/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +80 -4
    Bir hikayem var. Eski bir hikaye.
    Kanamayı yıllar önce bırakan, kabuklanmış ama kendini hatırlatmaktan bir türlü vazgeçemeyen, izler barındıran bir hikaye.
    Arada sızım sızım sızlayan, sızlatan bir hikaye.
    Öfkeden beslenen, gücü yücelten, acımasız bir hikaye.
    Çok hikaye vardı o çatının altında toplanan. Yaşanmış, yaşanan, yaşanacak...
    Hepsi ucundan kıyısından birbirine dokunan bu hikayelerden birini anlatacağım size.

    Benim, yani Samed'in hikayesini…
    Bizim, yani YETiMLERiN HiKAYESini...

    Rezleri alın...
    Bu gece ve her gece saat 11 de yetimlerin hikayesi sizlerle. Şuan işteyim 10-11 civarı evde oluyorum. Akşam görüşmek üzere. Emin olun okuduğunuza pişman olmayacaksınız.

    EDiT: Hikaye zorunlu erken final yapmıştır ancak yarım bırakılmamıştır. Allah'a emanet olun.
    ···
  2. 2.
    +50 -1
    Fotoğraflı olsun başlık istedim, o sebeple birçok başlık denedim az önce ama beceremedim.

    Yetimiz ya başlık bile bize karşı hiamuunaa... Gece 11 de görüşürüz.
    ···
    1. 1.
      +5 -4
      Şuradan kaçak REZ'imi alayım buralar değerlenir.

      --spoiler--
      Fişi kestik beyler
      Şişme karı sadece 250 Lira. (inlemeli)

      --spoiler--
      ···
      1. 1.
        +1
        Bende kaçak rezden kaçak rez alıyım değerlenir
        ···
      2. 2.
        0
        Yetim kızı kendine evlat sayan muhafazid
        ···
    2. 2.
      +1
      buralar değerlenir rezerved
      ···
    3. 3.
      -5
      Çabuk yazın lan sabırsızlanmaya başladım amk
      ···
    4. 4.
      +3
      sen kimin feykisin hoop
      ···
      1. 1.
        +3
        Vay kavun panpa selam olsun

        Edit1: fakeye karşıyız
        Edit2: bu da uydurma çıkarsa yakarız buraları!
        ···
      2. 2.
        +3
        selam panpam * hoşgeldik hep beraber
        ···
      3. diğerleri 0
    5. 5.
      +1
      babadan oğula nesil bunlar(doğuş)
      ···
    6. 6.
      +1
      Rezerved
      ···
    7. diğerleri 4
  3. 3.
    +48
    Merhaba kardeşlerim,
    Bukadar kalabalık olacağını düşünmemiştim ne yalan söyleyeyim. Bu açıklamayı yapma isteği duydum biran. Daha önceden kardeşim saydığım küçük bir dostumdan ve internette bazı yerlerden gördüm buranın ismini bir bakayım dedim. Bazı hikayelere denk geldim, onları okudum. Dedim ben de yazayım hikayemi. Madem okuyan olacak isimleri ve bazı yerleri değiştirerek yazmaya başlayacağım sizler için. Akşamki entryimde de belirtiğim gibi bu saatlerde evde oluyorum. O yüzden eve gelir gelmez sizlere yazmayı umut ediyorum ama madem başladık vazgeçmek yok. Yetimlerin hikayesi başlıyor yazıp atacağım hergün biraz biraz sizlere.
    ···
    1. 1.
      +3
      ilk şuku :D
      ···
      1. 1.
        0
        umut ediyorsun demek.. güneşli günler gelecek teki gibi bişey olmasin bu?
        ···
    2. 2.
      +7
      Aman panpa aman sonu benzemesin tövbe et.. Yok şuku çuku ben oynamam
      ···
      1. 1.
        +6
        Tamam panpa dediğin gibi olsun. Şuku basar geçerim artık. Burdan Boncuk ömer in amk tekrardan
        ···
      2. 2.
        +3
        Boncuk omerin sonunda bi benmi agladim amk
        ···
      3. 3.
        +4
        Evet sadece sen ağladın çünkü herkes biliyordu kurgu olduğunu sırf seni ağlaman için yaptık onca şeyi :D
        ···
      4. 4.
        +1
        kurgumuymuş amk
        ···
      5. diğerleri 2
    3. 3.
      +6
      başladık gene ilk şuku falan demeye
      ···
    4. 4.
      +10
      Son Şuku amk
      ···
      1. 1.
        0
        Üstte verdiğin spoiler yüzünden sövsem de seni sefiorm
        ···
    5. diğerleri 2
  4. 4.
    +47
    Bu bir yetim hikayesidir.

    Bu yetim kalmışların, yetimhanede kalakalmışların hikayesidir...

