1. 51.
    0
    @115 kanıtlarla gibmiş.
    ···
  2. 52.
    0
    bu kadar şey bir ömür boyu bile yaşanamaz aq
    ···
  3. 53.
    0
    rezerved
    ···
  4. 54.
    0
    "ayak parmaklarımı öp mahmut, yala ayaklarımı" dan sonrasini okumadim.
    ···
  5. 55.
    0
    aq ayakkabı var diyo oje diyo. sonarlamı görüyon lan sen?
    ···
  6. 56.
    0
    ayakları nın kokusu geliyorduda türk kızı olduğunu kesinkez anladım amk yoksa amerikan filmini türkçe dublaja çevirdiğini sanıyordum... o konuşmalar ne bin öyle ...
    ···
  7. 57.
    0
    sımsıcak alanya’da yine güzel bir gündü. dalga sesleri, martı seslerine karışmış ahenkli bir senfoni yapıyordu. alev ile beraber sahilde yürüyorduk. deniz meltemi güneşin sıcaklığına inat serince esiyor, alev’in ipek gibi saçlarını savuruyordu.i̇ncecik kumlar o güzel ayaklarının altında çıtırdıyordu. arada bir kum tepeciklerine tekme atıyor, kumları etrafa savuruyordu.i̇kimizin de ağzını bıçak açmıyordu. neden sonra alev sessizliği bozdu.
    -demek yarın gidiyorsun ha?
    -evet,şu tatiller bitmese ne iyi olurdu değil mi? ama her biten şey gibi buda bitti.
    evet,iki haftalık tatil maceram sonunda bitmişti. yarın konya’ya dönmem gerekiyordu. alanya’da kaldığım süre içerisinde alev ve annesi figen ile harika bir dostluğumuz olmuştu. bazı konularda belki biraz abartmıştık ama hiçbir zaman sınırların dışına çıkmamıştık. tabi en önemlisi ikisinin de ayaklarıyla harika saatler geçirmiştim.bu arada diğer arkadaşlarla da çok iyi kaynaşmış ve güzel bir çevre edinmiştim bu güzel tatil beldesinde. gitar çalan kız ebru’ya,gitarını geliştirmesinde yardımcı olmuş ve onun repertuarını genişletmesini sağlamıştım. aynı zamanda alev’e de biraz gitar çalmasını öğretmiştim. öyle böyle derken harika bir iki hafta sonunda bitmişti. alev:
    -gitme biraz daha kal desem de faydasız, mutlaka gideceksin değil mi?
    -güzelim, fazladan birkaç gün daha kaldığımı varsayalım, eninde sonunda gitmeyecek miyim?ben burada misafirim sonuçta, mustafa’ya ve ailesine daha fazla yük olamam. ayrıca konya’da bir işim var biliyorsun. özel bir müzik dershanesinde gitar dersleri veriyorum.
    -evet biliyorum.ne yalan diyeyim baya başarılısın bu konuda.en umutsuz vaka olan bana bile gitar çalmayı az da olsa öğrettin. senden çok şey öğrendim mahmut. hayata pozitif bakmayı öğrettin bana. ayrıca senin sayende dünyada iyilik ve güzelliğin hala var olduğunu anladım. ayrıca bana ayaklarımın ne kadar değerli olduğunu fark ettirdin. daha sayamayacağım bir sürü şey. söyle duygusal çocuk ben sensiz ne yapacağım şimdi ha?seni nasıl unutacağım ha?
    -ben sanki seni unutabilecek miyim çılgın kız? şuraya geldiğimden beridir 6 yaş gençleştim sanki. senin sayende içimdeki çocuk ortaya çıktı.o neşeli cıvıl cıvıl hallerin, çılgınlıkların o harika gözlerin ve eşsiz güzelliğin ve tabiki o mükemmel ayakların,ne bileyim daha sayamayacağım bir sürü şey. asıl ben sensiz ne yapacağım ha?
    birden gözlerimiz ve alınlarımız birleşti.bir süre birbirimize bakıştık.o iri ela gözleri sevgiyle ışıldıyordu. yürümeye devam ettik. kolum alev’in omuzlarında, alev’in kolu da belimde sarılıydı. neden sonra sessizliği yine ben bozdum.
