1. 76.
    +1
    @62
    canlılığı evrendeki en gibindirik şey olarak tanımlamıyorum. demek istediğim insanın, canlılığı muhteşem bir şey olarak görmesinin bilimsel olarak bir değeri yoktur. çünkü insanın muhteşemlik gibi duygusal ifadelerinin gerçeği belirttiğine dair bir kanıt yok ortada.

    ayrıca fizyolojik olarak yeni ölmüş bir insanla yaşayan bir insan arasında fark yok demen çok saçma olmuş. mesela kalp krizi geçirmiş bir insanın damarlarındaki tıkanıklık sağlıklı bir insanda da mı oluyor yani? ya da kanserden ölen bir insanın hücrelerindeki dezenformasyon yaşayan bir insanda da mı oluyor?

    mısır örneğinde ise hiç öyle senin bahsettiğin şeyler olmuyor güzel kardeşim. yapay seçilimin ne olduğunu bilmiyorsun sanırım. yapay seçilimde insanlar canlıların genleriyle oynamıyorlar, radyasyon bombardımanı falan yapmıyorlar. benim bahsettiğim şeyi insanlar binlerce yıl önceden yapıyorlardı. örneğin günümüzdeki evcil inekler, insanlar tarafından binlerce yıllık yapay seçilim sonucu o hale gelmişlerdir. bildiğimiz siyah benekli şu tarz inekler https://www.google.com.tr...ik-Inek.html%3B1024%3B736 aslında doğada yoktu. doğal yollarla ortaya çıkmış inekler aslında şu ineklerdir https://www.google.com.tr...&biw=1366&bih=667 işte insanlar bu yabani inekleri şu andaki bildiğimiz ineklere evrimleştirmişlerdir.

    doğadaki inekler sadece yavrularına yetecek kadar süt üretebilecek şekilde evrimleşmişlerdir. çünkü daha fazla süt üretmelerine ihtiyaçları yok ki kendileri için. ama tabi bu insanlar için yeterli değil.
    her inek yavrusunun geni birbirinden farklıdır. çünkü sahip oldukları o karmaşık genlerin dizilimleri çok ufak etkilerle değişiyor hatta rastgele dışarıdaki değişikliklerden ufak tefek mutasyonlara uğruyorlar. bu yüzden her ineğin de özellikleri birbirinden farklı oluyor. haliyle süt kapasiteleri de farklı oluyor. işte insanlar yıllar boyunca bu fazla süt verenleri diğerlerinden ayıra ayıra nesilller boyu çoğaltınca günümüzdeki çok süt veren inekler ortaya çıkmış oluyor. yani rastgele gerçekleşen mutasyonlardaki işimize yarayanları seçiyoruz. bu yapay seçilim, yediğimiz hayvanların neredeyse hepsinde uygulanmıştır. aynı şey meyve ve sebzelerin çok büyük çoğunluğu için de geçerli. yani senin sandığın gibi laboratuara falan gerek yok, bir çiftik yeterli bunun için. al bi tane daha örnek vereyim hatta, balyaev tilkileri: http://evrimagaci.org/makale/3
    tabi doğada gerçekleşen insan eli değmemiş evrimleşme bu yapay seçilimden daha yavaş oluyor çünkü insan gibi bilinçli bir şeyin müdahalesi olmuyor. bu doğal seçilimi de türler, kendileri otomatikman gerçekleştirmiş oluyor uzun yıllar boyunca. mesela daha hızlı koşan çitanın daha kolay avlanıp, haliyle daha kolay üreyip, genlerini sonraki kuşağa daha kolay iletmesi gibi.

    ayrıca şu tuğla-villa örneğin akıl bulandırmadan başka bir şey değil. insansız bir doğa, öyle bir villayı yapacak fizik kuralları barındırmıyor diye, canlı yapmayı sağlayacak fizik kurallarını da mı barındırmamış oluyor yani? arada mantıki bir bağ yok ki.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 77.
    0
    @63
    mısır örneği için şuraya bir bak
    http://www.gidahareketi.o...Yapilir--1316-haberi.aspx
    tür içindeki yapay seçilim ile elde edilen verim artışını, evrimcilerin iddia ettiği gibi tek bir hücreden bütün hayvan ve bitki türlerinin meydana gelmesi ile mi kıyaslıyorsun sen? genotip ve fenotip konusunda da bir şey bilmiyorsun? o zaman diğerlerine nisbeten daha uzun olan maydanoz saplarını yapay seleksiyona tâbi tutarak çınar ağacı elde edebiliriz yani.
    ineklerdeki verimsel özelliklerin arttırılması hayvanın zaten genotipinde var olan resesif genlerin yapay seçilim ile frekanslarının arttrılarak fenotipte baskın hâle getirilmesinden ibarettir. rastgele mutasyonlar sonucu doğada hiçbir zaman bir tür şekillenmemiştir.
    ölüm örneğine gelirsek ölüm anının hemen sonrasını kastettim. yoksa bir kaç dakika içinde beyin hücreleri başta olmak üzere tüm organ ve dokularda putrifikasyon ve pıhtılşmalar başlar.