    Çipil çipil gözleriyle gülümsüyordu Tarık, doğduğunda doktoruna.
    Aradan 3 yıl geçmişti ki bir kaza oldu. Bir trafik kazası. Şehirlerarası yoldaydılar. Belki bir hayvan ya da sadece bir gölge, babası çeviriverdi direksiyonu yan şeride. Kafa kafaya çarpıştılar karşı şeritten gelen araç ile.
    Baba öldü oracıkta, annesininse yetmedi canı hastaneye kadar.
    Bir tek , yalnızca o kurtulabildi, tabi buna kurtulmak denirse.
    Peki ya diğer arabadakiler?
    Onlara noldu?
    Orada da vardı bir minik.
    Tarık’tan da minik hatta.
    Kim derdi ki seneler sonra yolları kesişecek. Gaye, babaannesinin ve dedesinin yanına; Tarık, ise yetimhaneye gönderildi.
    Aslında şanslı sayılırdı Tarık, gittiği yerde Murat abi karşılayacaktı onu.
    Polis abilerinin ellerine sarılmıştı bahçe kapısından girdiğinde.
    Korktuğu her halinden belli oluyordu, bir yandan da merakla inceliyordu ömrünün kayda değer bir miktarını geçireceği bahçeyi.
    ···
    1. 1.
      +2
      Amk ne güzel yazıyon be panpa. Duygulanmaya başladım amk.
      ···
    2. 2.
      +5
      Allah sonumuzu Hayır etsin başladık bakalım
      ···
      1. 1.
        +1
        abi bi pmye bakarmisn
        ···
    3. 3.
      +3
      olm girişten bile tırsmaya başladım

      bu arada reel hikaye değilse şimdiden söyle sonra millet sigaranın alkolün anısını gibiyo
      ···
    4. 4.
      -1
      Haydi bismillah. Seri yaz bin yoksa sövmeye başlarım
      ···
    5. 5.
      +4
      Bu nedir ya kim trollüyo *
      ···
    6. diğerleri 3
  5. 5.
    +46
    Murat abi demişken, onun da hayatı pek kolay sayılmazdı.
    Babacan bir insandı, incin bir ailede büyümüş dolayısıyla erken yaşta tanışmıştı hayatla, hani şu pembe olmayan tarafıyla.
    Babası itin önde gideniydi, kumar desen onda, içki desen yine onda.
    Az biraz para mı buldu, gömerdi karıya kıza.
    Annesi desen bezmiş, geçmiş kendinden de çocukları uğruna katlanıyor bu cehennemden bozma hayata.
    Murat abi de sırtlanmış, annesini de ablasını da ağır aksak gidiyordu işte bir şekilde.
    Yani Murat abi adamdı. Halden anlayan bir insandı, babacan bir yapısı vardı. Tarık'ı görünce kapıya yöneldi, koşar adım geldi yanlarına.
    Kocaman gülümsedi Tarık'a, bir makas aldı yanağından.
    -Oo! delikanlı hoş geldin, dedi.
    Tarık o an için çekinip, daha sıkı sarılmış olsa da polis abilerinin kollarına, sonrasında çok sevecekti Murat abiyi. Arkasından bir kız geldi sert ve kararlı adımlarla.
    Esmer, orta boylu, güzelce bir kız.
    Bakışları da adımları gibi sertti. Gülümsedi Tarık'a, bir anda kanı kaynadı Tarık'ın bu kıza.
    Annesi gibi gülümsüyordu, yumuşacık.
    Eğildi Tarık'a doğru:
    - Merhaba, dedi. Ben Gözde, hoş geldin aramıza. Aç mısın bakalım?
    Sonraki yıllarda en çok duyduğu cümlelerden biri olacaktı bu Tarık'ın.
    Gözde ablanın babası vefat ettiği için o da annesine bakıyordu, Murat abi ile benzerlikleri vardı. Fakir bir ailenin tek evladıydı.
    ···
    1. 1.
      +5
      3 şuku birden verdim allah kabul etsin
      ···
    2. 2.
      +4
      Diğer ikisini de ben verdim galiba.