    -ben, gerçekten de çok şanslıyım alev. seni tanıdığım için, seninle arkadaş olduğum için. seni çok seviyorum alev ama sana bir şey itiraf etmem gerekiyor. belki bana kızacaksın ama, seni çok seviyor ve asla benim yüzümden üzülmeni hayal kırıklığı yaşamanı istemiyorum.ben şey...
    alev birden sözümü kesti.
    -ben de seni çok seviyorum mahmut. ben de seni tanıdığım için çok şanslıyım. tanıdığım en iyi insanlardan birisin mahmut. tertemiz pırlanta gibi kalbin var. ayrıca sanatçı kişiliğin ve kadınlara karşı çok seviyeli, kibar bir yaklaşımın var.ne bileyim her yönünle harika birisin. biliyor musun mahmut? sevgilin,o çok şanslı birisi.
    bir şok geçirmiştim. alev beni yine çok şaşırtmıştı.
    -hıı!... nasıl yani? sen biliyor muydun?
    -evet hem de ilk günden beridir.
    -i̇yi ama nasıl? sana bunu hep söylemeye çalışıyordum ama söyleyememiştim.
    -şey bana kızacaksın belki mahmut. hani tanıştığımız gün, akşam cafede oturuyorduk ya.bize gitar çalıyordun.o akşam senden gizlice cep telefonunu karıştırmıştım. rehberde numarasını “aşkım” diye yazmışın, ayrıca mesaj kutundaki mesajları da okumuştum. sonra, beraber çektiğiniz fotoğrafları da gördüm.
    kızın yüzüne manalı bir şekilde baktım.
    -hımm özellerimin hepsine bakmışsın demek ki.sen çok kötü bir kızsın alev.
    -ya bakma bana öyle. napayım ilgilendiğim insanların özel eşyalarını kurcalamadan duramıyorum. sevgilinin olup olmadığını çok merak ediyordum. sana soramadım da,öğrenmek için aklıma başka bir yol gelmedi.
    mahcup gözlerle yüzüme baktı.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 58.
    0
    -bana kızdın mı?
    -ben sana kızamam ki ela gözlü meleğim. bunları sana zaten söyleyecektim.ama sana inanamıyorum. bütün bunları bilmene rağmen bana çok candan davrandın.ne bileyim bizi dışarıda görenler sevgili sanıyordu belki. sonra beni kıskanmalar falan...
    -evet farkındayım.ne bileyim, sana geçici de olsa yakın olmak istedim.hem bana demiştin ya “kendine sınır koyabiliyor musun?” diye.ben de catiana gibi kendime sınır koyamıyorum belki de.ayrıca içimde az da olsa bir ümit vardı. belki telefonunda gördüklerim gibi değildir falan diye.ne bileyim insan ümit ettikçe yaşar derler ya.ama hareketlerinden gözlemlediklerim bu beklentilerimin boşa olduğunu gösterdi. arada bir yaptığın özel telefon görüşmeleri, sonra aramıza mesafeler koymaya çalışman falan.ama hiçbir beklentim yoktu senden mahmut. seninle geçici de olsa güzel bir şeyler yaşamak istedim.kim bilir arada girdiğim kıskançlık krizleri de bundan olsa gerek.
    gülen gözlerle, gözlerimin içine baktı.
    -ama pişman değilim mahmut. seninle çok güzel şeyler yaşadım.ne olursa olsun ben çok iyi bir dost kazandım. seninle bu şekilde de çok mutluyum.sen beni belki tatil macerası gibi göreceksin ama bil ki sen kalbimin özel bir yerinde olacaksın her zaman.
    -sende öyle alev. senin de çok özel bir yerin olacak kalbimde.
    birbirimize sarıldık.o dalgalı ipek gibi saçlarını okşadım. daha sonra kumların üzerine oturduk. alev:
    -sevgilinin başka resmi, vegibalık resmi falan var mı yanında?
    cüzdanımı çıkararak sevgilimin vegibalık resmini gösterdim. deniz gözlüm, kıvırcık saçlım resminde bana gülümsüyordu. alev resme bakarken gözlerinin içi gülüyordu.
    -ah canım benim,ne kadar da güzel. maviş gözlü, kıvırcık saçlı. adı ne,seninle aynı sınıfta mı?
    -adı i̇pek, benden bir sınıf altta ama aynı bölümdeyiz. aslen eskişehirli. canım benim onu o kadar çok seviyorum ki.onu senin için bile terk edemem.