    insansız bir doğanın villayı yapacak fizik kurallarını barındırmadığını aklın kesiyor. basitleştireyim yan yana 10 tuğla koy milyon yıl sonra tuğlalar üst üste gelebilir mi? evrimcilerin anlattığı okyanuslar üzerinde ilk tek hücreli canlıların meydana geliş masalı vardır. elbette okumuşsundur. bu hücrenin oluşması 10 tane tuğlanın üst üste gelmesinden sonsuz kere sonsuz daha zordur. önce amino asitlerden uygun olanlar seçilerek nükleik asitler sentezlenecek sonra bu aminoasitlerden yeterli miktarda bulunacak sonra (işin en zoru geliyor bak) bunlar bunlardan birbirine uygun olanlar birleşek ilk dna zincirini oluşturacak. sonra bu zincirler uygun genleri meydana getirecek cins ve sayıda dizilecek sonra bu genler sağ elli veya sol elli dizilime geçerek kromozomu oluşturacak. ve (organizma bazında söylüyorum) bu kromozomda gözünün renginden sağ ayak parmağının diğer parmağın üstüne binmesine kadar herşey olacak ve bütün bunlar okyanus üzerinde esen rüzgarın yuvarladığı bir su damlacığının içinde tesadüfen şekillenecek. bu keban barajı kadar bir hacme tavla zarını doldurup, hepsini atınca şeş gelebilir demekten daha büyük bir iddia.

    bilim dediğin şeye de fazla güvenme çok değil 80 sene önce madam curie radyasyonun zararlı birşey olmadığını savunuyordu. kan kanserinden ölmüştü yanılmıyorsam. not defterlerini bile radyoaktif ışıma sebebiyle günümüz bilim adamları özel donanımlarla inceliyebiliyorlar. 1940-50 lerde radyoaktif kremler "cilde faydalı" diye bilim adamları tarafından imal ediliyordu. daha düne kadar yumurta kolestrolde etkiliyken daha geçenlerde "pardon yanılmışız" dediler.

    evrim; halkına yüzyıllar boyu zulmeden kiliseyi temelinden bitirmek üzere Allahın varlığına karşı başlatılan seküler hareketin bir türlü ispatlanamamış teorisidir. ispat diye öne sürülen delillerin hepsi "ya olursa" veya "ya şöyleyse" gibi temennilere dayanır.

    işin esasıda Allah yerine insan aklına tapmaktır. insan oğlu gözünün bir sınırı olduğunu bilir, 500 kg yükü kaldıramayacağını bilir, 15 metre zıplayamayacağını bilirde şu aklının bir sınırı olabileceğini bir türlü anlamak istemez. işte bunu anlamadığı için "yapay seçimle" tür yarattığını zannederek kendini Allah yerine koyar.

    iri koyunlardan yapay seleksiyon ile ne zaman inek elde edilirse o zaman evrimden bahsederiz.

    Allaha inanın Peygamber Efendimize ve onun Allahtan getirdiklerine iman edin ki ağlamayın.

    normalde inanıp inanmaman umrumda olmaz. bunları sadece öteki tarafta "esas duruş nikli bir veteriner hekim mustafa vardı biliyordu ama bana anlatmadı ya rabbi" deyip de benim başımı yakmaman için anlattım. ister inan ister inanma sen bilirsin.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 78.
    -1
    "mısır örneği için şuraya bir bak "
    - baktım ve şu cümleyi fark ettim: "GD, geleneksel ıslah teknikleri ile yapılamayacak yollardan bir organizmanın genlerini değiştirebilir. " benim verdiğim örnekler zaten geleneksel ıslah teknikleriydi. bu geleneksel ıslah tekniklerinde laboratuarlarda genlerle oynama diye bir şey yok. yani bahsettiğim şeyler gdo falan değil.
    ---

    "tür içindeki yapay seçilim ile elde edilen verim artışını, evrimcilerin iddia ettiği gibi tek bir hücreden bütün hayvan ve bitki türlerinin meydana gelmesi ile mi kıyaslıyorsun sen? genotip ve fenotip konusunda da bir şey bilmiyorsun? o zaman diğerlerine nisbeten daha uzun olan maydanoz saplarını yapay seleksiyona tâbi tutarak çınar ağacı elde edebiliriz yani. "

    şu yazdığın şey evrim konusunda akıl almaz şekilde cahil olduğunu gösteriyor. maydanoz saplarından çınar ağacı elde etmek nedir birader? o iki tür, evrimsel olarak birbirinden ne kadar uzakta sen biliyor musun? kaldı ki çınar ağacının atası maydanoz mu ki ondan onu elde edelim. tey allahım ya.
    ---

    "ineklerdeki verimsel özelliklerin arttırılması hayvanın zaten genotipinde var olan resesif genlerin yapay seçilim ile frekanslarının arttrılarak fenotipte baskın hâle getirilmesinden ibarettir. rastgele mutasyonlar sonucu doğada hiçbir zaman bir tür şekillenmemiştir. "

    nereden biliyorsun? sen o ineklerin genlerini inceledin mi acaba? incelemedin büyük ihtimalle. bu yüzden de sallıyorsun işte. ha ben inceledim mi peki? ben de incelemedim ama senin o yeni çıkan özellikleri resesif genlere bağlayacağını bildiğim için belyaev tilkileri deneyini vermiştim. o tilkilerin genleri değişmiş mesela. eskiden hiç sahip olmadıkları genler ortaya çıkmış. bu da bize apaçık bir şekilde mutasyonların olduğunu gösterir. ben bunu da göz önüne alarak diyorum ki tilkilerde de mutasyonlar olmuşsa ineklerde de olmuştur. sonuçta bu yabani sığırlarla, sütünü içtiğimiz inekler arasında devasa farklılıklar var. bu kadar büyük farklılıklar eminim ki sadece resesif genlerle açıklanamaz. burada da bir mutasyon söz konusu olmalı.
    ayrıca rastgele mutasyonlar sonucu doğada hiçbir zaman bir türün şekillenmedğini nereden çıkardın? şu ana kadar oluşmuş trilyonlarca canlının genetik yapılarını mı takip ettin yoksa?
    ---

    "ölüm örneğine gelirsek ölüm anının hemen sonrasını kastettim. yoksa bir kaç dakika içinde beyin hücreleri başta olmak üzere tüm organ ve dokularda putrifikasyon ve pıhtılşmalar başlar."

