Asya ve avrupada 1347 yılında bu faktörlerin olmamasından kaynaklı olarak KARA VEBA salgını ortaya çıktı. Siz isterseniz buna hastalık deyin ama bu bana göre tanrının insanlara verdiği bir gözdağıydı.

Avrupa nüfusunun neredeyse üçte biri bu hastalık nedeniyle yok olmuştu. Cesetleri gömmek bir işe yaramıyordu çünkü hastalık topraktan sızarak yayılmaya devam ediyordu.
Şehirlere girmek neredeyse imkansızdı düşünün anneniz yada babanız veya karınız yada sevgiliniz ölüyor ve siz onun cesedini ve günden güne çürüyen bedenini her gün görmek durumundasınız.
Zamanında gözlerine bakmaya kıyamadığınız kişinin gözlerini fareler yemeye başlıyor ama dokunamıyorsunuz çünkü dokunursanız hastalık sizede geçebilir ve sizde ölebilirsiniz.
BU TANRININ ADALET ANLAYIŞIDIR iŞTE……..

insanlık bu cehennemi tam 4 yıl boyunca yaşamaya devam etti.
Avrupadaki bugün modern şehirler dediğimiz yerlerde insanlar yok denecek kadar az kalmıştı. Yaşayanlar şehir dışlarına gitmeye başlamıştı.
Kişiler bu hastalıktan çok büyük dersler çıkardılar….
iyi anlamda
Ve kötü anlamda……

Öncelikle doğa ile uyumlu yaşamanın ve doğanın kafasının bozulmaması gerektiğini anladılar ve daha dikkatli olmaya özen gösterdiler.
Doğa ile aynı amaçlara hizmet edersen oda sana karşılığını misliyle veriyordu…..
Orta çağ Avrupa’da her ne kadar bilginin olmadığı karanlık bir dönem olarak kabul edilsede tarımsal üretim bakımından yeni çağın çok daha ilerisinde bir grafik izlemiştir.
insanoğlu doğa ile barışmasının bayrdıbını sürerken bazı kişiler ise hastalık gibi kavramları nasıl kontrol altına alabiliriz ve onu kendi amaçlarımız için nasıl kullanırız adı altında çalışmaya başlamıştı.

Örnek olarak veba hastalığından ölen kişileri mancınıkla komşu şehirlerin surlarından atma fikri ilk biyolojik silaha örnek olarak gösterilebilir.
Hastalık Avrupa’nın bir çok yerine bu yolla bulaştırıldı.
Aradan yıllar geçti ve ilk dünya savaşı patlak verdi.
1914-1918 1. Dünya savaşı……
insanlığın ilk defa topyekun bir birine girdiği savaş…..
Savaşın olduğu dönemlerde milyonlarca insan öldü…..
Savaşın bir sonucu olarak…..

Fakat savaş bittiği zaman yenilginin acısını yaşayan kişiler bunun intikdıbını farklı bir şekilde aldılar…..
iSPANYOL GRiBi…..
1918’de baş gösteren bu hastalık dünya nüfusunun neredeyse yüzde beşlik bir kısmının ölmesine neden oldu.
Savaşın bitmesiyle ortaya çıkması sizcede büyük bir tesadüf değildir umarım üstelik mikrobun hedef aldığı kısım hasta, zayıf bitkinler veya kadın ve çocuklar değil aksime erişkin ve sağlıklı genç insanlardı.
Savaşa hazır insanların bir hastalık nedeniyle ölmesini tesadüf ile açıklayamazsınız değil mi ?
Hastalık ilk defa savaştan çok farklı galibiyetle çıkan amerika’nın new mexico eyaletinde çıktı.
Ne kadar garip öyle değilmi yeni bir savaşın arefesinde süper güç olarak nitelendirilen ülkenin yetişkin zıpkın gibi delikanlıları teker teker ölmeye başladılar……

Yıllar sonra bu grip virüsünün kontrol altında üretildiği ve amerikanın başına bela olarak görevlendirildiği ortaya çıktı.
O zamanlar avrupadaki sansürler nedeniyle bu dile getirilmemişti ama ispanyada bu sansürler aşılmış ve hastalık araştırılmıştı gerçek ortaya çıkınca hastalığın adı ispanyol gribi olarak kaldı.
Ve şimdi günümüzde bu Allah’ın belası hastalık kendini gösterdi.
insanlık geçmişteki gibi çok fazla çoğalarak geçmişten aldıkları dersleri bir kenara koymaya başlamışlardı ve aniden insanların ölmesi yerine onların yemeyen içmeyen ve hatta etrafa saldırmayan bireyler olarak kalmasını sağlayan bir hastalık dünyada baş gösterdi.
Bizde bu hastalığın genetiğini araştırmak için görevlendirilen insanlar olarak çalışmalarımızı sürdürürken saldırıya uğradık ve o kadar yaptığımız emeklerimiz heba oldu…..

Çok dikkat çekici bir sonuca ulaşmak üzereydik üstelik…..

Nedir o diye sordu doğan.
Hulusi masadan gözlerini ayırmadan cevap verdi…..
HASTALIK TAMAMEN YAPAY KOŞULLARDA ÜRETiLMiŞTi……...

Hulusi konuşmasını bitirdiği zaman kimseden en ufak bir ses çıkmıyordu.
Sadece olanları kavramakta güçlük çekiyorduk.
Anlattıkları bilim ile uzaktan ya da yakından alakası olamayan bir kişi için bile yeterince açıklayıcıydı.
Gölge halen hulusiye karşı ön yargılı gibiydi ve ben halen hulusinin anlattıklarının içinde bir şeyleri gizlediğini düşünüyordum.

Anlatmadığı bir şey vardı ve bunu ortaya çıkardığımızda her şeyin geç olmasından çok korkuyordum.
Hulusi biraz uyumak için izin istedi ve onu kilitlediğimiz evin kendisi için ideal bir barınak olduğunu söyledi artık orada yaşamak istiyordu.
Masadan kalkıp gittiği zaman kimse yerinden kıpırdamamıştı.
Öylece kapıdan çıktı ve gitti.
Ardından kimse konuşmadı ve dağıldık.

Burak ve Kutay silahları ile ilgilenmek için gitti…
Doğanda telsizin tamiri için uğraşmak için ayrıldı…
Geriye sadece ben gölge kalmıştık.
Gölgeye baktım ve sende bir şeylerden şüpheleniyorsun değil mi oğlum dedim.
Havlayarak cevap verdi gölge…

Bu adamı daha fazla göz hapsinde tutmam gerekecek sanırım.
Aradan 2 saat geçtikten sonra Hulusi’nin dairesinden bağırtılar yükselmeye başladı.
Gölge ve ben koşarak aşağı indik.
Doğan, Burak ve Kutay’da sesi duymuş olacaklar onlarda kapının önünde bekliyorlardı.
Hulusi bağırarak biriyle konuşuyordu sanki.
Kapıyı açarak içeri girdik.

Hulusi yatağında uyuyordu ama sanki kabus görüyormuş gibi bağırarak konuşuyordu.
“ onlar yaptılar……. Takım elbiseli adamlar……..hayır……….durun ateş etmeyin…………..ölmek istemiyorum………çaresini bulabiliriz………..komutanım lütfen ölmeyin………….hayır………istemiyorum………yapmayın………..”
Burak gördüklerine çok sinirlenmişti. “ hani bir şey bilmiyordu lan bu s.kik adam dedi etrafta bulduklarıyla Hulusi’yi yatağa bağladı.
Sıkıca bağladıktan sonra getirdiği sürahinin içindeki suyu suratına boca etti Hulusi’nin.
Boğulacakmış gibi uyanan Hulusi karşısında bizi gördüğü zaman şaşırmış gibiydi.
Neler oluyor Burak neden bunu yaptın dedi.

