1. 1.
    0
    btk filtresinden okuyabilirseniz hergün bi 10 fıkra paylasıcam ilk entrye 2 tane koyım

    18 yaşındaki kız, annesine iki aydır adet görmediğini söyler. annesi, çok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider ve sonuçlar kızın hamile olduğunu gösterir. anne çıldırmıstır, bağırır çağırır ve bunu yapan hangi domuz, bilmek istiyorum der. kız telefon açar ve yarım saat içinde bir ferrari evin önünde durur, içinden hafif kırlaşmıs saçları ve çok pahalı bir elbisenin içinde manyak yakışıklı bir adam iner ve kapıdan içeri girer. anne baba ve kızla beraber otururlar.

    adam; kızınız durumu anlattı, kişisel durumumdan dolayı kızınızla evlenemem, ancak tüm sorumluluğu alıyorum der. eğer bir kız çocugu doğarsa annesine; bir ev, bir yazlık villa ve 1 milyon dolarlık bir banka hesabı, eğer bir erkek çocuk olursa; birkaç fabrika ve bir milyon dolarlık bir hesap, eğer ikiz doğarsa her ikisine de 500 bin dolarlık hesap ve bir fabrika vereceğim, der. ancak düşük olursa...

    o zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostça adamın omuzuna koyar ve ne olacak o zaman tekrar s... sin evladım der

    desperadodan gelsin tarantino reyiz

    adamın biri bara girer ve barmene seslenip konuşmaya başlar..

    adam- sana bir teklifim var
    barmen- duyalım bakalım..
    a- senle 500$a bahse girerim barın arkasındaki ikinci raftaki boş bardağa buradan bir damla taşırmadan işeyebilirim..
    b-zuhaha tamam kabul..

    adam bardak dışındaki her yere işer.. özellikle barmenin üzerine ve sırıtarak işini bitirir ve barmene bakar..

    b- pekala üstüm başım rezil oldu ama şu 500$ papeli görelim..
    a- al! sırıtmaya devam ederek parayı bara koyar
    b- sen neye gülüyorsun lan denyo 500$ kaybettin!
    a- hayır! ben şu köşede bilardo oyanayan adamlarla 1000$ına bahse girdim, senin ve barının her tarafına işeyebileceğime ve senin bundan memnun bile olabileceğine!!!
    ···
  1. 2.
    0
    fena degil

    dünya polis teşkilatlanması örgütü bir gün alman, fransız ve türk polislerin katıldığı bir yarışma düzenler. buna göre ormana bir yaban tavşanı bırakılacak ve en organize, en çabuk şekilde tavşanı bulup görevlilere teslim edecek teşkilat büyük ödülün sahibi olacaktır. bütün hazırlıklar tamamlandığında yarışma başlar. fizik gücü yüksek disiplinli polizeiler ormana girerler, sağlı sollu koşuşturmacalar, değişik tuzaklarla birlikte yakalanması hayli zor olan yaban tavşanını 5 dakikaya yakın bir sürede görevlilere teslim ederler. sıra gelir fransızlara. kartezyen fransızlar, "ulan ben bir yaban tavşanı olsam nereye saklanırdım acaba?" diye düşünerek, arayarak yaban tavşanını bulurlar, böylece 3 dakikalık bir zaman dilimi içerisinde tavşanı görevlilere teslim ederler. türkler son yarışmacı olarak ormana dalarlar, bir curcuna olur ve ortalıktan kaybolurlar. yarım saat olur, bir saat olur, iki saat olur hiçbir haber alınamaz. yetkililer tam dağılmaya hazırlanıyorken, türk polisler çıkagelir, yanlarında kelepçelenmiş, ağzı burnu kan içinde bir boz ayı da onlara eşlik etmektedir. yetkililer sorar:
    - hani kardeşim yaban tavşanı? onca saattir nerdeydiniz?
    - (polis boz ayıya dönerek) konuş ulan!
    - (boz ayı ağlayarak) ben bir küçük yaban tavşanıyım, ben bir küçük yaban tavşanıyım.
    ···
  2. 3.
    +1 -2
    fenevlilere gelsin cook eskiden

    6-2 biten man. united-fenerbahçe maçından hemen sonra
    fenerli li rüştü tanınmamak için yaşlı bir adam
    kılığına girer ve bır cafe ye gider. cafe de yanına
    yaşlı bır bayan yanaşır ve : -"naber rüştü" der.

    bunun uzerıne rüştü delirir nasıl tanıdı bu kadın beni
    diye düşünüp durur. ertesi gün yine aynı cafede aynı
    kadın yanaşır rüştü'nün yanına yine -"naber rüştü"
    der.