      Serkan bende ki cevheri gördü artık sukular im 2 Şuku olarak sayılıyor
      ···
  6. 6.
    +46
    Benim ailem beni terk etmişlerdi, bende kendimi yetimhanede bulmuştum.
    Ailem kimdir, nedir, necidir hiç bilmiyorum...
    Yaşıyorlar mı? Öldüler mi? Neredeler? Ne yapıyorlar?
    Beni bıraktıkları için pişman oldular mı?
    Pişman oldularsa, beni hiç aradılar mı?
    Çocuk aklı ile bu tür şeyleri hep düşündüm, çok düşündüm.
    Bazen sabahlara kadar ağlayarak, gözlerimden yaş gelmeyene kadar ağlayarak çok düşündüm.
    Hep gelecekler diye odanın camından giriş kapısına baktım.
    Hiç gelmediler...
    Ama hep bir umut bekledim...
    Aklımın yettiği o günde, dünde bugünde yarın da hep bir umudum vardı.
    O zamanlar…
    Yıllar sonra gerçeği kabullendim, bende diğerleri gibi, Tarık gibi…
    Tarık'tan önce gelmiştim ben..
    Az çok hatırlıyorum o günleri, Tarık'ın gelişini...
    Ben 5 yaşındaydım o zamanlar, Gözde abla kucağında bir çocuk ile geliyordu. Biz o ortama, o düzene biraz alışmıştık. Anne baba sevgisinden mahrum büyümeye... Tarık ağlamaktan kendini harap etmişti, odaya girdiğinde odanın her bir yanını "annee!" diye bir ses kaplamıştı. Tarık annesini istiyordu, korkuyordu ve anne diye ağlıyordu. Yatağına oturdu kapıdan girdikten sonra soldan üçüncü yataktı...
    içindeki korku gözlerinden belli idi.
    Korku ve merak ile saf saf odaya bakıyor, bize bakıyordu ağlayarak, "anne! anne!" diye.
    Gözde abla sakinleştirmeye çalışıyordu.
    -Annen gelecek Tarık, dedi Gözde abla. Bana ve diğerlerine söylenen masum yalanı Tarık'a da söylemişti.
    Gözde ablanın o sözünden sonra Tarık sakinleşti.
    Pürdikkat ben ve diğerleri onu izliyorduk, Tarık'ın kaşının üzerinde bir iz vardı, kabuk tutmuş yeni yeni iyileşmeye başlamış bir iz hem de.
    O iz yıllarca eşlik etti ona.
    O kazayı, her aynaya baktığında hatırlattı o iz, Tarık da hatırladı zaten.
    ···
  7. 7.
    +45
    kardeşlerim bu gecelik bukadar olsun benden. Yarın görüşmek üzere. Allah'a emanet olun.
    ···
    1. 1.
      +1
      Sen de Allaha emanetsin kardeşim. Yarın yine aynı saatte beklemedeyim burada.
      ···
    2. 2.
      +1
      iyi geceler kardeşim ellerine sağlık devdıbını bekliyoruz.
      ···
    3. 3.
      +1
      baştan 4 part atıyosa yannanı yedik ya. 10 yıla anca biter.
      ···
    4. 4.
      +1
      Rez...
      ···
    5. 5.
      +1
      rezz. dostum partlara fazla emek vermene gerek yok daha uzun yazmaya calışırsan mutlu oluruz <3
      ···
    6. diğerleri 3
  8. 8.
    +36
    Merhaba kardeşlerim,
    Birazdan bugünün ilk partını atıcam.
    Gerçekleri konuşmak gerekirse hayatımda ilk defa yaptığım bir iş bukadar giblendi. Anladığım kadarıyla zaten burada oluşmuş bir kardeşlik ortamı var. Ne mutlu bana bu ortamı tekrardan acınacak hayatım sayesinde toplamışım. Beni de bu kardeşlik ortdıbınıza davet etmeniz dileği ile tekrardan teşekkür ederim. Hepiniz var olun.
    ···
    1. 1.
      +3
      Sen de var ol kardeşim. Yaşanılanlar bazen elimizde olmadan mecbur kalıp yaşıyoruz. inşallah bundan sonra daha güzel bi hayatın olur.
      ···
    2. 2.
      +4
      Gel gel sende gel zaten sen olmasan dediğin gibi geri bu ortam olmucaktı
      ···
    3. 3.
      +2
      Adamsın panpa beklemedeyiz
      ···
    4. 4.
      +3
      Aileydik biz hala da öyleyiz.. Buyur gel yerimiz gönlümüz kadar büyük panpa
      ···
    5. 5.
      +3
      Yaşın kaç bilmiyorum ama herhalde bizden büyüksün 30 falan vardır galiba.
      Soylemedigine göre sormayacam hikaye ilerledikçe anlayacağız galiba her neyse saygilar reis.
      Hoşgeldin
      ···
    6. 6.
      +1
      Eger o isen ne kadar deger verdigin kutsal saydigin canli etten kemikten kimcvarsa burda gordugun tum erkekler...