    -aa tabiki terk etmeyeceksin. zaten öyle bir şey yapsan seni asla kabul etmezdim mahmut.o asla terk edilmeyi hak etmiyor. ayrıca seni benden daha çok hak ediyor. biliyor musun? seninle arkadaşlığımız boyunca aramıza hep mesafeler koymaya çalışman gözümden kaçmadı. bütün bunlar benim için hep artı puandı.bu sevdiğine ne kadar sağdık olduğunu gösteriyor.
    -i̇nanır mısın? kendimden utanıyorum şu anda. sanki onu aldatmışım gibi hissediyorum.
    -hayır öyle düşünme.sen onu aldatmadın.bir düşünsene; sen benimle ilişkiye girdin mi hiç? sadece bir iki kez öpüştük bir de ayaklarımı yaladın,o kadar. bunlar aldatmak değil bence. ayrıca aramızda aşk yaşanmadı ki.gerçi farkındayım seninle samimiyet konusunda biraz abarttım,ama sende beni kırmamak için samimiyetime karşılık veriyordun. bunları bir başkasına yapsam adam evli dahi olsa bana aşık olurdu belki. yalnız inan bana liseden beridir bu denli samimi olduğum tek insan sensin.sen i̇pek’i asla aldatmadın mahmut. yaşadıklarımız tamamen arkadaşça şeylerdi.hem benden yana korkun olmasın.i̇pek beni tanımayacak. tanısa bile bunları bilmeyecek.hem sen istesen bile seninle bir cinsel ilişkiye kesinlikle girmezdim mahmut. belki bana inanmayacaksın ama ben bakireyim.
    -neden inanmayayım ki? ne kadar güzel bir şey.bu sahip olduğun en değerli hazinen.bu hazineyi çok iyi koru ve gerçekten seni hak eden birisiyle paylaş.
    -valla senin kadar iyi birisini bulabilir miyim bilmiyorum.ama şimdilik kimseyi hayatıma sokmaya niyetim yok.
    -hiç sevgilin olmadı mı peki?
    Tümünü Göster
    ···
  9. 59.
    0
    -aman, lisedeyken bir çocukla çıkıyordum. hoş, sevimliydi ve başlangıçta hoşuma da gidiyordu.ama daha sonraları yok dışarı çıkmayacaksın,yok kimseyle görüşmeyeceksin,yok mini etek giymeyeceksin vs vs... ya terlik giymeme bile karışıyordu. onun yüzünden sınıf arkadaşlarımla bile doğru dürüst görüşemiyordum.i̇lk bir ay falan sabrettim ama hiçbir değişiklik yoktu. bende artık bunaldım ve bir gün onu terk ediverdim. şimdiler de öğrendim ki bir köylü kızıyla evlenmiş.onu evden hiç çıkarmıyormuş.tam bulmuş kendine göre.
    -ee güven olmazsa bu işler olmaz ki.ben i̇pek’e her zaman güvenmişimdir. zaten sevdiğimde ilk bunu ararım. yoksa hayat iki taraf içinde çekilmez hale gelir.bu şekilde ilişkisi biten bir çok arkadaşımı tanıyorum. nedense bazı insanlar böyle güvensiz oluyorlar.
    -aman aman benden uzak olsun da kime yakın olursa olsun. mahmut temennim o ki umarım senin kadar dürüst,ve senin gibi tertemiz, pırıl pırıl kalbi olan birisiyle tanışırım. ne yazık ki o kişi bile senin yerini dolduramayacak ama... neyse boş ver
    -canım benim.bu dünyada kimse eşsiz değildir. benim gibi hatta benden daha iyi bir çok kimseyle tanışacaksın emin ol.sen her şeyin en güzeline layıksın.
    -sen de öyle mahmut. şey sana bir hediyem var. gerçi sana layık değil ama...
    çantasından küçük bir paket çıkardı ve bana uzattı. birden şaşırmıştım, paketi heyecanla açtım.i̇çinde çok şık bir kol saati vardı. alev’e bakarak gülümsedim.
    -ya güzelim ne gerek vardı?:) bir sürü de para harcamışındır bunun için. mahcup oldum şimdi.
    -paranın ne önemi var canım? sana feda olsun. ayrıca gerektiği için değil, istediğim için aldım.
    kızı omuzlarından kendime çektim ve bir anda sarmaş dolaş olduk. daha sonra alev saati alarak koluma taktı. kolumda oldukça güzel duruyordu saat. kızın zevkini ve seçimlerini bir kez daha taktir etmiştim. alev:
    -saati alırken tek başıma değildim mahmut. annemle beraber seçtik. baksana annem bu akşam seni bize davet ediyor. beraber son kez yemek yiyelim istiyor, ayrıca işıl da gelecek. gelirsin değil mi?