    tamam işte ben de tam ölüm anından bahsettim. mesela adam kalp krizi geçiriyor, çünkü damarı tıkanmış. yani öldüğü anla ölümden önceki anda fizyolojik bir fark var. o da damar tıkanıklığı. ama sen yok diyorsun, tek fark ruhun çıkmış olması diyorsun. gerçekten muhteşem bir argüman sunmuşsun. helal olsun sana. sen bu kafayla bayağı bir yol alırsın.
    ---

    "insansız bir doğanın villayı yapacak fizik kurallarını barındırmadığını aklın kesiyor. basitleştireyim yan yana 10 tuğla koy milyon yıl sonra tuğlalar üst üste gelebilir mi? evrimcilerin anlattığı okyanuslar üzerinde ilk tek hücreli canlıların meydana geliş masalı vardır. elbette okumuşsundur. bu hücrenin oluşması 10 tane tuğlanın üst üste gelmesinden sonsuz kere sonsuz daha zordur. önce amino asitlerden uygun olanlar seçilerek nükleik asitler sentezlenecek sonra bu aminoasitlerden yeterli miktarda bulunacak sonra (işin en zoru geliyor bak) bunlar bunlardan birbirine uygun olanlar birleşek ilk dna zincirini oluşturacak. sonra bu zincirler uygun genleri meydana getirecek cins ve sayıda dizilecek sonra bu genler sağ elli veya sol elli dizilime geçerek kromozomu oluşturacak. ve (organizma bazında söylüyorum) bu kromozomda gözünün renginden sağ ayak parmağının diğer parmağın üstüne binmesine kadar herşey olacak ve bütün bunlar okyanus üzerinde esen rüzgarın yuvarladığı bir su damlacığının içinde tesadüfen şekillenecek. bu keban barajı kadar bir hacme tavla zarını doldurup, hepsini atınca şeş gelebilir demekten daha büyük bir iddia."

    bak şimdi sana daha farklı bir şekilde anlatayım. sen dedin ya hani tuğla falan koy belki kendi kendine villa olur diye. iyi de bu villalar, binalar falan hep zaten kendi kendine oluştu ki. bunları insanın yapması kendi kendine oluşmadığını mı gösteriyor sanki? insan kendi kendine oluştu, insan da binaları yaptı. yani binalar da bir nevi kendi kendine oluşmuş oluyor. böyle bir bakış açısı da olabilir yani. sen neden insanları özel bir yere koyup, insanların yaptığı şeyleri doğadan soyutluyorsun ki? insan da doğanın bir parçası. bu yüzden de oluşan binalar da doğanın bir faaliyeti aslında.
    kromozomun oluşması olayı ise bir anda olan bir şey değil ki. bu bahsettiğin olay milyonlarca yıllık bir süre içinde gerçekleşti. sen şimdi kromozomun oluşumunu ayrıntılı bir şekilde anlatınca ufak kafalı insanlara bunlar mucizevi bir şeymiş gibi gelebilir tabii. ama aslında bu bir yanılgıdır. bir olayı bu kadar ayrıntısıyla anlatınca en basit şey bile mucize olarak gösterilebilir. mesela bir örnek vardı, ağaçtan bir yaprak kopuyor, süzülüyor süzülüyor süzülüyor ve tam olarak yerdeki x noktasına düşüyor. sen şimdi x noktasını özel bir nokta olarak kabul edersen, o yaprağın o noktaya düşmesini de mucize olarak kabul edebilirsin. çünkü yer çekimi kuvveti, esen rüzgarın şiddeti, yaprağın yapısı, dünyanın dönüş hızı, ağacın yüksekliği gibi sayılabilecek milyarlarca minik detay, o yaprağın tam olarak o özel x noktasına düşmesi için bilinçli bir varlık tarafından mucizevi bir şekilde ayarlanmış gibi görülebilir. halbuki o x noktasının özel bir nokta falan olduğu yok ki. o da öylesine gibindirik bir nokta işte. bu yüzden bu saydığım yer çekimi kuvveti, esen rüzgarın şiddeti vs nin hiçbir ilginçliği kalmıyor. demek istediğim önemli olan o x noktasını özel bir nokta olarak belirleyip belirlememek. aynı, insanı özel olarak görüp görmemek gibi. eğer insanı özel olarak görmezsen senin bahsettiğin o sağ elli veya sol elli dizilimi gibi şeylerin herhangi bir ilginçliği kalmıyor. ama sen duygusal davranıp insanı özel olarak gördüğün için bunlar seni heycanlandırıyor. ama duygusal ifadelere bilimde yer yoktur. çünkü dediğim gibi duyguların gerçekleri belirlemede bir işlevinin olduğuna dair bir kanıt yok.
    ---

    "bilim dediğin şeye de fazla güvenme çok değil 80 sene önce madam curie radyasyonun zararlı birşey olmadığını savunuyordu. kan kanserinden ölmüştü yanılmıyorsam. not defterlerini bile radyoaktif ışıma sebebiyle günümüz bilim adamları özel donanımlarla inceliyebiliyorlar. 1940-50 lerde radyoaktif kremler "cilde faydalı" diye bilim adamları tarafından imal ediliyordu. daha düne kadar yumurta kolestrolde etkiliyken daha geçenlerde "pardon yanılmışız" dediler."

    doğrudur bilim de yanılır ara sıra ama inan ki evrim teorisi modern bilimdeki en sağlam teorilerden biridir ve çürütülmesini bırak onlarca yıldır hep daha da sağlamlaşarak ilerliyor. yani kiliseye karşı inat olayını falan geçin. bunlar çok desteksiz ve zorlama ifadeler.
    ---

    "iri koyunlardan yapay seleksiyon ile ne zaman inek elde edilirse o zaman evrimden bahsederiz."