      Eger degilsen ki oyle oldugunu soyluyorsun sknti yok kardesim ben uyarimi yapayimda finalde papaz olmuyalim.
      ···
    7. diğerleri 4
  9. 9.
    +39 -1
    Belki kazanın nasıl olduğunu bilmiyordu, hatırlamıyordu ama o kazanın en sevdiklerini ondan aldığını gayet çok iyi biliyordu.
    Gözde abla Tarık'ı yatağa yatırdı uyuması için. Tarık, yatağa yatar yatmaz yorgunluktan direk uykuya daldı.
    Belki de annesinin gözlerini açtığında hemen ona geleceğini düşünerek uyudu.
    Belki de o yalana inanarak uyudu, tam bilmiyorum ama tahmin ediyorum.
    Çünkü o masum yalan yıllarca bana da söylendi.
    insanın içi bir garip oluyordu, o an hiç bilmediğimiz anne sevgisini sanki çok özlüyorduk.
    Neyi özlediğimizi bilmiyorduk ama; sadece anne şefkati, baba sevgisi istiyorduk.
    Tarif bile edemiyordum o zamanlar kendime, ama bende çok istiyordum.
    Şuan size de tarif etmek isterim ama yine edememekten korkuyorum.
    O hiç bilmediğim hiç tatmadığım anne sevgisini.
    Ne kadar kızsam da beni bırakıp gittikleri için... işte...
    içimizde hep kocaman bir ekgiblik ile büyüdük biz.
    Gözde abla ve Murat abi, anne baba şefkati gösteriyordu, diğerlerine bakaraktan ama ekgib kalıyordu yine bir şeyler tamamlanmayan, tamamlanması çok zor olan bir duyguydu o...
    ···
    1. 1.
      -3
      ilk şuku
      ···
      1. 1.
        +4
        Ilk çugu
        ···
      2. 2.
        +3
        Helal olsun panpa adamsın verdim sukunu :D
        ···
    2. 2.
      +1
      Ben ilk Şuku diye bastım 2 Şuku sayıldı demek o pic sendin.
      Verdim eksini helal ed :D
      ···
      1. 1.
        0
        helal olsun abi :D sende helal et

        Edit:Norm Ender O binte Bendim https://www.youtube.com/watch?v=qBagEmfsRxI
        ···
      2. 2.
        +2
        Hahahaha şarkı tam uydu lan :D
        ···
  10. 10.
    +37
    O geceyi unutamam, Tarık’ın "Anne..!" diye diye ikide bir uyanmasını, unutamam unutmadım unutamadım da...
    Ve o geceden sonra o küçük yaşıma bakmadan hep Tarık’ın yanında oldum, o gün gelişinden sonra; Tarık’ın abisi, kardeşi, sırdaşı olmuştum geçen zaman ile.
    Zeki bir çocuktu ne yalan söyleyeyim.
    Tarık gibi niceleri vardı. Ne hayatlar vardı, o binanın içinde, ne öksüz ne yetimler vardı.
    Her bir köşede bir anne yazısı vardı.
    O binanın duvarlarının en çok duyduğu sözdü "anne" sözü.
    Şanslı olanlar da vardı tabiki, ismini hatırlayamadığım çocukları da evlat edinenler olmuştu.
    Tarık ile oynuyorduk oyunumuzu, diğerleri ile pek anlaşamıyorduk.
    Kavgamız oyuncak kavgasıydı tabiki.
    Koskoca bir buçuk yıl geçmişti ve Sülo gelmişti...
    Süleymandı asıl adı. Ama babası Sülo'm dermiş ona. Adını sorduklarında bile Süleyman demezdi hiç. Hep "Sülo" benim adım derdi. Gözde abla başlarda Süleyman dedikçe adeta delirirdi Sülo. Sonra Gözde abla da dahil herkes Sülo diye çağırdı zaten onu, ta ki o Allah'ın belası müdüre kadar...
    ···
  11. 11.
    +38
    Sülo benimle yaşıttı. Onun aklı basıyordu bazı şeylere, benim aklımın bastığı gibi. Sülo'nun ilk gelişini de hatırlıyorum, Sülo önden Gözde abla arkadan yürüyerek girdiler odadan içeri.
    Sülo burası neresi dercesine etrafı süzüyordu.
    Milim milim, kare kare her yeri... Her birimize baktı, odaya baktı ve arkasını döndü.
    -"Beni anneme zütürün" diye, ağlamaya başladı.
    -"Annen gelecek Süleyman" dedi, Gözde abla...
    Her gelen çocuğa olduğu gibi ona da söylemişti bu masum yalanı.
    Sülo’nun farklı bir hayat hikayesi vardı.