    3.gün rüştü cok değişik bır kılıkta gider cafeye ve
    yine aynı kadın yanaşır ve yine -"naber rüştü" der.
    rüştü dayanamayıp sorar nerden tanıyosun beni diye.

    yaşlı teyze : -"olum ben tuncay len" der.
    ···
  3. 4.
    0
    ulkenin birinde dunya capindan feministleri bir araya getiren bir organizasyon yapilmi$. amaclari ce$itli seminerler yapip tecrubelerini birbirlerine anlatmakmi$. birisinde soz alan ingiliz kadin anlatmi$:
    - "bir gun kocam gelince "bula$iklari artik ben yikamiycam, sen yika" dedim. 1. gun bir degi$iklik gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yikamaya ba$ladi" demi$.
    alman kadin:
    - "bir gun kocam gelince "cama$irlari artik ben yikamiycam, sen yika" dedim. 1. gun bir degi$iklik gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yikamaya ba$ladi" demi$.
    turk fadimeye sira gelince o da $unlari soylemi$:
    - "bir gun kocam gelince "yerleri artik ben temizlemiycem, sen temizle" dedim. 1. gun bir$ey gormedim, 2. gun gormedim, 3. gun yava$ yava$ gormeye ba$ladim" demi$.
    ···
  4. 5.
    0
    kizilderinin teki bizonlarini otlatiyormus. derken bir kovboy gelmis sormus:
    - köpek senin kopegin mi?
    - o kopek benim olmak!
    - onunla konusabilir miyim?
    - kopek konusamamak!

    kovboy kopege yaklasir.
    - nasilsin?
    - fena degil! (kizilderili saskin... )
    - bu kizilderili senin sahibin mi?
    - evet.
    - sana iyi davraniyor mu?
    - evet,cok iyi. gunde iki kez tuvalet icin dolastiriyor, bana yemek veriyor ve benimle oynuyor.(kizilderili bu arada kafayi yemektedir)

    kovboy kizilderiliye tekrar sorar.

    - bu at senin atin mi?
    - o at benim olmak!
    - onunla konusabilir miyim?
    - at konusamamak!

    kovboy ata yaklasir.

    - nasilsin?
    - fena degil! (kizilderili daha da saskin... )
    - bu kizilderili senin sahibin mi?
    - evet.
    - sana nasil davraniyor?
    - iyi. bana hergun gerekli yurususleri yaptiriyor, fazla yuk bindirmiyor, gunde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve içinde yiyecek ve yataklik olan ufak bir ahir insa ediyor.(kizilderili ne gözlerine ne de kulaklarina inanamamaktadir)

    kovboy tekrar kizilderilinin yanina gelir.

    - bu disi esek senin mi?
    - esek benim olmak, konusmak ama çok yalan soylemek
    ···
  5. 6.
    0
    çocuk ve annesi bigün yolda gitmekteler. yolda gibi$en köpekler görüyolar. çocuk annesine:
    -anne bunlar naapıyorlar?
    anne:
    -üsttekinin ön ayakları kırılmı$ alttaki de onu hastaneye zütürüyo.der.
    çocuk:
    vay dıbına kodumun dünyası.hem yardım et hem gibsinler.
    der.
    ···
  6. 7.
    +1
    çok güçlü, damizlik bir boga köyündeki tüm ineklerle çiftlesmis. inekler yetmeyince diger hayvanlara ve hatta köyün kadinlarina yan gözle bakmaya baslamis. bu durumdan rahatsiz olan köy ahalisi ne yapsak diye düsünmeye baslamis. köy ihtiyarheyeti toplanmis ve ünü tüm ülkeye yayilan bogayi devlet üretme çiftligine satmaya karar vermis. bakicilari devlet üretme çiftligine satilan bogayi ineklerin arasina salmis, aradan birkaç gün geçmis ancak bogada hiç bir haraket olmamis. agacin altinda gevis getiren boganin bakicisi yanina gitmis ve :
    - boga kardes, köydeyken seni kimse tutamazdi, ne oldu hastamisin?
    diye sormus. boga, bakicisina yavasça dönerek :
    - eeee ne yapalim? artik devlet memuru olduk, demis...
    ···
  7. 8.
    0
    çiftçi tavuklari için hiç yorulmayan bir horoz almak için pazara gider.
    pazarci : istediginiz herseyi bu horoz yapar, diye azgin mi azgin bir horoz satar bizim çiftçiye. adam çiftlige döner ve horozu kümese koyar koymaz tüyler uçusur, gidaklama sesleri, feryat figan, çiftçi çok memnundur. ama horoz cok azgindir, sadece kumesi degil, çiflikteki hayvanlar, atlar, koyunlar, inekler vs. vs. adam memnundur ama bir yandan da endiselenir, horoz iki günde ölecek diye. horozu tutmaya çalisir ama nafile. neyse der eve girer.
    ertesi gün bir bakar ki, horoz ayaklar havada, dili disarda kümesin önünde pestil vaziyette yatiyor ve hatta tepesinde bir akbaba uçusuyor.
    çiftçi kendi kendine : ehh iste sana dedim geberecen diye, seklinde söylenir.
    horoz, bir gözünü hafif açarak çiftçiye kigib sesle homurdanir;
    -hissst! akbabayi kaçirican sus!
    ···
  8. 9.
    0
    afrika'da, çok geri kalmış olan bir köye gelen bir papaz, yerlileri eğitmeye çalışıyormuş. her sabah insanların iyilik yapmalarını, birbirlerine karşı iyi davranmalarını vaaz ederken, öğleden sonraları da,
    kabilenin reisine, ingilizce öğretmeye çalışırmış.
    bir gün papaz yanına kabile reisini alıp dolaşmaya başlamış. bu arada gördükleri şeylerin ingilizcelerini de söyleyerek reisin ingilizce bilgisini arttırmaya çalışıyormuş. bir kayanın önünde papaz "kaya" demiş, reis de "kaya" diye tekrar etmiş. bir göle gelmişler, papaz "göl" demiş, reis de "göl" deyince papaz sevinip "aferin" demiş.

