1. 9176.
    -1
    im gonna pop some tags only got twenty dolars in my pocket i i im hunting, looking for a come up this is fucking awesome hep beraber
    ···
  2. 9177.
    +1 -1
    su tabancamı aldım beklemedeyim panpa
    ···
  3. 9178.
    +11
    beyler geldim, bişeyler atıştırayım geliyorum.
    ···
  4. 9179.
    0
    sayın abim nevaleler hazır beklemedeyiz.
    bu arada abi eğirdirdeki eğitimde dağcılık eğitim aldınız mı yoksa iman gücüyle dağlara çıkıyordunuz ve asteğmen arkadaşlarından bu amerikalıların vietnam sendromu dediği durumu yaşayanlar var mı ya da senin şahit olduğun olaylar oldu mu, varsa şimdi durumları ne, bilgin varsa ve aktarırsan güzel olur. müsait zamanında cevaplarsan sevinirim abicim. saygılar
    ···
  5. 9180.
    +1
    takipteyiz
    ···
  6. 9181.
    0
    hadi abicim bekliyoz nerdesin
    ···
  7. 9182.
    +7
    başlıyorum beyler.
    ···
  8. 9183.
    0
    reyiz yemek yiyip gelcem dedin 1 saat oldu ne yemekmiş yahu
    ···
  9. 9184.
    +29
    mercimek dağının karşısında ki mantarlı tepeye yapmış olduğumuz küçük çaplı operasyondan sonra bölgede elle tutulur birşey olmadı.

    artık yaz ayı yavaş yavaş geride kalmaya başlamıştı.

    bölgeye hafiften hafiften kar çökmeye başlamıştı,

    bizlerde üs bölgesi tamamlanmasına yakın çakırsöğüte geri döndük, yerimizi başka timlere bırakarak.

    jandarma komandolar olarak, belli bir süre kış tertiplenmesinden dolayı yeni gelen kamufulajlarımızı falan aldık,

    araziye yayılmış olan timleri çoğu kendi üs bölgelerine karakollara ve tugaylara çekildi, sadece piyade komando timleri arazide bir süre daha kalacaklardı. jandarma komando timleri hazırlıklarını tamamladıktan sonra, araziye jkomandonlar ağırlık verecek, bu süre zarfında piyade komandolar kış tertiplenmelerini yapacaklardı.

    bu bahsettiğim süre beyler 3 bilemedin 4 gün.

    biz tugaya döndüğümüzde rezil vaziyetteydik,

    sol kulağım resmen taş kesilmişti. anlatamam sizlere, büksem çaat diye kırılacakmış gibime geliyordu kıkırdağı.

    hayatımda ilk defa o kadar soğuk hava ve bir o kadar şiddetli rüzgarla muhattap olmuştum, tabi şırnak ın en pis kışını görmediğimiz için bize bundan ötesi olamaz dedirtmeye yetmişti bu soğuk.

    bölgede kış ayı, yaz ve bahar aylarına nazaran rahat geçerdi,

    sizinde tahmin edebileceğiniz gibi beyler, bunlar kış aylarına uygun gerekli techizat ve manevra kabiliyetinden yoksun olduğundan kışın burunlarını saklandıkları mağaralardan ve kamplarından çıkaramazlardı.

    bizde kış ayı boyunca, bunların kaldıkları mağara, kaya ve tilki oyuklarını aramakla meşgul olurduk. bunun yanında, yolu kapanan köylerin yolunu açar, erzak sıkıntısı olan köye helikopter yoluyla erzak taşırdık. köy ayırt etmeksizin, bu son lafıma dikkatinizi çekerim,

    köy ayırt etmeksizin, en ağır tipide dahi aciliyetine göre intikal yapar gerekli yardımı ulaştırmaya çalışırdık.

    ha bundan gurur duyarmıydık, bazı köyler vardı ki onlara yardım ulaşabilsin diye, allaha dua ede ede çırpındığımızı bilirim. ama bazı köyler vardı ki yardım ederken ne küfürler ettiğimi.

