• 5 / 5 / 1786 entry
  • 66 başlık
  • 12,633.14 incipuan

roadrunnersikenjackal dötüncü nesil normal

  • +24
    umut ışığım 1918
    yaverinin lafıyla kendisini toparlayıverdi. yaveri tahsin elinde ki tahta bavulu alman subaylarına teslim edip hazır ola geçti. tahsin'de kendisini zor tutuyordu bu manzara karşısında. enver paşa yata doğru giderken boğazın karşı yakasında demirlemiş olan yavuz zırhlısına gözü ilişti. ışıkları sönmüş olan zırhlı harbiye nazırı enver paşa ya son seldıbını veriyordu adeta. yavaş adımlarla yata yaklaşan enver son kez yaveri tahsine döndü. tahsin'nin gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı bile.

    ağlama evladım.

    dedi envar paşa.

    uzun yıllardır hizmetimdesin, bizimle gelmemen senin ve eşin için en hayırlısıdır. hakkım sana helaldir. sende helal et.

    helal olsun paşam.

    diyerek gözyaşları sel olup akmaya başladı tahsin'nin. ve enver paşa daha hızlı adımlarla alman subayların yardımı ile yata geçti.

    yat yavaş yavaş limandan demir alıp boğazdan marmaraya doğru yol alırken imparatorluğun başkenti sessiz, karanlık ve adeta küskün bir şekilde enver ve üç hafta öncesine kadar koca imparatorluğu yöneten talat, cemal ve diğer ittihatçılar bundan on sene evvel büyük bir gürültüyle geldikleri istanbul u sessiz sedasız terk ediyorlardı.
    ···
  • +12
    umut ışığım 1918
    enver paşa yanında gelen eski ittihat ve terrakki mebusları ile tek tek vedalaştıktan sonra biricik eşi naciye sultan'a uzun uzun sarıldı. ağlamamak içini kendisini zor tutan enver paşa'yı yaveri mülazım-ı evvel tahsin'in sözleri yerine getirdi.

    paşam.. geç kalıyorsunuz.
    ···
  • +15
    umut ışığım 1918
    enver paşa çok uzun zaman sonra üniformasını çıkarmış ve sivil kıyafet giymenin rahatsızlığı içerisindeydi. yüzü solgun, kırgın ve sapsarı idi. henüz 37 yaşında olmasına rağmen 60 yaşında ki çökmüş bir adamı andırıyordu.

    daha 3 hafta öncesine kadar koca bir imparatorluğun tek hakimi olan enver paşa. şimdi ise asırlık çınar osmanlının yok oluşuna şahit oluyordu.
    ···
  • +15
    umut ışığım 1918
    1 kasım 1918

    sisli hafif yağmurlu bir istanbul gecesi.

    sis bütün ürkütücülüğü ve kasveti ile bir örtü gibi çökmüştü bu güzel şehire. saatler gece yarısını çoktan geçmiş insanlar sokaklardan el etek çekmişti. istanbul yüzyıllardan beri olduğu gibi derin komalık bir uykudaydı.

    alman askeri demiryolları kurmay başkanlığına ait küçük bir yat, topkapı sarayının marmara denizine bakan ucunda ki deniz fenerinin önüne geldiğinde ışıklarını söndürüp boğaz'a girdi.
    şehr'i istanbul'un en ihtişamlı dönemlerinde devlet-i aliyye osmaniyye'ye ev sahipliği yapmış olan topkapı sarayı bu alaman yatını bi çare izleyerek gözünün önünden geçmesini izlemekle yetindi.

    alman yatı, önce sirkeci iskelesine uğradılar, alman subayı kıyaya yanaşır yanaşmaz kendilerini bekleyen sivil giyinimli kişiyi hemen yata binmeleri için işaret verdi. kendisini geçirmek için gelen yakınlarıyla son kez vedalaşarak tahta bavulunu alıp yata hızlı adımlarla yüreyek içeri girdi.

    ilk misafirini alan yat ardından karaköy, sonrasında üsküdar ve kuzguncuk sahillerine uğradıktan sonra son misafirini almak için ortaköy'e yanaştı. ağır misafini karşılamanın heyacanı içerisinde olan iki alman subay hemen yattan karaya atlayarak misafiri beklemeye koyuldu.
    kısa bir süre sonra beklenen yolcu yanında ki bir grupla limana geldi. alman askerler osmanlı'nın son harbiye nazırını büyük bir istekle selamladılar ve yata buyur ettiler.
    ···
  • +44 -1
    umut ışığım 1918
    beni daha önce bilenler bilir. uzun zaman önce kendi başımdan geçen olayları burada anlatmış sizinle paylaşmıştım. o dönem yaşadığım zor dönemler beni yazmaya itmiş ve hem içimdekileri dökme hem de terapi amaçlı inci sözlük ahalisine içimi dökmüştüm. şimdi yine zor bir dönemden geçiyorum. tekrar ilacımı burada arıyorum. dinlediğim ve hoşuma gidip araştırdığım gerçek bir hikayeyi biraz da süsleyip sözlük ortdıbına uydurarak hikaye tadında anlatıp, geçirmekte olduğum bu zor dönemimi sözlük ahalisi ile atlatma niyetindeyim. umarım bunu başarabilirim. merhaba ahali. ben geldim yeni hikayelerle. hepinizi çok özlemişim.

