size bikaç fıkra anlatayım

rezervzt

ingilizin biri, bir kadının elini öper. neden öpüyorsun diye sorduklarında "kadınlar zerafetin sembolüdür. o yüzden öpüyorum." der.

almanın biri, bir kadının elini öper. neden öpüyorsun diye sorduklarında "kadınlar doğurdukları için kutsaldır. kutsallıklarına binaen öpüyorum." der.

türk bir kadının elini öper. neden öpüyorsun diye sorduklarında "bir taraftan başlamak lazım." der

hitler üç esir yakalamis, ingiliz, fransiz ve bir yahudi. "size soru soracagim, bilirseniz sizi birakacagim" demis. ingiliz'e sormus "titanik kaç yilinda batti?" ingiliz hemen cevap vermis "1912" diye. hitler göndermis ilgiliz'i. fransiz'a sormus bu kez: - "titanik'te kaç kisi öldü?" fransiz cevap vermis- "1050". "tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür birakmis.ve yahudi'ye dönmüs;
"say lan isimlerini!"

iki adanalı tarlada çalışıyorlarmış. bir tanesi havada bir uçak görmüş. ötekine "bak uçak geçiyor." demiş. öteki: "elleme geçsin."

koyun imami vefad ettigi icin yerine yeni imam adanmi$, imam koye geldiginde butun koy halkini toplami$ ve ufak capli bir tani$ma toplantisi duzenlemi$. o sirada koy halkindan bi tane de hatunu gozune kestirmi$. uzerinden zaman gecmesine ragmen o hatun ki$i imamin aklindan cikmami$. her gece ruyalarina girmeye ba$lami$ en son dayanamami$ ve hatunu sokakta dola$irken yakalmi$ ve "hastayim ulan sana, aklimdan cikmiosun" demi$. bunun uzerinde ruhunda hafif piclik olan hatun "tamam imam efendi, sana 3 $artim var, o 3 $artimi yerine getirirsen eger sana vericem" demi$. hatunun $artlari ise;

1. cemaat onunde 1 $i$e 70'lik raki icilicek.
2. cemaat onunde donunu indiricek
3. kocasinin onunde hatun ki$iyi becerecek.

imam eve kapanmi$, haftalar boyunca du$unmu$ ta$inmi$. en son 1. maddeyi cozmek icin bir yontem bulmu$ ve koydeki herkesi kahvenin onune toplami$.

bakin ey kafirler, aliyosunuz bu rakiyi iciosunuz (o sirada 70'lik raki $i$esini kafaya dikmi$) ondan sonra sarho$ olup saga sola sariyosunuz, yapmayin etmeyin demi$. bu sirada kalabalik icinde olan hatun ki$i ise "afferin imam efendi 1. hallettin bakalim 2. ve 3. ne olucak diye" icinden gecirmi$.

imam gene eve kapanmi$, 2. madde icin du$unmu$ ta$inmi$. aklina fikir geldigi zaman ise koy halkini gene kahvenin onune toplami$.

bana bakin koy sakinleri, ortalikda sacma sapan konu$uyosunuz yok imam gay'mi$ yok imam muallakymi$. boyle $eyleri uydurmayin, bakin mal'da saglam ve muallak mmuallak degilim deyip donunu indiri vermi$. 2. maddeyi de halleden imam 3. madde icin hazirlanmaya ba$lami$.

haftalar gecmi$ ama imam'in aklina bir fikir gelmemi$, en son bi gun ezan okumak icin minareye ciktiginda bu hatun ki$iyi kocasiyla beraber tarlada cali$irken gormu$, aklina hemen bir fikir gelmi$ ve apar topar tarlaya bunlarin yanina gitmi$.

imam: ulan utanmiyo musunuz, tarlada milletin onunde gibi$iosunuz lan!
kocasi: yahu imam efendi ne diyosun, ne gibi$mesi biz burda cali$iyoruz tarlada i$imiz var.
imam: olur mu lan, cik bakiiim $u minareye de bi bak ordan nasi gozukuyo?
kocasi: peki yav...

demi$ ve minareye gitmi$, o sirada imam ise firsattan istifade hatunun etegini kaldirmi$ ve hatuna kaymaya ba$lami$. minareye cikan kocasi ise "vay babam vay, harbiden de burdan oyle gozukuyo hakliymi$ imam." demi$.

üniversite son sınıf öğrencisi yazılı sınavından kalınca doğru hocasına gider:

-siz sınıfta bırakarak hayata atılmamı önlüyor ve beni cezalandırıyorsunuz.. işin bu yanını hiç düşündünüz mü?
-tabii düşündüm.. hocanın görevi bilgiyi ölçmek, yeterli olmayanı sınıfta bırakmak değil mi?
-iyi. o zaman size bir teklifim var.. bir soru da ben size soracağım.. doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu kabul edip sınıfta kalacağım.. bilemezseniz, notumu düzeltecek ve sınıfı geçirteceksiniz..

hocanın keyfi yerindedir.. teklifi kabul eder ve öğrenci sorar:
-yasal olup, mantıklı olmayan nedir? mantıklı olup, yasal olmayan nedir? ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?"

hoca uzun uzun düşünür ama cevabı bulamaz.. iddia gereği öğrencisine iyi not vererek sınıfı geçirir.. ama aklı da soruda kalır.. sonunda sınıfın en iyi öğrencisini çağırır, olayı anlatır ve sorunun yanıtını bilip bilmediğini sorar.