    açık konuşuyorum kusura bakmayın.

    velasıl beyler,

    tugaya dönüp buz gibi suda temizlendikten sonra, aynada traş olmak için hazırlanırken kendimi zar zor tanıdığımı farketmiştim.

    size olurmu bilmem bana hala olur o günlerden sonra, özellikle aynaya uzun süre baktığınızda kendinize, bir yabancılaşma gelir, konuşursunuz ses tonunuz yabancı gelir,

    işte ilk orada başlamıştı bende.

    kirli bir sakal, göz altlarımda göz çukurlarım daha da derinleşmiş, saçım hiç olmadığı kadar düzensiz ve çirkin.

    dişlerim sararmış.

    bom tak bir haldeyim.

    omuzlarım yara içinde ve mosmor, taşıdığımız sırt çantasından ötürü.

    artık tam olarak ne şekilde biteceğini bilmiyorsunuz.

    askerlik bitecek mi? ne kadar kaldı, yani

    şafak comolokko, dediğiniz o askerliğin cicim ayları geride kalmış, ne kadar kalmış gibinizde değil,

    zaten aklınıza bir zaman sonra,

    ben geri döneceğim, eve döneceğim

    düşüncesi gelmiyor,

    sanki oraya aitsinizmiş ve bundan önce ve bundan sonra bir yaşdıbınız olmayacakmış gibi takılıyorsunuz.

    tugayın koridorları bahçesi falan dar gelmeye başlıyor, devamlı elinizde silahınız olsun istiyorsunuz. devamlı arazide kalmak intikal yapmak istiyorsunuz.

    elinize silah aldığınız vakit kimse size zarar veremez gibi geliyor, öldürme hissi tek tatmin kaynağınız olmaya başlıyor,

    sosyolojik bir araştırmaya göre beyler,

    bu bölgede askerlik yapıp şiddetli çatışmalar içinde bulunmuş askerlerin %45 %50 arasında bir oranda, şu gözlemleniyor,

    yolda yürürken tedirginlik ve hep köşelerden yürürmek, güvenli yol için önceden gidilecek yolu planlamak, ve bana en garip gelen,

    yaşanılan şehirde en hakim tepe neresiyse çoğunlukla oraya gitme arzusu, orada bulunma arzusu.

    ben bu araştırmayı okuduktan sonra bir nebzede olsa kendimi bu grubun içerisinde buldum beyler,

    çünkü ben istanbula döndüp evden dışarı çıkmaya başladığım zamanlarda çoğunlukla yüksek tepelere yürümek arzusu içersindeydim, çoğunlukla ya çengelköy sırtlarına çıkardım veyahu çamlıca tepesinde, aşağı semtler ve bölgelerde çok daraldığımı ve tehlikede olduğumu düşünürdüm,

    bu tarz insanları aramak isterseniz, şehrin yüksek tepelerinde bulunan çay bahçelerine göz atmanızı tavsiye ederim.

    ayrıca bölgede askerlik yapmış kişilerin çok düşük bir kesim içerisinde olsada, aşırı derece tehlike arz ettiği söylenmekte,

    bu gazi arkadaşlarımız, içerisinde devamlı öldürme içgüdüsü ile yaşamaktadırlar,

    yani yolda giderken bize çok saçma gelebilecek birşey onun dikkatini çekebilir, bizim dikkatimizi bile çekmeyen bir şey ona tehlike arz edebilir,

    ve ne yazık ki bu durumda, bu arkadaşlarımız karşısında ki masum kişiyi öldürmeden o anda yaşadıkları krizleri atlatamıyorlar.

    veyahut bu kişiler, çok sıkıldıkları ve kriz geldiği anda, evdeki çocuklarını öldürme hissine kapılabiliyorlar.

