/i/Sağlık

sağlık ile alakalı her şeyin sorulup paylaşılacağı yer
  1. 51.
    0
    başlığa bağımlı olan yazar axddsad xd
    ···
  2. 52.
    0
    bunu okuyana kadar kurtulurum aq
    ···
  3. 53.
    0
    bağımlılıklarımızdan farklı şeylere bağımlı olarak kurtulacağız
    ···
  4. 54.
    0
    rez
    ···
  5. 55.
    0
    rezerve
    ···
  6. 56.
    +6
    Uyku canlılarda vücudunu dinlendirme zamanıdır. Ağaçlar bunu yapraklarını dökerek yapar, insanlarsa dış dünyayla bağlantılarını neredeyse keserek.

    Uyku sırasında birçok hayvan türünün vücudundaki yapım işlemleri, yıkım işlemlerine göre daha hızlıdır. Bu süreçte büyüme faaliyeti gerçekleştirilir ve savunma, sinir, kas ve iskelet sistemlerinin yeni güne hazırlanması sağlanır. Bu süreçte adeta bir "temizlik" yapılır ve vücudun fonksiyonlarını olumsuz olarak etkileyen birçok faktör vücuttan uzaklaştırılmak üzere bir sonraki güne hazırlanır.

    Sigarayı bıraktığım ilk günün ardı sabahı, yani bu sabah boğazımın balgamla dolduğunu hissettim. Vücudun hızla temizlendiği bu uyku döneminde gerçekten de ciğerlerim de temizleniyordu.

    Tüm bu temizlenme ve dinlenme aşaması sırasında beyin boş durmaz! Gün boyunca başınızdan geçen olayları derler toplar. O ana kadar biriktirdiği bütün bilgilerin üstünden geçer. Bütün yaşananlar değerlendirmeye alınır. Bilinç altımıza giren bilgiler ortada herhangi bir sınırlandırma olmadığı için bazen uçuk şekillerde belirir. Belki beyin zihinsel bir prova yapar. Biz ise buna rüya deriz.

    Uykuyu temel olarak iki kısma ayırabiliriz: REM Evresi (Rapid Eye Movement - Hızlı Göz Hareketi) ile NREM Evresi (Non-Rapid Eye Movement). Bu fazlar isimlerini, tahmin edebileceğiniz gibi, gözlerimizin hareketinden almaktadır.

    REM sırasında uyandırılan insanlar neredeyse her zaman o anda rüya gördüklerini belirtmektedirler. Dolayısıyla gözler, muhtemelen rüyanın etkisiyle hızlı bir şekilde görsel veri algılamaya çalışırlar.

    NREM esnasında da muhtemelen rüya görülür fakat bu rüyalar REM deki kadar rahat hatırlanmaz.

    Söz konusu bağımlılıklarımızı kırmak olunca hayatımızda yaptığımız bu değişiklik rüyalarımızı da etkileyebilir: Hazları hatırlamak isteyen beyin biz rüya görürken de boş durmaz. Bilincimizden bilinçaltımıza doğru yavaşça o hatıraları bırakır. Ve hazzı hatırlama dürtüsü fazlalaştıkça rüyalarımızda da bağımlı olduğumuz şeyi yaparken yaşadığımız duyguları sanki aynısını yapıyormuşçasına yaşayabiliriz.

    Rüyada alkol almak, sanal oyun oynamak, tütün mamulü içmek, öz doyum yapmak, sex yapmak vb. Eğer bunlardan birine bağımlıysanız ve rüyanızda bunları yaparken aldığınız doyumsuz hazzı hissediyorsanız endişelenmeyin. Yok artık rüyama da girdi demeyin. Bu gayet normal bir şey. Beyin sadece hazzı hatırlıyor o kadar…

    Bugün rüyamda bir sahil kenarında sigara içtim ve aldığım haz ise tarif edilemezdi. Gerçekten sigara içerken bile bu hazzı yaşayamam. Fakat rüyada sınırlandırma olmadığı için bu haz abartıldı.

    Ek bilgi: Herkes rüya görür, fakat hatırlayamayabilirler.
    Ortalama erişkin bir insanda Günde 7 saatten az uyumak uyku borcuna neden olur. Ve bu borcu ertesi gün daha fazla uyuyarak ödersiniz. Aksine fazla uyumak uyku borcunun azalmasına yol açar ve ertesi gün daha az uyuyabilirsiniz.
    Bağımlılıklarınızı bıraktıktan sonra rüyanızda yaşadığınız haz gerçek değildir.
    Sigarayı bıraktıktan 24 saat sonra, vücut karbonmonksitten arınır.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 57.
    0
    kurtulacağız işte çare yok
    ···
  8. 58.
    0
    Rezzz okucam
    ···
  9. 59.
    0
    Reserved
    ···
  10. 60.
    0
    mantıklı başlık şuku
    ···
  11. 61.
    0
    Ottur gerisi taktur
    ···
  12. 62.
    -1
    ya 31 i gibeyim. benim bağımlılığım kız lan.. bi kıza bağımlıyım ben. onu nasıl aşıcam onu söyle.
    ···
  13. 63.
    +4
    B1 vitamini (Tiamin) B grubu vitaminleri arasında ilk bulunandır. Bitkisel ve hayvansal kaynaklarda bulunan ve suda eriyen bir vitamindir. Tiamin özellikle sinir ve sindirim sistemi sağlığında ve karbonhidrat metabolizmasında önemli bir rol oynamaktadır. Suda çözülen vitamin olduğu için vücut tarafından DEPOLANMAZ.

    B1 vitamininin en önemli faydası; karbonhidrat gibi enerji kaynağı olan besinlerin vücutta enerjiye çevrilmesini sağlamaktır. Bunun yanı sıra sinir sisteminin çalışmasını düzenler hatta bu nedenle 'moral vitamini' olarak da bilinir iştah açar damar sertliğini önler.

    Her 1000 kalori için 0 4 mg B1 vitamini alınması yeterli olacaktır. Alkol çay ve kahve tüketimi gebelik ve emzirme dönemi stres gibi faktörler günlük B1 Vitamini ihtiyacını arttırmaktadır. Bunun yanı sıra karbonhidratları enerjiye çeviren bir vitamin olduğundan karbonhidrat tüketimi fazla olan kişilerin B1 vitaminine ihtiyacı artacaktır.

    Yoksunluk duyduğumuz zamanlarda ekgib hissettiğimiz hazzı almak için kendimizi yemeğe verebiliriz ve yediklerimizin büyük bölüm tatlı, unlu vb. olabilir ki bunların neredeyse hepsi şeker içerir.

    Rafine edilmiş şekerin içinde neredeyse hiç mineral ve vitamin bulunmaz. Oysa vücudumuzun, kan şekerini yakabilmek için B1 vitaminine ihtiyacı vardır. işte bu yüzden çok şeker tükettiğimiz zaman sinir sistemimizi tutmakla görevli B1 vitamini fazla şekerin yakılmasını üzerine alır. Bu durumda sinir sistemi, insanı daha sinirli, kaprisli ve öfkelenmeye meyilli hale getirir.

    Bugün arkadaşımla ve patronumla konuşurken içimde ani parlamalar yaşadığımı ve bunu dışa vurmaktan endişe etmediğimi fark ettim. Bu tepkiler bazen onları korkutmuş bile olabilir.

    Bağımlılıklarınızı bıraktığınızda yetersiz hazzın yanı sıra B1 vitaminin ekgibliği de sinirlenmenize yardımcı olur. Bu nedenle yoksunluk dönemlerinde şekerliden, hamurludan uzak durulmalı eğer duramıyorsak. B1 vitamini kuru baklagiller, karaciğer, tahıllar, süt, yumurta, ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlarda bol miktarda bulunur. Rafine edilmiş̧ bitkisel yağlarda ve beyaz unda B1 vitamini bulunmaz.

    Yoksunluk dönemlerindeki sinirli haliniz bir çaresizlikmiş gibi algılamayın karbonhidrat alımınızı azaltın ve B1 vitaminin olduğu gıdalardan azar azar tüketin. En azından düşük haz harici olan sinirlenme durumunuzu biraz önlemiş olursunuz.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 64.
    0
    rez okurum
    ···
  15. 65.
    0
    KES YOKSA SENiN O huur ANANI CAYIRDATIRIM
    ···
  16. 66.
    +5
    Hissettiğiniz her şey, her duygu, his, mod yani depresyon, heyecanın her türlüsü, endişe, konsantrasyon halleri, mutluluk, hiperaktivite… Beyin kimyanızın ürünleridir. Ve yaptığımız, yapabildiğimiz her şey, her düşüncemiz, her türlü duygumuz, hatta kararlarımız beynimizdeki nörotransmitterlerin birbiriyle iletişimlerine dayalı olarak şekillenir. Bizler beyinlerindeki kimyasal reaksiyonları davranışa dönüştüren biyolojik varlıklarız.

    Mod değişiklikleri, keyif, iştah, uyku gibi hallerimizden sorumlu serotonin; düşünce ve duygularımızın gelişmesinden sorumlu, “ödüllendirme mekanizması” adını verdiğimiz, özellikle bağımlılığı tetikleyen merkezle ciddi ilişkisi olan dopamin; öğrendiklerimizi hatırlamamızı tetikleyen glutamat… Hepsi birer nörotransmitterdir. Nörotransmitterlerin ekgiblikleri ve verimli çalışmama halleri birey üzerinde ciddi problemlere yol açar. Nörotransmitterler arasındaki iletişim epifiz bezimizin melatonin salgılamasını tetikler, böylece uyumamız, organlarımızın sağlıklı gelişmesi, kan basıncımızın dengelenmesi, deforme olmuş hücrelerimizin işaretlenerek kanserli kitlelere dönüşmeden sistemimizden atılması gerçekleşir. Kısacası bedende her şey birbiriyle bağlantı halindedir, aynı evrendeki gibi. Beyin kimyanız dengesini yitirdiyse, problemleriniz, halüsinasyonlar görmekten tutun kendinizi ya da başkalarını öldürmeye kadar gidebilecek bir yelpazenin içinde çılgınca dans etmeye başlayabilir. Kısacası beyin kimyanız dengede değilse, öğrenmekten, anlamaktan, analiz etmekten, tatmin olmaktan, mutluluktan bahsedemezsiniz. Mutluluk ve denge sadece birer hayal olur sizin için. Çünkü insan yaşamı teklik üzerine kurulamıyor, sadece sizin iyi hissetmeniz mutluluk için asla yeterli olmuyor. Birlik içinde var olmak için tasarlanmışız ve çevremizdeki yaşamın halleri bizim yaşantımızı derinden etkileyebiliyor.
    (Yukarıdaki iki paragraf Azra Kohen’den alıntıdır.)

    Alışkanlık ve bağımlılığın fizyolojik açılımını kavrayabilmek için, beyindeki sinir yollarında ya da “haz merkezinde” nelerin meydana geldiğini bilmek gerekli. Haz merkezinde, serotonin, dopamin, endorfin gibi beynin doğal yollarla oluşturduğu pgiboaktif maddeler, bu maddelere ilgi duyan alıcılar (reseptörler) ve bu maddelerin taşıyıcıları (transporter) bulunuyor.

    Bütün bunlar, nörotransmitter bağlantı şebekesiyle haz, duygu ve heyecan durumlarını yaratıyor. Kişi kendisini iyi hissetmesini sağlayacak bir eylemde bulunduğunda, beynin haz merkezindeki bu kimyasal ağ, uyum içinde harekete geçiyor. Bu ilişkiler ağının, yaşamın asıl amacını zevk kabul eden hedonizm öğretisini doğrular nitelikte olduğunu söylemek, çok da yanlış sayılmasa gerek. Ancak, gerçekte bu merkez, öğrenmeyi teşvik eden, insanoğlunun yaşdıbını sürdürmesi için gerekli olan üreme, yemek yeme ve su içme gibi eylemlerin emredildiği yer. Örneğin, hazza yol açan nörotransmitterlerdeki artış, ciksin günlük yaşamda bir eğlenceye dönüşmesini sağladı; bu nedenle de, eylemin tekrar edilmesi isteği doğuyor. Evrim döneminde ciks, sadece bir üreme aracıydı ve türün devamlılığı için gerekliydi, bir zevk unsuru değildi.

    Haz uyandıran eylem bir kez gerçekleştiğinde “nörotransmitter”ler, enzimler tarafından parçalanıyor ya da taşıyıcı moleküller tarafından alınarak daha sonra kullanılmak üzere depolanıyor. Narkotik olmayan bağımlı (kumar veya ciks bağımlısı gibi), eyleminin kendisi için nöro kimyasal açıdan teşvik gören bir özelliğe sahip olduğunu öğrenince, bu alışkanlığı tekrarlama eğilimine giriyor. Örneğin kumar, onun haz merkezini doğrudan uyarıyor ve kişi bu duygunun tutsağı oluyor. Bağımlı olmayan kişi de bunu fark ediyor. Ancak, normal sınırlar içinde eylemi ne zaman yapıp ne zaman yapmayacağı konusunda yargıya varabiliyor.

    Eroin gibi uyuşturucu madde ve ilaç bağımlılığında süreç çok daha farklı gelişiyor. Eroinin kendisi beynin biyokimyasını bozuyor; dopamin, enkefalin ve diğer haz üreten kimyasalların düzeyini artırıyor. Örneğin kokain, dopaminin geri alımını engelliyor. Amfetaminler ise, dopaminin taşıyıcılar yoluyla depolanmak üzere geri alımını engelleyerek, daha fazla dopaminin kullanılması sağlıyor.

    ilk başlarda, beyin bu kimyasal istilaya karşı tepki geliştiriyor. Ancak, kısa bir süre sonra teslim oluyor ve bu uyuşturucu madde bombardımanını yaşamın bütünlüğünü sağlaması için kurduğu denge gibi kabulleniyor.

    Kimyasallar beynin kontrolünü ele geçiriyor. Müptela, artık kendisini iyi hissetmek için değil, normal hissetmek için uyuşturucu maddeye ihtiyaç duyuyor. Artık zevk yok oluyor, ihtiyaç başlıyor.

    Madde, beynin duygu, heyecan ve bellekle ilgili bölümlerini doğrudan etkilediğinden, kullanıcı sürekli bu heyecan ve hatırlamanın etkisi altında kalıyor; madde anılarını canlı tutuyor. Bu durum, bağımlılığın aşılmasını daha da zorlaştırıyor. Kişiye maddeyi çağrıştıran bir yer, bir görüş ya da kişisel eşya, arzuyu tetikleyebiliyor. Kullanıcılar çoğunlukla, yaşam alanlarında kendilerini bu tür bir bağımlılığa sürükleyen fizyolojik eylemi normal olarak nitelendiriyorlar. Bunu bir yaşam tarzı olarak benimsiyor; düşüncelerinin, duygularının ve çevreleriyle kurdukları ilişkinin bir ifadesi olarak görüyorlar.

    Pgibolojik açıdan bakıldığında bağımlılık, bir savunma mekanizması gibi de değerlendirilebilir. Yemek yeme alışkanlıklarındaki bozukluklar ve egzersiz bağımlıları üzerinde çalışmalar yapan pgibolog Lizzie McCann, acı veya ruhsal sıkıntıları gidermek için, kişilerin birtakım kaçış yollarına ve bağımlılıklara yöneldiklerini belirtiyor. “Şekerli besinler kan şekerini, egzersiz de endorfini artırıyor. Bağımlı kendisini daha iyi hissetmek için eylemini tekrarlıyor. Sürekli kola içmek, salonlara kapanıp aşırı spor yapmak, her fırsatta gece kulüplerine gidip dans etmek gibi… Ancak, bu sadece bir oyalanma davranışı ve sorunun temeline etkisi olmuyor. Sonuçta ruhsal sıkıntı arttıkça, kişi de bağımlısı olduğu eylemi çoğaltıyor.” Boşuna dememişler parayla saadet olmaz diye. istediğiniz kadar alışveriş yapın, spor salonlarında vakit harcayın sorun içinizde olduğu sürece tatmin olamazsınız. insan, ruhunu göz ardı edip, onun gelişim ve ihtiyaçlarına vakit ayırmayıp sadece bedeniyle ilgilendiği sürece mutlu olamaz!

    Sigara içenlerde beyin, serotonin – endorfin salgılama işini sigara içimine endekslediğinden otonomisini kaybediyor. Keyiflenince de, dertlenince de sigara içilmesinin açıklaması; beynimizin olması gerekeni bırakıp, sigara içimine endeksli serotonin-endorfin salgılaması.

    Sigarayı bırakmaya kalktığınızda ilk 72 saat önemli, çünkü beyin bu tembelliğe alıştığından, yani serotonin- endorfin salgılamayı sigara içimine göre yönlendirdiğinden yeniden kontrolü ele alıp, bu kimyasalları ne zaman üretip, üretmeyeceğine kendi başına karar verebilme yetisini hatırlamak için 72 saate ihtiyaç duyuyor.

    Sigarayı ya da başka bir bağımlılığınızı bıraktığınızda eksilen bir hormon olması muhtemel. Eğer bu ekgibliğin size verdiği mutsuzluğa dayanabileceğinizi ve hormon salgılanışının normal seviyeye gelene kadar bağlı alışkanlığınızı yapmayacağınıza güveniyorsanız SADECE DAYANIN. Eğer bu hormondan biraz salgılatsam fena olmaz derseniz bağımlı olduğunuz şeyin hangi hormonu etkilediğin öğrenip doğal yolarlardan (Az miktarda kuruyemiş, spor, sex vb.) onu salgılatmada problem olacağını zannetmiyorum.

    “Bağımsızlık bir eve benzer; onu tek tek tuğlalarla inşa edersin. Koyduğun ilk tuğla irade gücündür. Bu özellik herhangi bir anda sana doğru şeyi yapma ilhamı verir. Cesaretle davranma enerjisi verir. Sürmekte olduğun yaşam biçimini kabul etmekten çok, hayal ettiğin yaşamı sürme kontrolünü sağlar.”
    Robin S. Sharma (Ferrari’sini satan Bilge.)
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      bence cinselliğin zevk alma fonksiyonu hep vardı bu yeni bir şey değil öyle olsa cariyelik kavramı olmazdı
      ···
  17. 67.
    +1
    bunu okuyacağıma kurtulmam panpa
    ···
  18. 68.
    0
    rezerve okuycam
    ···
  19. 69.
    0
    Devamcık
    ···
  20. 70.
    0
    panpa sen her gün yazıyorsan ben de her gün gelir okurum amk iyi motivasyon oluyor bilimsel şekilde açıklamalar yapman
    ···