1. 26.
    0
    @54 aynen öyle kardeşim başlığı öyle açtım zaten.
    ···
  2. 27.
    0
    @55 panpacım kuzey avrupa ülkelerde sosyal devlet ilkesinin nasıl işlediğini rahatlıkla görebilirsin. bu ülkelerde yıllık bir milyon ciro edip işçilerine bu karı paylaştıran işletmeler var. bunlar tabii ki ilkeyle yasayla olan şeyler değil, devlet sadece bunları yapabilecek imkanlar da sağlıyor. konu buraya gelmişken nasıl bir direniş yahut propagandaya, düşünceye sahip olduğumu de anlatayım biraz.

    benim gördüğüm önemli bir ekgiblik, eğitim konusuna sistem karşıtlarının çoğunun uzak kalmasıdır. sistem karşıtı ve alternatif üretmeye çalışan kimseler genelde sihirli bir değnek bulmayı düşünüyorlar. halbuki biz bu sihirli değneği bulabilecek bir ortamda yetişmedik. biz öylesine rekabetçi ve acımasız bir dünyada büyüdük. ben zannetmiyorum incide zengin bini olan panpalar daha azdır. bu açıdan bakıldığında sistem karşıtı söylemlerin isteklerde bulunurken öncelikle eğitim konusuna odaklanması gerektiğini düşünüyorum. uzun olmasın bir dahaki entrye yazayım devdıbını.
    ···
  3. 28.
    0
    @60 hayır sen çok bulandırma suyu falan diyorsun da ona itiraz ettim ben buraya suyu bulandırmaya geldim lost gibi falan örnek verdim diye dedim.
    ···
  4. 29.
    0
    @62 öncelikle kardeşim kemalistlere falan giydirmen hiç hoş olmamış bende mustafa kemal atatürk ' ün düşüncelerine saygı duyarım benimserim de ama ibn-i haldun gibi bir ismin önerdiği bir sistemi türkiyede uygulayacak olsa hiç de allah din geliyor falan da demem. lütfen genelleme güzel güzel sohbet edelim.

    islami ekonomik sistem dediğin zaten islamın temeli olan ahlaki değerlere dayanmıyor mu? bunun adına islami ekonomik temel dersen ateistleri laikleri kemalistleri mutlaka korkutursun. tarihten örnekler verebilirsin ama önce vereyim mesela osmanlıdaki iaşe ilkesi. uluslararası ticaret konusunda zamanına göre* güzel bir alternatif ama örneğin bunun bugün uygulanması ne kadar mümkün? bence bir ölçüde mümkün ama bunun aslında sultanın kullandığı siyasi bir olgu olduğu da gerçek.( bilmeyenler için iaşe ilkesi, osmanlıda ihracatın sınırlanması ile ilgiliydi. ihracat sınırlanacak, dışarıya satım kısıtlanacak önce istanbul tebaası doyacak, ondan kalırsa kalan mallar ihraç edilecekti. fakat ithalatta böyle bir durum sözkonusu değildi. ) islami ekonomik sistem hakkında biraz daha aydınlatırsan sevinirim panpacım. saygılar.
    ···
  5. 30.
    0
    @69 verimliliği artırmak için karpayı dağıtması bence de akıllıca bir yöntem ama burada işçi kazanıyor. bak kardeşim ben sermaye sahibi az kazansın işçiler daha çok kazansın demiyorum. atladığın duygusal ve maddi bir nokta var. herkesin aynı sermayeyi ortaya koymakta ve aynı şekilde piyasada kalma şansı yok! ayrıca bir insan ne kadar çok kazanırsa kazansın, ne kadar çok düşünüp emek harcamış olursa olsun, bu ona fabrikasının önüne 20 25 tane spor araba dizip işçilerini de asgari ücretle çalıştırması hakkını vermez, veremez. ben şunu demedim: yeni giren bir yıllık işçi diğer tüm işçiler gibi yıllık kardan pay alsın. hayır, böyle bir şey yok. onun da tabii ki belli kriterleri olacak.