    Kayseri'ye sonradan gelmişti ailesi. Daha doğrusu memleketlerinde yıllardır süren kan davası sonucu; babası hem kendini hem Sülo’yu korumak için kaçmıştı, kaçmışlardı birlikte... Çünkü babası ailede tek evlat kalmıştı.
    Azılı düşmanları, yıllar sonra Kayseri de Esenyurt Mahallesi'nde bulmuş onları. Ve bir gün babası organizeden işten çıkmış, Kartal Kavşağı'nın orada inmiş.
    Ailesinin yanına gitmek için ağır ve umutlu adımlar atarak evine doğru gidiyormuş.
    Arka sokaklardaki 2 katlı evine girecek iken, 2 el ateş sesi duyulmuş ve Sülo'nun babası olduğu yere yıkılmış.
    Bir anda onlarca insan Sülo’nun babasının başına toplanmış.
    Kimisi meraklı bakışlar ile izliyor, kimileri 112 arayın yardım edin diye bir birbirlerine sesleniyormuş. Sülo’nun annesi marketten alışverişten gelirken, için de bir korku ile meraklı kalabalığı yararak hem evine girmek için hem de ne olup bittiğini anlamak için ön sıralara kadar gelmiş, kocasının yerde yatan bedenini görünce olduğu yere, ilk baş elindeki poşetler, daha sonra da kendisi yere yığılıp kalmış... Bayılmış...
    ···
    1. 1.
      +1 -2
      Bim posetidir kesin hiiaamminaaaa serapmi goruyon oc
      ···
  12. 12.
    +38
    Bu sefer kalabalık bir anda
    -"Ablam iyimisin? Bacım iyi misin" diye, Sülo'nun annesini ayıltmaya çalışmışlar.
    Ama annesi ayılmak istemiyormuş, kapanan gözlerinin bir daha açılmasını, o manzara ile bir daha karşılaşmak, o manzarayı bir daha görmek istemiyormuş.
    Aradan 15 dakika geçmiş, ambulansın sesi duyulmuş, Hava ikmal'in önündeki ışıklardan, sağa dönmüş ve ileriden tekrar sol, tekrar sağ yaparak ara sokaklara dönerek gelmiş olay yerine ve ardından polis gelmiş.
    Polis merakla artan kalabalığı dağıtmaya çalışmış. Ambulans ise ilk müdahaleyi yapıp annesini ve babasını aldığı gibi önce meydandan geçerek istasyon Caddesi'nden ilk ışıklardan sola dönerek Hastane Caddesi'ndeki devlet hastanesine getirmişler.
    Babası direk ameliyata alınmış, annesi ise kocasının ismini sayıklayarak hala baygın yatmış gözlem odasında.
    Yapılan müdahale sonrası gözlerini açmış...
    -"O nasıl? Nasıl oldu iyi mi?" olmuş ilk sorusu...
    Ölümü aklına bile getirmek istemiyormuş çünkü.
    Hemen ayaklanmak istemiş, koşarak kocasının yanına gitmek istemiş ama hemşire ona engel olmuş ve dinlenmesi gerektiğini söyleyerek kaldırmamış.
    Çabalamış ama gidememiş, hayat arkadaşının yanına. O gitmeden haberi gelmiş hayat arkadaşının, artık hayata gözlerini kapadığının ve sonsuzluğa doğru gittiğinin haberi.
    Kadın feryat figan bağırmaya başlamış. Sakinleştirici vurmaları uzun sürmemiş, ama yüreği yanıyormuş. Artık hayatta sadece Süleyman'ı kalmış, birden aklına Sülo gelmiş hemşireye işaret ederek.
    -"Süleyman, Süleyman'm evde tek başına" demiş.
    -"Polisler komşunuza emanet etmişler" demiş, hemşire.
    Azda olsa ferahlamış kadın ama hala yanıyormuş yüreği sessizce iç çekerek ağlamış.
    Başını koyacak bir omuz bulamadığı için, elinden tutup kaldıranı olmadığı için, kimi kimsesi olmadığı için tek başına yalnızca, sessizce ağlamış.
    Bir müddet sonra polisler gelmiş kadının yanına, olayları aydınlatmak için bir kaç soru sormuşlar. Ağlayarak cevaplamış sordukları soruları.
    Kısa bir hayat hikâyesi anlatmış polislere kanlılarının olacağını söylemiş ve uzun sürmemiş ki katiller yakalanmış, memleketlerine giderken. Annesi Sülo’yu tek büyütemeyeceği için onu çocuk esirgeme yurduna bırakıp arkasına baka baka ağlaya ağlaya gitmiş.

