin. hııı der gibi başını salladı. sonra kafasını kocasına doğru dönüp öyle bi baktı ki beyler. suratından okudum yani ölsede kurtulsam amk çocuğu der gibi. ulan dedim sen ne biçim bi insansın. kocan burda yatalak yatıyo. sen içerde bana sakso çekiyosun. bu nasıl bi tezgah. bu nasıl bi çapraz ilişki. oldu olacak kocanın üzerinde sevivşelim. bu nasıl bi huurluk amk. ben öyle sert yapınca buda böyle bi gerildi. ilk defa yapmıyorum bunu dedi. ayrıca kocam değil o benim. resmiyette evet kocam. napıyım ? öldürüyüm mü ? sokağamı atayım ? bütün hayatımı bende onun gibi bu yatağa bağlanıp iyileşsin diye bekleyerek mi geçireyim ? hem kafana takma oda alıştı artık. istersen burda bile sevişebilirz dedi. amk dondum kaldım. yeminle hareket edemedim. gelmiş yanıma hala benim deloğlanla falan oynamaya çalışıyo. amk kafamdan geçiriyorum. olum tamam playboysun falan ama. yakışmaz. tamam sevgilisinin kolundan kızı alırsın. kocasının yatağından karısını çıkarırısın eyvallah. bunlarda bişeyler yok. playboylukta böyle muallaklikler var. ama adamın önünde karısını gibmek nedir lan. bide adam bildiğin yatalak hasta. amk bişey olur bi ah eder falan gibim zütüme girer. herşeyi geç etik değil. bana yakışmaz dedim içimden. o an bütün bu ilişkilerden tiksindim. inan böyle bi kadınla beraber olduğum için kendimden bile tiksindim. ya senide gibiyim. zihniyetini de gibiyim. evini dıbını yurdunu da gibiyim. gibtir git ya dedim. ittirdim bunu kapıdan çıktım. ibo nereye iboo ? ya çocuklaşma bi ya amaaan falan yapıyo hala. amk her söylediği söz beynime beynime işliyo. öyle bi sinirleniyorum ki gelip ikisini de bıçaklıycam yani. anlatamam sana. amk ceketimi falan aldım. üstümü başımı toparlayıp kapıya geldim tam açıcam bu geçti önüme. bak çekil şurdan gibtir git yeminle sıçarım bacağına dedim. ya ibo nolursn gitme o kadar hazırlandımheveslendim bak yemek yapıyorum sanaa falan yapıyo böyle hala işve cilve yapıp boynumu falan öpmeye çalışıyo. ya gibtir git dedim ittirdim bunu. kafası duvara çarptı. ahh diye eğildi önüne doğru kafasını tutarak. hiç umrumda değildi amk. isterse geberebilirdi orda. şerefsizim ambulans bile çağırmazdım. kafasını tutup ittirdim diğer tarafa doğru. rezilsin yemin ederim. cidden inanılmaz rezilsin. senden iğreniyorum dedim. kapıyı çarptım çıktım evden.

