1. 51.
    +1
    Sonra flashı bilgisayara taktım. Videoları izlemeye ve izlerken düşünmeye başladım. O gece onlar yemeklerini yerken sesli bir biçimde bu videolar koca ekran plazma tvde oynayacaktı ve aklıma mükemmel bir fikir geldi. internete bağlandım ve 1 saatte işlemimi tamamladım..

    Gece günü o şık giyimli beyfendiler ve hanımefendiler birbir restorana geldiler. Bütün hazırlıklarımızı saatler önceden bitirmiş masaları ortada birleştirmiş servisleri açmıştık. Yemekler ve içecekler çoktan hazırdı. Servis sıralarına göre mutfağa bütün tabaklar dizilmiş masaya konmayı bekliyordu. O şık gecelik kıyafetlerin içinde gülüşen hanımefendileri karşıladım. Buyrun efendim.. Hoşgeldiniz efendim.. Bu gece hepinizin unutamayacağı bir gece olacak efendim.. Bütün ay ofiste bu geceyi konuşacaksınız efendim..

    Bütün konuklar gelince önce başlangıç servisini sunduk. 3 garson geceleri güzel geçsin diye onların etraflarında pervane oluyorduk. Onlar ise yapmacık bir ruh haline bürünmüş şekilde birbirleri ile ilgileniyor gibi yapıyor ara sıra gülüşüyor, eğleniyormuş gibi yapıyorlardı. Sonra ben birden usb belleği taktım ve herkes tvden gelen sesle bana döndü. Sonra aaaa sesi yükseldi. Hepsi birden gülümsemeye başladı. Bayan misafirler ayy bunu kim düşündü falan diyince bana flashbelleği veren çocuk ayağa kalktı ve ofiste mesai saatlerinde ağdan birbirlerine yollayıp aynı anda dinledikleri şarkıları derlediğini ve bu anlamlı geceye biraz daha hoşluk katmayı amaçladığından bahsetti. Sonra hepsi kendileri için anlamlı olan bu duygusal parçaya ve bu şarkıyı onlara dinleten düşünceli arkadaşlarına kadeh kaldırdılar.
    ···
  2. 52.
    +1
    Bu küçük süprizin ardından dönen kısa sohbetin ardından ana yemek servisini sunmaya başladık. Asıl süpriz şimdi geliyordu. Tam planladığım gibi olmuştu. Süprizimden önce 6 parça ortalama 25 dakika.. şarkıların başlangıçtan 20 dakka sonra ana yemek servisini başlatacağımızı varsayarsam süprizim olması gerektiği gibi tam anayemeğe denk gelecekti. Ki öyle oldu.. şuan 6 parçanın ortasındaydık ve ana yemek önlerindeydi. Hepsi iştahlı iştahlı tabaklarındaki rostolara girişmişlerdi. Sonra şarkı bitti ve bir sessizlik oluştu. Herkes birbir ekrana döndü. Sonra bu ne ya ? falan gibi kısık sesle tepki gösterdiler fakat bir yandan da izlemeye devam ettiler. Süprizi hazırlayan çocuk ayaklandı. Bu videoyu kim koydu ? diyerek bizim yanımıza geldi. Şef de videoyu gördü ve tvyi kapatmaya çalıştı fakat bilmiyordu. Sonra bayan konuklar birbir kusmaya başladılar sonra da diğer konuklar.. Çocuk yanımda bana avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Bir yandan da arkada kopan kusma merasimine dönüyordu. Flasha dokunmadığımı ve bu videodan hiç haberim olmadığını söyledim. Önümüzden güzel bir bayan koşarak geçti ve tuvalete yetişemeden kapıya kustu. Şef de bana neler olduğunu soruyordu.. Bilmiyorum bilmiyorum dedim. Belki tvdeki kanallarla yayın karışmıştır belki de siz videoları indirirken dikkat etmemişsinizdir karışmıştır diyordum. Benimle şuan hala tvde olan mutfak terörü videosunun hiçbir alakası olmadığında bahsediyordum. O yediklerinin nasıl yapıldığının video kayıtları. Hamile bir ineğin nasıl karnının kesilip buzağının çıkarıldığı ve ikisinin de canlı canlı kıyma makinesine nasıl atılıp makinede çeşitli ısıl işlemlerden geçip kemikleri eritilerek nasıl sosis olarak çıktığını gösteren o videodan haberim yoktu. O civcivlerin gökyüzünü hiç görmeden kuluçka makinesinde yumurtadan çıkıp 45 günde çeşitli kimyasallarla erişkin bir tavuk olduklarını ve nasıl makinelerde dakikada 30-35 tavuğun nasıl kesildiğini gösteren videodan. Bazı tavukların ve bazı koyunların kimyasallarla tanınmaz hale geldiği genlerinin bozulduğu tüylerinin döküldüğü kör olduğu ya da yamuk yumuk doğduğunu gösteren o videoyla inanın benim bir alakam yoktu..