    hikayem giriş ile başlıyor... uzun geceler bizi bekliyor..

    adetimiz yerini bulsun ilk şarkımızı paylaşalım.

    https://www.youtube.com/watch?v=yYsEN0YgVT0
    ···
  • +126 -4
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    http://www.youtube.com/watch?v=18rJ43ehPEg

    uzun zamandır yoktuk ağalar. kitap yazacağız dedik bir kaç yerden teklif aldık ha başladık ha başlıyoruz derken vazgeçtim. neden derseniz. devamlı geçmişte takılıp kalmaktan o kadar yoruldum ki.

    şunu böyle yapsa mıydım?
    bunu böyle demeseydim?
    o gece orada olmasaydım?

    kafamın içinde konuşa konuşa günü yaşayamaz oldum. yıllardır yediğim yemekten tad alamaz, dinlediğim şarkıları anlayamaz, yaptığım işlere odaklanamaz oldum. uyuduğum uykudan bir tak anlamazdım lan daha ne diyim. yarı baygın uyku hali.. senelerdir amk.

    arkasından bir terapi niyetine bu anılar yazıldı işte. iyi gelecek birşeyler anlatmak derken daha da gömüldüm geçmişini gibtiğiminin geçmişine. hiç bir taktan tad alamaz oldum beyler. yaşayan bir ölüydüm tabiri caizse. zevk aldığım yapmak istediğim hiçbir şey kalmamıştı. üzerime bir toprak atanım ekgibti işte.

    taa ki yeniden doğduğum güne kadar...

    mucizevi eseri biriyle karşılaştım. deniz. bana devrik cümleler kurdurtan kadın.

    kitapların, şiirlerin, resimlerin, bulutların, gökyüzünün, şarkıların, martıların, mutluluğun, acının, yaşamanın hatta ölümün tadını tekrar hatırlamamı sağladı. anlayacağınız aşık oldum. ama öyle böyle değil ha. nası anlatsam lan size şimdi?

    senelerdir uyku sıkıntısı çeken uykuya dalamayan ben, son aylarda uyanamamaktan işe geç kalır oldum lan anlayın nası aşık olduğumu işte daha ne diyim size ya.

    mucizelere inanır mısınız beyler? ben inanmazdım. fakat şunu fark ettim. siz mucizelere inanmasanızda onlar size inanıyor.

    öyle birşey buldum ki gençler, yüce rabbim zamanında bana nasıl bir çile çektirtdiyse artık öyle bir kıyak geçti ki bana bu denli kıyağı kimseye geçmemiştir.

    aşık oldum dostlar. kelimelere gerek kalmadan aşık olduk birbirimize.

    o gece orada neden ölmediğimi seneler sonra şimdi anladım. kadere karşı gelinmez.

    dedim ya hani, herkesin bir mayını vardır orada. siz şu anda sıcak yatağınızda uyurken mesela, orada gelip onu bulmanızı bekleyen bir mayınınız var. bir kör merminiz var şu anda bir keleşin şarjörü içerisinde veyahut bir cephanelik kutusu içerisinde.

    bunun yanında, birde biri var dünya nın bir yerinde, sizin onu bulmanızı bekleyen. farkında olmadan bekleyen hemde. ben o beni bekleyeni buldum işte beyler. sizde bulun. ama ararken mayınlara kör soğuk kurşunlara denk gelmeyin.

    bir süre daha yok barış abiniz. denize açıldım ve denizin koynundan dönmeyi pek düşünmüyorum.

    hadi selametler ağalar. dağlar sizlere emanet..

    erkin koray'lı geceler...

    ben denizdeyim, su çok güzel gelsenize..
    ···
  • +17
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    yakında görüşürüz beyler..

    http://www.youtube.com/watch?v=hVJqL4aJig0
    ···
  • +27 -15
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    @8501 entry sahibi arkadaş ben değilim beyler. nicklere dikkat edin, adamda iki ii harfi var.

    @roadrunnersiikenjackal. (isimlerimiz arasında ki farka dikkat edin)

    bu arada muhabbeti hikayeyi gibtir edin. hikayeye ara verin, taksime yardırın.
    ···
  • +45 -34
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    hikayeyi okumaya biraz ara verin gençler. taksim gezi parkına yardırın.
    ···
  • +38 -1
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    gençler, ağalar, inci ahalisi;

    şimdi kitap çıkartacaz tamam pes ettim

    dedik amma, an itibariyle sözlükta yazılmış halini alıp, yayın evlerine zütürsem bu yazıyı,

    bu ne gibim dil bilgisi ulan demezler mi?

    derler.

    bu yüzden, burada ki yazıları toparlayıp, bir daha elekten geçirerek yazmak gerek.

    e ben bir edebiyatçı değilim, öyle bazı gavatlar gibi türkçe nin içine sıçıp kitap çıkaran tiplerden olmak istemem.