mağazadan içeriye girdim. sadece kadın ürünleri satan bi mağazaydı orası. daha çok butik gibi ufak bi yerdi. çok büyük değildi. bu vitrindeki elbiseyi sordum. amk tek parça elbiseye bi fiyat biçtiler anlatamam sana. beyler hayatımda ilk defa bu tarz bişey yaptım bazılarınız sövebilir ama. yapılacak bişey yok. o sunuma girmeliydim. vaktimde yoktu. alternatif bişey düşünemedim. laf edeni yatırır giberim şerefsizim. neyse. aldım elbiseyi, üstüme deneyecek halim yoktu zaten. fakat vaktim azaldığı için deli gibiydim. bi tane de şapka uydurdum kafama. kadınların taktıkları varya la böyle yuvarlak şapkalar. şu kapak fotoğrafındaki gibi. o tarz bi kokona şapkası geçirdim kafaya. bunuda alıyorum dedim. kadınlar ilk defa takım elbiseli bi adamın böyle bi alışveriş yaptığını gördüler heralde bakıyolardı bön bön. ama onları gibleyecek durumda değildim. ki laf edecek kimseyide giblemeyeceğim. çünkü hayatımın projesini tutupta yaban ellere teslim edecek değilim amk. zütümü yırttım ben o proje için aylarca. mağazadan çıkıp dosdoğru bi kadın kuaförü aradım. acilen kadın kılığına girmem gerekiyodu. yüzüm müzüm ayazda kalmış bekçi zütü gibiydi amk. sakallar makallar taş gibi. amk yerinde normalde 100 tane kadın kuaförüne rastlarım. nasıl bi yerse sağa gidiyom sola gidiyom bi tane kuaför bulamadım. kırkbeş dakka kalmıştı. vakit daraldıkça iyice telaşlanıyodum amk. stresim artıyodu. birini çevirdim yoldan. dedim buraya en yakın kadın kuaförü neresi. bi yer tarif etti. aşağı yukarı 200 metre falan yürüdüm amk. belki daha fazladır. kala kala 30 dakikam kalmıştı. otuz dakika içerisinde nasıl kadın olup oraya tekrar yetişecektim merak konusuydu. inanın bende bilmiyodum ama. oraya girecektim amk. kafama koydum bi kere. taşağı çıkarıp o masaya vurmuştum bi kere geri dönüşü yoktu onun. tamam durumum itibariyle pek taşaklık bişey yapmıyodum ama. olsun. karı da olsam iboydum ben amk. o salona girilecek , o sahneye çıkılacaktı. hayatta bazen bazı şeyler için taviz vermek zorunda kalabilirsiniz beyler. bazı şeyleri elde etmek için taviz verebilirsiniz. faakt bu tavizi abartıp iyice şerefinden haysiyetinden vazgeçen insanlardan bahsetmiyorum. iyi amk hem sütüm ekşimesin hem zütüm gibilmesin var mı lan öyle bi dünya. arada bir bişeyi isteyeceksiniz. ama elde etmek için zütünüz gibilecek. yapacak bişey yok. herşey güllük gülistanlık değil. neyse abi. zar zor da olsa kuaförü buldum. normalde böyle bi hayvanlık yapmam ama acelem vardı o yüzden direk dükkandan içeriye daldım. kapıdan içeriye girdiğimi gören kadınlar ayy oyy falan diye çığlık atarak sanki internette bi video var ya la kahveye dalıyo bi tane boğa. adamlar kaçışıyolar böyle. sanki amk içeriye dalan boğaymışım da benden kaçan kahve halkı gibi sağa sola koşuşturmaya başladılar. noluyoruz amk dedim. dükkanın sahibi ablamız elini belinde kavuşturarak beni dışar ıatmaya çalıştı. napıyosun be sen çık dışarıya çııııık ççııııııık falandiye böyle . hanımlar bi saniye falandiye anlatmaya çalışıyorum meseleyi ama. amk hepsi bir ağızdan öyle bi afaroz ediyolar ki anlatamam. amk hindi gibi glu glu glu glu bi konuşuyolar. lan durun diyom. ya bi dakka diyorum. biri sağımdan ittiriyo. biri solumdan ittiriyo. biri boyuna çığlık atıyo falan. kapıyı tuttum amk. çarptım kitledim yeter lan diye bağırdım bunlara. çekil lan kenara çek elini ayağını giberim şimdi dirseğğini çekil açıl şöyle deidm bağırdım bunlara. amk tırstılar. kapıyı falan da kitledim ya iyice korktular amk. bu ne lan böyle iki dakka durun bişey anlatacam size dedim. bi sessizlik oldu. oh be dünyavarmış dedim. kadının yanına