    Sonra herkes kendine geldi. Hiçbirşeyi sorgulamadan direk arabalarına binip buradan uzaklaştılar. Görüntüleri hazırlayan arkadaşları onlara hiçbirşey diyemedi. Gidişlerini izleyebildi ancak. Sonra o da küfrederek ve bunun hesabını soracağını söyleyerek oradan uzaklaştı.

    Sonra şef bağırmaya başladı. Aramızda geçen kısa konuşmadan sonra işten atıldığımı söyledi. Atılınca ilk aklıma gelen bu kadar pisliği kusmuğu temizlemek zorunda olmadığımdı. Ordan ayrılırken arkada bıraktığım manzaraya baktım ve bundan büyük bir haz duydum.

    Öfkemi birşeylerden çıkarmaya başlamıştım ve bu bana mutluluk vermişti.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 53.
    +2
    işten ayrıldıktan sonra Gökhanların evde pineklemeye başladım. işten aylığımı aldıktan 3 gün sonra kovulmam en azından parayı içerde bırakmamamı sağlamıştı. Paramı ise evde alkole ve sigaraya yatırıyor o pidelerin içine katamadığım hapları alkol alırken kafa yapsın diye kullanıyordum. Size şunu söyleyebilirim ne olursa olsun Xanax kullanmayın. Bir yaşayan ölü olmak istemiyorsanız kullanmayın. 20 yaşın altındaysanız ya da bünyeniz zayıfsa benim gibi Prozac kullanmayın. içinizde nasıl sebepsiz ve dizginlenemez bir intihar hissi uyandırdığına emin olun inanamayacaksınız. Aptal aptal sırıtmak dünyada en sevdiğiniz insanın ölüm haberine ne zaman gömüyoruz diye cevap verip kahkahayı basmak istemiyorsanız sakın votkanın yanında 3 tane insomin yutmayın.. Sebepsiz mutluluk ilacı seni.. ya da 26 saat aralıksız uyumak istemiyorsanız sakın çakırkeyifken 3 unisom almayın. Bira şişesine ya da perdeye dertleşirken ağlamak karanlıkta size gelen suretler görmek istemiyorsanız tantum draje kullanmayın..
    ···
  4. 54.
    +1
    http://www.ulastirmadunya...05/edirne-taksi-eylem.jpg

    Gökhanların evinde yaşadığım bu sancılı süreçten çıktıktan ve kendime gelebildikten sonra ilanlara tekrar bakmaya başladım. Çok şükür ki bağımlılık gibi bir sıkıntım yoktu çünkü o sessiz gecelerde neler çektiğimi biliyordum. ilanlara göz attım. Kasiyerlik, marketlerde çeşitli işler, kalifiye elemanlar dikim atolyelerinde işler falan buldum. Bulduğum işleri bir kağıda yazıyor ve hangisi bana daha çok uyar hangisi daha çok kafamı dağıtır tasarlıyordum. işin olanaklarını bana getirililerini düşünüyordum.Sonra dışarda bir taksi durağında gördüğüm ilan sayesinde lisedeyken arkadaşın babasının sahip olduğu sürücü kursundan torpille aldığım ehliyetimin işe yarayacağı bir iş buldum. Fakat bir problem vardı. Sık araba süren birisi değildim . En son 1. sınıfın sonunda yaz tatilinde gezmek için çıktığımız o gün gökhanın arabasını kullanmıştım. O da bir iki saatlikti Pratiğe ihtiyacım vardı. Taksi durağına gittim. ilan hakkında görüşmek istediğimi söyledim. Arabasını gece bana verecek olan adam benimle görüşebilirsin dedi. Durumu anlattım. işi görüştüğüm adam gece şöforlüğüne adam bulmanın burada zor olduğunu fakat kabul edilmem için sürüşümü görmesi gerektiğini söyledi. Uygunsan arabaya geç bi bakalım dedi kabul ettim. Umduğumdan da iyiydim hiç sıkıntım yoktu unutmamıştım. Adam normal bişey yok sürüşte olur dedi. Ücreti de ayarlamıştık. iş saatini de gece 9 sabah 6 olarak kararlaştırdık ve o gece ilk direksiyon mesaime başladım..