    hiç duydunuz mu bilmiyorum,

    gerçi bu haberler çok var. fakat dikkat çekmiyor,

    astsubay önce ailesini öldürdü sonra intihar etti diye,

    çoğunluğu g.doğuda askerlik yapmış kişilerdir,

    özellikle dikkatimi çekipte iyice araştırdığım bir tanesini anlatmak istiyorum,

    sakaryada ailesini katledim kendisini silahıyla vuran astsubay,

    ailesini müstakil evinin bahçesinde pusu kurarak öldürdüğünü biliyormusunuz,

    bildiğiniz çapraz pusu atmış bahçesine 2 kızını 1 oğlunu karısını ve kayınpederini öldürmüş, sonra intihar etmiş.

    hep diyorum ya,

    askerlik teskere günü bitmiyor orada ki asker için.

    şehitlerimiz gazilerimiz ve normal döndüğümüzü iddiaa eden bizler, hala orada yaşıyoruz, hala o dağlarda pusu atıp intikal yapıyoruz.

    sanmayın ki oradan döndükten sonra, eski hayatımıza geri dönebiliyoruz, aralarında en normallerinden biriyim, hala gece dişlerimi sıkar sabah diş etlerimin kanaması yüzünden uyanırım, helikopter sesine dayanamam, yolda yürürken ani seslerde sesin geldiği yeri tayin etmeden duramıyorum.

    http://www.youtube.com/watch?v=DIcNdsVFF0A
    Tümünü Göster
    ···
  10. 9185.
    +40
    insan öldürmek için, birilerini yaralamak için, büyük bir karşılık vermen gerekir, önce kendi vicadanınızı öldürmeniz gerekir oralarda, sonra hayal bile edemeyeceğiniz korkunuzu yenmeniz gerekir,

    bu korkuyu düşünceyle değil, yüzleşerek yenersiniz önce,

    arkasından aynı korkuyla defalarca karşılaşırsınız,

    bu korku, artık korku olmaktan çıkar, yerine en büyük isteğiniz en büyük arzunuz haline gelir,

    insani duygular köreltiliyor orada deniyor ya,

    çok üzgünüm ama beyler, o duyguları köreltmezseniz eğer ölürsünüz açık ve net.

    acemilik günlerinizin başında, (bunu hepiniz için söylemiyorum komando olan ve olacaklar için veya sınır karakollarında bulunacaklar için)

    herşey bir oyundan ibaret gibi gelir,

    geçen günlerde olayın ciddiyetine varırsınız,

    zıpkın gibi bir komando olduğunuzda herşeyin farkında olan bir askersinizdir artık, neyle karşılaşacağınızı oraların sizlerden neler alıp zütüreceğinin farkına varırsınız,

    görev yeriniz belli olduğunda ne olacağını net bir şekilde bilirsiniz,

    ardından görev yerinize gidersiniz,

    bütün bildiklerinizin aslından bir tak olmadığını görürsünüz, hiç bir yerde öğrenemeyeceğiniz, eğitimini alamayacağınız şeylerle karşı karşıya kalırsınız,

    ardından sağ kurtulup dönebilirseniz, sivil hayatta devamlı o anları arzularsınız delicesine.

    sivilde belinizde elinizde silah olmadan inanılmaz bir korku kaplar içinizi yolda yürürken, çoğu arkadaşımız bu hisse yenik düştüğü için en kısa ve kolay yoldan bir silah edinir kendine,

    yolda yürürken belinizde silah, her hangi bir sokaktan yokuş yukarı çıkarken kendinizi intikalde sanırsınız, hele karlı veya çamurluysa yol iyice moda girersiniz,

    kafanız orada değildir artık,

    rüyalarınıza şehit olmuş arkadaşlarınız girer,

    ben şehit oldum ben şehit oldum, siz nesiniz demeye başlarlar,

    bazen öfke kusarlar,

    bazen yardım isterler, yardım et, kurtar beni, yardıma gelin diye,

    şehit arkadaşınızın kabir yakınınızdaysa gidip başında bir dua etmeniz bir süreliğine sizi rahatlatır.