indim. şimdi dedim sahibi sizsiniz galiba buranın. evet dedi. öncelikle özür dilerim içeriye girip huzurunuzu kaçırdığım için. hanımlar sizden özür dilerim ama gerçekten aciliyetim olmasa böyle bi hayvanlık yapmazdım. sorunum şu ki benim acilen kadın olmam lazım dedim. biriki tanesi güldü biriki tanesi tövbeeee falan diye böyle cık cık lamaya başladılar gene. ne oldu dedim. kadın gene üstüme geliyodu afaroz etmek için. yav dedim dur bi dakka allahalla. bak dedim açıklama fırsatım yok. vaktim de yok. benim acilen kadın kılığına girmem lazım. ben şu şirkette görevliyim. elimden görevimi haksız yere aldılar. ve dakikalar sonra o projemi sanki kendilerinin projesiymiş gibi satacaklar. ve beni o sunumun yapılacağı binaya almıyolar. o kapıdan geçmeminde tek şartı bu. aylardr çalıştıığım projemi başkasına kaptırıcam. lütfen yardım et bana dedim. gerçekten zararını da hayvanlığımın bedelini de yaptıklarını da fazlasıyla ödemeye hazırım. para sorun değil dedim. kadın şöyle bi durdu. tek ayağının üstünde biraz bacağını salladı böyle sinirli sinirli. lütfen ? dedim . kendimi acındırdım iyice. kadınlar böyle şeylere dayanamıyolar amk. düşün. beni bile tatlı sayabiliyolar yani o derece. iyi tamam ama bu kadar kısa sürede ben sana ne yapabilirim ki dedi. ya dedim sen kralsın yaparsın bişeyler. bu kadar kadın sana geliyosa bi bildikleri vardır dedim. yoksa ne diye sana gelsinler. vardır senin ustalığın dedim. bak. o anda bile nasıl yönlendiriyorum amk karısını. böyle dedim ya şimdi ele elaleme hava atmak için canla başla çalışacaktı amk karısı. sunuma 15-20 dakka ya var ya yok. elbiseyi çıkardım. bak dedim bunu giycem. içerde yeriniz vardır orda giyerim dedim. üstüne şu şapkayı takıcam. zaten yüzümün belli bi kısmı örtülecek. üstüne zaten gözlüğü de takarım. iyice kapancak. sadece şu kollarımdaki kılları al. yüzümdeki sakalları falan kapat. onları al ordan soy. pürüssüz kadın suratı gibi olsun. dudaklara ruj at. ne biliyim az biraz makyaj yap. kollardaki kılları al. göğüsteki görünen bölgeye biraz bişeyler yap dedim. kadın varya öyle bi çalıştı ki şerefsizim o anki halimi görseniz ömür boyu posta garantisi vardı amk. ki aynada kendime baktığımda inan ben bile aşık oldum amk. zaten kendime aşık bi adamım narsist bi yanım var ama. hakkaten güzel oldum olm makara bi tarafa. kadın işin ibitirince arkaya gittim. elbiseyi giydim. hızlı bi şekilde kolumdaki kılları falan temizledi. ki hayat kurtaran bi kadındı gerçekten. içerden bana bi tane südyen ayarladı. tabi onu kadınlar görmedi. ben üstümü değiştirirken pat diye daldı odaya. amk tam bi kerhane şefiydi karı. öyle böyle değil. napıyon bile diyemedim. sanki kırk yıldır yanında soyunuyodum kadının. öyle bi rahatlık veriyodu. neyse girdi içeriye. şunu tak dedi. amk dedim yıllardır kadınlardan çıkardığım şeyi şimdi kendime takıyorum bu nasıl iş diye diye giydim. südyenin içine de ordan bişeyler doldurdu. artık memelerim bile vardı. şapkayı taktım. eller falan ojeli. biraz hayvan eli gibi ama olsun amk. kıllı falan değil en azından. olum o ağda olayı ne kadar can yakıyo ya. bide o ağzıyla iplikle falan bişeyler yaptı karı. o ne olum ya. canımı aldı resmen. birazcık gecikmeli de olsa yetişebilecektim. allahtan ayakkabıları çıkarmama gerek kalmıyodu. çünkü robadan boydan boya bi elbiseydi. ayakkabılar görünmüyodu. takımı da katlayıp çantaya kaldırdım. herşeyim tamamdı. içerde herşeyi halledecektim. kadına teşekkür ettim. sarıldım öptüm. hayatımı kurtardın inan bana dedim. sunumdan sonra tekrar geleceğim dedim. rica etti. ödemesini falan yaptım. çıktım dükkandan. koştum salona doğru.