    ···
  5. 55.
    +1
    Saat 9da duraktaydım. Hüseyin dayı durakta beni bekliyordu beeraber çay içtik sohbet ettik. 5-10 dakka sonra bana arabanın anahtarını verdi. Hadi yolun açık olsun dedi ve gitti. Ben de arabaya geçtim. Arabayla sıranın en arkasına geçtim. Radyoyu kurcaladım falan. Sigara yaktım bi tane. Yarım saat geçti geçmedi sıranın başına ulaştım ve yolun karşısından bana bakan adam elindeki torbalarla arabaya geldi ve boş mu diye sordu. Boş olduğunu duyunca bagaja yöneldi ve elindekiler koydu. Koyduktan sonra yanıma bindi. Selamlaştık. Gideceği yeri söyledi ve bu şekilde ilk müşterimle yola koyulduk.
    Sigara sizi rahatsız eder mi ? dedim dönüp.
    Yok ben de kullanıyorum da takside yasak değil mi yav ? dedi hafif şaşırmış gibiydi..
    Biz de serbest dedim tıslama ile gülme arası bişey yaptım.
    Elini cebine attı. Buyur burdan yak o zaman dedi. Aldım. Yaktım. O da yaktı bi tane.
    Sonra adam sizin işiniz de zor falan muhabbetine girdi. ilk günüm olduğundan bahsettim. Sohbet ara ara kesiliyor ikimiz de bir sonraki cümlemizi düşünüyorduk sanki. Samimi gibi gözükse de gayet sahte bir sohbetti bu. ikimizin de sohbetteki amacı laf olsun olunca öyle oluyor galiba.
    Sonra ineceği yere vardım. Ücreti aldım Bu sırada gece açmayı unuttuğumu farkettim. Adamın inerken eyvallah saol demesi anlamlanmıştı ve durağa döndüm.
    ···
  6. 56.
    +1
    O günü, bir kaç yaşıtım öğrenciyi, bir yaşlı teyzeyi ve 2 bayanı da gideceği yerlere zütürerek bitirdim. Sonra bu böyle devam etti. Gündüzleri gökhanlar okula giderken eve geliyor, uyuyor, gökhanlar dersten gelince uyanıyor, onlarla birlikte birşeyler yiyor ve tekrar direksiyonun başına geçiyordum. Düzenim dengem yerimdeydi, halimden de memmundum. Fakat işe girdikten birkaç gün sonra işe girerken hayal ettiğim ve beklediğim, yolcularla edilecek o sohbetler, felsefik tartışmalar, içten muhabbetler tıpkı hayallerimdeki gibi çok uzak görünüyordu. Arabaya binenler ya uyuyor uyukluyordu ya da cama dönüyor arabanın sessizce gideceği yere varmasını bekliyorlardı. Bazıları ile konuşmayı denediysem de başaramadım. Kısa ve net sohbetine de doyum olmuyor denilesi soğuk cevaplar aldım. Bir yolcum ise beni galiba yanlış anladı bilmiyorum sorduğum soruya cevap vermedi. Duymamazlıktan geldi bildiğiniz.. Duymamasına imkan yoktu gayet de sesli sormuştum ve kulağında kulaklık falan da yoktu. Her neyse..
    ···
  7. 57.