    iyi de ineklerin atasının koyunlar olduğunu nereden çıkardın birader? ineklerle koyunlar evrimsel olarak akraba sayılırlar ama öyle çok çok yakın değiller. hani kurtlardan köpek yaratmak desen daha iyi olur ki günümüzdeki köpekler de vahşi kurt türlerinden yapay seçilimle oluşmuştur zaten.
    ---

    "allaha inanın peygamber efendimize ve onun allahtan getirdiklerine iman edin ki ağlamayın."

    tamam kanki.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 79.
    0
    zeki olsa ateist olrmu aq
    ···
  5. 80.
    0
    @64
    1)"baktım ve şu cümleyi fark ettim: "GD, geleneksel ıslah teknikleri ile yapılamayacak yollardan bir organizmanın genlerini değiştirebilir. " benim verdiğim örnekler zaten geleneksel ıslah teknikleriydi. bu geleneksel ıslah tekniklerinde laboratuarlarda genlerle oynama diye bir şey yok. yani bahsettiğim şeyler gdo falan değil." demişsin

    evrimciler tarafından iddia edildiği üzere maymundan insana evrimleşmiş isek, maymunun 42 olan kromozom sayısı genler ile oynanmadan nasıl 46 olarak insana dönüştü. evrimin temelinde zaman ve doğa şartlarının gen yapısını değiştirmesi var yani. ben de iddia ediyorum ki genetik yapının doğa tarafında değiştirilip başka bir türün meydana gelmesi imkansızdır.

    2)"şu yazdığın şey evrim konusunda akıl almaz şekilde cahil olduğunu gösteriyor. maydanoz saplarından çınar ağacı elde etmek nedir birader? o iki tür, evrimsel olarak birbirinden ne kadar uzakta sen biliyor musun? kaldı ki çınar ağacının atası maydanoz mu ki ondan onu elde edelim. tey allahım ya."

    maydanozun yaprağı ile çınarın yaprağı arasındaki benzerlik en azından maymun ile insan kadar var. o yüzden o örneği verdim. tabi şimdi "nerde o dönemdeki maymunlar" diyeceksin. fosil kayıtlarında milyonlarca yıllık kayıtlar var. tabi farklı maymun cinslerini ardarda dizerek yapılan illüstrasyonlarda "maymundan insana geçiş" diye gösteriyorlar tabi yersen.
    birde evrimcilerin ürettikleri sahte geçiş formu olan "piltdown adamı" var, gene ara geçiş formu olan canlıya ait dişin yaban domuzuna ait olduğunun ortaya çıkması hadisesi vesaire örnekler çoğaltılşabilir.
    neden maymun insan örnekleri veriyorum çünkü evrimin esas derdi Allahı yok etmek olduğu için önce insan türünü Allahın yaratmadığını ispata kalkışıp çuvalladılar onun için.

    3)belyaev tilkilerinde gözlenen davranış değişikliklerini genetik yapıya mı bağladın. arkadaş ehlileşme sürecini evrime dahil etmek nedir ya. o tilkilerin her yeni doğan jenerasyonu kafeste doğdu anasını babasını kafeste gördü ve o şekilde büyüdüler. dolayısıyla da ehlileştiler. vahşı tilki ile ehli tilkinin kromozom haritasını çıkarıp hangi genler ortaya çıkmış diye bakan var mı? bakınca evrim teorisi çuvallar. çünkü evrim teorisinde yeni bir tür ortaya çıkması gerekli bunun içinde kromozom yapısının değişip bazı genlerin ortaya çıkması bazılarının da kaybolması lazım. haa bu da ayrı bir mesele. çevre şartlarından dolayı ortaya çıkmayıp resesif kalan ancak genotipte var olan bazı karakterlerin uygun şartlarda ortaya çıkması mümkündür. ancak genotipte var olmasıdı kaydıyla. nasıl ki gündüz güneşin ışığından dolayı görünmeyen yıldızlar gece ortaya çıkıyorsa. veyahutta gökyüzü evrimleşmiştir(!).

    4) "bak şimdi sana daha farklı bir şekilde anlatayım. sen dedin ya hani tuğla falan koy belki kendi kendine villa olur diye. iyi de bu villalar, binalar falan hep zaten kendi kendine oluştu ki. bunları insanın yapması kendi kendine oluşmadığını mı gösteriyor sanki? insan kendi kendine oluştu, insan da binaları yaptı. yani binalar da bir nevi kendi kendine oluşmuş oluyor. böyle bir bakış açısı da olabilir yani. sen neden insanları özel bir yere koyup, insanların yaptığı şeyleri doğadan soyutluyorsun ki? insan da doğanın bir parçası. bu yüzden de oluşan binalar da doğanın bir faaliyeti aslında. " demişsin.

    insan gibi akıllı bir varlığın müdahalesi ile yapılan nesneleri güneş rüzgar yıldırım deprem ve zaman ile bir tutman akılalmaz. e tabi insanın müdahelesini yıldırım deprem ve diğer doğa olaylarıyla bir tutmazsan çıkış noktası kalmıyor değil mi? o yüzden baştan reddedip teorini sağlamlaştırıyorsun. Ama komik oluyorsun.

    insan akla sahip bildiğimiz ve görebildiğimiz (şimdilik) tek varlık olduğu için özel bir yerde olması kaçınılmaz. tabi ormanın derinliklerinde ak-47 veyahut grip aşısı üreten aslanlar veya tapirler varsa orasını bilmem. benim bildiğim kadarıyla bazı hayvanlar Allahın kendilerine verdiği sınırlı kabiliyeti kullanıyorlar. (kunduzlar yuva yapıyor örümcek ağ tuzağı yapıyor gibi)