    ayrıca eğitim konusuna değindim okuduysan. eğitim yoluyla sistem karşıtı bir söylem içerisine girersek, gelecek nesillerin bu seviyede ahlaklı ticari ilişkiler kurabileceğini düşünüyorum, bu başlıktaki novatago isimli panpamın önerdiği gibi, hz. ömer dönemindeki ticari ahlakın çok ufak bir parçası modern çağda hepimize yeter de artar. bu ahlakın da eğitim ile verilebileceğini düşünüyorum.
    ···
  6. 31.
    0
    @71 aynen öyle panpacım şuku.
    ···
  7. 32.
    0
    dedim ki eğitim, eğitim şart. ben kapitalist dünyadaki bu canavarlığın eğitim yoluyla son bulabileceğini düşünüyorum. gerek dinlerde olsun, gerek felsefe akımlarda, gerek müslüman bilimadamlarının ( ibn-i haldun gibileri ) eski yazılar, eski deneyimleri uygulamamız gerektiğini düşünüyorum.

    osmanlı döneminde anlatılana göre iki dükkandan biri siftah yapmış diğeri yapmamış ise, siftah yapan tüccar gelen müşterisine, siftah yapmamış tüccarın yolunu tarif eder gönderirmiş. böyle bir ticari ahlaka sahip olmanın tek yolu eğitimden geçer. tabii ki kaanatime göre bu da tek başına yetmez.

    bu noktada reklam sektöründe kısıtlamaya gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. örneğin şu an televizyonlarda dönen doritos reklamı. kadın cipsi değil neredeyse bizi yiyecek amk. bunun gibi ahlaksız ve sebepsiz özendirici şeylerin kısıtlanması gerektiğini düşünüyorum. örneğin devletin ticari firmalara reklam yardımı adı altında ödenek çıkarması ticari ahlak açısından olumlu bir gelişme olmaz mıydı? eğer eğitimle bu bilince sahip tüketici ve üreticiler üretebilirsek, kapitalizmi bir nebze de olsa yumuşatabiliriz zannediyorum.
    ···
  8. 33.
    0
    @74 iaşe ilkesinin günümüz ilkesi için ancak bir nebze geçerli olabileceğini söyledim, tam bir adam smith çıktın sen de. *
    ···
  9. 34.
    0
    @78 üniversite eğitimi hakkında çok haklısın panpa, gerçekten ekonomi işletme iktisat bölümü öğrencisi çok fazla iş de bulamıyorlar ve geçeyim derdindeler ama ben eğitim derken erken yaş eğitiminden bahsediyorum. devam edeyim.

    verdiğim osmanlı tüccarı örneğine devam edecek olursam. bu tüccar kızı d&g den giyinsin istemiyor, ya da oğluna iphone almak istemiyor. ya da nebileyim, o zamanın şartlarına göre karısı çok çok daha güzel entariler giysin, bir konağı olsun içinde 300 kişi çalıştırsın ( ki hakkaten böyle konaklar vardır bkz: samiha ayverdi - ibrahim efendi konağı ) istemiyor. yani demem o ki bu osmanlı tüccarı istese daha çok kazanabilirdi ama ona engel olan güzel ahlakıdır. bir arkadaş bunu islam yoluyla vermeyi önerdi bana ben tam olarak öyle düşünüyorum. bunun adına islam derseniz, karından vazgeçme potansiyeli olanlar bunu kullanır ve 70li yıllardaki emperyalistlerin oyununa tekrar gelmiş oluruz. bu ahlak fikrime göre objektif ve bilimsel bir şekilde verilmelidir. bu ahlak hem din yoluyla, hem felsefe yoluyla, hem de ekonomi, iktisat gibi bilimlerle verilmelidir. ancak bu şekilde bizden sonraki nesiller bu sisteme alternatif sistemler üretebilir ve o alternatifin yaşayabileceği bir ortam oluşturulabilir.

    reklam konusundaki kısıtlamayı demenin sebebi de işte osmanlı tüccarı örneğimden anlayın. bakın bugün hiçbirimizin bir iphone a ihtiyacı yok. 50 liralık bir telefonla hem mesaj atar hem konuşursunuz. ama amacınız iletişimse! amaç sağa sola hava atmak, ergence tavırlara girmekse elbette ki iphone a ihtiyacınız vardır. ha insan sosyal bir varlıktır, ihtiyacı olmayan şeyleri de tüketebilir, ama bu ihtiyacı olmayan şeyleri, belli bir lüks kotasına göre harcarsa yani ahlaki bir güdüyle harcarsa ancak o zaman düzgün bir sistem kurulabilir.
    ···
  10. 35.
    0
    @88 bak verdiğin örnekteki ikinci adam ticari bir ahlaka sahip değilse dışarı tabelayı attıktan sonra, ismini iyice duyurduktan sonra o çaylar artık bedava olmaz, olamaz. çünkü giderleri artacaktır. giderler arttıkça ve ticari ahlaka sahip olmayan bir birey daha çok kazanma isteğine kapıldıktan bir süre sonra eski kadar "oranda" kar edemez. şimdi seni kazıklayan adamın da maçı 5 lira yaptığnı ve çayı bedava verdiğini düşünelim. tamam belki bu adamın kirası çok gideri çok. kapitalizmin şu yönünü severim, rekabet konforu vev başarıyı artıracak. ama, bu senin ikinci adam sırf diğer adamı batırmak için çayı beleş maçı 5 liradan veriyorsa işler o zaman taka sarar. ikinci adam da aynı taktiği diğeri için izleyebilir. ben rakiplerini dost gören ve ticari ahlaka sahip olan, daha çok kazanmak istemeyen ( daha çok kazansın ama karşısındaki batıracak kadar hırslanmamaktan bahsediyorum burada ) bir tüccar düşünüyorum, bu da eğitimle olur diyorum.

    senin düşündüğünün aksine, bence reklam olayı tüketimde çok büyük rol oynuyor. televizyonlardaki kısıtlama üzerinden gidersem, yine dini güdülerle değil, bilimsel objektif bir bakış açısıyla kısıtlamaya gidilmesi gerektiğini söylüyorum. mesela buzlar içinde coca cola reklamıyla, uludağ limonata reklamı sence aynı özendiriciliğe mi sahip? nasıl kartelleşmeyi önleme noktasında yasal girişimler varsa, reklamlar konusunda da aynı hassasiyetin gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.
    ···
  11. 36.
    0
    @92 haklısın, islami ekonomik sistemler konusunda eksiğim çok =) bu konuda bir şey demeyeceğim. fakat bahsettiğin gibi ve benim de önceki entrylerim de söylediğim gibi eski deneyimlerimizden ve kaynaklarımızdan yararlanmamamızı çok garipsiyorum.

    örneğin bak bugün bizim tarih kitaplarımızda ingilizlerin taaa 1299daki magna chartasından bahsediyoruz. nasıl bir bilimsel ama muhteşem, adamlar demokrasilerinin temellerini ta ne zaman atmış. süper. ulan bizim hiç mi yok böyle miraslarımız?

    bakın, kabul etmemiz gereken bir şey var. o da türkiye cumhuriyetinin osmanlının külleri üzerine kurulduğudur. bence bugünkü eğitim sisteminde, hükümet ne kadar yeni osmanlıcı geçinirse geçinsin, osmanlı tarihi layıkıyla verilmiyor. dönüp dolaşıp eğitime geliyorum. *

    dediğim gibi türkiye cumhuriyetinin kurulduğu zamanlarda, yani cumhuriyet daha bebekken osmanlı kültürünü ve geleneğini reddetmek siyasi bir zorunluluktu. buraya dikkat panpalar şimdi hemen atatürk düşmanı diye yaftalamayın, diyorum ki siyasi bir zorunluluk. örneğin bugünkü hükümet dindar ayağında gitmek zorunda, çünkü bu siyasi bir zorunluluktur.