    şehitliklerden çıkmak istemezsiniz,

    çoğu insanın yanından geçerken bile tedirgin olup tırtığı şehitliklerin içi size gül bahçesi gibi gelir, oralarda rahat hissedersiniz kendinizi,

    sizden önce veya sizden yıllar sonra askerlik yapmış asteğmenler silah arkadaşınız gibi gelir, onbaşılar erler subaylar her türden asker kardeşiniz gibi görürsünüz,

    o askerlik hiç bitmez anlıyacağınız.

    gel teskere gel teskere diye sayarken o düşünceden hiç kurtulamazsınız. o çukurdan hiç çıkmamazsınız ölene kadar.

    gel teskere gel teskere şarkısı batı daki asker için çalar,

    http://www.youtube.com/watch?v=27oCg0mHkaU

    sizin şarkınız da ben ölürsem saçlarını yolma gayrı olur.

    http://www.youtube.com/watch?v=QImWktdbs64

    derler duymuşsunuzdur, oralar teskereye 90 gün kala nöbetten düşenlerin yeri değil, 9 saat kala şehit olanların yeridir diye.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 9186.
    0
    Vay be sosyolojik araştirma iyimiş
    ···
  12. 9187.
    +29
    bu anlattığım durumlarla karşı karşıya olan kişiler, kimler diye merak ediyorsunuzdur.

    aynaya bakın beyler, en yakın aynaya bakıp hayal edin, sizin yaşınızdaydım o zamanlar belkide bazılarınızdan daha ufak.

    ilerleyen zamanlarda şu anda aramızda bulunan birileri bunları yaşayacak.

    başına gelenlerden o bile haberdar değil,

    burada okudukları ona az da olsa bir yol gösterecekse eğer, bu mutluluğu trilyonlara değişmem.

    şu anda terör yok, müzakereler yapılıyor saldırı falan olmuyor falan diye sakın rehavete kapılmayın,

    önümüzde ki yaz ayında bu dediklerimi hatırlarsınız,

    zaten çatışma nedir, çatışma çok ufak bir bölümü,

    asıl sinir bozan çatışmayı basılmayı beklemek. yoksa çatışmaya girmek ne amk.

    çatışma çıksın diye yalvaracaksınız dua edeceksiniz, bu dediklerimi bir kenara yazın.

    neyse beyler, dönelim anlatacaklarıma,

    biz kış ayına girerken yavaş yavaş bölgeyi beyaz ölüm (kar) kaplıyordu,

    tugayda yeni görevlerimiz için hazırlık yaparken, kış tertiplenmesinden dolayı yeni kıyafetlerimiz yeni malzemelerimizi hazırlarken, cizde ilçe merkezinden ptt müdürlüğüne askerlik şubesine, çarşı içine, polis lojmanına ve dağ komando tugayına salıdırı haberi geldi,

    dağ komando tugayı genellikle piyade komandoların yani bu bizim birbirimize uyuz olduğumuz (sözde tabii=) ) bitlilerin yerine saldırı olmuş,

    e çocukların çoğu arazide olduğu için bizde bölgeye hareket etmemiz gerektiği söylendi,

    hemen hazırlandık tabi, 20 25 dakika içerisinde tam techizat hazırlanıp, o an hazırda ki kamyon ve araç ne varsa hareket ettik, şırnak merkeze de saldırı olabileceği haberi geldiği için, bir kısım personel şırnak merkeze indi,

    yaklaşık ilk etapta 3 4 tim sanıyorum o civarlarda, cizre bölgesine hareket ettik,

    savaş yüzbaşıda bizimle ilk grupla hareket etti, bahadırlar ilker falan şırnak merkezde kaldılar, onlarda daha sonra geldiler,

    biz yola çıktığımızda özellikle arabaların yakıldığı haberi geldi, ve polis noktalarına roket atıldığı haberi gelmişti.