    burada yazılan yazının samimiyetini kaybetmeden, edebiyat ve dil bilgisi konusunda yetenekli olduğunu düşündüğüm bir dostumla yazıyı tekrardan yazacağım. bu dostumda bana hatalarımı göstererek daha akıcı bir yazı olmasını sağlayacağını umuyorum. yazdığım anlarda, yaşadığım heyecanla atlamış olduğum bir çok şeyi sakin kafayla tekrardan yazabilirim bu şekilde.

    sonuçta, yazarken kafamda;

    hadi lan hadi atsana şu yazının yeni bölümünü diyen birileri olmayacak,

    sitem etmiyorum lan size, yanlış anlamayın. kurban olurum hepinize.

    ince eleyip sık dokuyarak güzel birşeyler ortaya çıkarmak istiyorum. sonrada allah kerim.

    son günlerde yaşamış olduğumuz süreç adı altında ki huur çocukluğuna rağmen, bu tarz bir hadiseyi kitaplaştırırlar mı? orasını bilemem. sonuçta bu zütverenlere dokunacak şeyler yazıldığının kanısındayım. neyse;

    yaşayıp, tecrübe edip, göreceğiz.
    ···
  • +38 -3
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    sevgili kardeşlerim,

    ey inci ahalisi.

    şunun filmini yap

    şunun kitabını çıkar

    diye diye aylardır bezdirdiniz amk. tamam lan, bu hikayeyi kitaplaştıracağım. bütün gelirlerinide şehit ailelerine ve gazi ailelerine bağışlatacağım.

    buradan söylüyorum.

    bu yazılanlar kitaplaştırıldıktan sonra 1 kuruşu bile alıp cebime koyarsam huur çocuğuyum. kitap için hazırlıklar yapmaya başlıyorum.

    ardından bir yayın eviyle anlaşabilirsem tabii, kitabı çıkartıp, çok az da olsa geliri şehit aileleri ve gazi ailelerine bağışlanacaktır.

    bunu neden yapıyorum. biri alacak bu yazılanları, bire bin katarak yazıp kitabı çıkaracak. ardından kazandığı parayla takılacak. burada anlatılan insanlar üzerinden para kazanılmasını istemiyorum. eğer bir para kazanılacaksa o para ihtiyaç sahiplerine gidecektir.

    ayrıca mesajlara tek tek cevap vermeye çalışıyorum beyler, kimseyi cevapsız bırakmıyacam lan söz.
    ···
  • +22 -1
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    kimseyi unutmadım beyler. buralardayım. bir gözüm hep burada. zamanı geldiğinde son hadiselerle ilgili bizimde bir çift sözümüz olacak elbette. yakında görüşürüz.

    adet yerini bulsun;

    http://www.youtube.com/wa...mp;v=B7lzlhQY-I8&NR=1
    ···
  • +26
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    işlerim yoğun biraz beyler. geçici vergiler falan. bir ara gelip muhabbet ederiz.

    adetimiz oldu artık. bir şarkı paylaşalım o dönem çok dinlediğimiz şarkılardan bir tanesi.

    sözler bizim için anlamlı;

    http://www.youtube.com/watch?v=G7hTrZ4dxwE

    bulutlar yarime selam söyleyin, gurbet ilde bir başıma neyleyim, yardan ırak yaşanır mı? söyleyin..

    kısa zaman sonra görüşmek üzere..

    duman da güzel yorumlamış lan;

    http://www.youtube.com/watch?v=CBAMFXOuZVU
    ···
  • +85
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    http://www.youtube.com/watch?v=YVg09kIXV1M

    ben tamamen kan kaybından bilincimi kaybettim, o kadar taktan bir çukura düşmüşüm ki, sabaha karşı beytüşşebap uzungeçitte gelen tim bunların arkalarından geldiği için saldırıyı kesip kaçmışlar 8 tane leş bırakmışlar,

    benim timi çekmişler, benim uzman 2 şehidimiz var demiş, erdinç ve beni söylemiş,

    beni oradan o çukurdan inip alamadılar, ve bu şehit olduğum haberi tugaya verilmiş,

    haber gittikten sonra benim ölmediği yaralı olduğunu anladılar, benim timi çoktan tugaya zütürmüşler, şehit durmaz çünkü orada, erdinç i ve timi çekmişler oradan. üzerimize bütün cephanelerini göndermişler. bir ara sırt üstü döndüğümü kelime-i şaadet getirdiğimi hatırlıyorum öleceğimiz ve yağmurunda öldüğünü düşünmüştüm huzurlu gidiyordum. ama mukatterad işte. ölemedik,

    o gece de yağmur çok ağırlaşmış, çok kötü olmuş iki üç kere acil müdahale etmişler, artık kesin ölecek diyorlar, bir ara kendine gelmiş ne alakaysa sapancaya gitmek istemiş,

    hiç gitmemişti oraya. bahsi bile geçmemişti,

    o sırada haberlerden geçmeye başlıyor şırnakta şehitlerimiz var bir çok yerde çatışma çıkmıştı o gece 8 9 şehit vardı. isim vermemişler,

    annem huylanmış yağmurda duymuş yalvarmış son isteğim falan demiş arayın orayı.