    +1
    Bu işte de fazla duramadım tahmin edeceğiniz üzere.. Can sıkıntımın oldugu bir gece arabama binen bir adamı istediği adrese zütürmek yerine aynı mahalle içinde tur attırdım. Tur attıktan sonra trafik var bahanesiyle söylediği yere çok zıt bir yere zütürdüm. En sonunda istediği adrese biraz daha dolaştırarak gitmeyi başardım fakat tahmin edeceğiniz üzere taksimetre deli gibi yazmıştı. Yazan tutar normalde yazması gereken tutarın yaklaşık 5 katıydı ve ben o parayı almakta gayet ısrarlıydım. Gecedir adamın üzerinde bişey vardır falan hiç umrumda değildi. Ben o gece mesele çıksın istiyordum. Sonra adamı zorla tartışmaya soktum. Ağır hakaretler ettim ve ilk el kol hamlelerimi itişmeler izledi. Sonra birbirimize girdik. Adam 1.70 boylarında 60-70 kilo ortalama bir adamdı. Fakat gece gece sağlam girişmiştim uykulu herife yumruklarımın ardından yere yığılan herife tekmeler geçirmeye başladım. Sonra da yerden kalkamayan o adamı yerde biraz sürükledim. Sonra mahalleli bağrışlara uyandı ve dışarı çıkmaya başladılar. Hemen arabaya atladım ve durağa döndüm. O gece öyle bitti fakat mahalleliler adama plakamı vermiş olmalılar ki akşam işe gittiğimde arabanın sahibi adam dün gece olanları sordu. Adam plakadan arabayı bulmuş ve gelip beni aramış. Beni değil de arabanın sahibini görünce de mesajını iletip gitmiş. Polis yerine olayı kendi çözecekmiş. Bu arada o dün gece taksimetrede yazan tutarı da ödemiş.
    ···
  8. 58.
    +1
    Ben de yiyeceğim dayağı hesaba katarak işten ayrıldığımı söyledim. Arabanın sahibi adam da işten ayrıldığımı söyleyecekti zaten.

    işten ayrıldıktan sonra hayatım monotonluk döngüsü içinde gidip geliyordu yine herzamanki gibi. Bir monotonluktan çıkıp başka bir monotonluğa giriyordum. Okul ev tekel dükkanı, iş gökhanların evi tekel dükkanı.. Kahretsin ki benim hayatım böyleydi işte.. Belli zaman dilimlerinde belli monotonluğu köküne kadar yaşıyor sonra tam kurtuldum dediğim anda başka bir monotonluğa kapıldığımı fark ediyordum.
    ···
  9. 59.
    0
    neyse.. buraya kadar bi okunsun.. daha var beyler.. baya baya var hem de..
    ···
  10. 60.
    +1
    çok iyi lan umarım gelir devamı
    ···
  11. 61.
    0
    Gökhan eve sürekli kız arkadaşlarını getiriyor benim yaşayamadığım gençlik zevkinin ağzına ağzına vuruyordu. Ortamın piyasanın zirvesindeydi. Diğer arkadaşı da ona ayak uydurmuştu. Onun getirilierinden nemalanıyordu ve bir leş kargasından farksızdı. Ben ise onlar bunları yaparken kendi odama çekiliyordum. Onların mutluluk nidaları altında geceden kalma votkaya viskiye yumuluyor gelişi güzel antidepresanlar alıyor odayı duman altı bırakıyordum. Kendime zarar vermeden ötürü bu yaptıklarım, hayatın içinde yaprak gibi savrulan savunmasız her birey gibi olup da bazı yaprakların çiçeklerin üzerine benim gibi yaprakların ise takun üzerine düşmesinin bir isyanı gibiydi.
    Hepimizi aynı rüzgar savuruyorsa neden bazılarımızı tertemiz çimlere, mis bahçelerine savururken bazılarımızı ise pis bir çukura savurup orada çürümemizi istiyordu ki ?
    Bunu bir türlü anlayamıyordum. Adalet denen o ütopyadan ibaret uyduruk kelimeyi duymak bile artık sinirlerimi altüst ediyordu. Odanın buzlu camından iki silületin gülüşerek yatak odasına geçtiğini farkettim. Elime kalemi aldım ve duvara bir çizik daha çizdim. Bir iki .. beş..hmm .. evet bu attığım çizikle birlikte bu sekizinci şahit olduğum birliktelik olmalı. Fakat benim bundan da büyük sorunlarım var. Boş votka şişem bardağıma veda öpücüğünü çoktan kondurmuş ve paketimde 6 dal sigaram kalmış. Dağınık yatağımın ayak ucunda oturuyorum. Karşımda aynadaki suretimle bakışıyorum. Son dalı çıkarıp yakıyoruz. Aynı anda..
    ···
  12. 62.