    -ya ne bileyim. şimdi mustafa’ya ayıp olmaz mı?
    -ya lütfen mahmut.ne ayıp olacak, sürekli onlarda kalmıyor musun zaten?hem senin adına ben izin alırım merak etme. annem mutlaka bekliyor seni. geleceksin değil mi?
    -seni kıracağıma kafamı kırayım daha iyi. tamam akşama geleceğim.
    birden çocuk gibi sevindi alev. bütün gün beraber gezerek ve denize girerek vakit geçirdik. akşama doğru alev mustafa’nın ailesini arayarak benim adıma izin almıştı bile.ben de bir buket çiçek yaptırarak evlerine gittim. beni alev karşıladı kapıda. üzerinde çok güzel bir tişört ve mini etek vardı. ayaklarında benim aldığım terlikler vardı. beni içeriye aldı. işıl da evdeydi. biraz sonra harika bir sofra balkona kuruluverdi. figen bütün maharetlerini yine konuşturmuş ve mükemmel yemekler hazırlamıştı. yemekten sonra harika bir muhabbet faslı başladı. konu konuyu açıyor, neşeli esprilerle kahkahalar atıyorduk.bir ara konu alev ile dikiş makinesinde yaptığımız şeyden açıldı. işıl çok merak etmişti. alev ile figen de olayı işıl’a anlattılar. işıl:
    -ne kadar ilginç ayol. alev’in dikiş muhabbeti buydu demek ki.açıkçası bende bir denemek isterdim.
    alev yüzüme gülerek baktı. sonra işıl’a döndü.
    -olabilir, mahmut’ta isterse sana gösterebilirim. tabi annem izin verirse
    figen.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 60.
    0
    @76 araştırıp gibmiş
    ···
  11. 61.
    0
    -ay delisiniz siz kızlar. gidin naparsanız yapın. makinamı bozmayın yalnız.
    bende istiyordum tabiki. makinenin yanına gittik. deniz yatağını getirmeyi ihmal etmemiştik tabi.ben makinenin pedalında yerimi aldım. önce alev makinanın başına oturdu ve beni hızlıca sallamaya başladı. işıl’a da bu işin nasıl yapılacağını gösteriyordu.ben ise kendimden geçmiş gibiydim. alev’in harika ayaklarının arasında yukarı aşağı doğru sallanıyordum.10 dakika kadar salladıktan sonra makinanın başına işıl geçti.o da hızlıca beni sallamaya başladı.o palet gibi ayaklarının arasında makinanın tıkırtılarıyla sallanıyordum.tek gördüğüm işıl’ın yukarı aşağı hareket eden o mükemmel bacaklarıydı. işıl daha da hızlandı. artık gözlerim hiçbir şeyi takip edemiyordu.15-20 dakika sonra işıl da kalktı.bu arada figen yanımıza gelmişti.10-15 dakika da onun ayaklarında sallandım. makinanın başına tekrar alev geçmişti.15-20 dakika kadar salladıktan sonra kalktık. benim için unutulmaz bir anı olmuştu. işıl da bu oyunun çok hoşuna gittiğini söylüyordu. hepimiz tekrar balkona çıktık. muhabbet faslımız gitarla, devam etti. gece geç vakitlere kadar eğlendik. vakit baya geç olduğu için figen evinde kalmamı istedi. önce biraz çekindim ama alev’inde ısrarıyla kabul ettim.hem gecenin bu vakti mustafa’nın ailesini de rahatsız etmem doğru olmazdı. işıl evi yakın olduğu için evine gitti. figen hanım da bir odayı bana tahsis etti ve rahat bir yatak hazırladı.o gece çok rahat bir uyku uyumuştum. ertesi sabah beraber kahvaltı yaptıktan sonra eşyalarımı toplamak için mustafa’nın evine gittim. öğleden önce 11.00 gibi otobüsüm kalkacaktı. mustafa’nın ailesi ile vedalaştıktan sonra cafeye giderek, bizim gruptaki arkadaşlardan kim varsa vedalaştım. saat 11.00 de doğru otogardaydım. alev, figen, mustafa, catiana ve işıl da oradaydılar. alev biraz durgundu.az sonra konya yolcuları için çağrı geldi.eh,artık veda zamanı gelmişti. mustafa:
    -kendine çok iyi bak dostum. ziyaretinden çok memnun kaldım. okullar açılınca konya’da görüşürüz artık.