    tabi yola çıkar çıkmaz cizre de neyle karşılaşılacağı değil, yola kurulmuş olası bir pusu veya mayın.

    tedirgindik dememe gerek yok heralde.

    o zamanlar arzum, öleceksem eğer, bu mayın veya pusu değil normal çatışmada şehit olmaktı.
    ···
  13. 9188.
    +8
    lan ders çalışacaktım amk yine buna takılırım bu gece :(

    ordinaryus oramiralim yanlış zamanda vurdun :(
    ···
  14. 9189.
    0
    o askerlik hiç bitmez
    ···
  15. 9190.
    +3
    lan hafiften tırstım amk kısaca doğudan gelen asker pgibopat oluyormuş (yanlış anlamadıysam tabi)
    ···
  16. 9191.
    +1
    takipteyiz abi devam
    ···
  17. 9192.
    +34
    şırnak cizre arası yol, özellikle şırnak beytüşşebap yoluna göre biraz daha düz bir alan, gene ufak ufak geçitlerden geçiyorsun ama bu beytüşşebap veyahut güçlükonak mardin arası dargeçit yolu kadar değil.

    tek sıkıntı ki aslında büyük sıkıntı, şırnak ve cizre arasında ki en büyük sorun cudi dağı, cudi dağının sanırım kuzeye bakan eteklerinin yanından kıvrılarak gidiyorsun.

    işte sırasıyla kömürhavzası, tophaneydi sanırım ismi o mevkii, ikizce (ki cudinin dibi dıbına kodumun yeri), ikizcede bir de kumçatı yokuşu vardır s şeklinde ama en kavisli s benim diyen halt yemiş, dön allah dön, yürüsen amk 2 dk döne döne gitmekten yarım saat sürerdi,

    ardından biraz daha gelişmiş olan nasırhana gelirsiniz, burası daha ferahlatır adamı.

    tabi yolda giderken ilçenin merkezinden geçtiği için yol, arada taş atan pezevegler olabiliyordu,

    nasırhan dümdüz sayılacak bir yer, yanlız buranın sıkıntısı, şırnak mardin yolu üzerinde giderken mardin istikametine doğru, sol tarafınızda cudi olduğu yetmezmiş gibi, bu sefer sağ tarafınızda küpeli yani gabar dağları peydahlanır.

    ardından kasrik geçitine gelirisiniz,

    kasrik köyü vardır burada, cudi dağının bittiği ve başka bir tepenin başladığı nokta ki aynı zamanda güçlükonak ve mardin dargeçite de bu yol ayrımından dönerek gidersiniz,

    v şeklinde bir oluşumun en dibindedir bu köy ve iki sivri tepenin arasından geçerek gidersiniz.

    kasrikten cizre yoluna girdikten sonra belli bir mesafe gidersiniz ve sağ yanınızda güzelim dicle belirir, kurtuluş aşağı dere ve kurtuluş mahallesine gelip geçersiniz,

    sağ tarafınızda dicle, sol yanınızda cudi, zaten bu noktadaysanız cizreye geldiniz demektir.

    cizre köprüsünden geçerek, ilçe merkezine hızla gitmeye başladık, etrafdan silah seslerini duyuyorduk.
    ···
  18. 9193.
    +6
    dün kendime asker künyesi aldım üzerine roadrunnergibenjackal yazdırdım paçaları sıvayıp asker botlarını çekip okula gidiyorum
    ···
  19. 9194.
    +3
    abi benim 2 tane sorum olacak benim gözler 1.5 derece miyop uzağı göremiyorum gözlükmü takmam lazım yoksa takmasamda olurmu. 2.sorum ise hangi silahı kullanacağın neye göre seçiliyor ondan azcık bahsedermisin şimdiden teşekkürler, takipteyiz.
    ···
  20. 9195.
    +27
    biz gelene kadar zaten olan olmuştu, piyade komandolar bölgede olmadığı için bunlar meydanı boş bulmuşlar oraya buraya saldırmışlar ve kamu daireleri, polis lojmanları öğretmen evleri önünde ne kadar araba varsa yakmışlar, polis lojmanının önünde bulunan çocuk parkına el bombası atmışlar,