    0
    Karşımdaki yorgun adamı incelemeye başlıyorum. Gözleri bayık bayık bakan herşeyden bıkmış yaşayan öfkeye bakıyorum.. Bir gün bütün bunların hesabını birşeylerden sormak için yaşayan şu karşımdaki koca çocuğa bakıyorum.. Bir saatli bomba gibi.. Patlamayı içinden sessiz sessiz sayar kimsecikler duymaz ama patladığında şehir havaya uçar ya.. işte o sessizlikte..

    Aniden içimde hissettiğim pgibolojik parlayışlara, içimdeki ansız yangınlara benziyordu içimde hissettiğim votkanın sıcaklığı.. Birden bunalıvermiştim. Üst bölgemde ne varsa çıkarmıştım. Aynada yarı çıplak bedenime bakıyordum. Yüzüme baktım sonra. Yıllardır içimden yaptığım o özür konuşmasını yapmayacaktım bu gece bedenime. Seni de heder ettik ama kusura bakma. Fidan gibi elemansın. O dışarda yanında sevgilisi olduğu halde sana bakan o kızlardan birine bile dönüp bakmadık hala da bakmıyoruz.
    ···
  13. 63.
    0
    Çünkü benim aradığım şey o zevk değildi. Kendimi bilmem ve iyi tanımam bana bu zorlu yolda çok büyük yardımcı oldu diyebilirim. Biliyordum ki ben yapayalnız bugünlere gelmiştim. Hayat benim için çok erken başlamıştı ve ben çok erken yorulmuştum. Gülmekten eğlenmekten çok erken vazgeçmek zorunda kalmıştım. Omzuma yüklenen ağır ruhani yükü bir çocuğun kaldırması imkansızdı ve o yük kalkmak zorundaydı. Size söylediğim gibi hepimiz hayat rüzgarında emin olun aynı boyutta birer yaprağız ve o rüzgar bizi nereye sürüklerse oraya gidiyoruz. Şartlar sizin nasıl olmanızı gerektiriyorsa öyle oluyorsunuz. Benim aradığım kişi aynı rüzgarda benim gibi çok uzaklara savrulmuş o kişiydi. Beni ancak o anlayabilirdi ve ben kendimi ancak ona anlatabilirdim. Hayatı benim gibi algılamayan birisini sevmem zaten imkansızdı. Dış güzellik, çekicilik şirinlik aklınıza gelebilecek tüm fiziksel artılar.. Bana ne ki bunlardan.. Ben biliyorum ki onun yanında yine yalnızım.. Yalnızlık sadece demek değil ki yanınızda somut olarak bir insanın olmaması.. Yalnızlık pek ala yanınızda somut olarak birisi olmasa da onun ruhunu soyut olarak yanınızda düşleyerek de hissetmeyeceğiniz bir duygu.
    ···
  14. 64.
    0
    Fakat sıkıntı da burda başlıyordu. Etrafımdaki insanlar basit tatların kölesi olmuş sahte insanlarken benim düşlediğim tertemiz hayaller gerçekleşmekten hep uzaklarda kalıyordu. Bu buhrandan çıkmak istedikçe batmıştım yıllarca.. Her gece çığlıklar atsam da 'o'nla yollarımız kesişmemişti bugüne kadar.
    Bir idea bir hayal için bazen kendimi yapayalnız bıraktığımı ve bundan dolayı bu halde olduğumu düşünüp bazen kendi fitilimi kendim yaktığımı düşünüp kendimi aptal yerine koysam da ben buydum. Dışardaki insanların o aşk dedikleri o sahte beden sevgilerini o çift taraflı menfaat ilişkilerini gördükçe ve bildikçe onun tıpkı ben gibi masumluğunu ve temizliğini hayal edip mutlu oluyordum.
    ···
  15. 65.
    0
    Yorgun bedenime bakmayı kesip sol tarafımda duran meydan manzaralı pencereye geçtim. Sigaramın kafamdaki düşüncelerle birlikte duman olan yarısını boşverip diğer yarısının keyfini çıkarmaya çalışıyordum. Çakırkeyiftim. Bitik sigaramı camdan bütün herşeye olan öfkemi kusarcasına fırlattım ve yatağa uzandım.