    5)"kromozomun oluşması olayı ise bir anda olan bir şey değil ki. bu bahsettiğin olay milyonlarca yıllık bir süre içinde gerçekleşti. sen şimdi kromozomun oluşumunu ayrıntılı bir şekilde anlatınca ufak kafalı insanlara bunlar mucizevi bir şeymiş gibi gelebilir tabii. ama aslında bu bir yanılgıdır. bir olayı bu kadar ayrıntısıyla anlatınca en basit şey bile mucize olarak gösterilebilir. mesela bir örnek vardı, ağaçtan bir yaprak kopuyor, süzülüyor süzülüyor süzülüyor ve tam olarak yerdeki x noktasına düşüyor. sen şimdi x noktasını özel bir nokta olarak kabul edersen, o yaprağın o noktaya düşmesini de mucize olarak kabul edebilirsin. çünkü yer çekimi kuvveti, esen rüzgarın şiddeti, yaprağın yapısı, dünyanın dönüş hızı, ağacın yüksekliği gibi sayılabilecek milyarlarca minik detay, o yaprağın tam olarak o özel x noktasına düşmesi için bilinçli bir varlık tarafından mucizevi bir şekilde ayarlanmış gibi görülebilir. halbuki o x noktasının özel bir nokta falan olduğu yok ki. o da öylesine gibindirik bir nokta işte. bu yüzden bu saydığım yer çekimi kuvveti, esen rüzgarın şiddeti vs nin hiçbir ilginçliği kalmıyor. demek istediğim önemli olan o x noktasını özel bir nokta olarak belirleyip belirlememek. aynı, insanı özel olarak görüp görmemek gibi. eğer insanı özel olarak görmezsen senin bahsettiğin o sağ elli veya sol elli dizilimi gibi şeylerin herhangi bir ilginçliği kalmıyor. ama sen duygusal davranıp insanı özel olarak gördüğün için bunlar seni heycanlandırıyor. ama duygusal ifadelere bilimde yer yoktur. çünkü dediğim gibi duyguların gerçekleri belirlemede bir işlevinin olduğuna dair bir kanıt yok."

    bir yaprağın x noktasına düşmeşi hiçbir şeydir. ancak haploid insan kromozumunun oluşması için 3 milyardan fazla dna çiftinin gerekli olduğunu göz önüne alırsak bu olay, belirlenen x noktasına 3 milyardan fazla yaprağın üst üste düşerek örneğin üç boyutlu bir bigiblet modeli oluşturmasına benzer. tabi sana göre bu da mümkün olabilir değil mi? ne de olsa milyonlarca yıl ve doğa şartları...

    6)"doğrudur bilim de yanılır ara sıra ama inan ki evrim teorisi modern bilimdeki en sağlam teorilerden biridir ve çürütülmesini bırak onlarca yıldır hep daha da sağlamlaşarak ilerliyor. yani kiliseye karşı inat olayını falan geçin. bunlar çok desteksiz ve zorlama ifadeler."

    evrimin bir teori olduğu gerçeğini ifade etmen güzel. bana göre bu tıpkı madam curienin polonyumun zarasız olduğu teorisi gibi bilim ilerledikçe çürürüyecek bir teori. sürekli değişim gösteren bilimin neyine güveniyorsun onuda anlayabilmiş değilim. kilise meselesi de benim iddiamdır. batılı bilim adamları gerçekliğine bakmadan intikam hırsıyla hemen teoriye atladıkları için bunu iddia ettim. zaten çoğuda harıl harıl fosil kayıtlarından ara geçiş formu arıyorlar. yani önce hastalığı teşhis etmişler sonra semptomlarını arıyorlar. lâkin bulamıyorlar, bulamayınca da yukarıda belirttiğim gibi maymun kafatasıyla insan çenesini (eklem yüzlerini tahrip ederek) bir araya getirip ara geçiş formu diye kakalıyorlar. haa aralarında dürüst insan evlatları da çıkıyor.

    7)"iyi de ineklerin atasının koyunlar olduğunu nereden çıkardın birader? ineklerle koyunlar evrimsel olarak akraba sayılırlar ama öyle çok çok yakın değiller. hani kurtlardan köpek yaratmak desen daha iyi olur ki günümüzdeki köpekler de vahşi kurt türlerinden yapay seçilimle oluşmuştur zaten."

    niye koyunlardan inek oluşmasın ki, maymundan insan oluyor ya.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 81.
    0
    @66

    1) 42 değil. şempanzelerin 48 kromozomu var. 46 ya inme nedeni olarak da insandaki bir koromozomun ortasında görülen telomer gösterilmiştir. normalde telomerler kromozomların uç kısımlarında olur ama bunda ortada da vardı. demek ki bu kromozom 2 tanesinin kaynaşmasıyla oluşmuş diye düşündü mantıki olarak adamlar da. ayrıca şöyle bir şey var, fizyolojik olarak birbirlerine çok benzeyen at-eşek, aslan-kaplan gibi hayvanların kromozom sayılarına bir bak. hepsinin sayısının ya aynı olduğunu ya da çok yakın olduğunu göreceksin. ayrıca aynı şekilde fizyolojik benzerlik arttıkça genlerin benzerliğindeki artışa ne diyeceksin? sence de bunlar canlı türlerinin birbirleriyle akraba olduklarını göstermez mi? ne yani tanrı tüm canlıları evrimle yaratmadı ama sırf insanların aklını bulandırmak için bize böyle genetik benzerlikler mi verdi? adamlar bu verilere bakarak tabii ki de evrim diye bir teori ortaya çıkaracak. ha şöyle bir şey var, bu 46 kromozoma sahip bireyler nasıl popülasyonda çoğunluk oldu orasını bilmek kolay bir iş değil. oralarda tahminler yürütülür anca. embriyolardaki mutasyonlarda olur, üreme hücrelerinin oluşumundaki mekanizmalarda olur vs.
    bir de şu örneği de vereyim, gene insanlar tarafında evcilleştirmeyle ortaya çıkan atların kromozom sayısı yabani atlardan farklı. yani olabiliyormuş demek ki bir şekilde.
    bu arada yeni bir tür oluşması imkansızdır demişsin de vahşi kurtlardan yapay seçilimle öyle köpek türleri ortaya çıktı ki artık kurtlarla çiftleşemiyorlar. türleşme olmuş yani.