    aramışlar bizim tugayı bir kaç seferde düşürmüşler,

    bütün aileler arıyor çünkü,

    telsizde kim varsa beddua etmek istemiyorum ama, anneme şunu diyor barış asteğmenin timi döndü iki şehitleri var bir şehidi getirdiler, ama barış asteğmen dönmedi,

    olacağı varmış, diyeceği varmış demek ki.

    annem çığlık çığlığa bağırıp feryat figan yığılmış odanın ortasında yağmurun gözlerinin önünde.

    tabi konuyu tam bilmediği için yağmur annesi şehid olduğumu sandılar. gerçi ben o gece şehit olmam lazımdı. olmalıydım.

    yağmurun zaten bitmek üzere olan vücudu anında iflas ediyor o görüntü karşısında. o gece yağmurum vefat etti.

    beni aldılar, 2 gün sonra yaşadığımı öğreniyorlar. ben diyabakıra getirildim, bir helikopterle giderken hatırlıyorum bir sedyede giderken yüzüme çarpan hastane koridorunun tavan florasanlarını.

    bir ara kendime geldim, yağmurla yavuz abi camın dışından bana bakıyorlardı. bu anı hiç unutmuyorum. yüzleri donuktu. mimik yok. bana bakıyorlardı. hayal meyal erdinçle konuştuğumu hatırlıyorum. yağmur canım dışında hep oradaydı.

    dedim ben yağmur öldü galiba.

    10 gün hastanede kaldım, iç kanama şüphesi olmuş düşünce ayağım çok kötü olunca acıdan duramam diye devamlı uyutuluyorum. hep yağmur yanımda ama hep.

    dedim öldü yağmurum. ölmek için can attım can. ölmek istedim. ölemedik, kenan komutan varya videosu. onun sonu bana çok acı gelir. diyor ki o öldü bu öldü biz hala yaşıyoruz.

    kendimi düşünürüm hep.

    ben ölemedim,

    yağmur öldü,

    yavuz abim öldü,

    ibrahim komutanım öldü,

    sezai onbaşı öldü,

    erdinç öldü,

    ben ölemedim.

    diyarbakırdan bir daha dönmedim şırnak a.

    eve gönderdiler,

    3 ay odamdan dışarı çıkmadın, annemle konuşmadım, kimseyle konuşmadım,

    intihar etmeyi düşündüm, ama yağmur bana mektup bırakmış annem ve kardeşim sana emanet. küfür bile ettim yağmura ölemiyorum çünkü.

    bir sabah balkonda uyandım, akşam kendimde olmadan balkona gidip yatmışım, helikopter sesi her geldiğinde kafamı duvarlara vurdum.

    rüyalarımda hep yağmuru gördüm, o yüzden uyanmak istemedim.

    3 ay sonra bahadır geldi. beni aldı dışarı çıktık, biraz konuştum, çiğdem geldi yağmurun arkadaşı dershaneden onunla konuştum. bahadırla beni babam tatile zütürdü, öğlen uyurken odanın sehpasında olan çakmağa güneş yansıdığı için patladı ben kendimi oradan oraya atıp bağırırken buldum,

    yağmur her gece rüyama girdi, erdinç girdi, yavuz abi girdi,

    hep yüksek tepelerde kalmak istedim, yere inmek istemedim,

    kalabalık yerlerden kaçtım, sokaklarda duvar dibinden yürüdüm,

    yağmur hep kulağıma bişeyler söylüyordu.

    ölemedik işte amk.

    sonra çiğdemle bahadır birlikte olmaya başladılar evlendiler,

    beni yağmurun annesi kendime getirdi. direndim, yağmuru her gece rüyamda gördüm uzun yıllar.

    öle taktan bir hayatım vardı. çok tembeldim başlarda. bişey yapmak istemiyordum. istanbuldan gitmeyi düşündüm. geri dönmeyi şırnak a.

    dönemedim, ölemedim. öle yaşadım.

    o gece gerçekten benim timim iki şehit verdi, biri erdinç asteğmenim komutanım derdi, biri yağmurum oda asteğmen efendi derdi.

    o gece iki canımı şehit ettiler. benimda ölmem lazımdı ama ölemedim, azrail bir yanlışlık yapmıştı o akşam.

    hepsi bu.

    http://www.youtube.com/watch?v=x6K-Wg_thOM

    dinlediğiniz için eyvallah beyler, sağolun.
    ···
  • +40
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    http://www.youtube.com/watch?v=1i45ag5J_hU

    devamlı öncü tim olarak en önden biz gidiyorduk ve ardık bizi hakikaten geç çekmeye başladığını farkettim, devamlı komutanım bizi çek buradan komutanım çekin bizi diye anons geçiyordum,

    dağın önemli bir kısmını tırmanmıştık, fazla birşey kalmamıştı, yani saat 3 gibi falandı, bir kaç saat içerisinde bölgenin en tepe noktasına ulaşacaktık,

    saat 3 gibi işte amk, yolun çatallaştığı bir yere geldik, kayalık bir tepenin üstüne çıkmamız ve bölgenin hakim tepesine mevzilenmemizi istedi bizim, öncü tim olarak oraya çıkacaktık ve birlik geçene kadar orada mevzilenip güvenliğini daha doğrusu sağ tarafının korumasını yapacaktık, bizle beraber sol taraftaki tepenin sırtlarına bir tim daha gönderdi,

    içim içimi yiyo amk şunları yazarken.

    biz çıktık o tepeye, mevzilendik, sol tarafımız 15 20 metrelik bir kayalık boşluk var, sağ tarafımızda bir sırt var. biz tam o arada kaldık orada mevzilendik, sol tarafımız boşluk bir kaya silsilesi olduğu için oradan herhangi bir sıkıntı gelmez, biz tepeden yolu görüyoruz zaten, oradan geçti gitti bizim birlik,

    15 dakika geçti,

    komutanım çekin bizi dedim, ses gelmedi

    komutanım hadi çekin bizi dedim,

    bekle dedi,

    erdinçe dedim ki sen silahı aç kıpırdayan ne varsa vur, içim içimi yemeye başladı, nefes alamıyodum,

    yarım saat boyunca hadi çekin bizi buradan falan diyorum ve sesim yükseldi, benim o halimi gören takım da tedirgin oldu çalı kıpırdasa ateş edicez, dedim hepiniz kıpırdayan bişey olurs vurun serbest, ki yanlışlıkla ateş etseler yerimiz belli olsa operasyonun içine sıçılır ve benim askerliğim yanar. ama stresten artık dişlerimi sıkıyorum çenem ağrıyor, hava soğuk değil elim ayağım titriyor çok kötü his var içimde,

    erdinç in yanındaydım, dedim komutanım çok kötü bir his var çekin bizi artık... derken kayalığın yanına gidip aşaya bakmak istedim bizimkiler nerede diye,

    komutanım dedim ne olur çekin artık bizi buradan diyip daha tam ayağa kalkmamışken..

    erdinç şehit oldu,

    dizimin üzerinde çöktüm, üzerimize onlarca izli mermi gelmeye başladı,

    bizimkiler çığlık atmaya başladılar.

    selim vardı, bağıra bağıra çığlık ata ata kelime-i şaadet getirmeye başladı,

    bu dediğim hadise 7 8 saniyelik olay. erdinç in kafasının yere sert bir şekilde vurduğunu gördüm, etrafına mermiler düşmeye başladı ben 1 2 saniye orada olsam şu anda bunları yazıyor olamayacaktım,

    tamamen bilinçsiz bir şekilde ayağa kalkıp mevzi arama için ayaklarım burkula burkula koşturmaya başladım, etrafıma mermiler düşüyordu, izli mermiler geçiyordu heryerden, ben tabi kayalık bölgenin olduğunu unuttuğum için oradan aşağıya yuvarlandım, uzmanımın sesini hatırlıyorum sadece, komutanım diye,

    ayağım boşuğa düşünce kayarak düşmeye başladım kafamı sağ tarafını vurdum dik bir açıyla topuğumu taşa sapladım, ayağım bir anda sımsıcak oldu, sağ kulağım ıslandığını hissettim,

    bir iki dakika falan hatırlamıyorum, sonra süründüm biraz kafamı basket topu büyüklüğünde belki biraz daha büyük bir kayanın oraya soktum ki kafamdan tek geçen şey şuydu kafamdan vurulmıyım, bayılıyorum ayılıyorum çığlıklar falan geliyor, tepede bize ateş ettikleri yerden adamları net gördüm, net gördüm ama uzaktan, tepede oldukları için gökyüzüne yansıyan kısımlarını seçiyordum, bana ateş ettiklerini beni gördüklerini net bir şekilde hatırlıyorum, bizim takım aydınlatma fişeği atmaya başladı,

    omuzlarımın yanına ateş gelmeye mermi düşmeye başladı,

    sağ kulağımı tuttum bir ara kanadığını görünce kafamdan isabet aldım sandım. vuruldum sandım. bayıldım sonra tekrar ayıldım. telsiz çayır çayır yanıyordu, utanmıyorum bundan. bağıra bağıra bahadıra falan,

    kurtarın beni buradan, üsteğmenin yanında hakan teğmen vardı, hakan abi yalvarıyorum abi kurtarın bizi, abi ölücez abi ne olur alın bizi buradan. abi ölüyoruz abi kurtarın diye feryat figan bağırmaya başladım. tabi bizimkiler tepemde kafalarını kaldıramıyorlar.

    kimse gelemedi o gece.
    ···
  • +33
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    http://www.youtube.com/watch?v=iuF-fFA65lo

    o zamana kadar bestler, cudi, küpeli ve namaz dağlarında intikal yaptım, ama o gece çok farklıydı beyler. içime doğdu heralde. tırmanırken o dağ beni boğuyormuş gibi hissediyordum resmen. içimde çok taktan bir his vardı. hemen arkamda erdinç timin en arkasında uzmanım vardı. bahadır da arkalarda bir yerde.

    üstümüze öyle bir çökmüştü ki o dağ, sanki üstümüzü örtecekmiş gibime geliyordu.

    gece 11 12 ye kadar devamlı öncü tim biz olduk.

    en önden gidip, güvenli olduğunu söyledikten sonra birlik gelip geçiyor arkadan üsteğmenin gelin emrini bekliyorduk.

    her defasında ki bana stresten öyle geliyor olabilir, daha geç gelin emri veriyordu sanki. bir türlü telsizden gelmemizi söylemiyordu. zaman akmıyordu amk.

    artık ben, telsizden anons çekiyordum

    komutanım gelellim mi?

    komutanım hazırsanız çekin bizi

    diye.

    ama her defasında daha bir bekliyormuş gibime geliyordu dıbına kodumun yerinde.

    dağ dibi bölgesine bakan sanırım 260 lı bi tepeydi, oraya geldiğimizde bitmiş vaziyetteydim, yorgunluktan değil, delirecektim. resmen. içimde öyle bir his vardı ki, kalbim duracakmış gibi hissediyordum, miğdem büzülüyordu sanki.

    sigara içmek istiyordum deli gibi,

    devamlı aklıma benim ölümüm değil, yavuz abi gelmeye başladı ve nedensizce yağmurun ölümü gelmeye başladı.

    dağdibi bölgesine bakan tepelere vardık ancak bir tak yoktu.

    bu sefer penaper dağının en zirve noktasına kadar tırmanmamız gerektiği söyledi, ben hayatımda bu kadar s çizerek yürüdüğümü hatırlamıyorum lan. sanki olduğumuz yerde yuvarlak çiziyoduk amk.

    kafayı yiyecektim resmen. kendimi bacağımdan vurmayı bile düşündüm diye bilirim.
    ···
  • +45
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    telsizlerimizde an be an, şifreli olarak tabii istihparat raporları geliyordu.

    tahmin ettiğim kadarıyla bunlar köylere uğraya uğraya gidiyorlardı yoksa tek tek bu şekilde bir istihparat vermek mümkün değil. dağlarda kamera yok ki amk.

    işte yaban domuzları şuralarda. işte tugayda hareketlilik var, önemli misafirlerimiz yoldalar ilerliyorlar falan filan gibi telsizden devamlı birliklerin başında ki bölük komutanlarına anonslar geçiyordu.

    fakat özellikle telsizde hareketlilik olmasın diye kegib kegib anonslar çekiliyordu. zaten bizden telsizleri kapatmamız istendi. olurda bazı mallar (mesela ben=) ) mandalı açık unutur ne yaptığımız yayılır diye.

    yanımızda korucular da vardı, zaten devamlı aynı yoldan intikal yaptığımız için yolun güvenliği konusunda bir tereddütümüz olmadığından tarla mezrasına 1 1 buçuk saatte varmıştık, ortasu köyüne varmamızda uzun sürmedi, ancak köye girmeden hatta mümkün olduğunca köy ahalisine gözükmeden gülyazı mevkiine doğru hareket ettik. zaten karanlık iyice bastırldığı için bu konuda pek sıkıntı çektiğimiz söylenemezdi.

    işte bu intikalde mesela sigara içilmesi yasaktı. öyle gelecek bir kanascı vuracak falan değil işte amk. yer belli olmasın manevra yapan birlik iz bırakmasın diye.

    yanlız normal seyirden bir anda değişti,

    acilen yemişci köyüydü sanırım (ki bu köyde ki müstakil evlerin arazilerinin bir kısmı ırak sınırı içerisindedir iç içe geçmiş bir yer yani) oraya gitmemiz gerektiği söylendi nedenini dağdibi mevkkinde tespit edilmiş bir takım unsur o bölgede ki uzungeçit in hemen yanında ki penaper dağının tepesine doğru hareket ettiği söylendi.

    bizde yemişci bölgesinden o dağa doğru tırmanıp önlerini keseceğiz. amacımız bu.

    akşam sanıyorum saat 9 10 gibi biz yemişci (yemişli de olabilir) bölgesinden bu penaper dağına tırmanmaya başladık.

    bir dere yatağından yukarı doğru yol aldık, belli bir mesefe boyunca, bölgede ki sınır jandarma timlerinin kurmuş olduğu mevziler vardı. ancak bir süre yol aldıktan sonra bunları geride bıraktık. her türlü saldırıya açık bir iki tarafı tepe olan bir dere yatağından yol alınca, mecburen öncü timler seçildi. önden gidip yol güvenliğini sağlayacak, arkadan birlik geçecek ve geri gel emriyle öncü birlikte tekrar birliğe dahil olacak.

    tabi o züt veren üsteğmen o gece hep ben ve timimi öncü tim yaptı.
    ···
  • +32
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    düğün dağından, habur 2 sınır karakoluna doğru intikal için son hazırlıklarımızı yaparken, yemişli dağdibi ve gülyazı bölgesinden istihparat geldi.

    bölgede kalabalık bir militan grubu görüldüğü, ve beytüşşebap-bestler bölgelerine doğru gittiği en yakın birliklerin de bölgeye derhal hareket etmesi gerektiği çağrısını aldık tabi şifreli ve doğru kodlarla.

    sınırda bulunan bizler, beytüşşebapta bulunan uzungeçit mevkiinde ki komando birlikleri hatta siirtten de bestler bölgesine timler kaydırılıp bir kıskaç harekatı yapılacağı söylendi.

    bu unsura en yakın grup bizdik,

    hazırlıklarımızı daha hızlı tamamlayarak yola çıktı.

    arazi hakkari ye yakın bir bölge olduğundan en taktan arazi beyler. bir karış düz yer yok diyebilirim.

    biz zaten tam sınır taşlarının olduğu bir bölgedeyiz, düğün dağının kuzaye bakan sırtları türkiye, güneye bakan sırtlarıda ırak. biz tam tepe noktalarında bulunuyorduk.

    hemen tarlaş mezrasına inip oradan, gülyazıya geçmek için tempolu (artık o arazide ne kadar tempolu derseniz) intikal yapmaya başladık.
    ···
  • +42
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    http://www.youtube.com/watch?v=c9fE7XOHxBw

    yaklaşık 8 9 gündür arazideydik, son diye düşünüyordum. çakırsöğüte döndükten sonra artık tezkere alacak asker olacaktım ve bitecekti arazide intikal yapmak veya operasyonlar.

    gün sayabilirdim yağmuruma kavuşmak için.

    son bir kaç haftadır pekde iyi olmayan haberler alıyordum. yağmura ulaşmak imkansız olmuştu. ne zaman hastaneyi arasam ya hemşire müsait olmadığını söylüyor veyahut annesi çıkıyor uyuduğunu söylüyordu beyler.

    annemde oğlum merak etme, herşeye hazırlıklı olmak lazım, hem senin hem onun için. az kaldı zaten. sen kendine dikkat et sen iyi olursan oda iyi olur falan diye birşeyler söylüyordu.

    akl-i selim düşününce durumun vehametini anlayabiliyorum şimdi beyler ama o zaman kötü şey getirmiyorsunuz aklınıza.

    tek düşündüğüm, benim iyi olmam gerektiğiydi. o kadar. bana bişey olmazsa ona da bişey olmayacaktı.

    aylardır bölgedeydik askerlerimle. onca şey yaşamıştık, k.ırak a bile girmiştik defalarca. bişey olmamıştı.

    inanırmısınız aramızda dalga bile geçer olmuştuk azraille.

    bizi kesin unuttu amk,

    bizi teğet geçti,

    azrail bile illallah etti bizden hey yavrum hey,

    gibi dalga geçip gülüşüyorduk.

    biz ne bilelim, bizim için pusuya yatanın azrailin ta kendisi olduğunu.

    son arazi arama tarama görevimiz, yavaş yavaş kış bittiği için, yaz tertiplenmesi boyunca sınır jandarma timlerinin bölgeleri arasında intikal yaparak geçiriyorduk.

    özellikle ortaklar kureyşin arasına kadar gidiyor, ırak topraklarına 1 km kadar girip tekrar hat boyunca düğün dağına dönüyorduk. düğün dağında ise çeşitli mevkiilerinde (arazinin uyumuna göre) istirahat edip tekrar aynı hat boyunca yola koyuluyorduk. yaklaşık 7 6 kol halinde 300 e yakın komando olarak intikal yapıp arama tarama görevimizi yerine getiriyorduk.

    herşey gayet normaldi. yani o bölgenin durumuna yaşadıklarımıza göre normal. yoksa günde 12 13 saat yürümek normal olabilir mi? olabileceklere bizim beklentimize göre normaldi.

    taki o dıbına kodumun gecesine kadar.
    ···
  • +49
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    --- son partlar ---

    1996 nın ilk ayları. askerlikten yüzden düşeli çok olmuş, şehit olunan zamanlara girilmiş. 1 aydan daha kısa bir sürem kalmış teskereye.

    17 ay.

    dile kolay.

    17 ay önce doğmuşum sanki. ondan öncesi yokmuş gibi. en başta dediğim gibi. kahramanlıklar öyküsü, bir destan değil bu anlatılanlar. gerçekler.

    yarın, şu an aramızda bulunan bazı arkadaşlarımızın kardeşlerimizin karşılaşacağı şeyler. yıllar önce abilerinizin karşılaştığı şeyler.

    unutulmayan hadiseler.

    unutulmaması gereken hadiseler.

    bambaşka bir hayat.

    bu insanlar içinizde arkadaşlar. bu olayları yaşayan insanlar hergün yanınızdan geçiyor, belki selam veriyorsunuz yüzüne dikkatli bakmadan. hergün aynı otobüste yolculuk ediyorsunuz bu insanlarla.

    size bir tanesinin adresini vereyimmi.

    istanbul da, mecidiyeköy okmeydanı - aksaray yedikule arası otobüslerde yolculuk yapanınız hiç oldu mu?

    okmeydanı mecidiyeköy istikametinden aksaray ve yedikule giderken, shell benzin istasyonundan kasımpaşa nın dar bir yoluna girersiniz, daima trafik vardır orada. o yolda bir adam var.

    genellikle asker elbisesi giymiş, başında bir miğfer yoldan geçen arabalara kendince yön gösteriyor, elinde bir düdük, geçen jandarma minibüslerine polis arabalarına selam veriyor. ona dalga geçmek için selam veren insanlara hazır kıta durup selam veriyor.

    etrafınca deli olarak adlandırılmış bu adam. sizce neden deli.

    o adam da bu anlattığım şeyleri yaşamış insanlarından bir tanesi. arıyorsunuz ya etrafta. görmüyorsunuz. işte onlardan biri.

    bir gün yolunuz düşerse dikkat edin. çoğunlukla oradadır.

    hatta biraz dikkat ederseniz, hep bir şeyler mırıldığını farkedeceksiniz. hep aynı şeyleri mırıldanıyor;

    Hem okudum hem de yazdım
    Yalan dünya senden bezdim oy
    Dağlar otağını gezdim
    Yitem yavrum bulunur mu

    Bak şu kaşa bak şu göze
    Yandı yürek döndü köze
    Mehmetimi bir top beze
    Saran dünya değilmisin

    El veriyor el veriyor
    Ortadirek bel veriyor
    Döndüm baktım sağ yanıma
    Mehmetim can veriyor

    mehmet e ağıt bu mısraların ismi,
    ···
  • +54
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    son partları atıyorum arkadaşlar, öncelikle şunu söylemeyi bir borç bilirim. yazıma başlarken beklemediğim bunca ilgiden dolayo hepinize sonsuz teşekkür ederim.

    bir kaç şeyi önceden söylemek isterim, burada yazılanlar için, bir kaç kişiden kitap teklifi aldım. bu yazılanlar kitap olmayacak. bu yazılanlar inci sözlükte kalacak, kaldırılmadığı sürece veya silinmediği sürece, internet kullanan herkes, istediği vakit girip okuyabilecekler. bu yaşanılanların kitap veya seneryo haline getirilim para kazanmak amacıyla kamuoyuna sunulmasına pek anlam veremedim. o yüzden öyle bir niyetim yok.

    bir kaç arkadaşı kırdıysak şimdiden affola. bazen ekgib veya unutularak yazılmayan şeyler hatta yanlış yazılan şeyler olmuş olabilir. zaten bunlar özel msjlarla belirtildiğinde düzeltilmiştir. gece görüş olayına biraz deyineyim. o zaman yoktu yazmış olabilirim. ancak öyle yazdıysam yanlış demişim. zaten yazılanların tümünü okuyan arkadaşlar muhakkak rastlamışlardır. hepimizde yoktu az vardı demiştim.

    sanırım 1 aydan fazla birlikte olduk. hepinize teşekkür ediyorum. yaşadıklarım ve yaşadıklarımızla ilgili yazacaklarım bu gece son bulacak. ancak her zaman, kim ne zaman isterse bana özelden veya başlık altından soru sorabilir. bilgim dahilinde cevaplarım veya muhabbet etmeyede devam ederiz.

    tekrar tekrar teşekkür ederim.

    yavaş yavaş son gecemize başlayacağım arkadaşlar.
    ···
  • +18
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    daha eve yeni geldim beyler. saat 8 10 geçiyor şimdi attım kendimi eve. babamın yanına gitmiştim uzunköprüye. akşam maçtan sonra buradayım. son bölümleri anlatacağım. akşam görüşmek üzere.
    ···
  • +21
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    -abi ben askerde makinalı kullanmak istiyorum bunun için özel bişey yaptırıyolar mı?

    biraz fiziki yapına bakıyorlar diye biliyorum. iri yarı bir kişiysen ya da takımın içerisinde fiziki olarak en irisi sensen makinalıda senin oluyor. bu tarz şeyler. ama ne kadar geçerli bilmiyorum. sorup öğrenmek lazım.
    ···
  • +27
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    başından beri okuyorum, son yaptığın telefon görüşmesi, o bölgede kalmanın sonucunu en net şekilde ortaya koyuyor.

    şöyle bir soru sorayım, sen bu kadar zaman bunları içinde tuttun, şimdi kim bilir kaç kişi öğrendi. bir rahatlama, sırrını itiraf etmek ya da yükünü boşaltmak vs. gibi bir huzur oldu mu sende?

    yoksa değişen bir şey yok mu?

    --

    rahatlama oldu mu?

    kısa bir cevap vereyim,

    hemde nasıl.

    bu kadar uzun şeyi kime anlatabilirdim. yada bunları dinleyecek zamanı olan kimi bulabilirdim ki?

    o yüzden mutluyum ve huzurluyum. benim için terapi oldu diyebilirim.
    ···
  • +10
    1995 şırnak askerlik hikayemi anlatıyorum
    @deeldo

    valla astsubaylık la ilgili ben ne desem boş. onu astsubay olan veya olmuş kişilerle konuşsan daha sağlıklı. tek tavsiyem bu olabilir. olayın içinde olduklarından sana en temiz bilgiyi onlar verebilir ancak.
    ···
  • daha çok