    atatürk döneminin sonlarını ve atatürk sonrası chp dönemini ancak, osmanlı devleti kültürü ve mirası hakkında yeterli seviyede ve olgunlukta eğitim vermemiş olmasından dolayı eleştirebilirim. örneğin artık 1945'ten sonra bu eğitim verilmesinde siyasi bir zorunluluk olduğunu düşünmüyorum. ki sonraki hükümetin siyasi tavrı, çok olmasa da bunu kanıtlar niteliktedir.
    ···
  12. 37.
    0
    @96 hak veriyorum, faizin olduğu bir sistemin içinden çıkılması hakikaten çok zor, ben zaten islami iktisadı önermiş de değilim. uluslarası ticarete gelecek olursak, bugünkü küresel durumda, bu sistemi bırakıp yeni bir sisteme geçilmesi im-kan-sız. ben bu ortamın gelecekte eğitimle oluşabileceğine inanıyorum. borçlanmalarda kısıtlamalara gidilerek, kısıtlama demeyeyim de insanların otokontrolü yoluyla borçlanması azalınca, sistem değişikliği için gerekli ortam oluşabilir. çünkü tüketim eğilimleri değişince sistem de insanlara ayak uydurmak zorunda kalacaktır. ( bkz: işçi hareketleri ve maliyetlerin artması ) ben şu gerçekten hareket ediyorum: bugünkü türkiye ekonomisinin %25, sadece nüfusun %1'nin elinde. %1! üreticiler falan deme bana üreticilerden çok çok daha az bir sayı bu. ( kaynak: GINI, 2008 ) aradan geçen 4 yılda artmış da olabilir, biraz da istatistik vereyim:

    bugün 2.500.000 kişi kredi kartını ödemeyediği için karalistede
    2011 de 600 milyon lira kredi verilmişken sadece 2012 nin ilk altı ayında 612 milyon lira kredi verildi. bu da kapitalizmin nasıl iyiden iyiye türkiyede oturduğunu kanıtlar nitelikte. dediğim gibi kapitalizm tamamen ülkemize kurulmadan önce ( bu da 2023 yılıdır diye bir komplo teorim var * ) bu ahlaki eğitimin verilmesi zorunludur. diye düşünüyorum.
    ···
  13. 38.
    0
    @100 ben öyle düşünmüyorum, coca colanın yaptığı bana göre tamamen ticari ahlaka aykırıdır. zenginler kar edecek diye pgiboloji uzmanları tutup insanların bilinç altına müdahale etmek suç dahi sayılabilmeli bence. tamamen karşı görüşteyim. katılmıyorum.
    ···
  14. 39.
    0
    @103 sana cevap verirken uzaklaştım. * siyasete girmedim zaten küçük bir örnek sadece. yeni bir düzeni kurarken eskisinden kalan deneyimlerimizi de kullanmamız gerektiği için o örneği verdim.

    ayrıca ben eski düzeni kazımaktan bahsetmiyorum. düzeni bir anda da değiştirelim demiyorum. sosyal devlet ilkesi bu yolda bir araç olabilir. amaç ise ticari ahlaka dayanan bir ekonomik sistemdir. hukuk ise bu sistemin işleyişini değiştirebilecek her türlü müdahaleye karşı tepkisini koymalıdır. ancak düzenin değişmesi bir anda olmayacak, eğitim yoluyla sonraki nesillerde olacaktır. bizler düzeni değiştirebilecek bir ortamda büyümedik, kar edemediğimiz bir ekonomik sistem düşünemiyoruz, önyargılıyız. neden kar etmek istediğimizi sorgularsak bana kalırsa daha sağlıklı düşünebiliriz, ya da neden daha çok tüketmek istediğimizi.
    ···
  15. 40.
    0
    gececiler burdalar mı? fikri olanlarla tartışıyoruz buyrun. =)
    ···
  16. 41.
    0
    @109 pekala. *
    ···
  17. 42.
    0
    @111 bence aynı noktada duruyoruz ikimizde fütursuzca yapılan harcamalardan şikayetçiyiz. işte ben bunun eğitimle çözülebileceği kanaatindeyim. yanılmıyorsam bir balkan ülkesinde ilkokul çocuklarına paralarını nasıl harcamaları gerektiğini öğreten dersler veriliyordu bunun gibi. tabi ben bugünkü aile koçlarını kastetmiyorum onu hiç düşünme bile.