öğrenci hemen cevap verir:
-siz 65 yaşındasınız ve 23 yaşında bir kadınla evlisiniz. bu yasal ama mantıklı değil.

karınızın 25 yaşında bir sevgilisi var. bu mantıklı ama yasal değil.

siz; karınızın sevgilisini, zayıf alıp sınıfta kalması gerekirken iyi not verip mezun ediyorsunuz..
bu ise ne mantıklı, ne de yasal..

bir koyun başka bir koyunla roportaj yapmaktadır:
-sürü pgibolojisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
-arkadaşlara sormam lazım

temel çok güzel bir rus kadınıyla evlenen dursunun karısına kafayı takmış. ne yapsam da bu kadınla birlikte olsam diye içi içini yiyormuş.
bir gün temel dayanamayıp eva'nın yanına gitmiş;
temel: senden çok hoşlandım seninle birlikte olmak istiyorum demiş :
eva: hay hay neden olmasın ama 100 dolarını alırım. müsait olunca ben seni ararım gelirsin demiş.
ertesi gün eva, dursun işe gittikten sonra temeli aramış;
-100 doların hazırsa hemen gel demiş:
temel, "hazır hazır, hemen geliyorum" cevabını vermiş
temel 100 dolari evaya verdikten sonra işi bitirmişler ve temel evden çıkıp gitmiş.
akşam dursun eve geldiğinde;
dursun: hanım temel bugün buraya geldi mi ?
eva: şeyyyy... geldiiii dursunnnn...
dursun: peki sana 100 dolar verdimi.
eva: şeyyy dursunnnn beni dinleee... şeyyy verdiiiii...
dursun; temel sabah koştur koştur yanıma geldi, " dursun bana acil 100 dolar
lazım öğleden sonra size uğrar yengeye bırakırım" dedi...
ula bu temel çok dürüst adam ya... !!!

lan ne orspu cocugusunuz yazdık o kadar birinizde okuyun picler

komutanın biri askerlere ceza olsun dıye 10 şınav cektırecekmıs askerler çekiyolarmıs çekiyolarmış komutan 9'da kalıyomuş 10 demiyomuş.
komutan askerlere biliyorum bana içinizden küfür ediyonuz ama bu üniforma kufur gecirmez !! deyip gülmüş.
arkadan askerin biri seslenmiş : anana'da mı üniforma giydirdin komutanım ?

soyları tükenmekte olan kaplumbağalar eğer su bulamazlarsa soyları tamamen yok olacaktır. biri erkek diğeri dişi iki kaplumbağa su bulmak için yola çıkarlar. 20 yıl sonra bir su kaynağı bulurlar. tam eğilip su alacaklarken kovaları olmadığının farkına varırlar ve dişi kaplumbağa erkek kaplumbağaya 'sen burda bekle ben kova alıp geleyim, ama sakın içme sudan tamam mı?' deyip ayrılır. erkek kaplumbağa suyun başında öylece bekler. aradan 20 yıl geçer, 40 yıl geçer, 60 yıl geçer. dişi kaplumbağa hala dönmemiştir. erkek kaplumbağa 'galiba öldü bizim hatun' diyerek tam suya içmek üzere eğilince arkada çalılıkların arasından dişi kaplumbağa çıkar ve 'ama böyle yaparsan gitmem bak' der

kilisenin birinde çalışan dört tane rahibe varmış. bu rahibeler çok yakın arkadaşlarmış, birininde bir arabası varmış her akşam iş dönüşü diğerlerini eve bırakırmış o arabayla. bir gün işten çıkıp eve dönerlerken araba ile kaza yapmışlar ve dördü de sağ kurtulamamış. bunlar ölünce cennetin kapıları kendilerine kesin açılacak sanmışlar fakat bir melek yollarını kesip demiş ki " durun bakalım sizin kesin bir günahınız vardır " demiş. daha sonra birinci rahibeye sormuş senin günahın ne diye birinci rahibe demiş ki " ben sadece parmağımla dokundum ". melek bozulmuş tabi falan sonra demiş ki tamam sen o dokunduğun parmağını kovadaki nurlu suya daldır ve cennete gir demiş. ikinci rahibeye sıra gelmiş o da " ben elime aldım " diye cevap verince melek iyice bozulmuş ve sende o elini kovaya daldır ve cennete gir demiş. bu arada üçüncü ve dördüncü rahibe yer değiştirmişler. melek sormuş hemen " ne oluyor siz neden yer değiştirdiniz " diye. dördüncü rahibe de demiş ki " o kıçını yıkamadan, ben bir ağzımı çalkalayıım ya " demiş !

dede torununa hararetli hararetli savaş anılarını anlatmaktadır.

