1. 76.
    +13
    çok sıcaktı bursa. erkek kardeşim benim odam serin diye yere uzanmış, halının üzerinde yatıyordu. anlamadım önce, sanki bir gazetenin üzerine kum döküyorlar gibi bir ses gelmeye başladı.
    yerde uyuyan kardeşimi görebilecek kadar net bir ışık doldu odaya. ayağı ile yatağımı sallamıyordu. ama ben bu şiddetli sallantının ne olduğunu anlayamıyordum annemin çığlığını duyana kadar.. "korkmayın. korkmayın, kızım nerdesin? kardeşin yatağında yok oğlum neredesin?" dolap hızlı hızlı duvara çarpıp geri yerine oturuyor, üzerinde duran kumbaramdan para sesleri geliyordu, dışarıdan çığlıklar. "yeteeerr allahıııımmm" diye bir feryat. hala sallanıyor her yer. kardeşimin üzerine kapaklandım. dolap düşecek korkusuyla. annemi gördüm o sıra. emekliyordu.. elini iceri uzatıp elimi tuttu ve kendine cekmeye calıştı. bende kardeşime sımsıkı sarılıyor,ama aslında kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. hiç kımıldamadım annem beni çekmeye çalışırken.

    bitmişti o cehennem. herkes sokaklara dökülmüş. arabaları olanlar arabalara, olmayanlar boş arsaya doluşmuştu.

    telefonlar çalışmıyor ki adapazar'ında yaşayan dedemi ninemi arayalım.
    arabanın radyosunu açtık...
    hiç bir kanal cekmiyor trt radyodan başka.

    merkez üstü izmit dediler önce. gelen ilk bilgilere göre ölü vardı.
    sonra 10 ölü var dediler,
    beş dakika geçmeden ölü sayısı 100 ün üzerinde dediler.
    yerle bir oldu dediler sakarya, izmit, gölcük. böyle olmayacak dedi babam sabah 5'te adapazarına gidiyoruz...
    dualarla, evimizin kapısını dahi kilitlemeden. korkarak içerden aldığı cüzdanı ile arabaya geldi babam.
    sakarya'ya yaklaştıkça, yıkılan evler, çatlayan yollar...

    biz o şehre girdik, girmesine ama... kıyamet. kan kokusu. toz.

    inlemeler, ağlayanlar,
    adresler değişmiş, apartmanlar çökmüş... bir bankanın atm'si patlamış ama hiç kimse bakmıyor bile ortalıkta uçuşan paraya

    babam dahil hepimiz ağlıyoruz arabanın içinde. sokaktaki insanlar ağlıyorlar, yürüyebilenler yürüyemeyenlere yardım ediyor ayaklarında ayakkabı yok.

    yarı çıplak çoğu insan.

    dedem'lere gittik. sadece bir enkaz var... ne dede, ne nine?
    ne de halam...

    babamın nasıl bir feryatla elleriyle o enkazı kazmaya çalıştığını asla unutamam.
    asla unutamam, halamın bir gözünün açık, öbür gözünün kum dolmuş olduğunu, ve asla unutamam dedemin ninemin üzerine kapaklanmış halde duran cansız, tozlu bedenini.

    başı sağolsun tüm ülkemin.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster