1. 26.
    +43
    saat 6ya yaklaşıyordu. ramazanı bitirmenin getirdiği huzurla ekmeği çaya batırıp batırıp doyasıya yiyordum.
    bayramlar güzeldir. insanların eşe dosta, akrabaya gidip sohbetler etmesi beni her zaman mutlu etmiştir.
    fakat bayramın ilk gününü neredeyse bitirmemize rağmen evimizin kapısını kimse çalmamıştı..

    1-2 sene öncesine kadar en azından çocuklar gelip şeker falan istiyorlardı.
    babamın evde bulunduğu bir gün çocuklar yine zile basınca babam onların analarına kız kardeşlerine son derece ağır küfürler etmişti.
    çocuklar da daha uğramadı evimize.
    hep sessiz kaldı evimiz bayramlarda.

    bi kardeşim var. erkek. 15 yaşında lise-2 ye gidecek işte bu yıl.
    o da bilgisayara kapanıp siyah ekranlı sitelerde geziniyor şu sıralar. sosyallik adına bi faliyeti yok.
    bi ara yanından geçerken yakınlaşıp baktım ne yaptığına.
    sitede "face patlatma resimli anlatım, twitter takipçi arttırma" gibi şeylere bakıyordu.

    -vay bekir hekır olmaya mı karar verdin dedim gülerek.

    bana baktı. gülmeye çalıştı. gülemedi. sadece acıyarak baktı.
    dişlerime baktığını hissettim, gözlerini kaçırdı hemen.
    devam etti işine. hiçbir şey söylemeden.
    o da zavallı bi ezik olduğumu kabullenmişti. bi beklentisi yoktu artık benden...

    3-4 yıl önce 6. sınıfa gittiği zamanlar bi gün eve gelmişti. üstü başı dağılmış dudağı hafif kanlı bi şekilde.
    ben de salonda oturmuş hotbird uydusunda erotik kanalları arıyordum. çoğunluğu şifreliydi zaten.
    epey sıkılmıştım aksiyon arıyordum.

    -ne oldu lan kim yaptı bunu dedim hışımla.

    kardeşimin gözünde ezik değildim o sıralar. bana güvenirdi.
    efe dedi. pgibopat efe para istedi benden, vermeyince de dövdü dedi.

    kan beynime fırladı. kim lan bu bin kurusu dedim gerçekten çok sinirlenmiştim.
    okul civarlarında takılan bi serseri dedi tehlikeliymiş biraz.
    tehlikeliyi duyunca sinirim yavaştan geçmeye başlamıştı.
    bu çocuğa neden pgibopat lakabınının verildiğini düşünüyordum.

    düşündükçe geçti sinirim. sinirim geçtikçe tedirgin olmaya başladım.
    yaptığım sert çıkış için pişmanlık hissediyordum.
    hafif hafif terliyorum, ara sıra yusufun getirdiği korkuyla puf puf diye osuruyordum.
    korkuyordum işte. bildiğin korkuyordum. çocuğu daha görmeden neredeyse altıma işeyecektim.

    kardeşime baktım. gülmedim bu sefer. yüzünde korku vardı. yüzümüzde korku vardı.
    muhtaç gözlerle bakıyordu bana. intikdıbını almalıydım.
    korkumu belli ettim mi bilmem ama odadaki tak kokusu kendini belli etmeye başlamıştı çoktan.

    erkekliğe laf dedirtmeyiz heralde. en azından o zaman dedirtmemiştim.

    -hadi lan kalk gidiyoruz, görelim bakalım kimmiş bu pgibopat efe !

    görmek istemiyordum efeyi. ben 10 dakika önce olduğu gibi hotbird'te erotik kanallar aramak istiyordum.
    önümüzdeki birkaç yıl belalı birine bulaşmak gibi bi planım yoktu.
    mayıs ayı olmasına rağmen kalın şeyler giyip çıktım kardeşimle.

    ayaklarım gitmiyordu. gitmek istemiyordum. kardeşime dönüp boşver demek geldi içimden.
    boşver gibtir et eve dönelim pes oynar unutursun diyecektim ki. esranın geldiğini gördüm karşıdan.
    kardeşimin sırtına sıvazlayıp hiç merak etme dıbına koyacaz onun dedim. sonra esraya baktım. derin bi nefes alıp göğsümü şişirdim.
    yanımızdan geçene kadar tuttum nefesimi. bırakınca balon gibi sindim. eski sünepe halime döndüm.

    yolda kardeşimden pgibopat efe hakkında bilgiler alıyor, onu tanımaya çalışıyordum.
    fakat tanıdıkça korkum şiddetleniyordu. çocuk dehşet verici birini andırıyordu.
    kardeşimin anlattığı kadarıyla polislerin bile karışmaya korktuğu, birkaç kişiyi bıçaklayıp hastanelik etmiş biriydi.
    bunları duydukça altıma sıçmama ramak kalmıştı. gün içinde sürekli ertelediğim tak, şimdi başıma dert olmuştu.
    kötü bi gün geçiriyordum. tak züte dayanmıştı. keşke sıçsaydım dedim. taka mı yoksa efeye mi odaklanacağımı şaşırmıştım.