    biraz sonra çalılıkların arasında sevişmenin son aşamasında olan bir çifte rastlamışlar.
    papaz, biraz kızarmış ve yutkunarak "bigiblete binmek" demiş. reis oynaşanlara söyle bir bakmış ve tüfeği ile ateş ederek her ikisini de öldürmüş. papaz şaşkınlık içinde bağırmış "ne yapıyorsun. bunca zamandır sizi medenileştirmek için uğraşıyorum, insanlara karşı iyi davranmanızın lâzım olduğunu, bunu tanrı'nın istediğini anlatıyorum. şu yaptığın işe bak!" reis parmağı ile ölü kadını göstermiş,

    "bigiblet benim bigiblet"
    ···
  9. 10.
    0
    ordunun 57. alayında görevli olan bir albay girdiği hiçbir iddayı kaybetmemesiyle ün yapar.. ak'a kara der gene kazanır.

    gün gelir bu albayı 57. alaydan 51. alaya transfer ederler. geldiğini komutana bildirmek için komutanın ofisine girer ve bekler. komutan geldikten, gerekli selamlaşma ve formaliteler yerine getirildikten sonra albay der ki:

    a- komutanım ben sizi bir yerden tanıyorum!
    k- imkansız! ben seni hayatımda ilk defa görüyorum, ismini dahi duymadım daha önce.
    a- ben sizi vietnam savaşından tanıyorum komutanım, aynı siperde yan yana savaşmıştık!
    k- albayım saçmalamayın ben vietnam'da savaşmadım ki! komuta merkezindeydim ve bölüğü idare ediyordum
    a- yo komutanım çok net hatırlıyorum! hatta sizin kıçınıza bir mermi isabet etmişti ve çok kötü yara olmuştu!
    k- olum adamı delirtme, sen başkasıyla karıştırıyorsun beni!
    a- komutanım sizle 20 dolarına bahse girerim kıçınızda bir mermi yarası var!
    --komutan bunun üstüne 20 dolar kazanma karşılığında bunu kanıtlamaya karar verir ve açıp kıçını yara izi olmadığını gösterir--
    a- özür dilerim komutanım sizi hakkaten başkasıyla karıştırmışım!!
    k- neyse olur böyle şeyler! der ve 20 dolarını memnun bir ifadeyle alır!

    albay gittikten 10 dakka sonra telefon çalar ve komutan telefonu açar, karşıdaki ses 57. alay komutanının sesidir.
    -albay geldi değil mi?
    -geldi!
    -kimseyle iddiaya girmedi değil mi?
    -aslına bakarsanız girdi ve hatta kaybetti!
    -komutanım lütfen bana albayın sizin kıçınızı gördüğünü söylemeyin!!!
    -nerden anladınız bunu?
    -o kurnaz eşşoğlueşşek 57. alaydaki herkezle kişi başı 50şer dolarına 51.alayın komutanının kıçını görebilirim diye iddiaya girdi.
    ···
  10. 11.
    0
    padişah veziriye beraber tebdil-i kıyafet içinde dolaşmakta, esnafla sanki sıradan iki kişilermiş gibi muhabbet açarak tebaası hakkında bilgi toplamaktadır. saraya dönerken yolda çalışan bi köylüye rastgelirler. padişah,