babam dedi oğlum aklını başına al ne demek biz evlenicez. böyle damdan düşer gibi olur mu bu işler falan dedi. nasıl olur baba diye öne çıktım biraz. helga araya girdi kolumu tuttu. aşkım sakin olur musun biraz diye sessizce. sen karışma dedim sertçe. makbule teyzede öylece dinliyodu. kofti kocasının konuşmasının bitmesini .artık sadece hasan abiyle biz konuşuyoduk. daha doğrusu ateşleniyoduk. ulan bunun bi usulü adabı olur dedi. bağırıyo ama. gitgide yükseltiyo sesinin tonunu. pat diye bizi çağırıyosun. kapıyı hiç tanımadığımız abzürt bi kız açıyo. yemekler sofralar geliyo sonra oğlum kalkmış baba ben evlenicem diyo. nerde doğdun lan sen hıyar ? hiç mi adetimizi geleneğimizi göreneğimizi görmedin it ? dedi böyle. bende bağırmaya başladım. baba ağır ol biraz bak dedim. ben bu kadınla evleniccem. ayrıca neresi absürt ? neyi absürt geldi sana söylesene ? gelinin o senin gelinin. doğru konuş biraz dedim. ne gelini lan salak salak konuşma diye bağırdı. bende masaya yumruğumu vurdum. baba yeter artık! diye bağırdım böyle. bi sessizlik oldu. artık karşınızda 12 yaşındaki ibo yok. koskoca bi adam var. koskoca bi iş adamı var. kimseye muhtaç değilim. kendi kararlarımı kendim alıyorum. ve böyle bi karar alıp hayatımın bundan sonraki kısmına bu kadınla devam etmek istiyorum. yani karımla. siz istesenizde. istemesenizde. sizde buna alışsanız iyi olur dedim. ben öyle diyince buda sinirlendi. hanım kalk gidiyoruz. benim senin gibi bi oğlum yok artık. kalk gibtir git gözüm görmesin seni dedi. kaldırdı makbule teyzeyide. helga koştu eline ayağına yapıştı nolur gitmeyin ya nolur tartışmayın düzeltebiliriz konuşabiliiz falan diye. bi azar da ona yapıştırdı hasan reis bırak bırak. istemez. sende bu gerizekalı oğlumda gidin ne takunuz varsa yiyin. bundan sonra ne senin bi kayın pederin nede senin bi baban yok. dedi kapıyı vurdu çıktı. bende dedim bırak şunları ya. gidiyolarsa gitsinler dedim. bu oturdu ağlamaya bşaladı. geldim yanına. tuttum suratını sertçe. ağlama sakın. sil şu gözlerini. bir damla bile dökmeyeceksin diye sert çıktım. sen dedim benim karımsın. böyle sert yapınca korkudan kesildi amk gözyaşları. benim karımsın. ben karımsın dedikten sonra bitti artık. konu kapandı. dedim. kalktım moralim bozukmuş gibi pencerenin oraya gidip bi sigara yaktım. yemekler falan masada kaldı öyle. buda bi müddet orda kanepede falan oturdu kaldı öyle. düşünceli düşünceli dışarıya bakıyorum ben. artık altın vuruşu yapmıştım. ve gol sesinin gelmesini bekliyodum. herşey orada bitmeliydi. ve son adımı bekliyodum. bundan sonra yapacağım tek şey beklemekti. kafamdaki senaryoya göre herşeyi tıkır tıkır oynamıştım. ger ikalanı da tahmin ettiiğim gibi olmak zorundaydı. orada biriki tane sigara içtikten sonra şu masayı toplada bi çay falan içelim dedim soğuk bi sesle. moralim alt üst olmuş gibiydi. oyunum hala devam ediyodu. buda bana inanılmaz derecede üzülüyodu. gayet rüya gibi giden evlilik hayalleri bir anda pamuk ipliğine bağlı bi hale gelmişti. ona sevgiyle aşkla hürmetle bakan zengin bin kocası, ailesiyle sırf onun için kavga etmiş annesini babasını karşısına almıştı. tabi koftiden herşey ama o tamamen gerçek sanıyodu bunu. benim için bu büyük bir yıkımdı. tabiki oda bunu biliyodu. dolayısıyla moralimi düzeltmek için bi kaç saçma salak hareket bi kaç tatlılık falan yaptı. yalandan gülüşler falan yaptıysam da biliyodu ki içimde derin bir sancı vardı. ailem konusu her zaman kafamı kurcalayan bi yara olarak kalacaktı. şimdi kendisinin bi hamle yapması gerekiyodu. oyunu kusursuz oynamıştım beyler. şuanda kafasında bi imaj vardı. onu delice seven ve o tartışmaya kadar karşısına ne gelirse sırf onun için açıp yakıp yıkan deli bi aşıktım ben ona göre. onun güvenini kazanmak için bu ilişkimiz için evliliğimiz için, yani kocası olabilmek için herşeyi yapmıştım. önce işten kendisini çıkarıp rahata kavuşmasını sağladım. daha sonra istediği parayı ve alışveriş tutkusunu besledim. feraha erdirme hayalleri gerçekleştirdim. bir sürü alışveriş ve güzel zaman geçirttim. işleri ciddiyebindirmek isteyip ailemle tanıştırdım. ve ailemi bile karşıma alarak ilişkimiz için elimden gelen herşeyi yapmıştım. ve aile kısmında duvara toslamıştım. ailem onu istemiyodu. ve ben büyük bi tartışma çıkarak ailem tarafından reddedilip onu karım yapmaya kalkmıştım. ilişkimiz artık pamuk ipliğindeydi ona göre. ve artık onunda ilişki için bişeyler yapması, beni ona bağlayacak, onun için önemli ve değerli olduğumu hissettirecek büyük bi hamle yapması gerekiyodu. çünkü ben onun değerli olduğunu hissettirecek en büyük şeyi yapmıştım. işte bahsettiğim hamleyi taaa planın başından beri tahmin etmiş ona göre bu koskoca planı tasarlamış ve kusursuz bi şekilde oynamıştım. geceleyin biriki tatlılık çabasıda boşa çıktıktan sonra gitti yatağın üzerine oturdu. bensse hala pencerenin önünde dışarıya bakarak düşünüydum. neler olacağından kaygılıydı. benden bi umut ışığı, eskisi gibi mutlu olmamı, düşünmememi ona değerli olduğunu hissettirmemi falan bekliyodu. benimde beklediğim o altın vuruşun gol sesiydi. bir müddet daha böyle durduktan sonra kafasında muhasebe etmiş olacak ki yerinden kalktı gitti. eşyalarını karıştırdı. içerisinden bir kutu çıkardı. bunun içerisinde şahsi eşyaları olmalıydı. ben görmedim içini ama özel bi kutuydu. eşyalarını karıştırırken döndüm baktım buna. kutuyu çıkardı. o ne dedim. bekle biraz dedi. sana bişey vericem diye ekledi. yüzümü tamamen ona dönmüş izliyodum. orayı biraz karıştırdı. sonra elinde bişey tuttu. bir müddet daha onu ttuktan sonra kutunun kapağını kapattı. bir cd idi elinde tuttuğu. işte altın vuruşun gol sesi. kusursuz planın muhteşem eseri. tam önümde duruyodu. seninle geleceğimizin böyle olacağını hiç tahmin etmemiştim. herşeyin başlangıcı bu cd ve içindeki videomuz dedi. aslında şuan yaptığımdan utansam da sen bugün benim için çok büyük bişey yaparak aileni karşıya aldın. ve şuanda gerçekten morale ve desteğe ihtiyacın var. senin yaptığın karşısında bilmiyorum yeterli kalır mı ama. artık bunu dert etmene gerek yok. zaten elimde tek bir kopyası var. merak etme diyerek çat diye ortadan kırdı cd yi. işte altın vuruşun gol sesiydi. devam edicem beyler yarın. öpüyorum hepinizi.