    Kısa düşünceler ve geçmişin zihine kazıdığı bir kaç ölümsüz zihin fotografına gözgezdirerek uykuya daldım o gece..

    Bir gece odamda viski sigara haplarla haşır neşir olurken, viskinin yanına aldığım bir kaç elmayı doğramaya uğraşma esnasında elime sapladığım o bıçak adeta hayatıma yön verdi. Adeta saplanmanın acısıyla bir anda ayılıvermiştim. Acıdan refleks attığım nidayla Gökhan odama dalıvermişti. Arkasından da Gökhanın tek gecelik aciz etparçası. Elimin ortasından saplanıp arkasından çıkan bıçağı gördü ve ayyy naptın sen!! diyerek gözlerini kapatmıştı. Kanama da pek duracak gibi değildi. Gökhan naptım olum sen ? dedi. Kendi kendime bilerek yaptığımı sanıyordu çünkü ruh halimi iyi biliyordu. ''Ne biliyim amk, Bi anda oldu .. Napıcaz lan şimdi dedim.. Kız oradan birkaç pamuk falan getirmişti. Onların gözü önünde çağı tutup elimden çıkardım bir anda.. Sonra kızın elindeki malzemelerle pansumanımsı birşeyler yapıp gökhanın ısrarıyla arabaya atladık. Kız evde kalmıştı. Şu an en iyi hatırladığım o kızın bıçağı çıkardıktan sonra bana buz gibi bakışıydı..
    ···
  16. 66.
    0
    --spoiler--
    olm ben bunu 4 yıldır yazıyorum.. defalarca kağıtlara yazıp şansızlık eseri kağıtları kaybettim.. bilgisayara kaydedememiştim.. tekrar tekrar sıfırdan başladım yazmaya.. aynı hikayeyi.. lütfen lan azıcık bakın amk çok ilgi çekici bi eser insan eserine güvenmese onu sevmese bu kadar 4 yıl yazmaya uğraşmaz heralde amk..
    --spoiler--
    ···
  17. 67.
    0
    bu başlık 200 sayfa olsun zütümü tahire gibtiricem
    ···
  18. 68.
    +1
    lan olum pdf linki falan verseydin burdanmı okucaz amk
    ···
  19. 69.
    0
    Gökhan iyi ki ısrar etmişti çünkü kanama durmuyordu.. Ve sızısını alkolün etkisi geçtikçe daha da şiddetli hissediyordum. Acile vardığımızda bezi sıksanız kanlar sıkılmış sünger gibi akacak seviyedeydi. Sonra doktorlar hemşireler falan.. Röntgen çekildi. Kontroller yapıldı. Bıçak şans eseri (!) herhangi bir sinire ya da kemiğe denk gelmemiş sadece bir damarı sıyırmıştı. Kanama durdurulup ortasında yara bulunan zavallı elime iki taraftan dikiş atıldı. Dikişler atılmadan önce baya bir morfin verildiğini hatırlıyorum. Dikişlerin atma ve kanamanın yeniden başlama ihtimaline karşı, dikme işlemi bittikten sonra elimin komple sargı beziyle sarıldığını hatırlıyorum sonra.
    ···
  20. 70.
    0
    Bu işlemler yapılırken benim aklım içinde bulunduğumuz acil servisteydi. Bir yandan tedavi olurken bir yandan ise etrafımdaki diğer hastalara bakıyordum. Etrafta koşuşturan nöbetçi hemşirelere ve doktorlara bakıyor, hastanenin o ilaç kokan havasını içime çekerken içinde bulunduğum bu farklı ortamı sevmeye başlıyordum. Hastaneler.. Gecesi ayrı gündüzü ayrı olan, insanların bilinçaltında kötü hisler çağrıştıran yerler.. Sevdikleriyle çocuklarıyla arkadaşlarıyla son durakları burası olan insanlar.. Sessiz soluksuz son vedalar..

    Kiminin gözyaşı damlar o soğuk koridorların fayansına kiminin kanı .. Kaç kişinin feryadını hıçkırıklarını dinledi acaba bu duvarlar ? Kaç kişi şu koridordaki koltuklarda otoparktaki arabasında uyumaya çalıştı uyuyamadı.. Acaba kaç ceset taşındı şu sedyedelerde.. Yaşlısı gençi bebeği.. Kaç hayal kaç hayat yarım kaldı..
    ···