    -selamün aleyküm ey pir u fani, der.
    -ve aleyküm selam ey serdar-ı cihan, der köylü.
    -altılarda ter dökmedin mi?
    -döktük ama altıya altı katmazsak otuzaltıya varılmıyor.
    -e hiç gece de mi kalkmadın peki?
    -kalktık kalkmasına ama ellere yaradı.
    -peki sana bi kaz göndersem yolar mısın?
    -hem de ciyaklatmadan.
    -e hadi allahaısmarladık o zaman.
    -selametle.

    saraya doğru yollarına devam eder padişahla vezir. padişah vezirine,

    -iyi adamdı, muhabbeti pek hoştu, der.
    -hünkarım affeyleyin ama ben pek anlayamadım ne konuştuğunuzu, der vezir.
    padişah sinirlenir,
    -sen o konuşmadan bi şey anlamadın mı yani?
    -devletlum...
    -höt!... sana akşama kadar mühlet. ne konuştuğumuzu çözdün çözdün, yoksa kelleni vurdururum.

    veziri bi telaş alır. tek çare köylüyü bulmaktır. köylünün yanına koşar akşam çökmeden hemen önce. aralarında şu şekilde bi konuşma geçer.

    -selamün aleyküm.
    -aleyküm selam.
    -sen padişaha serdar-ı cihan dedin oysa o tebdil-i kıyafet içindeydi. nasıl anladın padişah olduğunu?
    -on altın ver söyleyeyim.

    altınları aldıktan sonra,
    -benim asıl mesleğim dericilik. padişahın üstündeki deri öyle her köylü kısmının giyeceği deriden değildi oradan anladım.
    -haa, peki “altılarda ter dökmedin mi?
    döktük ama altıya altı katmazsak otuzaltıya varılmıyor” ne demek?
    -yirmi altın ver söyleyeyim.

    parayı alır,
    -ilkbahar yaz altı ay çekmez mi, altı ay çalışmadın mı ki hala çalışırsın dedi, ben de bi altı ay daha çalışmazsak boğazımıza yetmiyor dedim.
    -haa, peki “e hiç gece de mi kalkmadın?
    kalktık kalkmasına ama ellere yaradı” ne demek?
    -elli altın ver söyleyeyim.

    vezir elli altını da verir,
    -hiç çocuk yapmadın mı diye sordu, ben de yaptım ama hepsi kız oldu gelin olup gittiler, bana bakacak bi erkek evladım yok, dedim.
    -haa, peki “sana bi kaz göndersem yolar mısın?
    hem de ciyaklatmadan” ne deme.. hasgibtiiiiiirrrrr!!..
    ···
  11. 12.
    0
    hasta galatasaraylı adam ölüm döşeğinde... yanıbaşındaki ogluna "evladım ben artık fenerbahceli olmaya karar verdim" der. babası gibi hasta gs'li olan oglu buna şiddetle karşı çıkar... "nasıl böyle bişi dersin babacığım... sen tüm hayatını galatasaraya adamamış mıydın?" baba cevap verir "dünyadan bir galatasaraylı eksilcegine bi fenerbahceli eksilsin... "
    ···
  12. 13.
    0
    orta yasli yakigibli, barda yalniz basina oturan fevkalade ciksi sarisinin yanina oturmus..
    laf lafi açmı$... otele gitmi$ler.
    soyunmuslar.. bembeyaz carsaflarin uzerine uzanirlarken ciksi sarisin sormus:
    \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"siz discisiniz galiba..\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
    \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"evet\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\" demis adam, biraz saskin.. \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"nerden anladiniz?..\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
    \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"yataga girmeden once ellerinizi ne kadar dikkatle, ne kadar titiz sabunladiniz, ona dikkat ettim de..\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
    yarim saat sonra, ciksi sarisin bir daha mirildanmis:
    \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"siz sadece disci degil, cok buyuk, cok usta bir disci olmalisiniz!..\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
    adam hafiften kasilmis.. yatagin basucundaki sigara paketine uzanirken magrur magrur sormus:
    \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"peki bunu nerden anladiniz?..\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
    \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"hicbir sey hissetmedim de..\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\"
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    0
    okuruz bi ara
    ···
  14. 15.
    0
    çok önemli bir uzay yolculuğu yapılacaktır. çok riskli olduğu için en iyi ekip oluşturulmaya çalışılır. titiz araştırmalar sonunda birer italyan , fransız ve türk astronot görevlendirilir. araştırma üç ay sürecektir. üç astronatada üç yatacak kadar özel bi istekleri olup olmadığı sorulur. fransız üç ay yetecek kadar şarap , italyan makarna , türkte samsun sigarası ister.