Bacak kılıflarındaki tabancalardan birini çıkaran Burak silahın ağzına mermiyi verdi ve hani kimin saldırdığı hakkında bir şey bilmiyordun lan…kim o takım elbiseliler….
Neden bahsettiğini anlamıyorum dedi Hulusi.
Uyurken sayıklıyorsun p.zevenk her şeyi duyduk konuş yoksa Allah canımı alsın ensende kocaman bir delik açarım.
Sayıklıyormuyum dedi Hulusi.
Evet dedim bende o kadar uzun zamandır tek başına uyuyorsun ki sayıkladığını bilmiyorsun bile.
KONUŞ LAN S.KERiM BELANI diye bağırdı Burak.
Çözün beni dedi Hulusi.

Bu seferde Kutay silahını çıkartıp Hulusi’ye doğrulttu ve çözmek yok sen konuşacaksın bizde dinleyeceğiz dedi.
Hulusi yatağında yatarken gözlerini tavana dikmiş öyle konuştu.

“ Çalışmalarımızı sona erdirmek üzereydik sadece geriye kobay farelerde denemek kalmıştı. Bütün hesaplamalar aynı doğru sonucu gösteriyordu. Hastalığın çaresini bulmuştuk büyük ihtimalle.
O gece siyah helikopterlerle askerler ve takım elbiseli adamlar geldiler bozuk bir Türkçe ile projeyi yürüten komutanımıza deneyleri durdurmasını söylediler. Komutan karşı çıkınca öldürdüler o sırada ben soğutma ünitesine kaçtım içeri girdiler ama beni fark etmediler.
o gruptan sağ kalan tek kişi benim ve benim yaşadığımı büyük ihtimalle bilmiyorlar….
Ateş sesleri bittikten sonra odadan çıktım helikopterler ayrılmak üzereydi helikopterler simsiyahtı ve üzerlerinde herhangi bir amblem yada logo yoktu.
Sadece yerlerde boş kovanlar ve ölen arkadaşlarım vardı.
Hepsini dondurucu bölüme kadar taşıdım….
Yürüyenlere katıldılar mı bilmiyorum.
Boş kovanların numaralarından yola çıkarak orada bir araştırma yaptım ve aldığım sonuç.
Bütün bu olanlardan daha kötüydü……
KOVANLARIN iÇiNDEKi MERMiLER ÖZEL OPERASYONLAR DAiRESiNE AiTTi…….
ÜLKEMiZ BiZi HASTALIK iLE BAŞBAŞA BIRAKMIŞTI…….
iŞiN iÇiNDE ÇOK DERiN OLAYLAR VARDI….
Bende o gün bugündür hayalet gibi geziyorum….
Ateşli silah kullanmamamın nedeni de bu….
Arkamda hiçbir şey bırakmamak…..

Artık her şeyi biliyorsunuz çözün beni dedi Hulusi.
Ruhen rahatlamış gibi hissediyordu kendini derin bir iç çektikten sonra nefesini bıraktı.
Çözdükten sonra gölge Hulusi’nin başına dikildi ve elini yaladı.
Aramız artık nasıl oğlum dedi.
Gölge bir kere havladıktan sonra kuyruğunu sallamaya başlamıştı.
Artık Hulusi grubun bir parçası demekti bu.
Akşam vakti olduğu zaman bütün grup Kutay’ın evinde toplandık ve uzun uzun konuştuk…
Sanırsam beslemek için bir boğaz daha eklendi…..

günlüğün yazıları bu gün için burada son buluyor geriye kalan yazıları çözmem için biraz daha vakte ihtiyacım var.

günlüğün içinden çıkan resmi halen temizleyemedim ama temizlediğim zaman buraya koyacağım.

onlara ne oldu çok merak ediyorum...

Kesintisiz okudum devdıbını bekliyorum.

Eline sağlık