    okulun bulunduğu civara gelmiştik. karşıda bi serseri grubu duvar dibine oturmuş sigaralarını içiyorlardı.
    -işte abi onlar dedi kardeşim.

    onlar? pgibopat efenin yanında birkaç kişiyi daha hayal etmek kalp atışlarımda bir hızlanmaya yol açmıştı.
    kardeşimin anlattığı şeyle neredeyse felç olacaktım.
    kardeşim dayak yedikten sonra pgibopat efeye ne kadar adam varsa topla abim ananızı gibicek deme gibi bi hataya düşmüştü.
    beklenti büyüktü. fakat malzeme büyük değildi.
    çocuk gibi bi adamdım. yaşım 32ydi ama boyum 1.60 civarlarında kilom da 50yi geçmezdi.
    kardeşimden birazcık daha iriydim.

    çocuklar beni görünce henüz bitirmemiş oldukları sigaralarını atıp bana doğru hızlıca yürümeye başladılar.
    etrafa baktım. polis arabası görmek istedim. bug'a düşmek istedim. leavemealone yazmak istedim.

    -bekirin abisi olan dalyarak sen misin ulan?

    çocuk daha ilk cümleden postayı koymuştu. ne diyeceğimi şaşırmıştım.
    bu çocuklarda bıçak, muşta.. her şey olabilirdi. özür dileyip gitmek istedim.
    muştanın yüzümde yarattığı etkiyi hayal ettim. burnumun kırıldığını yüzümün dağıldığını.

    -evet siz de pskiopat efe misiniz? dedim ve tüm içtenliğimle gülümsedim.

    tepkimi duyan elemanlar auhahahah tipe bak lan, reyis gibelim biz bunu dediler.
    efeye reyis diye hitap ediyorlardı.
    gibme ifadesi canımı çok sıkmıştı. sinirlenmiş gibi yaptım.

    -çocuklar terbiyeli olun şimdi alırım sizi ayağımın altına dedim ve kaşlarımı çattım.
    sonlara doğru sesimi alçalttım duymasınlar diye fakat her şeyi duymuşlardı. her şey için çok geçti.

    ilk olarak pgibopat efenin yumruğu geldi karnıma.
    yumruk o kadar şiddetliydi ki bağırsaklarıma gelen basınç kendini zütten çıkarmak istemişti fakat buna son anda engel olmuştum.
    ardından diğer çocuklar yüzüme vurmaya başladılar. kendimi direk yere bırakıp cenin pozisyonunda kafamı korumaya aldım.
    yerde 5 dakika kadar dayak yememe rağmen hiç sıkılmış gibi gözükmüyorlardı.
    vururken anneme kardeşime ve bütün yakınlarıma cinsel içerikli küfürler ediyorlardı.
    kardeşim abi abi diye ağlıyordu. bir çözüm bulmalıydım.

    sonra aklıma kokarca savunması geldi.
    evde boş kaldığım bir gün izlediğim belgeselden kokarcanın düşmanlarından salgıladığı koku sayesinde korunduğunu öğrenmiştim.

    çıkmak için sabırsızlanan, züt çeperimi yırtıp taşmaya çalışan takuma kulak verdim.
    yavaşça gevşettim züt kaslarımı. sabırsızlıkla doğmayı bekleyen yavru misali ayrıldı bedenimden.
    bir sıcaklık kapladı arkamı. sonrasında ılık bir esinti..
    koku hızla yayıldı etrafa. ilk ben aldım. sonrasında düşmanlarım.

    -oha lan sıçtı lan bu şuna bakın dedi içlerinden biri.

    darbeler kesildi aniden. herkes şaşkınlık içindeydi.
    sıştı la bu, tak kokuyo leşş gibin, hadi gidelim dayanamıyom benzeri tepkilerden sonra etraf sessizleşmişti.
    pgibopat efe dahil herkes yanımızdan uzaklaşmıştı.

    başımı kaldırıp yerde oturan kardeşime baktım. ilk defa o gözleri gördüm.
    acıyan, ezici gözlerle bakıyordu bana. nefret eden bakışlar.

    - hallettik dedim. gülümsedim tüm samimiyetimle.

    o ise ekşitti suratını. kalktı ve abiliini gibim dedi sadece.
    sonra da gitti..

    akşam olup pantolonumdaki tak lekeleri görünmeyene kadar oturup bekledim.
    sonrasında eve gittim.
    apartmana girerken esrayı gördüm, çamaşır asıyordu.
    günü kurtarmanın verdiği özgüvenle göğsümü şişirdim. iyi akşamlar dedim gülümseyerek.
    esra gülmemişti. gözlerini devirerek çamaşır asmaya devam etti.
    ben de gururla apartmana girdim.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster