• 0 / 0 / 202 entry
  • 89 başlık
  • 5 trend
  • 1,667.81 incipuan

hsynnnn "anlaşılmamak iyidir"

  • +1
    mehmetcikten abd ye ince ayar
    bildiğiniz üzere abd; ypg ve pkk'ya olan desteğini hiç gizlemedi. aşikar bir şekilde dile getirdi ve göz göre göre destek verdi. daha önce de armalarını takmışlardı.

    güya abd bizim müttefiğimiz!!!

    son olarak ta abd askerleri bu teröristlerle bir araya gelip, amerikan bayrağı açıp fotoğraf çektirdiler.

    tabi Mehmetçik bu duruma hiç cevapsız kalır mı?

    tabi kalmaz.

    yine bildiğiniz üzere el-bab ordumuz tarafından fethedildi. kontrol artık bizde.

    abd'nin teröristlerle fotoğraf çektirdiğini duyan Mehmetçik, el-bab'da bu teröristlerin leşlerini yere serdikten sonra hep beraber türk bayrağı açarak fotoğraf çektirdiler. bu da o muallaklere kapak olsun.

    bu arada tutuşan teröristler de hendek kazmaya başlamış bile. e tabi amk, züt korkusu başa bela.
    ···
  • 0
    biz kimiz diye sorup duruyorum
    Ya bu sıktirip gidin amk liselileri, kabahat bendeki buraya yazıyorum amk
    ···
  • 0
    biz kimiz diye sorup duruyorum
    biz kimiz?

    biz asla isteklerimize tam anlamıyla ulaşamayacağız. çünkü biz istekleri para pul olmayan insanlarız. parayla işimiz olmaz ama hep muhtacız paraya. bi sigarasını aldığımız insanlara ömür boyu minnet borcu duyacak kadar tevazu sahibiyiz. ama gel gör ki mutluluk bizim için sadece ütopya.

    biz en çok ahmet kaya'yla mutlu oluruz. hani diyor ya 'olsun gözüm olsun. ne olacaksa olsun.'

    hani diyor ya oğuz atay 'kötü tablo asarım diye hiç resim yapmadım, kötü yaşarım korkusuyla da hiç yaşayamadım.'

    yine diyor ya oğuz atay 'hic kimsenin yaşantısını beğenmedim, kendime uygun bir yaşantıda bulamadım.'

    işte oğuz atay'ın bahsettiği o meşhur tutunamayanlar biziz. sayımız az, yüreğimiz kocaman. bizden belki bi halt olmaz ama biz dışındakilerden de hiçbir tak olmaz.

    varsa bi çaresini bilen yalvarıyorum söylesin. eğer varsa mert, delikanlı bi abim ya da kardeşim bize adam gibi yol göstersin. bizi seven olursa eğer biz onu ondan çok severiz. yeter ki bi kıpırdama olsun bize karşı, yeter ki bir adım atsın bize, zaten biz koşa koşa gideriz ona, geliriz size...
    ···
  • +1
    film önerileri ve dev film arşivi paylaşıyorumz
    Rezervrd
    ···
  • +2 -1
    delıkanlım iyi bak yıldızlara
    Delikanlım!.iyi bak yıldızlara, onları belki bir daha göremezsin...
    Belki bir daha yıldızların ışığında kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..
    Delikanlım!.Senin kafanın içi yıldızlı karanlıklar kadar güzel, korkunç,kudretli ve iyidir.
    Yıldızlar ve senin kafan kâinatın en mükemmel şeyidir .
    Delikanlım!.Sen ki, ya bir köşe başındakan sızarak kaşından gebereceksin,ya da bir darağacında can vereceksin.
    iyi bak yıldızlara onları göremezsin bir daha 
    Delikanlım!.Belki beni anladın, belki anlamadın. Kesiyorum sözümü.
    Sevmek mükemmel iş delikanlım.Sev bakalım...
    Mademki kafanda ışıklı bir gece var, benden izin sana, sevsevebildiğin kadar..

    Nazım Hikmet 

    bu gece, bu şiirin ve Nazım Hikmet'in hatrına, yıldızlara iyi bakın,
    derin bakın,
    düşünerek bakın,

    kendinizi keşfedin diye hatırlatma sayın bunu, yıldızlar ve gökyüzü çok şey anlatır,
    anlamaya çalışın,
    iyi bakın yıldızlara ve keşfedin kendinizi...
    ···
  • +5 -1
    aptal kutusunun köleleri
    sizler bu yazıyı okumayın. rahatsız edici veya tehlikeli olabilir. çünkü sizler aptal kutularının aciz köleleriniz. bu aptal kutuları televizyon, telefon, tablet, bilgisayar ve bunların değişik türevleri..

    şimdi yine o muhteşem gerizekanızı kullanarak 'hadi televizyon neyse de diğerleri iyi şeyler' demeyin. iyi şeyler oldukları doğru. hatta televizyon bile iyidir. çünkü haber kaynağıdır.

    tabi sizin gibi aptallar haber izlemesini bile bilmez. çünkü sadece size gösterileni alırsınız ordan. eleştirel bakmayı, araştırmayı bilmezsiniz. akıllı insanlar; acun gibi sizin zeka seviyenize hitap eden aptalca programlar yapar ve reyting rekorları kırar. o parasını kazanir, iyi yaşar siz gerizekalılar da mal mal bakarsınız.

    millet yazılım öğrenir, uygulama tasarlar. siz de ailenizin ekonomik durumunu zorlayarak, onları sıkıntıya sokarak aldırdığınız telefon yada bilgisayarlarla zenginleri daha çok zengin edersiniz. çünkü sizin beyniniz var ama kullanma kılavuzunu okumayı bilmiyorsunuz. sakın kullanma kılavuzu nerde diye sormayın. düşünün bulursunuz.

    siz burda anasını, bacısını, komşusunu, arkadaşının ablasını yada annesini giben huur çocuklarına sempati duyuyosunuz. onlar trend olunca bende yazayım trend olurum diyosunuz. ve hayaliniz de annenizi ablanızı gibiyorsunuz. çünkü siz huur çocuğusunuz. muhakkak iyiler vardır. onlarda durmasın gibtirsin gitsin bi dağ başına orda yaşasın. çünkü iyi insanlar bu pislik düzeni kaldıramaz. dağ başında daha mutlu olurlar.

    bana gelince; ben iyi bir insanım diyemem. bende pisliğin tekiyim. ama benimle sizin aranızda kocaman bir fark var. ben pislik olduğumu bilirim, kabul ederim. asla dalavereden iyi insan olmaya çalışmam. numara yapmam. zenginlere asla sempati duymam. mazlum insanları severim ama onlara yüz verince zütünün kalktığını fark edince onların da dıbına korum, zaten genelde koyuyorum da.

    gerçekten yaşayın. gerçeklerle yaşayın. fakirseniz zengin gibi görünmeyin. kotuyseniz yalandan iyi görünmeyin. ama gerçekten iyi olmak istiyorsanız, gerçekten iyi bir insan gibi yaşayın. nikahsız ilişkilere girip, Kur'an'dan ayetler paylaşmayın. kendi namusunuzu kadınların giyiminde, kuşamında aramayın. eğer namuslu bir insansanız, kendi ailenizdeki kadınları düşünerek zaten bakmazsınız.

    velhasıl binler, neyseniz o olun. olmadığınız bir şey olmaya çalışmayın.
    ···
  • 0
    öğrenci evine giren hırsızın karşılaşabilecekleri
    Çok kalabalık olduğu için, çaktırmadan o evde yaşamaya başlayabilir
    ···
  • +6
    öğrenci evine giren hırsızın karşılaşabilecekleri
    ** aklı varsa, öğrenci evi olduğunu anlar anlamaz ordan kaçar.

    • * öğrenci evine girdiği için kaderine isyan edebilir. gökten kız yağsa bana kezban düşer diyebilir.

    • * ev hiç hijyenik olmadığı için öğrencileri uyandırıp temizlik yaptırabilir.

    • * öğrenci evine giren çıkan belli olmadığı için, hırsız olduğu anlaşılmayabilir.

    • * genelde 3 kişi kalan öğrencilerin okey masasında kendini dördüncü olarak bulabilir.

    • * eğer duygusal biriyse, öğrencilerin sefalet haline acıyıp para yardımında bile bulunabilir.

    • * para vermese bile, içki ya da sigara bursu gibi underground burslar bağlayabilir.

    • * eğer aylardır kirası ödenmeyen bi eve girdiyse, ev sahibi tarafından yakalanıp kirayı ödemeye zorlanabilir.

    • * alınacak bir şey bulamasa bile sadece bira şişelerini çalıp köşeyi dönebilir.

    • * haftalardır yıkanmayan bulaşıkların arasından çıkan değişik yaratıklar görüp telaşa kapılabilir.

    • * öğrenci evindeki incinlık içinde kendini kaybedip,bir daha kendisinden haber alınamayabilir.

    • * kârlı da çıkabilir tabi. laptop ya da akıllı telefonlardan iyi bir kâr elde edebilir.
    ···
  • 0
    eski sevgililere atılmış mesajlara 11 bahane
    Tutsun da baanneni bi gönderelim uzaya. Uzayı görmeden dünyadan gitmesin kadın @7
    ···
  • +8 -1
    eski sevgililere atılmış mesajlara 11 bahane
    1-) haberlerde izledim. sizin orda deprem olmuş. iyi misin diye merak ettim (sanki arama kurtarma ekibi var amk)

    2-) ay pardon, elim kaymış. yanlışlıkla sana mesaj atmışım. (kesin öyledir)

    3-) selam, naber. öylesine bi hal hatır sorayım dedim. (çok lazımdı zaten)

    4-) doğum günün, yeni yılın ya da kabotaj bayramın kutlu olsun. (aklı sıra sizinle ilgili bazı şeyleri unutmadığını gösteriyor. sakın inanmayın.)

    5-) sarhoşum, deli gibi pişmanım. (herkes sarhoş olduğunda eski sevgilisine mesaj atabilir. bu durumda pek kınamayın, olağandır.)

    6-) inanmayacaksın ama dün gece rüyamda seni gördüm. (rüyasını anlatmaya başlar amk. güya endişelenir falan filan.)

    7-) çok ilgisiz kaldığı için, size mesaj attığını söyleyebilir. ( sizi ilgi ihtiyacını tatmin etmek için kullanıyor. sakın inanmayın beyler.)

    8-) canı sıkılmış, eğlence arıyor da olabilir. ( bu konu sizin insiyatifinize kalmış. ama sakın gevşeklik yapmayın.)

    9-) çok paraya sıkıştım. senden başka arayacak kimsem kalmadı. ( bu konuya dikkat beyler. hala maddi beklentisi vardır. gibtir çekseniz yeridir.)

    10-) evleniyorum. (sizi düğününe davet edecektir. nikah şahidi bile yapmak isteyebilir. karar sizin. ben olsam bana ne der geçerim.)

    11-) evleniyormuşsun duyduğuma göre. ( isterseniz davet edebilirsiniz ama ben olsam sana ne der geçerim.)

    kızlara karşı hep dikkatli olun. yarak bizde ama genelde gibilen taraf biz oluruz.
    ···
  • 0
    bankadaki ilginç olaylar zinciri
    Tamam dedim şaşırarak. Kadın hazırlandı ve tam çıkacaktık ki kadın dönüp, benim karşımda oturan gençlere, haydi çıkalım, bi misafirimiz daha var dedi. O misafir ben oluyordum. Yemek falan derken baya bi içli dışlı olduk. Kadının ismi Filiz'di. Diğer kızların ismi Zeynep ve Eda'ydı. Erkekler ise Furkan ve Yavuz'du.

    Bunlar bankada tanışmışlar. Son 4 haftadaki perşembe günleri hepsi sanki sıralanmış gibi gelmişler ve Filiz hanım da hepsiyle iyi diyalog kurup iyi anlaşmış. 5.perşembe günü de ekibe ben dahil oldum.

    Akşamları ne yapıyorsunuz diye sordum. Filiz hanım fantazi yapıyoruz dedi. Ben sırıttım. Meğer harbiden akşamları evde buluşup değişik şeyler deniyorlarmış. Genel olarak ciks ama farklı şeyler de yapıyorlarmış.

    Tabi ben şok, ben iptal, ben anadolu çocuğu... Bi yandan da hoşuma gitmişti. Hep el hep el nereye kadar amk.

    Tabi işin içinde iş varmış amk. Ben daha yeni dahil oluyorum mevzuya. Daha neler neler
    ···
  • 0
    bankadaki ilginç olaylar zinciri
    bankamatik kartımı kaybetmiştim. yenisini çıkartmak için bankaya gidecektim. bi haftasonu erkenden kalkıp gittim. tabi haftasonu olduğunu bankaya gidince anladım. internette günlerin pek önemi olmadığı için günlerle pek aram yoktur.

    pazartesi günü uyuya kalınca salı günü sabaha kadar uyumayıp gidecektim ama salı günü de uyuya kaldım. çarşamba da aynısı oldu. perşembe günü bankada olmam için bilmediğim bi gücün müdahalesi olduğuna adım kadar eminim. arkadaşlarımla oturup hesap kitap yapsam gene de bu şekilde ayarlayamazdım.

    bankada sıramı aldım ve beklemeye başladım. karşımda iki kız ve iki erkek oturuyordu. büyük bi ihtimalle üniversiteden arkadaş falandırlar. baya keyifliydiler, gülüp eğleniyolardı. ben klagib asosyoldim, mal mal etrafa bakınıyordum. sıra fişinde tahmini bekleme sürem 10 dakika yazıyodu. bunlara dedim ki; üniversiteli misiniz? evet dediler. belli amk dedim. siz geceleri iyi yiyişiyonuzdur dedim, şu kızda hiç sevişecek tip yok zor olmuyor mu dedim. yok dediler.

    allah aşkına benim gibi bi asosyal bu cümleleri nasıl söyleyebilir. bunlar sadece kafamda canladırdığım diyaloglar. gerçeklik payı %0. sıra baya ilerledi iki kişi kaldı önümde. halen mal mal etrafa bakıyordum.

    çok şükür sıra geldi. gittim, sıra fişimi gösterip oturdum. güzel, hafif makyajlı, büyük denebilecek göğüsleri olan bi kadın vardı karşımda. buyrun beyefendi dedi bana. uzun zamandır kimse böyle hitap etmediği için bi sersemledim. kartımı kaybettim ben dedim. olur beyefendi yenisinin gelmesi için işlemlerinizi yapayım dedi.

    öğlen arası girmek üzereydi. birden nasıl cesaret bulduysam kadına dedim ki; öğle yemeğinde ne yiyorsunuz? kadın anlamadım dedi. ben de şaşkındım doğrusu. bende anladım deyip geçiştirdim. kadın; etle pek aram yok genelde patates yemeyi severim dedi. isterseniz bu öğlen beraber yiyelim diyerek devam etti sözlerine.
    ···
  • +2 -1
    hayki b1r sözler on numara beyler
    Beyaz bir altın pamuk, Adanamdan hediye
    Tüm dünya aşıktır, bilirsin; Van'daki kediye
    Gökteki Ay; tıpkı bizim Kütahya'da porselen
    Güneş doğarken istanbul'dan bir başka yükselir...

    Artvin'de bal kadar tatlı; Afyon'da kaymak
    Ne müthiş; Antalya'da deniz keyfi, Uludağ'da kaymak
    Ya da Erzurum'da; Palandöken, Kilis'te yorgan diker halkım
    Zonguldak'ta kömür yüz karartır !

    Pek sevilir burada; Kastamonu kır pidesi
    Ve ya bir simit kap otur seyret; Üsküdar'da Kız Kulesi...
    Mersinde Kız Kalesi, Rize'den çaylar
    Geçtiysem illa içmişimdir, Susurluk'tan ayran

    Ve bayrak dalgalanır gülümser Çanakkale
    Mardin'de taş evler, her derde devadır; Pamukkalem
    Sivas'ta kangal korur köyü, Edirne'de pehlivan
    Yolun düşerse bir gün tadıp; Erzincan'dan peynir al

    Denizli'den öten horoz, sekiz ilden duyulur
    Bu bizim soframız, buyurun hepimizi doyurur...
    Huyumuz suyumuz bir, kazılan kuyumuz; girme
    Kıbrıs'ta bizimle elbet Lefkoşa ve Girne !

    Hep aynı yerde düştük yere, hep aynı yerde ezildik
    Ne Azeri ne Türkmen ayrı, ne Lazı, ne Kürdü
    Sen parçala ve kirlet ülkem kültürlere birlik
    Amaç hep bir ağızdan burası yurdum diyebilmek !

    Aşık Seyrani, Mimar Sinan, Erciyes, Kayseri
    Gaziantep türküleri, bahçalarda mor meni..
    Gel Paris'ten; Şanlıurfam topraktan evler
    Ocakta mırra pişerken ozanlar mani söyler

    Sırtımda Nemrut, bir kolum cendere adım; Yaman
    Kekik kokar Balıkesir, Iğdır'dan söker şafak
    Akkuş, Aybastı, Çatalpınar, Fatsa, Ordu;
    Tüm sokaklarım tozlu ben Diyarbakır'da doğdum

    Eğer Karadeniz'den geçerseniz, Trabzon'da durun
    Dinle iskoçya'nın gaydasını kıskandırır tulum
    Konya'dan seslenir Mevlana Celaleddin Rumi
    Bugün kimse yüz dönmüyor bize Nasreddin gibi

    Elazığ'da Gakkoşum, Aydın'da Efe ;
    Bende dokuz dağın gücü; mermi göğsümden teper !
    Bir tek Pir Sultan Abdal konuşturur bağlamayı
    Bana bir metris, bir Malatya hatırlatır; Ahmet Kaya'yı

    Bayburt, Bolu, Ankara, Amasya ses ver !
    Samsunda tütün sarıp, Karaman'da koyun gütsem
    Tekirdağ'da rakı içsem, Gümüşhane'de kuş burnu
    Hiç görmesem de, Muş'u anlattılar, hoş buldum

    Ardahan, Hakkari, Siirt; el kaldırın gardaş;
    En iyi dostum Hataylı, en kahraman Maraş !
    Ne için kavga ne için savaş bu senin yurdun;
    Sakarya, Osmaniye, Dersim ve Burdur
    Tokatın boynuna gerdanlık; Yeşilırmak

    Hala Kars'ın bağrında, doksanbin şehit
    Cudi, Silopi, Şırnak, Serhat Seyit...
    Tam 923 ilçe 81 şehir; izmir'de iç, kordonda sız
    Ayrı keyif tabii; yiğit Ağrı'nın başında erir mi kar ?

    Sıkı giyin, tam on yıl üstüme geldiler gıpta edip
    Adım Kırklareli, hiç sıkmadım düşman eli
    Bitlis'te beş minare Kocaeli'm gönlüm gibi
    Kimi bindallı giyer, Niğde'de yazma örer kimi...

    Kazma kürek, toprak döver çiftçi; izler paraya boğulan !
    Keşke şimdi görüp yazsa Karacaoğlan...
    Bu da azsa Muğla, Sinop, Yozgat, Uşak
    Dur; silah yerine sanat, saz ve sözle kuşan vur !

    Yeni nesil, yeni kuşak, yeni alet yeni suça, gel dedikçe geri koşar kul
    Zoru başar, tut, bütün bu güzellikler senin;
    Bir gün birlikteysek eğer o gün el üstünde eliz !
    Nevşehir'de bir arif tanıdım, tek maaşı ilim

    Edep, haya; adı Hacı Bektaş-i Veli
    Düzce, Karabük, Bartın, Yalova, Batman...
    Öyle Isparta'nın gülündeki dikenler her ele batmaz
    Yeşil ve mavi kucaklaşır Giresun'da tüm gün

    Doğanın en masalsı yüzü Kapadokya, Ürgüp
    Henüz askerdim; bir sabah soludum Spil'i
    Tüfek çatıp; süngü taktım, yere koyarken canımı
    Düşüp koşarken tanıdım seni, toprağında kanım

    Sen ki ben giderken arkamdan bakıp ağlayan kadın !
    Bingöl ya da Çapakçur'da bir kahvede sabahçıyım
    Aksaray Mamasun'da olta tutan balıkçı
    Çorum'da dolmacıyım, Kırşehir'de bakırcı

    Ne faşistim, ne gerici, ne bölücü, ne ayrımcı
    Bilecik, Çankırı, Eskişehir, Kırıkkale
    Koyun koyuna yattık, hem de yetmiş milyon kere
    Çözüm mü; kin ve hır, bakın bizim bu kar ve kır

    Yarınlar hür ve bir darılma ,küsme, gül, sarıl
    Gitme dur kal akmasın kan, kalkmasın el ölmesin er
    Anam görmesin dert; bırakma bölmesinler

    Ben neysem öylesin sen, çünkü; bir yemin ve tövbemiz
    Her nerede olursan ol bir; gönül ve gövdemiz !

    edit: tutmazsa tutmasın amk. sizden ilgi bekleyen sizin gibi olsun
    ···
  • 0
    ben bir kralım muzaffer de soytarım
    Deniz beni sakinlikle izliyordu. sanki kral ben değildim de oydu. ben hemen duruma uyandım. zaten böyle durumları fark etmeyecek olsaydım kral olamazdım. deniz, sonunda istediğimi başardım dedi. ben bilmiyormuşcasına sordum: neymiş istediğin? deniz sizin huzurunuza gelmek dedi. saygılı ve güzel konuşmadı hoşuma gitti. sonra, benim böyle bir sistemle insanları yanıma aldığımı nasıl farkettin diye bi soru sordum. o da anlatmaya başladı: iki yıl önce krallığımızın ekonomik olarak zor günler geçiriyordu. halk vergisini ödemekte zorlanıyordu. askerler ile halk arasında sık sık arbede çıkıyordu. halk beni o sıralar zalim kral olarak nitelendirse de ben çok üzülüyordum bu duruma.

    denizin annesi o sıralar büyük bir ayaklanma başlatmış. isyan bastırıldıktan sonra askerler denizin annesini almış ve bir daha da deniz annesini görememiş.

    annesini pazarda hesap kitap yapıp askerlere emir verirken gören deniz durumu anlamış ve yeniden bi isyan başlatıp bana ulaşmayı başarmış.

    deniz yaptıklarını ve annesini anlattıktan sonra, ben çok şaşırdım. çünkü denizin annesini hatırlamıştım. ismi filizdi. guzel, zeki ve aşırı derecede alımlı bir kadındı. beni çok kez etkilediği olmuştur. krallığımı onun fikirleri sayesinde çok kez uçurumun kenarından döndürmüştüm.

    şimdi ise aniden oğlunun çıkıp gelmesi iyice kafamı karıştırdı. galiba benim halen bilmediğim bir şeyler vardı. ama ne?

    edit: ilgi gelirse devam edecem beyler
    ···
  • +1
    ben bir kralım muzaffer de soytarım
    ben kralım, muzaffer de soytarım olur. ismi muzaffer yani zafer sahibi kişi anldıbına geliyor ama kendisi hep kaybedenlerden olmuş. hâlâ da öyle galiba. kazanmış olsaydı benimle ne işi olurdu?

    ben kralım. halkını giblemeyen bir kralım. onların ne dediklerini ne düşündüklerini umursamam. çünkü onlar hep aynı şeyi düşünen bir sürüden ibaret.

    beyinleri var ama kullanmasını bilmiyorlar. isteseler kullanmayı öğrenebilirler. ama buna tenezzül dahi etmiyorlar. zaten onların her biri kendini dahi zannediyor.

    halkımın ne dediğini umursamam ama yaptığım ve yapacağım her şeyi onların refahı ve iyiliği için yaparım. onların beni anlamasını da beklemiyorum zaten.

    beyinlerini kullanmayı öğrenen vatandaşlarım var. krallığımı onlarla ayakta tutuyorum zaten. kim ki yeni bir şey yapmaya kalkıyor, onu hemen yanıma çağırıyorum ve gerçekleri anlatıyorum. zaten zeki insanlar oldukları için beni anlıyorlar. böylece krallığımın gücüne güç katıyorum.

    örneğin geçenlerde deniz isimli bi vatandaşım bi ayaklanma ve isyan süreci başlattı. ben bu süreci soğukkanlılıkla izledim. yapmak istediği şey çok hoşuma gitti. istediği şey parlementer sistemdi. yani halk kendini yönetecek insanları kendisi seçecekti.

    deniz fakir bi ailenin çocuğuydu. bu şartlar altında böyle büyük işlere cüret etmesi hoşuma gitti.

    bana sadakatinden asla şüphe etmediğim askerlerimle isyanı bastırdım. denizi yanıma getirmelerini söyledim. deniz yanıma geldiğinde gayet sakindi. doğrusu bu duruma çok şaşırdım.
    ···
  • +1
    snapchat neden telif hakkı iddaa etmiyor
    Snapchat, Mark Zuckerberg'in değil
    ···
  • +109 -13
    snapchat neden telif hakkı iddaa etmiyor
    Diğer büyük şirketler -Facebook, Whatsapp- Snapchat'in özelliklerini birer birer kopyalamaya başladı. Peki bu yasal mı? Snapchat niçin patent davası açmıyor? Açıklıyorum.

    Teknoloji dünyasında iş yapmak zorluklarla dolu. Öncelikle bilgi, beceri ve vizyon gerekiyor. Sonrasında uygun bir ekonomik ortama, birbirinden zeki ve yetenekli çalışanlara, ayrıca bu emek ve sermaye birleşimini iyi yönetecek sağlam girişimcilere ihtiyaç var. Klagib bir cümleyle “Bir Snapchat kolay doğmuyor” diyebiliriz. Peki ya onca emeğinizle ürettiğiniz, inovasyonlarınızı piyasaya sürdükten sonra daha büyük ve güçlü bir firma bunu kopyalarsa?

    Bu bir varsayım değil, çünkü örneği gözümüzün önünde yaşanıyor. Facebook, Snapchat’in özelliklerini teker teker kopyalıyor, hem de bir kuruş telif hakkı ödemeden! Teknoloji dünyasında ürün kopyalama ilk defa yaşanan bir şey değil. Birçok firmanın zaman içinde kendi ürünlerini en beğenilen ürünlere benzettiğini gördük. Apple’ın iPhone veya Mac tasarımlarına benzer tasarımlarla akıllı telefon veya bilgisayar çıkaran birçok firma var. Peki Snapchat’in birçok özelliği diğer sosyal medya platformları -özellikle de Facebook ve Whatsapp- tarafından kopyalanırken neden sesi çıkmıyor?

    Bunun nedeni muhtemelen patent yasasındaki şu anki durum. Yazılım ürünleri, tıpkı sanat eserleri gibi korunuyor. Bu nedenle kodda ufak bir değişiklik yapıldığında, sonuç aynı olsa da yazılanlar farklı olduğu için herhangi bir telif bedeli ödemek veya telif hakkı iddia etmek mümkün olmuyor. Ancak kodun kopyası bulunursa, durum farklı! Bunu aynı malzemelerle farklı yemek yapmaya benzetebiliriz.

    Uygulamalar ve yazılım geliştirme arttıkça, patent hukukunda da değişiklikler meydana gelecektir. Belki bu durum yeni yasaların doğmasına sebep olacak, bilemiyoruz. Ancak Facebook gibi büyük firmaların şimdilik, görece Snapchat gibi firmalardan güzel özellikleri kopyalayabilecekleri günler devam edecek gibi.

    kaynak: webtekno
    ···
  • +1
    şemsi tebrizinin 40 kuralı
    kural 35: şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. mümin içindeki münkirle tanışmalı, tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla insan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler . ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.

    kural 36: hileden, desiseden endişe etme. eğer birileri sana tuzak kuruyor, zarar vermek istiyorsa, tanrı da onlara tuzak kuruyordur. çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. bu sistem karşılıklar esasına göre işler.ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer.
    o'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. sen sadece buna inan.

    kural 37: tanrı kılı kırk yararak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. o kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.

    kural 38: yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım diye sormak için hiçbir zaman geç değil. kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün.
    tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa yazık. her an her nefeste yenilenmeli. yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.

    kural 39: noktalar değişse de bütün aynıdır. bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. hem bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır, merkezinde. hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz.
    ölen her sufi için bir sufi daha doğar.

    kural 40: aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani mi diye sorma! ayrımlar ayrımları doğurur. aşk'ın ise hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. 
    ···
  • +1
    şemsi tebrizinin 40 kuralı
    kural 28:geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. sufi daima şu anın hakikatini yaşar.

    kural 29: kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. bu sebepten,ne yapalım kaderimiz böyle deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. kader yolun tamdıbını değil, sadece yol ayrımlarını verir. güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.

    kural 30:hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.
    sufi kusur görmez. kusur örter.

    kural 31:hakka yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp. hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar, kimimiz ise, ne yazık ki daha da setleşerek çıkar.

    kural 32: aranızdaki bütün perdeler tek tek kaldır ki, tanrıya saf bir aşkla bağlanabilesin. kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. bilhassa putlardan uzak dur, dost. ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! inancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!

    kural 33: bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen hiç ol. menzilin yokluk olsun. insanın çömlekten farkı olmamalı. nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.

    kural 34: hakka teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
    ···
  • +1
    şemsi tebrizinin 40 kuralı
    kural 21: hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. şayet allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmay kalkmak, hakkın mukaddes nizdıbına saygısızlık etmektir.

    kural 22: hakiki allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.

    kural 23: yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz.
    aşırılıktan uzak dur. sufi ne ifrattadır ne tefritte. sufi daima orta yerde

    kural 24: madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda allahın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. insan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.

    kural 25: cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama ikisi de şu an burada mevcut. ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak cenneteyiz aslında. ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak, nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.

    kural 26:kainat yekvücut, tek varlıktır. her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının, hele hele senden zayıf olanın canının yakma. unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.

    kural 27: şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. ağzından hayırlı bir laf çıkarsa hayırlı laf yankılanır. şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında 40 gün 40 gece sadece güzel sözler et. 40 günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak.. senin gönlün değişirse dünya değişir.
    ···
  • +19 -3
    şemsi tebrizinin 40 kuralı
    kural 1: yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. şayet tanrı dedi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.

    kural 2: hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil!

    kural 3:kuran dört seviyede okunabilir. ilk seviye
    zahiri manadır. sonraki batıni mana. üçüncü batıninin batınisidir. dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.

    kural 4: kainattatki her zerrede allahın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü o camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. allahı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. kim o nu bulursa, sonsuza dek onda kalır.

    kural 5: aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. akıl temkinlidir. korka korka atar adımlarını. aman sakın kendini diye tembihler. halbuki aşk öyle mi? onun tek dediği:
    bırak kendini, ko gitsin; alık kolay kolay yıkılmaz. aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. ne varsa harap bir kalpte var.

    kural 6:şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. sen sen ol, kelimelere fazla takılma. aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. aşık dilsiz olur.

    kural 7: şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.

    kural 8: başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. bütün kapılar kapansa bile, sonunda o sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. şükret! istediğini elde edince şükretmek kolaydır. sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.

    kural 9: sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. sabır nedir? dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.

    kural 10: ne yöne gidersen git, doğu, batı,kuzey ya da güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.

    kural 11: ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. senden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.

    kural 12: aşk bir seferdir. bu sefere çıkan her her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.

    kural 13: şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca ,şeyh, şıh var. hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. tutup da ona hayran olmaya değil.

    kural 14:hakkın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim olş. bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

    kural 15: allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. tek tek her birimiz tamamlanmamış birsanat eseriyiz. yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire ekgiblerimizi gidermek için tasarlanmıştır. rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.

    kural 16:kusursuzdur ya allah, onu sevmek kolaydır. zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde belebilir. demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, yaradandan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir , ne layıkıyla sevebilirsin.

    kural 17: esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yap bağlamış haset ve art niyettir.

    kural 18: tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. şeytanı kendinde ara, dışında, başkalrında değil ve unutma ki nefsini bilen rabbini bilir. başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak yaradanı tanır

    kural 19:başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. yakında gül yollayacak demektir.

    kural 20:yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. gerisi zaten kendiliğinden gelir.

    diğer 20 kural da yola çıktı ve geliyor beyler
    ···
  • +1
    gerçekten yaşanmış olan 7 inanılmaz tesadüf
    8-) kerimcanın ünlü olması
    ···
  • +8
    gerçekten yaşanmış olan 7 inanılmaz tesadüf
    1-) TAKSi TESADÜFÜ: 1975 yılında Bermuda’ da bir adam motor sürerken kazara bir taksiyle çarpışmış ve ölmüş. Olaydan 1 yıl sonra kardeşi de aynı motorla giderken aynı taksi şöfürü tarafından kazaya kurban gitmiş. işin en garip yanı ise taksi’de bulunan yolcununda aynı kişi olmasıymış.

    2-) iNTiKAM CiNAYETi: 1883 yılında Henry Ziegland kız arkadaşından ayrılır ve kız intihar eder. Kızın çılgına dönen abisi Ziegland’i bulur ve onu vurur. Adamı öldürdüğünü düşünen kızgın abi daha sonra kendini öldürür. Ama aslında Ziegland ölmemiştir. Kurşun yüzünü sıyırıp yanında ki ağaca saplanmıştır. Yıllar sonra Ziegland kurşunu çıkarmak için ağacı kesmeye karar verir. Ağaç o kadar büyümüştür ki kesemeyeceğini anlayan Ziegland ağacı dinamitle patlatmaya karar verir. Ama gelin görün ki patlamayla birlikte kurşun fırlamış ve Ziegland’ın kafasına saplanıp onu öldürmüştür.

    3-) TiTANiC: 1898'de gazeteci-yazar Morgan Robinson "Titan" adli bir kitap yazdı. Kitapta büyük bir yolcu gemisi, okyanusta buzdağına çarpıyordu. 14 yıl sonra "Titanik" deniz faciasi meydana geldi

    4-) YILDIRIM ÇARPMASI: Tesadüfler zincirinin en inanılmazı 1981'de ABD'nin Boston kentinde meydana geldi. Randolp Matika, yıldırım çarpması sonucu evinin önünde öldü. Adamın dul esi yeniden evlendi. Damat Pepero düğün gecesi sigara içmek için balkona çıktı. Düşen yıldırım damadın ölümüne neden oldu. Kadın sinir krizleri geçirdi. Tedavi için gittiği klinikte bir doktora aşık oldu ve evlendi. 1 hafta sonra hastasını ziyarete giden doktora da yıldırım çarptı

    5-) ÖLÜM: Güney Afrika Cumhuriyeti'nde Cape Town Ticaret Odası'nın yıllık kongresi. Işadamı Daniel de Toit konuşmasını şöyle bitirdi: "Hayat beklenmedik bir zamanda beklenmedik şekilde sona erebilir". De Toit kürsüden inerken ağzına attığı şekerin boğazına kaçması sonucu öldü.

    6-) BABA-OĞUL-TORUN: Yer Amerika'nin California eyaleti. Richard Bensinger adlı emekli demiryolu işçisi, 1957'de Eureka kasabasındaki köprüde yürürken fenalaşıp öldü. 2 yil sonra oğlu Hiram, ayni köprüde başina bir kalas isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. 6 yıl sonra Hiram'in oğlu David de aynı köprüde araba kazasına kurban gitti.

    7-) POE TESADÜFÜ: 19.yüzyılın ünlü korku yazarı Edgar Allan Poe, ‘Arthur Gordon Pym’in Öyküsü’ adlı bir kitap yazar. Kitap bir gemi kazasından kurtulan 4 kişinin açık denizde geçirdikleri uzun günlerden sonra diğer 3 kişinin, kabin görevlisi Richard Parker’ı öldürüp yemeye karar vermelerini anlatıyor. Bu kitabın yazılmasından birkaç yıl sonra ,1884 yılında, Mignotte adlı günlerdir denizde olan bir filika’nın içinde 3 kişi bulundu. Sonradan anlaşıldığına göre daha yaşlı olan 3 kişi daha genç olan kabin görevlisini öldürüp yemiş. Yenilen kabin görevlisinin adını siz tahmin edin ‘Richard Parker’.
    ···
  • +1
    aslında hiç eğlenceli bi ülke değiliz
    2016 yılında yaşadığımız patlamalar ve ölen insanlarda cabasi
    ···
  • +3 -2
    aslında hiç eğlenceli bi ülke değiliz
    yalanları, kandırmacaları bi kenara bırakıp; sağlıklı bi şekilde düşünürseniz sizde bana hak vereceksiniz. ben bu düşüncemi 7 madde ile destekliyorum. devamı sizden gelir umarım.

    1-) madımak olayı(2 temmuz 1993, sivas): evet beyler cumhuriyet tarihimizdeki en acı olaylardan bi tanesidir. ilk sıraya koymamın sebebi ise benim aslen sivaslı olmamdır. bu olayda 33 yazar, ozan, düşünür ve 2 otel çalışanı yanarak ya da dumandan boğularak can vermiştir. ayrıca göstericilerden de 2 kişi ölmüştür. sağ sol ya da alevi sünni tartışması yaratmadan sadece verdiğimiz 37 cana üzülüyorum ben.

    2-) çorum olayları(1980 mayıs-temmuz): resmi kaynaklarca 57 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylardır.

    3-) maraş katliamı: 19 Aralık ile 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen alevilere yönelik katliam. tam 105 kişi öldü. 200 ün üzerinde ev yakıldı. 100 e yakın iş yeri tahrip edildi. davalar sonunda 22 kişi idam edildi. 7 kişi müebbet hapis cezası aldı. MiT'e göre olayların aslı türk-kürt çatışmasıdır. ayrıca 12 eylül darbesine sebep olan en önemli etkenlerden biri olduğu da düşünülmektedir. şu kaybettüklerimizi bakın beyler. yazık bee hemde çok yazık...

    4-) malatya olayları(18 nisan 1978): malatya da dönemin belediye başkanı Hamit Fendoğlu(Hamido)'na içinde bomba olan bi posta gönderildi. suikast sonucu Hamido hayatını kaybetti. olaylar bu suikastten sonra başladı. aldığımız ağır bilançolar şu şekilde: 17 nisan 1978 akşamı başlayan saldırı, tahrip ve silahlı çatışma; 20 nisan akşdıbına kadar sürdü. ancak üç gün içinde denetim altına alınabildi. bu süre içinde 8 kişi ölmüş, 20'si ağır olmak üzere 100 kişi yaralanmış, 100 işyeri ve konut tamamen olmak üzere, toplam 960 işyeri ve konut tahrip edilmiştir. olaylar sırasında onlarca oto da zarar görmüştür.
    bazı işyerlerinde yangının halen devam ettiği 20 nisan günü şehir merkezindeki enkazı kaldırma çalışmaları başlatıldı. cadde ve sokaklar ancak iki günde temizlenebildi. bir yandan enkaz kaldırılıyor, bir yandan da mahkeme kanalıyla hasar tespiti yapılıyordu. hasarın o dönemin değeriyle 100 milyon TL olduğu belirlenmiştir. ancak devlet 60 milyon TL ödemiştir.

    5-) pkk: 1974'te abdullah öcalan kurdu. tam 43 sene olmuş beyler. maddi kayıpları bi kenara bırakıyorum. siz ayrıca bakabilirsiniz. ama 43 sene boyunca verdiğimiz canlar... bu kayıplar anlatılamaz, rakamlara dökülemez beyler. hepimizin her şehit haberinde ne kadar üzüldüğü belli. işte biz bu acıları tam 43 senedir yaşıyoruz. çok anlatmaya gerek yok. siz en iyiysini bilirsiniz.

    6-) üretim sıkıntısı: bu madde benden beyler. yüz ölçümü bizim konya kadar olan hollandadan buğday ithal ettiğimizi öğrendiğimden beri, bu konu üstüne çok kafa yordum beyler. şu sonuca vardım: üretim olmadıkça asla ama asla, gelişmekte olan bi ülke olamayız. eğer biz buğdayı bile ithal ediyorsak varın gerisini sizin düşünün. ha bu arada takdir ettiğim torku konya firmasını da ayrıca belirtmek isterim. (bkz: torku konya) eğer gerçekten bi araştırma yapacak olursanız üretim konusunda hiç mesafe katetmediğimizi göreceksiniz zaten. peki soruyorum size; yerli üretimin olmadığı bi yerde gelişmekten nasıl söz edilebilir. yine de siz en iyisini bilirsiniz.

    7-) sorumsuz, duygusuz, bilinçsiz ve dünyadan bi haber yetişen gençlik: bu konu çok önemli. M.Kemal Atatürk diyor ki; 'bütün ümidim gençliktedir'. peki şu gençliğe bakınca, kendimize bakınca Atatürk'ün ve ecdadımızın büyük zorluklar içinde elde etteği ve bize emanet ettiği devletimize ve milletimize ihanet içerisinde değilmiyiz sizce. iyi düşünün beyler. kendinizi iyice bi tartın. ne diyor Yunus; 'ilim kendin bilmektir'.

    size sitem etmiyorum kesinlikle. aksine bütün incicileri çok seviyorum. gerçekler acıdır, dost acı söyler beyler. durumumuz bundan ibaret. bakayım sizler 7 maddenin üstüne neler koyacaksınız.
    ···
  • daha çok