    Yıllar sonra Sülo'nun sorması ile Murat abi anlatmıştı...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +4
      Ay amina koyim ne hayatlar var
      ···
      1. 1.
        +2
        abi aklıma istemsizce ay hoşt dıbına kodumun capsi geldi
        ···
      2. 2.
        +2
        Lan ben onu vay olarak yazmıştım.
        Vay amina koyim yanlış yazmışım :D
        ···
      3. 3.
        +1
        AZCIK DELiKANLI OLUN AYOLL * )))))))))
        ···
      4. diğerleri 1
    2. 2.
      +3
      Jupi bebegim ay may ne issin sen he gel az yanima
      ···
    3. 3.
      +1
      Napcan zikcen mi pic :D
      ···
    4. 4.
      +1
      Tovbe tovbe okucaam yavrum uflucemmm rahatlican bak sozz gel hadi
      ···
    5. 5.
      +1
      Suyu ısıt ama yoksa gelmem şapşik
      ···
    6. diğerleri 3
  13. 13.
    +34
    O gün...
    Sıradan bir sabahtı. Gözde ablanın sesi geliyordu alt kattan, yeni gelenleri fırçalıyordu muhtemelen. Şu yatak mevzusunda ciddidir biraz.
    Askeriye koğuşu gibi para zıplatmaya kalkar yatakların üzerinde.
    Bir iki döndüm yatakta. Uyuyakalmışım tekrar.
    -"Abiii! Abi kalk kalk" diyerek, koştu içeri Tarık.
    -...
    -Polis abiler geldi yine, aşağıdalar.
    -Ya oğlum bir git. Sabah sabah teallam!
    -Abi öyle değil. Su geçen ki çocuk var ya...
    Zıpladım bir anda yerimden.
    -Hangisi…?
    -Abi hırsızlık yapan çocuk var ya, o geldi işte.
    -Niye getirmişler?
    -"Bilmiyorum abi" dedi, Tarık
    Bu çocuk Eren'den başkası değildi. Yataktan kalktım Tarık ile beraber alt kata bakmak için, adım atmaya başlamıştık ki, Gözde abla girdi odaya.
    Eren'in elinden tutmuş, ama çok sıkı tutmuş ve çok kızmış, sinirli gözleri ile etrafına korku salıyordu sanki dokunmayın bana dercesine.
    Bu olay onu hem üzmüş hem de sinirlendirmişti. Hırsızlık olayları oluyordu ama bu kadar büyük değildi. Gerçi hırsızlığın büyüğü küçüğü olmazdı ama. Belki Eren'in damarlarındaki kanda vardı. Ve bu yaptığı şey bile ona masum gelebiliyordu, çünkü Eren'in babası, amcası ve dedesi hırsızdı.
    Küçük yaşta aklını bulandırmışlardı bile çocuğun.
    Zaten babası bu yüzden hapse girdi, amcasını bu sebepten öldürdüler. Dedesinin de o zamanlar sayılı idi günleri zaten.
    Eren'in sülale Battal Altın'da oturuyorlarmış o zaman.
    Şimdi kim nerdedir, kim bilir?
    Eren'in annesi ise, baba içeri girince başkası ile evlenmiş. Kadın da haklı kendince. Kocası durmamış ki içeri girince de, adam yaralamış ve yine hırsızlık yapmaya devam etmiş, bir güzel dövmüşler. Zaten kabarık olan sabıka kaydı yeni eklenen suçlarla cezasının uzamasına yetmiş. Uzun lafın kısası Eren de bin gibi kalmış ortada, o da yetimhanede bulmuş kendini. Bizlerin, bizim gibilerin yanında yanıbaşında...
    ···
  14. 14.
    +36
    Allah'a emanet olun iyi geceler kardeşlerim,
    Okula, işe gidecekler vardır bugünlük burada bitirelim. Yarın görüşmek üzere.
    Yeniden teşekkür ederim hem ilginize hem de beni ailenize kabul etmenize.
    ···
    1. 1.
      +3
      iyi geceler başkan
      ···
    2. 2.
      +3
      iyi geceler reis
      ···
    3. 3.
      +5
      iyi geceler.
      ···
    4. 4.
      +2
      Yine bekliyoruz iyi geceler.
      ···
    5. 5.
      +2
      iyi gecelerin olsun yeni panpa.. sizlerin de panpiriklerim
      ···
    6. diğerleri 3
  15. 15.
    +39
    iyi akşamlar kardeşlerim, nasılsınız?
    Oturdum başlıyorum yazmaya.
    ···
    1. 1.
      +3
      Pek iyiyiz * bekliyoruz bakalım
      ···
    2. 2.
      +3
      hoşgeldin reis yaz yaz seri yaz
      ···
    3. 3.
      +3
      Seri yaz panpa beklemedeyiz
      ···
    4. diğerleri 1
  16. 16.
    +43
    Alpay alt kattan daha sonradan gelmişti bizim yatakhaneye, biraz kıllıydı bize göre, yüzündekiler tüydü ama eline jileti versen o yaşında sakal traşı olur gibiydi.
    ileride benden küçük olmasına rağmen benden önce sakal traşı olmuştu :D
    Sessizdi, pek konuşmuyordu.
    Sülo'nun yatağının hemen yanında yatıyordu.
    ilk baş Sülo ile konuşmaya başladı.
    Daha sonra bizimle.
    Babası kanserden ölmüş, annesi Alpay'a hamile iken.
    Annesi de Alpay doğarken.
    Yani hayata gelmiş ama annesinin hayatına gözlerini kapamasına neden olmuş.
    Alpay da ister istemez, kendisini yetimhanede bulmuş.
    Değişik hayatlar vardı o çatı altında daha benim bilmediğim ne hayatlar ne dertler vardı.
    Kim bilir..?