    kredi kartları konusu yardakçılık değilim benim de şahsen içinde bulunduğum bir konu. geçen ay bankalara daha küçük yaşta kapılmamak için kredi kartımı iptal ettirdim. neden çünkü fütursuz harcamalar yapıyorum, örneğin ihtiyacım olmadığı halde bazı elektronik aletler satın alıyorum. örnek vereyim şu an seyahat ederken müzik dinlemek istesem 5 ayrı cihazdan bu hizmeti alabilirim ve bunların toplam maliyeti 4000 tl. ancak en ucuzu 70 tllik bir mp3 player. dediğim gibi kredi kartını düzgün kullanmayı öğrenene bu bilinci en azından benimseyene kadar kredi kartı kullanmamaya karar verdim. diyeceksin o senin mallığın ama bence benim suçum değil, bana 20 yaşıma kadar hep tüketmek gerektiği öğretildi. ( reklamlar, oyunlar, filmler, ailemin yaşantısı vs. hepimizde olan şeyler ) kredi kartı konusu bence dikkate değer.

    üretici ekonomiyi yönetemez ama siyasi karar alma mekanizmalarında rol oynabilir, bu şekilde bana kalırsa dolaylı da olsa para politikasını belirleyebilir. o bahsettiğin başka zenginler de türkiyenin tamamından kar eden emperyaller oluyor galiba. * ben bugün türk merkez bankasının amerikan ulusal bankasıyla ortak çalıştığını dahi düşünüyorum, imf için aynı şeyi düşünmüyorum. bu spekülasyonları da yaratan onlar zaten örnek 1929 ekim.
    ···
  18. 43.
    0
    beyler 2 dk yokum kusruma bakmayın @115 cevabım gelecek beklersen.
    ···
  19. 44.
    0
    @115 kardeşim çok kısa vadede düşünüyorsun, ben daha uzun vadede düşünüyorum. bir anda bu sistem değişecek değil, bir anda olması mümkün değil. faiz olayına gelirsek, bankacılık sektörü bugün tamamen faiz üzerine kurulmuş vaziyette. ben insanların tüketimlerini yönetmelerinden bahsediyorum. bakın bugün gereksiz tüketimlerden kurtulup, tasarruf kültürünü edinebilirsek biz sisteme değil sistem bize ayak uydurmak zorunda kalacak. benim kapitalizmin yarattığı rekabet = başarı denkleminin arkasındayım. kapitalizmin zaten insanın aç doğasının yarattığı aç bir sistemdir, daima açtır. çarkının ne kadar hızlı döndüğü ile ilgilenir. ben diyorum ki, insan artık eğitim yoluyla tüketim eğilimlerini değiştirmeleri, tüketmeye değil, öğrenmeye ve zaruri ihtiyaçlarını gidermeye yönelik eğitilmelidir. bugün kimsenin düzgün çalışan ve az yakan 15.000 liralık otomobiller varken çok yakan ve çok hızlı giden 100.000 tllik arabaya ihtiyacı yok. insan bunun bilincine varmalıdır. ayrıca @115 çok karamsar düşünüyorsun, milletimizi suçlama, biz çok kötü bir eğitim sistemi içinde eğitildik.
    ···
  20. 45.
    0
    @118 teşekkür ederim. * ufuk şanlı'nın borç batağı: imf isimli kitabını okuyabilirsin. ayrıca adam smith incelemeleri de olayın temelini anlamana yardımcı olur, yeri geldikçe uluslararası para akışına da değinirim gerekirse.

    takarca köy enstitüleri demiş, kardeşim benim bildiğim kadarıyla 44te solcu anarşist yetiştiriyor diye kapatılan köy enstitüleri ( tarih yanlış olabilir ) tarım, sanat, bilim, tarih gibi konularda köyden eğitilen insanlarla yapılıyordu. benim dedemin babası bu enstitülerden birinde öğretmenlik yapmış, o sebeple biraz okumuştum. dedemin babası, aynı zamanda matematik öğretmeni, çiftçi, terzi, berber, askerde sıhhıye ve meteoroloji konularında bilgisi epey fazla bir kimse. bugün hala meteoroloji ile ilgili yazdıklarını saklarım. köy enstitüleri eğitimi açısından, eğitim bilimlerinde okuyan arkadaşlar daha iyi değerlendirebilirler tabii ama bana kalırsa köy enstitüleri en azından paylaşmayı öğreten modern eğitim kurumlarıydı ve kapatılmasa her şey daha değişik olabilirdi..
    ···