- düşmanlar etrafımızı sarmıştı ya bizi düzecekler ya da öldürecekler.
- sonra noldu dede ?
- ee öldürdüler yavrum...

ceyn ormanda tarzan'la ilk karsılaştıgında ondan cok etkilenir ve
yaşdıbını sürdürüş şekli üzerine uzun bir sohbete dalar.

sonunda konu cinselliğe gelir ve ceyn sorar:

- "peki, ciks konusunu nasıl hallediyorsun?" tarzan;
- "ciks, ne olmak?" der.

bunun uzerine ceyn detayli bir şekilde anlatır. tarzan:

- "haaa",der tarzan, "ben ağac deliği kullanmak."

ceyn, bunun yanliş olduğunu söyler ve zaten etkilendiği tarzan'a
dogrusunu göstermek için soyunur. çırılçıplak kalinca yere uzanır,
bacaklarını ayırır ve:

- "o iş için doğru yer burasıdır, tarzan." der.

tarzan da soyunur, ceyn'e yaklaşır ve ceyn'in orasına korkunç bir tekme atar. ceyn acıyla fırlar, dakikalarca inler.

sakinleştikten sonra sinirle tarzan'a döner ve sorar:

- "neden yaptın bunu tarzan??"
- "tarzan kontrol etmek; içerde arı var mı??"

başlık içinde ara
paylaş

dedesiyle birlikte bahçede oyun oynayan çocuk sopayla toprağı kazarken toprağın altından solucan bulmuş. dedesi:

+ çıkardığın yere o solucanı geri sok sana 50 lira vereceğim demiş.

çocuk koşarak içeri gidip annesinin saç spreyini almış solucana sıkmış sertleşen solucanı çıktığı yere sokmuş. 50 lirayı kapmış.

ertesi gün ninesi gelmiş çocuğun eline 100 lira sıkıştırmış ve şöyle demiş:

-sen dün neler öğretmişsin öyle dedene...

afet-i devranın biri büfeye yaklaşır ve " bana bir sabah bir akşam " der.

büfeci:

" hanımefendi, size günde bir posta yeter. "

- babaaaaa, koş süleymancılar tarlaya girmişler, meyvaları yiyorlar.
- bişi olmaz oğlum, onlar bir kaç tane alır çıkarlar.

- babaaaa, kooş, çarşamba cemaatindekiler tarlaya girmişler, meyvaları yiyorlar.
- bişi olmaz oğlum, onlar bir-iki yer sonra giderler.

- babaaa, kooş, nurcular tarlaya girmişler, mevyalara yumuluyorlar.
- hanım koş tüfeğimi getir, onlar sünnetlemeden bırakmazlar. *

hali vakti yerinde bir adam amansız bir hastalığa tutulmuş. gitmediği doktor kalmamış lakin ne çare bulunabiliyormuş hastalığına ne de hastalığının ne olduğu teşhis ediliyormuş. adam günden güre erimekte bu arada.
en nihayetinde eski ahbaplarından birinin aklına o civarlada yaşayan bir attar gelmiş. varıp bulmuylar adamı son çare diye. adam şöyle bir bakmış;
- "senin hastalığının çaresi bir kadından süt emmektir" demiş.
adam ve arkadaşları düşünmüşler olurdu olmazdı derken, henüz hamile iken kocası ölen ve çocuğuda 10 aylık olmuş fakir bir kadının olduğunu öğrenmişler. kadının yanına gidip durumu anlatmışlar, bu işi yaparsan hem sevap işlersin hemde çocuğunun masraflarını üstleniriz demişler. kadın da kabul etmiş.
adamla kadın geçmişler odaya; kadın çıkarmış göğüslerinden birini adamda utana sıkıla emmeye başlamış. kadın insanlık hali hafiften zevke gelmiş biraz işvelice
- başka bişey de isteen mii? diye soruvermiş. adamda çekmiş memeden ağzını
- valla apla iki de püsküüt olsa iyi giderdi demiş.

adamın teki basur olmuş doktora gitmiş doktor bey demiş basur oldum ne yapmam lazım doktor şu pırasayı alın hergün düzenli olarak zütünüze sokun demiş. adam da yahu ben bunu kendim yapamam ya da karıma yaptıramam utanırım siz birşeyler yapsanız demiş. o da tamam demiş. gel zaman git zaman adam iyileşmiş sonunda mevzuyu karısına açmaya karar vermiş. ya hanım sorma ben basur oldum düzenli olarak doktora gittim demiş. hanım da ee nasıl tedavi oldun bey demiş. adam da

-valla doktor sağ elini sağ züt yanağıma sol elini sol züt yanağıma koydu... ??? ulan pırasayı hangi elle soktu bu adam!!!

köyün birinde imam camide namaz kıldırırken osurmuş ve bu utanca dayanamayarak tası tarağı toplayıp köyü terketmiş. aradan yıllar geçmiş ve nede olsa unutulmuştur diye köye geri dönmeye karar vermiş. köye ayak basınca çocuğun birini görmüş ve;
-"evladım sen kaç yaşındasın?"
-"imamın osurduğu sene doğmuşum." cevabını almış.