    Ömür'ün daha da bir değişik hikayesi vardı.
    Babası pavyon işletirmiş, Ürgüp'de iyi bir mekanı varmış.
    Neredeyse her gece full çeken mekanlardan birisiymiş.
    Büyük mafya babaları, bu işleyen yere çökmek istemiş.
    Ömür'ün babası ise gelen kişileri kurşunlayarak vermiş cevabını.
    Bir pazar annesi, Ömür ve babası pazar kahvaltısı yapmak için arabalarına binmişler.
    Fazla gidemeden, bindikleri araba kurşun yağmuruna tutulmuş.
    Annesi ve babası oracıkta can vermişler.
    Ömür'ü ise arka çocuk koltuğunda oturduğu için kör kurşunun birisi sağ kolundan sıyırmış.
    Ömür büyüdükçe, hem intikam almak hem de babasının mesleğini eline almak istiyordu.
    Pavyon işletmekti en büyük hayali. Hiç okumada yoktu gözü.
    Ticarete atılmak istiyordu biran önce, elinde para olmasa da, biran önce kazanmak istiyordu.
    Bazen yurtta yada okulda parasına taso ve sporcu kağıtları ile oyun oynardı.
    Bazen kazanır bazen kaybederdi ama genelde kazanırdı.
    Ömür'ü yine Soner abi getirmişti. Yurda polis arabasından inişini bile hatırlıyorum.
    Yine Soner abi tutmuştu elinden her yeni gelen çocuğun elinden tuttuğu gibi.
    Çok babacan bir yapısı vardı Soner abinin de.
    iyimser yumuşak yüzlü birisiydi.
    Doğuda zorlu bir görev yapmış. Sonunda kendini Kayseri'de bulmuş.
    Soner abi Ömür'ü yine Murat abiye teslim etmişti, normalde bizim yatakhanede yer yoktu ama birisine akrabaları sahip çıkmış, yanlarına almışlardı.
    Onun yerine de Ömür geçti ve biz Tarık ile yatakhaneye gittiğimiz de Ömür tek başına, uyuyordu. Uyandığında ise saat akşamı bulmuştu. Annesini arasa da gözleri, yoktu artık ve hiç bir zaman da yanında olmayacaktı. Yat vakti geldiğinde Ömür yorgunluktan uyuyana kadar ağlamıştı. Ve bizim kafileye Ömür de o gün katılmıştı...
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +41
    Bir bayram sabahında, bizimkiler ve ismini hatırlayamadığım bir kaç kişi daha bakıcılar eşliğinde aşağıya indik.
    O zamanlar daha 10 yaşındaydım.
    Yan yana sıra halinde dizilmiş bir şekilde kadınların gelmesini bekledik.
    Bir müddet sonra geldiler. Bakıcılar güler yüzlü olun onlar sizlere bir şey dediğinde iyi bir şekilde cevap verin gibi laflar ettiler.
    Daha sonra ilk baştan başlayarak. Ellerinde poşetler ile giyecek elbiseler verdiler.
    Cüzdanlarından çıkardıkları 1-2 TL para verdiler.
    Nedendir bilmiyorum ama başımız da 3 kere o parayı döndürüp verdim kabul et gibi sözler söylüyorlardı.
    Bizler de onlara aldım kabul ettim derdik. Gelen elbiseleri giyinmemizi söylediler bakıcılar yukarı çıktık.
    Kadınlar ise aşağıda çay içiyorlardı. Gelen elbiseler eski ve kirliydi, üzerindeki ter kokusu bile hala duruyordu.
    Elbiseyi giyinmedim beni gören bakıcı geldi yanıma.
    -Kadınlar sizleri bekliyor sen hala burada oturmuş boş boş bekliyorsun, dedi. Sinirli bir şekilde.
    -Bunlar kirli ben bunları giyinmem, dedim.
    Bunun üzerine bana tokat attı. Bağırarak
    -Hemen giyin bunları senin keyfini bekleyemem kadınlar aşağıda bekliyor, dedi.
    Bunun üzerine zorla o kirli olan t-shirtü giydim. Aşağıya indik bana veren kadın geldi yanıma.
    -Aaaa ne kadar da güzel olmuşsun üzerine tam da oturdu, dedi.
    Aslında içine bir tane daha ben girerdi o t-shirtün. Bir şey demedim. Benim sessizliğimi gören kadın bozuldu ve geri çekildi belki bir teşekkür istiyordu ama ben onlardan hiç bir şey istemiyordum.
    Yukarı çıkmamız söylendi. Sıra halinde çıktık. Yatakhaneye gittiğimizde hemen üzerimdekileri çıkardım.
    Herkes düzgün bir şekilde katlayarak koydu dolabına ama ben kaldırdım attım incin bir şekilde. Bakıcı kadın bağırarak tekrar geldi yanıma. Yine bir tokat attı.
    ···
    1. 1.
      +3 -1
      Bu kadar dakika boyunca bununu yazdın ulan ? Yavaş yazan bir romalı kaltak olduğun için ATILDIN!!
      ···
    2. 2.
      +5
      Aslan abim tarih verebilirmisin bayağı eski galiba bu zamanlar takipteyiz... moral bozan puştlar olucak takma sen
      ···
    3. 3.
      +4
      Aynen bana da öyle geldi baya bir eski zamandan bahsediyor.
      Ve galiba bizden büyük amk
      ···