    -her şey için teşekkür ederim mustafa. sayende eşsiz bir tatil yaptım.
    catiana:
    -ben, çok memnun oldu mahmut.sen bana iyi bir arkadaş oldu. seni hiç unutmayacak ben.
    -teşekkür ederim catiana bende memnun oldum. bizim haytaya iyi bak.:)
    işıl:
    -seni tanıdığıma çok sevindim mahmut. umarım yine görüşebiliriz. ayrıca bundan sonra ilk sevgilimi ayaklarımda sallayacağım
    -aman dikkat et de ömer gibi hassas biri olmasın.
    figen:
    -senin gibi birini tanıdığıma çok sevindim mahmut. sana çok şey borçluyum. unutma, seneye yaza benim davetlimsin, mutlaka seni bekliyorum.
    -bunu çok isterim figen hanım. umarım gelecek yaza görüşebiliriz.
    -aa bırak şu hanımı falan.biz seninle arkadaşız. bana figen abla ya da sadece figen de.
    çantasından bir paket çıkardı ve bana uzattı.
    -bu da benim hediyem mahmut. kullandıkça bizi hatırlarsın. şimdi açma yalnız. otobüse bindiğin zaman açarsın.
    -şey, çok teşekkür ederim figen abla. seni de alev’i de hiçbir zaman unutmayacağım.
    ve sıra alev’e gelmişti. kız, başı önünde bekliyordu. başını yavaşça kaldırıp yüzüme baktı.o iri ela gözleri dolu dolu olmuş gözlerinden yaşlar süzülüyordu. birden birbirimize sarıldık. bana, hiç bırakmayacakmış gibi sıkıca sarılmıştı. yaklaşık 5 dakika kadar öyle kaldık. herkes bu manzara ile duygulanmıştı. neden sonra yüzüme baktı. gözyaşlarının arasında gülümsüyordu.
    -seni hiç unutmayacağım mahmut.ay ışığı ve oradaki güzellikler, parlayan yıldızlar bana hep seni hatırlatacak.en güzel şarkılarla anacağım seni hep. kendine ve i̇pek’e çok iyi bak.onu hep sev ve hiç bırakma.
    -bende alev, bende seni unutmayacağım.en güzel şarkılarımı hep senin için çalacağım. i̇pek ile beraber yıldızların altında senin için dolaşacağız ve güzelliklerimizi sana göndereceğiz.
    kalbimin güzel bir yerinde özel bir yerin var artık. yıllar geçse de yerin hiç değişmeyecek.
    -benimde öyle mahmut. benim de...
    tekrar sarıldık birbirimize ve yanak yanağa öpüşerek vedalaştık. ellerimiz yavaşça birbirinden ayrılmıştı. catiana ve ışıl alev’in yanına geldiler ve catiana alev’e sarıldı.ben hemen muzip bir kahkaha attım:
    -ohoo... yorgan gitti kavga bitti desene
    hepimiz gülüştük. biraz sonra otobüste yerimi aldım. otobüs hareket etti ve ağır ağır otogardan çıktı. alev ile birbirimize gözden kayboluncaya kadar el salladık. biraz sonra otobüs caddeye çıkmış ve konya’ya doğru yola koyulmuştu.i̇çimde bir burukluk ve bir hüzün vardı. aklıma figen’in verdiği paket geldi. paketi açtım.i̇çinde güzel bir tişört ve son modaya uygun ince yazlık bir pantolon vardı.bir de zarf çıktı.i̇çine baktığımda yüzüme tebessüm yerleşmişti. zarfın içinde alev’in dikiş makinesinin başında bir iki pozu, alev ile figen’in yanyana bir resmi bir de alev’in pedalda ayaklarını gösteren resmi vardı. doğrusu en az alev kadar çılgındı figen.bir an alev ile yaptıklarımız aklıma geldi. çok güzel anılarımız olmuştu onunla ama ne olursa olsun kalbim bir başkasına aitti. birden cep telefonum çalmaya başladı.bu yeni model otobüslerin en sevdiğim taraflarından biri de içinde cep telefonu kullanılabilmesiydi. ekrana baktım içim sevinçle doldu bir anda.