    ayrıca polis lojmanında nöbet tutan memuruda ağır yaralamış şerefsizler,

    ilçede bulunan özel harekat polisleri hemen cudi dağına doğru operasyona çıkmışlar, polis lojmanının önüne gelmiştik bizde, dikkatimi şu çekmişti, bütün pencerelere battaniyelerle çarşaflarla örtmüşlerdi öğretmen evide keza öle, sebebide cam patlarsa hem içeridekileri korusun hemde cam parçalarının etrafa mermi gibi yayılıp saplanmasını önlesin diye,

    sokaklarda ne kadar çöp konteynırı varsa devirip yıkmışlardı,

    öğretmen evini taramışlardı,

    batıdan her türlü tehlikeyi göze alıp gelmiş gencecik öğretmen kızların oradan alığ zırhlılara bindirip tugaya gönderilecekti, yüzlerini görmeliydiniz beyler, bembeyaz kesilmişlerdi, daha tecrübeli olanlar ise öğretmenleri telkin edip yürümelerini sağlıyorlardı.

    erkek öğretmenlerden biri, bizim yüzbaşıya dönüp allah razı olsun dediğini gördüm,

    ilçede ki polisler zaten fellik fellik bu muallakliği yapanları arıyorlardı, ilçeye komando geldiğinde bunlar etrafa dağılıp kaybolmuşlardı,

    özel harekatçı polisler de dağa operasyona gitmiş piyade komandoda arazide meydan bunlara kaldığını sanmışlardı, ama jandarma komandonun eli armut toplamıyor elbette,

    hatta savaş yüzbaşı, piyade komandonun mekanını kollamaya geldiniz sizden ötesi yok falan demişti pek bir gaza gelmiştik,

    biliyorsunuz piyade komando jandarma komando arasında tatlı bir rekabet var=)

    hele şunu anlatayım size olaya bakın,

    akşam hava karardıktan sonra saat 6 7 gibi,

    ortalık durulduktan sonra, ki 8 9 tim daha geldi bizden,

    bu muallaklere inat, ilçe merkezinde ki çarşıda tekmil ata ata ayakları yere vura vura göz dağı vermek amacıyla yürüyüş yaptık,

    jandarma komando marşıyla,

    şimdi siz bu dağ komandolarının marşını biliyorsunuz,

    bir kar yağar ince ince
    komandonun hali nice
    bir operasyon var bu gece
    vay paraşütçü komando
    vur vur dağcı komando..

    ee biz jandarma bin mi?

    bizim marşımız yok mu?

    var hemide kralı var=)

    şimdi bu marşı herkes söylüyoru gerçi ama aslen jandarma komandonun marşıdır,

    marşı şu şekilde beyler piyade komandoyada gönderme=)

    dağlara atarız pusu,
    yine haram oldu gece uykusu,
    komandoya bir yudum su,
    vermezmisin şırnak kızı (genelde bulunan bölgeye göre değişir, aslen izmir foça olduğu için izmir kızı derler)

    şırıl şırıl suyun akışı,
    belinede bağlamış al nakışı,
    komandonun bir bakışı,
    yetmezmi sana şırnak kızı,

    buraya dikkat en sevdiğim yer=)

    kiremitten baca olmaz,
    piyadeden koca olmaz,
    alacaksan jandarma al,
    küt küt vurur hiç yorulmaz,

    bakın burada videosu var,

    ama biraz değiştirilmiş, komando yerlerinde çoğunlukla jandarma deniliyor.

    http://www.youtube.com/watch?v=BUqSfCJo4nU

    işte bu şekilde beyler, muallaklere inat bağıra bağıra ayakları yere vura vura çarşıda gezdik, piyade dostlarada biraz ayıp oldu ama olacak o kadar=)
    Tümünü Göster
    ···