    üç ay sonunda astronotlar yeryüzüne iner. hemen röpörtaj yapılır. fransız;
    -dünyanın atmosferine girerken son kadeh şarabmı manzaraya bakarak yudumluyordumder
    italyanda aynen;
    -dünyanın atmosferine girerken son tabak makarnamı manzaraya bakarak yiyordumder
    röpörtaj için türke dönülür. fakat türk feci sinirlidir. kıpır kıpır yerinde duramıyordur.
    -ateş yokmu ateş
    ···
  15. 16.
    0
    özet geç bin
    ···
  16. 17.
    0
    trafik polisi arabayi durdurmus ve egilip sormus:
    > -ehliyet ruhsat lutfen
    > -tabi buyrun demis sofor ve vermis. polis bakmis bi
    > problem yok.
    > -pekii demis polis, cevre vergisi pulu?
    > -burada, buyrun demis adam.
    > -ilk yardim cantaniz var mi? demis polis.
    > -tabii deyip bagaji acmis adam. polis bakmis icinde
    > ekgib yok.
    > -yangin sondurucu?
    > -burada buyrun.
    > -zincir?
    > -derhal
    derhal cikarayim buyrun.
    > polis daha sonra tekrar sormus:
    > -mezdeke kaseti var mi?
    > sofor cok sasirmis.
    > -evet var buyrun demis.
    > polis: tamam siz onu takin teybe ve sesini acin
    > demis ve baslamis polis oynamaya. soforun saskinligi
    > daha da artmis
    ve dayanamamis sormus. -hayrola memur
    > bey?
    > polis cevap vermis:
    > -ee essek degilsin artik takarsin bi 20 milyon.
    ···
  17. 18.
    0
    geldim dvm ediyorum
    ···
  18. 19.
    0
    soguk bir kutup gecesinde yavru kutup ayisi annesine yaklasarak;
    - annee, ben kutup ayisi miyim?
    - evet oglum
    - peki anneee sen de kutup ayisi misin?
    - evet oglum.
    - peki anneee babam da kutup ayisi mi?
    - tabii ki oglum.
    - peki anneee dedem, dedemin dedeleri falan hepsi kutup ayisi miydi?
    - evet oglum hepsi kutup ayisiydi...
    - yani sülalemizde bi karigiblik falan yok di mi anne?
    - yok tabi oglum hepimiz kutup ayisiydik, niye soruyorsun?
    - donuyoruummmm anasini satiyim.. donuyorummmmm!..
    ···
  19. 20.
    0
    ortaokul ogrencisi kahramanimiz, babasina sorar:
    - baba, okulda ders verdiler, "politika nedir", anlatmamiz lazim. nedir politika?

    baba oglunun yasina uygun bir formul bulur:

    -bak yavrum, simdi su kelimeleri iyice aklinda tut... ben ucretli calisiyorum, buna kapitalizm diyoruz. parayi nasil harcayacagimiza annen karar veriyor, ona hukumet de. hepimiz aslinda senin icin cabaliyoruz, sen halk'sin. bebek kardesine bakan dadin, isci sinifi. kardesini de gelecek diye dusun. simdi bunlari boyle ezberle, yarin kahvaltida sana politikayi anlatirim.

    oglan bunlari ezberler, aksam olur, herkes yatar. gece bizimki, kardesi kucuk bebegin aglamasiyla uyanir. gider bebegin odasina, bebek altini kirletilmis aglamaktadir. annesinin odasine girer, annesi derin bir uyku
    cekmektedir, uyanmaz. dadinin odasina gider, bir bakar ki, babasi dadisiyla
    ayni yatakta, "bebek agliyor" demesine hic aldiris eden bir halleri yok.
    bizimkisi gerisin geriye doner, yatar...

    ertesi sabah kahvaltida babasina,
    "baba ben politika neymis anladim" der. babasi "neymis soyle bakalim" diye sorunca anlatir:
    "kapitalizm, isci sinifini beceriyor. bu arada hukumet uyuyor. halk kimsenin umurunda degil. ve de gelecek tak icinde... "
    ···