    2) maydanozla çınarın familyası bile farklıymış birader. genlerinde bayağı bir farklılık varmış yani. neyse gibtir et dandik bir örnek işte.
    insanın ata türlerinin fosillerinin yalan olduğunu düşünüyorsan sana yapabileceğim bir şey yok. piltdown adamı diye bir tane sahte fosil çıktı diye insanın atası olarak kabul görmüş onlarca fosili yok saymak nedir birader? zaten o piltdown adamı denilen fosilin de sahte olduğunu bilim adamları ortaya çıkarmıştı. tabii bayağı eski zamanlar olduğu için analiz olayı falan da kolay olmamıştır büyük ihtimalle. şimdiki teknolojiyle böyle sahtekarlıkların yapılması imkansızdır. yani şu andaki müzelerde falan saklanan insanın atası olan türlerin fosilleri sahte olsaydı inan ki ortaya çıkardı şimdiye.

    3) yazıyı okumamışsın. okusan bunları yazmazdın. o tilkilerdeki davranış değişiklikleri genlerdeki değişimler sonucu olmuş. bunu şuradan anlıyoruz: uysallaşmayı sağlayan genler hayvanın tüy renkleriyle de bağlantılı. çünkü nesiller boyu tilkilerdeki tüy rengi de değişmiş. yani davranışla ilgili olan genlerin bir nevi yan etkisi bu. hem gen haritasına bakıp genleri değişmiş mi diye bakan var mı diye sormuşsun da var işte. adamlar bakmış, kaç tane genin değiştiği falan yazıyor işte orada.

    4) iyi de güzel kardeşim akla sahip olmak niye çok muhteşem bir şey oluyor? bak işte gene olaya duygularını katıyorsun.

    5) bak şimdi kromozomun, benim verdiğim yaprak örneğinden daha ilginç olduğunu göstermek için işin daha da ayrıntısına girmişsin. demişsin ki milyarlarca dna çifti gerekli falan filan. e ben de sana o yaprak olayında daha fazla ayrıntıya girersem ne diyeceksin? big bang trilyonda bir şekilde daha farklı olsaydı o yaprak oraya düşmeyecekti. güneşin yapısındaki milyonda birlik değişiklik belki de dünya üzerindeki rüzgarı değiştirip o yaprağın daha farklı bir yere düşmesine neden olacaktı falan filan diye sana trilyonlarca şey sayarım. bu da o x noktasının sanki özel bir nokta olduğunu göstermiş gibi olur.
    yani demek istediğim evrende gerçekleşmiş her olay, trilyonlarca neden sonuç ilişkisinin ardı ardına dizilmesiyle gerçekleşmiştir. haliyle insanın ortaya çıkması da böyle olmuştur. bu yüzden insanın oluşmasını, evrendeki diğer sonsuz sayıdaki olaydan daha özel olduğunu savunman mantıklı değil.

    6) evrim tabii ki de bir teori de, teori demek bunun bilimsel değerini küçültmez. tam tersine önemini arttırır. teori bilim dünyasında gelebilecek en yüksek mertebedir. bir bilimsel verinin teori olabilmesi için sağlam delillere sahip olması gerekir. teoriler hiçbir zaman kanun olamaz. ikisi farklı şey çünkü. teoriler bir olayın nasıl gerçekleştiği üzerinde bir model kurarlar ve delillerle desteklenmiş olurlar. kanunlar ise formüllerle ifade edilen bilimsel verilerdir.
    ara geçiş fosillerinden artık binlerce var be kardeş. tabi sen bunların hepsinin sahte olduğunu düşünüyorsundur. onun için yapabileceğim bir şey yok.

    7) insanların atası olan türler şu anda kalmadı kardeş. şempanzeler var ama onlar bizim kuzenlerimiz. atamız değil yani. belki o atamız olan türleri bir çiftlikte toplayıp, sürekli zeki olanları seçip diğerlerini eleyebilseydik yapay seçilimle insana evrimleştirebilirdik belki.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 82.
    0
    @67
    Kusura bakma birkaç gündür yazamadım. Malum hava değişikliği yüzünden bazı çiftliklerde mastitis ve pnömoniler arttı. Geçim dünyası işte. Anca bu sabah vaktim oldu.
    1)sürekli aradaki benzerliklere vurgu yapıyorsun . bu benzerlikler ortak bir ataya sahip olduklarını değil aynı yaratıcı tarafından yaratıldığını gösterir.. Genetik özellikler iddia edildiği gibi %99 aynı olsa bile bunu akrabalık ilişkisine dayandırmak mantıksız. Çünkü o %1 lik fark laboratuarda beyaz önlüğü ile çalışan bilim adamı ile en eski fosil kaydına göre (SM2281 numaralı) 46 milyon yıldır ağaçlarda sallanan şempanze arasındaki farkı izah etmeye yeter mi sence? Bu sadece %1 lik bir farkın dahi ne kadar büyük bir etkiye sahip olabileceğini gösterir.
    Yabani atın dediğin sadece prewalski atı denilen türün kromozom sayısı farklı. Atın evcilleştirilmesi ise 6 bin senelik bir tarihe sahip . yani 6000 senede kromozom sayısı değişti öyle mi? Atın evcilleşmesi tek bir coğrafyada şekillenmedi. Prezewalskiyi bütün evcil atların atası olarak görmek evrimi destekliyor. Ama gerçek öyle değil.

    http://www.bbc.co.uk/turk...120508_horse_taming.shtml

    2) sahte çıkan bir tanesi ancak örneğin neanderthaller ile Avrupalı insanlar arasındaki fark günümüzde yaşayan Afrikalı ile Avrupalı arasındaki farktan fazla değil. Neandertheller de 30 bin yıl önce soyu tükenmiş günümüzdeki Asyalılar afrıkalılar gibi bir insan ırkıdır. Sadece yapıları daha güçlü ve alınları dardır. Günümüz insanının beyin hacminin 1000 ile 2200 cm3 arasında değişiyor olmasının zeka açısından bir fark teşkil etmediği malumdur. Diğer insanın atası olarak sunulan fosil kayıtları için de durum farklı değil. Ya farklı bir insan ırkı ya da maymun türü. Bu sadece insan için geçerli değil kuşların ile sürüngen arası ara geçiş formu olarak gösterilen archaeopteryx’in mükemmel bir kuş olduğu sadece dişli olduğu saptandı. Ayrıca gene hayali evrim sıralamalarında bu kuşun atası olarak gösterilen dinozorların bu kuştan genç oldukları da saptandı. Balıktan sürüngene ara geçiş formu olan coelacanth denen 400 milyon yıllık fosil kaydına sahip olan balığın 1938 tamamen aynısı yakalandı otopsisi yapılarak bu balığın 400 milyon yıldır hiçbir değişikliğe uğramadığı saptandı. Arkadaşları evrilirken bunun atalarının haberi olmadı herhalde.

    3) tilkilerde şekillenen olay esasında çok şeyi anlatıyor. Tüy renklerine göre bir seleksiyon yapılmadığı halde ehlilik ile alakalı genlerinin frekansı arttırılan tilkilerdeki renk değişimi pleiotropi ile ilgili bir hadise. Seleksiyona başlarken farklı renkte tilki kullanmadığın halde ehlileşen tilkilerin renklerinin farklılaşması ehliliği sağlayan genlerin aynı zamanda tüy rengini de kontrol ettiğini ve bunun zaten genotipte var olan bir fakat resesif kalmış genler tarafından kontrol edildiğini gösterir.

    4) akıl konusunda duygusal değil realist davranıyorum. Akıl insanı hayvandan ayıran en önemli özellik değil mi? insanı sadece etten ibaret görüyorsan ona lafım yok.

    5) bigbang den bahsetmen iyi oldu. Bigbang başlangıçta mantıksal bir teori iken teknolojik ilerlemeler ile delillere kavuştu. Big bange göre yıldızlar hem dünyadan hem de bir birlerinden uzaklaşırlar. Yani başlangıçta her şeyin iç içe olduğu bir sıfır hacim ve ölçülemeyecek bir yoğunluğun olduğu bir nokta olması gerekiyor. Sıfır hacim ise yokluk manasına gelir. Bu da bütün her şeyin yokluktan Allah tarafından yaratıldığını gösterir.

    6) yaratılışta size göre bir teori ve en az evrim kadar değerli. Fosil kayıtlarındaki nesli kaybolmuş insanlarla hiçbir insani varlık göstermemiş maymunları resimlerle art arda sıralayıp hayali evrim şeritleri oluşturmak da ayrı bir yetenek.

    7) 46 milyon yıllık günümüzle aynı olan şempanze fosili şempanzelerin o dönemde var olduklarını ve halen yaşamakta olan insandan ayrı bir tür olduklarını göstermez mi? Nasıl olduysa biz son 200 bin yıla kadar evrimleştik ama ne hikmetse şempanzeler aynı kaldı değil mi? Doğa şartları ve milyonlarca yıl şempanzeleri etkilemezken bizi etkiledi.

    Özet: Allaha iman etmek veya etmemek kişisel bir tercihtir. Ama bunu bilimsel bir temele oturmak gayreti saçma geliyor. Evrimi esas gerçek olarak kabul ettiğin sürece her zaman yeni bir delil bulduğunu zannedersin.
    Şimdi değilse bile gelecek bir zamanda o delil diye gösterilenlerin hepsi geçersiz kalacak. Tıpkı öncekiler gibi.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 83.
    0
    Beyler atesitler inancı bir matematik hesabı sanıyor. Eşitliğin her iki tarafını da sadeleştirince bir tarafında tanrı kalmıyor diye inanmıyorlar. Ancak dini inanç dendiği gibi inanç meselesi. inanırsın ya da inanmazsın, biri kendince tanrının yokluğunu ispatlar, hayattan şikayet eder, tanrı acımasız der, diğeri de kendince mucizeleri, yaratılmış güzellikleri öne sürerek tanrı var der.

    Sonuç olarak bu bir inanç meselesi. Sorgulaya sorgulaya, araştıra araştıra kesin olarak "Tanrı var" gibi bir şeye ulaşmak mümkün olsaydı herkes tanrıya inanıyor olurdu. O zaman da inananlara göre sınavın manası kalmazdı.
    ···
  9. 84.
    0
    @68
    1) kardeş valla çok çılgın laflar ediyorsun. %1 lik genetik fark böyle değişiklik yapabilir mi diye soruyorsun. e yapıyormuş demek ki ne bileyim dıbına koyim? hem o kadar da az bir fark değil aslında. bak şimdi bir insanın genetiği en çok aile bireylerine benzer. çift yumurta ikizlerinde bu benzerlik %100 dür. aile fertlerinden uzaklaştıkça genetik benzerliği de azalmaya başlar. bu olay evrimde de görülüyor işte. fizyolojik olarak benzediğini gözlerimizle gördüğümüz şempanze gibi türlerin genetik benzerliği %99 iken, su yosunu gibi daha uç bir görünüme sahip canlı türünün insanla olan genetik benzerliği %30 lara düşüyor. e haliyle mantıklı bir insan burada da bir çeşit akraba ilişkisi arar birader. sen şimdi gelip de buna mantıksız diyemezsin.
    ayrıca şempanzeler 46 milyon yıl önce falan yoktu. 6 milyon yıl önce insanlardan ayrıldı şempanzeler. o verdiğin sm2281 numaralı fosil de sadece x y sitelerinde gözüküyor. https://www.google.com.tr...&biw=1366&bih=667 bu sitelerin hepsi x y sitesi. sence de bu adamın amacı buradan belli değil mi?
    senin çok fazla bilgi yanlışlığın var kardeş. çünkü evrimi yanlış kaynaklardan öğrenmişsin. yahu sen niye gidip x y gibi bir adamın sitelerinden öğreniyorsun ki evrimi?
    prewalski atları günümüzde evcilleştirilmeye tabi tutulmamış bilinen tek yabani at türüdür ve binicilikte falan kullanılan evcilleştirilmiş at türlerinden farklıdır kromozomları. o verdiğin linkte de benim dediklerimi çürüten bir şeye rastlamadım.

    2) zaten kimse neanderthallere insanın atası demiyordu ki. neden şimdi bundan bahsettin? onun dışında söylediklerin hep x y sitelerinde yazan şeyler. gerçek bilim dergilerinde bunlar hiç yazmaz. insanların atası olan türlerin yüzlerce fosili çıkarılmıştır ve bu fosillerin zamanları günümüze yaklaştıkça insana benzemeye başlamışlardır. sence bu da bazı şeyleri netleştirmiyor mu? bak burada insanın atalarına ait fosillerin isimleri ve yılları yazıyor. incelersin biraz http://tr.wikipedia.org/w.../%C4%B0nsan%C4%B1n_evrimi
    archaeopteryx in muhteşem bir kuş olduğunu falan da x y siteleri dışında kimse yazmıyor kardeşim. o tür hala bilim dünyasında dinazordan kuşa geçişin önemli bir delili olarak kabul edilir. mükemmel bir kuş olduğu ama sadece dişlerinin olduğunu söylemen ise çok zorlama ve komik olmuş. hangi mükemmel kuşun dişleri var olum? ahahahha
    coelacanth türü pek fazla değişikliğe uğramamış olabilir. halinden memnunsa değişiklik geçirmesi daha yavaş olur. bunlar evrime ters şeyler değil.

    3) kardeş sana genleri değişmiş diyorum. hala resesif genlerden bahsediyorsun bana.

    4) akıl insanı hayvanlardan ayıran en önemli özelliktir. ee? çitaları da diğer hayvanlardan ayıran en önemli özellik hızıdır. bir çok hayvanın diğer hayvanlara göre daha gelişmiş özellikleri olabilir. napalım yani?

    5) big bang örneğini onun için vermemiştim. dağıtmışsın hep konuyu. sıfır hacimden öncesinde ise ne olduğu bilinmiyor diye hemen bu bilinmezliği tanrıyla doldurmak ise çok basite kaçmak oluyor.

    6) yaratılış bir teori değildir. öyle bilimsel teori olmaz. herhangi bir delili yok. bilimsel teorilerin sağlam delilleri olur. şu ana kadar yaradılışçıların tek yaptığı evrim teorisini çürütmeye çalışmak oldu (ki bunda da başarısız oldular). kendi teorilerini derleyip sunmadılar hiç. yani ortada yaratılış teorisi olarak bahsedilecek hiçbir şey yok. yaratılışçılık görüşüne ait tek argüman şudur: "canlılar muhteşemdir ve bu muhteşem türleri tanrı tek tek oluşturmuştur." bu da bilimsel değildir haliyle.

    anlamadığım şey şimdi sizler mutasyonların olduğunu kabul ediyorsunuz. ama canlıya avantaj yaratacak bir mutasyonun olamayacağını söylüyorsunuz. yahu birader bir düşün, niye olmasın ki? ne yani evrende mutasyondan sorumlu görünmez bir varlık mı dolaşıyor da mutasyonları ille zararlı olacak şekilde ayarlıyor? mutasyonlar zaten rastgele oluyorsa haliyle bazılarının canlının yararına da olması lazım.
    bir de canlılar evrim geçirir ama türleşmeye neden olacak kadar geçirmezler diyenler var ki onlar da ayrı bir alem. sanki bir tane evrim perisi var da evrimi tam türleşme anında durduruyor. hıadıbınaa
    Tümünü Göster
    ···
  10. 85.
    0
    1) bir ağaçtan tek farkınız farklı dna dizilimlerine sahip olmanızdır.

    2) kitaplara bağlı tanrı anlayışının 6000 sene öncesine dayanan bir geçmişi var fakat insalık 50.000 yıllık bir tarihe sahip.

    3) insanların 50 bin yıl önce taptıkları objeler güneş , ay , yıldızlardı. fakat insan beyni sürekli geliştiği için bunların tanrı olmadığını fark etmiştir.ve yeni bir tanrı(göze görünmez , o herşeyi yaratandır filan) anlayışı ortaya çıkar ve bu anlayışın ortaya çıkmasının tek nedeni bilimin gelişmesidir.

    4) bura da kimsenin ne söylediğine bakmayın ( benim dahil) gidin araştırın. size sonucunda şok olacağınız bir araştırma ödevi vereyim hatta:

    islamiyetten önce arap ülkelerindeki din anlayışı ve ibadet şekillerini araştırıp okuyun .

    hadi öptüm gençler.
    ···