    -alo i̇pek.
    -nasılsın aşkım?
    -i̇yiyim aşkım. yarım saat kadar önce bindim, şimdi yoldayım...
    otobüs ağır ağır konya’ya,bu kalbin doğduğu yere gidiyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 62.
    0
    ---son---
    ···
  13. 63.
    0
    kardeşim yalanını gibiym
    ···
  14. 64.
    0
    gibtir yalancı çok çılgınsın ah tabi senın gibi çılgın biriyle karşılaşmadım daha önce amk sanki amerıkada canadada felan yaşıyor huur
    ···
  15. 65.
    0
    reserved
    ···
  16. 66.
    0
    updullah
    ···
  17. 67.
    0
    amk çok uzun lan bin bunu hangi inci okuyacak
    ···
  18. 68.
    0
    özet geç bin yazcaklarını hiç mi düşünmedin
    ···
  19. 69.
    0
    ne garip hikaye lan
    ···
  20. 70.
    0
    -annem, canım annem, bazen onu bile sebepsiz yere üzüyorum. halbuki şu hayatta ondan başka kimsem yok. babamla boşandıklarında ben daha 8 yaşındaydım. hiç baba sevgisi nedir tatmadım ben anlıyor musun? annem her zaman yanlış bir evlilik yaptığını söyler durur. çocukluğumda da bana hiç sevgi göstermemişti. boşandıktan sonra da gitti almanya’ya yerleşti. hatta bir alman kadınla evlenmiş, çocukları bile olmuş. yıllardır bizi hiç arayıp sormuyor, burada bir kızı olduğu aklına bile gelmiyor.
    sesi büzülmeye, gözlerinden yaşlar gelmeye başlamıştı.
    -ondan istediğim birazcık sevgiydi.bu kadar zor muydu istediğim? sadece birazcık sevgi. ama hayır, yıllardır ne kendisi göründü ne de haberini aldık. canım anneciğim türlü sıkıntılara katlandı, beni bu günlere getirdi. şimdi iyi bir işi var ama o da mutlu değil.ara sıra benden gizli ağlıyor. yaşadıkları kolay değildi nede olsa.
    -güzelim bence yanılıyorsun. hangi baba çocuğunu sevmez ki?evet, annenle evliliği yürümemiş olabilir,ama seni unuttuğunu sanmıyorum, aramamasının ise kendine göre sebebi vardır mutlaka,ama emin ol bir gün seni arayacaktır.
    gözyaşları pınar olmuş gözlerinden akıyordu. birden haykırdı:
    -hayır, asla istemiyorum. beni bu güne kadar arayıp sormamış bana babalık yapmamış birine asla baba demem ben. annem onun yüzünden çok zor günler geçirdi.ben çocuk yaşlarda baba hasretiyle büyüdüm. bize bütün bunları yaşatmaya ne hakkı vardı ha?artık aramasın kesinlikle istemiyorum onu, asla asla...
    omzuma kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. benim de gözlerim dolmuştu. yavaş yavaş saçlarını okşuyordum. mustafa’ya hak vermiştim. kız gerçekten de sorunluydu ama onun yerinde kim olsa aynı durumda olurdu. açıkçası o hayırsız babasına çok kızmıştım.bir süre ağladı. gözyaşları yağmur gibi gözlerinden akıyordu. başını göğsüme bastırdım ve saçlarını okşadım.
    -ağla canım, rahatlarsın.ama bu kadar da harap etme kendini. böyle isyan ederek bir yere varamazsın ki.seni seven bir çok insan var burada,en başta annen. bütün sevgisini sana vermiş. hatta düşünsene, istese başkasıyla evlenebilirdi belki. ama eminim ki senin için evlenmemiştir. sonra arkadaşların,ne bileyim ben mesela. daha tanışalı ne kadar oldu? dün bir bugün iki. ama emin ol sana kanım o kadar çabuk ısındı ki.sanki yıllardır tanışıyormuşuz gibi. o sıcakkanlılığınla, cıvıl cıvıl hallerinle beni 6 yaş gençleştirdin adeta.ben seni çok seviyorum alev, bütün arkadaşlarında seviyordur eminim ki.geçmişe fazla takılma artık. tanrının izniyle önünde yaşanacak uzun yıllar var.
    hıçkırıkları biraz kesilmişti. gözyaşlarını sildi ve bakışlarını denize doğru çevirdi.
    Tümünü Göster
    ···