    4. diğerleri 1
  18. 18.
    +41
    - Ben size demedim mi teşekkür edeceksiniz diye, dedi.
    Teşekkür etmek istemiyorum diyecektim ki bir tokat daha attı. Kolumdan çok sıkı bir şekilde tuttu ve silkeledi beni:
    - Bana bak bana, senle uğraşamam ben anlıyor musun, bundan sonra sözümü dinleme de göreyim, dedi.
    Sesimi çıkaramadım canım acıdığı için ağlıyordum.
    -Ağlama ağlama, dedi. Kolumdan, yine silkeleyerek.
    -Tamam, dedim. Diğer kolum ile gözyaşlarımı silerek.
    Herkes ikimize bakıyordu. Bizimkiler, diğer bakıcılar falan. Kimseden ses çıkmadı odayı benim iç çekişlerim sardı.
    Bakıcılar gittikten sonra bizimkiler yanıma geldi ama ben yüzüstü yatarak kimse ile konuşmadan yattım. Kimsesizler yurdu böyleydi işte zile bakar yaptıklarınız orada her şey zile bağlıydı.
    Zil ile yatarsınız zil ile kalkarsınız. Zil ile yemek yersiniz zil ile yemekhaneden ayrılırsınız.
    Askeriye gibiydi de diyebilirim. O gün akşam olduğunda dolabımdaki elbiseleri Sülo'ya verdim. Sabaha kadar gözüme uyku girmedi o gün.
    Pencerenin dibinde olan yatağıma oturarak dışarıya baktım anlamsız bir şekilde.
    Yeri geldi ağladım yeri geldi dualar ettim. Yeri geldi saatlerce sustum. Sabah oldu zil çaldı herkes uyandı. Beni uyanık gören bakıcı:
    - Kalkmayanları kaldır kahvaltıya inin zil çaldığında, dedi.
    - Tamam, dedim. Yüzüne bakmadan. Trip atarcasına ama bu onun pek gibinde değildi. giblemedi direkmen gitti.
    incinmiştim, kırılmıştı o küçük kalbim. Herkese teker teker seslendim. Alpay zor uyanan birisiydi, lavaboya gittim bir bardak su doldurdum. Geldiğimde hala yatıyordu, yavaşça yüzüne boşalttım suyu neye uğradığını pek şaşırmadı, çünkü bu onu ilk defa böyle kaldırışım değildi.
    ···
    1. 1.
      +1 -2
      Şaşırdığın için ATILDIN!!
      ···
  19. 19.
    +40
    Kardeşlerim son partı atmadan önce sizlere yurtdışında bir yetimhanede yaşanmış bir olayın videosunu atacağım. Bilerek ülkemizden video göndermiyorum. Lütfen olayların ciddiyetini anlayarak okuyun. Bu eziyetleri yaşamayan bilemez şuan bile kaç çocuk bu durumlara maruz kalıyor kimbilir?
    ···
    1. 1.
      +2
      Küfür etmeyim etmeyim diyorum ama bunları bunun gibileri kazığa oturtacaksin
      ···
    2. 2.
      0
      Ne kazigi lann ne kazigii kazik bunlara azz azzzzzzzz bunun derisini soyup tuz dokcen elinden ayagindan baglayip keçilerin ortasina atcan artik o keciler ona...
      ···
  20. 20.
    +40
    Kahvaltımızı yaptıktan sonra, yatakhaneye geçtik.
    Yatağımın yanındaki pencereden dışarıya bakıyordum.
    Anneler babalar, çocuklarının ellerinden tutmuş büyük ihtimal bayramcı gezmelerine gidiyorlardı.
    Umutsuzca onlara bakıyordum.
    içimdeki anne baba sevgisi her yerimi kaplıyordu bu günlerde.
    Onlar için çok büyük mutlu bir gündü ama biz yetimler için yalnızlığımızı hatırlatıyordu.
    O bina altındaki herkes de benim gibi düşünüyordu.
    Biraz sonra Sülo geldi yanıma.
    - Abi bi çekilirmisin, dedi.
    - Niye lan başka penceremi yok git oradan bak, dedim.
    - Abi çekil işte, dedi.
    - Çekilmiyorum amk, diyerek ısrar ettim.
    ikimizde pencereden bakıyorduk. Ben boş boş gelen geçene bakıyordum ama Sülo, sanki birisini arıyordu.
    Saate baktı.
    -Allah Allah niye geçmedi ki? dedi.
    Boş boş anlamsızca yüzüne baktım.
    -Kime bakıyorsun lan şizofren misin oğlum sanki tanıdığın birisi var amk, dedim.
    -Abi sürekli her gün bu saatlerde buradan bir kız geçiyor ona bakıyorum, dedi.
    -Aşık mı oldun sen? dedim.
    Bir şey diyemedi, demedi boynunu aşağıya büktü sonra bir hışım ile
    -Aşık oldum abi ne var? dedi.
    -Hiç sesini duymadığın birisine aşık olmayı nasıl becerdin? dedim.
    -Abi dalga geçeceksen gidiyorum bak, dedi
    -gibtir git, dedim. Sanki gideceğin nere varsa, dedim gülerek.
    -Yatağım var abi oraya giderim, dedi ve gitti.
    Bu bina böyleydi işte, hiç sesini duymadığınız birisine aşık oluyordunuz.
    Yoldan geçen bazı insanlara anne baba diye sarılasınız geliyordu.
    Değişik bir yerdi. Zor bir yerdi. Hayata bir sınıf yenik başlayanların yeriydi. Yetimhaneydi...
    ···